24 Ekim 2010 Pazar

Tüpten çıkan diş macunu tekrar tüpe girer mi?

Hasan Pulur Olaylar ve İnsanlarh.pulur@milliyet.com.tr

Tüpten çıkan diş macunu tekrar tüpe girer mi?

23 Ekim 2010

Tüpten çıkan diş macunu, tekrar tüpe sokulabilir mi?   “Sokarım!” diyen marifetli varsa, yapsın görelim.
“Türban” ya da “başörtüsü” tüpten çıkan macun gibidir, bir çıktı mı, bir daha girmez.
Sorun yalnız üniversitelerde sanılıyor, oysa yıllar önce yazmıştık:
“Diyelim üniversitede türban serbest oldu, genç kız okudu mezun oldu, sonra?”
Türbanıyla öğretmenlik yapabilecek mi, hâkimlik yapabilecek mi, eczacılık yapabilecek mi, Devlet memuru olabilecek mi?
Hayır, olamaz!
Olur mu böyle şey, bu haksızlık değil mi?
O zamanlar, bunu tartışmayı bile abes sayanlar, şimdi şartlardan en önemlisi sayıyorlar.
* * *
Hele CHP’nin ne dediği pek anlaşılmayan, daha doğrusu yarın ne diyeceği bilinmeyen Genel Başkanı Kılıçdaroğlu türban koşullarını sıralıyor:
“Üniversite dışına taşmamalı, kamuya girmemeli, hukuki güvence verilmeli?”
Sondan başlayalım, nasıl bir hukuki güvence?
AKP sözcüsü açık açık söylüyor:
“On yıl sonrası için güvence veremeyiz!”
Haklı, değil on yıl, on gün sonrası için dahi güvence veremezler, üstelik vermeye de niyeti yok, fırsat bu fırsat...
Yargıtay Başsavcısı da esiyor gürlüyor:
“Yüksek öğrenimde türbana, dinsel inanç nedeniyle geçerlilik tanımak, kamu hukuku düzenindeki dinsel esaslara dayandırmak laikliğe aykırıdır.”
Başsavcı böyle diyor, Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını hatırlatıyor.
Elbette hukuk devletinde Yargıtay Başsavcılığı’nın görüşü önemlidir, dikkate alınmalıdır.
Yakın Türkiye’de Başsavcı’nın değil, YÖK Başkanı’nın emirleri geçerlidir, son emrinde, her fırsatta türban serbest, dedi kestirip attı. Kim sesini çıkarabildi?
Onun için bize göre türban işi bitmiştir. Hep söyledik, bir memleketin Cumhurbaşkanı’nın eşi türbanlıysa, Başbakan’ın eşi türbanlıysa, bakanların eşleri türbanlıysa, öğrencisi, memuru, ilkokul çocuğu türbanlı olursa kıyamet mi kopar!
* * *
Bundan sonrası başı örtülülerin, başı kapalıların, türbanlıların sorunu değil, onlar işlerini bitirdiler, şimdi sıra başı açıkların örtünmesinde, siz onlara bakın.
Onlara başınızı açın diyenler, şimdi kendi başlarının örtünmesini bakalım nasıl önleyecekler.
* * *
İş ilanı düşünün, işçi alınacaktır, ufak bir şart:
“Başı kapalı, örtülü olanlar tercih edilir.”
Açık açık yazılacak değil, kulaklara fısıldanma yeter?
Evet, bir dönem geri kaldı.
Aydın Boysan, İstanbul’un sosyal hayatını “lahmacundan önce, lahmacundan sonra” diye ikiye ayırır, lahmacun milattır.
“Türban” da bir başka milat...
Her geçip giden dönemin acı tatlı “gülünç ve hazin” hikâyeleri varmış; onlardan birini de yarın anlatırız.

--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Hiçbir güç insanı düşünmekten ve düşünce biriktirmekten alıkoyamaz; olsa olsa düşüncesini bir süre açıklamaktan alıkoyabilir.  Düşüncenin Düşünceli Sözleri  oO-------------------------------------------------------------------Oo  http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder