Ben size on kere tez, hipotez, teori, ilke, yasa hakında ders verdim.
Ve siz hala daha dediklerinizi tekrar tekrar deyip duruyorsunuz.
Son kez teoriyi anlatayım.
Teori ve hipotezler ispatlanmaz, yanlışlanır.
Çünkü teori ispatlar üzerinde değil, gözlemler üzerinde durur.
Çok çeşitli, farklı farklı gözlemleriniz vardır.
Bütün bu gözlemlerinizi için ayrı ayrı açıklamalarınız olabilir.
Bunlara hipotez denir.
Zaten tanımı gereği işe gözlemle başladığınızdan, ayrıca bir ispata gerek yoktur.
Gözlem yoksa, hipotez yoktur.
Kapik....
Çok sayıda gözlemi ve hipotezi topluca açıklayan çatı fikre ise teori denir.
Bu da aynı şekilde ispatlanmaz, yanlışlanır.
Çünkü bu sefer de elinizde çok fazla sayıda gözlem vardır.
Çok sayıda gözlem yoksa teori de yoktur.
Kapik...
Bir teoriyi toptan çöpe atmak kolay değildir.
Çünkü o teoriyi ortaya çıkaran çok sayıda gözlem vardır.
Elinizde olan çok sayıda gözlemle çelişen yeni bir gözlemin açıklanması ancak, eski teorinizin yine aynı ana fikir içinde yeniden düzenlenmesiyle mümkündür.
Yaradılış Teorisi diye bir şey yoktur.
Dört dörtlük safsatadır.
Teori, tez, hipotez, yasa, ilke nedir bilmeyen, anlamak istemeyen, öğrenmemekte inat edenler dışında bunu öneren başka kimse yoktur.
Neden mi?
Çünkü kimsenin elinde Yaradılış Teori diye bir fikri gerekli kılacak gözlem yoktur.
Tek bir gözlem dahi yoktur.
Tek bir gözlem dahi yoksa bir teori yoktur.
Kapiikkkkk!....
Bu cümlelerden sonra hala daha ispatlamaktan bahsederseniz ben sizin zekanıza ilişkin ağır sözler ederim.
Bu vakitten sonra evrim teorisinin yanlışlanmasından bahsedeceksiniz.
Bunun için yanlışlayan gözlemleriniz olmalı.
Bunca lakırdıdan sonra kimse, lütfen bana bildiğimiz ve bilmediğimiz doğa olaylarını, olanların karmaşıklığını, güzelliğini ilahi açıklamalar için bir gözlem olarak getirmesin.
Ve yine lütfen kimse bilimsel yöntemlerle açıklanmamış bilinmezleri bilimsel yöntemin geçersizliği için delil olarak.
Ve aynı zamanda sanki din açıklamış gibi varsayıp, gerçekliğinin bir ispatıdır diye ortaya getirmesin.
Bu yoktur.
O hep söylenen ara geçiş türü diye bir saçmalık yoktur.
Çünkü zaten bütün türler ara geçiş türüdür.
Bütün türler arasında benzerliklerin bariz olarak azaldığı, farklılıkların bariz olarak arttığı türleri arıyorsanız, o da bol bol vardır.
Balıklardan sürüngenlere, sürüngenlerden kuşlara, sürüngenlerden memeliler, sürüngenlerden keseliler
Böcekler, kafadan bacaklılar ve diğer her filogenetik tür için sizin ara geçiş türü dediğiniz saçmalıktan bol bol vardır.
Bütün organları, bütün dokuların, bütün canlıların, bütün türlerin hepsi için bol bol vardır.
Allaha ve onunla bağlantılı her şeyin gerçekliğini iddia eden Hz. Muhhammed ve Kur'an dışında hiçbir gerçek kanıt yoktur.
Zeus, Jüpiter, Satürn, Şiva ne kadar gerçekse o kadar gerçektir.
Rüyalarımız ne kadar gerçekse o kadar gerçektir.
Hayallerimiz, hülyalarımız ve sanrılarımız ne kadar gerçekse o kadar gerçektir.
Dinler, tanrı, ruh gibi kavramlar, kendimiz ve evrenle ilgili bilinmezlikleri temsil eden, ilahi varlıklar olarak ortaya çıkan soyutlamalardır.
Bu kadar basit.
Okkkkk?!!!..
Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA
On 11.11.2014 22:52, gtiecer@aol.com wrote:
Hic bir hipotez, sonradan teoriye donusturulse de, matamatiksel olarak desteklense de kalici olamaz.
Cunku, matamatik gorunmeyeni izah etmeye kalktiginda deneylerle desteklenmedikce bir ise yaramaz.
Parcaciklar cok kucukse, izlenemez; dolayisiyle bilimsel metoda uyulup uyulmadigi bilinmez.
Heisenberg'in belirsizlik prensibi, fotonun buyuklugundeki ve daha kucuk parcaciklarin gozlenmesinin mumkun olmadigi icin icad edilmistir.
Halbuki, kainatta her sey gozle, mikroskopla, elektron mikroskopla bile gorulemeyen parcaciklardan olusmustur.
Gercege (mutlak bilgiye) bilimsel yolla ulasilmasi bu nedenle imkansizdir.
Ulasildigi iddia edilebilir, ama hic bir zaman isbatlanamaz.
Mutlak bilgi ancak Allah'in (siz diyin tanrinin) inhisarindadir.
Allah'in varligi biliniyorsa; Allah ta kainati ben hic yoktan yarattim diyorsa bu bilgi, detaylari verilmese de, mutlak bir bilgidir.
Lakin, nasil yarattigini soylemiyorsa Allah'tir O; isterse soyler istemezse soylemez. Bizler sorgulayamayiz.
Kuran, Allah'in oldugunu isbat eden bir kitaptir; cunku, 1400 sene once, Allah'in ancak bilebilecegi modern teorilerden bahsederek bunu isbatlamistir.
Bu demek degildir ki insanoglu bu teorilerin Kuran'da soylenmemis taraflarini da ogrenmek icin ugrasmasin.
Lakin, zerrecikler enerjiye donusebilen maddelerdir, ve cok yuksek miktarda enerji deposudurlar.
Bu bilgiler kotuye kullanilmistir; ve ilerde cok daha muthis silahlar da gelistirilebilir, bol enerji de elde edilebilir.
Gunes
-----Original Message-----
From: T.C. Oraj POYRAZ <cimcime@neomailbox.net>
To: bagimsizcumhuriyetciler <bagimsizcumhuriyetciler@googlegroups.com>
Sent: Tue, Nov 11, 2014 4:51 am
Subject: Bilimsel hipotezler kanıtlanabilir mi?
Bilimsel hipotezler kanıtlanabilir mi?
Bu sorunun cevabı tam olarak evet değildir.
Çünkü "kanıtlanabilirlik", aslında bir yerde bilimin doğasına aykırıdır.
Bunu biraz açalım:Bir hipotez ortaya atıldığında, bu hipotez belirli bir olguyu açıklamaya yönelik olmalıdır.
Ancak hipotezi destekleyebilecek verilerin ihtimal sayısı, çürütebilecek verilerin ihtimal sayısına göre çok fazladır.
Dolayısıyla bilimde önemli olan, çürütebilecek veriler üzerine gitmektir.
Çünkü eğer bir hipotezi çürütebilecek tek bir veri bulunabilirse, o zaman hipotezin yanlış olduğundan emin olabiliriz.
Ancak hipotezimizi destekleyecek veri/verilerin bulunması, hipotezimizin "kesin doğru" olduğu anlamına gelmez.
İşte bu ikilikten dolayı bilim, doğrulanabilirlikle değil, yanlışlanabilirlikle sınırlıdır.
Ve işte bu yüzden bilim, doğrulanabilir değil; yanlışlanabilirdir.Yani bir hipotez ortaya atılır, sonra bütün bilim insanları onu çürütmeye çalışır, kanıtlamaya değil.
O teori ya da hipotez, çürütülemediği sürece güçlenir.
Evrim Kuramı, örneğin, son 150 yıldır hiçbir şekilde çürütülememiş, bilimin yüzlerce farklı sınavını her seferinde başarıyla geçmiştir.Günümüzde de sürekli olarak "eksik" olarak görülen bilgiler tamamlanmaktadır.
Darwin, kuramını açıkladığında, kuram, eksiklerle doluydu.
Ancak son 150 yılda bu eksiklikleri tamamlamayı başardık.
Günümüzde de bir takım halkın genel olarak bildiklerinin ötesinde, teknik detaylarda eksiklikler bulunuyor elbette; ancak bunlar bayağı insanların iddiaları gibi "Ara geçiş türleri yok", "Moleküler kanıtlarda eksikler var" şeklinde değil, bunların çok daha ötesinde ve akademik arkaplan gerektiren eksikliklerdir.
Ancak bu eksiklikler, teorinin gücünü azaltmaz; çünkü zaten bu eksiklikler olmasaydı bilime iş düşmezdi.
Bu eksikliklerden dolayı bir kuramı yermek, henüz ışık hızında giden arabalarımız olmadığı için otomotiv sektörüne lanet okumaya benzer.İşte tüm bu sebeplerden ötürü, bilimsel kesinlik sınırlarının güvenilirliği için, bilimde "kanıt" kelimesini kullanmak uygun değildir.
Kanıt, bir kuramın veya hipotezin geçerliliğine işaret eden bir olgudur; ancak bilimsel yanlışlanabilirlik sebebiyle kanıtlar bulmanın bir yere kadar anlamı vardır.
Bir yerden sonra, önemli olan çürütebilecek verilere ulaşmaktadır.Evrim Kuramı "çökebilir", "çürüyebilir" mi?
Burada yapılması gereken yorum oldukça tekniktir ve iyi düşünülmüş olmalıdır.
Evet, açıkladığımız gibi, Evrim yanlışlanamamış bir kuramdır.
Bilim, "doğrulanarak" değil, "yanlışlanarak" ilerleyen bir bilgi türüdür.
Yine dediğimiz gibi bilimsel bir hipotez ortaya atıldığında, bilim insanı bu hipotezini desteklemeye değil, çürütmeye çalışır.
Çünkü hipotezi çürütecek tek bir nokta bile, hipotezin en azından eksik olduğunu gösterir.
Ancak hipotez, çürütülemediği ölçüde güçlenir ve genişler.
Ortaya atılan ilk fikir olan hipotez, zamanla eksik yanlarını kapatarak büyür.
Diğer bilimsel gerçeklerden güç almaya başlar.
İşte bu noktada, artık bir "hipotez" değil, bir "tez" veya bir "kuram (teori)" halini almıştır.
Ve bu şekilde, sonsuza kadar bilim insanları tarafından "çürütülme sınavı"na tabi tutulur.
Bu sınavda kimi zaman eksik ve hatalı yanlar keşfedilir; ancak bu, kuramın tamamen çürümesi demek değildir.
Eksik yanlar bilimsel yöntemlerle, araştırmayla kapatılır ve güçlendirilir, bilimsel açıklamalarla düzeltilir.
Bu şekilde kendi kendini düzeltme mekanizmasıyla bilim güçlenerek ve birikerek ilerler.Bu bilimsel açıdan baktığımızda, Evrim Kuramı'nın (veya eşdeğer gelişmişlik, köken ve güçteki herhangi bir kuramın) hiçbir zaman çürümeyeceğini görebiliriz.
Çünkü Evrim Kuramı, çürüme evrelerini aşalı çok olmuştur.
Artık o kadar büyük ve o kadar farklı bilim dallarıyla desteklenen bir bilim dalıdır ki, toptan çökmesi imkansızdır.
Elbette eksikleri ve açıkları olacaktır; ancak tamamen çökmesi bilimsel olarak mümkün değildir.
Zira var olan yüz milyarlarca farklı çeşit kanıt, Evrim Kuramı'nın sözde "çürümesi" ile birlikte başıboş kalacaktır.
Bu bulguları bir araya toplayacak, yine bilimsel bir kuram bulunmalıdır.
Ve bu kuram, sanıyoruz ki Evrim Kuramı'ndan çok farklı olmayacaktır.Uzun lafın kısası, Evrim Kuramı değişebilir, gelişebilir, bazı kısımları yanlışlanıp, bazı kısımları doğrulanabilir; ancak asla ve asla tamamen çürümeyecektir: Canlılar var olduklarından beri değişir, gelişir ve evrimleşirler, bu bir doğa gerçeğidir.
Türler, uzun zaman içerisinde yeni türleri oluşturacak şekilde evrimleşebilirler, bu da bir doğa gerçeğidir.
Bunlar, asla değişmeyecek gerçeklerdir, tıpkı Evren'in bildiğimiz noktalarındaki herhangi iki cismin birbirlerine eşit ve zıt yönde kuvvetler uyguladığı gerçeği gibi.
Ancak Evrim Kuramı'nın genişliğini arttıran bazı teknik noktalardaki ayrıntılar değişebilir; ancak bunları anlamak için akademik eğitim görmek gerekir.
Örneğin, nötral mutasyonların popülasyon içi sıklık oranı ile popülasyon fenotipinin ilişkisi, Evrim'in bir dalıdır ve Motoo Kimura tarafından "Evrim'in Nötral Kuramı" olarak adlandırılan bir kuramla açıklanır.
Belki bu kuram yanlışlanabilir; ancak bu Evrim'in "çökmesi" demek değildir ve asla olmayacaktır.
Archaeopteryx'in son bulgularla dinozorlar ile kuşlar arasında bir geçiş türü olmadığı, dinozorlara kuşlardan daha yakın olduğu anlaşılabilir (henüz kesinleşmemiştir); ancak bu,Archaeopteryx'in kendisinden önceki ve sonraki tür arası bir geçiş olmadığı anlamına gelmez ki bir geçiş türüdür.
Darwinius masillae tüm maymunların 47 milyon yıl önce yaşamış atası olmayabilir ve lemurlara daha yakın bir tür olabilir; ancak bu, yaklaşık 50 milyon yıl önce yaşamış, yeryüzündeki bütün maymunların (insanlar, şempanzeler, goriller, orangutanlar, makaklar, lemurlar, ay-aylar, vs.) atası olan bir türden lemurlara geçişteki bir tür olmadığı anlamına gelmez ki bir geçiş türüdür.Yani Evrim, bu şekilde asla çürütülemez ve çürümeyecektir; çünkü günümüzde yüz milyarlarca farklı şekilde desteklenebilir bulgular ileri sürülebilir.
Sadece virüslerin 1 yıl içerisindeki değişimi bile Evrim'in asla çökmeyeceğini gösterir veya Lenski deneyinde evrim geçiren E. coli bakterileri…
Dolayısıyla bu saatten sonra zaten "Evrim Kuramı çürüdü" diye bir haberi asla görmeyi beklemeyin, çünkü bu kadar kapsamlı ve bilimin her alanına girmiş bir kuramın tamamen çürümesi olanaksızdır.
Elbette kuram değişecektir, gelişecektir, kendisi evrimleşecektir; ancak asla tamamen çökmeyecektir.
Burada önemli olan nokta şudur: bu teori çökse bile, Evrim'in doldurduğu bunca boşluğu bilimsel olarak dolduran bir başka teori gerekecektir; yani Evrim'i destekleyen yüz milyarlarca farklı kavramı içine alan bir diğer teori.
Bu da, yine Evrim Kuramı'ndan çok farklı olmayacaktır.
--
Amor patria nostra lex
Vatan sevgisi kuralimizdir/yasamizdir
Latin Atasozu
Kahrolasi insan ne nankordur (inkarcidir) (ABESE 80/17)
O size istediginiz her seyden verdi.
ALLAH in ni metlerini sayacak olsaniz sayamazsiniz.
Dogrusu insan zalim ve keffardir (nankordur) (IBRAHIM14/34)
Resulullah sav buyurdular ki:
Eti bicakla kesmeyin.
Cunku bu, yabancilarin isidir.
Siz dislerinizle kemirerek yiyin.
Cunku bu, sihhat ve afiyet icin daha iyidir.
Ebu Davud, Et ime 21, 3778
Rivayet eden: Aise
Mehdi nin ayak seslerini duyuyorum
Direnmenin faidesi yok.
Mehdi gelecek, Seriat gelecek, adalet gelecek.
Osmanli Hilafet-i Islamiyesinin yikilmasindan sonra Muslumanlik aleminde Kezzabiyyun, Deccaliyyun, Sufyaniyyun devirleri baslamistir.
Buyuk tahribat olmus, kutleler halinde irtidat gorulmustur.
Uzun suren kufur ve dalalet gecesinden sonra nihayet ufukta Mehdiyyet fecr-i sadikinin nurlari gorulmeye baslanmistir.
Mehdi nin kuracagi Kur an, Sunnet ve Seriat duzeni oyle kolay kolay, tereyagindan kil cekercesine zahmetsiz olmayacaktir.
Yakin gelecek, en dogrusunu Allah bilir, buyuk savaslara, igtisasa, melhamelere, kiyimlara, $ikintilara gebedir.
Zahirde Musluman gorunen birileri, dunya hirslariyla Firat in altindaki hazinelere saldirmislar ve buyuk kara ve necis servetlere sahip olmuslardi, onlar helak olacaktir.
Islam dinini, dunyevi ve uhrevi ahkam tasnifine tabi tutan ve Seriatin dunya ile ilgili hukumlerini goz ardi eden dunyevi=sekuler sozde Muslumanlar feci sekilde aldandiklarini anlayacaktir.
Irak ta, Suriye de, Filistin de buyuk kanli savaslar cereyan edecektir.
Deccallar ve Sufyanlar tepetaklak olacaktir.
Batil gumbur gumbur yikilacaktir.
Musibetler toptan gelecek, kotulerin yaninda iyiler de zarar gorecektir.
Susuzluk, ekmeksizlik...
Evsizlik, barinaksizlik...
Ates ates ates...
Zelzele-i Kubra...
Bana dokunmayan yilan bir yasasin diyenleri buyuk yilanlar sokup agulayacaktir.
Kezzablar, Deccallar, Sufyanlar sonuna kadar direnecek ve cok acilar cekilecektir.
Haramla yapilmis yuksek binalar cokecektir.
Elektrikler kesilecek, butun seytani cihazlar calismayacaktir.
43 cu kattaki kasanesinden cihani nemrudane seyr eden gafil magrurlar yuksek merdivenleri cikamayacaktir.
Kaddafilerin akli olsa, kanli iktidarlarindan feragat edip bir kuse-i inzivaya cekilirler ama onlarda o akil nerede...
Zalimlerin en akillisi Zeynel olmus, cekip gitmisti.
Mubarek diretmisti ama diretmesi onu iktidarda tutmaya yetmemisti.
Saddam keske iktidardan vaz gecmis ve surgunu tercih etmis olsaydi.
Ahir zaman fitneleri baslamistir...
Deccallik, Kezzablik, Sufyanilik devirleri bitiyor.
Mehdinin ayak seslerini duyar gibiyim.
Kulaginizi yere koyun ve dinleyin...
Kur an, Sunnet, Seriat, adalet, guvenlik diye atiyor zeminin kalbi.
Direnmenin faidesi yok.
Mehdi gelecek, Seriat gelecek, adalet gelecek...
Tufandan sonra sukunet hukumran olacak.
Olenler olecek, kalanlar kalacak.
Iman ile olenler bahtiyar olacak; sirk, kufur, dalalet yolunda olenlerin zarari buyuk olacak.
Bundan sonra Deccalperestlerin, Kezzablarin, Sufyanilerin isi bitiktir.
Ben hem Muslumanim, hem de Deccaliyim diyenler buyuk kayiptadir.
Rahmana iman ve itaat edeceksin, Taguta cephe alacaksin.
Ey Dresden (13-14 subat 1945 gecesi) ahalisi, ey modern Pompeililer, Sodom ve Gomore halki, Bizans ve Roma...
Uyanin bu gaflet uykusundan...
Sezar mabetlerinin hepsi yikilacak.
Deccallik ve Sufyanilik devri sonuna geldi...
Mehdi zuhur, Isa aleyhisselam nuzul edecek.
Kimseyi altinlari gumusleri, dolarlari eurolari, Altin Buzagi sirketi hisse senetleri kurtaramaz.
Sahih bir iman, ihlasli ibadet, kalb-i selim gerek kurtulmak icin.
Sende bunlar var mi?
Kesti-i Nuh hangi sahilde, biliyor musun?
Tufan yaklasiyor, kos gemiye gir, yoksa bogulur helak olursun...
Mehmet Sevket Eygi
Murtecilerin cok sevdigi ve onemsedigi fikir adami.
Bu ulkedeki yabanci askerler, Teskilat-i Milliye'den bin kere daha iyidir.
Yazar ve Nazir Ali Kemal - 23.04.1920
Gumru de baslayan baris gorusmelerinin iki ulus icin karsilikli guvenlik ilkesine dayali bir baris ve bolluk donemi getirecek bir sonuca ulasmasi bizce de pek uygun ve gerekli olduguna kusku duyulmayacagi umudu ile Ermenistan i artik zararli dis etkilerden korumaya yonelik yurtseverce calismalarinizda kesin basarilar dilerim.
(29 Kasim 1920)
K.ATATURK
Mustafa Kemal olmasaydi
sen hictin
ya da pictin!
Hac in
boynunda
yatacakti ananla bacin
kim bilir kimin koynunda.
Mustafa Kemal olmasaydi
Incil okuyacaktin lisede,
nikahin kiyilacakti kilisede.
Saygi duymazsan Mustafa Kemal e
nankor kefere,
daha agir sozler isitirsin benden
bir dahaki sefere
Ali Nejat Olcen
Bir ulus kendi icindeki aptal ve hatta muhteris olanlarla bas edebilir
Fakat icersindeki satilmis ve hainlerle yasayabilmesi olanaksizdir.
Sinirlari zorlayan dusman silah ve alemlerini acikta tasidigi icin daha az tehlikelidir.
Fakat bir hain, hain gibi gorunmez,
kurbanlari ile ayni aksanda konusur,onlarin cehresine burunur ve
onlarin argumanlarini kullanarak ulusun politik yapisina nufuz eder,
butun kapilardan serbestce gecer, sesi en ust duzey hukumet koridorlarinda duyulur,
ulusun ruhunu curutur
Politik yapiya her turlu hastalik bulastirarak yasam gucunu elinden alir
Bir katil daha az korkuludur.
Marcus Tullius Cicero
(M.O.106-M.O.43)
Terorun bir savas yontemi olarak kullanilmasi engellenemez.
Bizim icin teror, bugunku kosullarda siyasi bir savasin bir parcasidir.
Izhak Samir, Israil Basbakani
Yilmaz Dikbas-EFENDI TERORISTLER
0532 233 31 52
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/
Ars similis casus Sanat tesadufe benziyor (Ovide) Latin Atasozu |
Dinde zorlama yoktur BAKARA 256.dinde zorlama yoktur. Artik dogrulukla egrilik birbirinden ayrilmistir. O halde kim tagutu reddedip Allah a inanirsa, kopmayan saglam kulpa yapismistir. Allah isitir ve bilir. TEVBE 29.kendilerine kitap verilenlerden Allah a ve ahiret gunune inanmayan, Allah ve resulunun haram kildigini haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, kuculerek elleriyle cizye verinceye kadar savasin. |
Peygamber, savasta kadinlarin va cocuklarin oldurulmesinin bir sakincasi olmadigini soyledi. Buhari, Cihad/146; Ebu Davud 113 |
Ibrahim Suresi nin 1., Sad Suresinin 29.Ayetlerinde de Risale-i Nur a isaret ediliyormus... Ayetlerin Turkce anlami: Bu oyle kitaptir ki, insanlari karanliktan isiga cikarasin diye sana indirdik Said-i Nursi ye gore; bu ayetlerdeki Nur, yani $ik sozuyle anlatilmak istenen yine Risale-i Nur dur Ve bu ayetlere Said-i Nursi su anlami vermektedir: Bu oyle kitaptir ki, sen onunla insanlari Risale-i Nur un isigina cikarasin diye onu sana indirdik Derleyen: Osman Turkoguz INANCLARA VE AKLA AYKIRI BIR YAKLASIM, NURCULUK. |
Yunan ordusu halifenin ordusu sayilir. Hic de zararli bir topluluk degildir. Asil kafasi koparilacak mahlukat Ankara'dadir. Teal-i Islam (Islami Yuceltme) Dernegi'nin bildirisi - 1920 |
Iki Mustafa Kemal vardir; biri ben, et ve kemik, gecici Mustafa Kemal... Ikinci Mustafa Kemal, onu ben kelimesiyle ifade edemem; o, ben degil bizdir! O memleketin her kosesinde yeni fikir, yeni hayat ve buyuk ulku icin ugrasan aydin ve savasci bir topluluktur. Ben onlarin ruyasini temsil ediyorum. Benim tesebbuslerim, onlarin ozlemini cektikleri seyleri tatmin icindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Gecici olmayan, yasamasi ve basarili olmasi gereken Mustafa Kemal odur. Mustafa Kemal ATATURK |
Kisisel tanri anlayisi insanmerkezci bir kavramdir, bunu ciddiye alamiyorum. The idea of a personal God is an anthropological concept which I am unable to take seriously Albert Einstein, letter to Hoffman and Dukas, 1946; from Albert Einstein the Human Side, Helen Dukas and Banesh Hoffman, eds., Princeton, New Jersey: Princeton University Press, 1981. |
"Tanri kotulukten ve acidan korumak istiyor mu? Fakat bunu yapmaya gucu mu yok? Eger yoksa, O gucsuz, ya da kesinlikle her seye gucu yeten degildir. Her seye gucu yeten fakat istemeyen mi? Eger oyle ise , O kotudur, ya da kesinlikle tum iyilik degildir. O, ne gucu yetiyor, ne de istemiyor mu? O zaman. O'nu Tanri diye cagirmak sacma olur. O, hem gucu yetiyor hem de istiyor mu? O zaman kotuluk nereden geliyor?" (Istencin Ozgur Secimi Uzerine. Giris.) EPICURE |
Filistinliler, tipki cekirgeler gibi oldurulmelidir... kafalari kayalara ve duvarlara carpilarak parcalanmalidir Izhak Samir, Israil Basbakani Yilmaz Dikbas-EFENDI TERORISTLER 0532 233 31 52 |
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder