24 Ekim 2010 Pazar

Sarıgül-Kesici-Özkan'lı merkez ittifak!

Sabahattin ÖNKİBAR

Sarıgül-Kesici-Özkan'lı merkez ittifak!


24 Ekim 2010



Merkezde yeni siyasi oluşum arayışı epeydir sürüyor. Projenin başında Hüsamettin Özkan gibi ağırlıklı bir isim var!
Sakın Özkan’ın neresi ağırlıklı demeyin!
Hüsamettin Bey İstanbul sermayesi ile iç içe!
Dahası Aydın Doğan’ın en iyi tavla arkadaşı ve neredeyse her gün beraberler ki yaz boyu Bodrum’da bile ayrılmadılar!
Keza Özkan, Turgay Ciner gibi güçlü bir ismin de kayınpederi.
Kısacası Hüsamettin Bey hem merkez medyada etkili hem de siyasi harekete para bulabilecek ilişkilere sahip.
Siyasi projede Mustafa Sarıgül, ağırlıklı bir diğer isim.
CHP’den istifa eden İlhan Kesici de bunlarla anılıyor.
Bitmedi...
Deniz Baykal’ı bile bu guruba yakın gösterenler var.
Hayır bu tevatür değil.
Kısa bir süre önce evinde ziyaret ettiğim Deniz Baykal’ın yanında İstemihan Talay vardı ki Talay, Hüsamettin Özkan’ın gölgesi olarak bilinir. Belli ki Deniz Bey’in yanına mesaj almaya ve vermeye gelmiş!
Baykal bağlamında bir başka ayrıntı Hüsamettin Özkan’la İstanbul’da bilinen yemek yenme olayı ve İlhan Kesici’nin CHP’den ayrılmadan önce Deniz Bey’le evinde saatler süren görüşmeler yapması.
Oluşumda bu isimlerin dışında Hikmet Çetin gibilerin adları da geçiyor.
İstanbul ve Ankara’da defalarca toplanılıp konuşulan konu şu günlerde kamuoyu araştırması safhasında yani önemli bir araştırma şirketi zemin etütlerini hazırlıyor.
Gelelim projenin amacına:
AKP’ye karşı merkezde bir siyasi hareketin inşa edilmesi!

İçinde soldan ve sağdan bilinen isimler olacak ve biraz ANAP’ı çağrıştıracak!
Bu yapı içine eğer Baykal da katılırsa, CHP’deki Baykalcı milletvekilleri ve DSP’liler sayesinde gurup bile kurulabilir diyenler var.
Merkezde düşünülen oluşumun omurgası DSP olacak ama partinin hem ismi, hem lideri, hem de programı değişecek!.
Bu teşebbüse Koç’dan Eczacıbaşı’na kadar pek çok zenginin peşinen destek olduğu da dillerde!
Dinlediğime göre Baykal’ın projeye katılma şartı Süleyman Demirel’in de bu oluşuma dahil olması yani DP’yi bu yapıya katması.
Bazı çevreler DP’den yeni bir lider adayının çıkartılmamasını bu projeye bağlayanlar var ancak Demirel bu noktada henüz zerre bir renk vermiş değil.
İstanbul sermayesinin hedefi AKP, CHP ve MHP’nin dışında bir partinin daha barajı aşıp AKP’nin tek başına iktidar olmasının engellenmesi ki bu projenin temel amacı bu.
Gelişmeleri aktarmayı sürdüreceğiz, bizi izlemeye devam edin!
 

MERAK
İlkokul ve kamuda türbana niye susuyor?

Abdurrahman Yalçınkaya bir söz etti Başbakan Erdoğan anında bulunduğu Finlandiya’dan cevap verdi. İyi de aynı Başbakan mesela kamuda ve ilkokulda türbanla alakalı olarak tek bir söz olsun niye etmiyor? Öyle ya Tayyip Erdoğan gibi istisnasız her şeye müdahil olan biri böylesine önemli bir konuda nasıl susar? Yoksa Tayyip Erdoğan susarak aslında ilkokullarda ve kamuda türbana yeşil ışık mı yakıyor? Olur mu öyle şey demeyin bakın AKP sözcüleri hiçbir platformda kamuda türbanı reddeden sözler etmiyor ve güvence vermiyor. Bu sütunu izleyenler bilir, bu satırların yazarı Üniversitede başörtüsü serbest olsun ister lakin türbanı ilkokula ve kamuya yaygınlaştırırsanız Türkiye siyasal İslâm’a teslim olur... AKP ve Erdoğan’ın bu olaydaki tutumları aslında gizli gündemlerinin itirafı değil midir?
 

ÇİFTE STANDART  
Zahit Akman ve Generaller!

İşte Zahit Akman resmen ve alenen sanık!..Niçin mi?.. Almanya’da Allah’ın ismini kullanıp zekat toplayarak bu paraları iç etmekten! Dahası yine Yüce Yaradanın ismini kullanıp kooperatifler kurmak ve üyeleri dolandırmak iddiasıyla aranıyor... Yok yok bu dava siyasi falan değil çünkü elin Alman’ı Zahit Akman’ı nereden bilecek ve hedef alacak, orada esas olan suç ve suçlu... Hal bu iken Zahit Akman, Türk Televizyonlarında ahlâk bekçiliği görevini sürdürüyor... Diyecekler ki ama Zahit henüz yargılanıyor yani suçu kesin değil!... Bu doğru ama insaf ile söyleyin Zahit için bu hassasiyeti gösterenler aynı şeyi Ergenekon şüphelileri ya da Generaller için neden göstermiyor?.. Sadece bu çifte standart bile bu AKP güruhunun adalet anlayışı ile gizli gündemlerini ortaya koymuyor mu?
 

BEN SORACAĞIM 
Başbakana soru sorulamayan ülke!

Sadece diktatörlüklerde Başbakanlara özgür olarak soru sorulamaz. Dünyada demokrasi yani çoğulculukla yönetilen bütün ülkelerde Başbakan’a soru sorma serbestisi vardır. Bu kural AKP ve Tayyip Erdoğan öncesinde Türkiye için de geçerliydi ama artık geçerli değil... Ama soru soran var demeyin, dikkat edin Tayyip Erdoğan’ın hoşlanmayacağı hiçbir soru sorulamıyor. Soran olursa örnekler ortada, o muhabir anında gazetesinden kovuluyor ve dahası Başbakanlıktaki akreditasyonu iptal ediliyor. Öyle olunca gazetecilerin önceliği hangi soruyu sorarsam Başbakan’ı üzmem ve hoşuna giderim oluyor. Bırakın muhabirleri, Ali Kırca bile referandum öncesinde gördük doğru-dürüst tek bir soru soramadı zira işin ucunda kovulmak vardı. Evet bu ülkede Başbakan’a hoşlanmayacağı soruyu sormanın müeyyidesi işini kaybetmektir... Sahi Başbakanlıktan önce Belediye Başkanı ve hatta AKP Genel Başkanı iken TGRT ve Star TV’deki programlarıma defalarca katılan Tayyip Bey şimdi Ulusal Kanal’daki programımda karşıma çıkabilir ve sorularıma cevap verebilir mi?.. Yüreği yetiyorsa hodri meydan!

--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Acta est fabula Oyun bitti (Caesar Divi Filius Augustus'un son sözleri)  Latin Atasözü  oO-------------------------------------------------------------------Oo  http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder