20 Kasım 2014 Perşembe

MEHMET FARAÇ/ IŞİD zihniyetinin İzmir’deki son infazı!..

HUZUR İSLAMDA mıdır acaba?

İnsanlar hala daha HUZUR İSLAMDADIR stikırları yapıştırılmış arabalarla dolaşıyor.
İnsanlar daha Müslüman, daha dindar oldukça daha iyi insan olacaklarını düşünüyor.

Çağdaş yaşamın insanlara zarar verdiğini, ahlakı bozduğunu, kendilerine, ailelerine ve çocuklarına zarar verdiğini zannediyor.
Ve kendilerini, eşlerini, çocuklarını koruyamamaktan dehşetli korkuyorlar.
Bir cinsel saldırı var sanki.

Dur demezlerse, çağdaş eğitim ve çağdaş toplum onları mahvedecekti.
Evlatları mazAllah ahlaksız, sapık, namussuz olabilirdi.
Metropol sokaklarda gördükleri transvesti, homoseksül ve normal fahişeler hem hoşlarına gitti, hem de dehşetli korktular.

Sokak çocukları, evinde tek başına ölen yaşlılar, seri katiller, tinerciler, bonsaiciler,
kokainmanlar, eroinmanlar...
Kentlerinde, semtlerinde, komşuların arasında , hunharca cinayetler, adi suçlar, yüz kızartıcı suçlar işleyenler...
Boşanmalar, cinsel sadakatsizlikler, iflaslar, ödenmeyen çekler, senetler...

Bütün suç başkalarındaydı, kendileri masumdu.
Kentler suçluydu.
Kentlerdeki yaşam tarzı suçluydu.
Modernite, çağdaşlaşma, endüstriyel gelişme suçluydu.
En önemlisi çağdaş eğitim suçluydu.

Ve insanlar bütün bu suçlularla mücadeleye başladılar.
İttifaklar kurdular, kuşatmaya karşı içe kapanarak direndiler.
Kendilerine yeni taktik ve stratejiler buldular.
Din bu konuda en güvenilir limandı.
Sonuçta bin yılların birikim vardı.
Eski köye üç beş adet getirmenin zararı yoktu, yararı çoktu.
Eskiyi biraz yamadılar zamanın ruhuna uydurdular.
Kendilerince suçlu gördükleri her şeyin bir alternatifini yarattılar.
Çağdaş metropol yaşam tarzına alternatif dini bir yaşam tarzı geliştirdiler.

Ve sonuç ortada.
O çok güvendikleri, kurtarıcı saydıkları ve kendilerince yeniden yorumlayıp mükemmele taşıdıkları din kurumu çocuklarını kötü yola düşürdü.
Aileleri mahfetti.
Hayatları söndürdü.

O hep karşı oldukları kumar, içki, fuhuş ve daha nice günah bile Müslüman ailelere, bireyeler bu derece zarar verememiştir.

İnsanlar Kur'an okuyanların doğru yola girmediğini tam tersine insana, topluma, doğaya, evrene zararlı bireyler olduğunu gördükçe şaşaladı.
İnsanların dindarlaşmasının işaretlerini gördükçe sevinmişlerdi.
Eşleri kapananlar çok mutlu olmuştu.
Tekrar  namaza başlayan komşularının hidayete erdiğini, bunda kendi katkılarını düşünüp büyük sevap kazandıklarını düşünmüştü.
Meğer bütün bu işaretler hayra alamet değilmiş.

Tıpkı uyuşturucunun tuzağına düşenlerde görülen uyarıcı işaretler gibi.
Hani ailelere uyarırlar, çocuğunuzda şu, şu belirtiler varsa, dikkat edin, uyuşturucuyla tanışmış olabilir diye.
Onun gibi.

Meğer bütün o dindarlaşma alametleri aslında bir fikir kanserinin, mahfolacak yaşamların işaretiymiş.

Bu dünya gerçekten çok tuhaf.

Ben bu yazımı okuyan mürtecilerden bazılarının dayanmayıp öne atılmaları bekliyorum.
Bana başı amayla başlayan cümleler kuracaklar.
Ama biz öyle değiliz, biz iyiyiz, biz farklıyız diyenler çıkacak.
Atalardan, hatta 1000 yıllarından önceki altın çağı anlatacaklar.
Az bir bölümü de bireylerin, toplumları, milletlerin mahfolmasını haklı çıkaracak gerekçeler bulacaklar.

Ama sonuçlar ortada.
Bir tür toplumsal deneydir bu.
Ben yapmadım, siz yaptınız bu deneyi.
Kendinizi, eşlerinizi, çocuklarınızı ortaya koydunuz.
Şimdi dönün bakın, sonuç ne?

Saygılar.
Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA


MEHMET FARAÇ/ IŞİD zihniyetinin İzmir'deki son infazı!..

Çarşamba, 19 Kasım 2014 05:00

Ege Üniversitesi'nde türbanlı bir öğrencinin derse girmesini engellediği iddiasıyla hakkında verilen 2 yıl 1 ay hapis cezası kesinleşen Prof. Esat Rennan Pekünlü, yeniden yargılama talep etmiş...

Çünkü Pekünlü'yü hedef gösteren ve ceza almasını sağlayan Ege Üniversitesi Rektörlüğü'nün "sahte türban genelgesi" yayımladığı da ortaya çıkmış!..

Pekünlü'ye yapılanlar, AKP döneminde medreseye dönüştürülen üniversitelerin hangi bağnaz düşüncelerin elinde karanlığa sürüklendiğini bir kez daha gösteriyor...

BDP ve MHP'liler bir bilim adamına yönelik sahte genelgelerle yapılan yargısız infaz karşısında nedense susuyorlar!..

Laik cumhuriyete ve çağdaş eğitime sahip çıkması gereken CHP'liler ise genel başkanlarının ifade ettiği gibi, türbanın üniversiteye girmesi nedeniyle zaten "çok sevinçli" oldukları için duyarsız kalıyorlar...

Yalnız bırakıldığı için dinci basının sürekli hedef gösterdiği Pekünlü'ye ancak bir grup aydın sahip çıkmaya çalışıyor...

Peki, eğitimin mollalara teslim edildiği bir ülkede, bir tane cumhuriyetin savcısı ortaya çıkarak bir bilim adamına yönelik "katli vacip" fetvasının üzerine gitmeyecek mi acaba?..

Pekünlü'ye "sahte genelgelerle komplo" kurulduğu ortaya çıktığına göre, savcılar bu tuzakçıların kim olduğunu araştırmayacak mı, yakalarına yapışmayacak mı?..

Söyler misiniz ey deve kuşları; Bu ülke nasıl olur da bu kadar zavallı hale getirilebildi ki?..

PERİNÇEK'İN MÜTHİŞ ÇAĞRISI...

Kimileri duygusal nedenlerle siyasetteki gafleti ısrarla görmezken, tehlikenin farkında olanların çabalarını da perdelemeye çalışırlar!..

İşte bu yüzden, özellikle seçim dönemlerinde yürütülen "oyları bölmeyelim" şeklindeki turşulaşmış propaganda aslında kısır döngüye hizmet etmekten öteye gidemez...

Önümüzdeki yıl genel seçimler var...
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, önceki gün Trakya'da yaptığı çağrıyla, hem kısır propagandacılara yanıt verdi hem de müthiş bir güç birliği yöntemini öne çıkardı...
Dedi ki Perinçek;

"Gelin 6 Ok programında birleşelim.
Atatürk'ün bize bıraktığı programda birleşelim.
Dersim değil Tunceli'de birleşelim.
Atatürk heykelinin altında birleşelim.
Biz birleşmeye bugün hazırız.

Lüleburgaz'da, Atatürk heykelinin altında Kılıçdaroğlu'nu bekliyorum, hemen gelsin.

Biz hazırız, bize güven.
Hepinizin önünde taahhütte bulunuyorum, senet yazıyorum size"

Perinçek'in müthiş bir çağrıyla gösterdiği bu özverinin altında cumhuriyete yönelik tehlikenin kaygıları da var.
Görelim bakalım, CHP'liler de aynı kaygıyı hissederek harekete geçecek mi?..

Biz işte bu çağrının ardını dikkatle takip edeceğiz.."Oylar bölünmesin" safsatasıyla siyaseti köreltip kısırlaştıranlar da bir zahmet takip etsinler!..

IŞİD'TİKLERİMİZ!..

Haberi, Alman Focus Dergisi'nin internet sitesi duyurmuş; yaşları 17, 23, 25 ve 28 olan Lübnan asıllı Avustralyalı dört kardeş, "Tayland'a tatile gidiyoruz" diyerek evden ayrıldıktan sonra Şam'da IŞİD'e katılmışlar...

Haber buraya kadar sıradan gibi görünüyor ama sonrası trajikomik...
Çünkü kardeşler 140 kilonun üzerinde oldukları için IŞİD'den veto yemişler...

Aileyi tanıyan Sidney İslam Birliği Başkanı Jamal Rifi'nin verdiği bilgiye göre, IŞİD'in gerekçesi de ilginçmiş!..
IŞİD, tombik militan adaylarını veto ederken "Ancak yemeğimizi yiyorsunuz...
Yürümekten bile acizsiniz.
İşimize yaramazsınız"
demişler...

"Biz Şam'dayız.
Cennette görüşürüz"
diyen gençlerin aslında IŞİD'in yarattığı şiddet cehenneminden geri gönderilmelerine mi gülelim, yoksa örgütün, "ancak yemeğimizi yiyorsunuz, başka halta yaramıyorsunuz" şeklindeki vetosuna mı?..

İnsan bunları okuyunca şu soruyu da düşünmeden edemiyor; cehennemin içinden cenneti aramak nasıl bir gaflettir acaba?..

POLİS UYUYOR MU?..

IŞİD'in kafa kesme, kırbaçlama, toplu katliam, yani terör ve şiddetle yarattığı cehennemim ortasında "cennet"i arayan bir Türk'le ilgili bilgi daha medyaya yansıdı...

Kocaeli'nin Gebze ilçesinde, üç ay önce evden çıktıktan sonra kaybolan 25 yaşındaki Okan Gödök de, ablasına attığı cep telefonu mesajında, 10 arkadaşıyla birlikte IŞİD'e katıldığını bildirmiş...

Oğlunun evden ayrılmadan önce Darıca'daki bir dergahta Kuran dersi aldığını belirten annesi,

"Son aylarda oğlumda çok büyük değişiklikler olduğunu fark ettik.

Televizyon izlememize çok kızardı.

Darıca'da bir dergahta bir yıldır Kuran dersi alıyordu.

Eve gelince de odasında Kuran okuyordu.

Sakal bırakmıştı.

Oğlumuzdan hiç şüphelenmedik" demiş.

Okan Gödök'ün evdeki çekmeceye bıraktığı mektupta ise "Ben gidiyorum, çünkü İslam devleti kuruldu hamdolsun" diye yazıyormuş!..

Gödök gibi son dönemde ailelerini terk ederek IŞİD adlı dinci terör örgütüne katılan Türk gençleriyle ilgili yorum yapmaya gerek bile yok!..
Çünkü bu maceranın sonunun nereye vardığı, dün gazetelere yansıyan aşağıdaki haberde ortaya çıkmıştı;

"Kuzey Irak'taki Bölgesel Kürt Yönetimi'nin kontrolünde bulunan Musul Barajı yakınlarındaki bir köye, peşmerge özel kuvvetleri tarafından düzenlenen operasyonda, çoğu Türk, 25 IŞİD üyesi öldürüldü.
Musul'un Rabia ilçesi girişindeki 2 noktaya sızan IŞİD üyeleri ise 7'sinin kafası kesilmek üzere 15 peşmergeyi öldürdü"

Acaba Türk güvenlik güçleri, "Kuran kursu" adı altında cahil gençleri dinci teröristlerin safına taşıyan ve çoğunun da ölümüne yol açan radikal dinci hücreleri daha ne kadar izlemekle yetinecek?..

İçişleri Bakanlığı ya da MİT bu konuda bir çalışma yapıyor mu, yoksa Türk gençlerinin kanları bir hiç uğruna Suriye sınırından akmaya devam mı edecek?.

http://www.aydinlikgazete.com/yazarlar/mehmet-farac/57487-mehmet-farac-isid-zihniyetinin-izmirdeki-son-infazi.html


a45UyF587661-141120103643-03
^^^^^ - vvvvv

 
--
a45UyF587661
^^^^^ - vvvvv



Inanc aklin yok edilmesinden baska bir sey olamaz.
Inanc kesinlikle kavranamacak olan seylere karsi sessizce tapinmadir.
Bu nedenle inanc insanin kendisini inanmazliga teslim etmesidir

Voltarie




Siddet Savas
ENFAL 39.fitne ortadan kalkincaya ve din tamamen Allah in oluncaya kadar onlarla savasin!(inkara) son verirlerse suphesiz ki Allah onlarin yaptiklarini cok iyi gorur.
TEVBE 29.kendilerine kitap verilenlerden Allah a ve ahiret gunune inanmayan, Allah ve resulunun haram kildigini haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, kuculerek elleriyle cizye verinceye kadar savasin.
TEVBE 39.eger (gerektiginde savasa) cikmazsaniz, (Allah) sizi pek elem verici bir azap ile cezalandirir ve yerinize sizden baska bir kavim getirir; siz (savasa cikmamakla) o na hicbir zarar veremezsiniz.
Allah her seye kadirdir.
BAKARA 190.size karsi savas acanlara, siz de Allah yolunda savas acin.
Sakin asiri gitmeyin, cunku Allah asirilari sevmez.
BAKARA 191.onlari (size karsi savasanlari) yakaladiginiz yerde oldurun.
Sizi cikardiklari yerden siz de onlari cikarin.
Fitne, adam oldurmekten daha kotudur.
Mescid-i haram da onlar sizinle savasmadikca, siz de onlarla savasmayin.
Eger onlar size karsi savas acarlarsa siz de onlari oldurun.
Iste kafirlerin cezasi boyledir.
NISA 74.o halde, dunya hayatini ahiret karsiliginda satanlar, Allah yolunda savassinlar.
Kim Allah yolunda savasir da oldurulur veya galip gelirse biz ona yakinda buyuk bir mukafat verecegiz.

 
Resulullah sav buyurdular ki:
Biriniz yemek yeyince, yalamadikca veya yalatmadikca elini mendile silmesin.

Buhari, Et ime 52; Muslim, Esribe 129, 2031
Ebu Davud, Et ime 52, 3847


Fussilet Suresinin 33.ayeti de Risale-i Nur a isaret ediyormus...
Ayetin anlami:
Allaha cagiran, guzel isler yapan ve ben Muslumanlardanim diyen kimsenin sozunden daha guzel ne olabilir !?
Said-i Nursi ye gore: Hicbir sozun kendisininkinden daha guzel olmayacagi Soz , Risale-i Nur Kulliyati ndan Sozler adli Risale yani kitaptir.
Ayetle, iste bu kitap anlatilmak istenmis ve ovulmustur.
Said-i Nursi, ayetin kelimelerinden sayilar cikariyor ve bir tarih meydana getiriyor.
Ayetle o tarihte her sozden daha guzel bir soz bulunduguna isaret edildigini anlattiktan sonra soyle diyor;
-Demek ki; biri, o tarihte son derece guzel sozlerle meydana cikacak, sozlerinin guzelligi ile halki buyuleyecek.
Bu ozellikse bu zamanda; Risale-i Nur un sozler adli: Sanat, guzellik, tesir, buyuleyicilik yonunden yuksek bir mertebede bulunan Risalenin kelimelerinde ve guclu sozlerinde bulunur.
Demek ki, bu ayet isaret anlami ile Risale-i Nur u ovmektedir Said-i Nursi ye gore; ayetin anlami soyle oluyor:
Allah a cagiran, guzel isler yapan ve ben Muslumanim diyen Said-i Nursi nin: Sozler adli kitabindan daha guzel ne olabilir?

Derleyen: Osman Turkoguz
INANCLARA VE AKLA AYKIRI BIR YAKLASIM, NURCULUK.


Avrupa ile basa cikmayi asirlardan beri Asya'nin hangi kavmi basardi ki biz basarabilelim.

Yazar ve Nazir Ali Kemal - 06.02.1921


Dusmanca ithamda bulunanlarin surdurdukleri buyuk mubalagalar disinda Ermenilerin tehciri meselesi aslinda suna inhisar etmektedir:

Rus ordusu 1915 de bize karsi buyuk taarruzunu baslattigi bir sirada o zaman Carligin hizmetinde bulunan Tasnak Ermeni komitesi, askeri birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmisti.
Dusmanin sayi ve malzeme ustunlugu karsisinda cekilmeye mecbur kaldigimiz icin kendimizi daima iki ates arasinda kalmis gibi goruyorduk.
Ikmal ve yarali konvoylarimiz acimasiz sekilde katlediliyor, gerimizdeki kopruler ve yollar tahrip ediliyor ve Turk koylerinde teror hukum surduruluyordu.

Bu cinayetleri isleyen ve saflarina eli silah tutabilen butun Ermenileri katan ceteler, silah cephane ve iase ikmallerini, bazi buyuk devletlerin daha sulh zamanindan beri kendilerine kapitulasyonlarin bahsettigi dokunulmazliklardan bilistifade ve bu maksada matuf olarak buyuk stoklar husule getirmeye muvaffak olduklari Ermeni koylerinden yapiyorlardi.

Ingiltere nin sulh zamaninda ve harp sahasindan uzak olarak Irlanda ya reva gordugu muameleye hemen hemen kayitsiz bir sekilde bakan dunya efkari, Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldigimiz karar icin bize karsi hakli bir ithamda bulunamaz.

Bize karsi yapilmis olan iftiralarin aksine, tehcir edilmis olanlar hayattadir ve bunlardan ekserisi sayet Itilaf Devletleri bizi tekrar harb etmeye zorlamasa idi evlerine donmus olurlardi.

Brest-Littowsk Muahedesinin akdini muteakip Ruslarin Sark vilayetlerimizi tahliyeye basladiklari sirada Ermeni cetelerinin yapmis olduklari katliam ve tahribat kafi derecede herkesin malumudur.

Sivas ta benle gorusmus olan, bilahare bu bolgeleri ziyaret eden ve buralarda Ermeni cetelerinin davranislari hususunda mufassal musahadelerde bulunarak daha sonra kendisine bu konuda anlatmis oldugum seylerin dogru oldugunu bana yazmis bulunan Amerikan Generali Harbord Amerikan Umumi ekfarinin kendisinden faydali bilgi temin edebilecegi bir sahidimizdir.
Tasnaklar daha sonra da Kars ve Olti bolgelerinde Alexandropol (Gumru) Antlasmasinin akdine kadar cinayetlerine devam etmislerdir.

Milyonlarca Turk u binlerce Ermeni nin hakimiyetine terketmeye kalkisan Wilson projesi sadece gulunctur.

(26 Subat 1921)
K.ATATURK


Yasam korkusu ya da olum korkusu ya da kor inanc temeli uzerinde bir Tanri kavramini kabul edemem.
Size kisisel bir Tanri olmadigini kanitlayamam, ama onun hakkinda konusuyor olsaydim bir yalanci olurdum.

I cannot accept any concept of God based on the fear of life or the fear of death or blind faith.
I cannot prove to you that there is no personal God, but if I were to speak of him I would be a liar

Albert Einstein; from Ronald W.Clark, Einstein: The Life and Times, New York: World Publishing Company, 1971, p.622.


Daha gun o gun degil, derlenip durulmesin bayraklar.
Dinleyin, duydugunuz cakallarin ulumasidir.
Saflari siklastirin cocuklar,
Bu kavga fasizme karsi, bu kavga hurriyet kavgasidir.

Nazim Hikmet Ran


Eger ben siradan bir Israil vatandasi olsaydim ve bir Filistinliyle karsilassaydim, yemin ederek soyluyorum ki, ben o Filistinliyi yakarak oldurur ve oldurmeden once ona eziyet ederdim

Ariel Saron, Israil Basbakani
Yilmaz Dikbas-EFENDI TERORISTLER
0532 233 31 52


Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder