13 Ağustos 2018 Pazartesi

UZMANLAR UYARDI: KRİZ DİĞER ÜLKE PARALARINI DA VURDU

Demek ki, neymiş, Almanya bizi kıskanmıyormuş.

Almanya, İtalya, İspanya, hatta Fransa bolca borç verdiği bir ülkenin iflas etmesinden büyük endişe duyuyormuş.


Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  


UZMANLAR UYARDI: KRİZ DİĞER ÜLKE PARALARINI DA VURDU

Türk Lirası'nın hızlı değer kaybına neden olan ekonomik kriz hem gelişmekte olan ülkelerin para birimlerini hem de bankacılık risklerinden ötürü Avro'yu son dönemlerin en düşük seviyelerine geriletti.

FT: AB bankalarının Türkiye endişeleri arttı

Financial Times: Avrupa Merkez Bankası liranın düşüşünün AB bankalarına etkisinden kaygılı

13 Ağustos 2018 Pazartesi 15:26

Türkiye ekonomisindeki kötü gidişat uluslararası piyasalarda da etkisini gösteriyor. Güney Afrika para birimi Rand 2016 yılı ortalarından bu yana en düşük seviyelere inerken Rus Rublesi de son 2-2 5 senenin en düşük değerine geriledi.

Hint Rupisi tarihinin en düşük seviyesini görürken Endonezya'da Rupiah'ın yaklaşık üç yılın en düşük seviyesine inmesi üzerine merkez bankası müdahalede bulundu. Çin'de Yuan yüzde 0 5 puan değer kaybederken bu son dört haftanın en sert günlük düşüşü oldu.

Avrupa'yı da vurdu

Türkiye'deki ekonomik durumun etkisi gelişmekte olan piyasalarla sınırlı değildi. Türkiye'nin sürüklendiği krizin Avrupa bankalarına yönelik riski nedeniyle yaşanan endişeler Avro'yu son bir yılın en düşük seviyelerine geriletti.

Türkiye'de bulunan iştirakleri dolayısıyla bu ülkede önemli işlem hacmine sahip Avro Bölgesi bankaları arasında yer alan İtalyan UniCredit Fransız BNP Paribas ve İspanyol BBVA'nın hisse senetleri yüzde 2 6'ya varan oranlarda değer kaybetti.

"Birkaç ay içinde hissederler"

Türkiye'nin durumunun "küresel risk yarattığını" belirten ADS Securities şirketinin finans piyasası uzmanı Konstantinos Anthis "Türkiye'nin dünyanın geri kalanıyla kısıtlı bağları olmasına karşın krizin Türk bankaları üzerinden Avrupa'ya yayılması ana endişelerden biri" ifadesini kullandı.

İngiltere merkezli ekonomik araştırma kurumu olan The Economist Intelligence Unit'in Türkiye uzmanı Agathe Demarais de Türk Lirası'ndaki değer kaybının diğer ülke ekonomilerine etkisini değerlendirdi. u ana kadar liranın çakılmasının Avrupa'ya ve dünyanın geri kalanına etkisi sınırlı oldu" diyen Demarais "Ancak Türkiye ile güçlü bağları olan Batılı bankalar birkaç ay içinde Türk şirketlerin döviz cinsinden borçlarını ödemede zorlanmasıyla krizin etkisini hissedecektir" dedi. Demarais Lira'daki aşırı değer kaybının yabancı bankalara olan borçları bu yılın başından beri iki katına çıkardığını sözlerine ekledi.

Merkez Bankası'nın açıkladığı tedbirler

TL'nin önlenemeyen değer kaybı üzerine Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ticari bankaların likidite darboğazına girmesinin önleneceğini ve finans piyasalarının yakından takip edilerek gerekli önlemlerin alınacağını duyurmuştu. Merkez Bankası finans piyasasına 10 milyar Lira 6 milyar dolar ve 3 milyar dolarlık da altın sürülebilmesi için mevduat munzam karşılıklarını düşürdü. Ayrıca Lira rezervinin korunabilmesi amacıyla dolar'ın yanında Avro'nun da kullanılabileceği açıklandı. Merkez Bankası'nın açıklaması Türk Lirası'nın düşüşünü geçici olarak yavaşlatabildi.

IMF önerisi

Alman Ekonomik Araştırma Enstitüsü ifo'nun Başkanı Clemens Fuest Türkiye'ye Uluslararası Para Fonu'ndan (IMF) yardım istemesini önerdi. Fuest Handelsblatt gazetesi için kaleme aldığı makalede Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik durumun büyük endişe kaynağı olduğunu dile getirdi. Clemens Fuest hafta başında yürürlüğe giren Amerikan yaptırımlarının bardağı taşıran son damla olduğunu kaydetti. IMF yardımları ekonomi politikalarının değiştirilmesi şartına bağlı olduğundan Türk hükümeti şu ana kadar yardım istemeye yanaşmadı.

Türk Lirası dolar karşısında yıl başından bu yana yüzde 40 oranında değer kaybetti. Lira üzerindeki baskının artmasında başkanlık sistemine geçişten sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ekonomi ve para politikalarına daha fazla müdahale etmesinden duyulan endişeler ve ABD ile Türkiye arasındaki siyasi gerginlik önemli rol oynuyor. Her fırsatta yüksek faiz oranlarına karşı olduğunu söyleyen ve Merkez Bankası üzerinde daha fazla söz sahibi olmak isteyen Erdoğan bankaların ucuz krediyle ekonomik büyümeyi teşvik etmesinden yana. Ekonomistler ise Lira'nın değer kaybetmesinin ancak faizleri arttırmak suretiyle önlenebileceğini belirtiyor.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ekonomi/1054297/Uzmanlar_uyardi__Kriz_diger_ulke_paralarini_da_vurdu.html#


--

"INTERNATIONAL COVENANT ON CIVIL AND POLITICAL RIGHTS"

(Medeni ve Siyasi Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme)

19'uncu maddeyi şöyle açıklar:

Herkes engel olmaksızın fikirlere sahip olmalıdır.

Herkesin ifade özgürlüğü hakkı olmalıdır; bu hak her türlü bilgi ve fikirleri sınır olmaksızın sözlü yazılı basılmış sanat veyahutta herhangi dilediği bir medya ortamıyla öğrenme alma ve verme hakkıdır.

2'inci bölümdeki haklar özel haklar ve sorumluluklar getirir. Bu doğrultuda bazı limitler kanunlar tarafıyla uygulanabilir:

a) Başkalarının haklarına ve şöhretine saygı;

b) Ulusal güvenlik halk düzeni veyahutta halk sağlığı ve huzuru.

20'inci madde de; şiddet propagandalarını yasaklar.

19'uncu maddenin üçüncü bölümünde belirtilen iki bend gerek monarşik gerek militarist gerek muhafazakar rejimlerin talepleri doğrultusunda eklenilmiştir.

ÜLKEMİZİN İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNÂMESİ TERCÜMESİNİN 19'UNCU MADDESİ ŞÖYLE DER:

"Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak elde etmek veya yaymak hakkını içerir. "

1982 ANAYASASI'NDA DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GENEL ÇERÇEVESİ

1982 Anayasası'nda düşünce özgürlüğü ile ilişkili iki madde bulunmaktadır. Bunlardan ilki 1982 Anayasası'nın 25. maddesi olup; bu madde "Herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz" şeklindeki düzenleme ile ifade özgürlüğünü güvenceye almıştır. 25. madde düşünce özgürlüğü konusunda herhangi bir sınırlama sebebi düzenlememiştir.

Ancak 26. madde düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti başlığı altında "Herkes düşünce ve kanaatlerini söz yazı resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü radyo televizyon sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.

(Değişik: 3/10/2001-4709/9 md. ) Bu hürriyetlerin kullanılması millî güvenlik kamu düzeni kamu güvenliği Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması suçların önlenmesi suçluların cezalandırılması Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması başkalarının şöhret veya haklarının özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir. (Mülga: 3/10/2001-4709/9 md. )

Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler bunların yayımını engellememek kaydıyla düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.

(Ek fıkra: 3/10/2001-4709/9 md. ) Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunla düzenlenir" şeklinde düzenlemiş ve düşünceyi yayma ve açıklamanın bazı durumlarda kısıtlanabileceğini söylemiştir.

Anayasa'da yapılan değişiklikle daha önce 13. maddede sayılan genel sınırlama sebepleri kaldırılmış ancak oradaki sınırlama sebepleri 26. maddenin 2. fıkrasına eklenerek esas olarak düşünce özgürlüğünün geliştirilmesi için bir değişiklik meydana getirilmemiştir.

Temel hak ve özgürlükler konusunda kritik olan konulardan birisi de sınırlamanın sınırının ne olacağıdır. 2001'de yapılan değişiklikten önce sınırlamanın anayasal sınırı "demokratik toplum düzeninin gerekleri" ölçütü iken değişikle birlikte 13. maddede "Temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar Anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. " denilerek "demokratik toplum düzeninin gerekleri" ölçütü dışında "öz güvencesi" "ölçülük ilkesi" ve " laik cumhuriyetin gerekleri" gibi yeni ölçütlerle de sınırlamanın sınırı genişletilmiştir.

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINDAN YAPILAN SON DAKİKA AÇIKLAMASINDA

"Türkiye Cumhuriyeti Devletine yönelik; 15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki güçler tarafından gerçekleştirilen Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal barışını iç huzurunu birliğini ve ekonomik güvenliğini hedef alan ekonomik saldırılar kapsamında; bu amaca hizmet eder mahiyette her türlü yönlendirici haber yazılı ve görsel yayın operasyonel amaçlı sosyal medya hesapları ile birlikte ekonomik güvenliği tehdit içeren eylemlerde bulunan kişi ya da kişiler hakkında TCK'nın bankacılık Kanunu SPK mevzuatı ve ilgili kanun maddeleri uyarınca soruşturma başlatılmıştır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur"

denildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının da benzer bir soruşturma başlattığı bildirilldi.

TÜRK CEZA KANUNU : SUÇTA VE CEZADA KANUNÎLİK İLKESİ

Kanun No. 5237 Kabul Tarihi : 26. 9. 2004

MADDE 2.

(1) Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz

Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.

(2) İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.

Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.


---
a45UyF587661

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder