8 Temmuz 2019 Pazartesi

Bu gün öne çıkan bazı yorumlar... 2019-07-08 1

================================

NECATİ DOĞRU: KIRMIZI HALIDA KOL KOLA!

Kırmızı halıda yürüyünce itibarın daha da kabarıyor egon daha da şişiyor kibrin daha da büyüyor gücüne güç katılıyor olmalı.

Kırmızı halı serildi.

Zabıtalar dizildi.

Uzun boyluyor önde.

Kısa boylular arkada.

Karınlar içeri.

Göğüsler dışarı.

Başlar dik.

Zabıtadan merasim kıtası oluşturuldu. İstanbul Saraçhane'de Büyükşehir Belediye Binası'nın ana giriş kapısı önünde serilen kırmızı halı üstünde Kemal Kılıçdaroğlu ile Ekrem İmamoğlu yan yana yürüdüler.

Merhaba zabıta!

Sool…

Siz de sağ olun…

TV'den gösterildi.

Türkiye izledi!

★★★

Yürümem ben.

Sen de yürüme.

"Nereden çıktı bu kırmızı halı serip üstünde parti genel başkanını yürütmek… Bu sana da bana da kurulmuş bir tuzak…" demeliydi.

Düşmeyelim tuzağa…

Demediler.

Kırmızı halıda kol kola!

Bayıldım bu protokola!

Protokol varmış. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın partili Genel Başkanı tebrik ziyaretine geldiğinde kırmızı halıda yürüyüp belediye binası kapısından içeri girmesi protokol gereğiymiş.

Kim yaptı protokolü!

Kanun mu?

Uymak mecburi mi?

Ekrem İmamoğlu Türkiye'nin yeni umudu oldu. Diyarbakır'dan Trabzon'a Van'dan Edirne'ye Adana'dan Samsun'a toplumun yarısından fazlası onu daha şimdiden geleceğin Cumhurbaşkanı olarak görüyor. Ben de bu köşede destekleyen çok yazı yazdım. Gerçekten çok içten samimi güven veren sahici bir seçim kampanyası yürüttü.

Çocuklar onu sevdi.

Gençler ona güvendi.

Kadınlar ona destek verdi.

Geçim sıkıntısına düşenler işsizler Türkiye'de demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün elden gittiğine inanlar ona umut diye sarıldılar.

İmamoğlu yeni!

Halıda yürüme eski!

Ne bu çelişki?

★★★

Toplum ondan "israfa savurganlığa gösterişe güce tapmaya son vermesini belediye gelirleri ile belediye giderlerini denk tutarak hiçbir hizmeti aksatmadan yapmasını kişiye şirkete firmaya kuruma özel imar rantı yaratma avantacılığının bitirilmesini İstanbul'a bir nazım plan yapılmasını deprem risk haritasının çıkartılmasını en demokrat ve en başarılı belediye başkanı olmasını" istiyor. Türkiye İmamoğlu'ndan "Kırmızı Halı Düzenine Meydan Okuma" bekliyor.

Kırmızı halıda yürüme değil.

Biz vatandaşlar kırmızı halıda yürüyenlerin Mercedes'ten aşağıda makam aracına binmediklerini ve üste çıkmak için "itibardan tasarruf yapılmaz" dediklerini gördük. İmamoğlu da ve Kılıçdaroğlu da eskilere benzeyecek diye ödümüz kopuyor.

Kırmızı halıda yürüyen.

Mercedes'ten inemez.

Meydan da okuyamaz.

KALEMİN GÖR DEDİĞİ

Merkez Bankası Başkanı gider kırmızı halıda yürüme kalır!

Merkez Bankası Başkanı görevinden alındı. Nedeni açıklanmadı. Merkez Bankası başkanları değişiyor fakat "kırmızı halı üzerinde yürümenin en belirgin göstergesi sayılan devletin harcama artışı" değişmiyor. Artarak yükseliyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bir yılını doldurdu. Bir yıllık harcamanın ne kadar sıçrama yaptığı bilgisi henüz yok ama 5 aylık harcamasındaki artış var. Hazine Bakanlığı tarafından açıklanan

bütçe gerçekleşmelerine göre Cumhurbaşkanlığı geçen yılın ilk 5 ayında 198 milyon lira

harcarken bu yılın aynı dönemindeki harcama 1.5 milyar liraya çıktı. Yaklaşık 10 kat artış. Harcamalar artıyor. Harcamaya para bulmak için vatandaşa bindirilen vergiler artıyor. Vergiler artınca enflasyon da artıyor. Enflasyon artınca faizler artıyor. Faizler artınca enflasyon yine artıyor. Merkez Bankası başkanları da gidiyor. Kırımızı halıda yürümek kalıyor.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/necati-dogru/kirmizi-halida-kol-kola-5217838/

================================

YILMAZ ÖZDİL: MERKEZ BANKASI

Zürih'ten havalanan Swissair uçağı Washington'a gidiyordu.

Atlantik üzerindeydiler.

75 yaşındaki first class yolcusu eklemlerini hareket ettirmek için koridorda yürümeye başlamıştı ki gizli servis elemanı olan koruması yanına geldi suratı allak bullaktı sadece ikisinin duyacağı şekilde kulağına mırıldandı…

"Sayın başkan iki uçak Dünya Ticaret Merkezi'ne çarpmış!"

Hani inanılması imkansız şeyleri duyunca insanın yüzünde "hadi canım" der gibi müstehzi bir ifade olur ya… İşte o ifade oturmuştu mimiklerine.

"Pilot sizinle görüşmek istiyor" dedi koruma…

Kokpite girdiler.

Uçaklar kaçırılmıştı.

İki tanesi New York'ta Dünya Ticaret Merkezi'ne çarpmış biri Pentagon'a çakılmış biri kayıptı.

Derhal İsviçre'ye dönüyorlardı.

"Kanada'ya inemez miyiz?" diye sordu.

Gergin ses tonuyla "Zürih'e dönüyoruz" diye kestirip attı kaptan pilot.

Emir böyleydi.

Pearl Harbor'dan beri ilk kez Amerikan topraklarına saldırı yapılıyordu. Dünya şoke olmuştu.

Tarih 11 Eylül 2001'di.

O yolcu… Dünyanın etrafında döndüğü dolar'a hükmeden Amerikan Merkez Bankası'nın efsane başkanı Alan Greenspan'di.

Çaresizce döndü oturdu yerine.

Koltuğuna bağlı telefona sarıldı.

Nafile…

Hatlar kilitti.

Yerdekiler bile konuşamıyordu havadaki nasıl konuşsun?

3.5 saat boyunca kara kara düşündü.

Her gün dört trilyon dolar pompalayan Amerikan ekonomisi dünyanın motoru felce uğrayacaktı.

Korku ve dehşet "küresel kartopu" etkisi yapacaktı.

Herkesin bir şey desin diye ağzına baktığı kişi binlerce metre havada pencereden dışarıya bakıyordu.

İndiler nihayet…

Ayağı yere basar basmaz "bana çalışır bir telefon bulun" diye bağırdı.

Buldular.

Amerikan Merkez Bankası Başkanı tarihin gördüğü en büyük kriz hakkında ilk talimatını verecekti.

Herkes nefesini tutmuştu.

Tuşladı telefonu…

Saniyeler adeta seneler gibiydi.

"Andrea iyi misin?" dedi!

Dünya ekonomisinin en önemli adamı dünya biraz beklesin demiş herkesten ve her şeyden önce eşini sevdiği kadını aramıştı.

(Reagan baba Bush Clinton ve oğul Bush'la çalışan dünya merkez bankalarının en şöhretli ismi Alan Greenspan hayatına dair bu öyküyü "Türbülans Çağı" isimli kitabında anlattı. )

İstersen Swissair'in first class koltuğunda oturan dünyanın patronu Amerikalı ol istersen metrobüs koltuğunda oturan asgari ücretle kıt kanaat geçinmeye çalışan Türk ol… Hissettikleri aynıdır.

İnsana ait duygular New York'ta yaşadığı için farklı İstanbul'da Kastamonu'da Hakkari'de Burdur'da yaşadığı için farklı değildir.

Para denilen merkez bankası filan denilen aslında bundan ibarettir.

İnsanların sevdiklerini güvende hissetmeleri sevdiklerinin sağlıklı mutlu olduklarını bilmeleri para denilen kavramdan merkez bankası denilen kurumdan çok daha önemlidir çok daha önceliklidir.

Akp politikaları maalesef… Ekonomiden diplomasiye hukuktan eğitime insanların duygularına her gün uçak çarpması gibidir.

Her gün korku

her gün endişe

her gün gerginlik

her gün belirsizlik

"acaba bugün kötü bir şey olacak mı" diye her gün yürek çarpıntısıdır.

Günah keçisi yapılan merkez bankasının faiz oranları enflasyonla mücadelesi dolar rezervi falan değildir mesele…

Bitmek bilmeyen türbülans nedeniyle Türkiye'de sevdiklerini güvende hisseden sevdiklerinin huzurlu mutlu olduklarını düşünen insan kalmamasıdır.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/yilmaz-ozdil/merkez-bankasi-5217905/

================================

RIFAT SERDAROĞLU: HERKES KENDİ YERİNE

2002 yılından bu yana doğru söze doğru işlere doğru siyasetçilere öyle hasret kalmışız öyle sindirilmişiz ki ülke hayrına doğru işler yapmak için gayret gösterenlere anında soruları yapıştırıyoruz.

Adeta bastırılmışlığımızın sindirilmişliğimizin veya AKP İktidarından korkumuza söz söyleyememenin acısını yeni siyasi hareketten çıkarır gibiyiz!

Çoban Ateşi Hareketini tüm ülke sathına yaymaya başladık ya birinci soru hazır;

-Kadronuzda kimler var? Niçin açıklamıyorsunuz? Ne zaman açıklayacaksınız?

-Paranız var mı? Sizi destekleyen gruplar var mı?

Elbette ki bu soruların hepsinin yanıtı var ve zamanı geldiğinde açıklanacak!

Fakat izninizle benim sizlere bir sorum olacak;

AKP-MHP-CHP-İP-HDP TBMM'de ki partilerimizdir. Bunların tamamında "Devlet Adamı" olarak kabul edeceğimiz bir kişi var mı? Örneğin bir DEMİREL bir ECEVİT bir Erdal İnönü bir ERBAKAN bir ELEKDAĞ bir ÖYMEN gibi birikimli vatan söz konusu olduğunda partisinin çıkarlarını arkaya atacak kadar milli yerli birileri var mı?

İnanıyorum ki bu soruya verilecek yanıt içinde bulunduğumuz durumla doğru orantılı olacaktır!

ÇAH'nin temsilcileri iki konuda yemin ederek göreve başlayacaklardır;

-Türk Milletine asla yalan söylenmeyecek

-ÇAH hiçbir kişinin zümrenin cemaatin veya topluluğun olmayacak.

Bu hareketin sahibi sadece ve sadece Türk Milleti olacaktır…

Yazının bundan sonrasını okurken değerli okurlarımızdan şimdiye kadar defalarca gösterdikleri hoşgörüyü anlayışı sabrı bir kez de ben istirham ediyorum.

Örneğin kendilerine SOLCU diyen arkadaşlarımdan İmamoğlu'nun alenen Kur'an okumasını Cami'de namaz kılarken ki görüntülerini yaymasını kadın-erkek ayrı yüzme havuzu kullanmaları konusundaki kararını dinlerken ki sabırlarını bizden de esirgememelerini rica ediyorum.

TÜRK MİLLİYETÇİSİ olduğunu söyleyen arkadaşlarımdan 74 Askerimizin katili Osman Öcalan'ın TRT'ye çıkarılmasını kabullenmeleri Hırsız-Kandil Uşağı dedikleriyle kol kola olmaları konusundaki sabırlarından bize de istiyoruz.

Kendilerini TÜRK MİLLİYETÇİSİ ve FETÖ karşıtı olarak tanımlayan dostlarımdan attığı bir tivit ile yönetimi bırakan Genel Başkanlarını ısrarla tekrar Genel Başkanlığı kabul ettirmekteki sabırlarını bize de göstermelerini rica ediyorum.

Kendilerini KÜRT MİLLİYETÇİSİ olarak tanımlayan fakat bir türlü PKK terörü ile arasına mesafe koyamadığı için Türkiye'nin Partisi olamayan arkadaşlarımdan Türk Milletinin her türlü kışkırtmaya rağmen onlara gösterdiği büyük sabrın bir ufak parçasını da bize göstermelerini istiyorum.

Emperyalist Devletler diz çöktürecekleri ülkelerde önce siyasetçileri sonra orduyu yönetenleri en sonunda ise bürokratları avlarlar. Emperyalistler için en büyük tehlike o ülkenin ciddi devlet adamlarıdır. Onlar önce tasfiye edilir ve

"SİYASET TARLASI" darmadağın edilir. Herkesin kafası karıştırılır ve onların adamları olmayı kabullenmiş eşbaşkanlar göreve getirilir.

Şimdi sakince ve beraberce araştıralım;

AKP denen "Arapçı ve Kürtçü Parti" Merkez Sağ'da konuşlanmış bir parti midir?

AKP oy alabilmek için yalan söylemektedir. Bugüne kadar karşısında AKP söylemlerini yırtıp atacak çapta siyasetçi olmadığı için hala bu ısrarını sürdürmektedir. AKP'nin ne Demokrat Parti ile ne Saadet Partisi ile ne de Merkez Siyaset ile hiçbir benzerliği yoktur.

Sonuç; AKP Siyasi İslamcı İhvancı cemaat ve tarikatlarla iç içe olan hırsızları kollayan bir dinci partidir. Kutsal dinimizi kullanarak hem inanları kandırmakta hem de dinimize en büyük kötülüğü yapmaktadır. Abdullah Gül-Ali Babacan-Ahmet Davutoğlu da T. C düşmanı ürünlerdendir.

MHP kuruluş amacının parti programının tamamen dışına çıkmıştır.

Bahçeli MHP'nin ömrünü kendi ömrü ile endekslemiş süratle MHP'yi gömmeye şartlanmıştır. Esir alınmış olan Bahçeli'nin başka bir yolu kalmamıştır…

Peki ne olacak?

Ben falcı veya müneccim değilim. Ama Türk Milletini iyi tanırım. Gezmediğim görmediğim bir yöre yok denecek kadar azdır. Bizler Anadolu toprağı kokan siyasetçiler milletimizin gönül teline dokunmasını milletimizin ne düşündüğünü iyi biliriz. Öngörülerimiz konusunda iddialıyız.

Sizlerden bu yazıyı saklamanızı ve nasip olursa 2020 Ekim ayında çıkarıp bir daha okumanızı rica ediyorum. Göreceğiniz siyasi tablo eğer bir iç kalkışma veya bir savaş olmazsa büyük bir olasılıkla şöyle olacak;

Çoban Ateşi Hareketi Merkez'e oturan ama Merkez Sağ'ı ve Merkez Solu da kucaklayan yapısı ve kadrolarıyla önümüzdeki seçimlerin iktidar adayı olarak Türk Milletinin huzuruna çıkacak.

AKP; Klasik %8-10 civarında olan slamcı Partisi" olarak kalacak. RTE sonrası silinecek!

MHP; Bahçeli sonrası çok küçülecek. MHP'nin tabanı Akşener ve Koray Aydın'ın yanına yani yeni MHP'ye gidecek!

HDP; Öcalan ve Kandil eşkıyaları sonrası terörle ilgisini kesecek ve Türkiye'nin Partisi olarak siyasetteki yerini alacak.

CHP; Cumhuriyetin çok önemli bir kurumu olan CHP özüne dönecek ve kendi köküne bağlı kadrolarla Türkiye'de Sosyal Demokrasinin güvenli bir kalesi ve Ana Muhalefet Partisi olarak çalışmaya devam edecektir…

Her ne olursa olsun hangi ülke ne hesaplar yaparsa yapsın Türk Milleti-Türk Devleti hep ayakta kalacaktır. Yeter ki kendimize güvenelim ve çalışalım.

Biz Türkler bu günden 15 Bin yıl evvel Anadolu'nun dip kültürünü oluşturmuş ve sonraki tüm medeniyetlere beşiklik etmiş dualı bir milletiz.

Bölünmezsek bir ve bütün olursak bizi hiçbir güç yıkamaz.

Ne Mutlu Türküm Diyene…

================================

EMİN ÇÖLAŞAN: ALLAH AKLIMIZI KORUSUN!

Sevgili okurlarım Türkiye'de yaşanan olayları gördükçe Allah'tan sabır diliyoruz aklımızı korusun diye dua ediyoruz.

Bir sürü örnek vermeye gerek yok bütün bu yaşananlar ve çelişkiler bize bir tek şeyi gösteriyor:

Adına cumhurbaşkanlığı denilen sistem artık çökmüştür.

İktidar ipin ucunu kaçırmıştır.

Toplum tepkilidir.

31 Mart ve 23 Haziran seçimleri bunun somut göstergesidir.

Herkes tartışıyor bu iktidar partisi acaba bizimle alay mı ediyor dalga mı geçiyor diye!. .

★★★

Öylesine büyük çelişkiler içindeler ki!. .

Size son günlerden somut bir örnek vereyim. Dünyaca ünlü Washington Post gazetesinde birkaç gün önce bir makale yayınlandı.

Yazan PKK terör örgütünün en önde gelenlerinden biri olan Cemil Bayık. Hükümet de ister istemez büyük tepki gösterdi. Konu Meclis kürsüsüne getirildi.

Öncesinde Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın açıklama yaptı:

"Washington Post gazetesindeki bu yazı büyük bir skandaldır. Washington Post açıkça terör propagandası yapmıştır. Bunun basın ve ifade özgürlüğü ile açıklanması mümkün değildir. Bu terör örgütünün başını Kürtlerin temsilcisi olarak göstermek her şeyden önce Kürtlere yapılmış bir hakarettir. Türkiye terörün her türüne ve onun destekçilerine karşı mücadele etmeyi sürdürecektir. "

★★★

İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan Meclis kürsüsünde özetle şöyle dedi:

"Bu azılı hainin tüm dünyada takip edilen tirajı yüksek bir gazetede reklamının yapılmasını şiddetle kınıyoruz. Bu durum basın özgürlüğü değil düpedüz terör propagandasıdır ve kabul edilemez…"

İşin ilginç yanı bu aşamada başladı. Türkkan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sayın Kalın Washington Post gazetesi bu sözlerinizden sonra size dönüp 'Bir diğer terörist olan Osman Öcalan'ı devletinizin resmi televizyonuna çıkarıp siz konuşturdunuz' derse ne diyecek ne cevap vereceksiniz? Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!

Kırmızı bültenle aranan terörist Osman Öcalan'ı devletin televizyonuna çıkaranlar ile Cemil Bayık'ın makalesini Washington Post gazetesinde yayınlayan çarpık zihniyet arasında hiçbir fark yok. "

★★★

Sevgili okurlarım 23 Haziran seçimi öncesini anımsayın. Bunlar unutulacak olaylar değildir. İktidar İstanbul'da seçimi Binali Yıldırım kazansın diye her çareye başvuruyor elinden geleni ardına koymuyordu.

Baktılar ki pabuç pahalı iki yola başvurdular:

–İmralı'ya özel kurye gönderip Abdullah Öcalan imzasıyla kendilerine destek mektubu getirttiler.

–Bu da yetmedi terörist Osman Öcalan'ı devletin TRT'sine çıkarıp AKP doğrultusunda propaganda yapmasını sağladılar.

Türk devleti adına utanç verici bir durumdu.

Bunların hesabı sorulmadı ve hiçbir zaman sorulmayacak.

Üstelik Kuzey Irak'ta yaşayan bu herif kaçak olarak hem de bütün dünyada kırmızı bültenle aranıyordu.

İstanbul seçimini kazanabilmek için böyle nice utanç verici yüz kızartıcı atraksiyonlar yaptılar… Ve şiştiler.

Recep Bey "Ben onun arandığını bilmiyordum" dedi ve topu TRT'deki emir kullarına attı…

Zira söyleyecek tutarlı bir sözü yoktu.

★★★

Abdullah Öcalan ve Osman Öcalan rezaleti bizim kamuoyunda tartışıldı eleştirildi…

Hemen ardından Washington Post olayı ve Cemil Bayık'ın makalesi patladı.

Saray haklı olarak bu yapılanı eleştirdi gazeteyi teröre destek vermekle suçladı.

★★★

Şimdi varsayalım ki o gazete İbrahim Kalın'ın falan sözlerini ciddiye aldı ve bizimkilere şöyle dedi:

"Beyler bizi suçluyorsunuz ama İstanbul seçimi öncesinde Abdullah Öcalan'ı devreye sokan kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan'ı devletin resmi televizyonuna çıkarıp konuşturan sizdiniz. Biz de Cemil Bayık'ın aranan teröristler listesinde olduğunu bilmiyorduk kusura bakmayın!. . "

Bu alay eden sözlere muhatap olan bizimkiler acaba ne diyecek nasıl bir yanıt verecekti?

★★★

Yukarıda bir kez daha değindiğim şu olay Türkiye Cumhuriyeti'nin nasıl ve hangi kafalar tarafından yönetildiğinin en güzel örneklerinden biridir.

Çelişkinin bu kadarı olamaz.

Sen Türkiye'de kural dışı bile olsa istediğin gibi davranacaksın ama sıra başkalarına geldiği zaman hemen suçlamaya ve posta koymaya başlayacaksın!

Bunu hep yapıyorlar.

Yok öyle şey…

Millet artık uyandı bunları eskiden olduğu gibi pek kolay yemiyor.

İnanmayan olursa 31 Mart ve 23 Haziran seçim sonuçlarına bir kez daha bakabilir!

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/emin-colasan/allah-aklimizi-korusun-5217860/

================================

AHMET TAKAN: SARAY İÇİN "BARIŞ MEVZİLENMESİ"...

Onca pazarlık...

Onca tantana...

Onca restleşme...

"Kimseye sormayız kendimiz karar veririz"... "Türkiye'nin bekası"... "Böyük devletiz alacağımız kararları size mi soracağız"... "Eyt"...yt"...

"Yaptırımsa biz de koyarız"...

Ne koyduk?. .

Koya koya adını; "barış mevzilenmesi" koyduk!. .

Rusya'dan alınan S-400'ler sadece riskli dönemlerde açılacakmış...

Güvenlik risklerinin arttığı dönemlerde aktif hale getirilecekmiş...

Eee...

Kime ve neye göre ise?. . "Risk"in olmadığı zamanlarda S-400 mışıl mışıl uykuya yatacak!...

Herhalde düşmandan haber bekleyecekler "tedbirinizi alın saldırıya geçeceğiz" diye... Sonra da takacaklar S-400'ün fişini düşmanın işini bitirecekler!. .

Düşmandan saldırı haberi gelmez ise "riskli" durumlar neler olabilir?. .

A) Fransızlar isot tarlasına girerse...

B) Hatay'da künefe biterse...

C) Çarşambayı sel alırsa...

D) Ordu'nun derleri yukarı akarsa...

E) Hamsi kavağa çıkarsa...

F) Avrupa Kupası elemelerinde Fransa Türkiye'ye 5 çekerse. .

G) Fenerbahçe dış güçlerin oyunu yüzünden bir daha küme düşme tehlikesi geçirirse. .

H) Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanlığına adaylığını koyarsa...

I) Melih Gökçek parti kurmaya kalkışırsa...

İ) AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz "ben bakan olacağım" diye tutturursa...

J) Jöleli demeç vermeye tekrar başlarsa...

K) Devlet Bahçeli mitili bu sefer Saraya sermeye kalkarsa...

L) Ankara Büyükşehir Belediyesi deposunda bulunan jet skinin cüppeli Ahmet Hoca için alındığı ortaya çıkarsa...

M) Fatih Terim A milli takımın tekrar başına geçerse...

S-400'ler 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminden sonra adı Mürted olarak değiştirilen Akıncı Üssü'ne yerleştirilecekmiş...

Acaba Kahramankazan büyük risk altında mı diye merak ettim?. .

Bilse bilse en iyi Amerikalılar bilir!. .

Japonya'da Trump'ın "Yeşilçam güzelleri" övgüsüne mazhar olan iktidar heyetinin pelte kıvamına gelmesinden de çok şüphe etmiştim...

Trump'dan "yaptırım olmayacak" garantisi aldıklarını söylüyorlardı...

Merak ettim Amerikalı kaynaklara sordum; "bizimkiler sizinkilere ne taahhüt ettiler acaba. Yoksa S-400'lerin sadece sarayın korunması için mi kullanılacak" diye...

Bıyık altından pis pis imalı imalı gülümsediler...

Sanki iddiayı doğrular gibiydiler!. .

"Stratejik derinlik"...

"Yes be annem"...

"Kazan kazan"...

"Değerli yalnızlık"...

Turgut Özal'da 1 koyup 3 alırdı!. .

Meşhur beyzbol sopasını bir daha görmemek için "bizimkiler" acaba ne koydular?. .

"Barış mevzilenmesi"...

Mete Han ile Mustafa Kemal Atatürk'ün askeri dehasına bile geride bıraktıracak dahiyane bir askeri-politik strateji!. .

Hayırlara vesile olur İnşaallah...

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç'ı acil göreve davet ediyorum. .

O ancak konuya açıklık getirebilir... Mutmain olmamız için ulemanın görüşüne ihtiyacımız var...

Radarlarımızı açtık Bülent Arınç'dan gelecek açıklamayı bekliyoruz!. .

Bir şey olacak ama bakalım ne olacak?. .

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/saray-icin-baris-mevzilenmesi-52515yy.htm

================================

ORHAN UĞUROĞLU: AKP'DE KIRMIZI ALARM!. .

Ekonominin düzlüğe çıkmamasının nedeni Hazine ve Maliye bakanı damat Berat Albayrak mı? Zamlarla açık veren bütçe deliği yamanabilir mi? Bürokratları görevden almak ekonomiyi düzeltir mi?

Seçim bitti geçim derdi başladı.

Kim için?

Elbette saraylarda yaşayanlar için değil millet için enflasyon işsizlik fakirlik fukaralık milletin derdi.

Temmuz maaş zamları cebe girmeden geri alındı zamlarla.

Merkez Bankasının yedek paralarına bile göz dikti cumhurbaşkanlığı hükümetinin damat bakanı Berat Albayrak.

Bu yüzden mi bilinmez Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya da azledildi bir gecede ve yerine Murat Uysal atandı…

Gitti Murat geldi Murat muradına erdi mi damat Berat?

Ekonomi yönetimindeki bu atamaların gerekçesini sizler ne düşünüyorsunuz bilmem ben şöyle tahmin ediyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan damadı Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'a soruyor:

"Bu ekonomik krizi neden düzeltemiyorsun?"

Albayrak yanıtlıyor:

"Babacığım bürokratlar beceremiyor"

Erdoğan haklı olarak "Al görevden oğlum" diye kızıyor…

Eskisi gibi 3'lü kararname yok.

Bakan atama isteyecek başbakan onaylayıp cumhurbaşkanına gönderecek o da kabul ederse Merkez Bankası Başkanı değişecek…

Üçlü denetim mekanizması liyakat ve kariyer sahibi bürokratların atanmasında en önemli unsur idi ama kaldırıldı.

Yerine cumhurbaşkanlığı hükümet rejimi sonucunda cumhurbaşkanının kanun hükmünde kararname (KHK) ile atama sistemi getirildi.

Atama suçu bürokrata at ama üstlenme yöntemine dönüştü…

Ali Babacan ekonomide başarılıydı ama görevden azledildi…

Mehmet Şimşek ekonomide başarılıydı ama görevden azledildi…

Berat Albayrak ekonomide başarısız ama görevde…

Çünkü damat…

Baba oğluna kıyabilir mi?

Kayınpeder görevden alırsa damadını aile arasında büyük sıkıntılar çıkabilir

Erdoğan damadı görevden alabilir mi?

Alamaz alırsa terfi ettirerek yani Dışişleri Bakanı ya da Başkan yardımcısı yaparsa alabilir…

Çünkü Erdoğan ile Albayrak aileleri birlikte yönetiyorlar Türkiye'yi…

Belki de az sayıda aile ferdi hükümette yer alıyor diye bu ekonomik idari güvenlik ve diplomatik krizleri yaşıyor Türkiye.

Erdoğan ve Albayrak ailelerinin diğer fertleri de bakanlık bakan yardımcılığı genel müdürlük gibi görevlere atansalar her şey düzelebilir bakarsınız.

Değerli okurlarım

Recep Tayyip Erdoğan öyle böyle değil bildiğiniz gibi değil tahmin ettiğiniz gibi hiç değil Abdullah Gül'e Ahmet Davutoğlu'na ve Ali Babacan'a çok ama çok kızıyor.

Sarayda adlarını telaffuz etmek dahi yasak…

Siz bakmayın Erdoğan'ın "umursamaz" tavırlarına.

AKP'de kırmızı alarm var…

AKP Milletvekilleri birebir markaja alındı.

Ama size şu net bilgiyi AKP kulislerinden aktarayım.

AKP kazanı kaynıyor…

Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlıklarının kaybedilmesinden genel merkez yönetimini sorumlu tutuyorlar ama Erdoğan onlara sahip çıkıyor.

Ekonomik krizin çözülememesinden şikayet ederek bazı bakanların değişmesini istiyorlar ama Erdoğan onlara sahip çıkıyor.

Milletvekilleri ile bakanların araları tamamen kopuk.

Saray hükümeti ile AKP Meclis grubu sanki iki ayrı parti…

Milletin adamı Erdoğan saray yaşamının tek adam gücünün esiri olunca milletten de koptu.

17 yıllık çöküşü metal yorgunluğunu MHP yaması ile tutmaya çalışıyor.

Ama MHP tabanındaki rahatsızlık giderek su yüzüne çıkacak.

Ülkücülerin Devlet Bahçeli'den umudu kestikleri İstanbul'un tekrarlanan seçiminde ne şekilde görüldü.

Metal yorgunluğu AKP'den MHP'ye de bulaştı…

Cumhur ittifakı gelecek seçimlerde oluşturulur mu? Hiç sanmam…

Değerli okurlarım

Erdoğan CHP'li belediye başkanlarının ellerini kollarını bağlayarak başarısız kılma çabasında.

Belediye şirketlerini kilitleyerek CHP'li başkanların millete hizmeti aksatması için AKP'li belediye meclis üyelerini talimat verdi.

Çarpıcı bir örnek Ankara'nın Boztepe Mahallesi imar planında yaşandı. Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen tarafından hazırlanan ve önceki AKP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna başkanlığındaki belediye meclisinde kısmen kabul edilen planda yaşandı.

Mansur Yavaş başkan olunca imar planı büyükşehir belediye meclisine getirildi.

35 yıldır imar bekleyen Boztepe halkı Erdoğan'ın "CHP projelerini engelleyin" talimatı doğrultusunda mağdur edildi imar planları onaylanmadı.

Vatandaşın sorunları CHP'li belediye başkanlarının projeleri belediye meclislerinde AKP'li üyeler tarafından reddedilmeye devam ederse AKP'liler bilsinler ki ilk seçimde Türkiye'de de iktidarı kaybederler…

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/akpde-kirmizi-alarm-52523yy.htm

================================

TOKMAK: ADALET REFORMU

Tek Adam yönetimi "Adalet Reformu" için yargı paketi hazırlıyor.

Gerçek bir reform insan haklarına hukuka düşünce ve fikir özgürlüğüne saygıyı da beraberinde getirir.

İktidarın hazırladığı pakette bunlar var mı?

Yargıçlar bağımsız olacak ve yargıya güven artacak mı?

Adalet hukuka uygun şekilde tecelli edecek mi?

Düşünce ve fikirler suç olmaktan çıkartılacak mı?

Eğer bunlar lâfta kalırsa yargı paketi içi boş bir torba olur!

Anayasa profesörü ve CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu Başak Kaya'ya verdiği röportajda adalet sistemindeki yaralara parmak bastı. Kaboğlu'na göre:

"Muhalefeti sindirmeyi amaçlayan ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan uygulamalar düzeltilmelidir. SÖZCÜ Davası ortada… Yayın politikasına karşı olabilirsiniz ama gazeteyi birtakım kumpaslar içine sokamazsınız!

Aksi halde ona reform denemez göz boyama yanıltma oy avcılığı denir!"

Güneşten de sıcak bir siyaset!

Bizdeki "Partili Cumhurbaşkanı" sistemi dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde yok…

Çünkü son derece sakıncalı bir sistem…

Partili olunca ne oluyor? Sadece bir partinin cumhurbaşkanı oluyor ve diğer partilere mensup yurttaşlar onu "Kendi cumhurbaşkanları" olarak kabul etmiyor.

Ülkenin insanları karşıt gruplara ayrılıyor!

Cumhurbaşkanı tarafsız partiler üstü olmalıdır ki ülkede bir "Hakem" vazifesi görsün ihtilaflı konuları ve çeşitli sorunları çözmek için hakemlik yapsın.

Bugün ülke siyasetinde hakemlik yapacak kişi yok!

Durum böyle olunca işler iyi gider mi? Nitekim gitmiyor!

"Partili Cumhurbaşkanlığı" gibi benzeri olmayan yönetim sistemi ülkedeki sorunların büyümesine yol açıyor.

İktidar bu gerçeği kabul etmekte gecikirse sanırım iş çığrından çıkmış olacak sıkıntılar ülkeyi daha çok saracak ve bozulan dengeleri düzeltmek belki uzun yıllar sürecek!

★★★

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ile eski Bakan Ali Babacan'ın sonbaharda iki ayrı parti kurmaları kesin gibi…

Davutoğlu ve Babacan'ın ortak özellikleri nedir biliyor musunuz?

İkisi de "Tek Adam" sistemine karşı!

Yanlış anlaşılmasın. Davutoğlu "Başkanlık Sistemi"ne karşı değil. Onun karşı olduğu partili cumhurbaşkanlığına dayalı tek adam sistemi…

Davutoğlu'na göre:

"Ya kuvvetler ayrımının en güçlü örneği olan Amerikanvari 'Tam Başkanlık Sistemi' ya da kuvvetler ayrımının net çizgilerle ayrılmasını sağlayacak 'güçlendirilmiş parlamenter rejim' tesis edilmeli. "

Babacan'a göre ise:

"Komple yenilenecek bir anayasa ile güçlendirilmiş parlamenter sistem en iyisi. "

★★★

Özetle Parti Genel Başkanı olmayan bir Cumhurbaşkanı isteniyor.

AKP tabanını zayıflatacağı düşünülen sağcı iki yeni partinin görüşlerinde benzer yanlar da var. Mesela:

"Basın özgürlüğü adalet kişilik hakları terörle mücadele tam bağımsız yargı ekonomik büyüme refah enflasyon ve işsizlikle etkin mücadele" gibi…

Önümüzdeki aylarda ülke siyaseti neredeyse "güneşten de sıcak" olacak!

Rum ve Yunan şirretliği!

Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri Ümit Yalım yine uyardı:

– "Yunanistan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Avrupa Birliği Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki petrol ve doğal gaz arama çalışmalarını engellemeye uğraşıyor.

– Geçen ay Fatih Gemisi'nin mürettebatı hakkında sözde tutuklama emri çıkartan Kıbrıslı Rumlar şimdi de Türkiye ile iş birliği yapan 3 şirket hakkında sözde yasal işlem başlattı.

– Çipras ve Avrupa Birliği boşa konulurken Kıbrıs Rum kesimi de akıntıya karşı kürek çekiyor. Çünkü Fatih ve Yavuz gemilerimizin çalışma yaptığı alanlar Türk kıta sahanlığında bulunuyor. "

Tahrik edici çıkışlara bizim de gereken cevabı vermemiz gerekiyor ama işgal edilen Türk adaları dahil bu konuda boynumuz bükük gibi davranıyoruz! Yazık!

TEBESSÜM

Kabadayı öğrenci!

Tesadüfen zengin ve ünlü olan bir adam gençken çok kabadayı geçinirmiş… Öğrencilik yıllarında biyolojiden ikmale kalınca hocasına efelenmiş:

"Beni ikmale bıraktın ama eğer sınavda iyi not verip geçirmezsen seni kalbinden vururum valla!"

Hocası gülmüş:

"Hadi oradan sersem… Nasıl vuracaksın ki? Daha kalbin yerini bile bilmiyorsun!"

GÜNÜN SÖZÜ

Sağlığın yoksa para zenginlik şan şöhret servet hepsi boştur!

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/rahmi-turan/adalet-reformu-5217831/



- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Ey Turk Gencligi!
Birinci vazifen Turk istikllini Turk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve mudafaa etmektir.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

49. IYILIKLER VE KOTULUKLER DOGANIN ZORUNLU NEDENLERI VE ESERLERIDIR. BUNDA HICBIR SEYI DEGISTIRMEYEN ALLAH NE ALLAHTIR ?

Evren olabildigi seyden baska bir sey degildir*. Evrende duygulu varliklar haz ve aci duyarlar. Yani bazen hos, bazen acikli bicimde duygulanirlar. Bu eserler, bu sonuclar zorunludur. Bu eserler, kendi ozel duyularima gore etkide bulunan etkenlerden olusur. Bu eserler, benim kendi yaratilisim ve icerigimin bir sonucu olarak, zorunlu bicimde ya hosuma gider ya da gitmez. Ayni yaratilis, bu etkenlerin bazilarindan sakinmaya, bunlari ortadan kaldirmaya, uzaklastirmaya ve yok etmeye; bazilarini ise aramaya, arzu etmeye, elde etmeye zorunlu kilar. Her seyin zorunluluk sonucu oldugu alemde, hicbir seye yaramayan, her seyi olagan akisina terk eden bir Allah, zorla kabul ettirilen bir sahsiyetten baska bir sey midir? O, kendisinin de bagli oldugu genel yasalarda hicbir sey degistirmeyen sagir bir Allah'tir. Benim lehimde ancak pek az bir sey yapmak isteyen zatin "sonsuz kudret"i kac para eder? Benim mutluluguma karsi ilgisiz olan bir zatin iyiligi, sonsuz buyuklugu nerede? Bana sonsuz bir iyilik yapabilecegi halde sinirli bir iyilik bile yapmak istemeyen bir zatin teveccuhu benim neme yarar?

* Dun ve Yarin adli ve Dr. Gustave Le Bon'dan cevrili kitabin "Felsefi Gorusler" bolumune bakiniz.

- - - - - - - - - - - - -
Insana karsi savasirken sonunda ona benzememeliyiz.
Onu alt ettiginiz zaman bile, onun kotu aliskanliklarini benimsemeye kalkmayin.
Hicbir hayvan asla bir evde yasamamali, yatakta yatmamali, giysi giymemeli, icki ve sigara icmemeli, paraya el surmemeli, ticaretle ugrasmamali.
Insanin butun aliskanliklari kotudur.
Ve en onemlisi, hicbir hayvan kendi turunden olanlara zorbalik etmemeli.
Guclusu gucsuzu, akillisi akilsizi, hepimiz kardesiz.
Hicbir hayvan baska bir hayvani oldurmemeli.
Butun hayvanlar esittir.

George OrwellHayvan Ciftligi

- - - - - - - - - - - - -
Kanit olmadan inanmayin.

Kutsal seylere saygiyla yaklasin, ama onlarla hicbir isiniz olmasin.
BIERCE,AMBROSE (1842-1914) ABD'li yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 





-------------------------------------------------
This free account was provided by VFEmail.net - report spam to abuse@vfemail.net
 
ONLY AT VFEmail! - Use our Metadata Mitigator™ to keep your email out of the NSA's hands!
$24.95 ONETIME Lifetime accounts with Privacy Features!
No Bandwidth Quotas!   15GB disk space!
Commercial and Bulk Mail Options!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder