18 Nisan 2021 Pazar

Hekimlerin morali çok bozuk.

Zannederim yavaş yavaş hekimlerin ve sağlık sisteminin verimi düşecek.
Ben doğrusu meslekdaşlarıma şunları ögütledim.
İnsanlara, devlete, hastalarınıza tavır ve davranışlarınızla şunları öğretin:
  • ZORLA GÜZELLİK OLMAZ.
  • GÖNÜLSÜZ EŞŞEK KUYRUKSUZ KATIR DOĞURUR.
  • SİZİ EŞŞEK GİBİ ÇALIŞTIRMAYA YELTENENLERE EŞŞEK MUAMELESİ YAPIN.

Evet para, pul her şey bir yana, insanlık onuru denilen bir şey var.

Koca bir toplum, devlet, devlet adamları birey haklarına tecavüz ederek kamu yararı sağlamaya çaba harcıyor.
Korkarım bir süre sonra bu mantaliteyle, açlık ortaya çıktığında çok yaşlı, aciz, hasta bireyleri keserek etini yeme derecesine düşeceğiz.
Kamu yararı değil mi sonuçta.

İnsanları hem dövecek, aşağılayacaksın, hem de onlardan hizmet bekleyeceksin öyle mi?
Hem de tıpkı bir köle gibi bütün bunları zorla, rızasını almadan yaptıracaksın.
Çok beklersiniz.
Kimse hekimlerin içinde yaşadığı nefret ortamından şevkat ve merhamet bekleyemez.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  


 

SAĞLIK EMEKÇİLERİNİN 'ÖLÜMLERİ DURDURUN' EYLEMİNE POLİS MÜDAHALESİ!

"Yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz ölümleri durdurun" diyerek İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önüne yürüyen sağlık emekçilerine polis müdahalede bulundu.

15-04-2021 13:58

Sağlık emekçileri 60 bin sınırını aşan vaka sayıları ve AKP iktidarının yönetemediği salgın nedeniyle ülkenin dört bir yanında "Yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz ölümleri durdurun" çağrısıyla sokağa çıktı.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) öncülüğünde düzenlenen basın açıklamasına polis sert müdahalede bulundu. Söz konusu açıklamanın Kaymakamlık tarafından yasaklanmasını gerekçe gösteren polis Çemberlitaş Tramvay Durağı önünde toplanan sağlık çalışanlarının İstanbul İl Müdürlüğü önüne geçmesine izin vermedi.

Ellerinde "Yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz ölümleri durdurun" yazılı pankart taşıyan sağlık emek ve meslek örgütleri üyesi sağlık emekçileri Sultanahmet'te açıklama yapmaya başladı. İktidarın salgını yönetmek yerine algıyı yönetmeye çalıştığını da ifade eden İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Doktor Güray Kılıç açıklamayı okudu.

"TTB olarak iktidarı bir kere daha uyarıyoruz: Geç kaldınız önlenebilir ölümleri önlemediniz! Her gün yüzlerce insanımızı kaybettiğimiz son durumda acil adımlar atılmalıdır" ifadelerine yer verilen açıklamada sağlık çalışanları şu talepleri dile getirdi:

Mevcut sağlık politikalarının başarısız olduğu artık kabul edilmeli; sağlığa bütüncül bakan toplum ve sağlık örgütlerinin katılımıyla dayanışma içerisinde yeni bir sağlık sistemi kurulmalıdır.

Pandemi ile mücadele derhal geniş katılımlı yerel pandemi kurullarına devredilmelidir. Bu kurullara yerel yönetimler sağlık emek ve meslek örgütleri ve toplum dahil edilmelidir.

Bilimsel kriterlere uygun filyasyon çalışmalarına hızla başlanıp salgının ilk kaynağına ulaşılmalı bireyler hastalanmadan veya hastaneye gelmeden gerekli adımlar atılmalıdır.

Çalışanlar sosyal ve ekonomik hiçbir kayba uğratılmadan; AVM fabrika lokanta atölye şantiye gibi kalabalık ve kapalı alanlar derhal kapatılmalıdır. En az 14 gün tercihen 28 gün zorunlu üretim alanları dışında çalışanlar hiçbir şekilde mağdur edilmeden çarklar durdurulmalıdır. Zorunlu üretim alanlarında çalışanlar için işyerine ulaşmada ve iş yerlerinde fiziksel önlemler alınmalı dönüşümlü çalışma modelleri ile çalışma ortamlarında bulunan sayısı azaltılmalıdır.

Uluslararası dolaşım en aza indirgenmeli ve yalnızca çok gerekli şartlarda olmalı yurtdışı seyahatlerinde 14 gün karantina uygulanmalıdır.

Aşılamada hedef toplumsal bağışıklık olmalıdır. Etkili bir aşılama programı uygulanmalıdır. Aşı temini ile ilgili süreç şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılmalı toplumun önüne net bir aşı takvimi konulmalıdır. Mevcut durumda hızlı aşılama salgınla mücadelenin en önemli parçasıdır. Aşıda patenti ortadan kaldıracak uluslararası adımlar atılmalıdır.

Sağlık çalışanlarının mevcut pandeminin yükü yetmezmiş gibi iktidarın vurdumduymazlığıyla daha da tükendiği görülmelidir. Covid-19'un meslek hastalığı kabul edilmesi gibi basit bir adımın bile atılmaması halen bir ayıp olarak ortada durmaktadır. Halen atanmayı bekleyen ve KHK ile gerekçe gösterilmeden ihraç edilmiş tüm sağlık çalışanları hızla salgınla mücadelede yerlerini almalıdır. Sağlık çalışanları artık dinlenebilmelidir.

Açıklamada şunlar kaydedildi:

"13 Nisan Çarşamba günü Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan iki haftalık "kısmi kapanma" 1 Mart'tan bu yana uygulanan "kontrolsüz normalleşememe" halinin ne denli başarısız olduğunun ifadesidir. Yeni kısıtlamalar adı altında alınan önlemler de iktidarın pandemi sürecine dönük bilimdışı bir anlayışın ürünüdür. Alındığı söylenen önlemler ölümleri durdurmayacak sağlık çalışanlarının karşılaştığı zorlu koşulları değiştirmeyecektir.

Pandemi yoksulları ve işçileri vurmaktadır. Her gün bir uçak dolusu yurttaşımızı toprağa veriyoruz. Her gün ortalama bir ilimizin nüfusu kadar yurttaşımızı hasta eden pandemiyle ve pandeminin kötü yönetimiyle karşı karşıyayız. İktidar bilimin meslek örgütlerinin sesine kulağını tıkamakta sermayenin çıkarlarına uygun kararları uygulamaktadır. Bu tedbirler paketi halkı oyalama paketidir.

Yaşadıklarımız Gabriel Garcia Marquez'in "Kırmızı Pazartesi" romanındaki gibi her şeyin herkesin gözü önünde olmasını andırıyor. Böyle olacağını başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere bütün yönetenler biliyordu. Ancak tüm uyarılarımıza rağmen gereken önlemleri almak yerine tabloyu seyretmekle yetindiler. Baştan beri yaptıkları gibi hala SALGINı yönetmek yerine ALGIyı yönetmeye çalışıyorlar; "aşı umudu tacirliği" yaparak insanları oyalıyorlar. Mızrak çuvala sığmayınca da "Maske Mesafe Hijyen" tekerlemesiyle suçu vatandaşlara atıyorlar.

Bir yıldır her zaman olduğu gibi mesleğimizin ve meslek örgütümüzün üzerimize yüklediği sorumlulukla söylenmeyeni söylemeye görünmeyeni görünür kılmaya çalıştık. Halk sağlığını önceleyen bilimsel bilgiler ışığında salgının ilk gününden itibaren Sağlık Bakanlığı ile görüşmeler talep ettik randevu taleplerimize yanıt gelmedi. 50 metreye varan yazılar yazdık cevap alamadık medya aracılığıyla uyardık yapılması gerekenleri söyledik ama duyulmadık. Bugün buradayız çünkü duymama görmeme şansınız yok bugün buradayız çünkü ölümleri görmeye tahammülümüz kalmadı meslektaşlarımızın tükendiğine tanıklık etmeye tahammülümüz kalmadı!

Bugün geldiğimiz noktada eksik yanlış tutarsız politikalar başarısız salgın yönetimi neticesinde kontrol altına alınamayan Covid-19 pandemisi üçüncü ve en büyük pikini yapıyor. Günlük vaka sayıları 60 bine dayandı can kayıpları gerçek rakamların ancak üçte birini yansıtan resmi rakamlarda bile 250'yi aştı.

Hastanelerimiz Covid-19 hastalarıyla doldu yeni açılan servisler dahi ihtiyacı karşılamaya yetmiyor yoğun bakımlarda yer bulunamıyor. Her gün çaresizlik içinde yeni ölümlere tanıklık etmekten tükeniyoruz. Bu tablodan sadece COVID-19 hastaları değil COVID-19 dışı hastalarımız da mağdur oluyor ertelenemez sağlık sorunları için gereken hizmete ulaşamıyorlar.

Bu süreçte veteriner hekimler; halk sağlığı hayvan sağlığı çevre sağlığı ve gıda güvenliği alanında tüm sağlık çalışanları gibi özveriyle çalışmışlardır. Ancak Sağlık Bakanlığı veteriner hekimleri sağlık personeli olarak kabul etmemiş riskli gruba dahil etmemiştir. Veteriner hekimler aşılamada öncelikle gruba alınmamıştır. Bu durum sağlık meslek grubunda bulunan veteriner hekimler için incitici olmuştur. "

Türk Tabipleri Birliği olarak bugün bu saatte sağlık çalışanları olarak iktidarı uyarmak topluma çağrıda bulunmak için "YAŞAM HAKKIMIZDAN VAZGEÇMİYORUZ! Ölümleri Durdurun!" diye haykırmak için Ankara'da Ulus Meydanı'ndayız ve Türkiye'nin bütün illerinde de Sağlık Müdürlükleri önündeyiz.

Bilim insanlarına çağrımızdır: Verilerin kamuoyu ile paylaşılmadığı bağımsız bilimsel çalışmaların engellendiği şartlarda sınırlı sayıda da olsa eldeki mevcut verileri ile ülkenin bölgelerin risk gruplarının özgün durumlarının gösterilmesi gerekir. Bilim insanları yayın üretme konusunda Bakanlığın çizdiği çerçevenin dışına çıkmalıdır; TTB bilimsel sorumluluğu almaya hazırdır.

Topluma çağrımızdır: Sosyal haklarımızın korunması; temel gıda su ısınma barınma temizlik ihtiyaçlarınızın karşılanması salgınla mücadelede iktidarın görevidir. Temiz hava güneş ve fiziksel hareketliliğinizi sağlayacak alanlar ve düzenlemeler organize etmek yine iktidarın sorumluluğundadır. Ekonomik çıkarlar için sağlığımızı hiçe atarak çalıştırıldığımız işyeri ortamlarına gitmemeyi talep etmek en doğal sağlık hakkı talebimizdir. Hareketliliği azaltıp bulaşı önlememiz için ekonomik destek zamanında aşılanma şeffaf bilgi edinme yurttaşlık haklarımızdır.

Uyarılarımıza rağmen yanlış sağlık politikalarında ısrar edilmesi sosyal cinayettir. Toplumun ve sağlık çalışanlarının canını ve sağlığını riske atan vurdumduymazlığına daha fazla tahammülümüz kalmamıştır. Siyasi ve ekonomik çıkarları değil insanı önceleyin! Artık tükendik söylenecek sözümüzü tükettik. Çığlığımızla buradayız! Bu çığlık hepimizin!"

https://gazetemanifesto.com/2021/saglik-emekcilerinin-olumleri-durdurun-eylemine-polis-mudahalesi-432092/

================================

SURİYELİ HASTA DOKTORLARA SALDIRDI

Türkiye'de sağlık çalışanları şiddete maruz kalmaya devam ediyor. Suriyeli hasta yakını iki asistan hekimi darp etti...

15.04.2021 12:10

Türkiye'de sağlık çalışanları şiddete maruz kalmaya devam ediyor. Bunlara bir yenisi daha eklendi. Olay Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi'nde yaşandı.

İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde salı günü sabah saat 09:30 sularında Suriyeli hasta yakını M. Ş. Ç muayene odasına alınmadığı gerekçesiyle iki asistan hekimi darp etti. Suriye uyruklu bir hastanın Tepecik Kadın Doğum'daki tedavisi sırasında muayenehaneye girmek isteyen erkek hasta yakınının içeri girmesine müsaade etmeyen Ç. K. ve T. H. isimli doktorlar hasta yakını tarafından hakarete uğrayarak darp edildi.

Olayın ardından hasta yakını M. Ş. Ç. güvenlik görevlilerin müdahalesi üzerine dışarı çıkarılıp hakkında adli işlem başlatıldı.

HASTANE OLAYI DOĞRULADI

Odatv'nin ulaştığı hastane yetkilileri olayı doğruladı ve üzüntülü olduklarını söyleyerek bu konuda basına bir açıklama yapmayacaklarını duyurdu.

Gebe polikliniğinde meydana gelen olayla ilgili açıklama yapan Birlik Sağlık Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol ise yetkililere seslenerek sağlık emekçilerine uygulanan şiddettin kabul edilmez olduğunu belirtti.

saglikpersonelihaber.net'te yer alan fotoğraflar şöyle

Odatv.com

https://odatv4.com/suriyeli-hasta-doktorlara-saldirdi-15042110.html

================================

SAĞLIKÇILARA ŞOK! İSTİFA VE İZİN YASAĞI GETİRİLDİ

15.04.2021 14:27:00

Sağlıkçılara şok! İstifa ve izin yasağı getirildi

Son dakika haberine göre sağlıkçılara istifa ve izin yasağı getirildiği öğrenildi. Türkiye'de korona virüs hasta sayısı günlük 62 binlere yükselmişti.

Türkiye'de korona virüs hasta sayısının 62 binlere yükselmesinin ardından hastanedeki yoğunlukları da arttı. Korona virüs tablosunun ağırlaşmasının ardından sağlıkçılarla ilgili de flaş bir adım geldi.

AA'da yer alan habere göre Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğünün "COVID-19 Kapsamında Kamu Çalışanlarına Yönelik Tedbirler" konulu resmi yazısı Sağlık Bakanı Fahrettin Koca imzasıyla 81 ilin sağlık müdürlüklerine Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumuna Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğüne gönderildi.

Buna göre çalıştırılma biçimine bakılmaksızın Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatında çalışan personele yönelik olarak uygulanacak esnek çalışma yöntemi ile ilgili usul ve esaslar Bakanlık merkez teşkilatında birim amirlerince Bakanlığın ilgili ve bağlı kuruluşlarında kuruluşun en üst amirince illerde il sağlık müdürü ilçelerde il sağlık müdürleri ile istişare etmek suretiyle ilçe sağlık müdürü/toplum sağlık merkezi başkanı sağlık tesislerinde ise başhekimliklerce belirlenebilecek.

Kovid-19 hastalığı için sadece risk grubundaki kanser hastaları ve organ nakli olanların durumları Bakanlık merkez teşkilatında birim amirlerince Bakanlığın ilgili ve bağlı kuruluşlarında kuruluşun en üst amirince illerde il sağlık müdürü ilçelerde il sağlık müdürleri ile istişare etmek suretiyle ilçe sağlık müdürü/toplum sağlık merkezi başkanı sağlık tesislerinde ise başhekimliklerce değerlendirilerek idari izinli sayılıp sayılmayacaklarına karar verilecek.

Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatında görev yapan hamile personele hamileliğinin 24'üncü haftasından 32'nci haftasına kadar olan süre içerisinde idari izin verilecek.

Bakanlık merkez ve taşra teşkilatında çalışıp engelli olduğunu belgeleyen personele statülerine bakılmaksızın idari izin verilecek.

Bakanlık merkez ve taşra teşkilatında çalışıp süt izni kullanmakta olan personel idari izinli kapsamında değerlendirilmeyecek olup ilgili mevzuatında belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde süt izni hakkını kullanmaya devam edecek.

Bakanlık merkez ve taşra teşkilatında çalışan ve 10 yaş ve altı çocuğu olan kadın çalışanlar idari izinli kapsamında değerlendirilmeyecek.

İSTİFALAR KABUL EDİLMEYECEK

Personelin her ne sebeple olursa olsun görevinden çekilme (istifa) talepleri kabul edilmeyecek.

Kamu sağlık hizmetinde ihtiyaç duyulan durumlarda Bakanlık tarafından zorunlu olarak iller arası geçici görevlendirilen (resen) personelin derhal ayrılışının yapılarak görevlendirildiği yere gitmesi sağlanacak.

Çalışma saatlerine ilişkin olarak mevcut uygulamalara devam edilecek merkez ve taşra teşkilatlarında sağlık hizmetinin sunulduğu yerlerde çalışma saatleri hususunda mevcut uygulamanın dışında herhangi bir değişiklik yapılmayacak.

Sağlık hizmetinin sunumunda artan acil bir ihtiyaç olması halinde idari izinli sayılan personelin mezkur izinlerinin sonlandırılıp görevlerine dönmelerinin sağlanmasına ilişkin olarak kurum amirleri yetkili olacak. Bu kapsamdaki çalışanlar amirlerinin izni dışında görev mahallinden ayrılmayacak ve hizmetine ihtiyaç duyulanlar görevlerine dönecek.

Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatında çalışan bütün personelin bu süreçte maske kullanması çalışma mekanları yemekhane servisler ve sosyal alanlarda gerekli mesafenin ayarlanması bu mahaller ile kamuda kullanılan araçlarda dezenfekte işleminin yapılması hususunda kurum amirlerince gerekli tedbirler alınacak.

İdari izinli sayılanlar fiilen göreve gelmedikleri süre zarfında idari izinli ve istihdamlarına esas görevlerini fiilen yerine getirmiş sayılacak. Söz konusu çalışanların mali ve sosyal hak ve yardımları ile diğer özlük hakları saklı olup hizmetin yürütülmesi açısından sorumlulukları görev yerinde çalışanlar ile eşit olacak.

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/saglikcilara-sok-istifa-ve-izin-yasagi-getirildi--446240h.htm

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Turk Milleti yeni bir iman ve kesin bir milli azim ile yeni bir devlet kurmustur bu devletin dayandigi esaslar Tam Bagimsizlik ve Kayitsiz Sartsiz Milli Egemenlikten ibarettir.
Yeni Turkiye devletinin yapisinin ruhu Milli Egemenliktir.
Milletin Kayitsiz Sartsiz Egemenligidir...

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

37. INSANIN VARLIGI HICBIR SEKILDE ALLAH'IN VARLIGINI KANITLAMAZ

Insan nereden geliyor? Kaynagi, baslangici nedir? Zerrelerin gelisiguzel bir rastlanti ve birbiri arkasindan gelip birlesmesi sonucu mudur? Ilk insan yerkurenin balcigindan tumuyle, bugunku halinde olusmus olarak mi cikmistir? Bilmiyorum. Insan hep, doganin diger urunleri gibi, doganin bir urunu gorunmektedir. Ilk taslarin, ilk agaclarin, ilk aslanlarin, ilk fillerin, ilk karincalarin vb. nereden geldiklerini soylemek istersem, insanin kaynagini aciklarken dustugum olcude gucluk icinde bulunurum.

Bize ardi kesilmeksizin bagirarak diyorlar ki; "Insan makinesi gibi sasirtici bir eserde, Allah'in, sonsuz olcude zeki ve guclu bir yaraticinin elindeki kudreti onaylayiniz!" Insan makinesinin bana, akil durdurucu, saskinlik verici gorundugunu kabul ederim.

Ancak, madem insan doganin icinde mevcuttur; doganin olusumu kuvvetlerin ustundedir demekte kendimi hakli gormem. Sunu da eklerim ki, bana bunu aciklamak icin, ne gozleri, ne ayaklari, ne elleri, ne basi, ne akcigerleri, ne bir agzi ve ne bir nefesi bulunan soyut bir ruhun biraz camur alarak ve uzerine ufleyerek insani yaptigi soylendiginde, insan makinesinin bu sekilde olusumunu aklim hic almaz.

Paraguaylilar aydan geldiklerini soyler ve bundan dolayi bize budala gorunurler. Avrupa'nin ilahiyatcilari soyut bir ruhtan geldiklerini soylerler. Bu iddia daha akli basindadir.

Insan anlayisli ve olgundur; bundan, insanin suursuz, zekasiz bir doganin degil, zeki bir zatin eseri olmasi gerektigi sonucu cikarilir. Vucuduyla, pek ovundugu ve magrur gorundugu aklini kullandigi son derecede ender goruluyor ve hicbir sey bu kadar ender gorulmuyorsa da; insanin zeki oldugunu, ihtiyaclarinin bu yetiyi genislettigini ve ornek olarak diger insanlarla birlikte yasamasi ve kaynasmasi sayesinde zekasinin verimli oldugunu teslim ederim. Ancak insan makinesinde ve eristigi zekada, eseri olmasiyla bu kadar ovunmesi gereken bir yaraticinin sonsuz zekasini acik olarak gosteren hicbir sey gormuyorum. Goruyorum ki, bu cok sasilacak makine bozulmaya aciktir. Goruyorum ki, makine bozulunca, sasirtici akli da bozuluyor ve perisan oluyor, bazen tumuyle yok oluyor. Bundan su sonucu cikariyorum: insan akli, insan vucudunun maddi organlarinin bir dizi durum ve kuralina baglidir ve insanin akilli olmasindan Allah'in da akilli olmasi sonucunu cikarmak gerekmez. Nitekim, insanin maddi olmasindan Allah'in da maddi olmasi sonucu cikarilmiyor!

Insanin kotulukculugunden, yaratigi oldugu Allah'in kotulukculugu sonucunu cikarmak ne kadar olagan degilse, insanin zeki olmasi da, Allah'in zeki oldugunu kanitlamaya o kadar az elverislidir. Ilahiyatcilar, isi nasil tutarlarsa tutsunlar, Allah hep; eserleri kendisini inkar eden ya da bu eserler araciligiyla kendisi hakkinda bir hukum vermek olanaksiz olan bir etken olacaktir. Iyilik, olgunluk ve hakimiyetle dolu oldugu, rahman, rahim, alim, hakim oldugu soylenen bir etkenden, hep kotulugun, eksikliklerin, deliliklerin olustugunu gorecegiz.
- - - - - - - - - - - - -
Baglilik, dusunmemek demektir, dusunmeye gerek duymamak demektir.
Baglilik, bilincsizliktir.

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Dinler, fosforlu kurtlara benzer; parlayabilmeleri icin karanliga ihtiyac duyarlar.

Herhangi bir dinin ortaya cikabilmesi icin belli bir cahillik seviyesinin olmasi yeterlidir; dinin, varligini surdurmesine tek basina yetebilecek ogedir bu.
SCHOPENHAUER,ARTHUR (1788-1860) Alman filozof.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 114 Siyasi haklarin kullanilmasinin engellenmesi

1) Bir kimseye karsi
a Bir siyasi partiye uye olmaya veya olmamaya siyasi partinin faaliyetlerine katilmaya veya katilmamaya siyasi partiden veya siyasi parti yonetimindeki gorevinden ayrilmaya
b Secim yoluyla gelinen bir kamu gorevine aday olmamaya veya secildigi gorevden ayrilmaya
––––––––––––––– 1 Bu madde basligi "Egitim ve ogretimin engellenmesi" iken 2 3 2014 tarihli ve 6529 sayili Kanunun 12 nci maddesiyle metne islendigi sekilde degistirilmistir.
2) Bu madde basligi "Kamu kurumu veya kamu kurumu niteligindeki meslek kuruluslarinin faaliyetlerinin engellenmesi" iken 2 3 2014 tarihli ve 6529 sayili Kanunun 13 uncu maddesiyle metne islendigi sekilde degistirilmistir.8997
Zorlamak amaciyla cebir veya tehdit kullanan kisi bir yildan uc yila kadar hapis cezasi ile cezalandirilir.
2) Cebir veya tehdit kullanilarak ya da hukuka aykiri baska bir davranisla bir siyasi partinin faaliyetlerinin engellenmesi halinde iki yildan bes yila kadar hapis cezasina hukmolunur.


- - - - - - - - - - - - -



Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder