“Kürtleri, Ermenilerin düştüğü hataya düşmemeleri konusunda uyarıyorum.” Hrant DİNK |
TÜRKİYE’NİN SİGORTALARI …
İki yazı önce “Evet Bölünüyoruz” başlığını kullanmıştım. Karamsarlık katsayınızı arttırmak için kullanmadım o başlığı; ama en azından silkinmek ve tehlikeyi net olarak görmek için kullanıldı o başlık. Gerçekten artık yeni bir döneme girdik, güç hala bizim elimizde yani Türkiye’nin parçalanmasına ya da önümüzdeki esas tehlike olan federasyon yapılmasına karşı duranlarda. Tek sorunumuz paniğe kapılık elimizdeki imkanları görmezden gelmek ve karamsarlık bataklığında kalmak. Bataklıktayız evet ama hemen önümüzde tutunabileceğimiz bir çok dalımız var. Bataklıktayken ölmemek için iki şeye dikkat etmek lazım. Tamamen hareketsiz kalmak ya da şuursuzca panik hareketler yapmak. Ben Yugoslavyalaşma tartışmaları yapılırken Türkiye’nin Yugoslavya’yla arasındaki temel farkları dikkatinize sunmak istiyorum. İşte Türkiye’nin sigortaları.
1-YUGOSLAVYA ZATEN FEDERASYONDU
Batalıkta şuursuzca hareket etmemek için tutunduğumuz dalın sağlamlığından emin olmamız lazım. Daha doğrusu dalın bağlı olduğu ağacın köklerinden. Bizim köklerimiz hala çok sağlam. Yugoslavya parçalanırken zaten bir federasyondu, bir başka değişle federatif yapısı bölünmesini kolaylaştırdı. Zaten ayrı devlet olacak bölgeler önceden belirlenmişti. Türkiye, federasyon değil üniter bir devlet dolayısıyla bugün şiddetle ana sigortaya sahip çıkmak gerekiyor. Bu nedenle tutunduğumuz ağacın köklerini kemiren iki bayrak, iki dil, bölgesel parlamento gibi haşereleri etkisiz hale getirmek gerekiyor. Kastımız elbette fikirlerin etkisiz hale getirilmesi. Tutunduğumuz ağacın kökleri sağlam ama unutmayalım ki bir yandan ağacı içeriden kemiren haşereler varken bir yandan da elinde baltayla ağaca darbeler vuran dış güçler var. Bu yüzden bataklıktan hemen çıkmak için hamleler yapmak gerekiyor. Bir başka değişle asılın ana dala ve ana dile…
2- SAHİLLER VE AYDINLAR
Yugoslavya parçalanırken ilk ayrılan cumhuriyetler Slovenya ve Hırvatistan olmuştu. Yani parayı elinde tutan kesimler ya da sanayinin yoğun olduğu bölgeler ilk ayrılan bölgeler olmuştu. Dolayısıyla parayı elinde tutanlar ayrılmayı ilk isteyenler oldu. Bu merkezi yönetimin ekonomik anlamda çökmesi anlamına geliyordu. Türkiye’de ise durum tam tersidir. Liman kesimleri parçalanmaya tamamen karşı. Ülkemizde sorun merkezi yönetimin teslim alınmış olması, ancak elinde federasyonu sağlayacak maddi bir imkan var mı? Kapitalizmin yaşadığı krizde emperyalistler neler yapabilir düşünülmeli. Yugoslavya’dakinden farklı olarak Türkiye’deki aydınlarda hakimiyet henüz parçalanmaya karşı çıkanlarda. Bu toplumu etkilemek açısından önemli bir etken. Burdaki sorun aydınların artık tespit yapmayı bırakıp mücadele aşamasına gelmesi gerekiyor. Mücadele, bazı aydınlar için örgütlü olmak bazıları için etki alanlarını hep canlı tutmak için hareket halinde olmaktır. Kanaatimce örgütlü aydın olmak her zaman daha büyük kazanç getirecektir.
3- DÜNYA DA OTPOR, TÜRKİYE DE TGB
Sanırım başlık herşeyi özetledi. Türkiye heryerden farklı. Emperyalist saldırı döneminde bütün dünya Jöntürk’leri konuşuyordu. Dönemin genç Türkleri batının şaşalı hayat tarzını ya da onun makyajını boyasını değil de halkının bağımsızlığını tercih etti. İstanbul Erkek Lisesi’ni, Tıbbiye’yi, Mekteb-i Sultani’yi ve dahi spor kulüplerini hangi ülke de gördük. Hadi gelelim 68’e. Bütün dünya da 68 Hareketi daha fazla seks ve daha fazla kafa bulma özgürlüğü anlamına gelirken, herkes papatya olma meraklısıyken Türkiye’de 68 Hareketi bağımsızlık mücadelesi oldu. Onlar papatya değil birer kurtuluş savaşçısı olmayı tercih ettiler ve dünyaya fark attılar. Ya bugün… ABD ve AB bütün dünyaya Yugoslavya’da doğan Otpor isimli örgütün kopyalarını yaydı. Yugoslavya, Ukrayna, Gürcistan yani Otpor, Pora, Kmara… Soros paarayı verir gençlere makyajlı dünyaların kapılarını açar ve karşı devrimler yapılır. Türkiye öyle mi? Genç Siviller mesela ne kadar etkili? Basın onları parlatmak için elinde allı pullu kameralarla koştura dursun mecburen Türkiye’nin gençlerini haber yapmak zorunda kalıyor. İşte en büyük sigortamız onlardır. Türkiye Gençlik Birliği… Yemiyor arkadaş Türkiye’nin geleneğinde Jöntürk’ler var. İşte bu en büyük sigortadır. Fazla söze gerek yok onlar zaten konuşuyor…
4- PARÇALANMAYI KİM İSTİYOR Kİ?
Gelelim işin aslına. Türkiye’de parçalanmayı kim istiyor Allah aşkına? PKK’ya oy veren bütün kitlelerin üstüne üç beş aşiretide koysak en çok yüzde 10… Kasıtlı olarak abartıyorum ki ders çıkarması gerekenler çıkarsın. Yugoslavya’da Sırbı, Hırvatı, Makedonu, Boşnağı, Arnavutu paarçalanmak istiyordu. Türkiye’nin en az yüzde 90’ı parçalanmaya karşı. Diyeceksiniz ki, karşı ama Türkiye’yi ABD parçalamak istiyor. BBC anketine göre yüzde 87’si de ABD’ye karşı, ne yapçaz şimdi? Matematik 2 kere 2 kaç eder… Eğer 5 ederse eyvallah…. Bu arada BBC anketinin sonuçları boyalı, yani eklemeli…
SON SÖZ!!!
Üç ünlem koydum ki parçalanma amacında olanlar yaptıklarının kendilerine ne kadar zarar verebileceğini kestirebilsin. Türkiye’nin parçalanacağını düşünüp buna yatırım yapanlar Hrant Dink’in Malatya’da söylediklerini unutmasın: “Kürtleri, Ermenilerin düştüğü hataya düşmemeleri konusunda uyarıyorum.” Bu cümle yüzünden katledildi Hrant Dink ama biline ki “keser döner sap döner gün gelir hesap döner.” Ben söyleyiyim de insanlık vazifemi yerine getiriyim: “Türkiye, Yugoslavya olmazzzz!!!!”
TEOMAN ALİLİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder