7 Mart 2012 Çarşamba

POLITIK - Burası Uzay Üssü Ankara?.. - Bazı haber özetleri

ONUNCU KÖY

Bekir Coşkun

Burası Uzay Üssü Ankara?..

Şöyle olacak:

Melih Gökçek açıkladı; Ankara'ya geleceksiniz ki dört bir yan saat kulesi...

150 tane...

Herkesin kolunda saat, cep telefonları saat, arabada saat..."Bu kadar saat biraz fazla" diyemeden saat gongu ile birlikte saat kulesinin içinden "balerin kız yerine dört seğmen efesi çıkacak" oynaya oynaya...

*

Eee hadi siz de...

Gelmişken geçersiniz karşısına...

Biliyorsunuzdur "Bulguru kaynatırlar"a geldiğinde, sağ ayağınızı açıktan alıp, topuğunuzda bir daire çizer gibi çevirerek, sanki solda ayak yokmuş gibi sol ayağınızın yerine koyacaksınız...

Sol ayağınızı da arkadan TL'nin yeni simgesi biçiminde dizden bükerken...Zaten sıra "Güzeli oynatırlar"a geliyor...

Seğmenler saatin içine dönerken, siz doğru öbür saate...

150 saat kuleli şehir...

Oyna oyna bitmez...

*

(Benim en nefret ettiğim şeydir; düğünde oynayan dört erkek...)

*

Seçim öncesi arkadaşların el ele tutuşup televizyonda açıkladıkları "Ankara'yı 2023'e taşıyacak" projelerin birisi bu.

Geçiyoruz; dönme dolaba...

Güvenpark'a Londra'dakinin benzeri 120 metre yüksekliğinde bir dönme dolap kuruluyor...

"Ankara uzay merkezi olacak" dediğine göre...

Hiç olmazsa uzayın 120 metresini çıktınız hadi...

*

Ve asıl uçmak için:

13 büyük cami...

Birisi 9 bin kişilik...

Uzay merkezi Ankara'dan cennete toplu taşıma açısından...

*

Doğalgaza niye bu kadar para veriyoruz?..

Şu saatler için niye o kadar parayı bizden aldılar?..

Bu elektrik payı nedir?..

Su niye bu kadar pahalı?..

Dünyanın en pahalı benzini niçin?..

Emlak vergisi, atık su vergisi, temizlik vergisi, haberleşme vergisi, ilan reklam vergisi, asfalt vergisi, kira vergisi, aydınlatma vergisi...
Say say bitmez...
Bu kadar vergi bu densizlikler için mi?..

Derseniz...

*

Müstahak...

*

Saat gong vurup dört seğmen oynaya oynaya çıktığında...
Siz seğmenden önce kaçın da saatin içine...

"İyi saatte olsunlar" diyelim...

BAZI ALINTILAR  ;

Cüneyt Arcayürek – " Önemli Gelişmeler...;

" Devlet Bakanı, AB'den sorumlu Egemen Bağış, giderek ilginç bir çizgi çiziyor.
Sarkozy'nin Ermeni soykırımı yoktur diyene hapishane kapılarını açan yasası geniş tepkilere neden olduğu sırada;  
Bağış, aynı söylemi suç sayan İsviçre'de "Soykırım yoktur diyorum, gelsinler beni alsınlar"
dedi.
İsviçre savcılığı, hakkında soruşturma açınca Bağış'ın, tekrar İsviçre'ye gideceğine, İsviçreli savcılarına aslanlar gibi meydan okuyacağına ilişkin gazete haberlerine rastlandı.
Meraklı bir bekleyiş sürecine girdik.
Bağış, aynı söylemi yinelemek için İsviçre'ye giderse, İsviçre savcıları, diplomatik muafiyeti olan, üstelik bir TC Bakanı'nı sorgulayacaklar mı, hatta yasaları elveriyorsa tutuklayabilecekler mi içeriğinde tartışmalar başladı.
Hikmeti devlettir nedeni bilinmeyen, sorulmayan bir süreçten sonra, Bağış'ın İsviçre'ye gideceğine, orada, "Evet, Ermeni soykırımı olmadığını" yineleyeceğine rastlayan olmadı….."

Orhan Birgit – " 28 Şubat Devam mı Ediyor?" ;

"…Batı'nın demokratik ülkelerinde olduğu gibi sadece iktidar partisi liderinin değil; öteki partilerin genel başkanlarının da ülke sorunları üstüne söylediklerini, özellikle görsel haber medyasının hakkaniyetle iletmesiydi.
Parlamentoda grubu bulunan partilerin her salı yaptıkları toplantılarda, aynı zamanda grup başkanı da olan genel başkanların kürsüye çıkıp konuşma âdeti var.
Bana sorarsanız, Meclis gruplarında liderlerden çok milletvekilleri söz almalı, yasa teklif ve tasarıları üstünde görüşüp tartışmalılar……Parti gruplarında da teksesliliğin egemenliğini değiştirilemez bir yasa hükmü olarak sürdürüyor.
O nedenle de gruplar lider konuşmaları ile başlıyor.
Onlar kürsüden inince de tamamlanmış oluyor.
Ve o liderler arasında AKP'nin patronu olan Sayın Başbakan'a haber kanallarımız VIP muamelesi yapma âdetini sürdürüyor!
Erdoğan'ın nefes alışlarını da, el kol işaretlerini de, konuşmasının tümünü "Halkın bilgi edinme hakkını" yerine getirmekle yükümlü haber kanalları aynen veriyorlar.
Sıra CHP, MHP ve BDP'ye gelince, editörlerin makasları çekmecelerden çıkıyor.
……..
başlaması ile bitirilmesi birkaç dakikada tamamlanmış oluyor….."

Mustafa Sönmez – " Kadına Saygıda Üçüncü Sınıfız…" ;

 " Kadın haklarının gelişmişliği, doğrudan doğruya demokrasi ile ilgili bir sorun.
Demokrasi yoksa, kadın hakkı da yok.
Erkek egemen dünyada kadın hakkı adına bugüne kadar ne mesafe alınmışsa, bu, demokrasi için verilen mücadelenin ayrılmaz bir sonucu.
Bu mücadeleyi kadınlar, kadın haklarına saygılı erkeklerle birlikte gerçekleştirdiler.
Yine de 21.yüzyılın kadını hâlâ birçok ülkede seçme-seçilme, ekonomik özgürlük, eğitimde fırsat eşitliği gibi temel hakların çok uzağında.
Türkiye, ne yazık ki, birçok açıdan dünya ülkeleri arasında kadın haklarına saygı anlamında nal topluyor.
Hele ki AKP rejiminde çok ciddi tehditlerle yüz yüze kadın hakları… Her 8 Mart Kadınlar Günü'nde ifade edilen kadın-erkek eşitliğinden hâlâ çok uzak dünya.
Kadınlar, siyasete katılım ve temsilde hâlâ gerideler.
 Kuzey Avrupa ülkeleri ile Nikaragua, Küba gibi sosyalist mücadelenin yükseldiği ülkelerde, kadının parlamentodaki payı yüzde 40'ın üzerinde.
Kadının siyasi temsilinin görece yüksek olduğu diğer ülkelerin çoğunun, yine Avrupa ve sosyal mücadele geleneği olan çevre ülkeler olduğu dikkat çekiyor.
Türkiye ise 79 kadın milletvekili ile yüzde 14 kadın payına sahip bir "dördüncü lig" ülkesi.
Bu sıralamada Türkiye, İsrail, Fransa, Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri'nden de geride……"
   (NOT; TOPLAM PARLAMENTO SANDALYESİNDE KADIN PAYI  çizelgesi mesajın en altına alınmıştır.O.T.)

Mümtaz Soysal – " Helak veya İlhak" ;

 SAYIN Bakan Egemen Bağış Kıbrıs görüşmelerinden söz ederken, "Uzlaşılmazsa masada çeşitli formüller var, biri de Ada'nın kuzeyiyle Türkiye'nin birleşmesidir" dedi ve kıyamet koptu.
Aslına bakarsanız, iyi de oldu.
Hiç değilse, herkes konuyu bir kez daha düşünmeye başladı: ….
En azından, yarım yüzyılı aşkın böylesine uzun bir bekleyişten helak olmuşların hepsi artık kesin karar zamanının gelmiş olduğunu anlamıştır…….
sürecin hiçbir aşamasında, birer devlet olarak, ne Türkiye Cumhuriyeti'nden böyle bir öneri gelmişti ne de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden…Zira, aslında "ilhak" anlamına gelecek olan böyle bir çözümün Ada'nın kuzeyindeki Türklere ve Anadolu halkına pek yararlı olmayacağı, hatta her iki tarafı elde edilebilecek bambaşka yararlardan yoksun bırakacağı kesindir.
Öte yandan, bu sütunda defalarca vurgulandığı gibi, Ada'da iki demokratik ve çağdaş devletin, anavatan uzantıları olarak yan yana barış içinde yaşamaları biçiminde bir çözümün savunulmasından başka akla yakın farklı bir çözüm gerçekçi olamaz……"

Mine G.Kırıkkanat – " Hepimiz Kadınız, Hepimiz Kurban" ;

 "Dünyada hangi yaşam türü tehdit altındaysa, hangi varlık bitiyor ve hak eksiliyorsa, yılda bir anıldığı gün vardır…Yarın 8 Mart, işte böyle bir kurtarılamayanın adının anıldığı, Dünya Kadınlar Günü.
Yeryüzü nüfusunun yarısını oluşturan, zaten nüfusun tamamını doğuran kadınların sayısal anlamda eksilmesi elbette söz konusu değil.
….
Öyleyse tehlikede olan hangi nicelik, eksilen ne ki, çevrecilik gibi, barış gibi, tütünsüzlük, işçilik, çocuk, hukuk, özgürlük, hatta "dünya su tesisatçıları günü" gibi bir de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vardır, takvimlerde?
  İnsanlıkta eksilen ne varsa sevgili okurlarım, insanlığın yarısı kadınların yitik haklar hanesine yazıldığı içindir 8 Mart.
O bir türlü tam alınamayan, Türkiye özelinde verildiği zaman bile sahibi tarafından alınmayan eşitlik ve özgürlük hakları için başlayan, kazanılanı bile tehdit altında olup çoğu yerde yitirilen mücadelenin anımsatılması, sürmesinin gerektiğini vurgulamak içindir.
 Kadın, doğa tarafından öylesine özel ve üstün yeteneklerle donatılmıştır ki, aslında günümüz sosyal yaşamının erkek üstünlüklü ya da ağırlıklı düzeni, doğaya aykırılığın baş ve temel göstergesidir.
Pek çoğunuzun bilmediğine eminim: Genetik bilimin son aşamalarından "klonlama", salt dişilerle yapılabilmektedir…..
Erkek doğası, klonlama yöntemiyle bile benzerine can verememektedir........
ilkel erkek zihniyeti, kadının bu doğal üstünlüğünü yenebilmek için başta din, kültürel ve sosyal, ama hiçbiri maddi olmayıp hepsi maneviyata bağlı baskı araçları geliştirmiştir.
Bu baskı araçlarının her biri, kadını, erkeğin üstün olduğu fikrine inandırarak eşit hak ve özgürlük istemesini engellemektir……  kadın olsun, erkek olsun, ilkel koşullanmaları aşabilmiş, genetik belleğin baskısından kurtulmuş insanlık, insan nüfusunun yarısı öteki yarısının eşitliğinden mahrum olduğu sürece her şeyin yarım kaldığının bilincinde.
Zaten bu yüzdendir ki dünyada bir toplumun uygarlığı, ilericiliği, sosyal refahı, gücü ve güveni, istisnasız her yerde, her zaman kadının erkeğe eşitliği oranında artıyor ya da azalıyor.
……..kadın haklarının çiğnendiği toplumda, çocuklar ezilir, gelecek kararır.
 Kadın haklarına sahip çıkmak, çocuk haklarına sahip çıkmaktır.
Kadının erkeğe eşitliğini ve birey özgürlüğünü savunmak, çocuklarımızın mutlu, güvenli ve özgür yaşam hakkını savunmaktır…….
'Kadın, yorulmuş ulusların yüce ve diri halkıdır.
'
MARCEL PREVOST "

"Avukatlar, müvekkillerini kurtardı" ;

 Sivas Katliamı davasının zamanaşımına uğramaması önergesini reddeden AKP'li milletvekilleri hakkında konuşan CHP'li Cihaner, ''O davanın avukatları, kendi müvekkillerini kurtardılar'' dedi.
http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=320268

9 yaşında imam hatibe!;

 AKP, kesintili eğitim düzenlemesinde "ilkokul-ortaokul-lise" sistemine geri dönüş yaparak imam hatip liselerinin orta kısımlarının açılmasına olanak sağlamaya hazırlanıyor.
Buna göre 9 yaşında ilkokuldan mezun olan öğrencilerin doğrudan din eğitimine geçmesinin önü açılacak.
http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=320324

Bilimsellikten uzak ; İnönü Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği tarafından yapılan açıklamada, AKP'nin kesintili eğitim modelinin çağdaş ve bilimsel eğitim sistemi ilkeleri ile bağdaşmadığı ve özellikle kız çocuklarını okuldan koparmaya hizmet edeceği vurgulandı.
Koç Üniversitesi SPM de mesleki eğitime yönlendirme yaşının erkene alınmasının bilimsel verilere ters bir karar olduğu açıklamasını yaptı.
http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=320006

 

TOPLAM PARLAMENTO SANDALYESİNDE KADIN PAYI

Kadın payı yüzde 20' nin altında olan ülkeler ;  İsrail (19), Fransa (19), Endonezya (18),20'nin altında BAE (18), Yunanistan (17), ABD (17), Türkiye (% 14), Rusya (14), Japonya (11)

Kadın payı yüzde 27-20 – 27 arası olan ülkeler;  Tunus, Meksika, Bolivya, Irak, Sudan, Avustralya, Kanada,Polonya, Pakistan, Filipinler, İngiltere, Çin, İtalya

Kadın payı yüzde 28-38 arası olan ülkeler; Mozambik, Angola, Danimarka, Arjantin, İspanya, Almanya, Ekvador,Yeni Zelanda, Beyaz Rusya, Makedonya, İsviçre, Avusturya

Kadın payı yüzde  39-45  arası olan ülkeler ; İsveç, G.
Afrika, Küba, İzlanda, Finlandiya, Nikaragua, Norveç, Belçika, Hollanda

Kaynak: Unstats, Statistics and indicators on women and men



--   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .    İdeolojiler ,izmler üzerimize giydirlmiş deli gömlekleridir.  Cemil MERİÇ   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .   Kurmus oldugum guruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir guruptur.  Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .  Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.  http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder