17 Temmuz 2017 Pazartesi

HAKAN KILIÇ : UÇAK GEMİSİ Mİ ALIYORUZ, YOKSA...

Şu çokça efsanesi yapılan uçak gemisi konusunda çok etraflı bir yazı yazmış bu abi.
Ben de yazmıştım, ama bu abinin makalesi daha derli toplu olmuş.

Özetle tespitleri şunlar.
1. Halen imalatı süren gemi uçak gemisi değil, havuzluklu çıkarma gemisidir.
2. Ülkemizin uçak gemisine ihtiyacı yoktur.
3. Havuzluklu çıkarma gemisi ülkemizin stratejik ihtiyaçları için en uygun çözümdür.
4. Havuzluklu çıkarma gemisi ile uçak gemisi uzaktan bakınca birbirine benzer ama askeri hedefler, amaçlar, işlev, boyutlar ve maliyet açısından çok farklı araçlardır.
4. Halkı eldeki havuzluklu çıkarma gemisini uçak gemisidir diye kandırmaya da ihtiyaç yoktur.

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA      


HAKAN KILIÇ : UÇAK GEMİSİ Mİ ALIYORUZ, YOKSA...

10/02/17

hakan.kilic@kokpit.aero

https://twitter.com/hkilichsword

Gerek e-mail, gerekse sosyal medya hesaplarından sürekli sorulan bir mevzu var. Madem bu kadar merak ediliyor en iyisi uzunca açıklamak diye düşündüm. Sorular özetle şöyle;

-Türkiye'nin uçak gemisine ihtiyacı var mı?

-Uçak gemisi mi yapıyoruz?

-Neden uçak gemisi almıyoruz?

-TCG Anadolu nasıl bir uçak gemisi ve kaç uçak taşıyacak?

Soranların hiç suçu yok. Vatandaş ne bilsin. Hepsi, devlet ve savunma sanayi yetkilileri üzerine basa basa söylediği halde, Havuzlu Çıkarma Gemisi'ni uçak gemisi diye millete yutturmaya çalışan medyanın suçu. İşte "Türkiye'nin gizli silahları", "2500 km menzili bulduk sıra nükleer bombada" haberlerinin değişik bir versiyonu.

ÖNCE KISA CEVAP İSTEYENLER İÇİN YUKARIDAKİ SORULARI CEVAPLAYALIM.

-Türkiye'nin uçak gemisi çalışması yok, planı yok (resmi açıklanmış), ihtiyacı yok (bana göre), bu konuda kamuoyuna yansımış gerçekten yetkili ağızlardan söylenen şu tarihte alacağız nev'inden cümleler de yok.

-İkincisi TCB Anadolu isimli üzerinde 8-10 adet uçak taşıma imkânı olan ancak henüz kaç tane uçak ve helikopter taşıyacağı kesinleşmemiş olan havuzlu çıkarma gemisi inşaatı devam ediyor. Teslimat için hedef 2021. Bu gemi bir uçak gemisi değil.

Donanma açısından çok önemli bir kuvvet çarpanı olacak olan TCB Anadolu adından da anlaşılacağı üzere havuzlu çıkarma gemisi. Yani amacı uçak taşımak değil. Amacı ve görevi 13 tank, 27 adet Amfibi Zırhlı Araç, 6 adet Zırhlı Personel Taşıyıcı, 33 adet diğer zırhlı araçlar ile 700 kişilik amfibi taburu (broşür bilgisine göre) düşman bölgesine taşımak ve çıkarmak.

Savaş uçakları ile helikopterlerin iniş ve kalkış yapabilmesineimkân veren eğimli bir pisti olan gemi için şu an en favori aday F-35B modeli. Ayrıca yine az sayıda genel maksat ve savaş helikopteri taşıyabilecek. Bunlarda yeni alım olabileceği gibi CH-47, UH-70, AH-1W ve T-129 gibi anvanterdeki helikopterler de alabilir.

Üzerinde taşıyacağı uçak ve helikopterlerin görevi, amfibi birliklerin kıyıya yapacağı çıkartmalara hava desteği vermek. Yani Akdeniz'de bir kriz çıktı gemiyi gönderip bilgede hava üstünlüğü sağlayabileceğimiz bir uçak gemisi gibi değil.

1400 kişi aynı anda gemide bulunabilecek. İstanbul'daki Sedef Tersanesi'nde yapımına başlanan geminin uzunluğu 225 metre.

Geçmiş senelerde İstanbul Boğazı'nı ziyaret eden İspanyol gemisi Juan Carlos'un ile aynı sınıftan bir gemi olacak. İç güvertedeki havuzda 8 deniz çıkarma aracını taşıyabilen gemiiçerisinde tam teşekküllü bir hastane, 348 sabit işletme personeli, 56 uçuş personeli, 50 hastane personeli, 200 karargâh personeli, 700 kişilik amfibi komando-deniz piyadesi taşıyacak. Tüm elektronik sistemlerinin TSK ve NATO'ya tam entegrasyonu söz konusu olacak.

UÇAK GEMİSİNE İHTİYAÇ VAR MI?

Son ve önemli bir husustan daha bahsederek uçak gemisi nedir ve ihtiyacımız var mı yok mu meselesine geçelim.

TCB Anadolu ile ilgili bir şey dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama bu gemi uçak gemisi olmadığı gibi büyük helikopter gemisi sınıfında da değil. İstanbul ve İzmir körfezine eskiden sık sık gelen NATO Helikopter gemilerini görenler hatırlayacaktır. Üzerinde dikey iniş kalkış yapan AV-8B Harrier savaş uçaklarının yanında çok sayıda nakliye ve savaş helikopterinin olduğu (CH-46 veya AH-1W SuperCobra gibi) gemiler. Aslında onlar da çıkarma gemisi ancak daha çok hava araçları taşıma ağırlıklı yani bizimkinden daha az kara birliği daha çok hava birliği taşıyor bunlara LHAve LPH sınıfı deniyor.

Havuzlu çıkarma gemilerinin sınıf kodlarını veya genel olarak aradığınızda hangi anahtar kelimelerle bulabileceğinizi şöyle sıralayayım;

-LSD

-LPD

Tcb-LHD (TCB Anadolu bu sınıfta)

-LHA

-LPH

UÇAK GEMİSİ NEDİR VE NEDEN BİZE LAZIM DEĞİLDİR?

Adı üstünde uçak taşıyan gemiye uçak gemisi, çıkarma birliği taşıyan gemiye de havuzlu amfibi çıkarma gemisi deniyor.

Yani üzerinde uçak ve helikopter taşıyan her gemi uçak gemisi olmadığı gibi içinde deniz piyadeleri olan ve tanklar bulunan gemileri ise arka tarafta açılır bir havuzu ve çıkarma gemileri var ise havuzlu çıkarma gemisiymiş.

Dünyada irili ufaklık birçok sınıfta uçak gemisi var. Ondan fazla ülkenin sahip olduğu uçak gemisi komseptinde esas amaç yüzen bir hava üssüne sahip olmak. Yani içlerinde piyade birlikleri, zırhlı araçlar bulunmamakta. Hatta helikopterler dahi yardımcı sınıflar olarak uçakların yaptığı operasyonları desteklemekte.

5000'den fazla personelin görev yaptığı,100'e yakın uçağın bulunduğu dev Amerikan gemilerinden 10-30 uçağın bulunduğu küçük gemilere kadar birçok sınıf uçak gemisi bulunmakta.

Çanakkale savaşından Türk ordusu ile savaşmak için gelen ilk uçak gemilerinden II. Dünya Savaşı'nda Pasifik'te Midway savaşında batan uçak gemilerine kadar tüm büyük savaşlarda yer aldılar. Bugün Amerikan donanmasının sahip olduğu 12 adet nükleer güçlü uçak gemisi var. Bunlar kadar büyük olanlardan sadece 9 Harrier Jeti, 14 helikopter taşıyan Tayland uçak gemisine kadar çeşitli sayılarda uçak taşıyanlar var. Dikkat edecek olursanız nerede ise bizim TCB Anadolu ile aynı. Ancak ondan farkı biraz daha fazla helikopter alırken çıkarma birliklerini ve zırhlı birlikler barındırmaması.

Bu açıdan bakıldığında Türkiye için çok küçük kapasiteli bir uçak gemisi edinmektense kara gücü ön planda olan Türkiye'nin havuzlu çıkarma gemisi tedarik etmesi son derece mantıklı. Doğru tercih yapılmış olduğu ortada.

Peki bu uçak gemisi sevdalılarına ne diyeceğiz o zaman? Aslında biraz mantık çalıştırıp, Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik şartları ve stratejik hedeflerini düşündüğümüzde buna şimdilik ihtiyacımız olmadığını göreceklerdir. Şöyle ki;

Aşağıdaki resimlerde Amerikan gemileri kadar uçak kapasitesi olmasa da büyük uçak gemisi olan ülkelerin gemilerinin sıraladım. Bu resimlerde görülen büyüklükte yani dünyanın tüm denizlerinde, etrafına da kendisini koruyan deniz filosu ile, ana karadan destek almadan her türlü hava operasyonlarını yapabilecek yüzen bir üssün maliyetini karşılamak şu an devam etmekte olan tüm SSM projelerini iptal etsek bile zor görülmektedir. Örneğin resimde gördüğünüz yeni yapılan Amerikan Ford ve İngiliz Q.Elizabeth gemilerinin maliyeti buna güzel bir örnek. USS Ford gemisinin uçakları hariç sadece gemi maliyeti 13 Milyar USD civarında.

Burada resimlerini yayınlamadığım diğer küçük uçak gemilerinin ise Tayland örneğindeki gibi TCB Anadolu'dan çokta fazla bir uçak kapasitesine sahip olmadıklarını söyleyebiliriz. Daha çok hava operasyonları ağırlıklı olarak açık deniz harekat kabiliyetleri olsa da yine Türkiye şartlarında rantabl olmadıkları kesin.

Uçak gemilerini tek bir temel aracı vardır. Üssü taşımak yani uçakların harekât menzillerini uzatmak. Aynı şey tanker uçaklarlada yapılabilir ancak gönderilen uçak eninde sonunda üsse geri dönmelidir. Oysa gemi sisteminde üs yakındır. Hatta uçak gemilerindeki bazı uçaklar kanat altı yakıt podları ile A-6 uçakları örneğinde olduğu gibi diğer savaş uçaklarına havada ikmal yapabilir. O zaman buradan çıkan sonuç uçak gemisine deniz aşırı stratejik çıkarları olan ülkeler veya etrafları koca okyanuslarla çevrili ülkeler rağbet etmektedir. Hindistan, Brezilya, Arjantin, Tayland gibi. Gerçi bu örneğe uymayan İtalya'da bulunmaktadır.

Son yıllarda bazı Arap ülkeleri ve Afrika'da askeri üs kurma çalışmaları yapan Türkiye'nin vizyon ve misyon değişikliği hevesleri görülse de dünya şu an ki dünya konjontürü, arkamızdaki Amerikan desteğinin azalması, Rusya'nın kendi donanma ve Uçak gemisini yüzdürmekte zorlanarak ekser ağırlığını nükleer silahlara ve balistik füzeler ile denizaltılara vermesi onunla da ortak hareket edeceğimizi gösterdiğinden en azında yakın gelecekte orta doğu veya Afrika kıyıları gibi uzak coğrafyada uçak gemisi ile koruyacak bir stratejik çıkarımız veya isteğimiz olamayacağı görülmektedir.(Amerikan örneğini sadece bizi ilgilendiren bir meselede Amerikan donanmasının destek vermeme ihtimalini göze alarak yazdım. Yani kendi uçak gemimizi kendimiz korumak zorunda kalacağız diye)

Kaldı ki toplam 300 civarı F-16, F-4E 2020 uçağına sahip bir ülkenin uçak gemisi için uçak alımı yapması, hava kuvvetlerinde şiddetle çift motor savaş uçağı ihtiyacı varken çok mantıklı olmayacaktır. Uçak gemisi için ilave 70-80 adet uçak alabilecek olsak zaten hava kuvvetlerinin takviye etmiş olurduk.

Diğer yandan F-35'in seçilmiş olması bir yerde işe yaramış olacak. Zamanında EF-2000 eğer EF-2000 veya F-18, Rafale gibi uçakları seçmiş olsaydık bu uçakları TCB Anadolu'ya iniş kalkış için uygun olmaması sebebi ile ikinci bir tür almak zorunda kalacaktır. Ancak şimdi F-35 kullanıcısı olan Türkiye isterse F-35B modelinde alıp rahatlıkla kullanıcısı ve bakımcısı /parça üreticisi olduğu bir uçağı gemide kullanmış olacak.

Son olarak Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri sorun yaşadığı ülkelere göz gezdirdiğimiz de hiç birinin uçak gemisi menzilinde olmadığı görülecektir. Burada önemli olan bir hususta Akdeniz'in en büyük donanmalarından ve denizaltı filosu olarak da büyük bir filoya sahip olan Türkiye'nin maalesef bir uçak gemisini korumak için tahsis edeceği fazladan bir gücünün olmamasıdır.

ABD donanmasının yedi filosundaki uçak gemilerini korumak için etraflarında dolaşan gemi sayısı dünyada birçok ülkenin donanmasından fazladır. Hatta diyebiliriz ki sadece 6. Filodaki iki uçak gemisini çıkardığımızda dahi geriye kalan gemilerin gücü ile Akdeniz'de başa çıkabilecek bir ülke yoktur. Dolayısı ile son derece zayıf ve stratejik bir hedef olan uçak gemisini deniz aşırı göreve göndermek için donamanın nerede ise tüm savaş gemileri ve denizaltı filosunun yarısını göndermemiz gerekeceğinden çevremizdeki kıyılarımız ciddi riske girecektir.

Spesifik örnek verecek olursan İran ile yaşanan bir kriz için Basra körfezine veya İsrail ile yaşanan bir kriz için Doğu Akdeniz'e gönderilmesi yukarıdaki zafiyet bir kenara belki bir kuvvet çarpanından ziyada başımıza bela olacaktır. Kara gücü olarak ciddi caydırıcılığa sahip iken ciddi riske girecek ve daha önce birkaç ABD gemisinin füze yediği Basra körfezinde İran anti-ship füzeleri, balistik füzeleri ve hızlı sürat tekneleri ile baş etmek zorunda kalınacaktır. Aynı şekilde Kıbrıs'ta ki sabit hava alanlarını kullanmak yerine İsrail açıklarına gönderilecek bir filo 500'den fazla modern savaş uçağı olan İsrail hava kuvvetleri için açık boy hedefi olacaktır. Karadeniz için ise uçaklarımızın etkili menzili içinde olan hava sahasında bir uçak gemisi yine gereksiz yere risk almak olacaktır.

O ZAMAN TCB ANADOLU NE İŞE YARAYACAK? NEREDE YÜZECEK?

Yukarıda anlattığım tüm risk faktörleri cephane ve lojistik ikmal ihtiyacı da dâhil TCB Anadolu içinde geçerli tabi ki. Ancak Türkiye'nin gördüğüm kadarı ile öncelikli amacı NATO veya başka dost ülkelerle yapılan çokuluslu harekâtlarda dev armadalar korumasında ve içinde tabur seviyesinde piyade birliği sevk edebilmek, bir taraftan da birliklere kıyıdaki birliklere hava desteği vermek. Veya Afganistan gibi savaşın sadece karada devam ettiği topraklara toplu asker göndermek gerektiğinde gemiyi bir yolcu gemisi gibi kullanmak.

İç denizlere gelince; Kıbrıs savaşı, Kardak krizi, Suriye Krizi gibi daha önce yaşananlara benzer durumlarda, gemi ana karaya yakın ve tüm donama ile hareket edeceğinden gerek donanma koruması, gerekse hava kuvvetleri uçaklarının düşman uçaklarından korumak için harekât yarıçapları yeterli olacağından daha önce anlattığım örneklerdeki gibi risk içinde olmayacaktır

Sanırım, bu geminin içinde koca bir tabur ve zırhlı araç, uçak, helikopter, çıkarma tekneleri ve bir tabur asker taşımasından dolayı diğer gemilerimize nazaran neden bu kadar sık bir şekilde geminin güvenliğine değindiğimi anlamışsınızdır.

DÜNYADAKİ DİĞER ÜLKE UÇAK GEMİLERİ HAKKINDA BİR KAÇ ANEKDOT

Uzun süredir uçak gemisi olmayan İngiltere yeni tip ve Amerikan gemilerinden geri kalmayan üzerinde F-35'lerin olacağı (sanırım iki tane olacak) uçak gemisi yapıyor. Bu gemide ki ilginç yanlardan biri kapapult sisteminin elektro manyetik olması. Diğer gemilerden farklı olarak birbirinden ayrı yerlerde iki ada (kule vs.olan üst güvertedeki yapılar) bulunan gemi, son yapılan diğer uçak gemileri gibi elektronik taramalı radarlarla donatılacak. Katapult sisteminin değişmesi ile resimde gözüken F-14 kalkışındaki gibi etrafta su buharlarının olduğu efsane fotoğrafları gelecekte bir daha göremeyeceğiz. Havacılık çoktan uzay filmlerine benzemeye başladı bile.

Soğuk savaştan sonra Avrupa donanmalarında görülen daralma İngiltere' de de vardı ama İngilizler Falkland savaşında esaslı bir ders almış ve eğer deniz aşırı toprağın var ise ve bir okyanus ülkesi ve deniz ticaretinde önde isen uçak gemin olmalı kuralını öğrenmişlerdi. Ancak bu öğreti az daha çok pahalıya öğrenilebilirdi.

1982 yılında İngilizlerin son uçak gemisinin birkaç ay sonra hurdaya ayıracağını bildiği halde Arjantinli generaller sabredememiş ve İngiltere'ye çok uzakta bulunan İngiliz toprağı Falkland'a saldırmıştı. Eğer savaş birkaç ay sonra olsa idi söküm işlemleri başlamış olan İngiliz uçak gemisi olmayacağından İngiltere çok zor durumda kalacaktı. Belki de savaşın kaderi farklı olacaktı. Arjantin hava kuvvetlerini AIM-9 Sidewinder füzeleri ile perişan eden SeaHarier savaş uçakları uçak gemisi olmadığından bölgeye gidemeyecek buna ilave Arjantin uçakları Exocat füzeleri ile havalanıp hiçbir zorlukla karşılaşmadan 2 değil daha çok İngiliz gemisini vuracaktı.

Rusya ise soğuk savaşta kendi gemilerinde barındırdığı devasa anti-gemi-anti-uçak gemisi füzelerinin etkisinden mi olacak hiçbir zaman uçak gemilerinin güvenliğine inanmadı ve Amerika kadar büyük ve fazla sayıda inşa etmedi.

Ruslara göre uçak gemisini korumak çok zor bir olaydı. Bu gün ise malumunuz Suriye operasyonuna katılıp geri dönen ve dünya medyasında çok fazla alay konusu olan tek bir gemi ile idare ediyorlar. Her ne kadar 1000 adet hedefe uçak gemisi konuşlu uçaklarca saldırı düzenlendiğini açıklasalar da Kuznetsov kötü bir sınav verdi. Fransa'ya yaptırdıkları Mistral tipi havuzlu çıkarma / helikopter gemilerinin ikisini de alamayıp Mısır'a kaptırmaları Rus deniz havacılığı adına hiç de iyi olmadı.

ABD ise gemileri Ruslardan korumak konusunda devasa donanmasına ve hava savunma destroyerlerine güvense de esas amaç hiçbir zaman Rus donanması olmadı. Bu güne kadar dünya jandarmalığını yapan ABD bunu hep uçak gemileri ile başardı.

Vietnam, Libya saldırısı, Körfez savaşları gibi büyük savaşlarda uçak gemileri önemli rol oynadı.100'e yakın uçakla nerede sorun var ise, orada bir veya birkaç uçak gemisi belirdi (2.Dünya Savaşında Japonya'nın yenilgisinin başlangıcı olan ve tüm Japonya'yı savunmasız bırakan Pasifik'teki dev deniz savaşı Midway'de Japon uçak gemilerinin batırılmasını ve dolayısı ile savaşın kaderini etkileyen en önemli güç ABD uçak gemileri idi).

Çin ise Rus Varyag uçak gemisini 1 milyon turist göndereceğim vaadi ile boğazlardan eğlence gemisi adı altında geçirerek Çin'de motor ve diğer sistemleri takarak bugün ikizini dahi inşa ettiği gemiyi hizmete soktu. Amerikan, İngiliz (yeni yapılan Q.E) ve Hindistan uçak gemisi ile beraber en büyük sınıftaki gemi ile rakiplerinden geri kalmamakta. Servise giren Varyag ve üzerindeki J-16 ile ABD uçak gemilerine rakip olmakta. Rus Sukhoi serisinin patent altında üretilen Çin versiyonu uçakların F-22 ve F-15 gibi uçakların kara konuşlu olduğu düşünüldüğünde denizde karşılarına çıkacak en güçlü rakipler bile F/A-18E ve gelecekte de F-35B/C.

(Varyag'ın boğazlardan geçişinin ardından medya, ertesi yıl 1 milyon Çinli turist gelmeyince haklı olarak tepki göstermişti. Ancak bugün anlaşılmıştır ki turist karşılığı değil, balistik füze teknolojisi verilmesi karşılığında izin verilmiş)

Çin'in bu gemileri teminindeki en önemli amacı, Çin denizinde ABD'ye meydan okuyabilmektir. Soğuk savaş boyunca uçak gemisi kullanan Rusları bir çırpıda geride bırakan Çin, ABD gemilerinin en büyük rakibi olmanın yanında DF-21 ASBM ve diğer süpersonik anti-ship füzeleri ile Amerikan uçak gemilerinin korkulu rüyası olmaya başladı.

Dünyanın sayılı donanmalarından birine ve dördüncü büyük hava kuvvetlerine sahip Hindistan ise onlardan geri kalmayan bir uçak gemisi yaparak Rusya'yı geride bırakıp üç büyükler arasına girdi. İki adet dev uçak gemisine sahip olacak olan Hindistan zaten dünyanın önemli bir nükleer gücü. Büyük devletlerden stratejik olarak tek eksiğinin çok sayıda nükleer güçlü ve nükleer başlık taşıyan füze (SLBM) fırlatan denizaltılar olan Hindistan uçak gemisi faktörünün halletmiş oldu.

Yine Fransa'nın hiçte küçük sayılmayacak Uçak Gemisi ile Suriye operasyonunda boy gösterdiğini ve prestij yenilediğini deneme tahtası olan Suriye'de Rafale uçakları ve mühimmatları denediğini söylemek isterim. Kanada ve Avusturalyalıların dahi gelip bombaladığı "International weapons test center!" Suriye'de Fransız gemisi de başarılı bir sınav verdi.

Son olarak bahsetmek istediğim ülke ise Japonya. II.Dünya Savaşı'nda imzalanan anlaşma çok büyük oranda gevşetilmiş ve hemen hemen tüm silah sistemlerine sahip olarak dünyanın dördüncü büyük donanmasına ve çok güçlü bir hava kuvvetlerine sahip olan Japonlara hala daha nükleer silahlar, balistik füzeler, nükleer güçle çalışan denizaltılar ve uçak gemileri gibi stratejik silahlar yasak. Ancak Japonlar bu yasağı çok sayıda ürettikleri helikopter gemisi ile delmeye çalışmakta. Bir süre sonra Japonya'nın helikopter gemileri üzerindeki uçak ve helikopter sayısı yukarı da saydığım 4-5 büyük uçak gemisi kullanan ülkeler haricindeki ülkelerin küçük uçak gemilerinin üzerindeki uçak sayısından daha fazla olacak. Örneğin Izumo sınıfı DDH-183 helikopter gemisi 28 adet F-35 veya benzeri uçak, 9 helikopter taşımakta.

Osimu sınıfı LST gemilerinden 3 adet bulunan Japon donanmasında, Izumo sınıfı helikopter taşıma gemilerinden 2 adet, Hyuga sınıfı olanlardan ise 2 adet var. Yani tümü oprerasyonel olduğunda 4 helikopter, 3 LST gemisi ile etrafı okyanus ile çevrili çok ciddi Rus ve Çin tehdidi altındaki Japonya'nın bir nevi uçak gemileri olmuş olacak veya var zaten. Tüm ekonomisinin deniz ticaretine bağlı olduğu yani Türkiye'den çok farklı olan Japonya'nın bizden farklı olarak bu kadar helikopter gemisine veya uçak gemisine gerçekten ihtiyacı var. En azından okyanus ülkesi.

Oysa bizim TCB Anadolu'dan başka daha büyük uçak gemisi veya helikopter gemisine para harcamak yerine daha acil ve önemli ihtiyaçlarımız var. Örneğin yüksek irtifa hava ve özellikle balistik füze savunma sistemi, çift motorlu savaş uçağı, eskiyen KC-135 tanker uçaklarımızın yenilenmesi, eğitim uçağı ve yakın hava desteği uçağı ihtiyacı, milli SLV aracı geliştirilmesi, TF-2000 hava savunma firkateyni projesinin bir an önce hayata geçirilmesi, uzun menzil stratejik deniz gözetleme/karakol/denizaltı harbi uçaklarının teminin, kara hedeflerini burunlarındaki top sistemleri haricinde vurabilecek hiçbir silah sistemi olamayan donanmamıza kara hedeflerini baskı altına alabilecek füze sistemlerinin bir an önce üretilmesi veya temin edilmesi, ağrı nakliye helikopterlerinin sayısının artırılması, milli tank Altay'ın bir an önce seri üretime geçmesi ve Al-Bab'da kevgire dönen Leopar-2 tanklarının acil zırh korumasının modifiyesi gibi…

Şimdilik, SSM fonunun 3 aylığına da olsa varlık fonuna devredildiği gerçeğini de göz ardı etmeden gerek ekonomik, gerekse stratejik çıkarlarımızı dikkate alarak uçak gemisi ihtiyacımız olmadığını şu ana kadar anlattıktan sonra, yine de ilerisi için daha önce başka bir yerde yazdığım bir cümleyi sizlerle paylaşmak istiyorum.

"Günümüzde dünyadaki "stratejik dengeler"den bahsederken, ülkelerin ekonomik ve teknolojik gücünün göstergesi olarak kurdukları orduların saldırı ve savunma sistemlerinde birkaç temel unsurun var olup olmadığına bakılmaktadır. Bunların ilk akla gelenleri; Nükleer Silahlar ve Balistik Füzeler, Nükleer Güçlü Denizaltılar,Uzay Sistemlerive Uçak Gemileri olarak sıralanmaktadır".

Kaynak: www.kokpit.aero

http://www.kokpit.aero/ucak-gemisi-tartismasi-hakan-kilic

 
a45UyF587661-170717133438 Oraj Poyraz At 0raj.p0yraz@neomailbox.net 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2017/07/17  14:21 2  65  alelma@yahoogroups.com


 
--

Dunyaya bakis acimizin saglam temelleri ve derinlik veya sigligi cocukluk yillarinda olusur. Bu gorus daha sonra ozenle duzeltilir ve mukemmel hale getirilir, ama ozde degismeden kalir.

Arthur Schopenhauer

Oldurun!
MAIDE 33.Allah ve resulune karsi savasanlarin ve yeryuzunde (hak) duzeni bozmaya calisanlarin cezasi ancak ya (acimadan) oldurulmeleri, ya asilmalari, yahut el ve ayaklarinin caprazlama kesilmesi, yahut da bulunduklari yerden surulmeleridir.
Bu onlarin dunyadaki rusvayligidir.
Onlar icin ahirette de buyuk azap vardir.
ENFAL 12.hani rabbin meleklere: muhakkak ben sizinle beraberim; haydi iman edenlere destek olun; ben kafirlerin yuregine korku salacagim; vurun boyunlarina!
Vurun onlarin butun parmaklarina!
Diye vahyediyordu.
NISA 89.sizin de kendileri gibi inkar etmenizi istediler ki onlarla esit olasiniz.
O halde Allah yolunda goc edinceye kadar onlardan hicbirini dost edinmeyin.
Eger yuz cevirirlerse onlari yakalayin, buldugunuz yerde oldurun ve hicbirini dost ve yardimci edinmeyin.
NISA 91.hem sizden hem de kendi toplumlarindan emin olmak isteyen baskalarini da bulacaksiniz.
Bunlar her ne zaman fitneye goturulseler ona bas asagi dalarlar (daldirilirlar).
Eger sizden uzak durmaz, sulh teklif etmez ve ellerini cekmezlerse onlari yakalayin, rastladiginiz yerde oldurun.
Iste onlar uzerine sizin icin apacik yetki verdik.

Kisisel tanri anlayisi insanmerkezci bir kavramdir, bunu ciddiye alamiyorum.
The idea of a personal God is an anthropological concept which I am unable to take seriously

Albert Einstein, letter to Hoffman and Dukas, 1946; from Albert Einstein the Human Side, Helen Dukas and Banesh Hoffman, eds., Princeton, New Jersey: Princeton University Press, 1981.


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder