MHP, AKP ile başörtüsü problemini çözmek için anlaşmıştı. İktidar zorunlu girdiği o yolda, mutabakata uymadı. Uymadığı için, hakkında kapatma davası açıldı. Partinin önde gelen bir adı “Başörtüsü çözümünde MHP’de vardı. Niye MHP’ye kapatma davası açmıyorsunuz, dedi. Gel zaman git zaman, Kılıçdaroğlu “Başörtüsünün çözümüne varım” deyiverdi.
Şu anda Ankara’da oynanan tuluatın özeti şudur. AKP çözmek istiyor gibi görünüyor. CHP kaynayan tabanını küstürmeden, çözüme destek olacak gibi davranıyor. Yani vatandaşa oynuyorlar. MHP, AKP’nin tavrını yaşayarak gözlemlediğinden “önce AKP ve CHP anlaşsın” noktasında.
Oysa herkes biliyor ki, iktidar bu işi daha önce kördüğüm etti. Dini inanç gereği diye başlanılan uygulamanın ucunu açık bıraktığı için, AKP’ye kapatma davası açıldı.
Derken Yargıtay Başsavcısı “Yükseköğretim kurumlarındaki öğrencilerin giyimlerini düzenlerken türban kullanımına dinsel inanç nedeniyle geçerlilik tanımak, kamu hukuku alanındaki bir düzenlemeyi dinsel esaslara dayandırma suretiyle laiklik ilkesine aykırılık oluşturur” dedi. (Basın – 20 Ekim 2010)
AKP bunu bilerek niçin olaya “dinsel özgürlük” boyutundan bakıyor. Çünkü önümüzde seçim var efendim. Yalçınkaya “dava açılabilir” diyor, o açıklama ile. BDP’nin çocukları öne sürüp devletin polisine taş attırması ile birilerinin kadın üzerinden dindar görünmeye çalışması aynı şey.
Amerika BOP’u koruma gayeli füze kalkanı kurmak isterken, AKP’de füze kalkanı tesettüre sokmaya çabalıyor.
Olup biten budur.
Not: İktidarın Aralık 2009’da çıkardığı 5942 sayılı “ayrıcalık yasası” ile ABD füze kalkanı Türkiye’ye yerleştirebilir. Her şey planlı yürüyor. Başörtüsü tartışmasının, füze kalkan kararının çıkacağı dönemle çakışması ilginç.
***
YALÇINKAYA KUVVETLER AYRILIĞINA AYKIRI DAVRANMIYOR, GÖREVİNİ YAPIYOR
İktidarın problemi bu işte. Millet iradesi, parlamenter rejim denilen şeyi, AKP’den ibaret sayıyor. Onlara göre iktidar, var olan yasaların, hatta Anayasa’nın tepesinde bir yerde konuşlanmış durumda. “Yasama, Yürütme ve yargının” dönemlerinde, sadece ”yürütme”ye dönüştürülme çabasını herkes gözlemliyor.
Yargının yürütmeyi denetleyemediği bir sisteme yol alınmasına, demokratikleşme denilemez. Yalçınkaya’nın açıklaması, yasalara iktidarında da uymakla yükümlü olduğunu hatırlatıyor.
İktidar laiklik nedir anlayamamıştır. Parlamenter düzen nedir bilmiyor. İktidarlarında, aynı sıradan vatandaş gibi denetlenmesi gerektiğini kabul etmiyor. Kamusal alanın ne olduğundan habersiz. Sistemle “başörtüsü” üzerinden götürdüğü kavgayı tabana, dindarlık olarak yansıtıyor.
Özetlersek; İktidar yasaları tanımak istemiyor, uymakla yükümlüsünüz çıkışına karşılık olarak, “yasama, yürütme ve yargı” temelini hatırlatıyor. Başsavcı ise, bundan sonraki sorumluluğun siyasi partilere ait olduğunu söylüyor. Hazin bir Türkiye resmi.
***
TÜRBAN YETMEZSE KASET VERELİM
Kamuoyuna yeni bir kaset düşeceği iddiası var. Tamda füze kalkan gelişmesi arifesinde. Bu defa yapması beklenen etki, ilki gibi olmayacak. “AKP eski Ankara kurucu İl Başkan Yardımcısı Dr. Tunay Demirtaş’a olayı anlatandan başlayarak, üzerine gidilmeli. Bu iş “kaset örgütünün” ortaya çıkarılmasına, yarar umarım.
***
TOPLUMSAL SAYDAMLIK DERNEĞİ 2009 YILI YOLSUZLUKLA MÜCADELE VE DÜRÜSTLÜK ÖDÜLÜ
Toplumsal Saydamlık Derneği Medyanın aç gözlü ticarete ve kirli siyasete alet edildiği, özgür ve bağımsız gazetecilik yapmanın giderek olanaksız hale gelmeye başladığı son dönemlerde, dürüst ve yurtsever tavrını cesaretle devam ettiren Gazeteci Necati Doğru'ya, 2009 Yolsuzlukla Mücadele ve Dürüstlük ödülünü vermekten onur duyar.
Yönetim Kurulu Başkanı
Erciş Kurtuluş
8 Ekim 2010
-- -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Bildiğini bilenin arkasından gidiniz. Bildiğini bilmeyeni uyandırınız. Bilmediğini bilene öğretiniz. Bilmediğini bilmeyenden kaçının. KONFÜÇYÜS oO-------------------------------------------------------------------Oo http://orajpoyraz.blogspot.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder