14 Ağustos 2018 Salı

KUR KRİZİNDEN ÇIKIŞ İÇİN 3 ÖNERİ: TEDBİR ALINMAZSA 2001'E BENZER BİR KRİZE DOĞRU GİDERİZ

Bu makaleyi özellikle yurt dışında yaşayan hatta , Amerikada yaşayan ülke gerçeklerinden kopmuş, bir hayal aleminde Türkiye hülyaları görenlere gönderiyorum.
Okuyun, belki de bu şekilde zırvalamaktan kurtulursunuz.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  




KUR KRİZİNDEN ÇIKIŞ İÇİN 3 ÖNERİ: TEDBİR ALINMAZSA 2001'E BENZER BİR KRİZE DOĞRU GİDERİZ

"Eğer tedbir alınmazsa 2001'e benzer bir krize doğru gideriz" diyen ekonomist Atilla Yeşilada üç öneride bulundu: "Batı ile kavgayı bırakmalıyız hukuk güvencesi sağlamalıyız yanlış ekonomi politikalarını terk etmeliyiz. "

14 Ağustos 2018 Salı 11:36

Sözcü'den Nil Soysal'a konuşan ekonomist Atilla Yeşilada "Ayağını yorganına göre uzatan gelişmekte olan ülkeler var bir de bunu beceremeyenler var. Dolayısıyla bunlar doğru değil. Bunun olacağı 2 yıldır biliniyordu. Türkiye çok uyarıldı. Tedbir almadı. Bu arada cari açık milli gelirin yüzde 6'sına vardı. Bu şu demek: Harcadığımız 100 liranın 6'sı dışarıdan geliyor ve bu sürdürülebilir değil. Hükümet buna inanmadı. Hükümetin açıklamalarını dinlerseniz; dünyanın bize borcu var! Merkez Bankası raporlarında da yazıyor bu. Durum şu: Bir denize üç tane büyük nehir akıyordu. Bunlardan birisi kurudu. Birinin rezervi azaldı. Biri de her an kuruyabilir" dedi.

'ÜST AKIL KOMPLO DEMEKLE KENDİMİZE DÜŞMANLIK YAPIYORUZ ÇÜNKÜ PARA BATI'DAN GELİYOR'

Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye'nin hedefi olarak gösterdiği 'muasır medeniyetler' seviyesini hatırlatan Yeşilada döviz karşısındaki önerilerini açıkladı:

"Birincisi; Batı ile kavga etmeyi bırakmak lazım. OECD'nin Dünya Bankası'nın AB'nin makul önerileri var. Kredi derecelendirme kuruluşlarının da öyle. Bunlar en azından samimi olarak tartışılmalı. Bunlara üst akıl yabancı komplosu demekle kendimize düşmanlık yapıyoruz. Bir kere bu bitecek. Çünkü para Batı'dan geliyor. Türkiye'ye para gelmemesinin en önemli sebeplerinden biri hukukun olmaması. Yani parasını getiren geri alacak mı emin değil. Üçüncüsü; yüksek faiz yüksek enflasyona neden oluyor gibi zihni sinir ekonomi politikaları terk edilmeli ve kamuoyu önünde de itiraf edilmelidir. Çünkü bunların hiçbir geçerliliği yok. "

'TEDBİR ALINMAZSA 2001'E BENZER BİR KRİZE DOĞRU GİDİYORUZ'

Yeniden yapılandırmaların aslında borç ödeyememe durumu olduğunu söyleyen Yeşilada şöyle devam etti:

"Kriz; Türkiye'de döviz bulamadığımız banka kapılarında kuyrukların olduğu gün olur. İnşallah o günleri görmeyiz. Ama böyle devam edilirse önümüzdeki yıl o noktaya da geliriz. 2008 krizi bir dünya kriziydi. 2001 krizinin nedeni yanlış yönetim ve kamu bankalarının devletin kasası olarak kullanılmasıydı. Bankaların batması olarak ortaya çıktı. Tedbir alınmazsa 2001'e benzer bir krize doğru gidiyoruz. Bugün özel sektörün 200 milyar dolardan fazla döviz borcu var. Yeniden yapılandırmalar aslında borç ödeyememe durumu. Yani kriz özel sektörden bankalara sirayet ediyor. Bankalar özel sektörden ödeme alamadığı için kredi alamaz hale geliyor. Bir süre sonra bankalarımıza kredi veren yabancı bankalar kredi veremeyecek. O zaman bankalar batık duruma gelecek. Müdahale edilmez ise maalesef olacağı budur. "

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1055017/Kur_krizinden_cikis_icin_3_oneri__Tedbir_alinmazsa_2001_e_benzer_bir_krize_dogru_gideriz.html#

--

"INTERNATIONAL COVENANT ON CIVIL AND POLITICAL RIGHTS"

(Medeni ve Siyasi Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme)

19'uncu maddeyi şöyle açıklar:

Herkes engel olmaksızın fikirlere sahip olmalıdır.

Herkesin ifade özgürlüğü hakkı olmalıdır; bu hak her türlü bilgi ve fikirleri sınır olmaksızın sözlü yazılı basılmış sanat veyahutta herhangi dilediği bir medya ortamıyla öğrenme alma ve verme hakkıdır.

2'inci bölümdeki haklar özel haklar ve sorumluluklar getirir. Bu doğrultuda bazı limitler kanunlar tarafıyla uygulanabilir:

a) Başkalarının haklarına ve şöhretine saygı;

b) Ulusal güvenlik halk düzeni veyahutta halk sağlığı ve huzuru.

20'inci madde de; şiddet propagandalarını yasaklar.

19'uncu maddenin üçüncü bölümünde belirtilen iki bend gerek monarşik gerek militarist gerek muhafazakar rejimlerin talepleri doğrultusunda eklenilmiştir.

ÜLKEMİZİN İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNÂMESİ TERCÜMESİNİN 19'UNCU MADDESİ ŞÖYLE DER:

"Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak elde etmek veya yaymak hakkını içerir. "

1982 ANAYASASI'NDA DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GENEL ÇERÇEVESİ

1982 Anayasası'nda düşünce özgürlüğü ile ilişkili iki madde bulunmaktadır. Bunlardan ilki 1982 Anayasası'nın 25. maddesi olup; bu madde "Herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz" şeklindeki düzenleme ile ifade özgürlüğünü güvenceye almıştır. 25. madde düşünce özgürlüğü konusunda herhangi bir sınırlama sebebi düzenlememiştir.

Ancak 26. madde düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti başlığı altında "Herkes düşünce ve kanaatlerini söz yazı resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü radyo televizyon sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.

(Değişik: 3/10/2001-4709/9 md. ) Bu hürriyetlerin kullanılması millî güvenlik kamu düzeni kamu güvenliği Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması suçların önlenmesi suçluların cezalandırılması Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması başkalarının şöhret veya haklarının özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir. (Mülga: 3/10/2001-4709/9 md. )

Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler bunların yayımını engellememek kaydıyla düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.

(Ek fıkra: 3/10/2001-4709/9 md. ) Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunla düzenlenir" şeklinde düzenlemiş ve düşünceyi yayma ve açıklamanın bazı durumlarda kısıtlanabileceğini söylemiştir.

Anayasa'da yapılan değişiklikle daha önce 13. maddede sayılan genel sınırlama sebepleri kaldırılmış ancak oradaki sınırlama sebepleri 26. maddenin 2. fıkrasına eklenerek esas olarak düşünce özgürlüğünün geliştirilmesi için bir değişiklik meydana getirilmemiştir.

Temel hak ve özgürlükler konusunda kritik olan konulardan birisi de sınırlamanın sınırının ne olacağıdır. 2001'de yapılan değişiklikten önce sınırlamanın anayasal sınırı "demokratik toplum düzeninin gerekleri" ölçütü iken değişikle birlikte 13. maddede "Temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar Anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. " denilerek "demokratik toplum düzeninin gerekleri" ölçütü dışında "öz güvencesi" "ölçülük ilkesi" ve " laik cumhuriyetin gerekleri" gibi yeni ölçütlerle de sınırlamanın sınırı genişletilmiştir.

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINDAN YAPILAN SON DAKİKA AÇIKLAMASINDA

"Türkiye Cumhuriyeti Devletine yönelik; 15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki güçler tarafından gerçekleştirilen Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal barışını iç huzurunu birliğini ve ekonomik güvenliğini hedef alan ekonomik saldırılar kapsamında; bu amaca hizmet eder mahiyette her türlü yönlendirici haber yazılı ve görsel yayın operasyonel amaçlı sosyal medya hesapları ile birlikte ekonomik güvenliği tehdit içeren eylemlerde bulunan kişi ya da kişiler hakkında TCK'nın bankacılık Kanunu SPK mevzuatı ve ilgili kanun maddeleri uyarınca soruşturma başlatılmıştır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur"

denildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının da benzer bir soruşturma başlattığı bildirilldi.

TÜRK CEZA KANUNU : SUÇTA VE CEZADA KANUNÎLİK İLKESİ

Kanun No. 5237 Kabul Tarihi : 26. 9. 2004

MADDE 2.

(1) Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz

Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.

(2) İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.

Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.


---
a45UyF587661

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder