26 Ekim 2010 Salı

Prof.Anıl Çeçen'nin görüşleri ve ona gelen cevap...

Kırmızı yazılara bakın alev alev, Cumhuriyet düşmanı, NeoOsmanlıcı, Emperyalist maşası...

###########################################################

From: Abudeyam <abu.deyam@gmail.com>

 
Dinazor Tuncay'dan, dinazora referans: 
 
Tablo kesin hatları ile belli olduğuna göre, Türk devletinin
geleceğine bir büyük ulusal kurtuluş savaşı vermiş olan Türk milleti karar
verecektir. Türk milleti ulusal ve üniter cumhuriyet devleti tasfiye
edilirken, bu gidişe bir dur diyecek, ulusal egemenliğine sahip çıkarak yeni
yüzyılda da bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin çatısı altında yaşamını
sürdürecektir.

 
Kurtulus savasini kimlerle beraber, kime karsi verdiniz?
 
Anadolu'nun sadece 1/10'unu, Osmanli memalikinin 1/100'unu kontrol edebilmis 100 bir Yunanliya karsi verilmis yerel bir savasa KURTULUS SAVASI demek, ancak kole dogmuslara yakisan bir tavirdir.
 
Yerel Yunan savasindan bir Kurtulus savasi icadedip, Anadolu devletinin uzerine kurulanlar, simdi de Turkiye'nin gelecegi hakkinda karar vereceklermis..
 
Onu ancak ruyanizda gorursunuz marjinal dinazorlar.
 
 
Abudeyam

 
2010/10/25 tuncay degis <tdegis69@yahoo.com>
 

 

 ZOR SORULAR. Cevabı sizlerde saklı!

01. Hangi Kürt kardeşimiz mimar, mühendis olmak istedi de, onlar teknik üniversiteye sokulmadı?
02. Hangi Kürt kardeşimiz ülkenin herhangi bir yerinde mağaza, dükkân, kebapçı açtı da ona izin verilmedi?
03. Hangi Kürt kardeşimiz şarkı-türkü okuyup kaset çıkartıp film yaptı da onun önü kesildi?

04. Hangi Kürt kardeşimiz Akdeniz'de, Ege'de 5 yıldızlı otel-motel yapmak istedi de ona teşvik verilmedi?
05. Hangi Kürt kardeşimiz banka kurmak istedi de ona izin verilmedi?
06. Hangi Kürt kardeşimiz herhangi bir partiden milletvekili adayı oldu da ona seçilme imkânı tanınmadı?
07. Hangi Kürt kardeşimiz turizm-seyahat acenteleri kurdu da ona ruhsat verilmedi?
08. Hangi Kürt kardeşimiz askerliği tercih etti de Ordu'da yükselmesinin önü kesildi
09. Hangi Kürt kardeşimiz geçmişte senato başkanı oldu da ona itiraz eden oldu?
10. Hangi Kürt kardeşimizin bu ülkeye cumhurbaşkanı olmasının önü kesik?
11. Hangi Kürt kardeşimizin Türkiye 1. Ligi'nde futbol oynamasının önünde engel var?
12. Hangi Kürt kardeşimize kredi verilmedi, hangisine doktor bakmadı, hangisine mektep kapısı kapatıldı?
13. Hangi Kürt kardeşimize bu ülkenin İstanbul'unun, Ankara'sının, Antalyasının, Mersin'inin, İzmir'inin kapıları kapalı?
14. Hangi Kürt kardeşimize yurtdışına çıkmak istediğinde pasaport verilmiyor? Ama o Kürt kardeşlerin yaşadığı yerlerde,

      25 yıldır gelene kurşun sıkıldı, gidene kurşun sıkıldı...


 KİM HASMANE OLDU?


- Henüz 3 aylık asker olana da mermi yağdırıldı, terhisine 2 ay kalana da kurşun yağdırıldı...
- Mayınlı tuzaklar ne kol bıraktı ne bacak!

- Yüzlerce iş makinesine benzin dökülüp yakıldı, binalar kundaklandı, mektepler öğretmenleriyle bombalandı...
- Fırsat geldiğinde tek asker de katledildi, 30 asker de kurşuna dizildi..
- Yine de şehit ve gazi anneleri bağırlarına taş bastılar, kan davası gütmediler.
- Türkiye'nin hiçbir köyünde kasabasında Kürt kardeşlerimize karşı hasım hane bir tutum ve davranış içine girmediler.
- Bütün bunlar bir açılım değilse ne? Birileri bize bunun dışındaki açılımın ne olduğunu arı, net, duru, temiz biçimde anlatsa da bilsek!
- Bilelim... Çünkü Türk vatandaşı zaten bağrını, gönlünü açmamış mı bu ülkede yaşayan herkese?
                                 

                                                                                                                                                                                          
  TÜRKİYE CUMHURİYETİ TASFİYE EDİLİYOR

 

Türkiye, son yıllarda sürekli olarak dıştan dayatılan reformlarla uğraşmak
zorunda bırakılıyor. Birilerinin çok acelesi olduğu için, bir an önce
istedikleri aşamaya gelebilmek için dışarıdan içeriye doğru sürekli olarak
bir inisiyatif yönlendirmesi yapmaktadırlar. Böylesi dışmerkezli bir
emperyalist oyuna bütünüyle Türk toplumu alet edilmek istenirken Türk
ekonomisinin köşe başlarını tutan kadrolarla medyada etkili olan işbirlikçi
mandacı gruplar, ülkemizi böylesi bir maceraya doğru el birliği ile
sürüklemektedirler. Yüzyıllar önceden hazırlanmış bir plan ve bu
doğrultudaki proje uğruna büyük bir ulusal kurtuluş savaşı vererek kurmuş
olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti tasfiye edilmektedir. Bu gerçek artık
saklanamayacak kadar açık ve net bir biçimde Türk kamuoyunda kesinlik kazanmıştır.

 

Hiç kimse cumhuriyet yıkıcılığı ya da Türkiye düşmanlığı yaptığını kabul
etmiyor. Her şey "değişim" kavramı içerisinde ve Türk devleti dıştan
zorlanan bir plan dâhilinde çözülmeye mahkûm ediliyor.

 

Değişim sözcüğünün sihirli görünümünün arkasına sığınan ikinci
cumhuriyetçiler, maddeci işbirlikçiler, alt kimlikçi federasyoncular, ılımlı
İslamcı görünümlü şeriatçılar, emperyalizm ve Siyonizm ile her türlü
işbirliğine açık olan oportünistler koalisyonu elbirliği ile Atatürk'ün
cumhuriyetine saldırmaktalar ve kültürel alt kimlikçilik dış desteklerle
hortlatıldığı gibi kayıt dışı ekonominin sağladığı olanaklarla yer altı
ilişkileri doğrultusunda birçok mafya ve benzeri hukuk dışı çıkar
örgütlenmelerinin de gündeme geldiği görülmektedir. Kurtlar Vadisi gibi
televizyon dizileri ile böylesine hukuk dışı bir yapılanma iç ve dış menfaat
çevreleri tarafından hem özendirilmekte hem de desteklenmektedir.

Böylesine olumsuz bir süreç içinde ülkenin birliği ve bütünlüğü tehlike
altına sürüklenmekte, yetmiş beş milyonluk bir milletin gelecek güvencesini
sağlamakla görevli Türk devleti her gün biraz daha gerileyerek devre dışı
kalmaktadır. Bu aşamada Türkiye'yi yöneten bir zihniyet, yeni dönemin plan
çalışmalarında devletin küçültülmesini ana hedef olarak ilan etmektedir. Bu
tür bir hedef belirleme, şimdiye kadar yarısı tasfiye edilmiş olan Türkiye
Cumhuriyeti devletinin geri kalan diğer yarısının da tasfiye edilmek
istendiğinin en açık göstergesidir. Sürekli olarak dış baskılarla iyice
küçülmüş olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin geleceği ile ilgili planlama
çalışmalarına devletin küçültülmesi ana hedef olarak belirlenirse, bu
gelecekte Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal ve üniter yapısının ortadan
kaldırılmak istendiğinin en açık göstergesi olarak anlaşılmasıdır.

 

Çünkü OECD istatistiklerine göre; Avrupa ve Amerika gibi kıtalardaki batı
ülkelerine oranla en küçük devlet Türkiye Cumhuriyeti'dir. Batı ülkelerinde
devletin ekonomideki ağırlığı ortalama olarak yüzde 40 ya da 50 oranında
olmasına rağmen, Türkiye'deki devletin ekonomideki büyüklüğü son yıllarda
yüzde 20'lerden yüzde 10'lara doğru küçülmüştür. Kendi devletlerini güçlü ve
büyük tutan batılı emperyal ülkeler sıra Türkiye'ye gelince, Osma nlı
İmparatorluğu'nun bugünkü mirasçısı Türkiye'yi daha da küçültmenin yollarını
aramaktadırlar.

Avrupa Birliği sürecinde yani bir Yugoslavya modeli yaratarak Türkiye'nin
ülkesini bir Sevr haritasına dönüştürmek isteyenler, bu doğrultuda devletin
küçültülmesi için sürekli olarak baskı yapmaktadırlar. Avrupa Birliği'ne
paralel olarak IMF ve Dünya Bankası gibi uluslar arası kuruluşlar da Türk
devletinin küçültülmesi için devletin yetkili organlarını baskı altında
tutmaktadırlar.

 

Kabuk devlet suçlamaları ile medyadaki papağanlarını Türk devletinin
üzerine süren emperyal merkezler kendi devletlerini daha da büyütmenin
arayışı içindedirler. Bu doğrultuda dünyanın her bölgesini sömürge durumuna
düşürürlerken, Türkiye'yi de iyice küçülterek çeşitli eyaletlere
bölebilmenin çabası içindedirler. Büyük Avrupa, Büyük Ortadoğu, Büyük İsrail
gibi dünyanın merkezini içine alacak bölgesel federasyon planlarına Türkiye
nin ülkesini merkez yapmak isterlerken, bu ülkenin üzerinde kurulu bulunan
Türk devletinin ortadan kaldırılmasına giden yolu açmak istemektedirler.

Demokrasi, küreselleşme, değişim gibi sihirli sözcüklerle Türk Devleti
yavaş yavaş ortadan kaldırılmakta, gelecekte bir dış destekli federasyona
giden yol açılmaya çalışılmaktadır. Batılı merkezlerin hepsi bu doğrultuda
çalışırken, Yugoslavya'dan sonra dünyanın merkezinde kurulmuş olan Türk
devleti de tasfiye edilmek istenmektedir. Son yıllarda reform adı altında
gündeme getirilen bütün yasal düzenlemelerinin devletin merkezi gücünü
ortadan kaldırdığı, parçalı bir yapıyı ortay a çıkarabilmek üzere merkezin
yetkilerinin sürekli olarak yerel yönetimlere devredildiği artık iyice
görülmektedir. Tablo kesin hatları ile belli olduğuna göre, Türk devletinin
geleceğine bir büyük ulusal kurtuluş savaşı vermiş olan Türk milleti karar
verecektir. Türk milleti ulusal ve üniter cumhuriyet devleti tasfiye
edilirken, bu gidişe bir dur diyecek, ulusal egemenliğine sahip çıkarak yeni
yüzyılda da bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin çatısı altında yaşamını
sürdürecektir. Artık devleti ve cumhuriyeti ortadan kaldırmakta olan bu
reform görünümlü deforme sürecine Türk Milleti acilen "dur" demelidir.

 

Not: Bu yazı bir kamu hukuku profesörünün Türk kamuoyuna uyarısıdır.

 

Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder