23 Aralık 2018 Pazar

Bu gün öne çıkan bazı makaleler 2018-12-24 2

================================

TUNCAY MOLLAVEİSOĞLU: MEMLEKETTE KURUM BIRAKMADILAR...

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi... ÖSYM'nin Başkanı Ali Demir'di... AKP'li yıllar boyunca üniversite sınavlarında hile yapıldığı defalarca dile getirildi...

Olanca pişkinlikleri ile çıkıp "yok böyle bir şey" diyorlardı... Ali Demir FETÖ'den 5 yıl ceza aldı. Binlerce gencin üniversite hakkı gasp edildi! Olan gençlere oldu. AKP; "FETÖ'cü bunlar" diyerek -ki evet öyleydiler- bu büyük günahın vahim yanlışın sorumluluğunu üzerinden akıttı geçti...

**

Yüksek Öğretim Kurulu... Meslek yüksek okulları konservatuarlar üniversiteler... Tüm yükseköğretim kurumları YÖK' e bağlı... YÖK iktidarın özgür ve bilimsel düşünceye karşı baskı aygıtı yozlaşmanın fotoğrafını temsil etmeye devam ediyor... Sürekli "kaldırılacak" denilen ancak AKP'nin vazgeçemediği kurumların başında geliyor...

**

Türkiye İstatistik Kurumu... Cumhuriyet döneminin en değerli kurumlarından biriydi... 1926 yılında kuruldu... Nüfus sayımı milli gelir hesabı işsizlik verileri enflasyon hesaplamaları görevleri arasında...

Türkiye AKP ile birlikte rakamlar ve istatistiklerle oynanarak hormonlu ekonomik tabloların yaratıldığına tanık oldu... TÜİK'in verilerine güven Jet Fadıl'ın yatırımlarına güven seviyesinde...

**

Anadolu Ajansı... Milli mücadelenin en önemli kurumlarından biri olarak kuruldu.

Kurtuluş Savaşı ile ilgili haberleri Türkiye'ye ve dünyaya duyurmak hem İstanbul'daki besleme basının yalan haberleri ile mücadele hem de Batı'ya Türkiye'nin haklı isteklerini anlatmak misyonunu üstlendi.

Mustafa Kemal Atatürk Halide Edip Adıvar ve Yunus Nadi TBMM açılmadan 17 gün önce bu köklü kurumun temelini attılar.

Türkiye ve dünyanın en saygın kurumlarından biriydi... Kurulduğu dönemde dünyada bir örneği daha olmayan "özerk" statüsü ile habercilikte bağımsız olmanın bayrağını taşıyordu. 100 yıl sonra üzerine inşa edildiği tüm değerleri yıktı... Seçimlerde Anadolu Ajansı'nın verilerine güvenmeyen en az yüzde 50'lik bir seçmen kitlesi var!

**

Milli Piyango İdaresi'ne ne demeli? Devletin tekelideki her türlü şans oyunlarına karşı da kamuoyunda şüphe oluşmaya başladı.

Sosyal medyada bir kayıt elden ele dolaşıyor. Kurum bir açıklama yaptı ancak kamuoyu tatmin olmuş görünmüyor...

**

Yargıtay Danıştay Anayasa Mahkemesi... Sayıştay!...

Anlatmaya gerek var mı?

Türklerin kurtuluş savaşı ile eş zamanlı kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin haline ne demeli? Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletin değil artık...

Saray'da paralel yapıları oluşturulan bakanlıklar ne iş yapacak?

Haraç mezat satılan; TEKEL'den Maden Şirketlerine Telekom'dan kağıt-şeker fabrikalarına kadar genç Cumhuriyet'in mirası kamu kuruluşları artık yok...

AKP iktidarı; Cumhuriyetle yaşıt kurumların para edenlerini sattı ekonomik değeri olmayan ancak devleti temsil eden kurumları ise dere yatağındaki gecekondulara çevirdi...

Yaşadığımız sürecin adı çözülmedir...

Suriye'den çekilme masalı...

ABD'nin Suriye'den çekileceğini açıklamasının sarsıntıları sürüyor.

En son söyleyeceğimi en baştan belirteyim;

"ABD Suriye'den çekilmez..."

Binlerce militan eğitmiş milyar dolar harcamış tonlarca silah ve mühimmat yığınağı yapmış Pentagon'un Suriye'den çekilmesi masaldan öteye gitmez.

Yakın zamanda PKK uzantısı grupların sayısını 100 bine çıkaracağını bunun parasını da Suudi Arabistan'dan sağlayacağını planlayan ABD ne oldu da çekilme kararı aldı?

Siz; Mısırsrail ve Suudi Arabistan hattında hem İsrail'in güvenliğini sağlamaya hem de Çin'in enerji tedarikçisi İran'ı kontrol etmeye çalışan ABD'nin; bölgeden çekileceğine nasıl inanırsınız?

Türkiye'nin kutup yıldızı çok değerli Hocam Prof. Erol Manisalı ile konuştum... Manisalı; "ABD İncirlik'i kapatmadığı sürece bölge planlarından vazgeçmez geri adım atmaz" diyor... İncirlik orada duruyor...

ABD'nin çekilme masalı; AKP'ye seçim öncesinde verilmiş açık bir destektir...

Erdoğan seçmenine; "ABD'nin bileğini büktük" diyebilecek ABD ise Türkiye'nin operasyonunu geciktirerek zaman kazanmış olacak...

Rusya ise bence tüm olan bitenin farkında...

Prof. Manisalı; "Türkiye'nin ulusal çıkarları Meclis'te tüm boyutları ile konuşulmalı ve bir yön çizilmelidir" diyor...

Salı akşamı saat 22:00'de TELE 1 de Erol Manisalı ile "büyük fotoğrafı" konuşacağız... Bekleriz...

================================

YILMAZ ÖZDİL: ÇOCUKLARIMIZIN "ARKADAŞI" MUSTAFA KEMAL

Boynumuzun borcu olarak kaleme aldığımız "Mustafa Kemal" kitabında ikinci aşamaya geldik.

Şimdi sıra temel niyetimiz asıl hedefimiz olan çocuklarımızda.

Atatürk ve annesi

Atatürk ve çocuk

Atatürk ve doğa

Atatürk ve hayvan sevgisi

Atatürk ve kitap

Atatürk ve okul

Atatürk ve sanat

Atatürk ve sofra

Atatürk ve spor

Atatürk ve temizlik

Mustafa Kemal'in okul öncesi versiyonu kendisinin rekorunu bile kırarak Cumhuriyet tarihinin gelmiş geçmiş en yüksek tirajıyla 2.5 milyon adetle yarın sabahtan itibaren kitap satılan her yerde olacak.

Mustafa Kemal'in sırf kitap okuma alışkanlığını örnek almış olsaydık bugün çok daha ileri seviyede bir Türkiye olurdu.

Mustafa Kemal'in sırf çevre duyarlılığını sırf hayvan sevgisini sırf sanat merakını sırf sporcu yanını benimsemiş olsaydık bugün çok daha iyi bir Türkiye olurdu.

Bu kitaplar 3-7 yaş grubu çocuklarımız için bu düşünceyle hazırlandı.

Mustafa Kemal Atatürk'ü çocuklarımıza tanıtmayacağız…

Çocuklarımızla tanıştıracağız.

Tarihimizde ilk kez "arkadaş" olmalarını sağlayacağız.

Gerçek abartısız somut bilgiler içeriyor.

Yazı çizgiler ve fotoğraflardan oluşuyor.

Nalan Alaca tarafından resimlendi.

Türkiye'nin en geniş Atatürk fotoğrafı arşivine sahip olan Hanri Benazus'un arşivinden seçildi.

Pedagojik danışmanımız psikolog Gülay Yaşar'ın kontrolünden geçti.

Türkiye'nin en büyük matbaası Bilnet'te basıldı.

32'şer sayfalık 10 kitap.

İsteyen set halinde alacak.

İsteyen tek tek alacak.

Her kitapta QR kodu olacak.

Cep telefonunuzdan bu kod'u okutarak o kitabın içeriğini anlattığım o kitabı neden hazırladığımızı anlattığım videoya ulaşacaksınız.

Ayrıca… Çocuklarımız vesilesiyle Darüşşafaka için toplumsal duyarlılık projesini hayata geçiriyoruz bugüne kadar örneği görülmemiş bir kampanya başlatıyoruz. Benim yazdığım dört sayfalık bir metinle dünyanın en büyük ailesine çağrıda bulunuyoruz. Bu çağrı metni yüzbinlerce adet basılıyor bizim kitaplarımızdan bağımsız olarak Türkiye'de kitap satılan her noktaya ulaştırılacak her kitap fuarında dağıtılacak ülke genelinde farkındalık yaratılacak.

Mustafa Kemal'in hayat hikayesi Türkiye'nin kurtuluş reçetesidir.

Karşıdevrimle ancak bu yolla mücadele edilebilir.

Bu ortak düşünceyle elini taşın altına koyan çağdaş kuvayi milliye'nin yayınevi yol arkadaşım Kırmızı Kedi'ye yürekten teşekkür ederim.

Mustafa Kemal'i okul bahçesinde bir büst sınıfta bir poster olmaktan çıkaracağız.

İstedikleri kadar yok saymaya silmeye çalışsınlar istedikleri kadar saldırsınlar… Atatürk aydınlanmasını bizden sonraki nesillere aktarmaya kararlıyız.

================================

MENEMEN OLAYI MEB KİTAPLARINDAN KALDIRILDI

Cumhuriyet tarihinin en kara sayfalarından biri olan Menemen Olayı ve Asteğmen Kubilay'ın şehit edilmesi gelecek nesillere unutturulmaya çalışılıyor. 23 Aralık 1930 günü yaşanan ve ibretle okunması ders çıkarılması gereken Menemen Olayı'nın anlatıldığı 8. ve 11. sınıf sınıf "T. C. İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük" ders kitaplarında yer alan bazı ifadeler bu yılki ders kitaplarından çıkarıldı. Asteğmen Kubilay'ı ve onu katleden eli kanlı cumhuriyet düşmanlarını unutmadık. Siz de unutmayın. Unutturulmaya çalışılan Menemen Olayı ve o günlerde yaşananları haberimizde derledik. Her yıl olduğu gibi bu yıl da 23 Aralık günü Asteğmen Kubilay şehit olduğu Menemen başta olmak üzere yurdun dört bir yanında anılacak ve hatırlanacak.

Menemen Olayı ya da Asteğmen Kubilay Olayı 23 Aralık 1930 günü İzmir'in Menemen ilçesinde askerliğini yedek subay olarak yapmakta olan öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay'ın ve yardımına koşan bekçiler Hasan ve Şevki'nin şeriat isteyen bir grup tarafından öldürülmesi olayıdır. Olayların ardından bölgede sıkıyönetim ilan edilmiş General Mustafa Muğlalı başkanlığında kurulan Divanı Harp'te yargılanan failler idam dahil çeşitli cezalara çarptırılmıştır. Menemen Olayı şeriat ile laiklik arasındaki mücadeleyi vurgulaması açısından Cumhuriyet tarihinin önemli olaylarından biri olarak kabul edilir.

MEB KİTAPLARINDAN BAZI BÖLÜMLER ÇIKARILDI

23 Aralık 1930 günü yaşanan ve ibretle okunması ders çıkarılması gereken Menemen Olayı'nın anlatıldığı 8. ve 11. sınıf sınıf "T. C. İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük" ders kitaplarında yer alan bazı ifadeler bu yılki ders kitaplarından çıkarıldı.

Tarihçi yazar Mustafa Solak'ın gündem getirdiği bilgiye göre; 11. sınıf T. C. İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük ders kitabında "Menemen'de Derviş Mehmet ve etrafına topladığı bir grup rejim düşmanının 'Din elden gidiyor' propagandasıyla 23 Aralık 1930 tarihinde ayaklanma çıkardığı Atatürk'ün Menemen'de ortaya çıkan Kubilay Olayı'nı cumhuriyet ve inkılaplara karşı çağdaş Türk Devleti'ni yok etmek için düzenlenmiş bir isyan olarak gördüğü Türk Milleti'nin bu olayı protesto ederek cumhuriyet yönetimine ve inkılaplara bağlı olduğunu Türk ve dünya kamuoyuna bir kere daha gösterdiği" yazmaktadır. Kitapta 'Atatürk döneminde demokrasi yoktu partilere izin verilmedi' diyenlere yanıt verircesine 'Kubilay Olayı'ndan sonra demokrasiye ve çok partili hayata geçiş denemeleri süresiz ertelendi' ifadesiyle çok partili hayatın aksamasına cumhuriyet karşıtlarının izin vermediği açıklanmıştır. Solak'ın aktardığına göre bu satırlar kitaptan çıkarıldı.

Geçen yılki 8. sınıf TC İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük ders kitabında ise Menemen İsyanı ve Kubilay'ın katli şu şekilde anlatılarak çok partili hayatın süremediği ortaya konmuştur:

"Kuruluşundan kısa süre sonra Serbest Fırkayı laikliğe ve inkılaplara karşı olanların toplandığı bir merkez hâline getiren cumhuriyet karşıtları fesin tekrar giyileceği tekkelerin yeniden açılacağı eski alfabeye dönüleceği yönündeki propagandalarına devam ettiler. Bu çevreler Parti lideri Fethi (Okyar) Bey'in Ege gezisi sırasında gittiği yerlerde cumhuriyet ve laiklik aleyhine gösteriler yaptılar. Fethi Bey de kontrolü dışında gelişen ve tehlikeli bir hâl almaya başlayan bu olayların daha fazla büyümemesi için 17 Kasım 1930'da partisini kapatmak zorunda kaldı. Fethi Bey'in partisini kapatmasından sonra yaşanan Menemen Olayı onun bu kararının ne kadar doğru olduğunu ortaya çıkardı. " Tarihçi Solak'ın ifadesine göre; bu ifadeler de kitaptan çıkarıldı.

UNUTTURULMAYA ÇALIŞILAN MENEMEN OLAYI

23 Aralık 1930 sabahı Manisa'dan Menemen'e gelen dördü silahlı altı kişi bir camiden aldıkları yeşil sancağı sabah namazından sonra ilçe meydanına dikerek silah zoruyla etraflarına adam toplamaya başlar. Sarıklı ve cüppeli bu kişilerin Şeyh Esat'ın Manisa'da Nakşibendi tarikatını yaymakla görevlendirdiği Laz İbrahim tarafından yönlendirildiği iddia edilir.

70 BİN KİŞİLİK HALİFE ORDUSU

Halkın katılmasıyla isyancı grup kısa zamanda büyür. İlk eylemciler arasında Giritli Derviş Mehmet Şamlı Mehmet Sütçü Mehmet Emin Nalıncı Hasan ve Küçük Hasan vardır. Derviş Mehmet cemaate kendini Mehdi olarak tanıtır ve dini korumaya geldiklerini söyler. Arkalarında 70 bin kişilik Halife ordusu olduğunu öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini söyler

'ŞAPKA GİYEN KAFİRDİR'

Eylemciler meydana diktikleri ve şeriat sancağı olarak adlandırdıkları yeşil bayrağın çevresinde dönmeye tekbir getirmeye ve zikretmeye başladılar. apka giyen kafirdir. Yakında yine şeriata dönülecektir. " diye bağırarak bir isyan hareketi başlatır. Bayrağın altından ahaliden bazı kişileri geçirirler. Bunlar arasında fabrikada işçisi Hayimoğlu Jozef gibi gayrimüslimler de var. Eyleme katılan vatandaşların bir kısmının halife ordusunun geleceği endişesiyle boyun eğdiği iddia edilir

ASTEĞMEN KUBİLAY'IN MÜDAHALESİ

Olayların ilçedeki askeri birlikte duyulması üzerine alay komutanı Asteğme Kubilay'ı bir manga askerle birlikte olay yerine gönderir. Kubilay askerlerin yanından ayrılarak tek başına eylemcileri arasına girer ve teslim olmaya ikna etmeye çalışır. Silahlı eylemcilerden biri ateş ederek Kubilay'ı yaralar. Bunu gören askerler ateşle karşılık verirler ancak tüfeklerinde öldürücü etkisi olmayan manevra fişekleri vardır. Elebaşlarından Derviş Mehmet "Bana kurşun işlemiyor. " diyerek halkı kutsal bir vazifesi olduğuna ikna etmeye çalışır.

YARALI OLARAK GİRDİĞİ CAMİDE ŞEHİT EDİLDİ

Kubilay yaralı halde uzaklaşarak cami avlusuna sığınır ancak Derviş Mehmet ve arkadaşları peşinden gider. Derviş Mehmet testere ağızlı bağ bıçağıyla Asteğmen Kubilay'ın başını bedeninden ayırır. Kesik başı yeşil bayrağın sopasına dikmeye çalıştılar ancak başaramazlar. Bunun üzerine kesik başı bayrağın sopasına iple bağladılar. Olay yerine sonradan gelen Bekçi Hasan ateş edip gruptan birini yaralar ancak açılan ateş sonucu o da öldü. Arkadaşının yardımına koşan Bekçi Şevki de açılan ateş sonucu öldü.

Olay yerine gelen takviye birliklerin "Teslim ol!" çağrısına uymayan eylemciler ile askerler arasında çatışma çıkar. Göstericilerden Derviş Mehmet de dahil bazıları ölür. Kaçmaya çalışan elebaşları ve eylemcilerin hepsi tutuklanır.

OLAYIN ANKARA'DA DUYULMASI

Kubilay Olayı genç Türkiye Cumhuriyeti'nin 1925'deki Şeyh Said İsyanından sonra tanık olduğu önemli olaylardan biridir. Dört gün sonra 27 Aralık 1930 günü Dolmabahçe Sarayı'nda Mustafa Kemal Atatürk'ün başkanlığında bu konuda bir toplantı yapılır. 28 Aralık 1930'da orduya gönderdiği başsağlığı telgrafında "Mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen'deki ahaliden bazılarının alkışla tasvipkar bulunmalarının bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadise" olduğunu belirtir.

SIKIYÖNETİM VE MAHKEME SÜRECİ

31 Aralık 1930 günü Menemen ilçesi ile Manisa ve Balıkesir'in merkez ilçelerinde 1 Ocak 1931'den itibaren 1 ay süre ile Fahrettin Altay komutasında sıkıyönetim ilan edilir ve 1. Kolordu Komutan Vekili General Mustafa Muğlalı başkanlığında bir Divanı Harp kurulur.

Olaya doğrudan veya dolaylı katılan 105 sanık; anayasayı cebren tağyir eyleme iştirak ve azmettirme; Derviş Mehmet'in mehdilik iddiasıyla harekete geçtiğini bildikleri halde zamanında hükümete haber vermeme veya tekkelerin seddinden sonra tarikat ayini icra ettikleri suçlamalarıyla 15 Ocak 1931'den itibaren Divanı Harp'te yargılanmaya başlanır.

24 Ocak 1931 günü iddianame okunur ve 29 Ocak'ta mahkeme 36 (ölmüş olan bir sanık ile birlikte 37) kişinin idama mahkûm edilmesine 40 kişinin sorumsuzluğu nedeniyle salıverilmesine 27 sanığın beraatine 41 kişiye çeşitli hapis cezaları verilmesine hükmeder ve karar Meclis'in onayına sunulur. İdam hükümlülerinin altısı küçük yaşta olduğundan cezaları ağır hapse çevrilir. TBMM Adalet Divanı ayrıca iki idamlığın cezasını da iki yıl hapse çevirir.

28 KİŞİ İDAM EDİLDİ

Diğer 28 idam mahkumu 3 Şubat 1931 gecesi Menemen'de idam edilir. Bazıları Kubilay'ın başının kesildiği yerde asılır. Mahkumlardan biri idam sehpasının önünden kaçar. İki hafta sonra yakalanır ve ertesi gün idam edilir. 26 Aralık 1934 tarihinde Menemen'de iki bekçi ve Kubilay adına anıt dikilir. Anıtın üzerinde şöyle yazar: nandılar dövüştüler öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz. " Sıkıyönetim 28 Şubat 1931'de Manisa ve Balıkesir'den 8 Mart 1931'de de Menemen'den kaldırılır.

OLAYLARIN SİYASİ BOYUTU

Siyasi bağlamda Kubilay Olayı 1930'da Ali Fethi Okyar tarafından Mustafa Kemal Paşa'nın tavsiyesiyle kurulmuş olan ve Menemen Olayı'ndan hemen önce 17 Kasım 1930'da kendi kendini fesheden Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci ana muhalefet partisi Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın 99 günlük varlığı ile bir arada değerlendirilmektedir. Olayın zamanın Nakşibendi tarikatının lideri Şeyh Esat ve yandaşları tarafından planlandığı ve Menemen'de uygulamaya konulduğu iddia edilmiştir.

================================

SAYGI ÖZTÜRK: ÜÇÜNCÜ HAMLE

"Karayolları Trafik Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi"nin arasına Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerinin görev süresinin birer yıl uzatılmasına ilişkin madde de ustaca yerleştirildi. Bu değişiklik planlanırken anayasanın 67'nci maddesi de Anayasa değişikliğinden önce yapılan Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanun da "yok" sayılmış.

24 Haziran 2018 seçimlerinde görev yapan YSK başkan ve bazı üyeleri 31 Mart'ta yapılacak seçimde bulunmayacaktı. YSK'nın başkanı Yargıtay yardımcısı ise Danıştay üyelerinden birisi oluyor.

AYRICALIKLI ÜYELER

YSK Başkanı Sadi Güven ile birlikte Yargıtay'dan seçilen üyelerden Faruk Kaymak Refik Eğri Danıştay'dan seçilen İlhan Hanağası Zeki Yiğit ve Nakiddin Buğday'ın YSK'daki 6 yıllık görev süresi 23 Ocak 2019'da dolacaktı. Yaş haddinden emekliye ayrılan Nilgün Hacımahmutoğlu'nun yerine getirilen Refik Eğri'nin görevi de yine aynı dönemde sonlanacaktı. Başkanvekili Erhan Çiftçi Muharrem Akkaya Kürşat Hamurcu Cengiz Topaktaş Yunus Aykın'ın görevleri de 2022 yılında doluyordu. Değişiklikle görev süreleri birer yıl uzatılıyor.

Başkan ve üyeler bu durumdan çok memnun. Nasıl olmasın Danıştay ve Yargıtay'da aldıkları maaşları kadar YSK'daki toplantılarından da bir o kadar yevmiye alıyor. Dahası makam araçları şoförleri sekreterleri var. Geçmişte bu göreve seçilmek için Danıştay ve Yargıtay'da kıyasıya seçim mücadelesi olurdu. Günümüzde ise kim aday gösteriliyorsa o kişi için oy kullanılıyor. Yani özgür bir seçim ortamı yok.

O MADDEYİ OKUYUN

Yapılmak istenen değişiklikle 23 Ocak 2019'da görevi bitecek olanlar 23 Ocak 2020'ye kadar 2022'de görev süresi dolacak 5 üyenin görevi ise 2023 yılına kadar uzatılıyor. Ama bu uzatılış normal bir durum değil. Anlatalım:

AKP Milletvekili Mehmet Muş ve arkadaşlarının torbaya attığı 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanun'da değişiklik öngören teklifi tamam da peki anayasamızın 67. maddesinin son fıkrasında "Seçim kanunlarında yapılacak değişiklikler değişikliğin yapıldığı tarihten bir yıl sonra yürürlüğe girer" hükmü yer almıyor mu? Örneğin 2010 yılında Seçim Kanunu'nda yapılan kapsamlı değişiklik anayasa hükmü uyarınca 2011 yılında yürürlüğe girmemiş miydi? Girmişti.

NE OLUR KANDIRMAYIN

Şimdi yapılmak istenen yasa teklifinin gerekçesinde 1997 ve 1999 yıllarında da YSK üyelerinin görev süresinin uzatıldığı hatırlatılıyor. Uzatmanın dayanağı olarak da "Seçim süreci var. Dere geçilirken at değiştirilmez" deniliyor. İyi de anayasanın 67. maddesinin son fıkrası 2001 yılında yürürlüğe girdi. Dolayısıyla daha önce yapılan değişikliklerin yapıldığı dönemde anayasanın bu hükmü yoktu. Lütfen toplum kandırılmasın.

16 Nisan 2017 tarihinde yapılan anayasa referandum öncesinde anayasanın 67. maddesinin son fıkradaki yasağı kanun hükmünde kararname (KHK) ile seçim kanununun iki maddesini değiştirip 16 Nisan 2017 referandumunda uygulamışlardı.

TARİHİNDE İLK

16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandumunun kabul edilen ek geçici maddesiyle "Yapılacak ilk olağan ya da erken seçimde seçim kanunlarında yapılacak değişiklik anayasadaki bir yıllık bekleme süresinin dolması beklenmeden uygulanır" hükmü getirildi. Bu değişikliğe dayanılarak 24 Haziran 2018'de yapılan milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçiminde uyguladılar.

Kanunun yürürlüğe girmesinden yani başkan ve üyelerin görev süresinin bir yıl uzatılmasından sonra üçüncü bir hamleyle bu yasak ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. YSK başkan ve üyeleri tarihinde ilk defa kendileriyle ilgili bir konuda anayasanın 67. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağına karar verecek. Anayasanın 79. maddesine göre YSK'nın aldığı karar kesin oluyor ve onun için herhangi bir yere başvurulamıyor. YSK'nın kararına da herkes uymak zorunda.

Referandumda kanuna rağmen mühürsüz zarf ve oy pusulasını geçerli kabul eden YSK'nın şimdi kendi görev süresini uzatmak için karar almasında yadırganacak ne var Allah aşkına?

================================

AHMET TAKAN: ABD ASKERLERİ ERBİL'E GİDİYOR... ACABA NE İÇİN?. .

Mevsimin salgın hastalığından nasibimizi aldık!. . İlaçlarla ayakta durmaya çalışıyoruz. Klavyenin başına oturup tuşlara dokunmak kafanızın içinden geçenleri satırlara dökmek kolay olmuyor. Sık sık gelen öksürük nöbetleri adamı perişan ediyor...

Şu gazetecilik mesleği zaten hastalık bir iş!. . Mendil ile sürekli burnunuzu silerken bile gündemi takip ediyorsunuz.

Fırat'ın doğusuna yapılacak operasyon beklemeye alındı. Veya alındı mı?. . Veya aldırıldı mı?. .

Yine bir seçim öncesi... Kesin ihtiyaç hasıl olan bir film izliyoruz. Kahramanlık destanı yazılıyor birilerine...Ortalıkta döndürülen haberlere bakıyorsunuz;

Trump telefonda görüştüğü R. Erdoğan ne dediyse onu yaptı!. .

Trump kendi kabinesini bile dinlemedi Erdoğan'ı dinledi!. .

Pentagon ile çatıştı bakanını bile feda etti Erdoğan'dan vazgeçmedi!. .

Erdoğan dedi Trump Suriye'den ABD askerlerini geri çekti!. .

Telefonda sordu Trump; "Abi çok param gitti ben eve dönsem sen IŞİD ile baş edebilir misin?. . "

Geldi cevap;

"Sıkıntı yok ben hallederim. Sen arkana yaslan. Rahat ol. "

Peki neden kimse şu net soruları sormuyor?. .

ABD askerleri Suriye'den çekiliyor da PKK/YPG nerede duruyor? Terör örgütü de Suriye'den çekilecek mi?. . Çekilirse nereye gidecek?. .

Şu "çekilecek" denilen ABD askerleri evlerine mi dönecek?. . Yoksa nereye gidecekler?. .

ABD Suriye'den asker çekiyor da İsrail'den neden çıt çıkmıyor?. .

Bu askerler babalarının arsa davaları için mi yıllarca Suriye'de konuşlandırıldılar YPG ile birlikte savaştırıldılar?. .

Cevapları var mı. . Yok!. .

Yalancı dolmaları yutun. Kalın senaryoları servis edin. Big brother sizi çok sevsin!. .

***

Suriye'de konuşlandırılan ABD askerlerinin gayri nizami harp metotlarıyla neler yaptığını artık çok iyi öğrendik.

Doğru habere ulaşmakta en sağlıklı yöntem sahada bire bir işin içinde olan güvenilir kaynaklarla iletişimde bulunmaktır. Bölgedeki kaynaklarıma sordum Aldığım yanıt;

"ABD dışişleri personeli ayrılıyor. Askerleri yerinde ama operasyonlara katılanlar bir süre sonra Erbil'e geçecek. Bu da 1-2 ay sürer. Üslerdeki personel kalacak. "

Peki Suriye'den gidenler Erbil'de ABD üslerinde tatil mi yapacaklar?. .

"IŞİD'le savaşta YPG'ye destek olan ABD askerleri burada büyük deneyimler kazandılar. Bunlar İran'da kullanılacaklar. "

Bölgedeki sıcak gelişmeleri takip eden ve değerlendiren uzmanlar "çekilme açıklaması ile ABD İran startını verdi" diyor.

Dikkatinizden kaçtı mı?. Bilemiyorum!. .

Trump'tan gelen asker çekme açıklaması ile birlikte düşman YPG'den bahseden yok. IŞİD hedefi her gün büyütülüyor. Düşmanlarımız mı değiştiriliyor ne!. .

Artık bekliyorum;

Güzide basınımız (!) ne zaman YPG'nin PKK'dan ayrı bir oluşum olduğunu yazmaya başlayacak. . Peşine kötü PKK'lıların YPG'den kopuşlarını kavgaları ile birlikte sıralayacak... YPG'nin aslında tehlikeli olmadığını dillendirip SDG'ye methiyeler düzecek. Suriye'de çözümün YPG'siz olamayacağını bizlere dayatacak...Kamuoyunda İran aleyhtarlığı nasıl körüklenecek.

Sonra!. .

Federalizmin faydalarını anlatan anlı şanlı uzmanlar ve akil güruhun televizyonlarda boy gösterişlerini sabırsızlıkla bekliyorum!. .

Yıllarca "çözüm süreci"ne format atıldı diye bağırdık. Kimseleri inandıramadık!. . Belgeleri fotoğrafları koyduk. Şeyma ile Acun'a gösterilen hassasiyetin yüzde 1'ini göremedik!. .

Eminim!. .

Bu film 31 Mart'a kadar vizyonda kalacak. Gişe rekorları kıracak...

Yıllardır böyle!. .

ABD senaryoyu yazar AKP oynar... Biz de seyrederiz!. .

Tuzağa konan yem de her zaman bizi cezp eder!. .

================================

EMİN ÇÖLAŞAN: İRTİCAYI VE KUBİLAY'IN KESİK BAŞINI UNUTMAYIN

Sevgili okurlarım bugün yine aynı geleneksel Kubilay yazımla karşınızdayım. Onun feci bir biçimde şehit edilmesini her yıl olayın yıldönümünde anmayı bir görev bilirim.

Türkiye Cumhuriyeti bundan tam 88 yıl önce 23 Aralık 1930 günü korkunç bir irtica olayına tanık olmuştu. O sabah İzmir'in Menemen İlçesi'nde tuhaf şeyler oluyordu. Sabahın erken saatlerinde dördü silahlı altısı çember sakallı yobazMenemen belediye meydanında tekbir getirerek dolaşmaya başladı.

Çember sakallıların başlarında sarık sırtlarında cübbe vardı.

Atatürk dönemi idi. Devrimler yapılıyordu.

Bu altı kişi "Biz şeriat ordusuyuz" diyerek meydandaki Müftü Camii'ne girdiler. Elebaşıları olan Derviş Mehmet camide namaz kılanlara kendini "Mehdi" olarak tanıttı ve dini korumaya geldiklerini söyledi. Arkalarında 70 bin kişilik bir Halife ordusu olduğunu öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini tebliğ etti.

Derviş Mehmet isimli sapık ve arkasındaki yobazlar camideki yeşil bayrağı alıp uzun bir sopaya taktılar. Yoldan geçen birine meydanda bir çukur kazdırıp bayrağı oraya diktiler. Yobazlar bayrağın çevresinde dönmeye tekbir getirmeye ve zikir yapmaya başladılar. Bir yandan da bağırıyorlardı:

"Şapka giyen kafirdir. Yakında yine şeriata dönülecektir… Bize kurşun işlemez…"

İşin acı yanı Menemen ahalisinden bazıları bunlara alkış tutmaya başlamıştı!

★★★

Olaylar ilçedeki askeri birliğe duyuruldu. Alay komutanı emrindeki yedek subay Mustafa Fehmi Kubilay'ı bir manga askerle birlikte oraya gönderdi. Silahlarında mermi yoktu. Süngü takıp olay yerine gittiler. Kubilay askerlerini meydan girişinde bıraktı ve yobazlara "Teslim olun" çağrısı yaptı. İşte o anda yobazlardan biri silahını çekip ateş etti ve Asteğmen Kubilay yaralanıp yere düştü.

Ayağa kalkıp cami avlusuna doğru kaçmaya çalıştı ama gücü tükenmişti. Orada tekrar yere düştü. Çevredeki kalabalık ise paniğe kapılmıştı kaçıyordu.

Derviş Mehmet ve yobaz güruhu işte o anda Kubilay'ın başına çöktüler. Mehmet çantasını açıp testereli bağ bıçağını çıkardı…

Ve yaralı yedek subay Kubilay'ın başını oracıkta kıtır kıtır kesip gövdesinden ayırdı.

Saçlarından tuttuğu kesik baş şimdi Derviş Mehmet'in elindeydi.

Yeşil bayrağın sopasına kesik başı dikmeye çalıştılar ama bir türlü başaramadılar. Bunun üzerine birileri bunlara ip getirdi. Kesik baş yeşil bayrağın takılı olduğu sopaya iple bağlandı.

Bütün bunlar olurken yine tekbirler getiriliyor "Ey ahali din elden gidiyor şeriat isterük" sesleri Menemen'de yankılanıyordu.

★★★

Silah seslerini duyan mahalle bekçisi Hasan olay yerine yetişti ateş edip yobazlardan birini yaraladı. Hemen ardından yobazlar ateş etti Hasan şehit edildi. Arkadaşının yardımına koşan bekçi Şevki de açılan ateşle şehit düştü. Menemen'de birkaç dakika içerisinde üç şehit verilmiş bir baş kesilmişti.

★★★

Bir süre sonra ilçedeki askeri birlik olay yerine yetişti. Manzara korkunçtu. Kubilay'ın kesik başı yeşil bayrağın sopası üzerinde asılı durmakta üç şehit yerde yatmaktaydı.

Askeri birlik ateş etti. Yobazlardan bazıları yere serilirken bazıları kaçtı. Daha sonra hepsi birden yakalandı.

(Mustafa Fehmi Kubilay 1906 doğumlu Giritli bir ailenin çocuğu Cumhuriyet öğretmeni idi. Menemen'de askerlik görevini yedek subay olarak yapıyordu. Olay günü 24 yaşındaydı. )

★★★

1930 Menemen irtica olayı genç Cumhuriyet rejiminin 1925 yılındaki Kürtçü-şeriatçı Şeyh Sait isyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayıdır.

Benzer olayları Milli Mücadele döneminde bile yaşamıştık.

Yunan ordusuna karşı savaşan Mehmetçiği arkadan vuran düşmanla işbirliği yapıp Konya Yozgat Düzce Gerede gibi yerlerde ordumuza karşı isyan eden hep onlardı.

Kubilay olayında Türkiye'de "DEVLET" vardı. İrtica henüz iktidar olmamıştı ve bir gün olacağını da hiç kimse aklına bile getirmezdi!

★★★

Menemen'de derhal sıkıyönetim ilan edildi. General Mustafa Muğlalıbaşkanlığında bir Harp Divanı kuruldu. Olaya doğrudan ve dolaylı katılanlarla birlikte destek verenler de yargılandı.

18 gün süren mahkeme sonucunda 40 kişi sorumlu görülmediği için salıverildi 27sanık beraat etti 41 sanık çeşitli hapis cezaları aldı.

36 kişiye idam cezası verildi. Ancak bazılarının yaşı küçük olduğundan onların ölüm cezası ağır hapse çevrildi.

28 yobaz ve destekçileri 3 Şubat 1931 gecesi Menemen'de Kubilay'ın başını kestikleri yerde asılarak idam edildi. Adalet yerini bulmuştu.

Asılanlar arasında bir de Musevi vatandaş Hayim oğlu Josef vardı! Katilleri alkışlamış onlara yardım etmiş ve bu yüzden canından olmuştu.

★★★

Atatürk Menemen olayına çok kızdı. Söylendiğine göre Menemen'in haritadan silinmesini emretti. Daha sekiz yıl önce Yunan çizmeleri altında inleyen bir ilçede yobazların bu yaptığı ve halktan bazıları tarafından onlara destek verilmesi Atatürk'ü çileden çıkarmıştı. Sonra çevresi tarafından ikna edildi.

Atatürk olay sonrasında açıklama yaptı:

"Büyük ordumuzun kahraman genç subayı ve Cumhuriyet'in idealist öğretmen kadrosunun kıymetli üyesi Kubilay Bey temiz kanı ile Cumhuriyet'in hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiştir. "

★★★

Olayın ardından Menemen'de devrim şehitleri yedek subay asteğmen Kubilay bekçi Hasan ve Şevki adına görkemli bir anıt dikildi. Üzerinde şöyle yazar:

"İnandılar dövüştüler öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz. "Bugün Menemen'

de gerçekleşen irtica olayının 88. yıldönümü.

İrtica yılanının başı aradan geçen 88 yıla karşın henüz ezilemedi.

Yılan pusuda bekliyor. Başını bazen gömülü olduğu yerden kaldırıp tıslıyor bazen şöyle bir boy gösteriyor bazen de Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetiyor!

Ancaaak günümüzde devletimiz ve milletimiz açısından irtica tehdidi artık kalmadı! AKP hükümeti aldığı kararla irticayı Türkiye için bir ulusal tehdit olmaktan çıkardı. Gözümüz aydın artık başımızda böyle bir tehlike yok!

★★★

İzmir ve Ege'nin Atatürkçü laik yurtsever insanları ve çok sayıda sivil toplum örgütü bugün Menemen'de devrim şehitlerini bir kez daha anacak onların önünde saygı duruşunda bulunacak "Hükümet kararıyla yok sayılan (!)"irticayı bir kez daha lanetleyecek.

Devrim şehitlerimiz yedek subay Kubilay bekçi Hasan ve Şevki'ye Allah rahmet eylesin. İyi ki bu günleri görmediler.

★★★

Emin Çölaşan'ın notu: Menemen'deki kanlı vahşetin tüm ayrıntılarını olayın geçmişini ve sonrasını bilmek istiyorsanız çok ilginç bilgi ve belgelere dayalı bir kitabı okumanızı öneririm. Sanıkları yargılayan Harp Divanı zabıtlarını savcılık iddianamesini ve olayın perde arkasını Osman Selim Kocahanoğlu'nun kitabından öğrenebilirsiniz:

"Harp Divanı Zabıtlarına Göre Menemen ve Kubilay Olayı. Cumhuriyet İdeolojisi ve Tarikatlar. " (Temel Yayınları. )

================================

MEHMET FARAÇ: 8.YILINDA CUMHURİYET'İN SANSÜRÜ; DİNCİ TEHDİT KUBİLAY VE İŞBİRLİKÇİLİK

8.yılında Cumhuriyet'in sansürü;

Dinci tehdit Kubilay ve İşbirlikçilik!. .

"Gazez Camii girişinin sol tarafındaki bahçede arkası üstü yatık elbiseleri kanlı başı boynundan ayrılmış ve etrafındaki toprakta çok fazla kan lekeleri bulunan tahminen 25 yaşlarında üzerinde hâki renkte askerî elbise olan; orta boylu kumral benizli saçları az ağarmış cesedin Menemen'de 43. Alay 1. Tabur 3. Bölük Takım Komutanı Yedek Subay İzmirli Hüseyin oğlu Kubilay olduğu anlaşılmıştır..."

Yukarıdaki satırlar 23 Aralık 1930 sabahı Menemen'de Nakşibendi müritleriyle onlara destek veren yobazlar tarafından şehit edilen Kubilay'la ilgili Menemen Cumhuriyet Savcılığı'nın hazırladığı raporun girişidir...

Tarihe 'Menemen Olayı' diye geçen bu iğrenç eylemin elebaşı Kubilay'ın başını keserek öldüren Giritli Hasan oğlu Mehmet'ti... Osman oğlu Şamdan Mehmet Hasan oğlu Sütçü Mehmet Emrullah oğlu Mehmet Nalıncı Hasan ve Çakır oğlu Ramazan ise yardımcılarıydı...

Tamamı Manisa'da oturan bu katillerin Nakşibendi tarikatıyla bağlantıları saptanmıştı... Onları tarikata çeken ve eğiten kişi ise Manisa Askeri Hastanesi imamlığından emekli İbrahim Hoca'ydı... İbrahim Hoca tarikat ilişkisini şöyle açıklamıştı:

lk tarikata intisabım on iki sene evveldir... Nakşibendidir... Şeyhim İsmail Necati'ydi... Bâb-ı âli'de oturuyordu... Tekkesi vardı... Ölmüştür... Ondan bir sene sonra tahminen o zaman Çapa'da tekkesi bulunan Şeyh Esat Efendi'nin zikrine gittim ve ona bağlandım. '

Kılıçla tehdit!. .

Menemen Olayı 23 Aralık 1930'da gerçekleşir. Eylemciler başlarında Mehdi Mehmet olmak üzere sabah ezanı sırasında Menemen'e gelip Müftü Camii'ne girerler. Camide bulunan sancağı alan mehdi halkı kendilerine katılmaya davet eder ve şunları söyler:

'Taraf-ı ilahiden geliyoruz... Şeriat istiyoruz... Askerin kılıç ve kurşunu bize işlemez... Herkes bu bayrağın altından geçecektir. Geçmeyenleri kılıçtan geçireceğiz. '

Jandarma bölük komutanı olayı haber alınca topluluğun bulunduğu belediye binası önüne gider ve eylemcilere dağılmalarını söyler. Mehdi Mehmet "Ben mehdiyim. Şeriatı ilan ediyorum. Bana kimse mukavemet edemez" diye cevap verirken kalabalıktan alkış sesleri yükselir!. .

Bu sırada Alay Komutanlığında eğitime çıkmak üzere hazırlanan Kubilay'a bir müfrezeyle olay yerine gitmesi emredilir...

Kubilay halkla bir çatışmaya meydan vermemek için askerlere süngü taktırarak alandaki kahvenin önüne bırakır ve eylemcilerin yanına gider.

O sırada eylemcilerin arasından ateş açılır ve Kubilay yaralanır. Kubilay yakındaki caminin avlusuna doğru koşar. Bu sırada bir el daha ateş edilir ve genç asteğmen avluda yere düşer.

Cephaneleri olmayan müfrezedeki askerler ise geri çekilir. Kubilay'ın düştüğünü gören Mehdi Mehmet henüz ölmemiş olan genç askeri sürükleyerek yüzüstü yatırır sonra da başını keser!. .

Nakşibendi müridi Kubilay'ın saçlarından tutarak başını önce taşa vurur sonra da camiden aldığı sancağın ucuna geçirir!. .

Bu sırada alaydan gönderilen askerler olay yerine ulaşır. Eylemcilerin ateş açması üzerine çıkan çatışmada Hasan ve Şevki adlı iki bekçi şehit olur. Eylemcilerden Mehdi Mehmet Şamdan Mehmet ve Sütçü Mehmet ölü Emrullah oğlu Mehmet Emin yaralı olarak ele geçirilir.

Bağnazlara idam!. .

Olayın ardından sıkıyönetim ilan edilir. 'Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nı zorla kaldırmaya teşebbüs' etmekten yargılanan bağnazlardan 32'si idama 73'ü ise çeşitli hapis cezalarına çarptırılır.

Büyük Önder Atatürk Menemen'de gerçekleştirilen eylemin sıradan bir olay olarak geçiştirilemeyeceğini belirterek 28 Aralık 1930'da Türk Silahlı Kuvvetleri'ne şu mesajı gönderir:

'Menemen'de meydana gelen gericilik girişimi sırasında yedek subayın uğradığı saldırıyı milletin bizzat Cumhuriyet'e karşı bir öldürme girişimi olarak kabul ettiği ve cüretkârlarla destekçileri ona göre takip edeceği kesindir. Kubilay'ın temiz kanı ile Cumhuriyet hayatını tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır. '

Başlar kopartılırken!. .

Peki; günümüzde (2010) yaşanan kimi siyasi tezgâhlardan yola çıkarak da ibret alınması gereken bu acı öyküyü niçin mi anımsattım?. .

Birincisi cumhuriyetin bekası uğruna başını veren o yiğit asker öğretmeni bir kez daha saygıyla anmayı görev bildim...

İkincisi onun hikâyesini anlatan ve şu an (2010'da) vizyonda olması gereken filmi İstanbul'da izleyeceğim bir sinema salonu bulamadığımı duyurmak istedim!. .

Üçüncüsü ise PKK yandaşları ile tarikat şeyhine saygılarını sunan Nakşibendi torunları Cumhuriyet'in en önemli kalesine sızarken aynı yerde Atatürkçü ulusalcı Kemalist evlatların başlarının kesilmeye devam ettiğini anımsatmak istedim!. . En acısı da bu üçüncüsü olsa gerek!. .

Atatürk'ün en büyük eseri 'özerklik' tuzağındayken Büyük Önder'in partisi dizayn edilirken Truva atlarını Cumhuriyet'in kalesine sokan işbirlikçi seyisler Atatürkçülükten ödün vermeyen namuslu kitlelere hesap verecektir...

Ben tüm bu gaflet ve hatta hıyanet yaşanırken 'kol kırılır yen içinde kalır' hastalığına kapılıp çevrelerine at gözlüğüyle bakanları 'uyanın artık' diye bir kez daha uyarmak istedim. "

***

Okurlara önemli not: Yukarıdaki yazımı 23 Aralık 2010'da sansürleyen Cumhuriyet gazetesi yöneticilerinden Akın Atalay Orhan Erinç ve Hikmet Çetinkaya FETÖ davasından ceza aldılar... Bu ceza gazetenin kimlerin eline düştüğünün kanıtıydı... Bu kafanın Kubilay yazısını sansürlemesi de kimseyi şaşırtmadı!. . Atatürkçü yazarların yerine Cumhuriyet'e FETÖ ve PKK hayranlarını dolduranların başı Orhan Erinç işbirlikçi-yalancı kimi avukatlarla birlikte FETÖ'cü damgasını iftiralarla örtmeye çalışırken gazetelere "haysiyet celladı" olarak da geçtiler...

Bu yazıyı o gazeteyi FETÖ-PKK kıskacında mahveden sansürcü zihniyeti protesto uğruna geçen 8 yılda olduğu gibi Kubilay'ın her ölüm yıldönümünde anımsatmaya devam edeceğim... Kubilay 88 yıl önce bugün şehit edilmişti... O kahraman askeri bir kez daha saygıyla anıyorum.

================================

TOKMAK/RAHMİ TURAN: AKLIN YOLU!

Şimdi birlik zamanı… Ankara'da Mansur Yavaş'ın İstanbul'da Ekrem İmamoğlu'nun desteklenmesi gerekiyor. Aklın yolu bu…

Bir kısım CHP'linin Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu'na karşı çıktıklarını çevrelerinde huzursuzluk yarattıklarını duyuyorum.

Kime hizmet ediyor bu efendiler?

İktidar partisinin ekmeğine yağ sürdüklerinin farkında değiller mi?

Bölünmüşlükten AKP yararlanır. Kişisel kırgınlıkları bir yana bırakıp güç birliği yapmak gerekiyor.

Mansur Yavaş CHP ve İYİ Parti ittifakının Ankara'da seçtiği en doğru adaydır.

Mansur Yavaş milliyetçi camianın da ağabeyi konumundadır. MHP içerisindeki çekişmelerin hiçbirinde taraf olmamış böylece tüm ülkücülerin de sevgisini kazanmıştır.

31 Mart seçiminde CHP ve İYİ Parti oylarıyla birlikte ülkücü camiadan da önemli oranda oy alacak olan Mansur Yavaş'ın Ankara'da iktidar partisini çökertmesi çok kuvvetli bir ihtimaldir.

Yerel seçimler iktidar için güven oylamasıdır. Başkenti kaybedecek olan AKP İstanbul'da da yenilgiye uğrarsa halk desteğini büyük ölçüde kaybetmiş olacaktır. Bu durum iktidar için sonun başlangıcı olur!

KUBİLAY FACİASI DERS KİTAPLARINDAN ÇIKARILDI !

İzmir'in Menemen İlçesi'nde Cumhuriyet tarihinin en acı olaylarından birini hatırlatan ve insanda hüzün yaratan bir anıt vardır.

"Kubilay Anıtı"dır bu…

Her yıl 23 Aralık tarihinde bu ülkeyi ve Laik Cumhuriyet'i seven yurtsever insanlar bu anıtın önünde toplanır ve Cumhuriyet karşıtı yobazlar tarafından şehit edilerek kafası kesilen Yedek Subay Kubilay'ı anma töreni yaparlar.

Bugün 23 Aralık 2018… Tarihe "Menemen Olayı" olarak geçen bu vahşetin 88'inci yıldönümü…

"Din elden gidiyor" söylemleriyle öldürülen Devrim Şehidi Kubilay yalnız Menemen'de değil tüm yurtta sevgiyle minnetle anılacak…

★★★

Ayaklanma niteliğindeki Menemen Olayı 23 Aralık 1930 günü meydana gelmiş Türk Ordusu'nun kahraman genç subayı ve Cumhuriyet'in ülkücü öğretmen topluluğunun vatansever üyesi Kubilay'la birlikte iki mahalle bekçisi şehit edilmişti.

Bölgede sıkıyönetim ilan edilmiş olayı yaratan Derviş Mehmet ve suç ortakları tutuklanıp yargılanarak hak ettikleri cezaya mahkûm edilmişlerdi: İDAM!

★★★

AKP iktidarı bu tarihi olayın anılmasından ve ders kitaplarında yer almasından hoşlanmıyor.

Menemen Olayı konusunda araştırmaları ve çeşitli yazıları olan eğitimci Mustafa Solak "Menemen İsyanı ve Kubilay"ın bu yıl ders kitaplarından çıkartıldığını bildirdi.

Mustafa Solak:

"Geçen yılın 8'inci ve 11'inci sınıf 'TC. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük' ders kitaplarında yer alan Menemen İsyanı ve Kubilay'ın şehit edilmesine dair ifadeler bu yılki ders kitaplarında yer almıyor" dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı Kubilay Olayı'nı bu yılın ortaokul ve lise "TC. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük" ders kitaplarından neden çıkarttı neden rahatsız oldu anlaması zor değil!

Eğitimci Mustafa Solak'a göre:

"Bunun sebebi cumhuriyetimizi yıkıp padişahlığı ve halifeliği geri getirmek isteyen padişah yanlısı gericilerin suçlarını gizlemektir!"

BU MİLLETE NE VERDİNİZ?

12 gün süren bütçe görüşmelerinin kapanış konuşmasında Aytun Çıray:

"Saray'da hazırlanan bütçe için Meclis'e gelmeye bile tenezzül etmeyen bir Cumhurbaşkanı var" diyerek sert bir eleştiri yaptı.

Bütçenin milletten kopuk ve ülke gerçeklerinden uzak olduğunu belirten İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Aytun Çıray'a göre:

"Bütçesine bakarak bu iktidarın kimin iktidarı olduğunu kime hizmet ettiğini anlamak mümkün.

17 yılda bu millet size istediğiniz her şeyi verdi. Peki siz bu millete ne verdiniz?

Bütçede işsizlikle mücadele bile yok!

Siz milletten aldınız ne istediyse FETO'ya verdiniz. Bir de çıkıp buraya ok iyi yönettik" diye övünüyorsunuz.

Çok iyi yönettiyseniz neden 6 milyon işsiz 23 milyon yoksul var? 40 kişilik temizlik işçisi kadrosuna neden 55.000 (Elli beş bin) kişi başvuruyor?

Suriye'ye müdahaleniz yüzünden 4 milyona yakın Suriyeli Türkiye'ye sığındı. Bunlara 35 milyar lira harcandı!

Rusya'dan (milyarlarca dolar verip) hiç kullanmayacağımız S-400 füzeleri alıyoruz. Muhtemelen gömeceğiz. Bu durumda paramıza itibarımıza günah değil mi?

Ülkede çarşı pazar fiyatları el yakıyor iflaslar salgın gibi iş dünyası kavruluyor iktidar ise kullanmayacağımız S-400 füzeleri alıyor. Sizin için para mühim değil tabii"

TEBESSÜM

HAVAALANINA TAKSİ

Temel İstanbul'dan Ankara'ya gidecek. Eve bir taksi çağırıyor:

"Havaalanına kaça götürürsün?"

Şoför "60 liraya götürürüm abi" diyor.

Temel soruyor:

"Peki bu valizler kaça olur?"

Şoför "Onlara para almayız abi" diyor.

Temel'in yüzü gülüyor keyifli bir halde:

"Tamam o zaman" diyor "Sen valizleri götür ben metroyla gelirim. "

GÜNÜN SÖZÜ

Kur'an "Oku" diye başlar ama bizim iktidar okuyanı sevmez ve her kitaba vergi koyar!



--   a45UyF587661

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder