28 Aralık 2010 Salı

ERDAL ATABEK yazdı: Kaç Dilli Türkiye?

ERDAL ATABEK yazdı: Kaç Dilli Türkiye?..

http://www.ilk-kursun.com/2010/12/erdal-atabek-yazdi-kac-dilli-turkiye/
27 Aralık 2010
 
 
Kaç dilden geçerek günümüzdeki dilimize ulaştık?
Arapça. Kuran dili.
Farsça. Edebiyatın dili.
Türkçe. Halkın günlük konuşma dili.
Fransızca. Uluslararası diplomasinin dili.
Almanca. Birinci Dünya Savaşı’ndaki ortağımızın dili.
İngilizce. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Amerika’dan dünyaya yayılan dil.
Bölgesel, yerel diller.
Kürtçe.
Çerkez dili.
Lazca.
Azınlık dilleri.
Rumca.
Ermenice.
Bütün dillerden dilimiz Türkçeye giren sözcükler vardır.
Deyimler vardır. Özdeyişler vardır.
Ama Türkiye’de ülkemizin ortak dili olan ‘Türkçe’ birbirimizle kurduğumuz iletişimin bağıdır.
Atatürk’ün dile verdiği önem çok önemlidir.
Ulus olmanın en önemli özelliği ‘konuşulan dil’dir.
Dinler birleştirici değil, ayırıcıdır.
Tarih ve coğrafya yıllanmış kinlerin kaynağı olabilir.
Ama ortak dil, birleştirici kimliktir.
İkinci dili, üçüncü dili yaşamın dolaşımına sokarsanız artık orada ortak kimlikten söz edemezsiniz.
Türkiye’de birinci dil, ikinci dil bu nedenle olmamalıdır, ortak dil tek bir dil olmalıdır.
Bir başka dil, bir başka ulus demektir.
İnsanlar elbette istediği dili konuşabilir, istediği dille anlaşabilir ama ülkenin ortak dili tek dildir.

***
Amerika’yı İtalyan kaptan Kristof Kolomb, İspanyol gemileri ile İspanyol denizcileriyle keşfetti.
Sonra Amerika’ya İngilizler geldi, Hollandalılar geldi.
New-York’un ilk adı New-Amsterdam’dır.
Almanlar geldi. Germanium.
Fransızlar geldi. Louisiana.
İtalyanlar geldi.
Sonra Çinliler geldi.
Japonlar geldi.
Hepsi de ‘İngilizce’ konuştuğu için Amerika Amerika oldu.
Afrika’dan gelen köleler bugün Amerikalıdır.
Orada hiç kimse kendisini etnik kökeniyle tanımlamaz.
Orada hiç kimse kendini diniyle, mezhebiyle tanımlamaz.
Oysa, her kökenden ayrı etnik gruplar yaşamaktadır.
Her din, her mezhep kendi ikliminde yaşamaktadır.
Ama hepsi de ‘Amerikalı’dır. Kendini böyle tanımlar.
Amerikalı, kökeni ne olursa olsun, İngilizce konuşur.
Almanya’da Almanca konuşulur.
Fransa’da Fransızca.
İsveç’te İsveççe.
Hepsi de kendi dilleri konusunda çok duyarlıdır ve tam bir ulus bilinciyle hareket ederler.
Fransız garsonu İngilizce siparişi duymaz bile.
Almanya, Almanca öğrenmeleri için ülkesindeki göçmenlere her olanağı sağlar.
Ama iş Türkiye’ye gelince ikinci dile, arkadan gelecek üçüncü, dördüncü dillere yeşil ışık yakarlarsa bizim de onlara nedenini sorma hakkımız doğar.
Bir ülkenin geçerli tek bir anadili olur.
İnsanların anadilleri ayrı olabilir ama ülkenin anadili tektir.
Bu kuralı ortadan kaldırdığınız zaman ülkenizi bölmüş olursunuz.
Bir ülkeyi bölmek istiyorsanız dil birliğini ortadan kaldırın, yeter.
Artık ülke bütünlüğünüz yoktur.
***
Nefretin de dili vardır. Sözcükleri. Suskunlukları.
Sevginin de. Yüze vuran rahatlığı. Göz ışıltısı.
Korkunun dili vardır.
Şaşkınlığın.
Sinsiliğin.
Birikmiş kinlerin.
Söylenmemiş öfkelerin.
Hepsinin dili vardır.
İnsan olmanın da kendi dili vardır.
Sınırları aşan.
Etnik kökenleri aşan. Din ayrımlarını aşan.
O dili bulabiliyor musunuz?
O dili konuşabiliyor musunuz?
Budur…

Cumhuriyet
--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Ümidini katık edersen, bir başka lezzet alırsın hayattan.  Anonim Nasihat  oO-------------------------------------------------------------------Oo  http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder