14 Ağustos 2018 Salı

NEVŞİN MENGÜ : DESTANIMIZI HOR GÖRDÜNÜZ BE!

NEVŞİN MENGÜ : DESTANIMIZI HOR GÖRDÜNÜZ BE!

14.08.2018

Bugünlerde vatan haini ilan edilmek çok kolay. Hükümet yanlış politikalar uyguladı o yüzden Türk Lirası çakıldı diyen herkes vatan haini ilan ediliyor. Linç edilemek istemeyen herkes "Amerika bize ekonomik komplo kurdu Reisin yanındayız" tiradını atmak zorunda. Bu tiradı haykırarak atan muhalefet mensupları da var. Maşallah Allah arttırsın!

Ama birilerinin de Kral Çıplak demesi gerekiyor ve evet Kral Çıplak.

Türkiye işin başından beri ABD'yi Türkiye'nin isteklerini yerine getirmemekle Türkiye'nin menfaatine olmayan adımlar atmakla suçluyor. Ve belli ki politika yapıcılar Türkiye'de misyonerlik yapan bir papazı rehin tutarak ABD'yi dize getirebileceğini falan düşündü tutmayınca da ekonomik savaş komplo diye haykırıyor. Ben size gerçeği söyleyeyim komplo falan değil de Türkiye artık ciddiye alınmıyor zira ciddiye alınacak halde değil.

Türkiye ABD'ye Fetullah Gülen'i neden iade etmiyor diye kızıyor. İlk bakışta anlaşılır diyelim. ABD Türkiye'den Gülen'in suçluluğu konusunda delil istiyor. Türkiye bavul bavul "delil" yolluyor ama delil denen şeyler yandaş gazete haberleri bir takım bölük pörçük ne bulunabilirse dosyaya tıkılmış ne İdüğü belirsiz şeylerden ibaret. Eğri oturup doğru konuşalım hükümet Gülen yapılanmasıyla ilgili dört başı mamur delil dosyası hazırlayamıyor çünkü o zaman işin ucu Türkiye'yi bugün yönetenlere dokunuyor.

Fetö ve AKP elele çalışıyordu devlet içinde ne yapıldıysa beraber yapıldı. Sonradan Cumhurbaşkanı "kandırıldım" şu bu dedi ama tüm dünyanın Türk insanı naifliğinde "he tamam kandırıldıysa ok o zaman" demesini bekleyemezsiniz. Yıllarca Gülencilerle el ele çalışan hatta ülke ülke gezip Gülen okullarını açtırın diye her ülkeye baskı yapan bu yönetimin şu anda Gülenist yapılanma hakkında dünyaya anlatmaya çalıştıkları güvenilir ve inandırıcı bulunmuyor.

Ha keza 15 Temmuz da öyle. Türkiye kendince vatandaşların egzoslara tişört tıkamak suretiyle! Bir darbe girişimini durdurarak destan yazıldığını falan söylüyor. Kusura bakmayın ama dünya bunu da inandırıcı bulmuyor. Ne olduğu nasıl başladığı kimin işin içinde olduğu kimin olmadığı belirsiz bir darbe girişimi. Kızan çok olacak ama dost acı söyler Türkiye tişörtlerle tank durdurduk falan dedikçe millet anca gülüyor.

Türkiye'deki iktidar iç politikada satabileceği hatta başarıyla da sattığı bir anlatı üretti. Bunu iç siyasette iyi de satıyor hatta bu konuda o kadar başarılı ki muhalefet de peşine takıyor Türkiye bu yazdığı destanlar! konusunda kendi çalıyor kendi oynuyor.

Dışarıdan bakıldığında ise görünen şu: Türkiye'yi son 10 yıl boyunca beraber yönetmiş iki klik çatışmış araları bozulmuş şimdi biri birini elimine etmeye çalışıyor. iktidar eski ortağını elimine etme bahanesiyle demokrasiyi askıya alıyor kendine biat etmeyen herkese her kesime mezalim uyguluyor. Destan yazıyoruz Türkiye düşmanlarıyla savaşıyoruz denilen Türkiye'de iktidar ve iktidar yanlısı bir kesim arasında al takke ver külah alışveriş devam ediyor.

Araziler iktidara yakın dindar vakıflara peşkeş çekiliyor. İktidara yakın firmaların yaptığı köprülere tünellere hükümet dolarla geçiş garantisi veriyor; yani vatandaşın vergisiyle kendine yakın iş adamlarını besliyor.

Bunun karşılığında bu iş adamlarına medyayı finanse ettiriyor ve Türkiye'de medyada sadece Erdoğan'a yönelik övgüler yer alabiliyor. İktidarın yaptığı yanlışları her söyleyenin her yazan çizenin sesi kesiliyor. İşte bu tabloya kimse destan diye bakmıyor.

https://www.birgun.net/haber-detay/destanimizi-hor-gordunuz-be-226984.html

--

"INTERNATIONAL COVENANT ON CIVIL AND POLITICAL RIGHTS"

(Medeni ve Siyasi Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme)

19'uncu maddeyi şöyle açıklar:

Herkes engel olmaksızın fikirlere sahip olmalıdır.

Herkesin ifade özgürlüğü hakkı olmalıdır; bu hak her türlü bilgi ve fikirleri sınır olmaksızın sözlü yazılı basılmış sanat veyahutta herhangi dilediği bir medya ortamıyla öğrenme alma ve verme hakkıdır.

2'inci bölümdeki haklar özel haklar ve sorumluluklar getirir. Bu doğrultuda bazı limitler kanunlar tarafıyla uygulanabilir:

a) Başkalarının haklarına ve şöhretine saygı;

b) Ulusal güvenlik halk düzeni veyahutta halk sağlığı ve huzuru.

20'inci madde de; şiddet propagandalarını yasaklar.

19'uncu maddenin üçüncü bölümünde belirtilen iki bend gerek monarşik gerek militarist gerek muhafazakar rejimlerin talepleri doğrultusunda eklenilmiştir.

ÜLKEMİZİN İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNÂMESİ TERCÜMESİNİN 19'UNCU MADDESİ ŞÖYLE DER:

"Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak elde etmek veya yaymak hakkını içerir. "

1982 ANAYASASI'NDA DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GENEL ÇERÇEVESİ

1982 Anayasası'nda düşünce özgürlüğü ile ilişkili iki madde bulunmaktadır. Bunlardan ilki 1982 Anayasası'nın 25. maddesi olup; bu madde "Herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz" şeklindeki düzenleme ile ifade özgürlüğünü güvenceye almıştır. 25. madde düşünce özgürlüğü konusunda herhangi bir sınırlama sebebi düzenlememiştir.

Ancak 26. madde düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti başlığı altında "Herkes düşünce ve kanaatlerini söz yazı resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü radyo televizyon sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.

(Değişik: 3/10/2001-4709/9 md. ) Bu hürriyetlerin kullanılması millî güvenlik kamu düzeni kamu güvenliği Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması suçların önlenmesi suçluların cezalandırılması Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması başkalarının şöhret veya haklarının özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir. (Mülga: 3/10/2001-4709/9 md. )

Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler bunların yayımını engellememek kaydıyla düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.

(Ek fıkra: 3/10/2001-4709/9 md. ) Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunla düzenlenir" şeklinde düzenlemiş ve düşünceyi yayma ve açıklamanın bazı durumlarda kısıtlanabileceğini söylemiştir.

Anayasa'da yapılan değişiklikle daha önce 13. maddede sayılan genel sınırlama sebepleri kaldırılmış ancak oradaki sınırlama sebepleri 26. maddenin 2. fıkrasına eklenerek esas olarak düşünce özgürlüğünün geliştirilmesi için bir değişiklik meydana getirilmemiştir.

Temel hak ve özgürlükler konusunda kritik olan konulardan birisi de sınırlamanın sınırının ne olacağıdır. 2001'de yapılan değişiklikten önce sınırlamanın anayasal sınırı "demokratik toplum düzeninin gerekleri" ölçütü iken değişikle birlikte 13. maddede "Temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar Anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. " denilerek "demokratik toplum düzeninin gerekleri" ölçütü dışında "öz güvencesi" "ölçülük ilkesi" ve " laik cumhuriyetin gerekleri" gibi yeni ölçütlerle de sınırlamanın sınırı genişletilmiştir.

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINDAN YAPILAN SON DAKİKA AÇIKLAMASINDA

"Türkiye Cumhuriyeti Devletine yönelik; 15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki güçler tarafından gerçekleştirilen Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal barışını iç huzurunu birliğini ve ekonomik güvenliğini hedef alan ekonomik saldırılar kapsamında; bu amaca hizmet eder mahiyette her türlü yönlendirici haber yazılı ve görsel yayın operasyonel amaçlı sosyal medya hesapları ile birlikte ekonomik güvenliği tehdit içeren eylemlerde bulunan kişi ya da kişiler hakkında TCK'nın bankacılık Kanunu SPK mevzuatı ve ilgili kanun maddeleri uyarınca soruşturma başlatılmıştır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur"

denildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının da benzer bir soruşturma başlattığı bildirilldi.

TÜRK CEZA KANUNU : SUÇTA VE CEZADA KANUNÎLİK İLKESİ

Kanun No. 5237 Kabul Tarihi : 26. 9. 2004

MADDE 2.

(1) Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz

Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.

(2) İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.

Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.


---
a45UyF587661

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder