Devletin başı iktidardır
BÖLÜCÜBAŞIYLA görüşme iddiaları ortaya çıktığında muhataplarını 'şerefsizlik'le suçlayan Erdoğan, PKK ile gelinen noktayı da müzakereleri de itiraf etti: Hükümet, devlet kanallarıyla bu görüşmeleri gerçekleştirir. Devletin başı da iktidardır.
AKPM'de seçim şovu
Fransa'da Avrupa Komisyonu Parlamenterler Meclisi'nde (AKPM) konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan, önce başta Fransa olmak üzere Avrupa'ya esti köpürdü, sonra TSK'yı 'Balyoz' için eleştirdi, ardından da baklayı ağzından çıkardı.
İmralı ile pazarlık itirafı
Başbakan Erdoğan, düne kadar inkar ettiği Öcalan'la pazarlığı Strazburg'da ifşa etti. Erdoğan, "Hükümet devlet kanallarıyla bu görüşmeleri gerçekleştirir. Devlet, istediğiyle görüşür. Devletin başı da iktidardır" dedi
Başbakan Tayyip Erdoğan, Fransa'nın Strazburg kentindeki AKPM'de yaptığı konuşmasının ardından gazetecilere de çarpıcı açıklamalar yaptı. TSK'nın balyoz açıklamasını, ABD Büyükelçiliği'ni eleştiren Erdoğan'ın en çarpıcı açıklaması ise İmralı'daki bebek katiliyle hükümetin yürüttüğü müzakereleri itirafı oldu.
Devleti iktidar yönetir
"AKP Öcalan'la müzakere yapıyor" haberlerine karşılık "Hükümet değil, devletin organları Öcalan'la görüşüyor" açıklaması yapan Başbakan Erdoğan, gazetecilerle sohbetinde müzakereyi şöyle doğruladı: "Hükümet, devlet kanallarıyla bu görüşmeleri gerçekleştirir. Devlet, istediğiyle görüşür. Devletin başı da iktidardır." Sivil itaatsizlik için ise Erdoğan şunları söyledi: "Diyanet'in beyanlarını tanımıyoruz, demek, tehlikelidir. Sivil itaatsizlik eylem, birlik ve beraberliğe karşı bir dinamittir."
İlk açıklama Tuğluk'tan
Referandum öncesi muhalefetten gelen "Hükümet Öcalan'la müzakere masasına oturdu" açıklamaları üzerine Başbakan, "Bunu söyleyen şerefsizdir" demişti. 2 Kasım 2010'da İmralı'ya giden Aysel Tuğluk, dönüşünde yaptığı açıklamada, "Hükümetle Öcalan arasındaki diyalog, müzakere aşamasına geçti" açıklamasını yaptı. Tuğluk'un bu açıklamasının ardından hükümet tarafı ise görüşmelerin devletin yetkili organlarınca sürdüğünü bildirdi. Öte yandan, mart başında, Teröristbaşı ile PKK elebaşılarının AKP'ye sunduğu 5 maddelik protokolda yer alan ve BDP tarafından 18 Şubat 2011'de TBMM'ye sunduğu "Hakikat ve Adalet Komisyonu'nun Kurulması" adlı yasa teklifi Anayasa Komisyonu'na gönderildi.
Kızıma vize vermediler
Başbakan, gazetecilerle sohbetinde ABD Büyükelçisi Ricciardone'yi de eleştirdi. Türkiye'deki basın özgürlüğü kısıtlamalarını eleştiren Ricciardone için Erdoğan, "demokrasiyi kendileri kavrasınlar" dedi. Erdoğan, ABD Büyükelçiliği'nin kızına başörtülü fotoğrafı nedeniyle "Fotoğrafın düzgün değil" diyerek vize vermek istemediğini hatırlattı. Ümraniye savcısı Zekeriye Öz'ün atanmasını da değerlendiren Erdoğan, "atama süreci değiştirmez" dedi. Milletvekili genel seçimlerinde başörtülü aday neden gösterilmediği yönündeki sorulara Erdoğan, "gerilimin tarafı olmayacağız. Başörtülülerin aday yoksa oy yok kampanyasını kınıyorum, demokrartik bulmuyorum" sözleriyle cevapladı. TSK'nın Balyoz açıklamasını da eleştiren Erdoğan, "TSK yanlış yaptı" dedi.
AKPM'de seçim şovu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde (AKPM) adeta seçim öncesi gövde gösterisi yaptı. AKPM Başkanlığı görevini devredecek olan AKP'li Mevlüt Çavuşoğlu'nun organize ettiği toplantıda Avrupalı parlamenterlerin karşısına çıkan Erdoğan, Genel Kurul'a hitap etti. Erdoğan, Türkiye'nin Medeniyetler İttifakı konusunda yaptığı çalışmaları anlattı. "Orta Doğu'da demokrasinin hakim olamayacağı" yönündeki zihniyetin yıkıldığını belirten Erdoğan, kültürel ayrışmayı, özellikle de medeniyetler çatışmasını savunan tezlerin çöktüğünü ifade etti. Şu anda Türkiye'de, tutuklu ve hükümlü olarak 26 gazetecinin hapiste olduğunu belirten Erdoğan, bu gazetecilerden hiç birinin, gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklu olmadığını söyledi. Erdoğan, son dönemdeki gelişmelere ilişkin haberleri, Avrupa kurumlarının, belli odaklardan değil, daha objektif kaynaklardan edinmesini ve değerlendirmelerini de ona göre yapmasını temenni etti.
Arkadaşımız Fransız mı?
Başbakan Erdoğan, bir parlamenterin "Bütün dini azınlıkların eşit olarak ibadet yerlerine erişim haklarının, dinlerini ifade etme haklarını yaşayabilmeleri için bize nasıl bir güvence getirebilirsiniz?" sorusuna karşılık Başbakan Erdoğan'ın esprili şekilde "Sizi ben Türkiye'ye davet etmek isterim. Türkiye'yi yakından takip etmiyorsunuz. Duyduklarınızla hareket ediyorsunuz. Zannediyorum, arkadaşımız Fransız mı? Ama Türkiye'ye de Fransız... Biz de böyle güzel bir söz var: Türkiye'ye çok Fransızsınız" ifadelerini kullanması, Genel Kurul'da gülüşmelere neden oldu.
Ayin açılımını anlattı
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ortodoks Patriği seçilmesi Lozan Anlaşmasına göre Sensinot Meclisi'nde yapılır. Sensinot Meclisi, Lozan Anlaşması'na göre TC vatandaşı olmak durumundadır. TC vatandaşı olmadığı halde şu andaki Ortodoks Patriğinin seçimine biz göz yumduk. Ben bundan önceki Başbakan değerli dostum Karamanlis'e şunu söyledim: 'Söyleyin, müracaat etsinler. Vatandaşlığa alalım, Lozan'ı çiğniyorlar, Lozan'ı çiğnetmeyelim.' O dönem olmadı. Şimdi değerli dostum Yorgo'ya da aynı şeyi söyledim, 'Bunları vatandaşlığa alalım, bu işi meşrulaştıralım. 'Daha sonra bunu Patriğe de söyledim. 'Lütfen müracaat etsinler, bunları vatandaşımız yapalım.'Sonunda müracaat ettiler, şu anda bizim vatandaşımız durumundalar. Bununla kalmadık. Dediler ki 'Sümela Manastırı'nda ayin yapmak istiyoruz.'' Hay hay'dedim. Geçen yıl Sümela Manastırı'nda gittiler Sayın Patrik, tüm heyetiyle
beraber, yaklaşık 3 bin kişi filan orada ayinlerini yaptılar. Aynı şekilde Tarsus'ta Alman dostlarımız bizden ricada bulundular. 'Her yıl burada ayinlerinizi yapabilirsiniz'dedik. Onların bu şekilde önünü açtık, onlar orada ayinlerini yapıyorlar.
Aynı şekilde Van'da Ermeni Ortodoks Kilisesi yıkılmak üzereydi. O kiliseyi kendi kasamızdan restorasyonunu yaptırmak suretiyle orayı da ibadete açtık. Daha başka örnek vereyim mi? Ülkemizde bulunan ne kadar farklı dini azınlık varsa hepsinin ibadetini yapma noktasında garantisi benim, sigortası benim.
'İmamın Ordusu'nu fitile benzetti
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKPM Genel Kurulu'nda konuşmasının sonunda parlamenterlerin sorularını yanıtladı. Bir parlamenterin "Basın özgürlüğünün önemini vurguladınız. (İmamın Ordusu) kitabı sansüre uğradı ve Ahmet Şık isimli gazeteci tutuklandı. Bunun sebebini bize açıklar mısınız?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti: "Bu kitapları toplatan ben değilim. Bu basılmamış kitapla ilgili bu tutuklanan medya mensuplarının belge, bilgileri değimiz olay var ya, işte bu belge ve bilgiler ardından neyin geldiğini gösteriyor ki yargı, yürütmeye 'burada şöyle bir hazırlık var, hemen siz bu hazırlığın üzerine gidin'diyor ve o hazırlığın üzerine gidildiğinde ortaya bu çıkıyor. Bombayı kullanmak suçtur ama bombanın hazırlanmasındaki malzemeleri kullanmak da suçtur. Kusura bakmayın yürütmeye bağımlı bir yargı yok. Bağımsız bir yargı var, bağımsız yargı da görevini yerine getiriyor. Olayın aslı budur."
Barajı biz koymadık
Erdoğan, başka bir parlamenterin "Demokratik değişimden yana olduğunuzu söylediniz. Ancak buna saygılıysanız neden Türkiye'deki seçim yasasındaki yüzde 10'luk barajı indiremediniz?" şeklindeki sorusuna karşılık şu yanıtı verdi: "Önce ben de size çok teşekkür ediyorum. Benim savıma, tezime katılmayabilirsiniz. Ben sizin tezime katılmanızı zaten beklemiyorum ama buna saygı duyarım. Ben şiir okuduğum için hapse girmiş bir liderim. 4 ay gittim hapiste yattım. Çıktım ondan sonra partimizi kurduk ve seçim kazandık. 8,5 yıldır da halkımın büyük teveccühü ile iktidardayız. Biz geldiğimizde bu baraj vardı."
Benim zaman içerisinde guruplarda yayınlamış olduğum epostalardan bir demet bulacaksınız
13 Nisan 2011 Çarşamba
BÖLÜCÜBAŞIYLA görüşme iddiaları ortaya çıktığında muhataplarını ’şerefsizlik’le suçlayan Erdoğan, PKK ile gelinen noktayı da müzakereleri de itiraf etti:
Öcalan'la müzakere iddiasına "şerefsizlik" diyen Erdoğan'dan şok açıklama
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder