Konuyu açalım.
Analiz güzel ve dengeli.
Arap birliğinde kristalleşen üç ayrı gurubu güzelce tasnif etmiş.
Biz Suudilerle birlikte haddinden fazla Amerikan planlarına gömülmüş durumdayız.
Bu aynı zamanda elimizi zayıflatıyor.
Daha dengeli bir politika izlememiz gerekirdi.
Kraldan çok kralcı olmak kralın hoşuna gider ama bizim lehimize değildir.
Top çevirecek zaman ve yerimiz kalmıyor.
İkincisi, AKP kendisini cumhuriyete karşı konumlandırdığı için, onun geçmişten gelen temel dış politika argumanlarına da sadakat göstermemiştir.
Halbu ki, AKP kadroları ve ülkenin politikasına etki eden mürteci kadroların ıskaladıkları temel şey, Türkiye Cumhuriyetinin dış polikasını şekillendiren, Hunlar, Romalılar, Osmanlı, tarihte bize atalık etmiş bütün devletlerin imbikten geçmiş tecrübeleridir.
Bunlar tam anlamıyla pragmatik, reel politiğe uygun, binlerce yıldır test edilmiş stratejilerdir.
Bu stratejleri taşıyan kurumlar ise özellik TSK ve Dışişleri Bakanlığıydı.
İşte iktidardaki mürteciler koalisyonu bu iki kurumu devre dışı bıraktığında devletin dışpolitika anlamında beynini de dışlamış oldu.
Mesela Çevreleme Stratejisi, bu insanlık tarihinin ilk yıllarından beri bilinen ve test edilmiş bir stratejidir.
Ülkeler bu prensibe göre ittifaklar kurarlar.
Bunun yakın tarihteki örneği, ABD'nin önce SSCB, Komünist Çin'i Yeşil Kuşakla (?) çevrelemeye çalışmasıdır.
Ki şimdi de batılı oligarklar tarafından, modern Rusya ve yeni Liberal(nisbeten) Çin, Türkiye'yi de yeşile boyamak pahasın da olsa, Yeşil Kuşakla çevrelenmeye çalışılmaktadır.
Türkiye ye gelince, İran'la yaşadığı rekabet, ya rejim ihracı sıkıntıları nedeniyle, Afganistan-Pakistan'la İranı çevrelemiştir.
Suriye İsrail'le kuşatılmış, Yunanistan, Bulgaristan ise Romanya ve yeni kurulan diğer Balkan devletleriyle kuşatılmıştır.
Sınırdaşlarımız arasında bir tek Gürcistan'la ihtilafımız yoktur, onunu da Rusya'yla aramızda tampon devlet, Azerbaycan ve Asya Türk Cumhuriyetlerine köprü olma göreviyle görevlendirmiştik.
İşte reel politik budur.
İran ise din kardeşliği falan dememiştir, Türkiye'yi Ermenistan, Suriye, Yunanistan, Bulgaristan'la hatta Rusya'yla kuşatmaya çalışmaktadır.
Görüldüğü gibi dost ve hasım ülkelerin oluşturduğu bir mozaik harita oluşmaktadır.
İşte herşeyi bilen AKP kadroları bu binlerce yılın imbiğinden geçerek üretilmiş politikayı terk ettiler.
Yerine ne koydular.
Komşularla sıfır sorun politikası.
Bu nedir?
Stratejik Derinlik isimli kitap yazan büyük düşünür, Davutoğlu teoride düşündü ki, biz bütün komşularımızla ihtilaflarımızı buzdolabına kaldırır, ve komşularımızın hepsiyle yoğun ekonomik ilişkiler kurarsak, bir süre sonra bütün komşularımızı ekonomik anlamda işgal ederiz, ve bağımlı kılarız.
Bu arada buzdolabına kaldırılmış sorunlarda anlam ve derinliğini yitirir, biz de yıkılan Osmanlıyı yeniden kurarız.
Özeti budur.
İyi hayal.
Ama ıskaladığı bir nokta var. Türkiye Avusturalya gibi gözden uzak, gönülden uzak bir coğrafyada değil, satranç tahtasının tam ortasında yatıyor.
Jeopolitik diyoruz buna, evet dunyanın her yeri yerine göre çok kıymetlidir, ama bunlardan hiçbirisi tarih boyunca stratejistler tarafından ittifakla kalpgah şeklinde nitelendirilme şerefine nail olmamıştır.
Bu coğrafyada dengeler çok hassasdır, ittifaklar, hasımlıklar tek tek oluşmaz, hepsi bir bütün içinde ve dış dinamiklerin de etkisiyle oluşur.
Üç kıtada yer alan komşularımız, ve kıtalar arası müttefik ve hasımlarımız hepsi iter, kakar, çekiştirir.
Tek başınıza tirad atma şansınız yoktur.
Her zaman için bir kakafoniye kendinizi hazırlayın.
Misal, Suriye'yle ortak bakanlar kurulu toplayacak şekilde yakınlaşınca İsrail açığa düşer gider Yunanistan, Ermenistan, Rusya'yla düşer kalkar,
İran'la petrol, doğalgaz anlaşmaları imzalamaya kalktığınızda bütün batılı oligarklar karşınıza dikilir, eliniz ayağınız tutmaz olur,
Yunanistan ve Bulgaristan'la bir yatağa girdiğinizde, Arnavutluk, Kosova, Bosna-Hersek, Romanya açığa düşer, onlarda başının çaresine bakmaya çalışır.
Çünkü siz eski hasımlarınızı dost etmeye çalışıyorsunuz, o zaman eski dostlarınız da hasım olur.
O eski dengeler nelerle oluşmuştu, siz üç adımda hepsini yıktınız, şimdi artık zemin kaygan, herşey her an değişebilir.
Ondan sonra ekonominizin ipini elinde tutan batılı oligarklar sizi önce alçak sesle, sonra yüksek sesle uyarırlar, New York'daki toplantılarda kulağınız fena halde bükerler.
Size harcamakla, TSK'nın eline bırakmakla şantaj yaparlar.
Ülkenin sıcak para ihtiyacıyla şantaj yaparlar.
Siz bu şantajlarla, can havliyle TSK'yı bitirmeye çalışırsınız,
batılı oligarklara düzenin sürmesi için her türlü kapütilasyonu tanırsınız,
derme çatma bir mürteci koalisyonunu sürdürmek için her türlü tavizi vermeye hazır olursunuz.
Sıfır sorun yaşamayı umduğunuz İran'a yaptırımlar gündeme geldiğinde, Suriye'ye askeri müdahale durumu ortaya çıktığında top çevirecek yeriniz kalmamış olur.
Artık kucaktasınız.
Halbu ki, çıtayı çok fazla yükseltmeseydiniz, belki ülke de, siz de zaman ve alan kazanacaktınız.
Şimdi kimi vurduğumuzu anladınız mı?
On 06.04.2012 10:52, Abudeyam wrote:
SAyin CAn,Turkiye, Suriye meselesinde Iran'i cozume dahil etmelidir.Arap Birligini de bu yola cagirmalidir.Arap Birliginin politikasina bagli kalindiginda bu mumkun olmaz.Abudeyam
2012/4/6 Can Ikiz <canikiz@yahoo.com>
Bu haberin amaci AKP`ye mi yoksa Turkiye`ye mi vurmak? Anlayan beri gelsin...SaygilarimlaCan IkizFrom: Oraj POYRAZ <cimcime@neomailbox.net>
To: UNITED-TURKS@yahoogroups.com
Sent: Friday, April 6, 2012 2:41 AM
Subject: [UNITED-TURKS] POLITIK - Arap Birliği AKP’yi dışladı
MEHMET ALİ GÜLLER/ Arap Birliği AKP’yi dışladı.
Pazartesi, 02 Nisan 2012 08:32
Bağdat’ta yapılan Arap Birliği Zirvesi, hem Suriye gündemi nedeniyle hem de İstanbul’daki “Suriye’nin düşmanları” toplantısından hemen önce yapılması nedeniyle olağanüstü öneme sahipti.Zirve hem Irak’taki saflaşmayı, hem de bölgedeki saflaşmayı ortaya koydu.
20 yıl aradan sonra ilk kez Irak’ta toplanan Arap Birliği Zirvesi’ni bu saflaşmalar bakımından inceleyeceğiz:Arap Birliği’nin Suriye dönüşümü
1.Arap Birliği Zirvesi’ni önemli kılan ilk etken, Suriye konusundaki iç değişimiydi.
Zira Arap Birliği ilk önce Batı-Türkiye ekseni doğrultusunda bir tutum almıştı.Ancak Rusya-Çin-İran bloğunun Suriye konusunda yaptığı hamlelerle Arap Birliği tutum değişikliğine yöneldi.
Arap Birliği, Suudi Arabistan’ın başını çektiği Körfez ülkelerinin tüm itirazlarına rağmen, Rusya ile kısmi bir ittifak kurarak, Suriye konusunda Annan Planı sürecini başlattı.Bu arada Kofi Annan‘ın AKP tarafından İstanbul’daki Suriye toplantısına davet edildiğini ancak katılmadığını da not düşelim.Kofi Annan’ın Rusya’ya ve Çin’e gidip Türkiye’ye gelmemesi, Suriye konusundaki genel saflaşmaya da işaret ediyor.
Ancak Türkiye açısından daha vahimi, Kofi Annan‘ın, kendisini bizzat telefonla arayarak davet eden Başbakan Erdoğan‘ı, BM’de işleri olduğu gerekçesiyle reddetmesiydi...2.Bağdat’taki Arap Birliği Zirvesi’ne Suudi Arabistan’ın başını çektiği Körfez ülkeleri alt seviyeden katıldı.
9 ülke, devlet başkanı düzeyinde zirvede bulunurken, Suudi Arabistan ve Katar’ın büyükelçi düzeyinde toplantıda yer alması anlamlıydı.Suudi Arabistan ve Katar’ın AKP’nin bölgedeki en önemli iki müttefiki olduğunu vurgulayalım.Birlik, Suriye konusundaki tutum farklılığı nedeniyle üçe bölünmüş durumda.
Birinci grupta Esad‘a dolaylı destek veren ve dış müdahaleye kesinlikle karşı olan ülkeler bulunuyor.
İkinci grupta Esad‘a karşı olan ama Suriye’ye müdahale edilmemesini isteyen ülkeler var.
Üçüncü grupta ise Suriye’ye savaş açılmasını savunan Körfez ülkeleri bulunuyor.Türkiye bölgede yalnızlaşıyor
3.Bağdat, Arap Birliği Zirvesi’ne Türkiye’yi davet etmedi.2007 yılından bu yanan Arap Birliği toplantılarına daimi gözlemci olarak katılan Türkiye, Suriye konusundaki tavrı nedeniyle bu yıl ilk kez Zirve’den dışlandı.Son olarak 2011 yılında Kahire’deki Arap Birliği Zirvesi’ne katılan Türkiye’yi, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu temsil etmişti.Böylece Rusya ile Annan sürecini başlatan Arap Birliği’nin Körfez ülkeleri dışındaki ana bölümü, açıkça AKP’yi dışarıda tutmuş oldu.Suriye’ye müdahaleye set çekildi
Arap Birliği, Bağdat Zirvesi sonrası yayınladığı 49 maddelik sonuç bildirgesiyle, Suriye’ye dış müdahaleye şu anda set çekti.
Birlik, Suriye’ye 6 maddelik Annan Planı’nı kabul etmeyi tavsiye etti.Nitekim Beşar Esad Zirve’den önce Annan Planı‘nı kabul ettiğini açıklamıştı.
İstanbul’daki Suriye Ulusal Konseyi adı altında birleştirilmeye çalışılan rejim muhalifleri ise ayak sürüyor...
Çünkü planı kabul ederlerse Şam’la oturup müzakere etmek durumunda kalacaklar.
Oysa onlara verilen görev ellerinde silahla Şam’a geri adım attırmak için iç karışıklık çıkartmak!Bağdat’taki Arap Birliği Zirvesi’nden sonra, yarın da İstanbul’daki “Suriye’nin düşmanları” toplantısını inceleyeceğiz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder