Subject: HİÇ BİRİMİZ BİR TÜRK BAŞBAKANININ PAPA'NIN DURUMUNA DÜŞMESİNİ İSTEMEYİZ / MANTIK, üzerinde çalıştırdığımız VERİ TABANI ÇÖPLÜKSE, ÇÖPTEN BAŞKA BİR ŞEY ÜRETMEZ Sayın RTE..
ZÜMRÜTTEN AKİSLER A.M. Celal Şengör
HİÇ BİRİMİZ BİR TÜRK BAŞBAKANININ PAPA'NIN DURUMUNA DÜŞMESİNİ İSTEMEYİZ... La Sapienza'nın bilgili ve onurlu öğretim üyeleri de üniversitelerini ziyarete gelmek isteyen Papa'nın gelmesine rektörlerinin bir mektubuyla engel oldu. "BİLGİNİN NE PAPAZLARA NE RUHBANLARA İHTİYACI VAR!"
PAPA ROMA ÜNİVERSİTESİNE ALINMADI!
Roma Üniversitesi'nin adı ve dolayısıyla bulunduğu semtin adı LA SAPİENZA'DIR. Bu kelime BİLGİ anlamına gelir. Efes'teki muazzam kütüphane ön cephesinin önündeki heykellerden biri Sapienza'yı temsil eder. Yıllar önce onun ayaklarına sarılmış bir resmimi çektirmiştim.
Bugün ülkemizin kanımca en önemli etellektüelerinden biri olan arkadaşım Sinan Özeren, bana Papa 16. Benedikt'in (eski Alman kardinal RATZİNGER) La Sapienza'ya yapmak istediği bir gezinin oradaki öĞRETİM ÜYELERİNİN VE ÖĞRENCİLERİN PROTESTOSU neticesinde İPTAL EDİLDİĞİNİ belirten bir BBC haberi yolladı.
Ratzinger, Avusturyalı akıl düşmanı post-modern «filozof» Paul Feyerabend ' in yazdıklarından hareketle, GALİLE'YE KARŞI Katolik Kılisesinin ve ENGİZİSYON MAHKEMESİNİN aldığı mahkûmiyet kararını «AKILCI ve HAKKANİYETLİ» BULDUĞUNU söylemişti. La Sapienza'nın bilgili ve onurlu öğretim üyeleri de üniversitelerini ziyarete gelmek isteyen Papa'nın gelmesine rektörlerinin bir mektubuyla engel oldular. Rektör mektubunda «seküler bilim adına bu uygunsuz ziyaretin engellenebileceğini ümid ederiz» diyordu, zira tüm öğretim üyeleri Papa'nın ziyaretinin kendilerini tahkir edeceğini ve aşağılayacağını beyan etmişlerdi.
Üniversite bununla da yetinmedi: Öğrenciler bir ruhban karşıtı yemek düzenlediler. Yemekte asılan afişlerden biri «BİLGİNİN NE PAPAZLARA NE RUHBANLARA İHTİYACI VARDIR» diyordu. Malum, Hristiyan dinlerinde papazlar için «baba» sıfatı kullanılır. Öğrencilerin afişinde kullanılan kelime de buydu. Yani afiş aslında «bilimin babalara ve ruhbanlara ihtiyacı yoktur» diyordu. Mafya babaları ülkesi İtalya'da öğrencilerin papazlara layık gördüğü mevkii bu kelime oyunu çok güzel göstermektedir. Kendilerini candan kutlarım.
Peki Vatikan'ın buna reaksiyonu ne oldu? Resmi bir bildiriyle, Katolik dünyasının kalbi ve insanların saflığından yararlanarak dünyanın en zengin organizasyonu olan bu merkez, üniversitenin protestosunun SANSÜRCÜ bir tonu olduğunu bildirdi.... Vatikan çok haklıdır: ÜNİVERSİTENİN GÖREVİ gerçekten de ZIRVALIĞI SANSÜR ETMEKTİR. Bilim, yanlışları ayıklayarak ilerler, biriktirerek değil.
Bu haberi, bilhassa üniversitelerimizde siyasal dinin simgesi TÜRBANIN SERBEST BIRAKILMASINI İSTEYEN ve «SEMBOLLERİN YASAKLANDIĞI DÜNYADA NEREDE GÖRÜLMÜŞTÜR?» diyerek dünyadan tamamen bîhaber olduğunu gösteren TAYYİP BEY'İN güvenilir bir kişiye tercüme ettirerek okumasını dilerim.
TAYYİP BEY de temsil ettiği inanç uğruna ÜNİVERSİTELERİMİZİ, BASKICI, SANSÜRCÜ İLÂN ETMEK İÇİN HİÇBİR FIRSATI KAÇIRMAMAKTADIR. Bilememektedir ki, üniversitenin amacı, Galile'nin başına gelenlerden İNSANLIĞI KORUMAKTIR. Bilememektedir ki kendisinin savunduğu; ortaçağ karanlığını tekrar aklın kaleleri olan üniversitelere sokarak o kaleleri düşürmektir. Roma'daki asil meslekdaşlarımız ve öğrencilerimiz akıl düşmanı şer'in temsilcisi Papa'yı bu düşüncelerle aklın kalesine sokmamışlardır.
TAYYİP BEY BİLSİN Kİ bizler de roma'daki meslekdaşlarımızdan AŞAĞI KALMAYIZ. Vatikan Galile'yi mahkum etmeden elli yıl önce İslâm halifesi III. Murad'ın emriyle Takiyüddin Efendi'nin RASATHANESİ OSMANLI DONANMASI TARAFINDAN BOMBALANARAK YIKILMIŞTI! AYNI HALİFE, Batlamyüs atlasının Bizanslıların yaptırttığı muhteşem cildindeki ziynet taşlarını alabilmek için CİLDİ SÖKTÜRMÜŞ ve insanlığın kaderini değiştiren o büyük eseri bir daha ciltletmek gereğini bile görmemişti! Perişan KİTABIN ATATÜRK'ÜN EMRİ ve Berlin Üniversitesi kitap koruma profesörü Hugo Ibscher 'in üstün gayretleriyle nasıl büyük ölçüde kurtarılabildiğini TAYYİP BEY BİLMEYEBİLİR, ama biz üniversite hocaları biliriz. İsterse kendisine de anlatırız.
ROMA'DAKİ meslekdaşlarımızın PAPA'YI ÜNİVERSİTELERİNDEN DEF ETMEK İSTEMELERİ gibi ATATÜRK DE AYNI NEDENLERLE HALİFE'Yİ VE HİLÂFETİ ÜLKEMİZDEN DEF ETMİŞTİ. Şimdi görüyor musunuz gerçek Avrupa uygarlığı ile NERELERDE PARALELLİKLER BELİRİYOR?
İbn Rüşd'ün ülkesi İspanya'dan bize mesaj gönderen, “TÜRBAN VELEV Kİ SİYASİ SİMGE OLSA NE OLUR?” diyen TAYYİP BEY ŞUNU İYİ BİLSİN: ÜNİVERSİTE AKLIN EGEMEN OLDUĞU BİR YERDİR VE AKIL DÜŞMANI SEMBOLLERİ KAPISINDAN İÇERİ SOKMAZ. Bu onun tarihi görevi ve varlığının sebebidir.
Şimdi TAYYİP BEY arkadaşlarıyla birlikte yeni anayasa yazmaya devam edebilir. Bu işi yaparken bir gözünün ve bir kulağının bizde olmasını tavsiye ederiz. Hiç birimiz BİR TÜRK BAŞBAKANININ PAPA'NIN DURUMUNA DÜŞMESİNİ İSTEMEYİZ.
A.M. Celal Şengör
Kimden: Tuncay Erciyes <tuncayerciyes@gmail.com>
Mantık Üzerine..MANTIK, üzerinde çalıştırdığımız VERİ TABANI ÇÖPLÜKSE, ÇÖPTEN BAŞKA BİR ŞEY ÜRETMEZ Sayın BAŞBAKAN.
MANTIK, üzerinde çalıştırdığımız VERİ TABANI ÇÖPLÜKSE, ÇÖPTEN BAŞKA BİR ŞEY ÜRETMEZ. Türbanı MANTIK OYUNLARI ile YAYGINLAŞTIRAMAZSINIZ Sayın BAŞBAKAN.
TANIM/TARİF, YANLIŞI DOĞRU, DOĞRUYU YANLIŞ YAPABİLECEK SİHİRLİ DEĞNEK DEĞİLDİR.
***
MANTIK ÜZERİNE
Ünlü Roma filozofu Epictetus’ u, bir öğrencisi, “MANTIĞI, “Doğru düşünme kurallarının bilimi”, “AKIL YÜRÜTME BİLİMİ”, “Kanıt tartma bilimi” ve İSPAT BİLİMİ..” olarak tanımlıyorsunuz, o halde, MANTIK ÖĞRENMEMİZİN NİÇİN GEREKLİ OLDUĞUNU İSPAT EDİNİZ” diye sorarak sıkıştırmak ister. Hocanın cevabı kısa olur,
“Peki, İSPATIMIN İYİ OLDUĞUNU NASIL ANLAYACAKSIN?
Gerçekten de yapılan bir ispatın, akıl yürütmenin iyi olduğunu, MANTIK ÖĞRENMEDEN, KULLANMADAN BİLEMEYİZ. TUTARLILIK aramak, çelişkiden sakınmak sağlıklı düşünmenin başta gelen özelliğidir.
MANTIK, akıl yürütme/ispat bir önermenin doğruluğunu, BAŞKA ÖNERMEYE/önermelere DAYANARAK ileri sürmektir. Buradan anlaşılacağı üzere, MANTIK, SADECE ÖNERMELER ARASINDAKİ İLİŞKİYİ İNCELER. “Birini doğru saydığım da öbürünü doğru saymam ZORUNLU MUDUR, DEĞİL MİDİR? sorusuna cevap arar.
Akıl yürütme ile elde edilen SONUCUN DOĞRU OLABİLMESİ ise İKİ KOŞULA BAĞLIDIR.
—BİRİNCİ KOŞUL, öncül önermelerin DOĞRU OLMASIDIR ama bu MANTIK BİLİMİNİN GÖREVİ DEĞİLDİR.
Örneğin;
A)İNSANLAR UÇAR
b)Ahmet de insandır.
c) SONUÇ: O halde AHMET DE UÇAR.
Akıl yürütmesinde MANTIK BİLİMİ, ne bir insanın ne de tüm İNSANLARIN, UÇUP, UÇMADIĞINI araştırma görevini üstlenmez. Bu konu HANGİ BİLİM DALININ SAHASINA GİRİYORSA ORADA İNCELENİR.
AYNI nedenle bugünlerde BAŞBAKAN dahil dincilerin koro halinde SÖYLEDİĞİ;
a)-BAŞÖRTÜSÜ İSLAM DİNİNİN GEREĞİDİR. Bütün MÜSLÜMAN KIZLAR, kadınlar Kuran’ın emri uyarak TÜRBAN, BAŞÖRTÜSÜ, ÇARŞAF vb. bir örtü ile SAÇLARINI ÖRTMEK ZORUNDADIR.
b)- AYŞE DE MÜSLÜMAN’DIR.
c)-SONUÇ: O HALDE AYŞE SAÇINI ÖRTMEK ve devam ettiği Üniversitede BAŞÖRTÜLÜ, TÜRBANLI OLMAK ZORUNDADIR.(Aynı mantıkla Başbakan, kız çocuklarının İlköğretim ve Orta öğretimde de Türban takmak zorunda olduğunu SAVUNMAK ZORUNDADIR. “10 yıl sonra ne olacağını bilemeyiz” sözü şimdilik açıklanmayan bu gizli amacı deşifre etmiştir. http://www.facebook.com/topic.php?topic=16529&post=139575&uid=25594098266#post139575 adresinde yayınladığım “TÜRBAN ÜZERİNE-3” başlıklı yazımda KURAN’DA KADININ BAŞINI veya SAÇINI ÖRTMESİ konusunda HİÇ BİR AYET OLMADIĞI anlatılmış olup, okuyabilir ve yorumda bulunabilirsiniz)
BU AKIL YÜRÜTMEDE, Müslüman kadınların İslam Dininin gereği olarak saçını kapatmak zorunda olup, olmadığını araştırmak MANTIK BİLİMİNİN GÖREVİ DEĞİLDİR. Bu konu İslam tarihi ve Kuran bilim dalı tarafından İNCELENMEK ZORUNDADIR.
—İKİNCİ KOŞUL, Öncül Önermelerin, SONUCU ZORUNLU KILIP KILMADIĞI veya NASIL BİR SONUCU GEREKLİ KILDIĞIDIR ki bu MANTIK BİLİMİN GÖREVİDİR.
Görüleceği üzere öncül önermelerde yer alan TANIM ve TARİFLER, YANLIŞI DOĞRU, DOĞRUYU YANLIŞ YAPABİLECEK SİHİRLİ DEĞNEK DEĞİLDİR.
O halde akıl yürütmenin, MANTIĞIN DOĞRU SONUÇLAR VERMESİ İÇİN, öncül önermelerin üzerinde çalıştırıldığı veri tabanının DOĞRU OLMASI GEREKİR. Yani Mantık bir bilgisayar programı gibidir. ÜZERİNDE ÇALIŞTIRDIĞIMIZ VERİ TABANI ÇÖPLÜKSE, MANTIK ÇÖPTEN BAŞKA BİR ŞEY ÜRETMEZ.
GÖZLEM ya da DENEYE, BİLİMSEL BİLGİYE BAŞVURMAKSIZIN, salt AKILLA, MANTIKLA, SEZGİYLE(iç ses, vicdan, üst benlik, üst akıl vb.) FALLA veya ruhsal mesajlar alarak GERÇEK DÜNYAYA İLİŞKİN DOĞRU BİLGİLERİN EDİNİLEBİLECEĞİ BOŞ BİR İDDİADIR. Bu kurala riayet etmeyen biri, sadece kendisinin inanabileceği SAFSATALAR ÜRETİR. Aynen yukarıdaki safsataları uyduran Türban savunucularının yaptığı gibi.
Dünyamız öyle bir devreden geçiyor ki bu tür yanıltıcı akıl yürütmeler çok yaygınlaşmıştır. Celal Şengör Hoca’nın bu tür bir akıl yürütme ile "GALİLE'YE KARŞI Katolik Kilisesinin ve ENGİZİSYON MAHKEMESİNİN ALDIĞI MAHKÛMİYET kararını «AKILCI ve HAKKANİYETLİ» BULAN, Avusturyalı post-modern «filozof» Paul Feyerabend &apos için "AKIL DÜŞMANI" deyişi bundandır.
Sevgilerimle.
Tuncay Erciyes
28.01.2008
Son güncelleme 24.10.2010
Not: Sonraki mesajımda Celal Şengör Hoca’nın ZÜMRÜTTEN AKİSLER isimli yazısını sizlerle paylaşacağım.
TÜRBAN ÜZERİNE-3.. KURAN’DA KADININ BAŞINI veya SAÇINI ÖRTMESİ konusunda HİÇ BİR AYET YOKTUR.
TÜRBAN Müslüman kadın olmanın ön ŞARTI DEĞİL, BAZI Müslüman kadınları DİĞER Müslüman kadınlardan AYIRT ETMEYE yarayan bir İŞARET, SEMBOLDÜR.
Bu gerçek TÜRBAN ÜZERİNE-1 başlıklı yazımda yer alan tarihçi Murat Bardakçı’nın şu açıklamalarından da bellidir;
…………….
"TÜRBAN" denilen baş örtme biçimi NE TÜRK TARİHİNDE MEVCUTTUR NE DE ANADOLU GELENEKLERİNDE YERİ VARDIR. Günümüzün "TÜRBAN"I, bundan 25–30 sene öncesine kadar Türkiye’de hiçbir zaman var olmadı. Bu model, 1970'li yıllarda Lübnan'da yaşayan İranlı bir din adamı, Hüccetülislam MUSA SADR TARAFINDAN YARATILMIŞTIR.
Hüccetülislam'ın böyle YENİ BİR ÖRTÜNME modeli ortaya koymasının SEBEBİ ise, Güney Lübnanlı Şİİ Müslüman KADINLARI bölgeye hâkim olan SÜNNİ Müslüman Filistinli gerillaların TACİZİNDEN KORUYABİLME çabasıdır.
Musa Sadr, Şah dönemi İran'ının en büyük gazetesi "Kayhan"ın başında bulunan Emir Tahirî'ye 1975 yılında Beyrut'ta verdiği demeçte,
Bizim Türban dediğimiz örtü modelini bizzat hazırladığını anlatmış ve
"İLHAMIMI batı dünyasının KİLİSE RESİMLERİNDEN ve Lübnan'daki KATOLİK RAHİBELERİN KULLANDIKLARI BAŞÖRTÜLERDEN ALDIM" demiştir. (Türbanın Bilinmeyen Tarihi Murat Bardakçı - Habertürk)
………………
Bu açıklamadan anlaşılacağı üzere TÜRBAN, İSLAMİ BİR GEREKLİLİK veya kişisel özgürlük simgesi olarak değil MEZHEPSEL bir tür işaret, AYIRT ETME, EDİLME amaçlı SEMBOLDÜR. MUCİDİ DE BİR KADIN OLMAYIP, ERKEKTİR, Şİİ mezhebine mensup bir ERKEK din adamı tarafından Şİİ KADINLAR İÇİN İCAT EDİLMİŞTİR.
Sonraki yazımda sunacağım, Soner Yalçın’a ait “BAŞÖRTÜSÜ İSLAM’DAN ÖNCE DE VARDI” başlıklı yazı okunduğunda, Anaerkil toplum yapısının çöküşünden bu yana binlerce yıldır Dünyaya hakim olan ERKEKLER tarafından kadınların başının örttürüldüğü anlaşılacaktır.
İslamiyet’e gelince KURAN’DA KADININ BAŞINI veya SAÇINI ÖRTMESİ KONUSUNDA HİÇ BİR AYET YOKTUR. Kurandaki ayetlerde (Nur Suresi 31. ve Ahzab suresi 59. Ayet) geçen “ÖRTSÜNLER” kelimesinin önünde “BAŞINI veya SAÇINI ” gibi kelimeler yoktur. Tercümeyi (meali) yazanların eklemesidir, Abdulbaki Gölpınarlı ile Edip Yüksel’in meallerinde Başörtüsü değil sadece örtü kelimesi yer alır.
AYRICA bir Müslüman KADIN BAŞINI ÖRTMEDİĞİ TAKDİRDE NE OLACAĞINI AÇIKLAYAN hiçbir BİR KURAN AYETİ YOKTUR.
Üstelik bir HADİS, PEYGAMBER EFENDİMİZİN BİR AÇIKLAMASI DA YOKTUR.
Bu gerçeğe rağmen bazı kendini bilmezlerin, sınırlarını aşıp, “BAŞINI ÖRTMEYEN Müslüman kadın GÜNAHA GİRER” demeleri ŞİRKTİR, Allah adına karar vermek, ALLAH’IN EGEMENLİĞİNE ORTAK OLMAKTIR ve en büyük günahtır.
AYRICA Kurandaki ÖRTÜNME tavsiyesi SADECE MÜSLÜMAN ERKEKLERİN KARILARI ve KIZLARI İÇİNDİR. Diyanet İşleri başkanlığının mealinde yer alan AHZAB(33) suresinin 59. Ayeti aynen şöyledir;
“Ey Peygamber! HANIMLARINA, KIZLARINA VE MÜMİNLERİN KADINLARINA SÖYLE, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. Bu onların TANINIP incitilmemelerine de DAHA UYGUNDUR. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.”
Bu ayette MÜSLÜMAN CARİYELER ve KÖLE KADINLARA ÖRTÜNME TAVSİYESİ YOKTUR VE Peygamber efendimiz zamanında Müslüman köle ve cariyelerin örtü kullandığına dair hiçbir kayıt yoktur. İSLAMİYET'te örtünme, Müslümanların MEKKE'DEN MEDİNE'YE GÖÇÜNDEN SONRA gündeme gelmiştir. Bu konuyu A. Ü. İlahiyat fakültesi Dekanlarından İslam Tarihi Ana bilim dalı uzmanı Prof. Dr. Neşet Çağatay şöyle anlatır;
***
"Mekke ve Medineliler henüz birbirlerini tanımıyorlardı. Mekke'de olduğu gibi Medine'de de "Satılan, Yatağa Alınan "CARİYELER" vardı. Medineli erkekler, Mekke'den gelen "Hür Kadınlara" sataşmaya başladı. Hz. Ömer, sataşanlara neden hür kadınlara sataştığını sorunca "ONU CARİYE ZANNETTİM" yanıtını alıyordu. O zaman "hür kadınların" belli bir kıyafeti yoktu. Ömer, Peygamber'e "Allah'a Dua Et, HÜRLERLE CARİYELERİN ARASI BELLİ OLSUN" dedi. Ardından Hür Kadınların örtünmesi istendi. CARİYELERİN ÖRTÜNMESİ ise YASAKLANDI. Hür kadın gibi başını örtmeye kalkan CARİYE DÖVÜLÜYORDU. İslamiyet'in başlangıcında Hür Kadınların Cariyelerden Ayrılması İçin Uygulanan Bu Gelenek, Kölelik Kalkınca Erkekten Kaçma Şekline Dönüştürüldü" (Cumhuriyet, Deniz Som, 05 02 1997)
***
Bu açıklamalarda ÖRTÜNMENİN IRZLA, NAMUSLA VE CİNSELLİKLE İLGİSİ YOKTUR ve o çağda Arabistan’da yaşayan bir KADININ üzerindeki ÖRTÜ MÜSLÜMANLIĞININ SİMGESİ, İŞARETİ GİBİ GÖRÜLEMEZ. SADECE bir STATÜ GÖSTERGESİDİR. Çünkü bir kadının Müslüman olduğunun işareti olmuş olsaydı, KURAN’DA MÜSLÜMAN KÖLE ve CARİYELERE DE ÖRTÜNME tavsiyesi yer alır ve Müslüman hür kadın gibi başını örtmeye kalkan CARİYELER DÖVÜLMEZDİ.
Sevgilerimle.
Tuncay Erciyes
20.10.2010
Not-1: Bu yazı http://www.facebook.com/topic.php?topic=16529&post=139268&uid=25594098266#post139268 adresindeki İlkeler grubu tartışma panosunda da yayınlanmış olup, Düşüncelerinizi orada paylaşmanızdan çok memnun olurum.
Not-1: 1917 doğumlu olan Prof. Neşet Çağatay, A.Ü. îlâhiyat Fakültesi îslam Tarihi Ana bilim dalı Öğretim üyesidir. 1961-1973 yılları arasında üç kez A. Ü. îlâhiyat Fakültesi Dekanlığına seçilmiştir. 1963 yılında A.Ü. Rektörü rahmetli Suut Kemal Yetkin'in misafir Profesör olarak Amerika'ya gitmesi üzerine uzun bir süre Ankara Üniversitesi Rektör vekilliği yapmıştır.
Ayrıca 1968-1979 yılları arasında îlâhiyat Fakültesi "Türk ve îslam Sanatları Tarihi Enstitüsü"nün ve "İslam İlimleri Enstitüsü"nün müdürlüklerini yapmıştır.
-- -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Qui dormit non peccat Uyuyan günah da işlemez. Latin Atasözü oO-------------------------------------------------------------------Oo http://orajpoyraz.blogspot.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder