Biz daha ölmedik ve Cumhuriyeti size yem etmeyeceğiz” / SEFER ÇETİNKAYA
Araştırmacı yazar Nedim Çakmak’ın, “Hüsnüyadis hortladı” adlı belgesel kitabını okudunuz mu?
Tarih: 23 Aralık 1930. Yer İzmir’in Menemen ilçesi. Yedek Subay Mustafa Fehmi Kubilay’ın başı, Girit’teki kamplarda İngiliz ve Yunan subayları tarafından eğitilen sonra da yurdumuz topraklarına gizlice sokulan, Berdani tarikatının başı olan Haçlı köpeği bir mürteci Derviş Mehmet tarafından kör bir bıçakla kesiliyor
15 Mayıs 1919’da Manisa’yı işgali sırasında işgalci Yunan birliklerini Yunan bayraklarıyla ve çiçeklerle karşılayan Manisa Valisi Hüsnü Efendi ile Derviş Mehmet kardeş çocukları. O Derviş Mehmet, aynı zamanda Bülent Arınç’ın annesinin babası, yani, öz dedesidir. Manisa Valisi Hüsnü Efendi, Türkiye işgal kuvvetlerinden temizlenirken 9 Eylül 1922 sabahı İzmir’den bir Yunan teknesiyle Yunanistan’a kaçmış, orada Hüsnüyadis adını almış ve o isimle de ölmüştür. Mezarı da Girit’tedir. Bülent Arınç’ın, dedesinin kuzeni olan Hüsnüyadis’in mezarını ziyaret edip etmediği bilinmiyor.
Bülent Arınç, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) karşı yürütülen operasyonları, ordumuzun şerefli ve kahraman komutanlarının tutuklanmalarını değerlendirirken “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” demişti.
Gıda olarak alınan besin maddelerinin içinde bulunan ve bir vücut için gerekli olan vitamin, mineral vs. maddeler vücut tarafından alınır, geriye kalan posası, kolonda –kalın bağırsak- ilerleyerek anüsten dışkı olarak dışarı atılır. Bülent Arınç, kahraman ordumuzun şerefli komutanlarını işte bu dışkıya benzetmiştir.
Bağırsakların temizlenmesi gibi tıkanması da söz konusudur. Bazı vücutlarda da hazım maddeleri kolonda –kalın bağırsak- katılaşır, dışarıya atılması zorlaşır. Biz buna da “kabızlık” diyoruz. Kabızlık, uzun sürerse bağırsak tıkanmalarına ve bağırsak kanserine yol açar ve ölümcül sonuçlar doğurur. AKP’li, Derviş Mehmet’in torunu Bülent Arınç gibiler, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağırsaklarında katılaşmış, ilk yıllarda kabızlığa neden olmuştu. Giderek bağırsakları tıkadı ve bir kansere dönüştü. Tümör denilen bu urun esaslı bir operasyonla bağırsaklardan çıkarılıp atılmasından başka çare yoktur. Bu dertten Türkiye’nin öyle ilaç tedavisi ile kurtulamayacağı net olarak görülmüştür. Katılaşmış ve bağırsakları tıkamış olan bu posa dışkı olarak en kısa sürede vücuttan atılmalıdır. Aksi halde Türkiye için ölüm kaçınılmazdır.
2003 yılı Temmuz ayında Manisa’da jandarmaya, adresi verilen bir evde Nurcuların Okuyucular Grubu’nun yasadışı faaliyet gösterdiği ihbarı yapılır, jandarma da ihbar edilen evde arama yapmak için mahkemeden bir karar alır. İhbar edilen adrese varıldığında karşılarına çıkan 5 katlı apartmanın TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın annesine ait olduğu anlaşılır. Oysa mahkemenin verdiği karar bir evin aranmasına ilişkindir. Mahkeme kararının tüm apartmanın aranmasına dönüştürülmesi için yeniden mahkemeye gidilir, bir yandan da durum jandarma üst komutanlığına bildirilir ve Albay Erdal Sarızeybek’in komutasındaki jandarma, Kubilay’ın başını kesen Derviş Mehmet’in Gelini, Bülent Arınç’ın annesi Sevdiye Arınç’a ait apartmanın çevresinde tertibat alır. Mahkeme kararı beklenirken durum, silsile yoluyla Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur’a kadar ulaştırılır. Eruygur da, gene silsile yoluyla Manisa Jandarması’nın apartmanın dışında tertibatını mahkeme kararı çıkıncaya kadar sürdürmesini emreder. İşte o arada ne olmuşsa olmuştur, kimler kimlerle görüşmüşse görüşmüştür, bırakın mahkemenin apartmanın tümünün aranması kararını vermesini, önceki verdiği bir eve ait arama kararı da kaldırır, apartmanda arama yapılamaz, jandarma da tertibatı kaldırmak ve evin çevresinden ayrılmak zorunda kalır. Jandarma Albay Erdal Sarızeybek, emekli olduktan sonra yazdığı “Gazi Paşa duyarsa” adlı kitabında bu konuyu “Bülent Arınç’ın annesinin evini arayamadık” cümlesiyle belirtir.
Eğer o evde yasalara aykırı bir durum yok idiyse niçin aranmasına izin verilmedi? O evde silah mı depolanmış, uyuşturucu mu stoklanmış, fuhuş evi olarak mı kullanılıyormuş? Şahsen benim evimi güvenlik güçleri her an arayabilir ve böyle bir işleme asla karşı da çıkmam. Şimdi siz, Kubilay’ın başını kesmiş olan Derviş Mehmet’in torunu Bülent Arınz’tan kuşkulanmaz mısınız?
2007 yılında bu konu Derviş Mehmet’in Torunu Bülent Arınç’a sorulduğunda, “Evet bu konu doğrudur. Bu olayı önü-arkası ile inşallah 16 Mayıs’tan sonra değerlendiririz. Bu konu üzerinde Sayın Eruygur’a da albaya da, olayla ilgili olan pek çok kişiye de söyleyecek çok lafım var” demiştir.
Şimdi burada 16 Mayıs’ın önemine bakalım: Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görev süresi 16 Mayıs 2007 günü dolmaktaydı. Onun yerine AKP oylarıyla nasıl olsa bir AKP’li seçilecekti. Yani Çankaya da düşürüldükten sonra AKP’nin önünde bir engel kalmayacaktı. Bütün beklentileri gerçekleşti. Biz Atatürkçüleri görmezden gelip önlerinde hiçbir engel kalmadığını sananlar, biz daha ölmedik ve Cumhuriyeti size yem etmeyeceğiz.
http://www.ilk-kursun.com/2010/12/biz-daha-olmedik-ve-cumhuriyeti-size-yem-etmeyecegiz/#more-57767
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder