12 Aralık 2018 Çarşamba

ŞEHİT KİME DENİR ŞEHİT SAYILABİLMENİN ŞARTLARI NELERDİR?

ŞEHİT KİME DENİR ŞEHİT SAYILABİLMENİN ŞARTLARI NELERDİR?

İzin almadığımdan yazarın kimliğini gizlemek istedim.

Son 15 yılda 90 yılda dejenere edilemeyen herşey iktidar partisi sayesinde tahrip edildi. Tahrip ve dejenere edilen en önemli konuların başında da ŞEHİTLİK konusu geliyor. Öyle ki geçmiş yıllarda Erdoğan'ın VIP hizmeti ile gittiği kutsal topraklarda eşcinsel ilişki için aldığı üç Viagra hapının kalp krizine yolaçması sonucu ölen cumhuriyet ordu ve Atatürk düşmanı yobaz ve alçak hain bir gazeteci Edirnekapı Şehitliği'ne cumhurbaşkanının oluru ve emriyle gömüldü...

Askerliğini yaptığı sırada evlatlarını yitirenler kamuoyunun kolayca unutuverdiği ölü canları hiç unutmayanlardır. Çünkü onlar kaybettikleri çocuklarını bizlerin bildiği şekilde bir takım sayısal veriler olarak değil hatıralar olarak yaşarlar. Yitip gidenin; kokusunu bilirler ilk adımlarını bilirler yaşadıklarını ve yaşayamadıklarını bilirler…

Şehit Kimdir?

Mevzuatımızda şehitliğin tanımını yapan bağlayıcı bir düzenleme henüz yok. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi bir kimsenin şehit sayılabilmesi için Şehitlik Yönergesi hükümlerine uygun olarak ölmesi gerektiği belirtiyor. Milli Savunma Bakanlığı'nın Şehitlik Yönergesi' ne göre;

1) Fiilen ateş altında ölenler

2) Harpte yaralanıp tedavi sırasında ölenler

3) İç güvenlik görevlerinde veya terör ve anarşi ile mücadelede ölenler.

İç güvenlik görevinde yaralanıp tedavi sırasında ölenler

4) Eğitim Ya da Tatbikat Yapan Askerlerden Görev sırasında veya görev yerinden ayrıldıktan sonra meydana gelen olayda ölenler

5) Görev sırasında yaralanıp da sonradan bu yaranın sebep ve tesiriyle ölenler

6) Kaçakçılığın men ve takibinde çatışmada ölenler

7) Sınır emniyet hizmetlerinde iken silahlı çatışmada ölenler

8) Sınır emniyet hizmetine yönelik faaliyetler sırasında kaza ve olaylarda ölenler

9) Aileleri istediği takdirde; ölen savunma bakanları orgeneraller ve oramiraller

10) TSK mensubu ve ayrılanlardan asker olmaları nedeniyle teröre maruz kalmaları sonucu ölenler

11) Herhangi bir askeri tesisin afetlere maruz kalması sonucu ölenler

12) Vazifeli olarak askeri uçak veya helikopter gemi ve denizaltının herhangi bir sebep ile düşmesi batması infilak etmesi sonucu ölenler

13) Görev için yurt dışında bulunan TSK personelinden; bu görevlerinden dolayı maruz kaldıkları tedhiş veya suikast sonucu ölenler şehit olarak tanımlanmaktadır.

Yaşamını yitiren kişilerin şehit sayılmaması durumunda aileler ne yapmalıdır?

Askerlik hizmetini ifa ederken vefat eden kişilerin şehit kabul edilip edilmemesi tartışmalara yol açan bir konudur. Ailelerin öncelikle Milli Savunma Bakanlığı'na noter vasıtasıyla talepname göndererek tazminat talep etmesi gerekiyor devamında gelecek olan muhtemel red yazısı üzerine veya cevap verilmemesi üzerine klasik tazminat davası formatında dava açılmalıdır. Açılan davalarda verilen kararlardan bazıları bakanlığın sayfasından incelenebilir. Bu kararları özetleyerek örnek vermek gerekirse;

Askerlik hizmeti yaparken görevi sırasında geçirdiği trafik kazası sonucu vefat eden Jandarma erinin şehit sayılması mümkün görülmemiştir.

Mesai saatinde aynı birlikte görevli askerin kasti eylemi sonucu silahla vurularak öldürülen astsubayın şehit sayılması mümkün görülmemiştir.

Nöbet hizmeti esnasında asker arkadaşının taksirli fiili sonucu vefat eden erin şehit sayılması mümkün değildir.

Askerlik görevini yaparken karbon monoksit zehirlenmesine bağlı solunum yetmezliği sebebiyle yaşamını kaybeden-davacının yakını-müteveffa erin şehit sayılmaması ve şehit mezarı yaptırılmaması işlemi hukuka uygundur.

Hudut birliğinde görevli olmakla birlikte bir askeri aracın devrilmesi sonucu vefat eden erin mevcut mevzuat hükümleri karşısında şehit sayılabilmesi mümkün değildir.

Askerliğini yaptığı sırada intihar eden kimler şehit sayılır mı?

Anayasamızda askerlik hizmeti "hak ve ödev" olarak düzenlenmiştir. Askerliğin "zorunlu" olması nedeniyle yükümlülük süresince de gerçekleştiren kişinin hizmet halinde olduğunun kabulü gereklidir.

Kışlada meydana gelen ölüm olayları nedeniyle hakkına iç hukuk yollarını tüketerek ulaşamadığını düşünün ölen kişinin yakınları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi' ne başvurmaktadır. Yapılan başvurular ölüm sebeplerine göre; cinayet kaza olayları intihar nedeniyle hayatını kaybetme olarak 3' e ayrılmaktadır. T. C. Anayasasının 125. maddesine göre idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Ancak; idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği Anayasa'da belirtilmediği için bu boşluk yargı kararları ile doldurulmaya çalışılmıştır.

Kışlada intihar olayları ile ilgili açılacak adli soruşturmalarda öncelikle bireysel ihmal kast veya kusuru olan sorumluların bulunması için çalışılır. Çıkacak sonuç ne olursa olsun idarenin yaşam hakkını koruma sorumluluğu ortadan kalkmayacaktır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başvuranlara ait olaylarda intihar eyleminin adli yönünden farklı olarak zorunlu yükümlülerin yaşam hakkını korumanın gerekliliği yönünde kararlar vermektedir. Yaşam hakkını korumaya yönelik sorumlulukları tam olarak yerine getirmeyen devletlerin hem sözleşmeyi ihlal etiğine hem de istem bulunması halinde tazminat ödemesine de hükmedilmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin intihar olaylarını fiziken durdurma çalışmalarının yanında aynı zamanda yükümlülerin haklarının da koruması gerektiğini düşünüyorum. Artık hak korumaya yönelik oluşumlar çok şükür ki yaşanan olayları duymamızı sağlıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri' de acilen alınması gerekli önlemler TSK'da Mobbing ve İntihar Vakaları Sempozyumunda dile getirilmişti.

Ankara 4. İdare Mahkemesi intihar ettiği iddia edilen Er Remzi Kılıçaslan'ın ailesinin açtığı davada ilk defa intihar eden bir askerin görev şehidi sayılarak askerin ailesine "vazife malulü" maaşı bağlanmasına karar vermişti. Bu karar emsal olabilecek niteliktedir.

--   a45UyF587661

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder