22 Ekim 2010 Cuma

İsrail'in kendi kalkanı zaten var

 
 

FİKRET ERTAN

f.ertan@zaman.com.tr

İsrail'in kendi kalkanı zaten var

Türkiye'de olur olmaz birçok konu her nedense İsrail ile mutlaka ilişkilendiriliyor. Son günlerin konusu füze kalkanı da bunlardan birisi sayılır. Birileri bugünlerde kalkanın asıl amacının İsrail'i korumak olduğunu söylüyor ve yazıyorlar.

Oysa, bugün konuşulan kalkanın İsrail ile doğrudan herhangi bir ilişkisi bulunmuyor. Zaten İsrail'in görünür gelecekte bu kalkana ihtiyacı da yok; çünkü bu ülke zaten yıllardır balistik füzelere karşı koyacak kendi kalkanlarına sahip bulunuyor.

Bu kalkanların en önemli ve kapsamlı olanı uzun menzilli balistik füzelere karşı koymak için geliştirilen ve halen operasyonel durumda bulunan ARROW (Hetz-Ok) sistemleri elbette. Komşularının uzun menzilli balistik füzeler elde etmeye başladığı 1980'li yıllarda tasarlanan ve ilk adımı 1986 yılında atılan ARROW, bir bakıma bir İsrail-Amerikan ortak projesi. Amerika, projeyi başlangıcından bu yana hem teknik ve hem de mali olarak destekliyor.

ARROW sistemleri sesten hızlı hareket eden interceptor denen önleyici hızlı füzeler, Elta EL/M280 Yeşil Çam adlı radar ve Narenciye Ağacı adlı komuta-kontrol merkezinden meydana geliyor. Sistemler hareketli oldukları için istenen yerlerde konuşlandırılabiliyorlar.

İlk bataryası 2000 yılında devreye sokulan ARROW, bugün ARROW-1 ve ARROW-2 olarak İsrail'e karşı atılacak uzun menzilli füzelere karşı hazır olarak bekliyor. Üstelik İsrail bugün Amerika ile birlikte son teknolojik ve stratejik gelişmeleri de dikkate alan ARROW-3 üzerinde çoktandır çalışıyor. Amerika, öteki sistemlerde olduğu gibi bu son sistemi de mali ve teknolojik olarak destekliyor.

Esasen Amerika'nın ARROW sistemlerine mali katkısı belki de İsrail'den fazla. Bazı kaynaklar bugüne kadar yaklaşık 2,5 milyar doların harcandığı ARROW sistemleri için Amerika'nın mali katkısının en az yüzde 50-80 civarında olduğunu belirtiyorlar. Ancak bu rakam ve yüzdeler, nihai ve kesin de değiller. Maliyetler belki de söylenenlerin çok üstünde seyrediyor ve Amerika, bunun büyük bölümünü karşılıyor.

Geçmiş yıllarda Türkiye'nin de ilgilendiği ARROW sistemleri bugün sadece İsrail'de bulunuyor. Hindistan, bu sistemleri bir bütün olarak almak için çok gayret sarf etti; ancak Amerikan vetosu yüzünden alamadı; sadece 2005 yılında sistemin önemli bir unsuru olan üç adet Yeşil Çam radarını alabildi, o kadar...

İsrail, ARROW sistemlerini Amerika ile birlikte birkaç kere operasyonel anlamda denedi de. Bunlardan en sonuncusu, Amerika ile birlikte bu yılın haziran ayında yaptığı Juniper Stallion adlı ortak tatbikattı; bundan önce de aynı sistemler geçen yılın kasım ayında Juniper Cobra tatbikatında da denenmişti. Bu tatbikatların sonuçlarının çok başarılı olduğu söylenmişti; ama ne kadar, bilinmez elbette. Bunları ve başka bilgileri öğrenmek de İsrail'in hasımlarının meselesi elbette.

ARROW sistemleri İsrail'in İran ve başka ülkelerden atılabilecek uzun menzilli balistik füzelere karşı kurduğu ve hazır beklettiği sistemler. Ancak İsrail bununla da yetinmiyor, orta ve kısa menzilli füzelere karşı da çoktandır füzesavar sistemleri geliştirmeye çok çalışıyor.

Kısa menzilli olanlara karşı geliştirdiğinin adı Demir Kubbe (Kipat Barzel). İsrail, bunu önümüzdeki ay kuzeyde konuşlandırıp operasyonel hale getireceğini açıklamış bulunuyor. Demir Kubbe'ye ilaveten İsrail bir de orta menzilli balistik füzelere karşı Davud'un Sapanı adlı sistemi yine Amerika ile birlikte geliştiriyor. Bu sistem genelde Hizbullah'ın füzelerine karşı tasarlanan bir sistem; Demir Kubbe ise Hamas ve diğer grupların kısa menzilli füzeleri göz önüne alınarak gerçekleştirilmiş bir sistem.

Kısacası, İsrail, bugün dünyada balistik füzelere karşı sistemler tasarlamada, geliştirmede ve gerçekleştirmede dünyanın önde gelen ülkesi. Bu yüzden Amerikan ya da NATO kalkanına halen ihtiyacı yok. Çünkü kendi kalkanları zaten var; üstelik İsrail'in güvenlik konusunda Amerika dahil hiçbir ülkeye güvenmediği de bilinen ve açıklanmış bir gerçek. Kendi kalkanlarını Amerikan yardımı da olsa kendi başına yapması zaten bunu açıkça gösteriyor. Bu bilgilerin ışığında Türkiye, NATO kalkanı projesinde kendi ihtiyaçları, çıkarları ve hem bugün ve hem de gelecekte ortaya çıkacak tehditlere göre hareket etmelidir. Bu konuyu bugün İsrail ile bulandırmanın da pek bir anlamı bulunmamaktadır. f.ertan@zaman.com.tr

22 Ekim 2010, Cuma
--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Sözcük durumuna gelmeye çalışmayan düşüne, kötü bir düşünedir ve eylem durumuna dönüşmeye kalkışmayan sözcük kötü bir sözcüktür.   HESTARTON  oO-------------------------------------------------------------------Oo  http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder