19 Aralık 2018 Çarşamba

Bu gün öne çıkan bazı haberler 2018-12-19 -5

'ZAFER ANITI' YENİ HAVALİMANI SULAR ALTINDA...

19 Aralık 2018 11:17

Yeni İstanbul Havalimanı şantiye alanını şiddetli yağış nedeniyle su bastı. Bazı araçların sular altında kaldığı görüldü.

AKP'nin şovuna sahne olarak 29 Ekim'de resmi açılışı yapılan 3. havalimanı bugün İstanbul'da görülen yağışla birlikte küçük bir göle döndü.

Erdoğan'ın "Zafer anıtı" diye nitelediği havalimanında ana şantiye alanının bulunduğu bölge sular altında kalırken şantiyenin hemen alt bölümünde bulunan otopark alanındaki araçların sulara gömüldüğü görüldü.

Sular altındaki alandan görüntüler içeren bir video da İnşaat ve Yapı İşçileri Sendikası'nın (İYİ-SEN) sosyal medya hesaplarından paylaşıldı. İYİ-SEN açıklamasında şantiyedeki kamp ve servis bölgesini sağanak yağış nedeniyle su bastığı belirtildi "Kölece değil insanca çalışmak ve barınmak istiyoruz talebimizi görmezden gelen İGA bu rezaletin sorumlusudur. " ifadeleri kullanıldı.

Havalimanı'na taşınma konusunda dün gerçekleştirilen toplantıdan ertelenme kararı çıktığı öğrenilmiş taşınmanın Mart ayında yapılmasının öngörüldüğü belirtilmişti.

https://gazetemanifesto.com/2018/zafer-aniti-yeni-havalimani-sular-altinda-227341/?fbclid= IwAR1V7ePMH5I5l--4QxtCktWAjEYqsSbQA2CAGiskhAjrztJi81dO3kjjbTI

================================

PROF. DR. ŞEBNEM KORUR FİNCANCI'YA ERTELEMESİZ 2 BUÇUK YIL HAPİS CEZASI

19.12.2018

rgüt propagandası' suçlamasıyla yargılandığı davanın dosyasına yeni deliller eklenenen Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'ya ertelemesiz 2 buçuk yıl ceza verildi. Karar istinafa taşınacak.

Evrensel'den Cansu Pişkin'in haberine göre "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini imzaladığı için "Terör örgütü propagandası" suçundan yargılanan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın karar aşamasındaki dosyasına geçtiğimiz celsede yeni belgeler eklenmişti. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Prof. Dr. Fincancı'nın dosyasına eklenen deliller arasında TİHV'nin Cizre raporu ve gazete mülakatları bulunuyor. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın karar duruşmasına Fincancı ve avukatları katıldı. Duruşmayı HDP Milletvekili Züleyha Gülüm ve Nejdet İpekyüz CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu EMEP Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat Bianet Proje Danışmanı Nadire Mater TİHV'nin İzmir Ankara Cizre Van Diyarbakır ve İstanbul şube temsilcileri ile çok sayıda akademisyen ve hak savunucusu izledi. Duruşma savcısı Can Tümer Keriş önceki celselerde vermiş olduğu mütalaasını tekrar etti. Fincancı'nın avukatı Meriç Eyüboğlu duruşmanın SEGBİS ile kayıt altına alınmasını talep etti. Savcı Keriş talebin reddini istedi. Konuyla ilgili ara karar oluşturam mahkeme usul ekonomisi ve kalem personelinin azlığı gereği kayıtların çözümünde harcanacak emek ve mesaiyi dikkate alarak talebin reddine karar verdi.

'SİZE RAHATSIZLIK VEREN GÖRÜNTÜLER BENİM İŞİM'

Daha sonra Fincancı dosyaya eklenen belgeler ve esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanda bulundu. Mahkemenin dosyasına eklediği Cizre ön inceleme raporunu "neye ortak olmadıklarını" anlatmak için 4 Ekim tarihli beyanında dile getirdiğini anımsatan Fincancı "Sizin beni Google'layarak bulduğunuzu tahmin ettiğim ve suç unsuru gibi göstermeye çalıştığınız Cizre ön inceleme raporumuzu da beyanımda zaten alıntılamış inceleme sırasında bulduğum çocuk kemiğinin fotoğrafı da dâhil birkaç kez 'ceset fotoğrafı' diye rahatsızlığınızı ifade ettiğiniz fotoğraflarla o dönemde yaşananları aktarmaya çalışmıştım. Size rahatsızlık veren o görüntüler benim işimin bir parçası ama sizin de işinizin parçası. Öyle olmalı! Burası bir Ağır Ceza Mahkemesi dolayısıyla benim 4 Ekim'de yapmış olduğum sunum bir suç duyurusu niteliği taşımalıydı sizin için" dedi.

'BARIŞ İSTEMEK SUÇ DEĞİLDİR'

"Hakikat ve hak mücadelesinin suça dönüştürülmesinin utancı içindeyim" diyen Fincancı "Bağımsız ve tarafsız olmadığını düşündüğüm mahkemelerde; uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan barış talebinin insan hakları ihlallerinin belgelenmesinin cezalandırılması insan haklarının hukuk rejimi ile korunması zorunluluğunun hiçe sayıldığını göstermektedir burada hepimize. Geçtiğimiz celse ceza alan Gençay Gürsoy ile aynı konumda olmayı onur sayarım. Barış istemek suç değildir suçlamalarınızı kabul etmiyorum. " diye konuştu. Fincancı Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması hükümlerini de kabul etmediğini söyledi.

MAHKEME HEYETİNİN REDDİ TALEP EDİLDİ

Avukat Meriç Eyüboğlu başından beri tarafsızlık ilkesinin ortadan kalktığını belirterek heyetin reddini talep etti:

"Aynı bildiriden yargılanan akademisyenler hakkında verdiğiniz ceza karalarını da müvekkilim Gençay Gürsoy'un dosyayasına duruşma sabahı yeni belgeler alındığını ve üst sınırdan ceza verdiğinizi de biliyoruz. Ve şimdiden Şebnem hocaya verilecek cezanın yine alt sınırdan ayrılarak verileceğini biliyoruz. En baştan belli tarafsızlık ilkesi ortadan kalkmıştır. Görüşünüzü açıkladığınız için objektif ve subjektif olarak tarafsız değilsiniz. Müvekkil ifadesini verirken yapmış olduğunuz müdahaleler müvekkilin savunmasında kullandığını e raporu aleyhe dosyaya konmuş. Doğrudan yargılama konusu olmadığı halde subjektif olarak daha ağır ceza verilme saikini gösteriyor. Yargılama evresinde tüm delillerin toplanması yönündeki taleplerimiz reddildi. Dolayısıyla tüm bu sebeplerle heyetin reddini istiyoruz. "

'İKTİDARIN BEKLENTİLERİ DOĞRULTUSUNDA YARGILAMA'

Duruşma savcısı talebin reddini istedi. Mahkeme dosya kapsamını ve dosyanın geldiği aşamayı dikkate alarak talebin "yargılamayı uzatmaya ilişkin yapıldığı" kanaatiyle reddine karar verdi. Avukat Eyüboğlu "CMK 29. Maddesi uyarınca reddi istenen heyetin karar vermesi hukuka aykırıdır. Öncelikli olarak 1 haftalık sürenin tamamlanmasını ve duruşmanın bu aşamada sonlanmasını istiyoruz. " dedi. Avukat Yıldız İmrek de heyetin yargılamayı "acele bitirmek isteğinde" olduğunu söyledi: "İktidarın beklentileri doğrultusunda ifade özgürlüğünü susturucu bir rol oynayarak bu anlamda hızlandırıcı yargılama yapıyorsunuz. " Savcı hakimin reddini geri çevirmesine verilen kararın reddine ilişkin talebin reddini istedi.

HEYET MÜTALAA BİTMEDEN MÜZAKERE ETTİ

Avukat Ömer Kavili söz alarak savcının mütalaası bitmeden kararı müzakere eden heyeti eleştirdi. Kavili "Kanun iki tarafın görüşü birleştirilerek karar verilir diyor. Yargılamanın özü çelişkiyi tartışmaktır bir tarafı dinleyip diğer tarafı dinleme basiretini gösteremeyen heyetinizi ayrı ayrı ve birlikte olarak reddediyorum. " dedi. Savcı bir kez daha heyetin reddi yönündeki talebin gerekçesiz reddini istedi. Kavili tekrara itiraz ederek: "CMK 216'ya göre itirazım var. Savcıların rollerine dair Budapeşte ilkelleri madde 10 ve CMK 160 maddelerinde iddia makamındaki savcı duruşmada duyduğu talepleri gerekçe bildirerek açıklamak durumundadır. Eğer savcı mütalaa veremiyorsa başsavcı çağırılır ve yargılama durdurulur. Yargıtay içtihatı nedeniyle talep ediyorum. Savcıdan yeniden gerekçeli mütalaa veremeyecekse başsavcının davet edilmesini talep ediyoruz. " dedi. Bu talep de reddedildi.

'ASIL BEN İTHAM EDİYORUM'

Avukatların beraate ilişkin taleplerinin ardından son sözü sorulan Fincancı "Bu topraklar ağır acıların yaşandığı topraklar. Biz burada bugün yüzleşememenin acısını görüyoruz. Bugün 19 Aralık; bundan 18 yıl önce cezaevlerine saldırılıp 'hayata dönüş operasyonu' yapıldı. 40 yıl önce Maraş katliamı yapıldı. Bunlarla yüzleşmeyi başardığımızda bu yargılamaların utanç belgesi olacağını düşünüyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum. Emile Zola'nın dediği gibi 'Asıl ben itham ediyorum'. "

CEZADA İNDİRİME GİDİLMEDİ

Kararını açıklayan mahkeme Fincancı'ya 2 yıl 6 ay ceza verildi. Mahkeme kararında şu ifadelere yer verildi: "Sanığın üzerine atılı 'Terör örgütü propagandası suçundan' eylemine uyan suçun işleniş şekli ve özelliği sanığın suç tarihinden hemen önce ve sonrasında vermiş olduğu röportajlarında kullanmış olduğu ifadeler suça konu bildiri içeriğiyle örtüşecek şekilde TSK'nin tamamen savunma ve güvenlik amaçlı bölgedeki faaliyetini vahşet soykırım girişimi savaş suçu ve Kürt halkına topyekun saldırı olarak ifade etmesi bölgede PKK/KCK silahlı terör örgütü tarafından yapılan hendek kazma eylemlerini övmesi öz yönetim anlayışına sahip çıkması bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanığın güttüğü amaç ve saiki sanığın kastının yoğunluğu bildiriden sonraki bildiriyi sahiplenme ve kabullenme iradesi suç konusunun önem ve değeri oluşan tehlikenin boyutu dikkate alınarak taktiren cezanın yasal alt sınırından ayrılarak teşdit uygulanmasıyla sanığın 1 yıl 8 ay

Suça konu bildirinin basın ve yayın yoluyla işlenmesi nedeniyle yarı oranında arttırılarak 1 yıl 18 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildi. "

Mahkeme yasal imkan bulunmadığından HAGB hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına hükmetti. Mahkeme Fincancı'nın "duruşmadaki olumsuz gözlemlenen tutum ve davranışları" ile "suçun işlenmesinden sonra pişmanlık duymamasını" dikkate alarak cezada indirime gitmedi.

https://www.birgun.net/haber-detay/prof-dr-sebnem-korur-fincanci-ya-ertelemesiz-2-bucuk-yil-hapis-cezasi-240751.html

================================

YARBAY ALİ TATAR ANMASINDA HULUSİ AKAR'A SERT TEPKİ

19.12.2018

'Amirallere suikast' iddialarıyla ilgili soruşturma sürecinde intihar eden Yarbay Ali Tatar ölümünün 9'uncu yıl dönümünde Ankara'daki mezarı başında anıldı.

Yenimahalle'deki Karşıyaka Mezarlığı'nda yapılan anmaya Ali Tatar'ın ağabeyi Ahmet Tatar ve aile üyeleri CHP milletvekilleri Mehmet Ali Çelebi Mahmut Tanal Ali Şeker katıldı.

Ahmet Tatar yıllarca içten içe kemiren hainler eliyle Türk ordusunun Mustafa Kemal'in ordusu olmaktan çıkarılmaya çalışıldığını belirterek şöyle konuştu:

"Askeri öğrencisinden subayına kadar binlerce yurtsever asker çeşitli tertiplerle tasfiye edildi. Türk ordusuna karşı önce teğmen rütbesinde başlayan daha sonra komutanların maalesef aymazlıkları ile generallere ve amirallere hatta genelkurmay başkanına kadar uzanan büyük bir operasyon yürütüldü. Tüm bunlar yaşanırken medyada askeri vesayetin yok edileceğini Türkiye'nin daha özgür ve demokratik bir ülke olacağının faili meçhullerin aydınlanacağının propagandaları yapılıyordu. Aykırı ses çıkaranlar ise 'darbeci ve cuntacı' yaftalamalarıyla adeta boğuluyorlardı. FETÖ'nün devleti ele geçirdiğini herkes görüyordu ancak 'buna kargalar bile güler' diyorlardı. "

Emekli Koramiral Atilla Kezek ise Hulusi Akar'ın dünkü Meclis konuşmasına atıf yaparak şöyle konuştu: "Konuşmazdım ama dün Meclisteki konuşmaları görünce konuşma mecburiyetinde hissettim kendimi. Silah arkadaşlığından bahsediyor birisi. 'Silah arkadaşlarını ziyaret etmeyen şerefsizdir' diyor Meclis'te. Kimden bahsediyor anlamadım. Kendisinden önceki Genelkurmay Başkanlarından mı söz ediyor. Kim ziyaret etmiş silah arkadaşlarını. Silah arkadaşlarını ziyaret edenler buradakiler. 9 senedir buraya gelip silah arkadaşlarını ziyaret edenler aynı kişiler. Cem Aziz Çakmak'ın Murat Özenalp'in cenazesine gelenler aynı kişiler. Hiçbir tanesi gelmediler. Terk ettiler onları. Bize silah arkadaşlığını anlatmasınlar. Biz silah arkadaşlığını Silivri'nin duvarlarına Hasdal'ın duvarlarına yazdık. Biz silah arkadaşlığını Anayasa Mahkemesi'nin kaldırımlarına yazdık. Biz silah arkadaşlığını sessiz çığlıklarda meydanlarda haykırdık. Kimse bize silah arkadaşlığını falan öğretmesin. Millet her şeyi biliyor takip ediyor. Millete havale ediyorum. Yazıklar olsun…"

CHP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi ise Ali Tatar'ın mezarının başında yaptığı konuşmada "Burada benim hem komutanım hem arkadaşım hem ağabeyim yatmaktadır. Burada gerçek bir subay yatmaktadır. Bize komutanlık askerlik dersi verenlere inat onuru ile burada yatmaktadır. 'Subay' bedeninden önce şerefini koruyan adama derler. İşte o Türk Milletinin var oluşu için kendi yok oluşunun karşısına çıkabilen bir yiğittir. Ali Tatarlar hep böyle anılacaktır ve bu topraklarda Ali Tatarlar asla bitmeyecektir" dedi.

Konuşmaların ardından Ali Tatar'ın mezarına karanfil bırakıldı dua edildi.

https://www.birgun.net/haber-detay/yarbay-ali-tatar-anmasinda-hulusi-akar-a-sert-tepki-240770.html

================================

ANTEP'TE OYUNU İPTAL EDİLEN LEVENT ÜZÜMCÜ: İNSANLAR HÜKUMETİN ŞERRİNDEN KAÇIYOR

19.12.2018

Antep'te oyunu iptal edilen Levent Üzümcü: İnsanlar hükumetin şerrinden kaçıyor

BURAK ABATAY - @abatayburak

Oyuncu Levent Üzümcü'nün "Anlatılan Senin Hikayendir" adlı oyunu Antep'te iptal edildi. Üzümcü iptal haberini "Sahne buldum diye seviniyordum ki yine korkular ve baskılar ağır bastı" sözleriyle sosyal medyadan paylaştı.

BirGün'e konuşan Üzümcü Antep'te çok uzun zamandır sahne bulamadıklarını aktardı ve Anlatılan Senin Hikayendir oyunu için özel bir lisenin salonunun tutulduğunu söyledi. Özel lise yönetiminin ise 11 Ocak'taki oyun öncesinde salonu Üzümcü ve ekibine tahsis etmekten caydığını ifade eden Üzümcü şunları söyledi:

"Gaziantep'te uzun zamandır salon bulamıyoruz. Senin ve benim gibi gelecek güzel aydınlık günlere inanan insanların çocuklarını gönderdiği bir özel lisenin sahnesiyle anlaşılmıştı. Lise yönetimi de caymış. O lise bunu yaptığından dolayı kendini aklayacak. Veliler kendi çocuklarını bu okula göndermeye devam edecek. Kimse de bir şey demeyecek. "

"BASKIDAN İNSANLAR KAÇIYOR"

Baskı ve sansüre de değinen Üzümcü lise yönetiminin de kendince 'haklı korkulara' sahip olduğunu şu sözlerle vurguladı:

yle garip şeyler var ki insanı rahatsız eden… Sana yapılan bir şeyi eleştirdiğin zaman devleti eleştirdiğin düşünülüyor. Kendine oy atmamış olanları kendinden görmeyen bir parti lideri var. Ve bu şerden de insanlar kaçıyor. Antep'in içerisinde çocuğu kurtarayım dediğin bir okula gönderiyorsun. Ama o lise de diyor ki 'haklı' olarak elektriğimi suyumu keserler deyip işten cayıyor. Okulun sahibi her kimse kendince haklı da. "

Üzümcü'nün "Anlatılan Senin Hikayendir" oyunu 11 Ocak'ta Gaziantep'te sahnelenecekti.

Oyuncu iptal haberini Twitter'dan şu sözlerle duyurdu:

"Tam Gaziantep'de sahne buldum diye seviniyordum ki yine korkular ve baskılar ağır bastı. Şimdilik -bu korku filmi bitene kadar- erteledik oyunumuzu. Hiç bir tiyatroya ya da insana kapatılmayan sahnelerde oyunlarımızla buluşmak umuduyla birgün mutlaka! Ben özür dilerim Gaziantep"

https://www.birgun.net/haber-detay/antep-te-oyunu-iptal-edilen-levent-uzumcu-insanlar-hukumetin-serrinden-kaciyor-240775.html

================================

ŞİDDETİ SERT SÖYLEMLER ARTIRIYOR

19.12.2018

Ankara Tabip Odası'nın şiddet anketine göre hekimler şiddetin sebeplerini "Siyasilerin söylemleri sağlık çalışanlarının şikâyet edildiği SABİM hattı ve Sağlıkta Dönüşüm Programı" olarak sıraladı


BURCU CANSU

Ankara Tabip Odası'nın kamu ve özelde çalışan asistan pratisyen uzman aile ve işyeri hekiminin katılımı ile yaptığı ankete göre sağlık çalışanlarına yönelik şiddete siyasilerin söylemleri sağlık çalışanlarının şikâyet edildiği SABİM hattı ve iş yükünü artıran Sağlıkta Dönüşüm Programı neden oluyor.

500 hekimin katılımı ile yapılan ankette Ankara'daki devlet hastaneleri eğitim ve araştırma hastaneleri tıp fakülteleri ve özel sağlık kuruluşlarında çalışan asistan pratisyen uzman aile ve işyeri hekimine sağlıktaki şiddetin sebepleri ve çözüm önerilerini içeren sorular yöneltildi.

Siyasilerin hekimlerin halkın gözündeki saygınlığını azaltan beyanlarının hekime yönelik şiddete etkisine yönelik soruya ankete katılanların yüzde 94.76'sı "evet" derken katılımcıların yüzde 97.73'ü de "aşırı hasta ve iş yükü hekime ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti artırıyor mu" sorusuna "katılıyorum" yanıtını verdi.

Hekimlerin yüzde 90.40'ı da SABİM'in sağlıktaki sorunların kaynağı olarak hekim ve sağlık çalışanlarını işaret ederek sağlık alanında şiddeti artırdığı görüşünü destekledi.

Hekimlere Sağlıkta Dönüşüm Projesi ile birlikte nitelikli sağlık hizmeti sunulmadığı için şiddetin artırdığı tespiti yapılan soruya ise yüzde 74.35'i oranında olumlu yanıt verdi.

Hekime ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin diğer sebepleri arasında Sağlıkta Dönüşüm Programı ile uygulamaya konulan performans sistemi hasta-hekim görüşmesinin beş dakikaya düşürülmesinden kaynaklanan iletişim eksikliği de öne çıktı.

Şehir hastaneleri şiddeti artıracak

"Şehir hastanelerinin hizmete geçmesi ile birlikte iş yükünün artacağı ve dolaylı yoldan şiddet olaylarını etkileyip etkilemeyeceği" sorusuna karşılık katılımcıların yüzde 69.19'u "dolaylı yoldan şiddetin artacağı" görüşünü dile getirdi.

Ankette çözüme ilişkin sorulara karşılık katılımcıların yüzde 97.38'i şiddetin azalması için Sağlık Bakanlığı'nın TTB hasta dernekleri sendikalar ile ortak hareket etmesi gerektiğini düşündüğünü belirtti. Basın yayın kuruluşlarının haberleri sunuş şeklinin de şiddeti önlemede etkili olup olmayacağı sorusunu da katılımcıların yüzde 97.20'si olumlu yanıtladı.

================================

PARİS'TE LİSE ÖĞRENCİLERİ MACRON'UN EĞİTİM POLİTİKALARINI PROTESTO ETTİ

18.12.2018



Paris'te lise öğrencileri Macron'un eğitim politikalarını protesto etti

Fransa'nın başkenti Paris'te lise öğrencileri Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un eğitim politikalarını protesto etmek için gösteri düzenledi.

Öğrenci sendikalarının çağrısıyla yüzlerce öğrenci eğitim sisteminde yapılan değişiklikleri protesto etmek için Paris'in Descartes Caddesi'nde toplandı. Republique Meydanı'na yürüyen öğrenciler Macron karşıtı sloganlar attı.

Gösteride öğrenciler yaklaşık 2 hafta önce Mantes-la-Jolie'deki eylemde polisin diz çöktürerek ellerini bağladığı öğrencilerle dayanışma için bir süre diz çökerek elleri bağlı şekilde kaldı.

Öğrenciler Macron ve hükümetin eğitim politikalarına karşı tepkilerini dile getirdi.

Lise öğrencileri yaklaşık 2 haftadır Macron'un eğitim politikalarını protesto etmek için ülkenin birçok kentinde eylemler yapıyor.

Geçen hafta ülke genelinde "kara salı" eylemi düzenlenmişti. Gösteriler nedeniyle ülkede 450 lisede eğitime tamamen veya kısmen ara verilmişti.

Ülke genelindeki gösterilerde çıkan olaylarda 6 Aralık'ta 700'den fazla 5 Aralık'ta da 32 lise öğrencisi gözaltına alınmıştı.

Mantes-la-Jolie'deki 6 Aralık'ta yapılan gösteride yaklaşık 70 polisin 146 lise öğrencisini diz üstü ve elleri bağlı şekilde tuttuğu anlara ilişkin görüntüler sosyal medyaya yayılmıştı. Bunun üzerine Yvelines Valiliği görüntüleri paylaşanların bulunması için soruşturma başlatmıştı.

https://www.birgun.net/haber-detay/paris-te-lise-ogrencileri-macron-un-egitim-politikalarini-protesto-etti-240647.html

================================

EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 'SOSYAL MEDYA' AÇIKLAMASI

Emniyet Genel Müdürlüğü 2018 yılı içinde 110 bin civarında sosyal medya hesabı üzerinde çalışma yapıldığını gözaltına alınan 7 bin 109 kişiden suç içerikli paylaşım yapan 2 bin 754'ünün tutuklandığını açıkladı.

Süleyman Soylu: 215 bin 92 hesap tespit ettik

19 Aralık 2018 Çarşamba 16:41

Emniyet Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada Siber Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan çalışmalarda 'yaşam hakkı ile kişilerin can ve mal güvenliği milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması suç işlenmesinin önlenmesinin yanı sıra sosyal medya ağlarının terör örgütleri ile onların paravan yapılanmaları tarafında suç amacına hizmet eden bir savaş aletine dönüştürülmesi hedef kitlelerine kendi propagandasını yapmaları toplumsal infial yaratmaları üye kazanmaları ve finansal kaynak elde etmeleri terör olaylarını abartarak ve manipülasyon malzemesi haline getirerek toplumda sansasyonel etki yaratmalarının engellendiği' belirtildi.

Bu doğrultuda sosyal medya paylaşımlarıyla toplumda kırılmalara sebebiyet veren hedef gösteren tahkir eden sosyal medya hesaplarının tespitine yönelik internet üzerindeki açık kaynaklarda sistematik ve 24 esasına göre suç işlenmeden önce ve suç işlendikten sonra suç içeriklerini araştırmaya yönelik suçla mücadele amaçlı sanal devriye faaliyetleri yürütüldüğü belirtildi.

Sanal devriye faaliyetleri yürütülürken çalışmaların sistematik olması amacıyla 12 masa kurulduğu bildirilen açıklamada deme sistemleri bilişim sistemleri uyuşturucu silah DAEŞ FETÖ/PDY PKK/KCK YPG aşırı sol terör örgütleri güvenlik eskort çocuk istismarı yasadışı bahis idari soruşturma ve diğer olaylar konularında çalışmalarını yürüten masalarımız tarafından toplam 110 bin civarında sosyal medya hesabına çalışma yapıldı" denildi.

Açıklamada 45 bin kullanıcının tespit edildiği gözaltına alınan 7 bin 109 kişiden 2 bin 754'ünün tutuklandığı 2 bin 828 kişinin ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı bildirildi.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1175467/Emniyet_Genel_Mudurlugu_nden__sosyal_medya__aciklamasi.html

================================

MUSTAFA BALBAY : EKONOMİDE SIKIYÖNETİM RAKAMLARA GÖZALTI...

ankcum@cumhuriyet.com.tr 19 Aralık 2018 Çarşamba

Ekonomik kriz her yere girdi; bir tek Erdoğan'ın konuşma metnine girmedi. Tablo AKP tabanını da endişelendiren bir hal aldı.

Bütün mesele şu; 31 Mart'a kadar her şeyi toz pembe göstermek.

Bunun için akla hayale gelmeyecek yöntemlere başvuruyorlar. Üç yanlış yola sapmış durumdalar; rakamları gizlemek rakamları çarpıtmak paralel istatistik oluşturmak.

Her biri ötekinden beter.

Ekonominin iki temel altyapısı vardır; hukuk ve güven.

Her ikisi de sizlere ömür.

***

Somutlaştırmak gerekirse; artık konkordato rakamları açıklanmıyor. Başvuru tarihinden itibaren üç aylık bir inceleme süresi gerekçe gösterilerek bilgi verilmiyor. Ne tesadüf; üç ay sonrası seçim bitimine denk gelecek!

Ekonomi Bakanı Berat Albayrak kasım ayında bütçenin 7.6 milyar fazla verdiğini açıkladı. Oysa yıla bütün bakıldığında ocak-kasım toplam bütçe açığı 54.5 milyar lira. Kasım ayında imar affı vergi affı ve bedelli askerlikten gelen 35 milyar lira bile ancak açığı azaltabildi.

İşsizlik rakamları uzun süre yüzde 9 civarında tutuldu. Amaç psikolojik olarak "tek hane" algısı yaratmaktı. Rakamlar indirilemeyecek hale gelince resmi açıklama yüzde 11'in üstüne çıktı. Genç işsizler yüzde 20'ye yaklaşıyor. İş bulma umudunu yitirdiği için artık iş aramayanlar bu rakama dahil değil.

Enflasyondaki gerçek de şu; ocak-kasım şarküteri yüzde 18 manav 24 beyaz et 45 bakkaliye 47 temizlik 69 ortalama yüzde 34.

Kamuoyuna yansımasa da bankalarla iktidar arasında ciddi gerilimler yaşanıyor. İş bankaların temettü dağıtmasını kısıtlama noktasına gelince gerilim daha da yükseldi. Zira çok büyük bölümü yabancı ya da yabacı ortaklı.

Bankalardan temel istem şu:

Mart ayı sonuna kadar toz kaldırmayın!

***

Türkiye son 25 yılda üç büyük kriz yaşadı. 1994'teki temelde maliyenin kriziydi 2001'deki bankalar merkezleriydi. Bugünkü firmaların krizi olarak başladı adım adım herkesin krizi olmaya doğru gidiyor.

24 Haziran seçimleri öncesi gelen işaretler seçim sonrasına ötelendi. Temmuz ağustos dövizdeki yükselişle geçti. Genel söylem olarak döviz artıyor deniyor ama gerçek şu ki; Türk Lirası değer yitiriyor.

Ekimle beraber her şeyi yerel seçim sonrasına süpürme seferberliği başladı.

Gerçekleri gizlemek için gösterilen çaba sorunları çözmek için harcansa ciddi yol alınabilirdi.

Oysa ekonomi verileri öksürük gibidir uzun süre içinizde tutamazsınız.

Rakamları gözaltına almak insanları gözaltına almak kadar kolay değildir.

Dileriz bu yolun sonu IMF kapısı olmaz!

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1174659/Ekonomide_sikiyonetim_rakamlara_gozalti....html

================================

EMNİYET YOLDA YÜRÜRKEN YÜZ TARAYABİLECEK

Kent Güvenlik Yönetim Sistemi ve Plaka Tanıma Sistemi Projesi kapsamında 41 bin kamera ve yaklaşık 5 bin 200 plaka tanıma sistemi emniyet güçlerinin kullanımına sunuldu.

19 Aralık 2018

Emniyet Genel Müdürlüğü ihtiyaçları doğrultusunda terörle mücadele asayiş ve güvenliğe katkı sağlamak amacıyla Türkiye'nin tüm il ve ilçelerinde Kent Güvenlik Yönetim Sistemi ve Plaka Tanıma Sistemi kurulumları gerçekleştiriliyor. Ayrıca "okullarda güvenli eğitim ortamının tesis edilmesi" amacıyla çevre görüntüleme sistemlerinin montajı yapılıyor.

Bununla birlikte "milli" olarak geliştirilen yazılımlar sayesinde tüm sistemlerin tek merkezden yönetilmesi yeteneği de Emniyet Genel Müdürlüğü'ne kazandırıldı.

ASELSAN ana yükleniciliğinde Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) tarafından yürütülen Kent Güvenlik Yönetim Sistemi ve Plaka Tanıma Sistemi Projesi gelecek yıl daha da yaygınlaştırılacak.

Proje kapsamında bugüne kadar toplam 41 bin kamera ve yaklaşık 5 bin 200 plaka tanıma sistemi kuruldu. Sistemler devreye alma işlemleri tamamlanarak emniyet güçlerinin kullanımına sunuldu.

Sistemlerin ülke çapında yaygınlaştırılması kapsamında Emniyet Genel Müdürlüğünün ilave ihtiyaçlarına istinaden hazırlanan ek paket için ASELSAN ile yeni bir sözleşme imzalandı.

Yapılan ek sözleşmeyle 2019 yılı sonuna kadar 3 bin 256 sabit ve 875 hareketli kamera 221 Plaka Tanıma Sistemi 84 Lazer PTZ ve 2 termal kamera tedariki sağlanarak Emniyet Genel Müdürlüğüne teslim edilecek.

Kent Güvenlik Yönetim Sistemi ve Plaka Tanıma Sistemi Projesi kapsamında yüksek çözünürlüklü kameraların kullanımıyla terör ve güvenlik olaylarının hızlı ve etkin şekilde çözümlenmesi plaka tanıma ve ikiz plaka tespit başarı oranlarının artırılması tek bir çatı yazılımla tüm sistemlerin tek merkezden yönetilebilmesi konularında kazanımlar edinildi.

Aynı zamanda "Kent Güvenlik Yönetim Sistemleri"nden elde edilen video görüntülerinden anlamlı sonuçlar çıkaracak ve emniyet güçlerinin olayları daha hızlı çözmelerine katkı sağlayacak video analiz sistemi geliştiriliyor. Bu sayede kişi ve nesne kalabalık normal dışı durum trafik analizleri yapabilecek akıllı yazılımların kullanımıyla sistemlerin asayiş ve güvenliğe olan katkısının artırılması hedefleniyor.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1175131/Emniyet__yolda_yururken_yuz_tarayabilecek.html

================================

MESLEKTAŞLARINA ÖZGÜRLÜK İSTEDİ GÖZALTINA ALINDI

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukat Didem Baydar Ünsal tutuklu bulunan ÇHD ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) üyesi 5 avukatın tahliye edilmesi talebiyle dün Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi önünde "Halkın avukatlarına özgürlük" pankartı açarak nöbet tutmak istedi. Ancak Ünsal nöbete başlar başlamaz polisler tarafından gözaltına alındı.

Bunlarla da ilgilenebilirsiniz

Seyhan Avşar

19 Aralık 2018

Gözaltına alındıktan sonra Çağlayan Polis Merkez Amirliği'ne götürülen avukat Didem Baydar Ünsal hakkında 24 saatlik gözaltı kararı verildi. Gözaltı tutanağında Terör ve Örgütlü Suçlar Nöbetçi Savcı'sının Ünsal hakkında "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na Muhalefet" ve "Terör Örgütü Propagandası" suçlarından işlem yapılmasını istediği kaydedildi.

Ayrıca Ünsan hakkında Karabük 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde "Görevi Yapmamak için Direnme" İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ise "Terör Örgütü Üyesi " olma suçlamasıyla yargılamasının devam ettiği aktarıldı.

Ne olmuştu:

ÇHD ve HHB üyesi avukatlara yönelik 12 Eylül 2017 tarihinde düzenlenen operasyon ile 17 avukat tutuklandı. Bir yıl sonra ilk kez İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargıç karşısına çıkan sanık avukatların tamamı görülen ilk duruşmada tahliye edilmişti. Ancak tahliye kararının üzerinden 24 saat geçmeden Savcı'nın itirazı sonucu 12 avukat hakkında "tutuklamaya yönelik yakalama" kararı çıkardı.

Aralarında ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı'nın da yer aldığı 6 avukat yeniden tutuklandı. Geçen haftalarda görülen duruşmada ise tutuklu bulunan avukat Ahmet Mandacı ev hapsi ile tahliye edildi

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1174755/Meslektaslarina_ozgurluk_istedi_gozaltina_alindi.html

================================

SANAYİCİDEN İTİRAF GİBİ AÇIKLAMA: DURGUNLUK DÖNEMİ YAŞANIYOR

Denizli Sanayi Odası (DSO) Başkanı Müjdat Keçeci kentte sanayi sektöründe durgunluk dönemi yaşandığını belirterek "Sanayide kapasite kullanımının göstergesi olan doğal gaz ve elektrik kullanımına baktığımızda imalat sektöründe daralma olduğunu görüyoruz. Açıklanan işsizlik rakamlarına baktığımızda maalesef üzüldüğümüz tablolar karşımıza çıkıyor" dedi.

19 Aralık 2018 Çarşamba

Türkiye İstatistik Kurumu'nca (TÜİK) ekim ayına ait sanayi üretim endeksinin açıklanmasının ardından DSO Başkanı Müjdat Keçeci değerlendirmelerde bulundu. Keçeci yıllık bazda geçen senenin Ekim ayına göre yüzde 5 7'lik azalış kaydeden sanayi üretim endeksinde aylık bazda geçen aya göre yüzde 1 9 düşüş yaşandığını söyledi. Sanayi sektöründe durgunluk dönemi olduğunu kaydeden Keçeci "Ekim ayı farklı bir ay oldu. Çünkü bir önceki aydan gelen bankacılık ile ilgili sıkıntılar ve özellikle iç piyasadaki finansman krizi sanayide önemli bir durgunluğa sebebiyet verdi. Ekim ayının sonuna doğru gerçekleşen iyileşmeyle kasım ayında bir miktar düzelme göreceğiz ama tekstil merkezli bir kent olan Denizli'de özellikle ihracata dayalı üretim yaptığımız için yılbaşı öneminden kaynaklı olarak aralık ayının ikinci yarısında işletmeler kendini rölantiye alacaktır. Dolayısıyla kasım ayında bir iyileşme göreceğiz ama aralık ayında ise tekrar bir durgunluk görmemiz muhtemel" diye konuştu.

'SANAYİDEKİ KAPASİTE KULLANIMI ARTARSA İSTİHDAM ARTAR'

Sanayi sektöründe daralma oluştuğunu dile getiren Keçeci "Sanayide kapasite kullanımının göstergesi olan doğal gaz ve elektrik kullanımına baktığımızda imalat sektöründe bir daralma olduğunu görüyoruz. Açıklanan işsizlik rakamlarına baktığımızda da maalesef üzüldüğümüz tablolar karşımıza çıkıyor. Çünkü sanayide bir daralma söz konusuyken istihdamda bir artış beklemek yanlış olur. Bunlar doğru orantılıdır. Sanayideki kapasite artışı sanayi üretimi artışı söz konusu olduğunda istihdamda doğal olarak artar. Bunlar paralel ilerleyen verilerdir" dedi.

İşsizlik oranına da değinen Başkan Keçeci şsizlik oranı eylül döneminde de yükselişini sürdürerek geçen yılın aynı dönemine göre 0 8 puan artışla yüzde 11 4'e çıktı. İşsizlik mart 2017'de yüzde 11 7 olarak gerçekleşmişti. O dönemden bu yana işsizliğin en yüksek seviyede gerçekleşmiş olduğunu gözlemliyoruz. İşsizlik rakamlarındaki bu yükselişin en azından yıl sonuna kadar ve hatta ocak şubat aylarına kadar da devam edeceğini düşünüyorum çünkü bir anda bu işlerin açılması ve istihdamda bir toparlanmanın yaşanması söz konusu olmayacak. İşsizliğin sanayiyle paralel bir ilişkisi var. Ancak sanayideki üretimi arttırdığımızda işsizliğin ters yönde azalacağını düşünüyorum" diye konuştu.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ekonomi/1175156/Sanayiciden_itiraf_gibi_aciklama__Durgunluk_donemi_yasaniyor.html

================================

ÖZTİN AKGÜÇ : NEO-LİBERALİZMİN ÇÖKÜŞÜ SARI YELEKLİLER

19 Aralık 2018 Çarşamba

Sarı Yelekliler hareketi araya kışkırtıcılar provokatörler dış güç destekçileri katılsa da liberal politikaların giderek bozduğu gelir dağılımına sosyal hakların kısıtlanmasına adaletsizliğe başkaldırıdır. Neo-liberal olarak nitelendirilen ekonomi politikası Reaganizm yaftası ile ABD'de Thatcherizm tanımı ile de İngiltere'de uygulamaya konuldu. Uluslararası Para Fonu (IMF) Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (Dünya Bankası - IBRD) tarafından da desteklenen politikalar dünyada süreğenleşen enflasyona karşı bir tepki olarak da 90'lı yıllarda ekonomik sistem olarak serbest pazar ekonomisini benimsemiş Batı ülkeleri uygulamaları ile daha geniş alana yayıldı.

Neo-liberal yaklaşım sentez (NLS) piyasaların etkin çalıştığını kaynakların en iyi şekilde dağılımını sağladığını varsayar. Fiyat istikrarı sağlanması ile finansal istikrar ekonomik büyüme yüksek istihdam dış denge hedeflerine ulaşılacağını öngörür. Piyasalar üzerindeki kamu denetiminin azaltılmasını özelleştirmeyi kamu sektörünün küçültülmesini devletin ekonomideki etkinliğinin azaltılmasının kamu sosyal harcamalarının kısılmasını sermaye üzerindeki vergilerin hafifletilmesini uluslararası sermaye hareketinin serbestleşmesini küreselleşmeyi dış ticaret engellerinin kambiyo kontrollerinin kaldırılmasını para politikasının hedeflere ulaşmada temel politika olarak kullanılmasını önerir.

NLS emek-sermaye ilişkisinde esnek çalışma koşulları sosyal güvenlik haklarının kısıtlanması sendikalaşma oranının düşürülmesi gibi sermayeden yana politikalar izlenmesini önerir. Fiyat istikrarının enflasyonla etkili mücadelenin ancak bağımsız merkez bankaları ile sağlanabileceğini savunur.

Neo-liberal yaklaşımın benimsendiği politikaların uygulandığı 90'lı yılların sonlarından 2007 krizinin başlangıcına değin dünya genelinde fiyat istikrarı ile birlikte finansal istikrar sürekli üretim istihdam artışı ekonomik büyüme sermaye hareketleri serbestisi dış ticaretin gelişmesi sağlanmıştır. Başarı neo-liberal öğreti ile birlikte para politikasını belirleyen uygulayan merkez bankalarının itibarını artırmıştır.

Başarılı görünen sonuçlar alınırken ekonomilerde sorunlar makro ekonomik riskler birikmeye başlamış ancak sorgulanmamıştır. Aşırı kredi genişlemesi hane halkının "Yükümlülük/Gelir Oranının" banka ve banka dışı işletmelerin finansal kaldıraç "Borç/Özsermaye Oranının" yükselmesi talebi aşan üretim kapasitesi yaratılması gayrimenkul stok birikimi piyasalarda fiyat balonları oluşması finansal piyasalarda denetim yetersizliği bazı finansal kurumlarda sistemik olmayan risklerin artması banka benzeri işlemler yapan fakat banka sayılmadıkları için denetim dışı kalan gölge bankacılığının yaygınlaşması türev finansal araçların spekülatif amaçlarla kullanılması denetimsiz tezgâh üstü piyasaların varlığı tüm bunlar makro ekonomik riskleri oluşturmuş işler iyi gittiğinde görmezden gelinmiştir.

Krizle birlikte riskler görünür hale geldiğinde merkez bankaları düşük hatta negatif mevduat faizi ile sorunu çözmeye yöneldiler. Düşük faiz ile hane halkının tüketim işletmelerin de yatırım harcamalarını artıracakları öngörüldü. Ayrıca kurumlar vergisi oranının düşürülmesi sermaye üzerindeki vergilerin hafifletilmesi Ar-Ge vergi istisnası gibi yatırımları özendirici önlemler alındı maliye politikası para politikasını destekleyici olarak kullanıldı.

Faizlerin düşürülmesiyle geliri azalan özellikle emekli yaşlı kesim tüketim harcamalarını artırmayarak gelir düzeylerini korumak için tasarruflarını artırdı. Talepten fazla üretim kapasitesi olan satış artışı beklemeyen işletmeler düşük faiz ve vergi teşviklerine karşın yatırım harcamalarını artırmadılar. Ekonomide canlanma gerçekleşmedi.

Ekonomideki durgunluk batmayacak kadar büyük kuruluşların (too big to fail) kurtarılmasını gündeme getirdi. Şirket kurtarma varlık alım programları kamuya yeni yükler getirdi. Artan bütçe açıkları büyüyen kamu borçlarını kapatmak için düşük gelirlilere göreve fazla yük getiren fiyatların içinde saklı dolaylı vergiler artırıldı. Durgunluk yanı sıra izlenen politikalar alınan önlemler gelir dağılımını emekçiler dar gelirliler aleyhine daha da bozdu. Şiddet kamu malına zarar verme hiçbir koşulda hoş görülmemekle beraber tepkinin nedenlerine doğru tanı koymak gerekir. Bir beka sorunu vardır ama bu liberalizmin kapitalizmin bekasıdır.

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1174658/Neo-liberalizmin_cokusu__Sari_Yelekliler.html

================================

EROL MANİSALI : ANADOLU'DAN DEVLET GİDERSE...

erolmanisa@yahoo.com

18 Aralık 2018 Salı

Türkiye bu coğrafyada "kendine özgü" bir ekonomik yapıda olmak zorundadır. İç dinamikler çevre ülkelerden gelen etkiler ve BOP aracılığı ile küresel güçlerin bölge hesapları bunu zorunlu kılar. Bu nedenle "karma ekonomi" ağırlıklı bir yapı uygulanagelmişti.

- Cumhuriyet döneminde uygulanan model başarı sağlamıştı. İktisadi sosyal ve siyasal boyutlar bütünleştirildi.

- Sonrasındaki "liberal politikalar kapanı" 1961 Anayasası ile karşılanıp işler yeniden rayına kondu: sanayide Aliağa'dan Seydişehir'e siyasal ve sosyal boyutta sivil toplumsal örgütlenmeye ve sendikalaşmaya geçiş yeni kapıları açtı: Türkiye Doğu ve Batı arasında denge sağladığı gibi Anadolu yeniden inşa edildi. Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) "dev proje" olarak başlatıldı.

Terör bitirildi tarım yerli yerine oturmaya başladı sanayileşme Anadolu'da birçok kentimize refah getirdi istihdam arttı.

- Ve darbeler sonrası "özelleştirme furyası" devreye sokuldu. Özellikle de AKP iktidarı döneminde tütünden pamuğa şekerpancarından fındığa zeytinden üzüme çiftçiyi ayakta tutan yaşatan bütün "tarıma dayalı sanayi tesisleri" ya içerdeki özel aracılara ya da BOP'ta hesap yapan devletlerin şirketlerine satılarak "Anadolu'nun içi boşaltıldı". Hayattaki bir insanın organlarını çıkarıp satmak gibi.

Tarım ve onun alıcısı yerli kamu tesisleri yok edildiler tarım tamamen "uluslararası tekellerin denetimine girdi" gayri milli hale sokuldu. 60 milyar dolarlık özelleştirme yapıldı.

- Doğu ve Güneydoğu'da işsiz kalanlar terör örgütlerinin eline düştüler ya da yerlerini terk ederek başka diyarlara zorunlu olarak göçtüler. Kaçakçılar ve uyuşturucu mafyası bu bölgelere hâkim oldu. Zora düşen insanlar "din tacirlerinin" eline düştüler ve onlara muhtaç hale sokuldular. Ve bu gelişmeler "anti-demokratik" oluşumları din ve toprak ağalarının baskılarını arttırdı. Kadın ve çocuğa şiddeti yaygınlaştırdı.

Devlet (ve kamu) Anadolu'daki yatırımlarını terk edince işsizlikten teröre felaket manzarası ortaya çıktı. Bütün istatistikler bunu gösteriyor.

Anadolu'nun kamu yatırımlarından boşalması Batı'daki büyük kentleri de perişan etti. Aşırı yükselen nüfus kentlerdeki refah düzeyini aşağı çekti kamusal harcamaları olağanüstü zorladı. Ve bu bilinen sonuçlar göz göre göre yaşandı desteklendi.

Yerel seçimlere giderken 'yerellik'

Devlet (kamu) yatırımları eskiden olduğu gibi "Anadolu'ya tekrar döndürülmeden" Türkiye'nin sorunları çözülemez. Terörü sadece askerle durduramayız ekonomiyi de kullanmak kaçınılmazdır.

Teröristlere misyonerlere din tüccarlarına kaçakçılara uyuşturucu mafyalarına terk edilen alanların tekrar "kamunun ekonomik gücü kullanılarak" yeniden kazanılması gerekiyor. Anadolu'da yapılacak kamu yatırımlarında "kâr-zarar hesabı mikro bazda yapılmaz": makro olarak dolaylı iktisadi sosyal kültürel ve siyasal katkıları ile birlikte düşünülür.

Geçmişten örnekler:

- Nazilli ve Aydın yöresi eskiden "Nazilli Bez Kombinası" sayesinde iktisadi ve sosyal olarak gelişti.

- Eskişehir'i Eskişehir yapan faktör Devlet Demiryolları'nın cer atölyelerinin geçmişte bu kentte odaklanması sosyal ve iktisadi dokuyu da yükseltti. Yılmaz Büyükerşen de bu tarihi "oluşumu" iyi değerlendirerek örnek bir kent yarattı.

- Kırklareli'nin gelişmesinde devletin kurduğu Kepirtepe Köy Enstitüsü'nün katkısı çok büyük olmuştur.

- Kayseri'nin gelişmesinde kentte yapılan kamu iktisadi tesislerinin katkısı çok büyüktür.

- Doğu Anadolu'daki "et ve balık kombinaları" hayvancılığa ve tarıma çok büyük etki yaptı.

- Devletin SEKA'yı kurması orman ürünlerine ve çiftçiye katkı sağlamıştı. Yanlış bir kararla satılıp adeta yok edilen SEKA'nın katkısı son kâğıt krizi ile de görüldü.

Seçimlere giderken yaşanan bu duruma karşılık yürütülen yeni "projeler" ve yatırımlar çok farklı: 3. havalimanı ve 3. köprü diğer eski kamu yatırımları gibi değil: halk kazanmıyor üstelik kullanmadığı halde kullanmış gibi cebinden pay veriyor.

Kamusal yarar ve makro refah maksimizasyonu açısından iktisat bilimi kurallarına ters bir uygulama.

Uzun vadede toplumsal refah yerine toplumsal (ve ulusal) bedeli her boyutuyla arttırıyor.

***

Emin ve Necati'ye FETÖ iddiası mı: 80 milyon içinde son ikide yer alırlar.

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1173487/Anadolu_dan_devlet_giderse....html

================================

MAHKEMEDEN ZORUNLU DİN DERSİ İÇİN EMSAL KARAR

19.12.2018

Okullarda zorunlu din dersi uygulaması sürerken çocuğunun bu dersten muaf tutulmasını isteyen ancak bakanlıktan "ret" yanıtı alan veli Selnur Aysever konuyu mahkemeye götürmüştü. İdare mahkemesi veliyi haklı bularak Milli Eğitim Müdürlüğü'nün "ret" yanıtını hukuka aykırı bu

Üsküdar'daki İTÜ Geliştirme Vakfı Beylerbeyi İlkokulu 4. sınıf öğrencisinin velisi Selnur Aysever çocuğunun zorunlu din dersinden muaf tutulması talebiyle 5 Ekim 2017'de bir dilekçe verdi. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü başvuruyu "Hristiyan ya da Musevi dinlerinden birine mensup olduğunuzu belgelendirin"diyerek 10 Kasım 2017'de reddetmişti.

Ret yanıtını avukatı Özge Demir aracılığıyla idare mahkemesine taşıyan Selnur Aysever "ret" işleminin iptalini talep etmişti.

İstanbul 4. İdare Mahkemesi yaklaşık bir yıllık değerlendirme sürecinin ardından İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün "ret" işlemini hukuka aykırı bularak iptal etmişti.

KARAR KESİNLEŞTİ

Mahkemenin kararına herhangi bir itiraz gelmedi ve konu Danıştay'a taşınmadı. İstanbul 4. İdare Mahkemesi yaptığı bildirimde kararın kesinleştiğini duyurdu.

Kesinleşme kararını sosyal medya hesabından paylaşan Selnur Aysever şunları kaydetti:

"Bu fotoğraf zorunlu din dersine karşı açtığım davayı kazandığımı belgeleyen fotoğraftır. Karar kesinleşti ve artık kızım eğitim hayatı boyunca din dersinden muaf olacak. Avukatım Özge Demir'e ve Aydınlanma Hareketi'ne sonsuz teşekkürler..."

https://www.mynet.com/mahkemeden-zorunlu-din-dersi-icin-emsal-karar-110104644842

================================

REUTERS DUYURDU! ABD'DEN ÇOK ÖNEMLİ SURİYE KARARI

19.12.2018

ABD'li yetkililer Suriye'de IŞİD'in kontrolü altındaki bölgeleri geri almaya yönelik operasyonunda sona yaklaşan ABD'nin Suriye'den tüm birliklerini çekmeyi değerlendirdiğini belirtti. ABD Başkanı Donald Trump sosyal medya hesabından IŞİD ile ilgili açıklamada bulundu. Trump twitter hesabından "Suriye'de IŞİD'i yendik. Oradaki tek bulunma sebebim buydu" mesajını paylaştı.

https://www.mynet.com/tv/embed/5354024

Karar doğrulanması halinde ABD'nin Suriye'deki askeri varlığının daha uzun süreli olacağı yönündeki varsayımları tersine çevirecek.

ABD Savunma Bakanı Jim Mattis ve bazı üst düzey ABD'li yetkililer IŞİD'in yeniden ortaya çıkmasını engellemek üzere ABD'nin bu ülkedeki askeri varlığının uzun süreli olması gerektiğini savunuyordu.

Nisan 2018'de ABD Başkanı Donald Trump Suriye'den çekileceklerini açıkladı. Trump Beyaz Saray'da yaptığı açıklamada "Suriye'den çıkma planı üzerinde çalışıyoruz. Suriye'de olmamızın ana nedeni DEAŞ'tan kurtulmaktı ve bu görevi hemen hemen tamamladık. Şimdi çok kısa süre içinde bölge ülkeleriyle koordinasyon içinde kararımızı vereceğiz. Suudi Arabistan bizim Suriye'de kalmamızı istiyorsa parasını ödemesi gerekecek. DEAŞ'a karşı çok başarılı olduk ama artık zamanı geldi. Bazen eve dönmenin zamanı gelmiştir. Biz de bunu çok ciddi şekilde düşünüyoruz. " ifadelerini kullanmıştı.

Ancak daha sonra ABD tarafından art arda gelen açıklamalar kafaları karıştırmıştı.

Pentagon Sözcüsü Dana White Trump'ın ABD kuvvetlerini Suriye'den çekeceğine yönelik iddiaları "dedikodu" olarak nitelemişti.

ABD Genelkurmay Başkanlığı Sözcüsü Korgeneral Kenneth McKenzie de IŞİD'in sonunun geldiğini ancak önlerinde çekilme konusunda bir takvim olmadığını söylemişti.

TRUMP PLANI DEĞİŞTİRDİ

Eylül ayında ise ABD basını Trump yönetiminin Suriye'deki askeri stratejisini değiştirdiğini yazdı. Washington Post Amerikan askerlerinin Suriye'de 'belirsiz' bir süre kalacağı ve yeni hedefin 'İran' olduğunu söyledi.

Amerikan Washington Post gazetesi beş ay önce ABD askerlerini Suriye'den çekmek istediğini açıklayan Trump'ın Suriye stratejisini değiştirerek ABD'nin bölgedeki askeri mevcudiyetini 'belirsiz bir süre' için uzatma kararı aldığını yazdı.

TRUMP TWEET ATTI



https://twitter.com/realDonaldTrump/status/1075397797929775105?ref_src=twsrc%5Etfw|twcamp%5Etweetembed|twterm%5E1075397797929775105&ref_url=https%3A%2F%2Fwww.mynet.com%2Fabd-den-cok-onemli-suriye-karari-110104644545

Trump konuya ilişkin sosyal medya hesabından mesaj paylaştı. Trump mesajında "Suriye'de IŞİD'i yendik. Başkanlığım süresinde orada kalma sebebimiz de buydu" ifadelerini kullandı.

https://www.mynet.com/abd-den-cok-onemli-suriye-karari-110104644545

================================

'KADININ KOCASINI ADIYLA ÇAĞIRMASI EDEBE MÜNAFİDİR MEKRUHTUR EDEPSİZLİKTİR'

İsmailağa Cemaati kökenli Fatih Medreseleri'nde yapılan konuşmada 'Bugün iş yerinde çalışırken patronuna işçi ismiyle seslenebiliyor mu ne diyor Ahmet Bey diyor Ali Bey diyor buyurun Efendim diyor' denilerek kadınların da kocalarına isimleriyle hitap edemeyecekleri öne sürüldü.

Çarşamba 19 Aralık 2018 10:00

İsmailağa Cemaati kökenli Fatih Medreseleri'nden Mesut Özdemir "kadının kocasını adıyla çağırması edebe münafidir mekruhtur o da edepsizliktir" dedi.

Fm Tv yayınlanan Sürahi adlı sohbet programında konuşan Özdemir "bir kadın kocasını ismiyle çağırmayacak. İsminin başına sonuna bir şey ekleyebilir mesela Ahmet Bey Ahmet Efendi gibi… Ama kocasına ismiyle seslenmesi normalde edepsizliktir" dedi.

'İŞÇİ PATRONUNA İSMİYLE SESLENEBİLİYOR MU?'

Özdemir konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

"Bugün iş yerinde çalışırken patronuna işçi ismiyle seslenebiliyor mu ne diyor Ahmet Bey diyor Ali Bey diyor buyurun Efendim diyor. Beni çağırtmışsınız Efendim diyor. Müdürüm diyor şefim diyor değil mi? Askerde senden aynı yaş olmasına rağmen senden 3 ay önce askere gelmiş onbaşı olmuş bir arkadaşın mahalle arkadaşın da olsa buna ismiyle hitap edemiyorsun komutanım diyorsun. Bugün bir er veya rütbesi düşük olan bir asker rütbesi yüksek olan bir askerin yanından geçerken selam vermeden geçsin bakalım elini kolunu sallaya sallaya geçsin. Duracaksın selam vereceksin emret komutanım diyeceksin bir emir verdiyse emir tekrarı yapacaksın lazım mı bunlar lazım evet oradaki ciddiyetin korunması için bunlar lazım. İslamiyet teki karı koca arasındaki ciddiyetin korunması için bu da lazım. Bir kadının kocasına ismiyle hitap etmesi mekruhtur edepsizliktir. "x

http://haber.sol.org.tr/turkiye/kadinin-kocasini-adiyla-cagirmasi-edebe-munafidir-mekruhtur-edepsizliktir-253048

================================

TÜRKER ERTÜRK'TEN HULUSİ AKAR'A YEMİN HATIRLATMASI

Emekli Tuğamiral Türker Ertürk KRT TV'de Ferit Atay'ın sunduğu 'Sorguluyorum' programına konuk oldu. Meclis'te bütçe görüşmelerinde CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ile Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar arasında yaşanan tartışmaya dahil oldu. Türker Bakan Akar'a sert tepki gösterdi.

19 Aralık 2018 Çarşamba 15:14

Nil KAHRAMANOĞLU/YURT

2010 yılında Balyoz ve Ergenekon davalarına tepki göstererek Deniz Harp Okulu Komutanı iken istifa eden emekli Tuğamiral Türker Ertürk KRT TV'de Ferit Atay'ın hazırlayıp sunduğu 'Sorguluyorum' programında Genelkurmay Başkanı iken Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Milli Savunma Bakanı yapılan Hulusi Akar'a sert tepki gösterdi.

15 TEMMUZ GECESİ NE OLDU?

Emekli Tuğamiral Türker Ertürk Ergenekon ve Balyoz davaları ile Hulusi Akar'ın önünün açıldığını ifade ederek 15 Temmuz darbe girişiminde cuntacılara esir düşen dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın o gece zarar görmediğine inandığını söyledi.

'MÜCADELE EDECEKSİN TESLİM OLMAYACAKSIN'

Türker Ertürk "Kafama silah dayandı mı ne yaparım? Oradakiler sivil sen başkomutansın yumruğu çakarım. Ateş ederse ne olur? Öl öl... Askerlik budur. Oradaki milletvekili diyemezsin sen 'kafana silah sıkarlarsa ne olur?' diye. O milletvekili o sivil... Cumhuriyete hizmet yeminini kim etti? Gerekirse ölmek için yemini kim etti? Sana birisi silahını çektiyse sen de mücadele edeceksin teslim olmayacaksın" ifadelerini kullandı.

http://www.yurtgazetesi.com.tr/politika/turker-erturk-ten-hulusi-akar-a-yemin-hatirlatmasi-h115047.html

================================

ALİ TÜRKŞEN'DEN HULUSİ AKAR'A ZOR SORULAR

Kardak kahramanı olarak bilinen emekli Albay Ali Türkşen Hulusi Akar'ın Meclis'teki çıkışına yanıt verdi.

19 Aralık 2018 Çarşamba 15:03

Ali Türkşen'den Hulusi Akar'a zor sorular

Kardak kahramanı olarak bilinen emekli Albay Ali Türkşen Hulusi Akar'ın Meclis'teki çıkışına yanıt verdi.

Türkşen Odatv'de "Bu devrin gerçek efsane komutanı sensin Hulusi Akar" başlığını taşıyan yazıda Akar'ın iddialarına tek tek yanıt verdi. "Balyoz davasında başımıza türlü çorapların örülmesine vesile bilirkişi Ahmet Erdoğan'ın atanmasını onaylayan kendisidir. " diye yazan Türkşen Akar'a "Cumhuriyet değerlerine adeta savaş açmış bir partide nasıl Milli Savunma Bakanı olmayı içine sindirdiğini" de sordu.

Türkşen'in yazısı şöyle;

Yazdıklarınızı duygu yüklü ve biraz da aceleyle yazınca anlatmak istediğinizi karşınızdakine tam anlatamıyorsunuz bazen. 25 Ekim 2017 tarihinde İYİ Parti ile başlayan resmi ünvanlı siyasi maceram yaklaşık bir yıl sonra kendi isteğimle sonlandı siyasi hayatım değil. Mevcut iktidarla derdim henüz çözülmediğine göre; yazarak çizerek konuşarak mücadeleye devam etmek yani siyaset yapmak boynumun borcudur. Şimdilik tek başıma sonrasını zaman gösterir. Elbette siyasetin resmi bir unvanla sürdürülmesi tercih sebebiyse de yerinizi bulamadığınız bir resmiyet içinde köşe yastığı olmaktansa tek başına siyaset yapmaya devam etmek hiçbir şey yapmamaktan iyidir.

Gelelim konumuza. AKP hükümetinin son Milli Savunma Bakanı Sayın Hulusi Akar televizyon ekranlarında izlediğimiz kadarıyla kışlada alışkın olduğu düzenden farklı bir ortamda canla başla mücadele etmeye çalışıyor bugünlerde. Artık makam odasının kapısında el pençe divan bekleyen istediğinde hakarete varan eleştirilerini sessizce dinleyecek birileri yok. Sesini kesemediğin vekiller ağzını dilini kuruturken "Dinleyin dinleyin" diye bağırırsın da kimseyi susturamazsın işte böyle Sayın Akar. Kora kor mücadelede sinirleriniz bozulduğunda biraz su için iyi gelir Sayın Akar.

ASLINDA HEP ORADAYDIN DA...

CHP Grup Başkanvekili Sayın Özgür Özel'in Atatürk'ün kurduğu partide grup başkan vekili olmasını içine sindiremeyen Akar'ın Atatürk'ün ordusunda Genelkurmay Başkanlığına kadar yükseldikten sonra Atatürk'ün adını ağzına alamayan tüm Cumhuriyet değerlerine adeta savaş açmış bir partide nasıl Milli Savunma Bakanı olmayı içine sindirdiğini sorgulamak da hakkımızdır diye düşünüyorum Sayın Akar.

Meclisteki bütçe görüşmelerinin Milli Savunma Bakanlığıyla ilgili kısmını başından sonuna dinledim. Not aldım. Bir daha dinledim. Yine not aldım. Yine dinledim.

Öncelikle; Balyoz davasında başımıza türlü çorapların örülmesine vesile bilirkişi Ahmet Erdoğan'ın atanmasını onaylayan kendisidir. Bu anlamda; 49 yıllık askerlik tecrübesini gözümüze sokan bir adama "Hayatında hiç plan semineri tecrübesi olmayan daha dün Kara Harp Akademisinden mezun olmuş birini ne sebeple bilirkişi atadın?" diye sormak da hakkımızdır diye düşünüyorum. "Hasdal'da arkadaşlarını ziyaret etmeyen alçaktır. Hasdal'dan çıkmadım" diyen birine; "Sen Hasdal'daki arkadaşlarını ziyaret ederken ziyaretçi olarak mı geldin yoksa zaten oranın komutanı olduğun için olağan denetlemeye mi geldin? Aslında hep oradaydın da ondan mı Hasdal'dan çıkamadın?" diye sormak da hakkımızdır diye düşünüyorum Sayın Akar.

Hasdal'daki ziyaretlerinde teğmenlerine ÜBD (Üzülmeyin-Büzülmeyin-Düzülmeyin) ve SMA (Sabır-Metanet-Avukat) tavsiyeleri vermek için uğrayan bu arada moral olsun diye (!) saç-sakal kontrolü yapan general/amiraller cezaevine girdikten anca 15 gün sonra ziyaretlerine giden (Kendisinin anlattığına göre sanırsın silah arkadaşlarını kapıda karşılamış) efsane komutan Hulusi Akar'dan bahsediyorum ey okur. Mucidi kendisi ÜBD döngüsüne ilişkin Odatv'ye yazdığım yazıyı mahkemeye veren mahkemeyi kaybettiğim 11 ay hapis cezası aldığım cezası paraya çevrilen ancak bundan tatmin olmayıp; lla ki hapis yatması lazım" diye avukatları aracılığıyla mahkemeye itiraz eden efsane komutan Hulusi Akar'dan bahsediyorum ey değerli okur.

YENİ CEMAATLERE TSK İÇİNDE YOL AÇAN...

16 yılını bitirip 17'sine girdiğimiz AKP iktidarı döneminde; Fetullah Gülen gibi kanlı bir terör örgütünün palazlanmasına devletin her bir kurumuna sızmasına olanak sağlayan adına paralar basan olimpiyatlar düzenleyen sonra da "aldatıldık" diye işin içinden çıkan binlerce Türk askerinin hapislerde haksız yere esir edildiği dönemde hapiste ya da hemen sonrasında hayatlarını kaybeden kumpas mağdurlarına savcılık yapan yüzlerce vatandaşımızın hayatını kaybetmesine binlercesinin yaralanmasına sebep 15 Temmuz'un gelişine kulaklarını tıkayan sonrasında da bu olayın kaymağını yiyen ilk iş olarak askeri okulları ve hastaneleri kapatan sonrasında yeni cemaatlere TSK içinde yol açan üç güne subay yetiştiren sisteme onay veren hükümetin Milli Savunma Bakanından bahsediyorum.

Hani andımızı yasaklayan tabelalardan T. C. 'yi kaldıran her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alan Türk askeri kendi ayağıyla geldiği mahkemede kaçma şüphesiyle tutuklanırken dağdan inen teröristi kucaklayan milletin a.sına koyanlara yol açan askeri arazileri yandaşlarına peşkeş çeken milleti benden ve benden olmayan diye ikiye bölüp benden olmayanları her gün tehdit eden bir hükümetin Milli Savunma Bakanından bahsediyorum.

Sayın Akar. Sen Sayın Özgür Özel'in ebedi başkomutanımız Atatürk'ün partisinde nasıl grup başkanvekili olduğunu sorgulayacağına; sen önce emrindeki emir subayı tarafından boynuna kement takıldıktan sonra nasıl Genelkurmay Başkanlığı yapmaya devam edebildiğini ve Atatürk'ün ordusunda 49 yıl hizmet ettikten sonra Atatürk'ün adını silmeye yemin etmiş bir partide nasıl Milli Savunma Bakanlığı görevini kabul ettiğini sorgula bence.

Elbette dersen ki; "Devir bu devir. Ben yoluma bakarım" sen de haklısın Sayın Akar. Madalyalı kahramanlar; Hasan Basri Aslan Cemal Temizöz Engin Alan'ların hapse düştüğü Ali Tatar'ların Kaşif Kozinoğlu'ların Murat Özenalp'lerin Cem Aziz Çakmak'ların Özden Örnek'lerin bu uğurda hayatlarını kaybettiği devirde AKP'li ve MHP'li vekillerin avuçları patlayana kadar alkışladığı bu devrin gerçek efsane komutanı sensin Hulusi Akar...

http://www.yurtgazetesi.com.tr/politika/ali-turksen-den-hulusi-akar-a-zor-sorular-h115046.html

================================

O ŞARKICIDAN FATİH PORTAKAL'A TEHDİT!

Karadeniz müziği yapan şarkıcı Murat Köse gazeteci Fatih Portakal'a ilişkin "Türkiye Cumhuriyeti içinde yaşıyorsan bu yüce milletle dalga geçemezsin. Seni portakal gibi soyarlar suyunu sıkarlar" ifadelerini kullandı.

18 Aralık 2018 Salı 15:28

O şarkıcıdan Fatih Portakal'a tehdit!

Karadeniz müziği yapan şarkıcı Murat Köse gazeteci Fatih Portakal'a ilişkin "Türkiye Cumhuriyeti içinde yaşıyorsan bu yüce milletle dalga geçemezsin. Seni portakal gibi soyarlar suyunu sıkarlar" ifadelerini kullandı.

Kişisel Twitter hesabında sık sık AK Partili adayların fotoğraflarını paylaşıp destek mesajları yazan şarkıcı Murat Köse Fox TV Ana Haber sunucusu Fatih Portakal'ı "Türkiye cumhuriyeti içinde yaşıyorsan bu yüce milletle dalga geçemezsin @fatihportakal seni portakal gibi soyarlar! suyunu sıkarlar!" sözleriyle tehdit etti.

imdi bu akşam @FOXhaber de yine ağlayacaksın!" diyen Köse "Hadsizlik şerefsizlik diz boyu sende!" diye hakaret edip tehditlerine şöyle devam etti: "Seni elime verseler seni mikrofon yapıp şarkı söyleyeceğim. "

Fatih Portakal Fransa'daki eylemlere ilişkin yorumu nedeniyle hedef haline getirilmişti. Portakal "Hadi bakalım barışçıl bir eylemle zamları doğalgaz zamlarını protesto edelim. Hadi bakalım yapalım. Yapabilecek miyiz?" diye sormuştu.

Portakal bu yorumunun ardından Hükümet Sözcüsü Ömer Çelik tarafından eleştirilmiş sosyal medyadan da yüzlerce tehdit almıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Portakal'a yönelik şu ifadeleri kullanmıştı:

"Birileri çıkmış portakal mıdır mandalina mıdır narenciye midir sokağa çağırıyor. Haddini bil haddini. Bilmezsen haddini bu millet patlatır enseni. "

http://www.yurtgazetesi.com.tr/gundem/o-sarkicidan-fatih-portakal-a-tehdit-h114992.html

================================

ODTÜ YÖNETİMİ PANELLERİ ENGELLEMEK İÇİN BİNALARI KAPATTI

ODTÜ'de gençlik örgütlerinin düzenleyeceği etkinlikler öncesi adeta sıkıyönetim ilan edildi.

19 Aralık 2018 Çarşamba 18:16

ODTÜ yönetimi gençlik örgütlerinin CHP HDP milletvekilleri ve Emek Partisi MYK Üyesi İskender Bayhan'ın katılacağı üç farklı etkinliğe saatler kala 'güvenlik' gerekçesiyle Matematik bölümünde ve İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde dersleri ve sınavları erteledi bölümleri saat 16.30'dan itibaren kapatacağını duyurdu. SGDF'nin 19 Aralık Katliamı konulu etkinliğinin yapılacağı binaya polis geldi. ODTÜ Emek Gençliği kriz konulu paneli yapacağını yinelerken HDP Batman Millevetkili Mehmet Rüştü Tiryaki'de Meclis Genel Kurulu'nda duruma tepki gösterdi.

MİLLETVEKİLLERİNİN KATILACAĞI ETKİNLİKLERE SIKIYÖNETİM

Evrensel'de yer alan habere göre ODTÜ yönetimi e-posta ile yaptığı duyuruda Emek Gençliğinin düzenlediği "Ekonomik Kriz: Nedenleri ve Etkileri" başlıklı paneli SGDF'nin düzenlediği 19 Aralık Katliamına ilişkin paneli ve Sosyalist Fikir Kulübünün düzenlediği "Neoliberalizm Çıkmazı: Endüstri 4.0 Sarı Yelekliler" etkinliklerini gerekçe göstererek Matematik bölümünde ve İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde dersleri ve sınavları erteleyerek bölümleri 16.30'dan itibaren kapatacağını duyurdu.

OKULA POLİS GİRDİ

Emek Gençliği'nin düzenlediği panel ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Pınar Bedirhanoğlu EMEP MYK Üyesi İskender Bayhan ve CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke katılımıyla saat 17.45'te Matematik M13 (Cahit Arf) Amfisi'nde yapılacak. Öte yandan SGDF'nin İktisadi Bilimler Fakltesi A binasında düzenleyeceği etkinliği engellemek için çevik kuvvet polisinin geldiği belirtildi.

VALİLİKTEN 'SARI YELEKLİLER' PANELİNE YASAK

Rektörlük öğrencilerle yaptığı görüşmede SGDF'nin düzenlediği '19 Aralık Katliamı' konulu etkinlik ile Sosyalist Fikir Kulübünün düzenlediği 'Neoliberalizm Çıkmazı: Endüstri 4.0 Sarı Yelekliler' konulu etkinliklerin Ankara Valiliği tarafından yasaklandığını aktardı. Sarı Yeleklilere ilişkin etkinlik Sosyalist Fikir Kulübü tarafından iptal edilirken SGDF'nin düzenlediği etkinlik için bina önünde bekleyen polisler A1 kapısına gitti. Emek Gençliği'nin paneli ise başladı.

EMEK GENÇLİĞİ: ÖĞRENCİLERİN BİR ARAYA GELMESİNİ ENGELLEMEK İSTİYORLAR

ODTÜ Emek Gençliği rektörlüğün tavrına ilişkin yaptığı açıklamada iktidarın üniversite içerisinde gerçekleşen birçok etkinliği iptal etme ve yer vermeme gibi uygulamalarla öğrencilerin bir araya gelmelerini engellemeyi hedeflediğini kaydetti. Gençliğin kendini ifade edebileceği her alanın daraltıldığını belirtilen açıklamada "Etkinliğimiz marjinalize edilerek iptal edilmeye çalışılmıştır. Etkinliğimizin amacı öğrencilerin Türkiye'nin güncel sorunlarını konuşabileceği kürsüler yaratmak kendilerini ifade edebilmelerine ve istek özlemleri için bir araya gelebilmesini sağlamaktır. Hedefe alınmasının nedeni budur. Etkinliğimiz kurumların akademisyenlerin ve ODTÜ öğrencilerinin desteği ile rektörlükle yapılan görüşme sonucunda izinli olarak gerçekleşecektir. Etkinliğin gerçekleşmesinde belirleyici olan ODTÜ bileşenlerinin yürüttüğü dayanışma ve ODTÜ öğrencilerinin tepkileridir. Hepinizi bu dayanışmayı ve birliği büyütmek için etkinliğimize bekliyoruz" denildi.

ODTÜ YASAĞI MECLİSTE GÜNDEM OLDU

ODTÜ yönetiminin tavrı Mecliste de gündeme geldi. HDP Batman Millevetkili Mehmet Rüştü Tiryaki genel kurulda söz alarak "Emek Gençliği'nin 'Krizin ekonomik etkileri' konulu bir panel düzenliyor ODTÜ'de bugün. Katılımcılardan biri de Selin Sayek Böke. Bir diğeri 19 Aralık'ın yıldönümü nedeniyle gerçekleştirilecek etkinliğe Veli Saçılık milletvekillerimiz Ali Kenanoğlu ve Murat Çepni katılacak. Üniversite yönetimi bütün bölümleri kapatmış durumda. Sınavı olan öğrenciler okula ve bölüme giremiyor. Yurtların içeriden kapatıldığı söyleniyor. Antidemokratik bu uygulamadan derhal vazgeçilmesini istiyor muhalefeti susturacağım diye okulları kapatmayı göze alan bu anlayışı kınıyorum" dedi.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1175595/ODTU_yonetimi_panelleri_engellemek_icin_binalari_kapatti.html

================================

SARHOŞ SANILAN KİŞİNİN KAFASINDAKİ MERMİ ÇIKARILDI

19.12.2018

Adana'da alkol aldığı için sarhoş olduğu düşünülen iki gün boyunca yarı baygın halde gezen kişinin kafasına isabet ettiği belirlenen mermi operasyonla alındı.

Adana'da alkol aldığı için sarhoş olduğu düşünülen iki gün boyunca yarı baygın halde gezen kişinin kafasına isabet ettiği belirlenen mermi Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesinde yapılan ameliyatla çıkartıldı.

AA'nın haberine göre kent merkezindeki evinin odasında yakınlarınca yarı baygın halde bulunan ve özel bir tıp merkezine götürülen ancak burada alkol nedeniyle baygınlık geçirdiği iddiasıyla evine tekrar gönderilen Oğuzhan Ç'nin (22) daha sonra gittiği Balcalı Hastanesinde başında mermi tespit edilmesi üzerine başlayan tedavisi sürüyor.

Oğuzhan Ç'nin Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalında yoğun bakım ünitesinde tedavisini yürüten ÇÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Eralp Çetinalp ve ekibi hastanın kafasına isabet eden mermiyi operasyonla aldı.

Mermi incelenmesi için polis ekiplerine teslim edildi.

Çetinalp hastanede gazetecilere yaptığı açıklamada hastanın kafasına isabet eden mermiyi küçük bir operasyonla aldıklarını söyledi.

Bunun tedaviye yönelik bir ameliyat olmadığını ifade eden Çetinalp "Bu tedavisine yönelik bir ameliyat olmadığı gibi emniyet güçlerinin delil toplamaya yönelik olayın aydınlatılması için istedikleri bir şeydi. " diye konuştu.

Çetinalp mermi çekirdeğini çıkardıktan sonra polise teslim ettiklerini belirterek "Hastanın genel durumu aynı maalesef hala komada. Biz de uyutuyoruz kafa içi basıncını düşürmek için. Hastanın genel durumunda bir değişiklik yok hayati tehlikesi devam ediyor. " ifadesini kullandı.

Adli Tıp hekimlerinin mermi çekirdeği üzerindeki incelemeyle olayın tam olarak aydınlatılacağını anlatan Çetinalp şunları kaydetti:

"Bir insan kendisine yorgun merminin isabet ettiğini fark etmeyebilir. Ama biz Oğuzhan'daki durumdan emin değiliz bu bir yorgun mermi mi yakın atış mı çok aydınlatılmış değil. Delil toplama süreci de bunun için gerekiyordu zaten o nedenle çok net bir şey söylemek mümkün değil. Bu yorgun mermi midir bitişik atış mıdır başka bir şekilde olmuş bir olay mıdır henüz bilemiyoruz. Adli süreci etkilememek adına spekülasyon yapmak çok doğru da olmaz. Bu nedenle biz ancak tıbbi bir bilgi verebiliyoruz. "

Çetinalp hastanın tedaviye cevap verip komadan çıkmasını temenni ettiklerini de sözlerine ekledi.

Kent merkezindeki evinin odasında yarı baygın olarak bulunan Oğuzhan Ç yakınları tarafından aşırı derecede alkol aldığı düşünülerek tedavi için özel bir tıp merkezine götürülmüş burada tetkikleri yapılan hasta alkol nedeniyle baygınlık geçirdiği iddiasıyla evine gönderilmişti.

Oğuzhan Ç'nin yarı baygın halinin iki gün boyunca geçmemesinden şüphelenen ailesi bu defa oğullarını 17 Aralık'ta ÇÜ Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesine götürmüş burada doktorlar tarafından sağlık kontrolü yapılan hastanın kafasına mermi isabet ettiği belirlenmişti.

https://www.birgun.net/haber-detay/sarhos-sanilan-kisinin-kafasindaki-mermi-cikarildi-240783.html

================================

--   a45UyF587661


-------------------------------------------------
ONLY AT VFEmail! - Use our Metadata Mitigator™ to keep your email out of the NSA's hands!
$24.95 ONETIME Lifetime accounts with Privacy Features!
No Bandwidth Quotas!   15GB disk space!
Commercial and Bulk Mail Options!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder