14 Ağustos 2018 Salı

Basından bir buket....

EMİN ÇÖLAŞAN: ÇARESİZ BİR TOPLUM



Sevgili okurlarım Türkiye'de acayip olaylara tanık oluyoruz. Tam bir keşmekeş…

Bırakın bir gün sonrasını bir saat sonra neler olacağını bile kimse bilmiyor!

Bilinen tek bir şey var işin henüz başındayız. Döviz kurları bu düzeyde kalsa bile işin sonrası kötü.

Simitten deterjana ekmekten ete domatesten bibere akaryakıttan ilaca kadar her şeye zam gelecek. Başladı bile…

Büyük zamlara hazır olun.

Hele işçi memur emekli gibi sabit gelirli iseniz yandı gülüm keten helva…

* * *

Ülkemizi bu durumlara düşürdüler… Ama ağızlarından bir kez olsun şöyle bir söz duymadık:

"Şu konuda yanlış yapmış olabiliriz. Bu yanlışımızı kabul ediyoruz ve doğrusunu yapmak için çaba harcayacağız. "

Hayır işlerin bu duruma yavaş yavaş gelmiş olmasına karşın bir kez olsun hatalarını itiraf etme büyüklüğünü göstermeleri mümkün olmadı.

Tam tersine içeride ve dışarıda herkese posta koyarak bağırıp çağırarak korkutarak meydan okuyoruz diyerek çözüm aramaya çalıştılar ama hiçbir işe yaramadı.

İşte 81 milyonu ilgilendiren acı durum bütün çıplaklığı ile şimdi karşımızda.

Haydi bakalım bulsunlar çareyi!

Rıfat Serdaroğlu'nun mektubu

Devlet eski Bakanı Rıfat Serdaroğlu ilginç bir siyasetçi… Sitesinde çok güzel yazılar yazar bazılarını bana da gönderir. Son olayları irdeleyen dünkü yazısını özetleyerek sizlere aktarıyorum:

"Kimse lafı yandan dolaştırıp karnından konuşmasın. Bu iş kimsenin şahsi veya siyasi çıkarı meselesi değildir. Bu yüzden açık konuşun. Korkmayın en azından Kurtuluş Savaşı'nda can veren dedelerinizin cesaretinin zekâtı kadar cesur olun. Konu ülkenin geleceği ve güvenliği meselesidir. Evlatlarınızın ailenizin geleceği için bile konuşmayacaksanız ve bazı önemli iş insanları gibi yağcılık yapmaya devam edecekseniz yazının bundan sonrasını okumayın ve lütfen bizden uzak durun…

2002 yılından beri Türkiye'yi tek başına Erdoğan yönetiyor.

Bakanlardan milletvekillerine sivil ve askeri bürokrasiden bölge müdürlerine hangi cemaatin devlete sokulacağına kimin tutuklanacağına Erdoğan tek başına karar verir.

AKP'de ""Şartsız itaat" geçerli olduğundan herkes Erdoğan'ın hoşuna gidecek şekilde konuşur. Bu yüzden Bakan- Milletvekili- Bürokrat- Danışman hiçbiri doğruları Erdoğan'a iletemez.

* * *

Yıllardır yazıp söylüyoruz:

"Krizi çıkaran borçtur. Bu kadar borç aldınız borçla ÜRETİM DEĞERİ olmayan inşaatlar yaptınız. Bu borcu çeviremezsiniz batarız" diyoruz.

Her aklı başında yönetici ekonomist bunu söyledi ama siz dinlemediniz. Üstelik sizi uyaranları muhalif diye hapse attırdınız.

Şimdi ise sizi uyardığımız noktaya geldiniz. Akıllanıp çare arayacağınıza yine kendinizi ve milleti kandırmaya başladınız. Yok faiz lobisi imiş yok dolar lobisi imiş yok Trump imiş!

Suçu başkalarına atıp kurtulma çabasındasınız.

Bu dediklerinizde haklı olsanız bile iktidar tek başınıza sizsiniz engel olsaydınız! Busebepten yaşadığımız ekonomik ve siyasal krizin tek sorumlusu Erdoğan'dır…

* * *

Devlet yönetiminde yetki kimde ise sorumluluk da ondadır.

Yanlış yapmayacaktınız dışarıdan müdahale varsa engelleyecektiniz.

Siz çocuk mu kandırıyorsunuz?

Türk Milleti'ni burunlarından yakaladığınız bazı önemli iş insanları gibi yağcılardan ibaret mi sanıyorsunuz?

Namusuyla çalışan çoluk çocuğunun nafakasını çıkarmak için ter akıtan insanlarımızı ne hale soktuğunuzun farkında mısınız?

Son bir yılda Türk Lirası ABD Doları karşısında %100 geriledi.

Sene başında 1 TL'ye aldığımız malı bugün 2 TL'ye alıyoruz.

Bu herkesin fakirleştirilmesi demektir.

2002'den bu yana TÜİK rakamlarına göre uluslararası tefecilere 800 milyar lira faizi siz ödediniz siz!

Türk Milleti'nden aldınız yabancı tefecilere verdiniz.

* * *

Bir Japon siyasetçi veya bir Alman şansölyesi ülkesini bu hale düşürseydi ne yapardı hiç düşündünüz mü?

Siz hiç olmazsa istifa edin. Her onurlu siyasetçi gibi.

Hep söylüyorum Sayın Erdoğan;

Siz Sultan-Padişahah-Kral değilsiniz.

Demokrasinin nimetlerinden yararlanıp belli bir zaman dilimi için ülke yönetimini üstlenen bir vatandaşsınız. Süreniz bitince nasılsa gideceksiniz.

Daha kötü durumlara düşmeden milleti de düşürmeden istifa edin bırakın bilenler ülkeyi bu bataktan kurtarsınlar!

Neden stifa edin" diyorum biliyor musunuz?

Siz bu anlayışınızla orada durduğunuz müddetçe hiçbir şey düzelmez de ondan!

* * *

Bugüne kadar ki tavrınıza bakınca bu öğüdü de tutmayacağınız belli oluyor.

Hiç olmazsa o damadınızı ortaya atıp çocuğu harcamayın.

Sayın Erdoğan! Türk Milleti size kendisini tehdit edesiniz diye oy vermedi.

Siz bizzat kendiniz 24 Haziran'da seçimi kazanırsanız ekonomiyi düzelteceğiniz sözünü verdiniz. Sizin kimseye bağırmaya azarlamaya yetkiniz yok.

Bilin ki her bağırdığınızda her tehdit ettiğinizde hem demokrasiden uzaklaşıyorsunuz hem de dövizi artırıyorsunuz.

Lütfen istifayı bir daha ve ciddi olarak düşünün.

Kuralı siz koymuştunuz:

"İstediğimiz Başkanlık sistemine geçmiş bulunuyoruz. Ben dahil hiç kimsenin mazeret hakkı kalmadı. Yapamayan gider yapacak olan gelir" demiştiniz.

Sağlık ve başarı dileklerimle. "

==================================

MURAT MURATOĞLU: DOLAR FİRARDA!



Cumhuriyet Başsavcılıkları açıklama yaptı; "sosyal barışı iç huzuru birliği ve ekonomik güvenliği" diye başladı "bu amaca hizmet eder mahiyette her türlü yönlendirici haber" diye devam etti. Soruşturma açılacakmış.

Açılmalı da… Özellikle hileli yönlendirmeye göz açtırılmamalı. Yok bankalar batacakmış yok döviz mevduatına el konulacakmış… Biraz düşünmeli… Yahu bankalarda döviz mi var? Neye el koyacaklar? Topladıkları mevduatı zaten kredi olarak veriyorlar. Yoksa nasıl para kazanacaklar?

* * *

İlla sosyal medyada soruşturma açılacaksa işte Amerika Başkanı Trump'ın tweetleri orada… O okudu Türk Lirası'nın canına… Ekonomik güvenliği tehdit içeren eylem bizzat dolar kurunun kendisi… Dolar halen firarda!

Açılan soruşturma kapsamı öylesine geniş ki "her türlü yönlendirici" deyince insan ister istemez düşünüyor. Soruşturma tek yönlü olmaz! Her şey çok güzelmiş gibi davrananlara halka yalan söyleyip bilgiyi çarpıtanlara da açılacak mı soruşturma?

* * *

Ekonomi coşuyor Türk Lirası şahlanıyor diyen yandaş medya alacak mı madalya? İstediğinizi söyleyebilirsiniz lakin sadece iyi şeyler söyleyebilirsiniz şeklinde mi yoksa? Ekonomiyi batıranı eleştirmeyip ekonominin battığını söyleyene verirsen ceza adil olmaz kanımca!

Melih Gökçek; "24 Haziran'dan sonra piyasaya 30 milyar dolar pompalayınca seyreyleyin gümbürtüyü. Dolar tepetaklak düşecek inşallah…" demişti. Sizce yönlendirici mi?

* * *

Cumhurbaşkanı ekonomi danışmanı Cemil Ertem; "doların düşüşe geçeceğini öngörüyorum doların 3'ün altına geleceğini düşünüyorum" demişti. Dolar bir daha da oraları görmedi! Kendisinin en sevdiğim açıklaması; "Dolar 4'e çıktı algısı yanlış" olanıydı. Söyleyeli beş ay bile olmadı!

Cumhurbaşkanı eski ekonomi danışmanı Bülent Gedikli; "Dolar kurundaki artış tamamen ABD iç siyasetinden kaynaklanıyor" diye demeç vermişti. Sahi aklıma geldi; Madem kur dışarıdan saldırı ile artıyor neden suçlu içeride aranıyor?

* * *

Cumhurbaşkanı ekonomi danışmanı Yiğit Bulut; "Bir dolar bir lira olacak"deyince sayılmıyor haliyle… MÜSİAD başkanı; "4.30'un üzeri köpük" diye tüyo verince inanıp satan olsa bile… Sonuçta bakılır niyete…

Hepsi iyi güzel de… "Dolara aşırı derecede yatırım yapanlar yaya kalabilir" kim demişti? "Sakın dolar almayın duvara çarparsınız" da aklıma geldi. Zira tam hatırlayamadım şimdi…

Neyse döndük dolaştık yine milletle birlikte doları düşürecekmişiz. Her sorunu millet çözecekse ne gerek var size?



ARSLAN BULUT: DOLAR GERİ TEPER Mİ?



Türkiye'ye yönelik ekonomik saldırı dünya piyasalarını da etkilemeye başladı. Türkiye ile ekonomik ilişkileri bulunan Asya ve Avrupa ülkelerinin ekonomilerinde de sıkıntılar baş gösterdi.

Bu kaos içinde en stratejik yaklaşımı Rusya Başbakan Birinci Yardımcısı ve Maliye Bakanı Anton Siluanov gösterdi. Siluanov "Petrol ticaretinde yerel paralara geçme ihtimalini değerlendiriyoruz. ABD'nin yaptırımları Amerikalılara geri tepecek. " dedi.

Siluanov "ABD varlıklarına yatırımlarımızı önemli oranda azalttık ve azaltmaya devam edeceğiz. Dolar yerine de Avro ve Çin Yuanı gibi para birimlerinin kullanımını artıracağız. ABD doları uluslararası ticarette tehlikeli bir enstrüman haline geldi. " diye konuştu.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de "ABD'nin Dolar'ın kullanılmasına yönelik kısıtlayıcı adımlarını stratejik bir hata olarak görüyoruz. " demişti.

***

Dolar ABD tarafından silah olarak kullanılıyorsa tersine de kullanılabilir. Öyle ya birkaç güçlü ekonomisi olan ülke Dolar kullanmaktan vazgeçtiğini açıklasa Dolar da düşer Trump da!

Gerçi Kremlin Sözcüsü Dimitriy Peskov "Uluslararası ticarette milli para birimlerinin kullanılmasıyla ilgili uzun süredir çalışmalar yürütüyoruz. Rusya Türkiye ile de milli para birimleriyle ticaret yapmak istiyor. Bu konu üzerinde titizlikle çalışılması gerekiyor" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Türkiye'nin Çin Rusya İran Ukrayna gibi ülkelerle ticaretin milli para birimleri üzerinden yapılmasının plânlandığını bildirmişti.

Yani hâlâ konu üzerinde çalışma aşamasındalar. Eyleme geçildiği an Dolar'ın tahtı sarsılır.

***

Türkiye tek başına bu işin altından kalkamaz ama Trump Çin Rusya ve İran'a da ekonomik yaptırım uyguluyor. Tabii Çin'in ABD bankalarında trilyon Dolar'lık alacakları var. Doların düşmesi Çin'in alacaklarının da düşürür. Bu sebeple karşı operasyona girişemez ama Türkiye'ye yönelik yaptırımlar Almanya ve İtalya'yı da etkiledi.

İtalya Dışişleri Bakanı Enzo Moavero Türkiye'nin Akdeniz bölgesinde finansal denge açısından önemli rol oynadığını söyledi ve Türk lirasındaki düşüşle ilgili olarak dayanışmaya ihtiyaç olduğunu belirtti.

Almanya Ekonomi Bakanı Peter Altmaier Trump yönetiminin Türkiye ve Çin'e karşı aldığı ek gümrük vergisi kararlarını eleştirerek ABD'nin giriştiği ticaret savaşının dünya ticareti için ciddi sonuçları olacağına dikkat çekti.

Ekim ayında Türkiye'ye gideceğini belirten Altmaier bu ziyareti sırasında Türkiye'de faaliyet gösteren yedi binden fazla Alman şirketinin çıkarlarını temsil edeceğini belirtti. Altmaier NATO üyesi olan ve 80 milyonluk nüfusa sahip bir Türkiye ile ekonomik ilişkileri ilerletmek istediklerini ifade ederek "Türkiye Avrupa'da güvenlik ve güvenilirlik anlamına geliyor. Göçle ilgili konularda Ankara ile çok iyi bir şekilde çalışıyoruz" diye konuştu.

***

Yıllardır belirttiğimiz gibi bütün insanlık Dolar basma yetkisini elinde bulunduran Federal Reserv'in sahibi olan petrol ilaç ve silâh şirketlerinin kurduğu sistemden rahatsızdır. Ve devletler Dolar kullanmaktan tamamen vazgeçmese de rezervlerinin bir kısmını Avro'ya çevirmektedir. Şu anda fiilen iki rezerv para vardır. Yarın ne olacağını küresel ekonomide oyuncu durumunda olan ülkeler arasındaki mücadele belirleyecektir.

ABD ekonomisine hâkim olan Federal Reserv sahipleri 2008'de yeni bir oyun kurarak kendi krizini kendisi yaratarak rakip ülkelerin ekonomilerini çökertmeye çalıştı ve Amerikan ekonomisini düze çıkardı. Şimdi ise diğer ekonomileri tamamen çökertmeye çalışıyorlar ki Federal Rezerv düzeni sona ermesin.

Tabii böyle bir mücadelede artık en küçük bir hata yapma lüksü yoktur.



SABAHATTİN ÖNKİBAR: PANİKTELER VE KRİZİ YÖNETEMİYORLAR!



İktidar panikte ve uç ekonomik krizi yönetemiyor.

Önce ard arda yapılan 'dolarları bozdurun' çağrısı.

Peşi sıra bankalardan dolar talep eden sanayicilere ültimatom.

Bu yapılanlar yanlış zira paniğe yorumlanır ve krizi derinleştirir.

Yapılması gereken laf çarpmak değil gereken adımları atmaktır.

Bayburtlu Trabzonlu şiirle hamasetle gaza gelir de Londra'daki sıcak para baronları zerre tınmaz ve icraata bakar.

Kararsızlık ve politikasızlık alevlenen ekonomik yangına benzin dökmek gibidir.

Bu arada damat Berat Albayrak ile ekonominin götürülemeyeceği tescillenmiştir ve mutlaka değiştirilmelidir.

ABD'YE ŞİİRLE HAD BİLDİRMEK!

Hababam Sınıfı filmini hatırlayın.

Sınavı engellemek isteyen öğrencilerin asker emeklisi öğretmeni hamasetle gaza getirmesini göz önüne getirin...

Benzer fotoğraf bugünün iktidarı için geçerli.

Ne zaman sıkışsalar veriyorlar mehteri!

Mehmet Akif veya Necip Fazıl'ın damardan şiirleri.

Son olarak Nazım'ın satırlarına sığındılar.

Hatırlayın seçim öncesinde güya Kandil'i fethediyorlardı oysa Kandil'i şimdi hiç ağızlarına almıyorlar.

ABD'ye şiirle had bildirilemez. Yüreğiniz yetiyorsa kapatın İncirlik Üssü'nü iptal edin Boeing'den 11 milyar dolarlık uçak satın alımını... Bunu yapamıyorsanız o zaman ne konuşup duruyorsunuz!

İKTİDAR O ÇETELERİ SAHİPLENİYOR MU?

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov Ankara'ya geldi.

Temel gündem Suriye'de İdlib!

Malum bu coğrafyada cihatçı-dinci çeteler var ve Suriye ile Rusya haklı olarak bunlar temizlensin istiyor.

Türkiye'yi yönetenler ise akıl almaz biçimde buna karşı çıkarak adeta bu unsurları sahipleniyor.

Pardon ama Ankara Suriye bölünsün ve PKK devleti kurulsun mu istiyor.

İstemiyor ise İdlib'in temizlenmesine niçin karşı çıkıyor?

Esad ile barışmak artık Türkiye için yüzde yüz beka sorunudur. Eğer bu olmazsa Türkiye bütün dünyada yalnız kalacaktır...

MİLLİ GELİR 5 BİN DOLARA İNDİ!

Sadece enflasyon sepetini değil malum milli gelir hesaplama sistemini de değiştirdiler.

Derken birden 10 bin dolara çıktığımız ilan edildi.

Bu ilan edişin üzerinden geçti 10 yıl.

Ve bugünkü tablo şudur:

Maalesef milli gelirimiz 5 bin küsür dolardır.

Diyorlar ki ekonomik saldırı var.

Tayyip Erdoğan geçmişte şunu söylemişti:

- "Siz güçlü olursanız saldırılardan etkilenmezsiniz. "

Bir papaz ile bu hale geldiysek ABD Rusya veya İran'a uyguladığı tarzda bir ambargo uygulasa ne oluruz düşünebiliyor musunuz?

TRUMP'TAN GİZLİ MESAJ?

Diyorlar ki krizin sorumlusu ABD Başkanı Trump!

O adamdan nefret ederim ama bu yaklaşım doğru değil.

Ben ve benim gibi çok sayıda isim seçim arefesinde "Ekonomik kriz geliyor seçime bunun için kaçıyorlar" diye haftalarca feveran etmedik mi?

Ne yani Trump bize ki ay sonra Türkiye aleyhine tweet atacağım ve kriz çıkaracağım" diye haber mi göndermişti?

Geçin bunları... Kriz zaten eşikteydi ve kıvılcım bekliyordu. Papaz olayı bahane. O olmasa dolar başka şekilde patlayacaktı.

CAN ATAKLI: ERDOĞAN KONUŞMASA BU KADAR DEDİKODU OLMAZDI



Türkiye'de artık her şey tek adamın kontrolünde.

Bu nedenle kimse kendi görevini gerektiği gibi yerine getirmiyor.

Ancak o tek adamdan talimat geldikten sonra harekete geçiliyor.

Çok sıcak bir örnek vereyim hemen;

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bankalardaki mevduatlara el konulacağı döviz hesaplarının TL'ye çevrileceği yönünde dedikodu yayanlar hakkında soruşturma açtı. Ardından Ankara'da da aynı yönde bir soruşturma başlatıldı.

İçişleri Bakanlığı da dedikodu yayan 346 sosyal medya hesabının saptandığını açıklayıp bunlar hakkında gerekenin yapılacağını bildirdi.

İyi de bütün bu gelişmeler durup dururken olmadı ki.

Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan Trabzon'da çok sert açıklamalar yapmasaydı muhtemelen bunların hiçbiri yaşanmayacaktı.

Erdoğan işadamlarına çok sert mesajlar verirken "Bankara hücum edip döviz almaya çalışmayın aksi takdirde B ve C planlarını devreye sokarım bunu da bilin" dedi.

En tepedeki "B ve C planı" diyor ama ne olduğunu söylemiyor buna karşı işadamlarının canının çok yanacağını ima ediyorsa bunun elbette bir sonucu olacaktır.

Nitekim oldu da.

Asya borsaları açılır açılmaz TL yerle bir oldu bundan panikleyenler de sosyal medya üzerinden "eyvah bankalara operasyon geliyor" endişelerini dile getirdiler.

Tahminim şu ki eğer bu iş planlıysa dedikoduyu yayan tek merkez vardır.

Diğerleri durumu görüp kervana katılanlardır.

Ama göreceksiniz eğer varsa böyle bir operasyonu başlatanın değil gece yarısı ekran başında oturan heyecanlı tiplerin başı yanacaktır.

Burada bana göre önemli olan Erdoğan talimat vermeden devletin hiçbir biriminin harekete geçememesidir.

Eğer "bankalardaki paralara el konulacağı" dedikodusunu yapmak suçsa ilgili birimler daha o an müdahale ederler.

Ama belli ki kimse bunu yapamıyor.

Koca Hazine Bakanı bile muhtemelen ne söyleyeceği konusunda Erdoğan'dantalimat alamadığıçin gece yarısı "Aksiyon planı hazır sabaha açıklayacağız" dedi.

Oysa ekonomi 24 saat yaşıyor ve memur mesaisi gibi karar açıklamaya kalkarsanız sonuçları çok kötü de olabilir.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

GLOBAL SALDIRI ALTINDAYSAK MÜSLÜMAN DÜNYA NİÇİN YANIMIZDA DEĞİL?

Ekonomi tepetaklak giderken iktidarın tek savunma silahı var.

Başarısızlığı asla kabul etmedikleri için "Her şey Amerika yüzünden oluyor"diyorlar.

Amerika Başkanı Trump'ın Türkiye'ye savaş açtığını söylüyorlar.

Bütün suçun global sermayede olduğunu Türkiye'yi batırmak istediklerini anlatıyorlar halka.

Hepsini doğru kabul edelim.

Merakım şu ki; her olayda slam dünyasının yanındayız" diye ortaya çıkmamıza rağmen şu anda neden yanımızda bir tek Müslüman ülkeyi bile göremiyoruz?

Suudileri falan bıraktım örneğin Azerbaycan'dan bir destek duyduk mu?

Katar ne diyor örneğin bu duruma?

Malezya bizi unuttu mu?

Türk Cumhuriyetleri ne alemde?

Kudüs için onca mücadele verdik Filistin'den bir dayanışma mesajı geldi mi?

Bir tek İran açıktan destek verdi çünkü biliyor ki asıl hedef kendisi. Bu nedenle Türkiye'nin yanında görünerek destek sağlamaya çabalıyor.

Muhteşem dış politikamız böyle bir şey galiba.

ŞAŞIRDIM

AYNI GEMİDEYİZ AMA SİZ FİLİKADA OTURUYOR OLMAYASINIZ

Erdoğan "Aynı gemideyiz batarsak birlikte batacağız" dedi. Üstelik "bir ekonomik savaştan" söz ediyor.

Oysa birkaç gün öncesine kadar her şeyin ne kadar iyi olduğunu söylüyordu.

Her şey iyiyse bu savaş lafı nereden çıktı?

Doğrusu ben de şaşırdım Erdoğan'ın sözlerine.

Çünkü bugüne kadar ülkenin neredeyse yarısını adam yerine koymayan gayrı milli vatan haini terörist gibi suçlamalar yönelten kendisi.

Ekonomi konusunda yapılan eleştirilere "sana ne sana mı soracağız sen kendi işine bak" diye cevaplayan Erdoğan'ın bir anda "aynı gemide olduğumuzu"hatırlaması ister istemez şaşırtıcı geliyor bana.

Evet şurası doğru ki aynı gemideyiz ancak öyle sanıyorum ki kendisi ve yakınları bir tahlisiye sandalının içinde oturuyor.

Batarsa biz boğuluruz orası kesin de o sandala binenler kurtarabilir.

KOMİK

SARAY'IN BİR "CADİLLAC CENAZE ARABASI" EKSİKTİ O DA TAMAMLANDI

Vatandaşa çağrı yapıyor Cumhurbaşkanı "yastık altındaki dolarınızı bozdurun ekonomiye katın" diyor.

Vatandaşın yastık altındaki doları ne kadardır ki 300 bilemedin 500 dolar.

Daha fazlası zaten evde saklanmaz ki.

Cumhurbaşkanı "milli birlik ve beraberlik ruhu" için bu çağrıyı yaparken o da ne saraya bir adet cenaze aracı satın alınmamış mı?

Üstelik dünyanın en pahalı markası olarak bilinen Cadillac.

Fiyatı da tam 750 bin dolar.

Cenaze aracı da elbette bir ihtiyaç.

Ama sarayın böyle bir ihtiyacı var mı?

Kim için kullanılacak bu cenaze arabası neden bu kadar pahalı bir araç seçildi?

Kim bilir belki Erdoğan bu arabayı fakirlerin cenazesine gönderecektir.

Onlar da "fakir yaşadık ama Erdoğan sayesinde zengin gibi gittik mezarlığa"diye sevineceklerdir ve reislerine daha da bir aşkla bağlanacaklardır.

NOT; Bu haber tabii ki doğru değil. Sosyal medya yalanı. Ama inanmayan kimse çıkmadı. Çünkü artık o kadar absürd bir hayat yaşıyoruz ki bunlar bile çok inandırıcı geliyor herkese…

BUNU YAZMAK GEREK

HAYATI TEK ŞİRKETTE GEÇMİŞ ADAMA KOCA HAZİNE BIRAKILDI

İş yapan ve aklı başıda kimle konuşsam "Damada hazine teslim edilirse böyle olur" diyor.

İktidar ekonomik kriz için suçu Amerika'ya yüklüyorlar ama damadın bakan yapılmasının da bunda payının büyük olduğu görülüyor.

Hazinenin başında damat yerine işinde daha ehil biri olsa muhtemelen bu oyunların oynanması zorlaşacaktı.

Çünkü ekonomideki en önemli nokta yönetimin güvenilir olmasıdır.

Peki ekonomi bu bakana nasıl güvensin.

1978 doğumlu yani 40 yaşındaki damat Fatih Koleji'nden sonra İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü'nü bitirmiş. Ardından Amerika'daki Pace Üniversitesi Lubin School of Business'te master ve doktora yapmış. Sonra da Çalık Holdig'e girmiş.

Yükselme kariyerinde sadece bu holding var.

Ekonomi deneyimi bir şirketle sınırlı olan devlet ve diplomasi konusunda hiçbir uzmanlığı olmayan birini alıp bir ülke yönetiminin en önemli koltuğunaoturtursanız gerçek bir başarı bekleme şansınız olmaz aslında.

TOKMAK: DOLAR BOZDURMAK!

"Yastıkaltındaki dolarlarınızı bozdurun Türk Lirası'na çevirin. Bu milli ve yerli mücadeledir" çağrısına uyan vatandaşların 50 dolar 80 dolar 100 dolar gibi paralarını bozdurdukları görülüyor.

Bunu küçümsememek lâzım… "Damlaya damlaya göl olur" derler ya… Fakat bu uzun süre alır. Ülkemizin "Damlaya damlaya göl olmasını" bekleyecek zamanı yok. Borç bini aşmış durumda…

Türkiye'ye büyük miktarda dolar ve Euro lâzım.

Devletten ballı ihaleler koparıp milletin "A…" sına koyduklarını söyleyen müteahhitler nerede? Şimdiye kadar onlardan dolar bozduran oldu mu? Olduysa ne kadar bozdurdular? Yoksa paralarını yurtdışına mı uçurdular? Londra'da Paris'te mütevazı evler değil mahalleler satın aldıklarını duyuyoruz.

Son yıllarda 12 bini aşkın dolar milyoneri zenginin ailece Türkiye'den yabancı ülkelere göç ettikleri biliniyor. Gidilen ülkeler Amerika Kanada başta olmak üzere bütün Batı ülkeleri… Atina ve Pire'de ev alıp Yunanistan'a göç eden Türkler bile var.

Şimdi önlemler alınıyormuş! Ne fayda? Atı alan Üsküdar'ı geçtikten sonra ne işe yarar?

YILMAZ ÖZDİL: AL SANA TREN!

3 Kasım 2002.

Akp iktidara geldi.

Sakıp Sabancı iş dünyasının duygularını dile getirdi.

"İkinci Özal trenine biniyoruz bizi Avrupa Birliği'ne götürecek trene biniyoruz demokrasi kazandı Türkiye yeniden inşa edilecek kavga yok gürültü yok herkes rahat olsun" dedi.

*

O gün Tüsiad başkanı Efes Pilsen'in sahibi Tuncay Özilhan'dı. Bugün neredeyse bira yasak… Efes Pilsen basketbol kulübünün ismi bile sansürlendi Pilsen demek bile yasaklandı.

*

Tuncay Özilhan'dan sonra Tüsiad başkanlığına Ömer Sabancı oturdu. Polis şiddetini eleştirdi. Asrın liderimiz anında cevap verdi "ben bunun amcasının katillerinin iadesiyle uğraşıyorum o kalkmış amcasının katillerinin ağzıyla konuşuyor" dedi. Hükümetin imam hatipler konusundaki ısrarını eleştirdi. Asrın liderimiz anında cevap verdi "böyle konuşursanız Tüsiad'a dinsiz derler" dedi. Önce terör yardakçılığı sonra dinsizlikle suçlanan Ömer Sabancı adeta buhar oldu o günden beri ortada görünmüyor.

*

Ömer Sabancı'dan sonra Tüsiad başkanlığına Arzuhan Doğan Yalçındağ oturdu. Türkiye vergi rekortmeni olan ailesine tarihte görülmemiş ebatta vergi cezası kesildi. Asrın liderimiz "bunların gazetelerini evinize sokmayın" dedi. Arzuhan hanım süresi dolmadan Tüsiad başkanlığından ayrılmak zorunda kaldı. Gitti "akiller heyeti"ne girdi gene yaranamadı. Yalan manşetlerle linç edilen Aydın Doğan malını mülkünü satmak zorunda kaldı imha edildi.

*

Arzuhan Doğan Yalçındağ çekilince Tüsiad başkanlığına Ümit Boyner oturdu. İnternet yasağına karşı çıkıp bireysel özgürlükleri savunduğu için bizzat başbakan yardımcısı tarafından "pornoculuk"la suçlandı. Yetmez ama evet referandumunda "bitaraf olan bertaraf olur" diye tehdit edildi. Asrın liderimiz gezi olayları sırasında miting kürsüsüne çıktı Cem Boyner'e ait mağazalara boykot çağrısı yaptı "mağazalarından alışveriş etmeyin" dedi.

*

Ümit Boyner çekilmek zorunda kalınca Tüsiad başkanlığına Muharrem Yılmaz oturdu. Ayyuka çıkan yolsuzlukları eleştirdi hukukun üstünlüğünü savundu. Hukuk öyle mi… Asrın liderimiz tarafından "vatana ihanet"le suçlandı. Şirketi hedef alındı havuz medyasında yalan haberlerle infaz edildi. Tarihte bir ilk yaşandı… Tarihte ilk kez bir Tüsiad başkanı Tüsiad başkanlığından istifa etti.

*

Muharrem Yılmaz istifa etmek zorunda kalınca Tüsiad başkanlığına Haluk Dinçer oturdu. Birkaç ay idare etti. Sonra hayatının hatasını yaparak gazetelere konuştu "cumhurbaşkanı devletin başıdır Tüsiad'ın muhatabı cumhurbaşkanı değildir başbakandır" deme gafletinde bulundu. Vay sen misin bunu diyen… Asrın liderimiz küstü "madem muhatap biz değiliz bundan sonraki davetlerine katılacak bir muhatap bulurlar artık" dedi. Yandaş medya Haluk Dinçer'i yerden yere vurmaya başladı fetocu ilan eden bile oldu imar yolsuzluğu yaptığını filan yazdılar evinin boy boy fotoğraflarını yayınlayarak açıkça hedef gösterdiler. Haluk Dinçer altı ay dayanabildi kaçarcasına bırakmak zorunda kaldı.

*

(Tüsiad Yüksek İstişare Konseyi Başkanlığı'nı Akp döneminde en uzun süreyle Mustafa Koç üstlenmişti. Rektörlerin kumpasla içeri tıkılmasını eleştirdiği için savcılık tarafından hakkında inceleme başlatıldı utanmasalar hapse atacaklardı. Divan Oteli'ni hücre evi ilan ettiler. Milgem'i elinden aldılar. Müfettiş yağdırdılar Tüpraş'a ceza üstüne ceza kestiler. "Kodadı Ananas" filan diye Pensilvanya'ya bağladılar. Mustafa Koç rahmetli oldu kurtuldu. )

*

Tüsiad koltuğuna oturacağına elektrikli sandalyeye otur daha iyi…

Tüsiad başka çare bulamadı düşük profilli başbakan modeli gibi suya sabuna dokunmayan düşük profilli yönetim biçimine geçti.

*

ABD ambargosuna direnen Türkiye'nin gelmiş geçmiş en namuslu başbakanlarından Bülent Ecevit'i devirmek için bangır bangır gazete ilanları veren Tüsiad'ın başına işte bunlar geldi.

*

Ve şimdi hâlâ… Asrın damadımız Berat Albayrak'ın yeni ekonomi modelini alkışlayarak seyredip "kendisine güvenimiz tam" diyen Güler Sabancı'yı görünce hatırlatayım bari dedim.

*

Sakıp Sabancı'nın "ikinci Özal trenine biniyoruz" diye sevindiği tren… Olsa olsa "Geceyarısı Ekspresi"ydi!

--

"INTERNATIONAL COVENANT ON CIVIL AND POLITICAL RIGHTS"

(Medeni ve Siyasi Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme)

19'uncu maddeyi şöyle açıklar:

Herkes engel olmaksızın fikirlere sahip olmalıdır.

Herkesin ifade özgürlüğü hakkı olmalıdır; bu hak her türlü bilgi ve fikirleri sınır olmaksızın sözlü yazılı basılmış sanat veyahutta herhangi dilediği bir medya ortamıyla öğrenme alma ve verme hakkıdır.

2'inci bölümdeki haklar özel haklar ve sorumluluklar getirir. Bu doğrultuda bazı limitler kanunlar tarafıyla uygulanabilir:

a) Başkalarının haklarına ve şöhretine saygı;

b) Ulusal güvenlik halk düzeni veyahutta halk sağlığı ve huzuru.

20'inci madde de; şiddet propagandalarını yasaklar.

19'uncu maddenin üçüncü bölümünde belirtilen iki bend gerek monarşik gerek militarist gerek muhafazakar rejimlerin talepleri doğrultusunda eklenilmiştir.

ÜLKEMİZİN İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNÂMESİ TERCÜMESİNİN 19'UNCU MADDESİ ŞÖYLE DER:

"Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak elde etmek veya yaymak hakkını içerir. "

1982 ANAYASASI'NDA DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GENEL ÇERÇEVESİ

1982 Anayasası'nda düşünce özgürlüğü ile ilişkili iki madde bulunmaktadır. Bunlardan ilki 1982 Anayasası'nın 25. maddesi olup; bu madde "Herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz" şeklindeki düzenleme ile ifade özgürlüğünü güvenceye almıştır. 25. madde düşünce özgürlüğü konusunda herhangi bir sınırlama sebebi düzenlememiştir.

Ancak 26. madde düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti başlığı altında "Herkes düşünce ve kanaatlerini söz yazı resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü radyo televizyon sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.

(Değişik: 3/10/2001-4709/9 md. ) Bu hürriyetlerin kullanılması millî güvenlik kamu düzeni kamu güvenliği Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması suçların önlenmesi suçluların cezalandırılması Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması başkalarının şöhret veya haklarının özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir. (Mülga: 3/10/2001-4709/9 md. )

Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler bunların yayımını engellememek kaydıyla düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.

(Ek fıkra: 3/10/2001-4709/9 md. ) Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunla düzenlenir" şeklinde düzenlemiş ve düşünceyi yayma ve açıklamanın bazı durumlarda kısıtlanabileceğini söylemiştir.

Anayasa'da yapılan değişiklikle daha önce 13. maddede sayılan genel sınırlama sebepleri kaldırılmış ancak oradaki sınırlama sebepleri 26. maddenin 2. fıkrasına eklenerek esas olarak düşünce özgürlüğünün geliştirilmesi için bir değişiklik meydana getirilmemiştir.

Temel hak ve özgürlükler konusunda kritik olan konulardan birisi de sınırlamanın sınırının ne olacağıdır. 2001'de yapılan değişiklikten önce sınırlamanın anayasal sınırı "demokratik toplum düzeninin gerekleri" ölçütü iken değişikle birlikte 13. maddede "Temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar Anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. " denilerek "demokratik toplum düzeninin gerekleri" ölçütü dışında "öz güvencesi" "ölçülük ilkesi" ve " laik cumhuriyetin gerekleri" gibi yeni ölçütlerle de sınırlamanın sınırı genişletilmiştir.

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINDAN YAPILAN SON DAKİKA AÇIKLAMASINDA

"Türkiye Cumhuriyeti Devletine yönelik; 15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki güçler tarafından gerçekleştirilen Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal barışını iç huzurunu birliğini ve ekonomik güvenliğini hedef alan ekonomik saldırılar kapsamında; bu amaca hizmet eder mahiyette her türlü yönlendirici haber yazılı ve görsel yayın operasyonel amaçlı sosyal medya hesapları ile birlikte ekonomik güvenliği tehdit içeren eylemlerde bulunan kişi ya da kişiler hakkında TCK'nın bankacılık Kanunu SPK mevzuatı ve ilgili kanun maddeleri uyarınca soruşturma başlatılmıştır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur"

denildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının da benzer bir soruşturma başlattığı bildirilldi.

TÜRK CEZA KANUNU : SUÇTA VE CEZADA KANUNÎLİK İLKESİ

Kanun No. 5237 Kabul Tarihi : 26. 9. 2004

MADDE 2.

(1) Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz

Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.

(2) İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.

Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.


---
a45UyF587661

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder