================================
TÜRK DİYANET VAKFI YASAĞA RAĞMEN TOPLU İFTAR DÜZENLEDİ
Koronavirüs tedbirleri kapsamında toplu iftar yasağına uymayan Türk Diyanet Vakfı Çorum İl Müdürlüğü'ne bağlı yurtlarda kalan 200 öğrenciye toplu iftar yemeği düzenledi.
cumhuriyet.com.tr
29 Nisan 2021 Perşembe 10:23
İçişleri Bakanlığı tarafından geçtiğimiz haftalarda tüm illere gönderilen genelgede vatandaşların toplu katılım gösterdiği iftar sahur gibi kalabalık grupları bir araya getiren her türlü etkinliğe ve iftar çadırlarına müsaade edilmeyeceği duyurulmuştu.
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da kabine toplantısı sonrasında yaptığı konuşmada "Ramazan ayında toplu iftar ve sahur yapılamayacak" demişti.
200 ÖĞRENCİYLE TOPLU İFTAR
Bu açıklamaların üzerine Türk Diyanet Vakfı'nın Çorum İl Müdürlüğü'ne bağlı yurtlarda kalan 200 öğrenciye toplu iftar yemeği vermesi dikkat çekti.
200 öğrencinin bir araya geldiği yemek masasında oturduklarını gösteren fotoğraflar Çorum İl Müftlüğü'nün sosyal medya hesabından "İl müftümüz KYK'da kalan öğrencilerle buluştu" başlığıyla paylaşıldı.
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turk-diyanet-vakfi-yasaga-ragmen-toplu-iftar-duzenledi-1831954
================================
SPUTNİK V AŞISINDA ARACI FİRMA AKP'LİNİN ÇIKTI: "BU HIRS TÜRKİYE'YE 14 AY KAYBETTİRDİ"
CHP Ankara Milletvekili Murat Emir iktidarın Çin aşısında olduğu gibi Sputnik V aşısında da aracı kullanma çabası içine girdiğini ve bu nedenle Türkiye'ye 14 ay kaybettirildiğini söyledi. Emir "Üretim yeterliliği olmayan AKP'li Öztürk Oran'ın firması Cumhurbaşkanı talimatıyla seçildi ve anlaşma yapıldı. Şimdi aşıyı ithal edecekler ve o firma ithalata aracılık yapacak" dedi.
cumhuriyet.com.tr
29 Nisan 2021 Perşembe 13:51
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın Sputnik V aşısından 6 ay içerisinde 50 milyon doz geleceğine yönelik sözlerinin ardından yazılı açıklama yapan CHP Ankara Milletvekili Murat Emir Türkiye'ye 14 ay kaybettirildiğini belirterek şunları söyledi:
"Aşı 6 ay içinde ne zaman hangi planda gelecek belli değil. Pandemiyle mücadelede hayati önem taşıyan her ihtiyaçta para kazanma gayretini öncelik haline getiren iktidar rant hırsı yüzünden Türkiye'yi aşısız bıraktı.
YANDAŞI ARACI YAPTILAR
Ruslarla aslında ilk anlaşma aslında 16 Ağustos 2020 tarihinde yapıldı. Rus aşısı ilk gündeme geldiği andan itibaren iktidar Çin aşısında olduğu gibi Sputnik V'de de aracı kullanma gayreti içerisine girdi ve aracı olarak Cumhurbaşkanına yakınlığıyla bilinen Öztürk Oran seçildi. Türkiye'de aşı üretebilecek firmalar varken 83 milyonun sağlığını ilgilendiren böylesine hayati bir konuda bile yeterliliğine bakmadan kendilerine yakın bir kişiyi seçtiler. VisCoran firmasının sahibi Oran sarayın en muteber kişilerinden ve aynı zamanda AKP'nin eski Ümraniye İlçe Başkanı. İstanbul Ticaret Odası Meclis Başkanı ve TOBB Yönetimi Kurulu üyesi Vakıf Katılım'ın yönetim kurulu başkanı da olan Oran ayrıca 15 Temmuz Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı'nın da mütevelli heyeti üyesi.
14 AY KAYBETTİRDİLER
8 ay önce yapılan anlaşmaya göre teknoloji transferi ile Sputnik V aşısı Türkiye'de üretilecekti. Oysa bu firmanın aşı üretme yeterliliğini gösteren GMP belgesi olmadığı konusunda iktidarı uyardık. Bu firmanın aşı üretimiyle ilgisi olmadığı gibi ilk günden itibaren aşı üretemeyeceğini ve Türkiye'de üretim yapacak ortak aradığını Öztürk Oran da söylemişti.
Sonuç olarak üretimle ilgili 8 aydır hiçbir adım atılmadı. Şimdi de Bakan 'aşıyı ithal edeceğiz' diyor ve 6 ay içerisinde geleceğini söylüyor. AKP ve yandaşları aşıda yine aracılık ve rant peşinde koşarken Türkiye'yi aşısız bıraktılar. Yandaşa para kazandırma çabası uğruna Türkiye'ye 14 ay kaybettirdiler. "
SORULAR YANIT BEKLİYOR
Sputnik V'nin Türkiye'de ortak üretimine ilişkin imzalanan sözleşme ile ilgili 10 Şubat'ta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın yanıtlaması istemiyle verdikleri soru önergesinin halen yanıtlanmadığını da ifade eden Emir bir kez daha aynı soruları gündeme getirdi. Emir Koca'ya şu soruları yöneltti:
"Rusya Doğrudan Yatırım Fonu'na VisCoran firması için bir baskı yapılmış mıdır? Anlaşmanın VisCoran firması ile yapılmaması durumunda onay süreçleri ile ilgili sıkıntı yaşanacağına dair çeşitli uyarılarda bulunulmuş mudur? VisCoran firması bir doz başına ne kadar kazanç elde edecektir? Üretimi yapacak firmaya doz başına ne kadar ücret ödeyecektir? VisCoran firmasının aracılık etmesinden kaynaklanan zararın miktarı ne kadar olacaktır?"
================================
GÜNER YİĞİTBAŞI : İNANILIR GİBİ DEĞİL -
Kemalın Askeri 11:39 ÖS
İnanılır Gibi Değil - Güner Yiğitbaşı
İnanılması imkansız bir haberle ve/veya olayla karşılaştığımızda; ağzımızdan gayri ihtiyari olarak "inanılır gibi değil" sözü çıkar.
İşte inanılır gibi değil dedirten bir haber sizlere.
Ülkemizin kayıp 128 milyar dolar emekli amirallere vurulan elektronik kelepçeler pandemi ile mücadelede alınan önlemler Ermeni soykırımı gibi yoğun gündemi içinde gözden kaçan bir haber inanılır gibi değil dedirten haber şu;
"Milli Eğitim Bakanlığı 19 Nisan 2021 tarihli kararı ile öğrencilerin uzaktan veya yüz yüze eğitime katılmamaları durumunda öğretmenlerin ders ücretlerinin kesileceğini açıkladı. Kararda "Öğretmenlerin öğrencilerin derse katılmamaları nedeniyle yerine getiremedikleri ders görevlerini yapmış sayılmalarının mümkün bulunmadığı değerlendirilmektedir" denildi. "
Gerçekten; duy da inanma cinsinden inanılması imkansız bir haber.
Aslında; tüm tercihleri emekçiden yana değil sürekli sermayeden yana olan ülkenin zenginliklerini vergiler yoluyla fakir halktan topladığı paraları kendi yandaşları iş adamaları sermaye sınıfına aktarmayı ilke edinmiş olan AKP ve Saray İktidarının Milli Eğitim Bakanlığının aldığı bu karara şaşmamak gerekiyor.
Ancak buna rağmen haberi duyunca elimizde olmadan bu da olmaz artık diyerek şaşkınlığımızı gizleyemiyoruz.
Şuna bakar mısınız?
Öğrencilerin uzaktan veya yüz yüze eğitime katılmamaları durumunda öğretmenlerin ders ücretleri kesilecekmiş.
Bu pandeminin ve bunun sonucunda da eğitimin uzaktan yapılmasının bazı sınıflarda yapılan yüz yüze eğitimin riskler içermesinin sorumlusu ve suçlusu öğretmenlermiş gibi öğrencilerin uzaktan veya yüz yüze eğitime katılmamaları durumunda öğretmenlerin ders ücretleri kesilecekmiş.
Öğretmenlerimizin görevi uzaktan veya yüz yüze eğitim hizmetlerini eksiksiz yerine getirmektir. Derslerini vererek görevlerini yerine getiren öğretmenlerimizin bu pandemi koşullarında öğrencileri eğitime katılmaya zorlama imkanları ve görevleri yoktur.
Velilerin; devletin pandemi için gerekli önlemleri alamamış ve öğrencilerin can güvenliklerini sağlayamamış olması nedeniyle çocuklarını yüz yüze eğitime göndermemelerinin uzaktan eğitim alan öğrencilerin de tembellikten ve/veya bilgisayar tablet akıllı telefon ve internet gibi alt yapıdan yoksun olmaları nedeniyle uzaktan eğitime katılamamalarının cezası görevlerini yapan öğretmenlere kesilemez. Böyle bir uygulama büyük bir haksızlık ve aymazlıktır.
İktidar olarak görevini yapma kendi beceriksizliğinin cezasını öğretmenlere kes gerçekten inanılır gibi değil.
AKP ve Saray iktidarı; emekçi öğretmenlerden yana değil yandaş sermayeden yana olduğunu açıkça kanıtlamıştır.
Yap işlet devret ihale yöntemiyle otoyollar köprüler tüneller şehir hastaneleri yapan birkaç yandaş müteahhide; geçilmeyen yollar tüneller köprüler ve kullanılmayan şehir hastaneleri için verdikleri geçiş kar garantileri nedeniyle hem de bu pandemi olağanüstü hal koşullarında hak etmedikleri paraları eksiksiz ödeyen AKP ve Saray iktidarının öğretmenlerimizin hak ettikleri analarının ak sütü gibi helal ders ücretlerine göz dikmelerinin; ne İslam dininde ne de insanlıkta yeri bulunmamaktadır.
AKP ve Saray yönetimine buradan soruyoruz.
Yüz yılda bir vuku bulan beklenmeyen bir hal olan ve hukukta yeri olan pandemi nedeniyle alınan kapatmaya rağmen; geçilmeyen köprüler yollar tüneller için yandaş işadamlarına kar garantisi adı altında bu fakir halkın paralarını ödemeye devam edecek misiniz?
28/04/2021
Güner YİĞİTBAŞI
https://haberguncel.blogspot.com/2021/04/inanlir-gibi-degil-guner-yigitbasi.html
================================
SARAY ŞARKICISI YUSUF GÜNEY: ASTRAL SEYAHATLE UZAYA GİTTİM GELDİM
29 Nisan 2021
AKP'ye destek açıklamalarının sık sık yandaş medya tarafından "Sanatçı Yusuf Güney'den çarpıcı açıklamalar" başlığıyla verilmesi üzerine şarkıcı olduğu düşünülen Yusuf Güney astral seyahatle uzaya gittiğini ileri sürdü.
'Hayatın Rengi' adlı bir programa konuk olan Güney "Uzaya gitme hayalleriniz var mı?" sorusuna şöyle yanıt verdi:
Astral seyahatle uzaya gittim geldim. Astral seyahat bilimsel olarak da var. Yani düşünce gücüyle bedenden ruhu ayırıp zaman kısıtlaması yaşamadan her yere gidebiliyorsunuz. Gezegenler arası da ulaşım sağlayabiliyorsun. Bir süre Astral Seyahat deneyimi yaşadım ve uzaya gitmeyi başardım… İki sene önce Ay'da su olduğunu söyledim mesela NASA daha yeni açıkladı. Mars'ta bildiğiniz yemyeşil bir göl var ve NASA bunu da yeni açıkladı…
Güney '"Ay'ın karanlık tarafında bir askeri üs var. Bunu uzaydaki varlıkların yaptığını söyledim. Onu da yeni açıkladılar. NASA birçok bilgi benden sonra açıklıyor. " dedi.
Nazım Hikmet'in şiiri 1 Mayıs marşı olduNazım Hikmet'in şiiri 1 Mayıs marşı oldu
Güney'in açıklamaları sosyal medyada alay konusu oldu.
https://www.gunlukbakis.com/astral-seyahatle-uzaya-gittim/
================================
ANAYASA MAHKEMESİ: "GEZİ'DE EZİYET EDİLDİ POLİSLER YENİDEN SORUŞTURULSUN"
Anayasa Mahkemesi polisin ateşlediği biber gazı kapsülünün isabet etmesiyle bir gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya'ya "eziyet" edildiğine oy birliğiyle karar verdi. Yüksek Mahkeme sekiz yıldır yargı önüne çıkarılmayan sorumlu polislerin yeniden soruşturulmasına karar verdi.
Sozcu.com.tr
10:03 29/04/2021
Erdal Sarıkaya 11 Haziran 2013 günü Taksim Meydanı'nda göz yaşartıcı gaz veya plastik mermi kullanılması nedeniyle bir gözünü kaybetti. Sarıkaya'nın şikayeti benzer beş yüz soruşturmayla birleştirildi. Dosya Gezi olaylarıyla ilgili yürütülen ana soruşturmalardan biri haline geldi.
Görüntüleri inceleyen Bilirkişi o gün orada gaz tüfeği kullanma yetkisi olan 16 polisin ismi belirlendi. Ancak İstanbul Valiliği soruşturma izni vermedi.
İtiraz üzerine Bölge İdare Mahkemesi suçun soruşturulmasının izne tabi olmadığı değerlendirmesiyle izin verilmeme kararını kaldırdı. Ancak sorumluluğu bulunan polis aradan geçen 8 yıla rağmen tespit edilemedi.
Erdal Sarıkaya 9 Kasım 2017 günü Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu. Mahkeme 17 Mart 2021'de başvuruyu karara bağladı. Hüküm şu şekilde oluştu:
Eziyet yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna
Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan eziyet yasağının maddi ve usul boyutu itibarıyla ihlal edildiğine
Kararın bir örneğinin eziyet yasağı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.
Erdal Sarıkaya
"SEKİZ SENEDİR SONUÇLANDIRILMADI"
Karar metninde 2013 yılında meydana gelen olayın hali hazırda aydınlatılmadığı soruşturmanın yaklaşık sekiz yılda tamamlanamadığı vurgulanarak şu ifadelere yer verildi: "Dolayısıyla Başsavcılıkça resen ve derhal hareket etme yükümlülüğüne aykırı hareket edilerek maddi gerçeğin araştırılması bakımından gereken özenin gösterilmediği kaybolması muhtemel delillerin zaman kaybedilmeksizin toplanmadığı ve sorumluların tespit edilmediği ayrıca makul süratle soruşturmanın tamamlanmadığı dikkate alındığında kötü muamele (eziyet) yasağı kapsamında etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
GEZİ DİRENİŞİ İÇİN ÇARPICI TESPİTLER
Yüksek Mahkeme Sarıkaya kararında Gezi Direnişi sırasında geniş çevreler tarafından eleştirilen polis müdahaleleriyle ilgili de çarpıcı değerlendirmelere imza attı.
Olay günü gaz silahı kullanan kolluk görevlilerinin bu konuda bir eğitim alıp almadığı operasyonun planlama ve kontrolü kapsamında yürütülen işlemlerin ve alınan tedbirlerin neler olduğu hususları ile kolluk görevlilerini yetkilendiren ve kullanım yöntemini yeterli ve etkili bir şekilde düzenleyen mevzuatın bu silahların keyfi ve aşırı kullanımına engel olacak ve kişiyi istenmeyen kazalara karşı koruyacak güvenceleri içerip içermediği savcılık dosyasındaki eksikler nedeniyle bu aşamada incelenememiştir.
Kargaşa ortamlarında kolluk görevlilerinin kontrollü hareket etme ve müdahaleyi gerektiren duruma yol açan kişiler dışındakilerin mübadeleden mümkün olduğunca etkilenmemesi için gerekli tedbirleri alma yükümlülükleri bulunmaktadır. Somut olayda kolluğun yakalamaya veya etkisiz hale getirmeye çalışırken başvurucuyu yaraladığı yönünde bir bulguya rastlanmamıştır. Dolayısıyla kargaşa ortamına yol açtığı ileri sürülmeyen başvurucunun gözünden yaralanması olayında kolluğun gerekli tedbirleri almadığı ve kontrolsüz bir şekilde gaz fişeği atmak suretiyle başvurucunun yaralanmasına sebep olduğu değerlendirilmiştir.
Gaz silahının kullanımı konusunda kolluk görevlilerini yetkilendiren kullanım yöntemini yeterli ve etkili bir şekilde düzenleyen mevzuatın bu silahların keyfi ve aşırı kullanımına engel olacak kişiyi istenmeyen kazalara karşı koruyacak güvenceleri içermesi gerekmektedir.
ʻʻ
Türk Tabipleri Birliği verilerine göre Gezi Direnişi sırasında 8 bin 163 kişi yaralandı. Bunlardan 106'sı kafa travmasına uğradı 63'ü ağır yaralı olarak tedavi altına alındı 11'i gözünü kaybetti. Olaylar sonucunda 8 sivil (Mehmet Ayvalıtaş Abdullah Cömert Ethem Sarısülük Ali İsmail Korkmaz Ahmet Atakan Berkin Elvan Burak Can Karamanoğlu Mehmet İstif ve Elif Çermik) ve 2 güvenlik görevlisi (polis komiseri Mustafa Sarı ve polis memuru Ahmet Küçüktağ) hayatını kaybetti.
================================
TÜRKİYE'NİN KÜLÇE ALTIN TALEBİ İLK ÇEYREKTE NEREDEYSE İKİYE KATLANDI
Dünya Altın Konseyi verilerine göre Türkiye'nin altın talebi 2021 yılının ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre neredeyse ikiye katlandı. Türkiye bu yılın ilk çeyrek döneminde en yüksek altın rezervine sahip ülkeler arasında 12'nci sırada yer aldı. TCMB en çok altın satışı yapan merkez bankası olmaya devam etti.
Sozcu.com.tr
08:49 29/04/2021
Dünya Altın Konseyi verilerine göre Türkiye'nin külçe ve sikke olarak altın talebi 2021 yılının ilk çeyreğinde 2020 yılının aynı dönemine göre neredeyse ikiye katlandı.
Türk yatırımcılar ilk çeyrekte 44 3 ton külçe altın aldılar. Geçen yılın aynı dönemine bu rakam 23 3 ton seviyesindeydi.
İlk çeyrekte Türkiye'de külçe ve sikke altına yatırım 18 8 milyar TL'ye ulaştı. Bu bir çeyrek dönemde görülen en yüksek ikinci yatırım olarak kayıtlara geçti. 2020 yılının ilk yarısında altında 14 8 milyar TL yatırım yapılmıştı.
Türkiye'nin mücevher olarak altın talebi de 2021 ilk çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5 artarak 9 tona yükseldi. Ancak mücevher amaçlı altın talebi 2019 ilk çeyreğin yüzde 6 altında kaldı.
TÜRKİYE İLK SIRALARDAKİ YERİNİ KORUDU
Türkiye en yüksek altın rezervine sahip ülkeler arasında yerini korudu.
Dünya Altın Konseyi tarafından açıklanan rapora göre Türkiye bu yılın ilk çeyrek döneminde 12'nci sırada yer alırken Türkiye'nin altın rezervleri 512 6 ton olarak açıklandı.
ABD 8.133 5 ton rezervle ilk sıradaki yer alırken Almanya 3.362 4 ton ile ikinci sırada IMF 2.814 0 ton ile üçüncü sırada bulunuyor. İlk üç sırada bir önceki döneme göre değişiklik olmadı.
İLK ÇEYREKTE 31 TON ALTIN SATILDI
Dünya Altın Konseyi (WGC) raporuna göre 2021 ilk çeyrekte TCMB en çok altın satışı yapan merkez bankası olmaya devam etti.
İlk çeyrekte merkez bankalarının net 95 ton altın alımı yaptıklarını belirten WGC bunun 2020'nin ilk 3 ayındaki 124 1 tona göre yüzde 23 düşüşü ifade ettiğini belirtti.
2021'in ilk çeyreğinde Macaristan 63 ton ile en çok altın alımı yapan merkez bankası olurken Türkiye ise 31 ton satış ile en büyük satıcı olmayı sürdürdü.
Macaristan'ın altın rezervi 94 5 tona yükselirken Türkiye'nin rezervi 512 6 ton seviyesine indi. İlk çeyrekte Türkiye'in yaptığı altın satışı 2017'den bu yana bir çeyrek dönemde rezervlerde görülen en büyük düşüş olarak kayıtlara geçti.
Türkiye son 3 çeyrektir net satıcı olmaya devam ediyor.
================================
İŞTE RUHSAR PEKCAN'IN BAKAN OLMADAN ÖNCEKİ SKANDALI
29 Nisan 2021 Perşembe
Gazeteci İsmail Saymaz bugünkü yazısında kendi bakanlığına dezenfektan satan AKP'li eski Bakan Ruhsar Pekcan'ın bakan olmadan önceki skandalını yazdı.
5 yıl önce Gümrükler Genel Müdürlüğü Özel Bürosu'nun gümrük ve ticaret bölge müdürlüklerine e-mail göndererek Pekcan'a karşı 'müteyakkız' olmaları konusunda uyardığı ortaya çıktı.
Sözcü yazarı İsmail Saymaz Eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'ın bakan olmasından 20 ay önce gerçekleştiği ortaya çıkan bu skandalı yazdı.
"Pekcan görevini kötüye ve ticari amaçları için kullandığı ve kamuyu zarara uğrattığı gerekçesiyle Yüce Divan'da yargılanmalıdır. " ifadelerini kullanan Saymaz'ın bugünkü yazısı şöyle:
Dün SÖZCÜ yazarı Serpil Yılmaz eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan hakkında çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Yılmaz'ın aktardığına göre Ticaret Bakanlığı'na bağlı Gümrükler Genel Müdürlüğü Özel Bürosu beş yıl önce gümrük ve ticaret bölge müdürlüklerine e-mail göndererek o tarihte bir iş kadını olan Pekcan'a karşı müteyakkız olmaları konusunda uyardı.
Müteyakkız sözcüğü 'uyanık tetikte ve dikkatli olmak' anlamında kullanılıyor.
Neden mi müdürlerin tetikte olması istendi?
Pekcan'ın "Emine Erdoğan'ın yakınıyım" diyerek vergisiz bir şekilde eşya ithal etme girişiminden ötürü…
Birazdan okuyacaklarınıza inanmayacaksınız.
Pekcan adına siz utanacaksınız.
"Emine ERDOĞAN'IN YAKINIYIM" DİYEREK…
Sevgili Serpil Yılmaz'ın içeriğine yer verdiği bu e-mail'i ve üst yazısını ele geçirdim.
Yazışmalara göre Gümrükler Genel Müdürlüğü Özel Bürosu'nun 4 Kasım 2016 saat 10.31'de gönderdiği e-mailin konu bölümünde şu ifade yer alıyor:
"Ruhsar Pekcan hakkında müteyakkız olunması. "
E-mailde şunlar yazıyor:
"Ruhsar Pekcan isimli şahıs tarafından Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Sayın Emine Erdoğan hanımefendinin yakını olduğunu söyleyerek vergi ödenmeksizin eşya ithali teşebbüsünde bulunduğu/bulunulacağı bilgisi gelmiş olup bu duruma karşı tüm bölge müdürlükleri ve bağlantı gümrük müdürlüklerinde görevli personelin müteyakkız olması hususunda uyarılması gerekmektedir. "
ÜST YAZI: MÜTEYAKKIZ OLUN
E-mail gümrük ve ticaret bölge müdürleri tarafından astlarına bir üst yazıyla iletildi.
Üst yazıda "Konu: Ruhsar Pekcan" diye yazıyor.
İçerikte şöyle deniyor:
"E-mail konusu olayla ilgili olarak tüm personelin müteyakkız olması hususunda uyarılmasını önemle rica ederim. "
İSTİSNAİ BİR UYARI
Görüştüğüm bir gümrük yetkilisi bu uyarının istisnai nitelikte olduğunu vurguluyor. Genelde şirketlerle ilgili ihbar kayıtlarının iletildiğini vurgulayan yetkili isim verilmek suretiyle uyarı yapılmasının pek görülmediğini belirtiyor.
Yetkili şöyle devam ediyor:
"Firmalarla ilgili kayda alınan ihbarlar olur ama bu kadar şahsi uyarı hatırlamıyorum. Hem isim veriliyor hem ayrıntıya girilerek gümrük vergisi ödemekten imtina edeceği belirtiliyor. "
20 AY SONRA BAKAN OLDU
Bu uyarı sonrasında Ruhsar Pekcan ile ilgili bir işlem yapılıp yapılmadığı bilinmiyor.
Bilinen o ki…
Pekcan devletin arşivlerine girmiş yazıdan 20 ay sonra 8 Temmuz 2018 günü Ticaret Bakanı olarak atandı. Ki görevlendirmeyi kendisi bile beklemiyordu.
Bakan olduktan sonra gümrüksüz şekilde ithal eşya sokmaya ihtiyacı kalmadı.
Eşi Hasan Pekcan ile birlikte sahibi olduğu Karon Mühendislik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi 2019 yılında iki ortakla Nanoksia Biyoteknoloji Sanayii ve Ticaret Anonim Şirketi'ni kurdu. Bu şirket Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın KOBİ Teknoyatırım Destek Programı'ndan 1.4 milyon TL teşvik aldı.
Pekcanlar ürettikleri dezenfektanı Ticaret Bakanlığı ve THY'nin yüzde 50 ortak olduğu TGS Yer Hizmetleri Anonim Şirketi'ne de sattı.
Öyle kârlı bir alışverişti ki…
3 TL'ye mal ettikleri dezenfektanın litresini TGS'ye 14.35 TL'ye bakanlığa 35 TL'ye sattılar.
Beş litrelik şişeyi aracı firmaya 100 TL'ye…
Bakanlığa 175 TL'ye verdiler!
KAMUYA SATIŞ İMTİYAZI
Bakan Pekcan'ın Ticaret Bakanlığı'na doğrudan ürün satması ortaklarında rahatsızlık yarattı. Üç ortaktan biri 5 Ekim 2020'de ayrıldı. Ortağın yüzde 33'lük hissesine karşılık iki yıllık sözleşme imzalandı.
Pekcanlar eski ortağa dezenfektanın bayilik satış imtiyazını verdi. Ancak Pekcanlar Ticaret Bakanlığı başta olmak üzere kamu kurumlarına satış imtiyazını kendi üzerlerine aldı.
Sözleşmenin 14. maddesinde şöyle yazıyor:
"Kamu kurum kuruluş ve bunların bağlı iştiraklerine ortaklarına bu ortakların ortak olduğu şirketlere kanunla kurulan tüzel kişilere bayi satış yapamaz.
Bunlara üretici münhasıran ve doğrudan satış yapar. "
YÜCE DİVAN'DA YARGILANMALI
Pekcan görevden alındığı günden beri dile getirilen belgeli iddialar karşısında hiçbir açıklama yapmıyor.
Eşi Hasan Pekcan'ın ağzını bıçak açmıyor.
İktidar susuyor.
Pekcan görevini kötüye ve ticari amaçları için kullandığı ve kamuyu zarara uğrattığı gerekçesiyle Yüce Divan'da yargılanmalıdır.
Bu skandal Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin yolsuzluklara kapı araladığını gösteriyor. Profesyonellik adı altında Sağlık Bakanlığı'na özel hastane sahibini Milli Eğitim'e 'özel okul'cuyu Turizm'e otel işletmecisini Tarım'a yabancı bir patates şirketinin eski danışmanını ve Ticaret Bakanlığı'na 'girişken' bir iş kadını atamakla övünen iktidar kamu hizmetlerini özel şirketlerin çıkarına teslim etti.
https://tele1.com.tr/iste-ruhsar-pekcanin-bakan-olmadan-onceki-skandali-380395/
================================
YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN : YANLIŞLAR-YIKIMLAR
29 Nisan 2021
○Aldatan aldatılmaya en yakın ve yaraşır olandır-
"Andımız" a ilişkin Danıştay'ın yanlış kararı hukuk tarihimizde gereken değerlendirmelerle yerini alacaktır. Yapısı ve niteliği bilinen siyasal iktidarı ve yandaşlarını mutlu eden yargı kararının ulusal yapımıza ilişkin olumsuzlukları üstelik bunun hukuk yoluyla yapılması kamu vicdanını derinden etkilemiştir. "Ne oluyor ne için nereye gidiyoruz?" soruları toplumsal tepkinin açıklanışıdır. Yurttaşlık bilincini devlet saygısını ülke sevgisini özetleyen andın öğrencilerin yetişmesinde tuttuğu ışık kimilerinin gözlerini iyice karartmıştır. İktidarın belirgin amacına ve tutumuna uygun kararın yargı güvencesini sarstığı da yadsınamaz. Dinsel bağımlılıkla inanç tutkularının ağırlığını yansıtan kararın düşünce ve vicdan özgürlüklerine ters düştüğü ortadadır.
Lâikliğe karşı olduğu bilinen yönetimin ulusal egemenliğe olumlu bakmadığı kişisel yönetim açılımlarıyla belli olmaktadır. Yetkisini aşan işlemlere bile imza atmakta çekinmeyen sorumluların kendi sakat anlayışlarını egemen kılma çabaları birer demokrasi karasıdır. Kadınlara ilişkin "İstanbul Sözleşmesi" nden tek imza ile çekilmek de böyle bir işlemdir. Devlet görevlisi imamın "lâiklik ilkesinin kaldırılmasını" istemesindeki çıkış iktidar güvencesine dayanmaktadır. Harp Okullarına girişte "irtica ilişkisi" nin koşul olmaktan çıkarılması da gerici akım bağlılığıdır. Montrö Antlaşması'nın tartışmaya açılması İstanbul Gezi Parkı'nın İstanbul Belediyesi'nden alınması siyasal zorbalık sayılacak iktidar girişimleridir. Partizanlık nedeni bu olumsuzlukları AKP liderinin ikidebir İstanbul Belediyesi'ni eleştirmesiyle daha belirgin biçimde izliyoruz. Yeterli bilgi yoksunluğuyla sürdürülen demokrasiye ve lâikliğe aykırı çıkışlar devlet yönetimini kusurlu kılan tutumlardır. Hukuk devleti niteliğini gölgeleyip "tek adamlı dinsel yönetim" görünümü yansıtan bağımlılık ürünü tutum ve davranışlar demokrasiyi gölgelemektedir.
Saltanatın ve hilâfetin yurdu düşmanlara teslim etme ihanetine varan hainlikleri ortada iken yurdu kurtarıp yepyeni cumhuriyeti kurarak ulusun bağımsızlık ve özgürlüğünü yaşam koşulu yaparak gerçekleştiren ATATÜRK ve arkadaşlarının kutsal emanetine gereken özenle sahip çıkmayıp kendilerinin sakat saçma sakıncalı anlayış ve amaçları için ilkeleri ve değerleri gözardı edenleri kimse hoş göremez bağışlayamaz. Saltanat ve hilâfet heveslilerinin kendi bataklıklarında unutulmaları kaçınılmazdır. Basındaki gericilerin sevindiği uçuk çağrılar ve çabalar ufkumuzu karartan kötülüklerdir. Kural tanımayan hukuku engel sayan gerici ve tutucu anlayışın içine çektiği karanlıklar önce neden olanları unutturacaktır. Parti kongrelerini bir gövde gösterisi olarak algılayıp tanıtmaya çalışan sakat anlayışlar demokrasinin aydınlığında yaraşır oldukları yerlere gömülecektir.
AKP Genel Başkanı'nın eleştiri ve yanıtlarındaki nitelemeler adı bir yana geçici de olsa taşıdığı sıfatlarla unvanlara hiç uygun düşmüyor. Kaba ayrımcı sert saldırı içerikli sözlerle sağlık yönünden sakıncalı parti toplantılarına ilişkin "Lebaleb" nitelemesi sürekli eleştiri alıyor. Unutulmamalı ki bazen susmak konuşmaktan iyidir.
https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/yekta-gungor-ozden/yanlislar-yikimlar-6401822/
================================UZUN SAKALLI LİSE ÖĞRENCİSİNİN ASKERİ OKULA GİRMESİ SOSYAL MEDYADA OLAY OLDU
Gaziantep Özel İslahiye Açı Lisesi öğrencisi A. S. Ç. 'nin kapatılan Harp Akademileri'nin yerine kurulan Milli Savunma Üniversitesi Sınavı sonuç belgesinde yer alan fotoğrafı tartışma yarattı. Öğrencinin fotoğrafında uzun sakallı olması dikkat çekerken Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Orhan Yıldırım öğrenci hakkında "güvenlik soruşturması yapılmalı" dedi.
29 Nisan 2021 Perşembe - 09:24
Gaziantep Özel İslahiye Açı Lisesi öğrencisi A. S. Ç. 'nin kapatılan Harp Akademileri'nin yerine kurulan Milli Savunma Üniversitesi Sınavı sonuç belgesinde yer alan "uzun sakallı fotoğrafı" tartışma yarattı.
Lisesi öğrencisi A. S. Ç. ÖSYM (Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi) tarafından yapılan Milli Savunma Üniversitesi sınavında aldığı sonuçla Türkiye 40. 'sı oldu.
A. S. Ç. 'nin sonuç belgesi Özel İslahiye Açı Lisesi sosyal medya hesabından "2021 MSÜ İslahiye 1.si" mesajıyla paylaşıldı.
İşte o mesaj:
https://cdn.yenicaggazetesi.com.tr/news/2021/04/290420210918057378102.jpg
Lisesi öğrencisi A. S. Ç. 'nin ÖSYM tarafından hazırlanan sonuç belgesinde "uzun sakallı" fotoğrafının yer alması dikkat çekti. Sosyal medyada "tarikat" eleştirileri yapıldı.
"GÜVELİK SORUŞTURMASI YAPILMALI"
Odatv'ye konuşan Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Orhan Yıldırım lise öğrencisinin sınav belgesinde "uzun sakallı" fotoğrafının yer alamayacağını vurguladı.
Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Orhan Yıldırım "Lisede okuyan bir öğrencinin askeri okul sınavına böyle bir fotoğrafla girmesi gelecekte yetiştireceği subaylarla ilgili soru işaretleri yaratmaktadır. Devlete memur alımlarında itirazlarımıza rağmen ısrarla yapılan araştırmaların güvenlik soruşturmalarının Milli Savunma Üniversitesi'ne yapılan alımlarda uygulanmaması dikkat çekicidir. IŞİD benzeri radikal dinci gruplara üye olup olmadığının araştırılması gerekir" uyarısında bulundu.
"BUNA BENZER DURUMLAR FETÖ DÖNEMİNDE YAŞANDI"
"Sorulan soruların incelenmesi neden Milli Savunma Üniversitesi'ni neden tercih ettiğinin incelemesi yapılmalıdır" diyen Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Yıldırım şöyle devam etti:
"Biz tehlikenin farkındayız ülke geleceği açısından bunlar son derece önemlidir.
Bu belgeye göre öğrenci dilediği üniversiteye girebileceği puanı yakalamıştır.
Burada sorgulanması gereken mesele; ya sorular çok basit ya sorular elden veriliyor ya da zeki öğrenciler askeriyeye yönlendiriliyor. Buna benzer durumlar FETÖ döneminde yaşandı.
Bazı zeki öğrencilerin FETÖ'de olduğu gibi özelikle mi askeriyeye yönlendirildiği araştırılmalıdır.
Ülkemiz daha dün gibi bu konuyla ilgili çok acı bir tecrübe yaşamıştır. Ülkemizin göz bebeği kurumlarımız özelde de milli savunmamızın temeli ordumuz her türlü şüpheden arınık tertemiz vatan evlatlarının yerleştirilmesi gereken yerlerdir. FETÖ'den kurtulup metöye ya da başka bir cemaate odağa teslim edilmemelidir. "
Kaynak: Odatv
================================ABD'DE BİTCOİN OPERASYONU
ABD Bitcoin ile ilgili illegal yoldan yapılan işlemlerle mücadeleye devam ediyor. 'Bitcoin Fog' isimli aracı şirketin kurucusu Roman Sterlingov düzenlenen operasyonla yakalandı. Şirket 1 milyon 200 binden fazla Bitcoin aklamıştı.
29.04.2021 12:22
ABD'de 1 milyon 200 binden fazla Bitcoin akladığı belirtilen 'Bitcoin Fog' kurucusu Roman Sterlingov gözaltına alındı.
'Bitcoin Fog' isimli aracı şirketin kurucusu Sterlingov 2011'de başladığı yasa dışı faaliyeti süresince 1 milyon 200 bin adet Bitcoin'i aklamak ve lisanssız para transferleri yapmakla suçlandı.
Rusya ve İsveç vatandaşlığı bulunan Sterlingov'un akladığı paraların işlem yapıldığı zamandaki değeri yaklaşık 336 milyon dolara denk geliyor.
Kullanıcılara paraların kaynağını gizleme imkanı tanıyan Bitcoin Fog yasa dışı yollarla elde edilen paraların piyasaya sürülmesine yol açmıştı.
https://www.ulusal.com.tr/dunya/abd-de-bitcoin-operasyonu-h282141.html
================================
SUUDİ ARABİSTAN'DAN TÜRK OKULLARINI KAPATMA KARARI
Suudi Arabistan yönetiminin başkent Riyad ve diğer vilayetlerde faaliyet gösteren Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) bağlı 8 Türk okulunu 2020-2021 eğitim ve öğretim yılı sonunda kapatma kararı aldığı bildirildi.
28.04.2021 21:17 28.04.2021 22:18
Suudi Arabistan Eğitim Bakanlığı ülkenin kuzey batısında yer alan Tebuk Riyad Taif ve Cidde'deki Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okullara kapatma kararını yazılı olarak iletti.
Aynı şekilde Dammam ve Abha şehirlerindeki Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okulların da Suudi Arabistan'ın yetkilerince ziyaret edilerek benzer kapatma kararlarının sözlü olarak tebliğ edildiği öğrenildi.
Suudi Arabistan Eğitim Bakanlığı'nın yakın zamanda okullara gönderdiği kapatma kararında "eğitim yılı sonunda okullardaki faaliyetlerin sonlanacağı öğrencilerin diledikleri okullara kayıt yaptırmaları hususunda kolaylık sağlanacağı konuyla ilgili velilerinin bilgilendirilmesi gerektiği" aktarıldı.
Benzer biçimde Mekke ve Medine'deki Türk okullarının da aynı uygulamaya tabi tutulduğu paylaşıldı.
Diplomatik kaynaklar Suudi Arabistan'daki Türk okullarının kapatılması durumunda bu okullarda öğrenim gören 2256 öğrencinin yeterli düzeyde Arapça bilmemeleri nedeniyle Suudi Arabistan Eğitim Bakanlığı'na bağlı okullarda eğitimlerine devam etmeleri durumunda mağduriyet yaşayacaklarını belirtiyor.
Suudi Arabistan'ın faaliyetlerini sonlandırdığı okulların isimleri Riyad Uluslararası Türk Okulu Cidde Uluslararası Türk Okulu Tebük Uluslararası Türk Okulu Dammam Uluslararası Türk Okulu Taif Uluslararası Türk Okulu Abha Uluslararası Türk Okulu Mekke Uluslararası Türk Okulu Medine Uluslararası Türk Okulu şeklinde sıralandı.
https://www.ulusal.com.tr/emek/suudi-arabistan-dan-turk-okullarini-kapatma-karari-h282097.html
================================
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Ogretmenler!
Cumhuriyet fikren ilmen fennen bedenen kuvvetli ve yuksek karakterli muhafizlar ister.
Yeni nesli bu ozellik ve kabiliyette yetistirmek sizin elinizdedir.
Gazi Mustafa Kemal ATATURK
- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI
33. DOGA OLAYLARI ALLAH'IN VARLIGINI KANITLAMAZ
Bize temin ederler ki, doganin olaganustu olaylari bir Allah'in varligina bizi goturmek ve bu onemli gercege bol bol inandirmak icin yeterlidir.
Ancak dunyada, dogayi izlemek ve seyrini degerlendirmek icin, bos zamani, yetenegi ve gerekli egitimi, hazirliklari bulunan kac kisi vardir? Insanlarin cogunlugu, ona hic dikkat etmezler. Bir koylu her gun gormus oldugu gunesin guzelligine asla hayran olmaz. Bir gemici, denizin bir dizi hareketini asla hissetmez; bunlardan teolojik sonuc cikarmaz. Zamaninda, duzeneklerini anlayamadiklari her konuda kendilerine Allah'in parmagi gosterilmis olan ve onceden ilahiyatcilar eliyle hazirlanmis bulunan bazi kimseler icin, ancak bunlar icin, doga olaylari bir Allah'in varligini kanitlayabilir. Batil fikirlerden arinmis bir fizikci, doga olaylarini doganin gucunden, surekli ve cesitli yasalardan, karmasik birlesmelerin zorunlu sonucundan baska bir sey olarak gormez.
- - - - - - - - - - - - -
Onalti yasimdayken birdenbire sozcuklerin salt tadini, baska deyisle, sozcuklerin sesleriyle cagrisimlarini bulguladim Para kazanmak gereksinimini bir yana birakirsak, duzyazi icin gerekli olan en az dort ana yazma nedeni (y. n.salt bencillik, estetik merak, tarihsel durtu, siyasal amac) oldugunu saniyorum.
Bunlar, her yazarda degisik olculerde bulunur ve bu oranlar yazarin icinde yasadigi cevreye gore zaman zaman degisir.
George Orwell
- - - - - - - - - - - - -
Bati'nin butun dinbilimleri ve onlarin etrafinda olusan mitler, Tanri'nin bunak suclu kavrami ustune oturtulmustur.
WILLIAMS,TENNESSEE (1911-1983) ABD'li oyun yazari.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner
- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 119 Ortak hukum
1) Egitim ve ogretimin engellenmesi kamu kurumu veya kamu kurumu niteligindeki meslek kuruluslarinin faaliyetlerinin engellenmesi siyasi haklarin kullanilmasinin engellenmesi inanc dusunce ve kanaat hurriyetinin kullanilmasini engelleme konut dokunulmazliginin ihlali ile is ve calisma hurriyetinin ihlali suclarinin
a Silahla
b Kisinin kendisini taninmayacak bir hale koymasi suretiyle imzasiz mektupla veya ozel isaretlerle
c Birden fazla kisi tarafindan birlikte
d Var olan veya var sayilan suc orgutlerinin olusturduklari korkutucu gucten yararlanilarak
e Kamu gorevinin sagladigi nufuz kotuye kullanilmak suretiyle
Islenmesi halinde verilecek ceza bir kat artirilir.
2) Bu suclarin islenmesi sirasinda kasten yaralama sucunun neticesi sebebiyle agirlasmis hallerinin gerceklesmesi durumunda ayrica kasten yaralama sucuna iliskin hukumler uygulanir.
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur-gundem@googlegroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc |
Grup Sayfamiz | : | https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum. Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim. Videolar, resimler, makaleler falan. | : | http://insulaelibertatis.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder