29 Nisan 2021 Perşembe

YILMAZ ÖZDİL : ARSA


YILMAZ ÖZDİL : ARSA

25 Nisan 2021

19 Mayıs…

Galata rıhtımından motora bindi Kız Kulesi açığında demirlemiş olan Bandırma vapuru'na geldi güverteden belki de son kez baktığı İstanbul'u seyrederken dalgın dalgın sigarasını tüttürüyordu.

Erkanıharbiye binbaşısı Hüsrev Gerede'ye seslendi İsmail Hakkı kaptana söyle bana bir dürbün getirsin dedi dürbün geldi.

Ağır ağır Karadeniz'e açılırlarken dürbünle kuzey ormanlarına baktı sıhhiye müfettişi tabip binbaşı Refik Saydam'a döndü memleketi kurtarınca hatırlatın buraya bir köprü diktireyim dedi.

Miralay Kazım Dirik kağıt kalem çıkarmış not alıyordu memleketi bedavaya kurtarmayalım paşam müsaade buyurursanız geçiş garantisi de koyalım diye itiraz etti.

Samsun'a çıktılar.

Samsun güvenli değildi.

İngiliz kaynıyordu.

Amasya'ya geçti.

Halk arasında saraydüzü denilen kışlaya yerleşti. Gaz lambasının cılız ışığıyla aydınlanan pencerelerinde perde bile bulunmayan karyolası bile olmayan bütün eşyası kanepe ikili koltuk eski püskü halı ve masadan ibaret bir odada kalıyordu. Gazyağı bile yoktu gaz lambasında haşhaş yağı kullanılıyordu.

Türkiye'nin 1/1000 imar planı işte bu mütevazı odada yazıldı.

Ahı gitmiş vahı kalmış hurda bir Benz otomobil buldular o imkansızlık ortamında anca bunu bulabilmişlerdi yola çıktı.

Asfalt masfalt yok tabii sağanak yağmurdan balçık haline gelmiş zeminde bata çıka giderek Erzurum'a ulaştı.

İlk iş telgrafhaneye gitti.

Makine başına oturdu.

Tapu ve kadastro kongresini topladı.

Gene hurda bir otomobile bindi tavanı örten körükleri bile yırtıktı yağmurda su giriyordu Sivas'a gitmek üzere yola çıktı.

Pınar başında mola verdiler.

Acıkmışlardı.

Mazhar Müfit o anı yıllar sonra bile iştahla anlatacaktı "kut-u layemut (ölmeyecek kadar yiyerek) yaşıyorduk nevalemiz peynir zeytin kuru ekmekten ibaret azıktı subaşında rastladığımız köylüler torbalarından çıkarıp kuru soğan ikram ettiler öyle lezzetliydi ki…"

Sivas'a geldi.

Emlakçılar kongresini topladı.

Misak-ı Milli sınırları ve kentsel dönüşüm esasları belirlendi.

Ankara'ya geçti.

Ankara henüz tarla vasfındaydı.

23 Nisan 1920

Hacı Bayram camisi'nde kılınan cuma namazından sonra kısa adı Tbmm olan Türkiye Büyük Müteahhitler Meclisi kuruldu.

Başkent ilan edildi tarım arazileri parsel parsel imara açıldı.

Meclis binasının pencerelerinde cam yoktu çatısında kiremit yoktu iç sıvası bile yapılmamıştı elektrik yoktu kahvelerden toplanan gaz lambaları tavandan sarkıtılmıştı başkanlık kürsüsünün arkasındaki duvarda yarık vardı soğuk giriyordu Ali Fuat paşa'nın seccadesi oraya çivilenmişti bir okuldan sıralar getirilmişti odun sobası kurulmuştu… Bu binaya masraf etmektense komple yıktırıp avm yapmaya karar verdiler.

İstiklal Marşı için yarışma düzenlendi Mehmet Akif Ersoy'un sözleri kazandı "bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı…"

Müteahhit mebuslarımız itiraz etti "bastığın yerleri arazi diyerek geçme tanı yapsak daha iyi olmaz mı?" dediler.

Mehmet Akif Ersoy'un asabı bozuldu yarışmadan çekildi zor ikna ettiler.

İstanbul Ege Akdeniz işgal altındaydı Karadeniz'de yer yer işgal müfrezeleri vardı Anadolu'nun dışarıya açılabilen tek penceresi İnebolu'ydu.

İnebolu-Ankara arasındaki eski çağlardan beri kullanılan 340 kilometrelik kervan yolu milli mücadelenin şah damarıydı nefes borusuydu.

Aralık ayı sonlarıydı.

Ağır kış vardı.

Hava bıçak gibiydi.

Sovyetlerin yardım olarak gönderdiği 128 milyar altın ruble manda kağnılarına sandık sandık yüklendi kağnıcıların tamamı kadındı emzikli bebelerini sırtlarına bağlıyorlar altınlar zarar görmesin diye çocuklarını açıkta bırakıyor sandıkları örtüyorlardı Küre Dağları'ndan geçerken kar fırtınasına tutuldular tipi yüzünden göz gözü görmüyordu kafileden kopup kaybolanlar oldu ölenler oldu.

Sağ salim getirilen 128 milyar altın ruble Ankara'da hokus pokus oldu "128 milyar altın nerede?" diye soranlar vatan haini ilan edilerek İstiklal Mahkemelerine sevkedildiler.

30 Ağustos…

Ankara'dan gizlice Akşehir'e gelmiş İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak'la buluşup son imar planlarının ayrıntılarını gözden geçirmişti sakallı Nurettin ve Yakup Şevki paşalara istimlak edilecek arazileri harita üzerinde göstermiş başkomutanlık çadırını Kocatepe'ye kurmuştu.

Hava zifiri karanlıktı.

Emir erleri yoluna fener tutuyordu.

Hiç konuşmuyordu.

Sakindi.

Sigara tüttürüyor ufka bakıyordu.

Süvari birlikleri kumandanı mirliva Fahrettin Altay'a döndü zaferi kazanınca hatırlatın bu Afyon'a zafer havalimanı diktireyim dedi.

Onbaşı Halide Edip kağıt kalem çıkarmış Ateşten Gömlek için notlar alıyordu müsaade buyurursanız 1 milyon 200 bin yolcu garantisi verelim uçsalar da uçmasalar da parasını ödesinler paşam dedi.

Kader ağlarını örüyor Türk milleti kurtuluşunu topçularımız ateş emrini bekliyordu.

Yunan ordusu toplu konut alanlarının temellerini atmış tel örgülerle çevirerek müstahkem hale getirmişti dört binden fazla dozer kepçe ve beton mikseri kamyonlarıy

https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/yilmaz-ozdil/arsa-6394524/

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Ozgurluk ve bagimsizlik benim karakterimdir.
Ben milletimin en buyuk ve ecdadimin en degerli mirasi olan bagimsizlik aski ile dolu bir adamim.
Cocuklugumdan bugune kadar ailev husus ve resm hayatimin her safhasini yakindan bilenler bu askim malumdur.
Bence bir millete serefin haysiyetin namusun ve insanligin vucut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin ozgurluk ve bagimsizligina sahip olmasiyla kaimdir.
Ben sahsen bu saydigim vasiflara cok ehemmiyet veririm.
Ve bu vasiflarin kendimde mevcut oldugunu iddia edebilmek icin milletimin de ayni vasiflari tasimasini esas sart bilirim.
Ben yasabilmek icin mutlaka bagimsiz bir milletin evladi kalmaliyim.
Bu sebeple milli bagimsizlik bence bir hayat meselesidir.
Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse insanligi teskil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabi olan dostluk ve siyaset munasebetlerini buyuk bir hassasiyetle takdir ederim.
Ancak benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin bu arzusundan vazgecinceye kadar amansiz dusmaniyim.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

53. BIR TANRISAL LUTUF A, SONSUZ IYI VE KUDRETLI BIR ALLAH'A INANILMAZ

"Allah nimet ve ihsanlarinin mutasarrifi degil midir? Kendi malini istedigi gibi kullanmakta ve tasarrufta ozgur degil midir? Malini geri isteyemez mi? Hareket ve durusunun hesabini sormaya yaratiklarinin hicbir hakki yoktur. Kudretindeki eserleri istedigi gibi kullanabilir. Olumlulerin mutlak hukumdari oldugu icin keyfinin istedigi gibi mutluluk ya da felaket dagitir. "

Yaptigi kotulukler nedeniyle bizi avutmak ve gonul almak icin ilahiyatcilarin bize yaptigi aciklama budur. Onlara sunu soylerim: iyilik ve nimetleriyle sonsuz olan bir Allah'in tasarrufu olmaz, belki aklin geregi olarak, iyilik ve nimetlerini yaratiklarinin uzerine sacmaya zorunlu olur. Onlara derim ki, gercekten iyiliksever bir varlik, iyilik yapmaktan, hayir yapmaktan cekinmede kendisinde hak bulmaz. Gercekten comert olan bir kimse, verdigini geri almaz, bunu yapan herkesin tesekkur beklememesi gerekir; ve nankorler vucuda getirdiginden dolayi sizlanmaya, yakinmaya hakki yoktur.

Bu Allah'la insanlar arasinda karsilikli bir anlasma ve yukumlulukler varsayan din ile, ilahiyatcilarin Allah'a atfettikleri zorba ve garip yaratilis nasil birlestirilebilir? Eger Allah'in, yarattiklarina karsi hicbir borcu, hicbir gorevi yoksa, yaratiklarin da Allah'a karsi hicbir borcu, hicbir gorevi olmayabilir. Her din, "bana uyunuz, beni seviniz, bana ibadet ediniz, ben de sizi mutlu edecegim" dedigi varsayilan tanrisalliktan insanlarin beklemekte kendilerini hakli zannettikleri mutluluk uzerine kuruludur. Insanlar da "Bizi mutlu ediniz, sozlerinize sadik kaliniz, biz de sizi sevecegiz, yasalariniza uyacagiz" diyor. Yarattiklarinin mutlulugunu ihmal etmekle, teveccuh ve iltifatlarini keyfi olarak dagitmak ve armaganlarini geri almakla, Allah, her dine "temel" hizmetini goren anlasmayi bozmuyor mu, yirtmiyor mu? Ciceron hakli olarak, "Allah insana kendisini sevdirmezse onun Allah'i olamaz" demisti. Tanrisalligi iyilik olusturur; bu iyilik ancak insanin hissettigi mutluluklarla ortaya cikar, insan mutsuz olur olmaz bu iyilik ve onunla birlikte tanrisallik da yok olur; sonsuz bir iyilik ne taraf tutucu, ne de ayricalikci olabilir. Eger Allah sonsuz iyiyse butun yarattiklarini mutlu etmelidir.

Sinirsiz ve sonsuz bir iyilik fikrini yok etmek icin tek bir mutsuz yeterlidir.

Sonsuz iyi ve guclu olan bir Allah'in ulkesinde tek bir insanin sikinti icinde olmasini havsala alir mi? Sikintili olan bir hayvan, bir peynir kurdu dahi, tanrisal lutfa, Allah'in sonsuz iyiliklerine karsi, yenilmeyen, itiraz kabul etmez kanitlar olurlar.

Ilahiyatcilara gore, bu dunyanin keder ve acilari, suc isleyen insanlarin ilahiyat katindan uzerlerine cektikleri ve hak ettikleri cezalardir. Ancak insanlar nicin sucludur? Eger Allah her seye kadir ise, "Bu dunyada her sey duzen ve intizam uzerine bulunsun, butun uyrugum, iyi, masum, her kusurdan ve gunahtan arinmis olsun, mutlu olsun!" demek, onun icin "Her sey olsun!" demekten daha mi masraflidir? Daha mi cok zahmetlidir? Bu kadar mutlak guclu olan Allah'in, eserini noksan ve kusurdan arinmis olarak vucuda getirmesi, bu kadar kusurlu, bu kadar kotu yapmasindan daha mi zordu? Insanlarin yoklugu ile mutlu ve bilgili olarak var olmalari arasindaki boyut, insanlarin yokluguyla budala ve sefil olarak var olmalari arasindaki boyuttan daha mi fazlaydi?

Din bize bir cehennemden, yani Allah'in sonsuz kerem, lutuf ve iyiligine ragmen, insanlarin pek cogu icin sonsuz izdiraplar sakladigi mahpesten, sonsuz acilar veren yerden soz ediyor. Dolayisiyla, insanlari bu dunyada pek mutsuz kildiktan sonra, Allah'in onlari ahirette daha cok mutsuz kilabilecegini dolayli olarak anlatiyor. Bu duruma karsi, "O zamanda, Allah'in iyiligi yerine adaleti gecer" diyerek isin icinden cikiyorlar. Ancak bir buyuk ki, en korkunc eziyete yer verir; o sonsuz degildir, sonsuz bir iyilik degildir. Ote yandan sonsuz kotu olan bir Allah'a, degismez bir varlik gozuyle bakilabilir mi? Merhametsiz bir kahirla, gazapla dolu olan ve bir adi da kahhar (batinci yok edici) olan bir Allah, kendisinde, merhametin, ayirt etmeksizin herkesi korumanin (rahmanulrahimligin) ve iyiligin, "golgesi" olsun bulunabilen bir Allah midir?
- - - - - - - - - - - - -
Kendisini olume tasiyan arabanin icinde, kapiya attigi umarsiz cifteler, tum hayvanlarin yitip giden umutlarini da yankilandirir.
Ozgurluklerini savunamayanlarin odedikleri bedel agirdir.
Ozgurluk, degerli oldugu olcude kirilgandir da...

- - - - - - - - - - - - -
Bu yuzyil Darwin'in yuzyili olarak anilacak.

O, bu gezegene gelmis en buyuk insanlardan birisidir.
Hayat olgusuna din ogretmenlerinden cok daha fazla aciklik getirdi.
Evrim ogretisi, en uyumlu olanin hayatta kalma ogretisi, turlerin kokeni ogretisi dusunen butun zihinlerden Ortodoks Hiristiyanliktan kalan son artiklari da temizledi.
Incil'in, korkunun onderliginde cahillikle yazilan bir kitap oldugunu belirtmekle kalmadi, bunu ispatladi da.
INGERSOLL,ROBERT G. (1833-1899) ABD'li hukukcu ve hatip.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 189 Tuzel kisiler hakkinda guvenlik tedbiri uygulanmasi

1) Uyusturucu veya uyarici madde imal ve ticareti suclarinin bir tuzel kisinin faaliyeti cercevesinde islenmesi halinde
tuzel kisi hakkinda bunlara ozgu guvenlik tedbirlerine hukmolunur.


- - - - - - - - - - - - -



Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder