Mehmet Halil Arık : İŞTE DARBE… İŞTE DEFACTO….
Emekli Eğitimci – DENİZLİ mehmethalilarik@gmail.com
Darbeci üçün ikisini kendine ister. Birini de bizim elimize tutuşturur..
80 milyona da o üçün birini paylaşmak kalır. İster kabullen ister kabullenme!... İşte darbe… işte defacto…
Biraraya gelmez'ler, bir arada…Kopmaz'ların yolları ayrılmış…
Tekerleme olsun diye söylerdik eskiden: "olmaz olmaz deme, olmaz olmaz!."
Kimin aklına gelirdi ki;günün birinde bir cumhurbaşkanı, yarattığı fiili bir durumla darbeyle anılacak…
"Olmaz" oldu işte!... Erdoğan… defacto… darbe…
Erdoğan; belediye başkanı olur mu'dan başladı… Oldu…
Milletvekili bile olamazken, başbakan olur mu? demeye vakit bulamadan; oldu.
Belki de olduruldu!...
Erdoğan'dan Cumhurbaşkanı mı olur?' sorusu daha temkinli sorulur olsa da, olamaz demeye kalmadan o da oldu… Sıra son soruda!...
Erdoğan'dan Başkan da mı olur!?...
Eh ne diyelim… Oldurulursa o da olur!..
*
"Olmaz'ların 'olur'a evrildiği yıllar yaşıyoruz.
*
Neymiş bu yabanellerden gelip gündemimize oturuveren defacto…?
İngilizce'de, Almanca'da, Fransızca'da ve İspanyol'ca da aynı imiş kökeni: Fact..
Türkçe karşılığı da; gerçek, realite, olgu, olay, eylem fiil, unsur, durum…
Köken uluslar arası bir kullanım kazandırmış sözcüğe … Uluslararası siyasete de; devletler hukukuna da, ülke yönetimlerine de, taşıdığı anlam gibi, dayatarak, "ben yaptım oldu" ile gelip oturuvermiş.… Kalkacak gibi de görünmüyor özellikle dayatmacı ihtiraslı siyasette.
- Peki… Yasalar, demokrasi, erdem neresinde kalmış bunun!?..
- Tanımının içinde… Tanım şu işte.…
Bir olayın, bir durumun meşruluğuyla ilgili bir tartışma henüz yapılmadığı veya meşruluğu henüz pozitif hukuk tarafından tanınmadığı (hatta bazen reddedildiği) halde Bilfiil – fiilen – gerçekte – günlük yaşamda – dayatılıp hayata sokulmasıdır defacto.
*
Ülkemizde mevcut Anayasa yürürlükte mi?.."Evet!"
Parlamento bu yasaya göre işlevde mi…? Göstermelikten öte, evet öyle olmalı"
Yasaların bu anayasaya uygunluğu esas alınmak zorunda mı?... "Evet! Evet, evet"…
Yasanın emri ne diyor: Eleştirsen de uy!..
Değiştirmeyi düşünsen de değiştirinceye kadar en yüce hukuk o…
İhlal büyük suç!.. 'Anayasayı tedil, tağyir ilgaya teşebbüsten', ipe adamlar gönderildi bu ülkede, bu gerekçeler dayanak yapılarak!...
"Uymuyorum… Saygı da duymuyorum!." la varılmak istenen sonuç neresidir?...
Yaratılan durumun tam adı işte "defacto"
"Yasaların vermediği bir hakkın kullanılamayacağı gerçeği" devlet olmanın temeli…
Devlet yoksa sen hiçsin.
Kendisini hiçliğe düşüren kişinin sıfatı ne olursa olsun temsil yetkisi sorgulanır omaz m!?..
Anayasa tarafsız olma şartını Büyük Türk Milleti önünde verilen şeref ve namus sözüne bağlanmışken, "cumhurbaşkanımız ile partimiz arasında milim mesafe yoktur" ifadesinin yarattığı fiili durumun yüklediği sıfat kabullenilmiş olmuyor mu!?!?..
Basitçe defacto deyip geçelim mi; yoksa adını tam koyup "yasatanımazlık – anayasa ihlali" mi diyelim!?.
Hele yemindeki o iki baskın sözcüğe, yaratılan fiili durumla uyumsuzluğu nasıl anlatalım tarihe?
Ya bu gerekçelerle ipe gönderdiklerimize hangi yüzle bakalım? Ne yapalım!?...
Halk oyuyla gelmiş olma bahanesiyle; "zaten gerekçesi oluşmuş" deyip, anayasanın tanımadığı bir yönetim şeklini bilfiil uygulamaya sokma siyasi başarı mı; siyasi kirlilik mi?
Kirlenen siyasette, temiz siyasetçi kalır mı?...
Hele kirlenme, kurumlara sıçrarsa ne olur ülkenin hali…!?...
Kirlenmiş siyasetin yönlendirdiği ortamda hukuka güvenin dibe vurmasından daha doğal ne olabilir ki!?...
Yargıtay'ın Başı; devletin idari şekline vurgu yapan siyasetçi ağzıyla yarım dakikada beş kere "başkan" sözcüğünü "Cumhurbaşkanı" yerine ikame etmeyi "protokol gereği'ne" indirgerse… imam – cemaat olayı girmez mi devreye… Ve orada gel de "temiz" hukuktan dem vur
Makama tanınan sorumsuzluğun himayesi altında görülebilir mi bu ağır, gayri yasal durum!?..
Hukukun bittiği yerde devlet biter…
Devletin bittiği yerde "devletlü' olsan ne yazar!?…
Neyin kavgasıdır BU!?...Hangi ihtiras göze aldırır tarihe verilemeyecek hesapları…!?...
Halkın kayıtsız şartsız hakimiyetini hangi izan, hangi vicdan, hangi akıl bağlamaya razı olur tek kişinin iradesine?...
*
Devrim…. İhtilal... Darbe… farklı mıdır?…
-
Devrim, ileri yönde değişimdir özünde. Yasalara dayandırılarak yapıldığında ne ihtilaldir, ne de darbe… Atatürk devrimleri evrensel bir örnektir.
-
İhtilal, mutlak bir ayaklanmadır. Yönetimi de yönetim şeklini de değiştirmeyi amaçlar. Geniş halk kitlelerinin harekete geçirilmesiyle gerçekleşir. Bir süreçte tamamlanır.
1789 Fransız İhtilâli, 1917 Bolşevik İhtilâli ve 1979 İran İslâm İhtilâli evrensel örneklerdir.
-
Darbeler, gücü elinde tutan unsurların işidir. Yönetim (iktidar) ve silahlı kuvvetler gibi.
Darbeler genelde kurulu düzeni değiştirmeyi amaçlamadıkları halde darbenin gerçekleştirilme gerekçesi kurulu düzenin nimetlerinden daha çok yararlanma- hırsıyla açıklanabilir. Askeri darbe bir balyoz gibi aniden iniverirse de, sivil darbe perde perde kurar sistemini. Her dayatma ile askıya alınan yasal bir durum başlıbaşına bir darbedir.
Evren, Saddam, Pinoşe, Ziya ül Hak, Abidin bin Ali, Kaddafi, Ömer el Beşir… akla geliveren darbeciler… Darbelerdir kanlıdır.… Ve tarihsel gerçek şudur: kendi evlatlarını da yer!..
Asker darbe yapınca ne olur?
Kuvvetler ayrılığı ortadan kalkar…
Anayasa yok hükmündedir, raftadır…
Demokrasi; parlamenter sistem buzdolabındadır…
Yasama, yürütme, yargıya tek kişi hakimdir
Özgürlükler kısıtlanır, toplum baskı altına alınır.. Hesap verilmez, hesap da sorulamaz… "Biz kimseye hesap vermeyiz" ilke olur. Al sana dayatma… Al sana defacto!...
Bu yolla gelen yönetim şeklinin adı: nedir DİKTA
Peki, seçilmiş iktidar; yasal düzenlemelerle de olsa;
-
Kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırır, veya tek kişinin insiyatifine bağlarsa..
-
Anayasayı hiçe sayarsa… uymazsa, saygı da duymazsa
-
Toplumu baskı altına alır özgürlükleri kısıtlarsa,
-
Hesap verme mercii sadece ilahi güç olarak ilan edilirse…
Farkı kalmış mıdır bunun askeri darbeden?
Bu yolla gelen yönetim şeklinin adı yine nedir: DİKTA!...
Defacto olarak karşı karşıya olduğumuz durum; "darbe midir değil midir? "
Düşünen beyinler versin cevabı…
"Darbe ve ihtilaller kendi evlatlarını yer." Böyle der darbeler tarihi.
"Yem olmuş, bir kullanımlık mendil misali atılmış evlatlar(!) var mıdır!?...
Daha ne öyleyse!!!...???
Seçilmiş iktidarlara karşı da olsa, darbelere karşı direnmek haktır. Zira;
Şartlar zorladığında direnmek haktır…
Ya darbeye direnirsin;
Ya da; kula kulluğa boyun eğer, kulluğu kabullenirsin…
*
Anla işte: Sivrisinek saz!...
Anlamazsan… "sazı soksan az!"
a45UyF587661-160601120419 Oraj Poyraz cimcime@neomailbox.net
2016/06/01 19:00 1 39 1923atamizindeyiz@googlegroups.com
De facto
Fiili olarak
Latin Atasozu
FUSSILET - 9 - Yerzunun iki gunde yaratildigi,
FUSSILET - 10 - Bitkilerin daglarin ve gidalarin yaratilmasi.
FUSSILET - 11 Sonra duman halinde bulunan goge yoneldi...
FUSSILET - 12 Allah bu suretle iki gun icinde yedi gok vucuda getirdi ve her gogun isini kendisine bildirdi...
NAZIAT - 27 Sizi mi yaratmak daha guctur, yoksa gogu mu?
Allah onu (gogu) kurdu.
NAZIAT - 28 O nu yukseltti ve duzen verdi.
NAZIAT - 29 Onun gecesini karartti gunduzunu aydinlik yapti.
NAZIAT - 30 Bundan sonra da yeryuzunu duzenledi.
NAZIAT - 31 Oradan suyunu cikardi ve otlak meydana getirdi.
NAZIAT - 32 Daglari sapasaglam yerlestirdi. ...
Kur an daki Celiskiler Ve Nedenleri
(Seriat Egitiminin Yarattigi Celiskili Dusunce Tarzi)
Dinde zorlama yoktur... (Bakara Suresi, ayet 256.)
...Musrikleri (puta tapanlari) buldugunuz yerde oldurun. (Tevbe Suresi,ayet 5)
Allah kimi dogru yola koymak isterse, ortun kalbini Islamiyete acar. Kimi de saptirmak isterse... kalbini dar ve $ikintili kilar. Allah inanmayanlari kufur batakliginda kilar... (Enam Suresi, ayet 125.)
Allah kimi hidayete erdirirse, dogru yolu bulan odur. Kimi de sasirtirsa, iste asil ziyana ugrayanlar onlardir... (Araf Suresi, ayet 178.)
Allah kimin kalbini Islama acmissa, o Rabbinden bir nur uzerinde degil midir? Allah i anmak konusunda kalpleri katilasmis olanlara yaziklar olsun! Iste bunlar apacik bir sapiklik icindedirler. (Zumer Suresi, ayet 22.)
Allah dileseydi sizi tek bir ummet yapardi, ama o, istedigini saptirir, istedigini dogru yola eristirir. Islediklerinizden, andolsun ki, sorumlu tutulacaksiniz...
(Nahl Suresi, ayet 93; ayrica bkz. Fatir Suresi, ayet 8; Muddessir Suresi, ayet 31, 42 vd...)
Allah dileseydi butun insanlari dogru yola sevk ederdi... (Rad Suresi, ayet 31.)
Kahrolasi insan! Ne inkarcidir!.. (Abese Suresi, ayet 17.)
. ..Puta tapanlardan yuz cevir. Allah isteseydi puta tapmazlardi... (Enam Suresi, ayet 106-107J
Biz dileseydik herkese hidayet veririrdik; fakat cehennemi tamamen cin ve insanlarla dolduracagima dair benden soz cikmistir... (Secde Suresi, ayet 13.)
Allah dileseydi, yeryuzunde bulunanlarin hepsi inanirdi... Allah in izni olmadan hic kimse inanamaz... (Yunus Suresi, ayet 100.)
Yaptiklarinizdan dolayi mutlaka sorguya cekileceksiniz... (Nahl Suresi, ayet 93.)
Basiniza gelen herhangi bir musibet kendi ellerinizin yaptigi isler yuzundendir. (Sura Suresi, ayet 30.
(Ey Muhammed!)... Kendilerine bir iyilik dokunsa, Bu Allah tandir derler; baslarina bir kotuluk gelince, Bu sendendir derler. (Onlara) Hepsi Allah tandir de... (Nisa Suresi, ayet 78.)
Sana gelen iyilik Allah tandir. Basina gelen kotuluk ise nef-sindendir... (Nisa Suresi, ayet 79.)
Allah diledigini saptirir, diledigini de dogru yola eristirir... (Fatir Suresi, ayet 8.)
Ayetlerimizi yalanlayanlari... helake goturecegiz. (Araf Suresi, ayet 182.)
Kitabini oku, bugun kendi hesabini kendin goreceksin. Kim yola gelirse, kendi lehine yola gelmis ve kim saparsa kendi aleyhine sapmistir... (Isra Suresi, ayet 13-15.)
Kiyamet gunu, yaptiginiz seylerin karsiligi verilir... (Yasin Suresi, ayet 54.)
Andolsun ki, biz cinler ve insanlardan bircogunu cehennem icin yaratmisizdir... (Araf Suresi, ayet 179.)
Kim iyi bir is yaparsa faydasi kendisinedir ve kim kotulukte bulunursa zarari kendisinedir... (Fussilet Suresi, ayet 46.)
Allah... diledigine azap eder, diledigine merhamet eder... (Ankebut Suresi, ayet 21.)
...Allah in dogru yola eristirdigi kimse hak yoldadir. Kimi de sap-tirirsa artik ona dogru yolu gosterecek bir rehber bulamazsin... (Kehf Suresi, ayet 17.)
(Allah i) Yalanlamis olanlarin o gun vay haline! Allah a karsi gelmekten sakinmis olanlar, elbette (cennette) golgeliklerde ve pinar baslarindadirlar... (Murselat Suresi, ayet 40-41.)
Bilsin ki insan icin kendi calismasindan baska sey yoktur. Ve calismasi da ileride gorulecektir. Sonra ona karsiligi tastamam verilecektir... (Necm Suresi, ayet 38-41.)
...Herkese islediklerinin karsiligi verilir. Kendilerine haksizlik yapilmaz... (Ahkaf Suresi, ayet 19.)
Allah rizik verirken kiminizi digerlerine ustun tutmustur. (Nahl Suresi, ayet 71.)
Dunya hayatindaki gecimlerini aralarinda bolduk ve bazilarini bazilarindan ustun kildik. (Zuhruf Suresi, ayet 32.)
Her ne kadar Kur an in Tanri sozleri oldugu ve bu nedenle onda celiski, duzensizlik, tutarsizlik, uyumsuzluk, kari$iklik ya da yanlislik vd... diye bir sey olamayacagi iddia olunur ve bunu kanitlamak icin, .. .Kur an Allah tan baskasi tarafindan gelmis olsaydi onda birbirini tutmayan seyler bulurlardi (Nisa Suresi, ayet 82) ya da Hamd olsun Allah a ki... kendisinde hicbir (tezat ve) egrilik bulunmayan dosdogru kitabi indirdi (Kehf Suresi, ayet 1-4) seklindeki ayetler one surulur ise de, bu kitap, birbirine ters dusen, birbirini curuten, birbiriyle celiskili hukumler yigini olup, birtakim yanlislari da kapsamaktadir. Bir tek sure yoktur ki, celiskisiz ya da uyumsuz ve tutarsiz nitelikteki ayetlerle duzenlenmis olmasin! Hem de oylesine ki, bu celiskiler ve bu tutarsizliklar, sadece surelerin cesitli ayetleri arasinda degil, cogu kez bir ayetin kendi sozcukleri ve tumceleri arasinda da yer almis olarak karsimiza cikar.
Ilerideki sayfalarda bunun bircok ornegini gorecegiz; fakat baslangic olarak kisaca fikir edinmek uzere bunlardan birkacini belirtelim. Kur an in Bakara Suresi nde, Dinde zorlama yoktur... (Bakara Suresi, ayet 256) diye ayet var. Cogu kez seriatcilar, bu ayeti one surerek, Islamin hosgoru dini oldugunu, kisinin din ve inanc ozgurlugune karismadigini soylerler. Fakat, bu ayni Kur an, hosgoruye yer vermeyen, farkli inancta olanlara olum sacan hukumleri kapsar ki, bunlar arasinda, ...musrikleri nerede bulursaniz oldurun... (Tevbe Suresi, ayet 5) seklinde olanlari vardir. Bu tur hukumler, Muhammed in, Her kim dinini (ki Muslumanliktir) degistirirse, onu hemen oldurunuz seklindeki buyruklariyla ayni dogrultudadir. Kuskusuz ki, zorlama yoktur seklindeki ayetlerle, Musrikleri oldurun seklindeki ayetler arasindaki celiskiyi fark etmemek icin kor olmak gerekir.
Yine bunun gibi Kalem Suresi nde, Kur an in bir ogut olduguna dair su yazilidir:
...Kur an, alemler icin ancak bir oguttur (Kalem Suresi, ayet 52).
Buna benzer bir ayet Muddessir Suresi nde aynen soyledir:
Suphesiz Kur an bir oguttur; dileyen kimse ogut alir... (Muddessir Suresi, ayet 53-54).
Soylemeye gerek yok ki, ogut olan bir seyin zorlamayla ilgili olmamasi gerekir. Oysa bu ayni Kur an da, Kur an a uymayanlarin kafir olarak cehennemi boylayacaklari bildirilmis ve onlara karsi savas acilmasi emredilmistir.
Ornegin, Hud Suresi nde soyle yazilidir: Hangi topluluk (Kur an i) inkar ederse yeri (cehennem) atesidir (Hud Suresi, ayet 17). Bakara Suresi nde de su korkutucu hukum var:
Allah dini (Islam) ortada kalana kadar onlarla savasin (Bakara Suresi, ayet 193).
Nisa Suresi nde de su ayet var:
...Allah yolunda goc edinceye kadar onlardan hicbirini dost edinmeyin. Eger yuz cevirirterse onlari yakalayin, buldugunuz yerde oldurun ve hicbirini dost ve yardimci edinmeyin (Nisa Suresi, ayet 89).
Goruluyor ki, bir yandan Kur an in ogut niteliginde oldugu soyleniyor, diger yandan da Kur an a uymayanlarin (musriklerin, munafiklarin) yok edilmeleri emrediliyor. Apacik bir celisme var ortada!
Yine ayni sekilde olmak uzere Fussilet Suresi nde, kisilerin kendi davranislarinda ozgur olduklari ve bu davranislarin sorumlulugu altinda bulunduklari su sekilde belirtilmektedir:
Kim iyi bir is yaparsa faydasi kendisinedir, kim kotulukte bulunursa zarari kendisinedir (Fussilet Suresi., ayet 46).
Ancak, bu ayni Kur an da kisiyi dogru yola sokanin ya da saptiranin Tanri olduguna dair sayisiz ayet var. Ornegin, Isra Suresi nde soyle deniyor:
Tanri kimi dogru yola eristirmisse, dogru (yolda) olan odur ancak. Kimi de saptirmissa, sen ona, Tanri nin disinda dostlar bulamazsin. Boylelerini biz, kiyamet gunu yuzlerinin uzerinde olacak bicimde toplayacagiz. Birer kor, dilsiz, sagir olarak... Varacaklari yerse cehennemdir... (Isra Suresi, ayet 97).
Yine bunun gibi Araf Suresi nin 178. ayeti soyledir:
Allah kimi hidayete erdir irs e, dogru yolu bulan odur. Kimi de sasirtirsa, iste asil ziyana ugrayanlar onlardir (Araf Suresi, ayet 178).
Goruluyor ki, kisiyi dogru sola sokan ya da sasirtan (saptiran) Tanri dir ve Tanri, kendi sasirttigini (saptirdigini) cehenneme atmak, ziyana ugratmaktadir. Yani Tanri, kendi davranislariyla celiskili is gormus olmaktadir. Yukaridaki ayetlerin her biri, kendi icerisinde celiskiyle dolu! Yine ayni sekilde Enam Suresi nin 125. ayeti soyledir:
Allah kimi dogru yola koymak isterse onun kalbini Islamiyete acar, kimi de saptirmak isterse... kalbini dar ve $ikintili kilar. Allah inanmayanlari kufur batakliginda kilar (Enam Suresi, ayet 125).
Dikkat edilecegi gibi ayetin ilk tumcesinde, Musluman ya da kafir olmanin, kisi iradesine degil, Tanri iradesine bagli bir sey oldugu bildiriliyor. Yani Tanri diledigini dogru yola sokup Musluman yapmakta, diledigini de saptirip inanmayan lardan kilmakta! Ancak, bu ayni ayetin son tumcesinde, Tanri nin, inanmayanlari kufur batakligina attigi yazili. Yani Tanri, hem diledigi kisiyi saptiriyor ve kafir lerden yapiyor hem de cezalandiriyor: sanki suckisiye aitmis gibi! Kuskusuz ki bu iki tumce birbirleriyle celiskili
!Bunun gibi, Fatir Suresi nde Allah diledigini saptirir, diledigini de dogru yola eristirir... (Fatir Suresi, ayet 8) diye yazili.Yani Tanri, diledigi gibi kisileri saptiriyor ve onlari inkarci duruma sokuyor. Ancak, bunu soyleyen Tanri, inkarci kildigi bu kisileri cezalandirdigini soyle aciklamakta:
Ayetlerimizi yalanlayanlari, hic bilmeyecekleri yerden yavas yavas helake goturecegiz (Araf Suresi, ayet 182).
Ayni sey Nahl Suresi nde de tekrarlanmakta:
Allah dileseydi, sizi tek bir ummet yapardi. Ama o istedigini saptirir, istedigini dogru yola eristirir. Islediklerinizden, an-dolsun ki, sorumlu tutulacaksiniz (Nahl Suresi, ayet 93; ayrica bkz. Fatir Suresi, ayet 8; Muddessir Suresi, ayet 31, 42 vd...).
Yani Tanri, diledigini saptiriyor ve diledigini dogru yola sokuyor. Boylece onlara irade ozgurlugu tanimamis oluyor. Fakat, buna ragmen ...Islediklerinizden, andolsun ki, sorumlu tutulacaksiniz! diyerek onlari, sanki ozgur irade yoluyla hareket etmisler gibi, mukafatlandiriyor ya da cezalandiriyor.
Yine ayni sekilde, Rad Suresi nde su var: Allah dileseydi butun insanlari dogru yola sevk ederdi (Rad Suresi, ayet 31). Yani Tanri, istemis olsaydi butun insanlari dogru yola sokabilecekken, sokmamis, kimini inkarci kilmistir; ama buna ragmen inkarci kildiklarini, Kahrolasi insan! Ne inkarcidir! (Abese Suresi, ayet 17) diyerek lanetlemektedir.
Yine Isra ve Yasin surelerinde, kisilerin irade ozgurlugune sahip olarak is gordukleri, iyiligi ve kotulugu kendi davranislariyla sectikleri bildirilmekte ve soyle denmekte:
Kitabini oku, bugun kendi hesabini kendin goreceksin. Kim yola gelirse kendi lehine yola gelmis ve kim saparsa kendi aleyhine sapmistir (Isra Suresi, ayet 13-15).
Kiyamet gunu yaptiginiz seylerin karsiligi verilir... (Yasin Suresi, ayet 54).
Ancak, bir baska yerde Tanri nin, insanlardan bir kismini cehenneme atmak icin yarattigini, ayrica da cehennemi insanlarla dolduracagina dair kendi kendine soz verdigini, hatta yeminler ettigini bildiren ayetler vardir. Ornegin, Araf Suresi nde, Andolsun, biz. cinler ve insanlardan bircogunu cehennem icin yaratmisindir... (Araf Suresi, ayet 179) diye yazilidir.
Secde Suresi nde de su ayet vardir:
Biz dileseydik herkese hidayet verirdik, fakat cehennemi tamamen cin ve insanlarla dolduracagima dair benden soz cikmistir (Secde Suresi, ayet 13).
Simdi soralim: Eger Tanri, insanlardan bircogunu sirf cehennemlik olmak uzere yarattiysa ve cehennemi insanlarla doldurmak konusunda kararliysa, bu takdirde Kim yola gelirse kendi lehine yola gelmis ve kim saparsa kendi aleyhine sapmistir... Kiyamet gunu yaptiginiz seylerin karsiligi verilir... seklinde konusmasi, celiski yaratmaktan baska bir sey olmaz mi? Bu konuda birkac ornek daha verelim:
Yunus Suresi nde, (Allah) dileseydi, yeryuzunde bulunanlarin hepsi inanirdi... Allah in izni olmadan hic kimse inanamaz... (Yunus Suresi, ayet 99-100) diye yazili. Yani inanan lardan olmak, Tanri nin istegi ve izniyle olan bir sey; ama buna karsilik NahI Suresi nde, kisi, kendi davranisindan dolayi sorumluymus gibi gosterilmekte:
Yaptiklarinizdan dolayi mutlaka sorguya cekileceksiniz (Nahl Suresi, ayet 93).
Sura Suresi nde kisi, ozgur iradeye sahipmis ve kendi davranislarinin sorumlulugu altindaymis gibi gosterilmekte:
Basiniza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizin yaptigi isler yuzundendir (Sura Suresi, ayet 30).
Murselat Suresi nde, benzeri nitelikte bir diger hukum soyledir:
(Allah i) Yalanlamis olanlarin o gun vay haline! Allah a karsi gelmekten sakinmis olanlar, elbette (cennette) golgeliklerde ve pinar baslatandadirlar... (Murselat Suresi, ayet 40-41).
Ancak, Kehf Suresi nde bunun ziddi olan bir hukum var ki, kisinin Ozgur iradeye ve sorumluluga sahip olmayip, Tanri nin keyfine tabi oldugunu bildirmekte:
...Allah in dogru yola eristirdigi kimse hak yoldadir. Kimi de saptirirsa artik ona, dogru yolu gosterecek bir rehber bulamazsin (Kehf Suresi, ayet 17).
Goruluyor ki, burada Tanri, dogru yola erismenin ya da dogru yoldan sapmanin kisi iradesine degil, Tanri iradesine bagli oldugunu bildirmekte!
Yine bunun gibi Kur an in cesitli surelerinde Tanri nin insanlari, sirf kendisine ibadet etsinler diye yarattigi yazilidir. Ornegin, Zariyat Suresi nde, Cinleri ve insanlari, yalnizca bana ibadet etsinler diye yarattim... (Zariyat Suresi, ayet 56-58) denilmektedir. Ahzab Suresi nde, Tanri ya ibadet edenlerin Tanri tarafindan buyuk bagislamalara ve mukafatlara (ecr e) kavusacaklari bildiriliyor (Ahzab Suresi, ayet 35; ayrica bkz. Tevbe Suresi, ayet 112; Secde Suresi, ayet 15-17). Mu min Suresi nde Tanri nin soyle konustugu yazilidir:
Rabbiniz, Bana kulluk (ibadet), edin ki, size karsiligini vereyim. Bana kulluk (ibadet) etmeyi buyukluklerine yediremeyenler, alcalmis olarak cehenneme gireceklerdir buyurmustur (Mu min Suresi, ayet 60).
Dikkat edilecegi gibi, bu ayetlerle Tanri, kisileri kendisine ibadet ettirmek icin onlara bir karsilik verecegini soylemekte; yani onlarin ibadetine muhtacmis gibi bir durumda. Cunku, muhtac olmamis olsa onlarin kendisine ibadet etmelerine aldirmazdi. Ancak, bunlari soyleyen Tanri, insanlarin ibadetine muhtac olmadigini soylemekten geri kalmaz:
Ey insanlar! Allah a muhtac olan sizsiniz. Zengin ve ovulmeye layik olan ancak odur (Fatir Suresi, ayet 15).
Yorumcularin bildirmesine gore bu ayetin anlatmak istedigi sey sudur: Din ve ibadet Allah in ihtiyaci degil, insanlarin ihtiyacidir... (Allah) sizin ibadetinize muhtac olmadigi gibi, butun ihtiyaclarinizi tatmin edebilecek kudrete de maliktir... Evet, ama eger Tanri, insanlarin kendisine ibadet etmelerine muhtac degil idiyse neden kalkip, Cinleri ve insanlari, yalnizca bana ibadet etsinler diye yarattim... (Zariyat Suresi, ayet 56-58) diye konussun?
Yine ayni sekilde Kur an in pek cok yerinde, Tanri ya ve peygamberlerine bas egmeyen nice kavimlerin Tanri tarafindan yok edildikleri yazilidir; ama bunu yapan Tanri, yok ettigi bu kavimleri imandan uzak kilanin yine kendisi oldugunu soylemekten geri kalmaz; ornegin, Allah kime hidayet verirse, iste dogru yolu bulan odur,.. (Isra, Suresi, ayet 97) ya da Eger Rabbin dileseydi, yeryuzundekilerin hepsi elbette iman ederlerdi... Allah in izni olmadan hic kimse inanamaz. (Allah), akillarini kullanmayanlari murdar (inkarci) kilar (Yunus Suresi, ayet 99-100) ya da Alemlerin Rabbi Allah dilemedikce siz dileyemezsiniz (Tekvir Suresi, ayet 29) ya da Allah dileseydi onlar ortak kosmazlardi... (Enam Suresi, ayet 107) diyerek celiski uzerine celiski yaratmaktan geri kalmaz. Daha baska bir deyimle, hem bir yandan, Ben dileseydim yeryuzundeki insanlarin tamamini iman edenlerden yapardim demekte hem de inananlardan yapmadigi kimseleri, biraz daha imansiz yaparcasina (Allah), akillarini kullanmayanlari murdar (inkarci) kilar diye konusmaktadir.
Yine bunun gibi Kur an da, herkese, kendi calismasinin karsiliginin verilecegine dair ayetler var ki, bunlardan biri soyle:
Bilsin ki, insan icin kendi calismasindan baska sey yoktur. Ve calismasi da ileride gorulecektir. Sonra ona karsiligi tastamam verilecektir... (Necm Suresi, ayet 38-41).
Burada gecen calismasindan sozcugunun asli sa y dir ki, insanin emegi, cabasi anlamina da gelir. Her ne kadar bu ayeti insan baskasinin sucu ile sorumlu olmaz seklinde anlamak mumkunse de, (1)ayni zamanda Insan kendi emeginin karsiligini alir anlamina da gelir ki, Turkcedeki tiden gelen ogun olmaz, o da vaktinde gelmez (2)seklindeki meseli andirir. Bu yukaridaki ayetin bir benzeri soyledir:
...Her biri icin de yaptiklari amellerden dereceler vardir, bu da hic haklari yenmeyerek butun amellerini kendilerine tamamen odemek icindir.., (Ahkaf Suresi, ayet 19).(3)
Burada anlatilmak istenen sey, insanlardan kiminin amellerinin karsiliginin dunyada, kimininkinin de ahrette odenecegidir.(4) Hatta bu dogrultuda olmak uzere, Muhammed in, Deveni bagla da oyle tevekkul et ya da Amellerin derecesi niyete goredir seklinde konustugu soylenir. Butun bunlardan anlasilan odur ki, herkes, kendi emeginin karsiligini alir, yani kendi rizkini kendi calismasina gore saglar. Ancak, bu ayni Kur an da, rizkin kisilerin kendi gayret ve calismalarinin urunu olmayip, Tanri nin keyfine gore verildigine dair ayetler var ki, bunlardan bazilari soyledir:
Allah rizik verirken kiminizi digerlerine ustun tutmustur (Nahl Suresi, ayet 71).
Dunya hayatindaki gecimlerini aralarinda bolduk ve bazilarini bazilarindan ustun kildik (Zuhruf Suresi, ayet 32).
Yukaridakilere benzer ornekler sayisiz denecek kadar cok. Fakat, seriatcilar icin Kur an da, celiski diye bir sey yoktur; soz konusu bile olamaz. Onlar, aklin alamayacagi bir mantik la celiskileri celiski degilmis gibi gostermekte pek beceriklidirler. Ilerideki bolumlerde bu konulari ornekleriyle inceleyecegiz.
Yukarida degindigimiz ve daha ileride daha da genis olarak deginecegimiz gibi, Kur an, bu yukaridakilere benzer celiskilerle doludur. Neden dolayi bu celiskiler yer almistir Kur an da? diye sorulacak olunursa, bunun yanitini ayri bir bolum olarak ilendeki sayfalarda verecegiz ve gorecegiz ki, Kur an daki celiskiler, esas itibariyle Muhammed in gunluk siyasetinin gereksinimlerinden dogmustur. Fakat, gercek olan su ki, seriat egitimiyle yogrulmus kisiler, Kur an da celiski olabilecegi ihtimaline asla yer vermezler. Kur an da celiski olabilecegini soylemek ya da dusunmek bile, onlara gore gunah sayilir. Bundan dolayidir ki, birbirine ters dusen, birbiriyle catisan hukumleri ayni zamanda benimsemekten geri kalmazlar. Ornegin, bir yandan Kur an in Dinde zorlama olmaz seklindeki ayetine sarilmis olarak Islamin hosgoru dini oldugunu haykirirlarken, diger yandan bu ayni Kur an in Musrikleri nerede gorurseniz oldurun seklindeki emrini yerine getirmeye hazirdirlar. Bu iki hukmun birbiriyle celistiginin farkinda degildirler. Fark etseler de aldiris etmezler ya da Celiskiler bize goredir, Allah a gore degil! diyerek kendi kendilerini avuturlar.
Yine bunun gibi Enam Suresi nin 106. ayetinde ...Puta tapanlardan (musriklerden) yuz cevir... (Enam Suresi, ayet 106) diye yazili. Bu ve benzeri emirlere uyarak Musluman kisi, kendi oz anasini, babasini ve yakinlarini dahi (eger musrikseler) kafir bilip, onlardan yuz cevirmeye hazirdir. Cevirirken de Muhammed i ornek bilir; cunku, vaktiyle Muhammed, kendi oz anasi Emine ye, musrik olarak oldu diye magfiret dilememis, Tanri bana anani icin magfiret dileme izni vermedi demistir. Ve iste Musluman kisi, farkli inancta olanlara, ornegin musrik lere karsi (velev ki, bunlar kendi anasi, babasi ya da hisimlari olsun) magfiret dilemezken ya da musrikleri oldurmek isterken, Islam seriatinin hosgoru dini oldugunu soylemekten geri durmaz! Soylerken de, musrikleri musrik yapanin yine Tanri oldugunu bildiren su hukmu agzinda gevelemekten usanmaz:
Allah dileseydi, onlar puta tapmaklardi (Allah a ortak kosmazlardi)... (Enam Suresi, ayet 107).
Yani bu ayetlere gore, Tanri, hem kisileri musrik kiliyor hem de onlardan yuz cevrilmesini emrediyor oldugu halde, seriat egitiminden gecmis kisi, birbirine ters dusen, birbiriyle celisen bu hukumleri, hicbir gucluge dusmeden kabul eder. Yine bunun gibi Enam Suresi nin 125. ayetinde yer alan, Allah kimi dogru yola koymak isterse onun kalbini Islamiyete acar, kimi de saptirmak isterse... kalbini dar ve $ikintili kilar. Allah inanmayanlari kufur batakliginda kilar (Enam Suresi, ayet 125) seklindeki hukmu de rahatlikla benimser. Oysa bu ayet, biraz once belirttigimiz gibi birbiriyle catisan iki tumceden olusmakta. Birinci tumcede insanlarin Musluman ya da kafir olmalarinin, dogrudan dogruya Tanri nin keyfine ve dilegine bagli bir sey oldugu; ikinci tumcede ise, Tanri nin kafir kildigi kimselerin, yine Tanri tarafindan kufur batakligina atildigi bildiriliyor. Kuskusuz ki, bu, celiskiden baska bir sey degil. Ancak, seriatci kafa yapisinda olan bir kimse, Kur an in Tanri agzindan cikmis sozlerolduguna inandigi icin, bu kitapta celiski diye bir sey olamayacagini dusunur; celiski diye bir sey kabul etmez. Kur an daki celiskileri celiski olarak gormez; celiskili gorunen hukumlerde, olsa olsa hikmet vardir diye dusunur!
Dipnotlar;
1)Elmalili Hamdi Yazir. Hak Dini, Kur an Dili, Bedir Yayinevi. Istanbul 1993 c 5, s.3984.
2)Elmalili H. Yazir, ayni eser, c.7, s.4611.
3)Ceviri Elmalili H. Yazir indir. Diyanet Vakfi cevirisinde soyle: Herkese islediklerinin karsiligi verilir. Kendilerine haksizlik yapilmaz... (Ahkaf Suresi, ayet 19).
4)Elmalili Hamdi Yazir, ayni eser, c.6, s.4351.
https://kuranelestirisi.wordpress.com/2011/11/21/kurandaki-celiskiler-ve-nedenleri/
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder