Bu icat, AKP'nin Diyanet İşleri Başkanlığı'na kendi atadığı değerli din ve bilim insanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu'nun görevden alınmasıyla başladı.
Bardakoğlu, Atatürk'e gönülden bağlı ve Cumhuriyet ilkelerine toz kondurmayan başkan olduğunu; Cumhuriyet resepsiyonuna katılmamaktaki gerekçesini açıklayarak, açıkça göstermişti ve demişti:
''Atatürk kadar hiçbir lider ya da yönetim, Diyanet İşleri Başkanlığı'na hak ettiği itibar ve kıymeti vermemiştir.
Bu itibarı görmediğimiz bir resepsiyona katılmayı düşünmüyorum.''
Ayrıca Bardakoğlu, gözünü, kalbini ve bütün dünyasını 'bir parça' bezin bürüdüğü siyasilerin kendisinden bekledikleri 'dayatmacı türban farzı' hakkında daha özgürlükçü ve insaflı açıklamalar yapmıştı.
Bu açıklamaları, uzun süredir devam eden 'siyasal dinci memnuniyetsizliğin' tuzu biberi olmuştu.
Siyaset, tarikat ve sendika, AKP döneminde İslam'a neyin uygun olup olmadığını belirleyen, bu konuda en son kararları veren ve bu kararlar doğrultusunda kendince 'din mahkemeleri' kurarak yargılayan Engizisyonları aratmayacak bir evrim geçiriyorlar.
İslam'a aykırı davranmak ve ona uymayan şeyler söylemek neyin nesidir?
Din-Bir Sen Sendikası Başkanı Lütfi Şenocak da kendi çalışanı olan Ayşe Sucu'ya destek verecek yerde, 'biz yaptık mı olur' gibi, özrü kabahatinden büyük açıklamalar yapmaktadır.
Daha vahim olanı ise, ''Sucu'nun İslam'a aykırı davrandığı ve söz söylediği''ne ilişkin gerekçedir ki bu tam bir ''Engizisyon'un Diyanetçesi''dir.
İslam'ın ve Allah'ın neler söylediğini ve insanlardan neler istediğini siyasilerin belirlemeye çalışmaları yetmiyormuş gibi, devreye sendikalar da girmiş oluyor.
Sanal da olsa 'hilafet hayalleri' ile yanıp tutuşanlara Görmez, başkanlığa atanmanın bir fidyesi olarak 'dünya Müslümanlarına' kendince bir mesaj yollamıştı.
Siyasiler de, uluslararası fiyaskoyla sonuçlanan 'Mavi Marmara' ile sanal bir mesaj vermişlerdi.
Artık yeni başkanla birlikte, Başbakan, rahat rahat 'ulemaya sorun' diyebilecek.
Ayşe Sucu, tıpkı eski başkan Bardakoğlu gibi düşünen, Atatürk'ü seven ve Cumhuriyet ilkelerine bağlı bir Diyanet görevlisi idi.
Din adına kadının ezilmesine, Atatürk'ün kötülenmesine ve türban faşizminin dinde farz olarak yer almadığına inanan aydın, çağdaş ve ufku açık bir hanımefendi idi.
Sucu, sadece Diyanet'e değil, hükümete de bol geldi.
Tablo tamamdır.
Acaba, sıra hangi Sucu'da?
-- -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Bin kere vaat edeceğine bir kere vadini yerine getir. Anonim Nasihat oO-------------------------------------------------------------------Oo http://orajpoyraz.blogspot.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder