"SURİYE'DE İŞLER TERSİNE DÖNÜYOR"
08.2018 10:30
Türkiye'nin Suriye'de daha zor bir sürece girdiğini söyleyen Emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş işlerin aleyhimize geliştiğini söyledi.
Fatih ERBOZ/AnkaraTürkiye Suriye'de her geçen gün daha zorlu bir sürece doğru gidiyor.
Türkiye Emekli Subaylar Derneği ( TESUD) Başkanı emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş sadece Suriye'de değil her yerde işlerin aleyhimize geliştiğini söyledi.
Karakuş "Bizim en kısa zamanda siyaset ile bu işi halletmemiz ve muhakkak İdlib'e saldırıyı engellememiz gerek.
Saldırıyı durduramazsak 2 milyon kişi gelecek ve bu insanlar da fazla tekin insanlar değil.
Orada Uygur Türklerinden bir kısmını getirsek Çin'e karşı olan Çeçenler var Rusya'ya karşı olan bu yetmiyormuş gibi Rusya ve Çin'de İdlib'e girmek istiyor.
Türkiye en kısa zamanda Esad ile anlaşmazsa işimiz zor" dedi.
Suriye'de işlerin Türkiye'nin istediği gibi gitmediğine dikkat çeken Karakuş sözlerini şöyle sürdürdü:
"Suriye'de işler tersine döndü.
Daha önce Esad bizden çekiniyordu şimdi biz Esad'dan çekinme konumuna girdik maalesef böyle bir durum çıktı ortaya.
Suriye'de değil her yerde aleyhimize gelişiyor işler.
Bizim en kısa zamanda siyaset ile bu işi halletmemiz ve muhakkak İdlib'e saldırıyı engellememiz gerek.
Saldırıyı durduramazsak 2 milyon kişi gelecek Dış ilişkiler istediğimiz şartlarda gitmiyor."
ABD'nin İdlib'de olmadığını beliren Karakuş "ABD ile ilişkilerimiz iyi değil ABD'yi buraya sokmanın anlamı yok.
ABD mümkün olduğu kadarıyla PKK-PYD'ye güçlü silahlar vermeye devam ediyor.
Bunun nedeni bölgede ABD'nin eli zayıf olsa bile özerklik çalışmalarının sürmesini istiyor.
Esad ise onlara özerklik vermemek için İdlib'de bir takım imkânlar tanımaya çalışıyor.
Bu ortam içinde Türkiye'nin fazla zamanı yok yapacağı bir şey de yok" diye konuştu.
Türkiye'nin stratejik davranması durumunda birçok şeyi yapabileceğini dile getiren Karakuş elinde çok koz olduğunu ama yanlış yapıldığını aktardı.
Karakuş şöyle devam etti: "Papazı neden bırakmıyorsunuz? Almaya Başbakanı Merkel geliyor birini istiyor veriyoruz.
Türkiye'deki adalet sistemi nasıl çalışıyor görüyor? Balyoz ve Ümraniye davalarından hapis yatmış olanlar kumpas olduğu ortaya çıkmış olmasına rağmen tazminat alamıyor.
ABD'liler bunları takip ediyor."
Emekli general Erdoğan Karakuş "Muhakkak İdlib'e saldırıyı engellememiz gerek.
Saldırıyı durduramazsak 2 milyon kişi gelecek ve bu insanlar da fazla tekin insanlar değil" dedi.
Kaynak Yeniçağ: "Suriye'de işler tersine dönüyor"
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/suriyede-isler-tersine-donuyor-201853h.htm
"INTERNATIONAL COVENANT ON CIVIL AND POLITICAL RIGHTS"
(Medeni ve Siyasi Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme)
19'uncu maddeyi şöyle açıklar:
Herkes engel olmaksızın fikirlere sahip olmalıdır.
Herkesin ifade özgürlüğü hakkı olmalıdır; bu hak her türlü bilgi ve fikirleri sınır olmaksızın sözlü yazılı basılmış sanat veyahutta herhangi dilediği bir medya ortamıyla öğrenme alma ve verme hakkıdır.
2'inci bölümdeki haklar özel haklar ve sorumluluklar getirir. Bu doğrultuda bazı limitler kanunlar tarafıyla uygulanabilir:
a) Başkalarının haklarına ve şöhretine saygı;
b) Ulusal güvenlik halk düzeni veyahutta halk sağlığı ve huzuru.
20'inci madde de; şiddet propagandalarını yasaklar.
19'uncu maddenin üçüncü bölümünde belirtilen iki bend gerek monarşik gerek militarist gerek muhafazakar rejimlerin talepleri doğrultusunda eklenilmiştir.
ÜLKEMİZİN İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNÂMESİ TERCÜMESİNİN 19'UNCU MADDESİ ŞÖYLE DER:
"Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak elde etmek veya yaymak hakkını içerir. "
1982 ANAYASASI'NDA DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GENEL ÇERÇEVESİ
1982 Anayasası'nda düşünce özgürlüğü ile ilişkili iki madde bulunmaktadır. Bunlardan ilki 1982 Anayasası'nın 25. maddesi olup; bu madde "Herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz" şeklindeki düzenleme ile ifade özgürlüğünü güvenceye almıştır. 25. madde düşünce özgürlüğü konusunda herhangi bir sınırlama sebebi düzenlememiştir.
Ancak 26. madde düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti başlığı altında "Herkes düşünce ve kanaatlerini söz yazı resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü radyo televizyon sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.
(Değişik: 3/10/2001-4709/9 md. ) Bu hürriyetlerin kullanılması millî güvenlik kamu düzeni kamu güvenliği Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması suçların önlenmesi suçluların cezalandırılması Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması başkalarının şöhret veya haklarının özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir. (Mülga: 3/10/2001-4709/9 md. )
Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler bunların yayımını engellememek kaydıyla düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.
(Ek fıkra: 3/10/2001-4709/9 md. ) Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunla düzenlenir" şeklinde düzenlemiş ve düşünceyi yayma ve açıklamanın bazı durumlarda kısıtlanabileceğini söylemiştir.
Anayasa'da yapılan değişiklikle daha önce 13. maddede sayılan genel sınırlama sebepleri kaldırılmış ancak oradaki sınırlama sebepleri 26. maddenin 2. fıkrasına eklenerek esas olarak düşünce özgürlüğünün geliştirilmesi için bir değişiklik meydana getirilmemiştir.
Temel hak ve özgürlükler konusunda kritik olan konulardan birisi de sınırlamanın sınırının ne olacağıdır. 2001'de yapılan değişiklikten önce sınırlamanın anayasal sınırı "demokratik toplum düzeninin gerekleri" ölçütü iken değişikle birlikte 13. maddede "Temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar Anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. " denilerek "demokratik toplum düzeninin gerekleri" ölçütü dışında "öz güvencesi" "ölçülük ilkesi" ve " laik cumhuriyetin gerekleri" gibi yeni ölçütlerle de sınırlamanın sınırı genişletilmiştir.
İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINDAN YAPILAN SON DAKİKA AÇIKLAMASINDA
"Türkiye Cumhuriyeti Devletine yönelik; 15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki güçler tarafından gerçekleştirilen Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal barışını iç huzurunu birliğini ve ekonomik güvenliğini hedef alan ekonomik saldırılar kapsamında; bu amaca hizmet eder mahiyette her türlü yönlendirici haber yazılı ve görsel yayın operasyonel amaçlı sosyal medya hesapları ile birlikte ekonomik güvenliği tehdit içeren eylemlerde bulunan kişi ya da kişiler hakkında TCK'nın bankacılık Kanunu SPK mevzuatı ve ilgili kanun maddeleri uyarınca soruşturma başlatılmıştır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur"
denildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının da benzer bir soruşturma başlattığı bildirilldi.
TÜRK CEZA KANUNU : SUÇTA VE CEZADA KANUNÎLİK İLKESİ
Kanun No. 5237 Kabul Tarihi : 26. 9. 2004
MADDE 2.
(1) Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz
Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.
(2) İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.
Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
---
a45UyF587661
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder