13 Şubat 2012 Pazartesi

POLITIK - E.Hv.Alb Erdinç Özcan'ın E.Org.İlker Başbuğ'a Mektubu


İçimi acıtan bir mektup.
Ama hem Allahın hem de cümle alemin bildiğini kuldan saklamanın da bir anlamı yok.
Ordularımız umduğumuz kadar sert çıkmadı.
Onlar 2000'li yılların 1900'lü yıllar gibi olmadığını, artık ülkenin normalize olduğunu, kendilerinin eski komutanlar gibi değil, sadece yüksek rütbeli memurlar olduklarını sandılar.
Büyük yanılgı.
Dünyanın 19yy. şartlarından hiçbir farkı yok.
Yine ganbot politikaları, yine ülkeleri işbirlikçiler yardımıyla elde etmeler, yine askeri güç kullanımları.
Herşey aynı, Atatürk dünyaya nasıl baktıysa aynı şekilde bakmak en güvenilir, en çok denenenmiş olanı.
Özetle yeni Atatürkler, yeni örgütlenmeler, yeni mücadeleler gerekiyor.

E.Hv.Alb Erdinç Özcan'ın E.Org.İlker Başbuğ'a Mektubu


Geçmiş ola Paşam,

"Boru" dedin, "Kağıt parçası" dedin, Trabzon da kamuflaj ile geminin lumbar ağzından atlayarak kükredin.

Ufkun, liderliğin ve TSK personelini savunma stratejin bu kadardı.

Senin döneminde şu an bir belediye zabıtasını, sıradan bir polis memurunu koruyan yasalar bırak bir teğmeni, generaller için bile birer birer kaldırıldı.

Demokratikleşiyoruz, normalleşiyoruz dediler.

Sen de inandın.

Şu an sıradan bir polis memurunu soruşturmak için İçişleri Bakanlığının onayı gerekirken herhangi bir savcı bir generali tekme tokat içeri atabiliyor.

Gıkın çıkmadı.

Göremedin...

Subaylarını, generallerini birer birer bazen beşer beşer tekme tokat götürdüler.

Onların onurlarından gıkları çıkmadı.

Giderlerken hep sessizce sana baktılar.

Birkaç tanesi yediremedi kafasına sıktı.

Senin korkundan ve çaresizliğinden gıkın çıkmadı.

Onlar hala gurur ve şerefle bazıları toprağın altında büyük bölümü içeride bir askere yakışır şekilde yatıyorlar.

Karşılığında sizi ayrı tutarak size yüce divan imtiyazı verdiler.

Sandın ki bu yılan sana hiç dokunmayacak.

Sandın ki sen Beşiktaş savcılarının eline düşmeyeceksin.

Şimdi bu imtiyazı kullanmak için dilekçeler veriyorsun, diyorsun ki; "Beni yüce divan da yargılayın" bu benim anayasal hakkım.

Ama gel gör ki, kimse iplemiyor.

"Uyum içinde hükümet ile paslaşıyoruz" dedin.

"Allah Allah sesleriyle taarruz ediyoruz biz" dedin.

Sen bunları derken; farkettiğinden emin değilim ama onlar anlı şanlı Türk Silahlı Kuvvetlerini şamar oğlanına çevirdiler.

ABD kucağına oturmuş bir imamın önüne attılar.

Çıt çıkarmadın.

Sarı öküzü istediklerinde hiç düşünmedin.

Bize bir şey olmaz dedin.

İşte o gün, yani sarı öküzü verdiğin gün senin biletini kestiler aslında.

Senin ve senin gibilerin kağıttan ve içi boş bir kaplan olduğunu anında anladılar.

Şu an içeride Silahlı terör örgütü başı iddiasıyla bulunuyorsun.

Bu ayıp sana yeter.

Yeter de, ben asıl Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman evlatlarına ve şehitlerimize üzülüyorum.

Bu duruma düşmeyi asla hak etmediler.

Seni komutanı bildiklerinden hep senin gözünün içine baktılar sessizce.

Şimdi avukatın "Cumhuriyet'in kuruluş dönemi ve öncesinde yaşanan sıkıntılarla ilgili kitaplar okuduğunu" ve "Asıl mücadelem bundan sonra başlıyor" dediğini açıkladı.

İşte buna gerçekten inanamadım.

Şaka gibi!

Bırak o dönemi, sen kendi döneminde olan bitenin bile farkında değilsin.

O dönemi Mustafa Kemal ve bir avuç arkadaşı mükemmel yönetti ki sen Genkur Bşk.olabildin.

Sen kendi dönemine bak.

Senin döneminde TSK'ya yapılan itibarsızlaştırma ve etkisizleştirme ve hatta rezil etme operasyonundan en ufak bir bilgin olmadığı anlaşılıyor.

Genkur Bşk'nı olarak Türkiye üzerinde oynanan oyunlara kafanın bastığından bile artık ciddi şüphelerim var.

Paşam benden sana tavsiye; bir generalde olması gereken cesareti, sezgiyi, entelektüel birikimi, liderliği, bilgeliği ve öngörü kabiliyetini bir kenara bırak, öncelikle Teğmen Mehmet Ali Çelebi'nin savunmalarını oku.

Bir Türk Subayı nasıl olunur önce onu öğren!

İki buçuk yıl içerde yatıp mahkemeyi ve tüm bu komploları sanık sandalyesinden nasıl yargıladığına bir bak.

Dik duruş nedir gör.

Temel değerleri öğren.

Bunlar olmayınca belediye zabıta müdüründen farkın kalmaz.

İçeride aylardır hatta yıllardır suçsuz halde gururla vakar ile yatan Teğmeninden Orgeneraline diğer personelini örnek al.

Dansöz gibi kıvırtma.

"Emirleri benden önceki Başkan vermiş benden önce yapılan hataları düzelttim, aslında bana teşekkür edilmesi gerekir" gibi taklalar atma.

Onu da tutuklayın mesajları gönderme.

Hükümete yılışıklık yapma, Silah arkadaşlarını satma.

Senin rütbendeki birine yakışmaz.

Ayıptır.

Biraz delikanlı, biraz şövalye ol!

Belki o zaman seninle aynı koğuşta kalmak isteyen bir silah arkadaşını bulabilirsin.

Özetle Paşam; işgal ettiğin makamı ve taşıdığın rütbelerin hakkını veremedin.

O sorumluluğun altından kalkamadın, hiçbir şeyi sezemedin, algılayamadın, okuyamadın, öngöremedin.

Kısaca oraya yakışmadın.

Orayı sevk ve idare edebilecek cesareti, liderliği, bilgeliği, sergileyemedin.

Emrindeki personeli koruyamadın.

Şimdi bari biraz dik dur!

Dedim ya; sarı öküzü verdiğin gün senin biletin kesildi aslında.

Teğmenini vermeyeceksin.

Diğerlerini saymıyorum.

Verirsen yüzüne gülerler, sırtını sıvazlarlar, pohpohlarlar ve bir gün seni de gelir alırlar.

Sen de oturur içeride üşüyorum, kalorifer peteğini artırın diye dilekçe yazar duruma düşersin!

Allah kimseyi senin durumuna düşürmesin.

Ne diyeyim, Seni Allah Kurtarsın ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde canları pahasına görev yapan Tğm.Mehmet Ali Çelebi gibi pırıl pırıl personelini de vatanına milletine bağışlasın!

(Savaşırsan kaybedebilirsin, savaşmazsan çoktan kaybetmişsin demektir-Bertold Brecht)

Erdinç Özcan

(E)Hava Albay


--   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .   KIZILCIK  Ilk yemisini bu sene verdi, Kizilcik, Uc tane; Bir daha seneye bes tane verir; Omur cok, Bekleriz; Ne cikar?Ilahi kizilcik!  Orhan Veli KANIK   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .   Kurmus oldugum guruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir guruptur.  Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .  Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.  http://orajpoyraz.blogspot.com/

1 yorum:

  1. Ben 1960 senesi Kuleli As. Lisesi mezunuyum. Yani İlker Başbuğ ile aynı sıraları paylaştık. İlker Başbuğ arkadaşımın genel kurmay başkanı olduğunu öğrendiğimde 1960 senesinde bizzat yaşadığım bir olayı acı bir şekilde tekrar anımsadım ve ilk tepkim ''eyvah ! zavallı TSK seni zor günler bekliyor'' dedim. İlker Başbuğ birlikte yola çıkılmayacak bir yapıya sahiptir. Yarı yolda kalabilirsiniz. Ergin Yüksel nam-ı diğer Amud Ergin.

    YanıtlaSil