25 Ağustos 2018 Cumartesi

Güncel makalelerden bir demet 2018-08-25 1

CAN ATAKLI: PALAVRAYI BIRAKIN GERÇEĞİ ANLATIN

İktidar sözcüleri ve tabii yandaş yalaka medyamız neredeyse son krizden "bir ekonomik zafer" tablosu yaratacak.

Bütün dünya üzerimize çullanmış Amerika krizi kendisinin yarattığını itiraf etmiş ama buna rağmen müthiş bir direniş göstermişiz ve bütün bu saldırılarıpüskürtmüşüz.

İktidarın burada tek amacı var.

Başarısızlığı ve beceriksizliği gizlemek oluşan yeni vahim tabloyu halkın gözünden kaçırabildiği kadar kaçırmak ve beynini yıkadığı kitlelerin kendisine daha fazla biat etmesini sağlamak

Ama bu o kadar da kolay değil.

Bayram geçti.

Pazartesiden itibaren normal hayata döneceğiz.

O zaman neyi nasıl saklayacaklar nereden bir kahramanlık destanı yazacaklar?

"Püskürttük bize bir şey yapamadılar" dedikleri döviz krizinin şu anki hasarınarakamsal olarak bakalım.

Bundan bir ay önce dolar 4.88'di.

Bugün dolar fiyatı 6.14 lira.

1 milyon dolar borcu olan bir kişi ya da şirket bu borcunu ödemek için bir ayönce 4 milyon 880 bin lira ödeyecekti.

Oysa bugün aynı dolar borcu için bulması gereken tam 6 milyon 140 bin lira.

Aradaki fark 1 milyon 260 bin lira.

Bunu Türkiye'nin toplam borcuna göre yapalım bir de.

Türkiye'nin dış borcu kabaca 425 milyar dolar.

Bir ay önce bu borç için gereken Türk Lirası tutarı 2 trilyon 74 milyar idi.

Oysa bugün bu borç için bulmamız gereken para tam 2 trilyon 609 milyar lira.

Bir aydaki TL artışı 500 milyarın üzerinde.

Aynı hesabı tam bir yıl öncesi için yaparsak ortaya daha korkunç bir tablo çıkıyor.

Bir yıl önce bugün dolar 3.48 lira idi.

425 milyar dolar için 1 milyar 479 milyar liraya ihtiyacımız vardı.

Aradaki fark 1 trilyon 130 milyar lira.

İşte "püskürttüğümüz" döviz saldırısının bilançosu bu.

ÇOK GÜLDÜM

SEN DE MÜSTAHAKSIN AMA TRUMP



Bu fotoğraf Washington'da geçen hafta çekildi.

Amerika'da yaşayan bir dostum göndermiş.

Bir benzin istasyonuna asılan dövizde yazılanların Türkçesi şöyle;

"Trump'ın aptalca bir söz söylemediği gün benzin bedava. "

Dostuma sordum; "Bu yazının kaldırılması için benzin istasyonunun sahibine bir baskı oldu mu?"

Olmamış elbette. Dostum "Zaten olamaz ki" dedi.

"İyi de hakaret yok mu burada Amerikan başkanına alenen aptal deniyor"diye üsteledim biraz sinsice.

"Olsun" dedi. Bu tür tanımlamaların Amerika'da ülkeyi yönetenler için kullanılmasının hakaret kabul edilmediğini anlattı uzun uzun.

Dedim ya; soruyu sinsice sorduğum için ben sadece gülüyorum anlattıklarına.

Oysa böyle şey bizde olsa o benzin istasyonu anında polis tarafından basılır istasyon sahibi çalışanlar hatta benzin alanlar yaka paça karakola götürülür. Bir çoğu tutuklanır ve haklarında cumhurbaşkanına hakaretten dava açılır.

Eh Trump bunları yapmıyorsa kendi bileceği iş.

İşte böyle densizin biri afiş asıp "aptalca konuşmadığı gün benzin bedava"vaadinde bulunur.

Arkadaşım son olarak "Benzinci akıllı adam asla bedava benzin vermeyeceğini biliyor tabii" dedi.

BUNU YAZMAK GEREK

CUMARTESİ ANNELERİ'NİN OTURMA EYLEMİ 700'ÜNCÜ HAFTAYA ULAŞTI

Bugün İstiklal Caddesi Galatasaray Meydanı'nda anneler yine oturma eylemi yapacaklar.

Cumartesi Anneleri olarak bilinen bu grup tam 700 haftadır yani 14 yıldır her cumartesi günü aynı yerde toplanıp kaybolan evlatlarının bulunmasını istiyorlar.

Annelerin tek derdi var.

diyorlar ki "Evladımız terörist de olabilir ama onlardan bugüne kadar hiç haber alamadık. Kimi birden yok oldu ortadan kimileri gözaltına alındı ondan sonrasını bilmiyoruz. Bize çocuklarımızın akıbetini söyleyin. "

Kimileri "Terörist annesi onlar sözleri mi dinlenirmiş vatan hainliği yapmayın"gibi saçma laflar etebilir yine.

Siz gidin onu bir anneye anlatın. Anlatabilirseniz tabii.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

ÖLÜMSÜZLÜĞÜ BULSALAR DÜNYA KURTULACAK

Ülkelerini keyiflerine göre yönetenler nedense hep aynı duygular içinde oluyorlar.

Hepsi de "vazgeçilmez" olduklarına inanıyorlar ve gitmeleri halinde "ülkenin batacağını" sanıyorlar.

Nasyonal Sosyalist Adolf Hitler "Ben düşersem Almanya yok olur" demişti zamanında.

Komünist Stalin "Ben gittiğimde Kapitalistler sizi kör kedi yavruları gibi boğacak" diyerek halkına sopa göstermişti.

Azgın kapitalist Trump "Beni azlederseniz piyasalar çöker herkes yoksullaşır"dedi önceki gün.

"Bir davası olan" Tayyip Erdoğan da "Ben gidersem Devlet yıkılır" dememiş miydi bir önceki genel seçimlerde.

Bu çok iddialı liderler "ölümsüzlüğü bir keşfetseler" demek ki dünya çok huzurlu! bir yer olacak.

Hay Allahım aklımı koru.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

O BİRKAÇ GÜNÜN KAHRAMANLARI! HÂLÂ AÇIKLANMADI

Döviz krizinin başlamasından itibaren sorduğumuz bir soru var;

"Türk Lirası'nın değerini düşüren operasyon nasıl yapıldı?"

Bir ülkede döviz fiyatları yükseliyorsa ya birileri külliyetli miktarda parayı yurtdışına çıkarmıştır ya da piyasada ciddi biçimde alım yapılıyordur.

Her iki durumu da saptamak devlet için hatta sıradan bankalar için bile çocuk oyuncağı.

Yanisi şu ki dolar fiyatının önce 5 lirayı geçip 6 liraya dayanması sonra da 7 lirayı aşması da aynen böyle gerçekleşti.

Birileri ya dolar çıkardı dışarı ya da çok miktarda döviz aldı.

Öyle ya da böyle bunların hepsi kayıt altında.

O halde ekonomi otoritesi elinde olan bu bilgileri kamuoyu ile paylaşmalıdır.

Türkiye'ye tarihinin en önemli kazıklarından birini atanlar kimlerdir?

Tabii aynı şekilde en yüksek fiyattan sattıktan sonra düşürülen fiyattan yine döviz alanlar da açıklanmalıdır.

NECATİ DOĞRU: BAYRAMDAN ÇIKAN ACI DERS!

Psişik güçsüzlük.

Abulia hali diyorlar.

İçeriden uyarma dışarıdan dürtme öğrenme duyum alma söz dinleme intibak etme uyum sağlama iradeyi çalıştırma sebepleri görüp sonuçları tahmin etme.

Hiç biri etkili olmadı.

Dünya'da benzeri yok.

Hiçbir ülkede bayram günlerinde yollarda bu kadar yüksek ölümlü kaza olmuyor.

Bakanlık dün açıkladı:

Bayramın ilk 7 gününde 143 trafik kazası oldu 107 kişi yaşamını yitirdi. 561 kişi yaralandı.

Acı bilanço.

* * *

Duble yollar.

Süper pahalı otoyollar.

Aşırı maliyetli köpüler.

Çok para harcanmış tüneller alt ve üst geçitler alt yapıda ve üst yapıda gerçekleştirilen fiziki iyileşmeler. Vatandaş bayramda sevdiklerine yakınlarına "huzur ve güven içinde" seyahat ederek gitsin geri dönsün diye yapıldı.

Alt yapı ve üst yapı!

Hepsi hissiz ruhsuz.

Göstermelik.

Gösterişçilik.

Ve donmuş kaldı.

Allah'ın her günü her saat TV'lerde "cumhuriyet tarihinin 75 yılda yaptığı duble yol köprü tünel geçitten daha fazlasını biz 15 yılda yaptık" övünmeleri havada kaldı.

Devrilen otomobil.

Savrulan otobüs.

Çarpışan minibüs.

Arkadan bindiren.

Yayaya çarpan.

Köprü ayağına vuran.

Direğe bindiren.

Geçen yılın Kurban Bayramı'na göre bu yıl yüzde 42 oranında artış var ve ölümlü kazaların büyük çoğunluğu "seyahatin varış noktasına çok az kilometre kala" meydana geldi.

* * *

Kim söylemiş:

"Dağda en kestirme yol tepeden tepeyedir. Fakat onun için uzun ayak ister"

Uçmayı seviyorsan.

Kanatların olmalı.

Sıradan bir gün ya da bayram günü giderken ya da dönerken en az dikkat ve en az intibakla en uzun yolu en yüksek hızla gitmeyi hedeflemişsen işte o hissizlik ve donmuş olmadır.

Öğrenemedi bazılarımız.

Bazılarımız sözü eksik kalır.

Büyük çoğunluğumuz.

7 günde.

143 kaza.

107 ölüm.

561 yaralı.

Geçen bayrama göre yüzde 42 gibi delicesine artış.

Neden?

* * *

O yandaş müteahhit zengin eden duble yollar çok pahalıya ihale edilen otoyollar aşırı maliyetli köprüler harcama canavarı tüneller alt ve üst geçitler fiziki iyileştirmeler niçin "huzurlu ve güvenli seyahat ortamını" ülkemize getiremedi.

Bayramdan çıkan ders:

Türkiye kalitesiz kalkınıyor.

Acı!

MURAT MURATOĞLU: İŞSİZLİK FONU HAVUZDA BOĞULDU!

Oysa İşsizlik Fonu kamuya ait değil ki! Yasaya göre "Fon gelirleri işsizler haricinde hiçbir maksat için kullanılamaz" hükmü var. Yasayı kim takar?

* * *

Nasıl başardılarsa İşsizlik Fonu son 5 yıldır enflasyonun altında getiri ile zarar ettirildi. Zaten bir kulağımızın arkası birde işsizin birikmiş 125 milyar lirası vardı. Zira kurulduğundan beri 16 yılda işsizlere 17 milyar lira ödendi.

Bugün 125 milyar lirayı hazine tahviline yatırsan bırak 16 yılı sadece bir yılda 30 milyar lira kazanırsın. Anaparaya dokunmadan faizi ile bile yıllarca ödeme yapabilirsin. Üstünü fona gelir yazarsın.

* * *

İşsizlik Fonu işçi işveren ve devletin katkılarıyla oluşuyor. Madem fon bu kadar fazla veriyor neden daha az kesinti yapılmıyor? En azından indir işçi ve işverenden alınan payı!

Tam olarak da ne nedir bilemiyorsun. 2016 Haziran ayına kadar işsizlik maaşı başvurularına yer verilirken OHAL döneminde bu göstergelerin yayınlanması durduruldu.

* * *

Sahi işsizler sefaletten kırılırken toplanan paralar ile ne yapılır? Söyleyeyim bu yoklukta cayır cayır harcanır.

Parayı bundan sonra kim idare edecek? Hazine! Hazine kime bağlı? Berat Bey'e… Hazine açık verirse İşsizlik Fonu devreye girecek açığı kapatacak. Gerekirse fondan avans para çekilecek.

* * *

Soran olursa hesapta duruyor dersin makbuz gösterirsin. Kim bilecek? Nasıl olsa kimse "Hadi parayı öde" demeyecek. Peki kim denetleyecek? Kimse!

"Tek Hesap" Sayıştay denetiminden muaf… Gerçi daha önce denetledi de ne oldu? Sayıştay araştırdı 552 milyon liranın kayıp olduğunu bildirdi. Belli ki birileri indiragandi… Hayret valla; Ne olduğu nerede olduğu kimin aldığı bir türlü bulunamadı!

* * *

GAP İdaresi'ne 11.5 milyar lira aktarıldı. O günün kurundan dolara vursan altından kalkamazsın. Hükümet dünç alındı geri ödenecek" dese de para mı var? Neyle ödeyecek? Gerçekten GAP'a mı harcandı? Yoksa parayı birileri mi GAPattı?

* * *

Hele iş başı eğitim parası adı altında işverene aktarılan paralar var. Hangi işverene verildi? Kimi kim eğitti? Ülkede 12 milyar liralık eğitim yapsan Mars'a astronot gönderirsin!

Bu fon kurma temiz iş… Vergi gibi topluyorsun tepki çekmiyorsun. Canın istediği gibi istediğin yere harcıyorsun. Hesabı da kağıt üzerinde tutuyorsun. Âlâ valla…

ORHAN UĞUROĞLU: YEREL SEÇİM VE MİLLET İTTİFAKI

24 Haziran'da yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde Cumhur İttifakı başarılı oldu.

Cumhurbaşkanlığına Recep Tayyip Erdoğan'ı seçildi.

AKP 295+MHP 49 olmak üzere Cumhur İttifakı Türkiye Büyük Millet Meclisinde 344 sandalye ile çoğunluğu elde etti.

Genel Başkan Devlet Bahçeli geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada yerel seçimde MHP'nin tek başına seçime gireceğini yani AKP ile ittifak yapmayacağını açıkladı.

Her ne kadar Bahçeli'nin fikir değiştirme ihtimali yüksek olsa da an itibarı ile Cumhur İttifakı'nın olmayacağını varsayalım.

Bu durumda Millet İttifakı ne yapacak?

24 Haziran seçimlerinden bir hafta önce 17 Haziran'da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu "Millet İttifakı seçimlerden sonra da devam edecek" dedi.

24 Haziran seçimlerinden sonra;

İYİ Parti Genel Sekreteri (şimdiki görevi Basın Yayın ve Medyadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı) Aytun Çıray "Seçimlerin sona ermesiyle seçim iş birliğine ve ittifakına şu anda ihtiyaç kalmamıştır" dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ttifak genel seçimlerle ilgili bir konuydu. İttifak ömrünü o noktada tamamladı" dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu ise Millet İttifakı'nın dağıldığı yönünde kesin bir açıklama yapmadı.

CHP İYİ Parti ve Saadet Partisi yerel seçimde Millet İttifakı'nı yeniden canlandırır ve AKP'yi özellikle İstanbul ve Ankara başta olmak üzere birçok ilde yenme fırsatını kullanırlar mı?

Şimdi bu olasılığın olup olmayacağı konusunda 6 önemli Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi için 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını dikkatinize sunuyorum.

1- AKP'li Büyükşehir Belediye Başkanı olan Ankara

Toplam geçerli oy sayısı: 3.429.854

Recep Tayyip Erdoğan-Aldığı oy sayısı: 1.767.016 Oy oranı: %51 5

Millet İttifakı-Aldığı oy sayısı: 1.662.838 Oy oranı %48 5

Oy farkı: 104.178

2- AKP'li Büyükşehir Belediye Başkanı olan İstanbul

Toplam geçerli oy sayısı: 9.156.802

Recep Tayyip Erdoğan-Aldığı oy sayısı: 4.578.454 Oy oranı: %50

Millet İttifakı-Aldığı oy sayısı: 4.578.348 Oy oranı: %50

Oy farkı: 106

3- AKP'li Büyükşehir Belediye Başkanı olan Antalya

Toplam geçerli oy sayısı:1.438.593

Recep Tayyip Erdoğan-Aldığı oy sayısı: 616.020 Oy oranı: %42 8

Millet İttifakı-Aldığı oy sayısı: 822.573 Oy oranı: %57 2

Oy farkı: + 206.553

4- MHP'li Belediye Başkanı olan Adana

Toplam geçerli oy sayısı: 1.285.894

Recep Tayyip Erdoğan- ldığı oy sayısı: 567.512 Oy oranı: %44 1

Millet İttifakı-Aldığı oy sayısı: 718.382 Oy oranı: %55 9

Oy farkı: + 150.870

5 - AKP'li Belediye Başkanı olan Balıkesir

Toplam geçerli oy sayısı: 838.596

Recep Tayyip Erdoğan-Aldığı oy sayısı: 397.404 Oy oranı: %47 4

Millet İttifakı-Aldığı oy sayısı: 441.192 Oy oranı: %52 6

Oy farkı: + 43.788

6- AKP'li Belediye Başkanı olan Denizli

Toplam geçerli oy sayısı: 664.136

Recep Tayyip Erdoğan-Aldığı oy sayısı: 317.608 Oy oranı: %47 8

Millet İttifakı-Aldığı oy sayısı: 246.528 Oy oranı: %52 2

Oy farkı: + 28.920

Şimdi bu sonuçları Millet İttifakı yerel seçimlerde bir araya gelir bu 6 Büyükşehir Belediye Başkanlıkları için ki diğer bir çok ilde de "ortak aday" belirlerse AKP'ye karşı nasıl sonuç alırlar yorumlayalım.

1. Ankara:

AKP+MHP'nin toplam oyundan sadece 104 bin 178 oy geride olan Millet İttifakı "ortak aday" çıkartırsa Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanma şansı çok yüksektir.

2. İstanbul:

AKP+MHP'nin toplam oyundan sadece 106 oy geride olan Millet İttifakı "ortak aday" çıkartırsa Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanır

3. Antalya-Adana-Balıkesir ve Denizli:

Millet İttifakı'nın toplam oyları AKP+MHP'nin toplam oyundan fazla durumdadır ve "ortak aday" çıkartırsa Büyükşehir Belediye Başkanlıklarını kazanır.

İYİ Parti ve Saadet Partisi'nin 24 Haziran seçimlerinden sonra Millet İttifakı'nın dağıldığını açıklamaları yanlış olmuştur.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun ise "tedbirli" davranması doğrudur.

Millet İttifakı'nı oluşturan CHP İYİ Parti ve Saadet Partisi'nin Genel Başkanları için 31 Mart 2019'da yapılacak yerel seçim "olmak ya da olmamak" gibi bıçak sırtı bir durumdur.

Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener'in 24 Haziran seçimleri sonrası yaşadıkları çok önemli sıkıntılar ortadadır.

Kaybedilecek yerel seçimlerde koltuklarını kaybetme olasılıkları çok yüksektir.

Ayrıca AKP'yi yenilgiye uğratmak için 16 Nisan referandum sonuçları ile Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını birlikte değerlendirmeleri Millet İttifakı'nın yerel seçimde yeniden bir araya gelmesini gerektirir.

Verdiğim 6 ilden 5'inde Millet İttifakı'nın AKP'yi yenilgiye uğratacağı "kesin" sayılabilir.

İstanbul'da ise ortak popüler bir aday çıkarmaları durumunda Millet İttifakı'nın kazanma şansı çok yüksektir.

Ancak olmazsa olmaz şart da bu 3 partinin teşkilatlarının küskünlük kızgınlık yaşatmadan ortak aday için özveri ile çalışmasıdır.

Ayrıca unutulmasın ki yerel seçimlerde Millet İttifakı başarılı olur AKP'nin kalelerinin büyük kısmını kazanılırsa AKP+MHP'nin Meclis çoğunluğuna da darbe vurulmuş olur.

Yerel seçimlerde yaşatılacak "hezimet" ile AKP'ye ve Recep Tayyip Erdoğan'a ilk seçim yenilgisi yaşatılabilir 16 yıl sonra siyaseten çok büyük bir darbe vurulabilir.

Kemal Bey Meral Hanım Temel Bey bu önerime ne yanıt verirsiniz?

AKP'yi yenmeyi başarabilir misiniz?



ARSLAN BULUT: SURİYE'DEKİ PKK ORDUSU ÇİN'E Mİ GÖNDERİLECEK?

Türkiye'de dış politika uzun yıllardır millî duyguları tahrik etmek suretiyle sürdürülüyor. Bunu sadece iktidar yapmıyor özellikle ABD gibi güçlü ülkeler Türk kamuoyunu kendi istedikleri gibi oluşturmak adına zaman zaman Türk Milliyetçileri'nin hassas olduğu Güney Azerbaycan ve Doğu Türkistan gibi konuları kullanarak Türkiye'yi kendi politikasına mecbur etmeye çalışıyor. Kimileri bu oyunda etki ajanlığı yapıyor kimileri de onların tuzağına düşüyor!

***

Halbuki önce dünyada Türkiye'nin hiçbir etkisi olmadan gelişen olayları anlamak sonra da buna göre bir strateji geliştirmek gerekir.

Mesela Nejat Eslen'e göre ABD Trump yönetimi ile birlikte Çin'in küresel liderliğe yükselmesini önlemek için bir taraftan kendi kurduğu serbest piyasaya dayanan gümrüklerin kaldırıldığı liberal düzeni yıkarak korumacılık duvarlarını yükseltiyor diğer taraftan da Çin'in "Bir Kuşak Bir Yol" adıyla benimsediği 21'inci Yüzyıl'ın en büyük projesini baltalamaya çalışıyor. Bu konuda Türkiye'yi kendi çizgisine çekebilmek için de bugüne kadar hayatları boyunca hiçbir zaman dış Türklerle ilgilenmemiş kişiler üzerinden ki milyon Uygur Türkü kamplarda tutuluyor" gibi haberlerle bir algı oluşturmaya çabalıyor.

Uygur Türkleri'nin ciddi sorunları olduğunu kimse inkâr edemez. Peki bu sorunların hal yolu Çin ile ilişkileri gergin tutmak mıdır?

Veya soruyu şöyle soralım; Türkiye ne yaparsa Uygur Türkleri'ne faydası olur?

***

Akıl diyor ki Türkiye Çin ile ekonomik ve siyasi ilişkilerini artırırsa Uygur Türkleri'nin sorunlarını da gündeme getirebilir toprak bütünlüğü ve insan haklarına saygı temelinde çözümler için girişimde bulunabilir.

Çin'e savaş açılamayacağına göre Türklerin çıkarı Çin ile iyi ilişkiler geliştirmektedir.

Buna karşılık gazetelerde televizyonlarda milliyetçi diye tanınan isimler tarafından "100 milyon Çinli gelir Türkiye'yi ele geçirir" gibi korkular pompalanıyor Çin'in Komünist olduğu ileri sürülüyor veya Uygur Türkleri'ne yönelik baskılarla ilgili Amerikan kaynaklı haberler ısıtılıyor.

ABD'nin çok mu umurunda Uygur Türkleri?

Türkleri çok sevdikleri için mi Kongre'nin himayesinde "Sürgünde Doğu Türkistan Hükümeti"ni kurdular?

Öyleyse Suriye'nin kuzeyinde Fırat'ın doğusunda 75 bin kişilik PKK ordusunu kime karşı kurdular? Bu orduyu Çin sınırına mı gönderecekler? Yoksa Erzurum'dan hatta Hopa Limanı'ndan Basra Körfezi'ne kadar Fırat-Dicle havzası ile ilgili projeleri mi var?

Çin Komünist Parti ile yönetiliyor ama serbest piyasa ekonomisi düzeninden yararlanarak büyüyor!

Türkiye'ye yatırım yapacağını açıklayan Katar demokratik bir ülke midir? Türkiye iyi ilişkilerde bulunacağı ülkelerin rejimine bakacaksa ABD neden bakmıyor? ABD ve İsrail güdümlü Suudi Arabistan da PKK devletine para gönderiyor... Türkiye'ye yönelik tehdit nereden geliyor? Çin'den mi?

***

Çin Almanya ve Japonya gibi ekonomisi fazla veren bir ülke ve tarihte Hunlar Göktürkler ve Cengiz Han'ın kurduğu İpekyolu'nu hayata geçirmeye çalışıyor. Bu proje Türkiye'den geçerse Edirne'den Hakkâri'ye hızlı tren projesi de gündeme gelir. Diyelim ki Çin bu proje ve benzerleri için Türkiye'ye 40 milyar Dolar kredi açsa Dolar kaç lira olur?

Veya böyle bir proje başlamış olsaydı Türkiye'de ekonomik kriz olur muydu?

Kısacası Amerikan güdümlü milliyetçilik ancak uşaklığı kuvvetlendirir. Milliyetçilik her şeyden önce bağımsızlıktır bağımsız karar alabilme yeteneğine sahip olmaktır. Milliyetçi dolduruşa gelmemek ve akıllı olmak zorundadır.

TOKMAK: FARE YÜREKLİLER!

Haber üzücü… Türkiye'den kaçan kaçana… Demek ki ülkemizde çok sayıda "fare yürekli" insanımız varmış!

"Batan gemiyi önce fareler terk eder" denir. Fakat biz batmış değiliz ki… Sadece zor günler geçiriyoruz o kadar… Güçlükleri yenmek varken nedir bu panik?

Türk Lirası'nın dolar karşısında hızla değer kaybetmesi nedeniyle Türkiyecazibesini kaybetmiş bu nedenle 3 milyar 20 milyon dolarlık sermaye yurtdışına çıkmış.

Yurtdışına sermaye kaçışını Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) açıklıyor ve yeni ekonomi yönetiminin Orta Vadeli Programı'nın yüksek enflasyon yüksek işsizlik ve Türk Lirası'ndaki hızlı düşüşün önüne geçecek adımlar içermesi gerektiğini belirtiyor.

Bunlar haklı uyarılardır ama ben Maliye Bakanı Berat Bey'in Enerji Bakanıolduğu dönemde (elektrikte hiçbir önemli tasarruf olmadığı halde) zavallı mini mini okul çocuklarını sabahın kör karanlığında yollara döktüğünü hatırladıkça ona bu konuda da tereddütle bakıyorum! Ziya Paşa'nın şu sözü ünlüdür:

"Aynası iştir kişinin lâfa bakılmaz görünür rütbe-i aklı eserinden. "

--   a45UyF587661

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder