12 Kasım 2014 Çarşamba

RUH, MADDE, BİLİM VE DİN HAKKINDA (Re: Re: .::.::. Re: Neden Geldikleri gibi gittiler. Paralel ıslam)

RUH, MADDE, BİLİM VE DİN HAKKINDA


Çoğu insan bir Deist olduğumdan ruh ve tanrı kavramlarına inanmadığımı zannediyor.

Evet, ben de ruhumun yok olmadığını en kötümser ihtimale Big Bang'dan bu yana hep var olduğunu ve sonsuza kadar var olacağına inanıyorum.

Ancak, benim ruh hakkındaki açıklamalarım ilahi metinlerden daha farklı ve en azından bilinen gerçeklerle bir çelişkisi de yok.
Benim, burada ruh diye bahsettiğim şey ilahi metinlerde anlatılan, bedenden bedene uçan, ya da alemlerden alemlere geçen, doğdukça bir yerlerden gelen, öldüğümüzde farklı alemlere giden, ayrı bir töz değildir.

Ruh nedir?
Bilinç nedir?
Bunlar hep sorulan bir sorulardır.

Ruh algısı  tıpkı diğer algılar gibi beynin ürettiği bir algıdır.

Bu işi bir düzene koymak gerekirse, insan çok fazla sensör sistemiyle veri beslemesi yapılan karmaşık bir makinadır.
Beynimiz uyurken, uyanıkken, ya da biz başka işlerle uğraşırken farkında olmadığımız işler yapar.
Sensörlerden gelen veriler beyinde işlenir ve duyular haline gelir.
Duyuların büyük bölümü bilinç seviyesine çıkmadan arka planda işlenir.
Bazı duyular işlendiğinde algı ortaya çıkar.
Algı diye bahsettiğimiz şeyler artık arka planda değildir, bunlar fark edilmiştir ve biliniyor demektir.
Duyuların işlenmesi ve algı haline gelmesi demek gerçeği temsil eden bir motifin, bir örüntünün bilincimize ulaşması, yani bilinebilir olması demektir.
Duyu algı haline dönüştüğünde, artık farkında olmadığımız bir duygu fark edilir, beynimizin sürekli çizdiği evren resminde bir karşılık bulmuş demektir.
Herkesin bildiği beş duyudan çok daha fazla sayıda duyumuz vardır.
Kısacası, duyuları işler, algılar elde eder, algıları işler en sonunda düşünceleri ve bilinci elde ederiz.

Beynimiz sürekli olarak eşleştirmeler yapar.
Görüntü, ses, koku, tad ve diğer her türden duyu için eşleştirmeler yapar.
Yapılan eşleştirmelerde güncel duyu ve algılarımız anılarımızla kıyaslanır..
Benzerlikleri ve farklılıkları belirler.
Anıların oluşturduğu kalıp ve örüntülere göre tepkileri hesaplar.

Beynimiz üreteceği tepkileri hesaplarken, sürekli olarak etrafımızda olanların yani, evrenin bir resmini çizmeye çalışır.
Görsel ya da diğer algılardan gelen imgeleri ayrı ayrı cisimler olarak belirler ve bunları sanal evren resiminde işaretler.
Düşük mental seviyedeki hayvanlarda çizilen bu sanal evren resmi büyük oranda diğerler nesneleri içerir.
Kendi varlığı ve bu evren resminde nerede, nasıl olduğunun bilgisi çoğu zaman farkındalık seviyesinde değildir ya da eksiktir.

Şimdi bilinç konusuna gelelim.

Bilinç en kısa tanımıyla kişinin kendini evrenin kalanından ayrı bir varlık olarak bilmesi ve tanımasıdır.
Bu bir algıdır.
Kişinin kendini algılaması, fark etmesidir.
Bilinç insan beyninin bilinçsizce ve sürekli olarak çizdiği evren resmine kendini de eklemesi ve çizmesinden ibaret bir algıdır..
Hayvanların bir çoğunda kendini algılama imkanı vardır, yani bir tür bilinçlerinin olduğunu söylemek mümkündür.
Bu nedenle çoğu memeliye baktığımızda onların aslında az çok bir bilinç sahibi olduklarını hissederiz.

Kendini ilahi varlıklar şeklinde ortaya koyan soyutlamalar gelirsek.

Doğal olarak beyin etrafımızda olan nesnelerin, olgu ve hareketlerin hepsi için anıya sahip değildir.
Kısacası algılarımızın ya da duyularımızın her birine karşılık gelen bir anı yoktur, dolasıyla bu nesneler ya da duyular için bilgimiz de yoktur.
Beyin bilinmezlik içeren bu duyuları ve algıları boşlukta, karşılıksız bırakmaz.
Bilgisayar programcıları bilirler, bir sürü değişken tipi vardır, ama bir de void yani tanımsızlığı ifade eden bir değişken tipi vardır.
İşte bunun gibi, soyutlamalar bizim beynimizde tanımsızlığı, bilinmeyeni ifade eden bir algıdır.
Çünkü üretmeye çalıştığı sanal evren resmini olabildiğince eksiksiz ve kusursuz yapmaya yönelik optimize olmuştur.
Bu nedenle anılarda karşılığı olmayan duyu, algı ve hisler için bilinen, benzeşen anılardan kusurlu, eksik de olsa bir karşılık hesaplar.
İşte bizim bir soyutlamalarla karşılık bulan bilinmezliklere bütün insanlarda rastlamamızın sebebi budur.
Soyutlama olmasının sebebi bilinmez oluşudur.
Soyutlamalar, bilinmeyenin nitelik ve niceliklerini tanımlamadan bir karşılık üretmenin belki de tek yoludur.
Daha önce bilmediğimiz şeyleri sonradan öğrenir ve anlarsak daha önce bu bilinmeyeni temsil eden soyutlama kaybolur onun yerin gerçeği aslına sadık olarak temsil eden bir algı alır.

Örnek olsun, birkaç yüzyıl öncesine kadar şimşek ve yıldırımları bilmiyorduk.
Bu durumda izlediğimiz olguyu temsil eden nitelik ve nicelikleri belirsiz bir şimşek, yıldırım tanrısı soyutlaması bizim elimizdeki tek çözüm oluyordu.
Ancak, şimşek ve yıldırımların elektromanyetizmayla izah edilebilir olmasından sonra artık bir yıldırım tanrısına ihtiyaç kalmamıştır, elektromanyetizma gerçeği çok daha aslına uygun şekilde anlatmaktadır.

Yine örnek olsun, ilkel dönemlerin ilahi soyutlamaları giderek somut karşılıklar bulmuştur.
Artık fırtınalar, deniz, ateş, güneş için soyut değil, somu açıklamalarımız var.
Bu nedenle günümüz insanları ve toplumlarına fırtına, deniz, güneş, ay, ateş tanrısından bahsetmek bir anlam ifade etmiyor.
Roma ve eski Yunan için uğruna kan dökülecek kadar sağlam soyutlamalardan bu gün aynı imanla bahsettiğimizde üstümüze gülerler, komik duruma düşeriz.

Ve maalesef  evren ve kozmolojiyle ilgili hala daha bilinmeyenler vardır.
Ve bu türden bilinmezlikler için elimizde hala daha bir soyutlama vardır.
Onu biz kozmik bir tek tanrı olarak ifade ediyoruz.
Kimileri Allah, kimileri Elohim, Yahve, Rab, Sin, Şiva diyor.
Günümüz tanrıları, hala daha geride kalan kozmik bilinmezlikler için elimizde kalan son soyutlamadır.

Ve malesef günümüzde kozmoloji ve evrenle ilgili bazı konularda daha iyi açıklamalar vardır.
Ve daha önemlisi artık geride kalan bilinmezliklerin zihnimizde soyutlamalarla yer bulmasındansa, açıkça bilmiyoruz demek çok daha kolay ve uygundur.
Çünkü günümüz insanı bilinmezlikleri bu şekilde daha iyi ve doğru şekilde ifade edebilme kabiliyetine sahiptir.

Eski insanların çeşitli tanrılarla temsil ettikleri doğa olayları için artık gerçeğine uygun açıklamaları kabul etmemiz daha uygun olur.
Doğal olmayan, gerçeği çok daha iyi şekilde temsil eden açıklamalar varken,
inatla nitelik ve nicelikte belirsizlikten başka bir şeyi ifade etmeyen soyutlamalarla, yani ilahi açıklamalarla gerçeği anlamaya ve anlatmaya çalışmaktır.

Buradan da ruh konusuna atlayalım.

Ruh bilinç sahibi varlıkların kendini, kendi bilincini tanımlamakta yetersiz kaldığında baş vurduğu bir soyutlamadır.
Kısacası ruh bilincimizle ilgili bilinmezliklere karşılık olusun diye beynimizin otomatik olarak ürettiği bir soyutlamadır.
Otomatik olduğu için insanın fıtratında yani doğasında ruh inancının olmasına şaşırmamak gerekir.
Ancak, sonuçta ruh algısı da diğer soyutlamalar gibi bu da nitelik ve nicelikleri bilinmeyen bir gerçeğin yanlış bir algı şeklinde ortaya çıkmasından ibarettir.
İnsanın kendi bilinci hakkındaki bilgileri arttıkça yanlış bir soyutlamanın yerini gerçeği daha iyi temsil eden bir açıklamanın alması gerekir.

Algılar duyuların işlenmesiyle elde edilen bir enformasyondur.
Ruh algısı, temelde bilinç algısının bir türevidir.
Ruh algısı, kişinin kendi bilinciyle ilgili bilinmezliklerden kaynaklanan bir soyutlamadır.

Aslında sadece ruh algısı değil, tanrı ve diğer gerçek üstü diğer varlıklar içinde durum böyledir.
Bütün bunlar etrafımızdaki bilinmezliklerin her biriyle ayrı ayrı baş edebilmek için beynimizin ürettiği çeşitli soyutlamalardan ibarettir.
Türümüz evrimleşirken, bilinmezliklerle ilgili böyle bir mekanizma evrilmiş ve türümüze ait karakteristik olmuştur.
Açıkçası genel olarak bilinmezliklerle ilgili soyutlamalar yapma özelliği ve niteliği insanın fıtratında vardır diyoruz.
Din neden insanın fıtratında vardır, neden insanların çoğunda bilinmeyen varlıklara ait inanç vardır sorusunu cevabı budur..

Bilinç ise kendimizi evrenden ve etraftaki diğer şeylerden ayrı bir varlık olarak tanımakla ilgili kritik bir bilgi seviyesidir.

Zeki, hayvanlardan bazılarında da bu seviyede ve şekilde bir bilgi birikimi vardır.
Ve bu nedenle çoğu insan bazı hayvanlarda da bir tür bilinç olduğunu ve hatta bazı hayvanlarda da ruh olduğu düşünür.
Özetle ruh algısı, bilinç algısının ve onu da yaratan bilginin bir türevidir.

İnsanda enformasyon ya da bilgiler ise beyninde hücrelerin çok özel bir şekilde organize olması ve bir işbirliği içinde çalışmasıyla depolanır ve işlenir.
Dolayısıyla bundan sonra adına ruh diyeceğim bilgi yumağı beyni oluşturan bileşik ve elementlere ve onun düzenine bağlıdır.
Peki ya, doğduğumuzda, büyürken ve öldüğümüzde bu organda biriktirilen bilgi nereden gelmekte, nasıl artmakta ve öldüğümüzde ne olmaktadır.

Kısacası bizim düşünce evrenimizde, bizim nitelik ve niceliğini bilmediğimiz, bilinmeyen, bilinemeyen algı ve duyular soyutlamalarla temsil edilir.
Bizim dışımızda kalan bilinmezliklerle ilgili soyutlamalar diğer ilahi varlıklarla karşılık bulur.
Kendimizle ilgili bilinmezlikler için yaptığımız soyutlama ise ruh kavramıyla karşılık bulur..

Dikkat ederseniz, cümlelerimde bilinen gerçeklerle uyum içinde ama bilinmezliğe ait bazı varsayımlardan da istifade etmekteyim.
İşte buna inanç denir.

Temelde inanmaya karşı değilim, insanların bilinmezliklerle ilgili faraziyeleri, yargıları, hayalleri olabilir.
Bunlar bilimsel olduğunda bazen tez bazen de hipotez olur.
Eğer bir gözleme dayanmıyorsa bu tezdir.
Eğer bir gözlemi izah ediyorsa bu hipotezdir.
Her hal ve şartta tez, hipote, teori, ilke ya da yasalar bilinen gerçekler ve gözlemlerle çelişki halinde olamazlar.
Bu türden bir çelişki yoksa bir gözlem olamasa dahi bilinmezliği açıkladığını iddia eden bir tez bilimseldir.

Benim de inandığım şeyler vardır.
Benim dinlerde genel olarak karşı olduğum şey,
  • ilahi metinlerde söylenenlerin bilinen gerçeklerle çelişkiler içermesi,
  • kendi içinde tutarsızlıklar barındırması,
  • doğa ve insanın temel niteliklerine aykırı açıklamalar barındırmasıdır.
Şimdi anlatacağım ruh, bilinç ve bilgi bağlantılı açıklamamın ise bu türden çelişkiler taşımadığını düşünmekteyi

BİLGİNİN KORUNUMU İLKESİ

Fizikle ilgilenenleri çok iyi bildiği BİLGİNİN KORUNUMU İLKESİ vardır.
Fizikte kuramlar zamanla değişime uğrasa da geçerliliğini koruyan bazı temel ilkeler vardır.
Bilginin korunumu ilkesi bunlardan biridir.
Bu ilke henüz yanlışlanmamıştır ve birçok fiziksel gözlemi açıklamakta kullanılmaktadır.
İlkeler de tıpkı yasalar gibi, gözlemleri açıklayabilmekte ve bunlardan yararlanarak tutarlı öngörüler yapılabilmektedir.

Kabaca tanımlarsak yasalar gözlemlerin matematik denklemler halinde ifade edilmesidir.
İlkeler ise gözlemlerle ilgili genel geçer kurallardır.
Her ikisi de nedenler ve nasıllarla ilgili bir bilgi iletmemektedir.
Nedenler ve nasıllar teorilerin, kuramların işidir.

Daha önceden ruh ve bilinci bir enformasyon olarak saydığımızdan.
Doğduğumuzda, yaşarken, öldüğümüzde neler olduğunu anlatmakta BİLGİNİN KORUNUMU İLKESİNİ kullanabileceğimi düşünüyorum.
Evet, Bilginin Korunumu İlkesine bağlı olarak, bizim ruh olarak algıladığımız bilincin, yani bilgi yumağının aslında ezelden beri var olduğunu, yok olmayacağını, sadece geldiği yere geri döneceğine inanıyorum.

Doğduğumuzda bizimle beraber gelen bilginin büyük bölümü ebebeynlerimize ait germinal hücrelerden gelmektedir.
Büyük ihtimalle doğuma kadar anne karnında geçen süre içinde öğrenip anladığımız bir miktar bilgi de olabilir.
Şu an itibariyle ne biliyorsak bunun bir bölümünü doğrudan biz keşfediyoruz.
Büyük bölümünü ise eğitim ve öğretim yoluyla toplumun kollektif hafızasından kopyalıyoruz.

Temelde bizim şöyle ya da böyle öğrendiğimiz bütün bilgiler aslında hiç yoktan üretilmiş, bizim tarafımızdan var edilmiş değildir.
Onlar aslında her zaman vardı, zaten evrenin içinde, etrafında, her yerinde vardı.
Basitleştirilmiş bir ifadeyle, bizim bilgi olarak saydıklarımız aslında evrenin kendi doğasıdır, zaten evrenle birlikte var olmuş, hep olmuş ve hep olacak olan bilgidir.
Bizim bunları bilmemiz onları var etmemiştir, onlar zaten en kötü ihtimalle Big Bang dediğimiz büyük olayla birlikte var olmuştur.
En kötü ihtimalle diyorum, çünkü içinde ya da yanında bizim evrenimizi de içeren başka evrenlerler olabilir ve aynı ilke onlar içinde geçerli olabilir.
Biz sadece yaşadığımız süre boyunca zaten daha önceden de var olan bu bilgileri derliyoruz.

Ve şunu vurgulamak isterim, bilgi hiçbir zaman maddeden ayrı bir kavram değildir.
Bilgi neredeyse, nereye giderse hep bağlı bulunduğu maddeyle birlikte olur.
Bizim öğrenmek ve anlamak dediğimiz şey ise maddeye bağlı bu bilgiyi kendi maddi bedenimizde kopyalamaktan ibarettir.

Peki öldüğümüzde ne olmaktadır.
Her şeyden önce bedenimiz içinde, bizim canlılık olarak anladığımız her şey durmaktadır.
Peyder pey, hücreler canlılıklarını yitirmekte.
Hücresel, bedensel her türlü tamir ve idame faaliyetleri bozulmaktadır.
Hala daha bedenimizdeki bilgi yığına ulaşmak ve onu işlemek mümkündür.
Teknik anlamda ölüm gerçekleşse dahi, yeteri kadar erken bir zamanda yeniden canlandırma işlemi yapılırsa ve başarılı olursa olaylar kaldığı yerden devam eder.
Daha da gecikirse, günümüz teknolojisiyle aslında hala daha oralarda olan enformasyona ulaşmak ve bedene hareket ve canlılık vermek imkanı kalmaz.

Giderek bedenimizi ve beynimizi oluşturan organik maddeler, dokular ve organlar dekompoze olmaya başlar.
Artık günümüz teknolojisiyle bedende oluşan hasarı gidermek imkansızdır.
Ama bilgi hala daha oralardadır.
Tıpkı giderek parazitlenen bir teyp kaydı gibidir.

Bozunma ilerledikçe beynimizde biriktirdiğimiz bilgi bağlı bulunduğu maddeyle birlikte etrafa dağılmaya, bedenimiz dışına, saçılmaktadır.
Artık çürüyen, eriyen, dekompoze olan beynimizle birlikte etrafa saçılan bilgi yığınına günümüz teknolojisiyle hiçbir şekilde ulaşma imkanı yoktur.
Giderek, beynimizde olan bilgi  yığını, bağlı bulunduğu bedenimizi ve beynimizi oluşturan maddeyle birlikte etrafla karışarak homojenize ol

Teorik olarak her zaman, çok yüksek enerji aktararak, bedenimizle birlikte etrafa saçılan bilgiyi, bağlı bulunduğu maddeyle birlikte yeniden eski şeklinde olduğu gibi organize etmek mümkündür.

TERMODİNAMİĞİN 2NCİ YASASI

Yaşamımız süresinde biriktirdiğimiz bilgi birikiminden oluşan bilinç ve ruh algımızda bağlı bulunduğu maddi varlığın tabii olduğu ilkeler bağlıdır.
Bize bu cümleyi kurma imkanı veren Termodinamiğin 2nci ilkesi, yani Entropi yasasıdır.

Yaşam yüksek entropi seviyesinde olan ortamın içinde düşük entropili bir adacıktan ibarettir.
Bilgi de böyledir.
Bedenimiz içindeki biriken bilgi adacığı sürekli olarak dışarıdan enerji alarak düşük entropi düzeyini korur.
Yaşam son bulduğunda bu sistemi hareket halinde tutan yaşam pompası durmuş olur.
Ve bizim adına ölüm dediğimiz bir süreçle eskiden bir düşük entropi adacığı olan bedenimizin entropisi artmaya başlar.
Sürecin sonunda eskiden biz olan o düşük entropi adacığı, evrenin yüksek entropi seviyesinde eşitlenir.
Teorik olara yaşam dediğimiz düşük entropi adacığını oluşturan sistemin, ölüm süreciyle artmış entropisi sisteme enerji vererek tekrar yükseltilebilir.
Bu enerji düzeyi eski yaşam adacığının entropi seviyesi ne kadar yükseldiyse o kadar yüksektir.
Günümüz teknolojisinde böyle bir imkan yoktur.

Özetlersek ölüm bedenimiz içindeki maddeye bağlı bulunan bilginin, maddeyle birlikte evrenin dokusu içinde erimesinin sürecidir.

Biz öldüğümüzde bizi oluşturan organik maddeler dekompoze olurken, beynimize ait maddeyle birlikte,  zaman içinde birikmiş enformasyon tekrar evrenin bütünü içinde homojenize olarak dağılır.
Sonra yeniden birileri dünyaya gelir, bir zamanlar bizi oluşturmuş maddenin bir bölümünü bünyesi içine alır, onları canlılıklarıyla yeniden organize ederler.
Ve onlar da, etrafa saçılmış, bizimle birlikte etrafa dağılmış eskiden bizim bilincimiz olan, evrensel bilginin bir bölümünü yeniden derlerler.
Bizim keşfetme, icat etme, öğrenme, bilgi derleme dediğimiz şey maddeye bağlı olarak etrafa saçılmış bilginin kopyalanmasından ibarettir.
Burada bahsettiğimiz bilinç ilahi metinlerde anlatılan maddeden ayrı değil, tamamen maddeye bağlı bir tözdür.
Bu anlamda bizim bilincimiz, ruhumuz her zaman evrenin bir parçasıdır.
Bizi oluşturan madde de her zaman evrenin bir parçasıdır.
Biz ise evreni oluşturan maddenin bir bölümünün, yine evreni oluşturan bilgiyi derlemesiyle bilinç ve ruh kazanırız.
Öldüğümüzdeyse bizi oluşturan madde ve ona bağlı olan bilgi, bilinç ve ruh tekrar evrenin içine dağılmaktadır.

Evek, bu makalemde anlattıklarımın büyük bölümü dört dörtlük bir inanma işidir.

Benim Deist tanrı inancımla bağlantılı Panteist bir bakıştır.

Bir bölümü bilimdir, bir bölümü ise kesinlikle bilim değildir

Ancak, sözlerimin bilimsel gerçekliğe aykırı olduğunu, ya da kendi içinde tutarsızlık taşıdığını da söylemek mümkün değildir.
İşte bu benim neden Müslüman, Hristiyan, Musevi, Budist şu ya da bu olmadığımı açıklayan cümledir..
Hatta önermelerimin gözlemlerimizi ilahi metinlerde anlatılanlardan daha iyi açıkladığını da söylemek mümkündür.
Çünkü ruhun maddeyle ilişkisini anlatan daha güzel, basit bir başka açıklama da yoktur diye düşünüyorum.

Ve sizin yaptığınız gibi mutlak gerçek budur diye zorlamıyor ve inat etmiyorum.
Akla uygundur diyorum.
Sadece böyle olma ihtimali vardır.
Ve ben bu ihtimali seviyorum.
O kadar.


Saygılar.
Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA

On 10.11.2014 16:58, ahmet dogan Simsek wrote:
Benim dediğimde sizin dediğinizde benim hayrımadır. 
Varsa inkar etmediğim için sizin kadar zararlı çıkmayacağım.
Sizin dediğiniz gibi yok ise zaten bir şey duymayacağım.
Sizin dediğiniz doğru ise sizde bir şey duymayacak ve bu alemdeki hiç bir şeyin anlamı kalmayacak yok olacaksınız.
Ama varsa????


10 Kasım 2014 14:47 tarihinde T.C. Oraj POYRAZ <cimcime@neomailbox.net> yazdı:
Çocukça bir şey.
Karanlıktan korkan çocuklar gibi.
Arzularınızı ve hayallerinizi gerçek zannediyorsunuz.
Anlayışla karşılayabilirim.
Sonuçta milyarlarca insan var sizin gibi.
Kolay şey değil, ömrünün yetmiş yılın gerçek üstü masallarla empoze edilen birine gerçeklerden bahsetmek, onu ikna etmek.

Zaten sizin için, çok ümitli değilim.
Belki de sizin için iyi olan budur.

Ölümden sonra yaşam beklentisi ve umudu içinde kalan yaşamınızı daha rahat geçirebilirsiniz.
Her şeylmasına da gerek yok.
Bırakalım bazı şeylerde dağınık kalsın.
Bu evrenin doğası bunu kaldırır.
Sizden bahsediyorum, Sayın Ahmet Doğan ŞİMŞEK.
Siz bir şeyleri yanlış bilirseniz evrenin dengeleri bozulmaz, hiçbir şey olmaz.
Olabilir, varsın olsun, siz de yanlış bilin.
Sorun yok.

Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA

On 10.11.2014 14:02, ahmet dogan Simsek ahmetdogan.simsek@gmail.com [UNITED-TURKS] wrote:
 
Merak etmeyiniz yakın gelecekte ikimizde ve hepimizde öleceğiz.
Bizlerinde bu bedenlerimiz o solucanların bedenleri gibi toprağa geri dönecek.
Ama insanlar isteseler de intihar etseler de, Kendilerini toprakta çürütseler de ve yaksalar da ölemeyecekler. Çünkü bu beden bu dünya toprağından (kumaşından) yapılmış bir elbisedir.
Bu sırlara yaşarken vakıf olmak istemez de inat edersen önünde ne kadar daha dünyada kalacak ömrün olabileceğinin azamisini düşün. Sonsuzlukta bir kaç dakikadan hatta saniyeden bile az anlardan ibaret olan kalan yıllarınız göz açıp kapatma gibi hızla gelip geçecek ve hiç bir şeyin sizin bildiğiniz gibi olmadığını fiilen yaşayarak anlayabileceksiniz. Oradan buraya ne telefon nede internet ulaşımı da bulamayacaksınız. Belki iyi bir evladınız olursa arada duaları ile size bir yudum su ve o suyu içecek kadar azap molası sağlayabilir. İnşallah akıl edip düşünürsünüz.
Bizden söylemesi.
A.D.Şimşek

9 Kasım 2014 16:43 tarihinde 'T.C. Oraj POYRAZ' cimcime@neomailbox.net [UNITED-TURKS] <UNITED-TURKS@yahoogroups.com> yazdı:
 

Haaa haaa ha,
Siz kendinizi ayrı bir insan soyundan yaratılmış sanıyorsunuz.
Hayır elbette.
Sizin de çooook büyük atalarınız arasında tüp solucanlar, yassı solucanlar vardı.
Tanrıların sizi çocukların oyun hamurundan heykel yapar gibi çamur hamurundan yarattığına inanmak sizi rahatlatabilir.
Ama gerçek bu değil malesef.
Bütün ilahlarla ilgili anlatılan her şey gerçek üstü masallardan ibarettir.
Bunca lakırdının sınanabilmiş, test edilmiş tek satırı yoktur.

Saygılar.
Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA


On 09.11.2014 16:10, ahmet dogan Simsek ahmetdogan.simsek@gmail.com [UNITED-TURKS] wrote:
 
Sayın Poyraz
Bizi topraktan yaratıp ruhundan hayat veren Allah o dediklerinizin de tümünü çamurdan yaratandır. Bizin onlara karşı kibirlenecek kendimizden menkul bir üstünlüğümüz yoktur ki onlara karşı kibirlenelim. Zaten kibirlenenlerin yeri cehennemdir.
Ben sadece sizin sadece ezberler ile konuşup kendinizin dikkatle bakarak müşahede edip görmeye çalışmadan okuduklarınızı duyduklarınızı nakleden bir operlor cihazı ya da ses bandı gibi cansız ve cahil nesne durumuna kendinizi düşürmeyiniz. Sizde aslında bir insansınız diye size hatırlatmak istedim. Yoksa insan değilde sürüngenden türemiş maymunluk aşamasınıda geçmiş dahi olsa insan olmayan birisine neden cevap vermeye gerek duyayım. Birde yazımı anlaşılmaz buluyorsunuz ama hala Şimşek olan soy adımı Şahin okuyor ve buda ilk defa olmuyor öncede hatırlatmıştım. Sonrada bana kusur buluyorsunuz. Biraz tuhaf değil mi?
Gerçi sürüngen kökenli olunca başkalarına gerici mürteci demek daha yakışıklı oluyor galiba insan gibi konuşurken söyleseniz kınanırdınız.
A.D.Şimşek

9 Kasım 2014 15:49 tarihinde T.C. Oraj POYRAZ <cimcime@neomailbox.net> yazdı:
Sayın Şahin,
Şimdi bunca düşük, devrik, karmaşık, anlaşılmaz cümleyle beni madara ettiğinizi mi düşünmem lazım.
Evrim konusuna çok takılmışsınız, kalbiniz kırılmış.
Madem tanrı tanıyan bir kişisiniz, o halde tanrının bu hikmetine isyan etmemeliydiniz.

Ve ben size daha kötüsünü söyleyeyim.
Atalarımız maymuna benzer bir canlıdan evrildi, buraya kadar olanı dahi zor hazmediyorsunuz.
Dahası da var, ondan önce de sürüngendi, daha da önce balıktı, daha da önce sülüktü, daha da önce mercan polipleriydi, hatta tek hücreli bakteriydi.
Ya da daha doğrusunu söyleyeyim, bütün bunlara benzer o çağların varlıklarıydı.
Şimdi siz maymuna benzer bir varıktan türemiş olmayı gururunuza yedirememişken, daha büyük bababanızın uskumru balığına benzer bir balık olmasını nasıl karşılayacaksınız.
Ya da daha fenası bir toprak solucanı.

Haberler çok kötü.
Dayanmak zor.

Ve malesef Vahidettin diye yere göğe sığdıramadığınız son padişah gerçekten de haindi.
Sonuç olarak kukla bir hükümdar olarak dahi olsa tahtını korumak için İngilizlerle çok açık ve inkar edilemez bir işbirliği yapmıştır.
Hanedandan tek bir prens, tek bir kişi dahi Milli Mücadeleye katılmamıştır.
Dahası son padişah milli mücadeleyi boğmak için elinden gelen her şeyi de yapmıştır.
Emin olun tarih son Osmanlı padişahı kadar kolay boyun eğmiş, işbirlikçilik yapmış bir başka hanedan göstermemiştir.

Elbette bütün bu gerçekler ömrü buyunca kendini İslam ümmeti idealiyle, Yeni Osmanlıcılık hevesiyle kandırmış ve avutmuş birisi için hazmı çok zor gerçeklerdir.

Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA

On 09.11.2014 15:18, ahmet dogan Simsek wrote:
Sayın Poyraz, Mürteci yani gerici yani geri kalmışlara sayın diye hitap edişiniz kendinizin de aynı kategoride devrimci yani hiç bir şey yapmayan sadece yıkıcılık yaparak tarihin medeniyetleri yıkan proletar yani cahil köylülerin kullanıldığı yerde bir köylü çocuğu olarak yapmaya hayır yıkmaya daima evet noktasında duran bir proleter olduğunuzu kanıtlıyor. Neden bu kadar çok uğraşıyorsunuz ki.Siz maymundan türediğinize ve şimdi insan olduğunuza göre bir kaç yüz bin yıl daha bekleyin ve sizde herkes gibi insan olur başkalarına gerici diyerek kendinizin tarih öncesinde kalmış bir gerici olduğunu kimseye çaktırmadan sabırla beklersiniz.
Çünkü yabani kediler Maymuna evrilmeden önce de hala da bir köşeye saklanıp avın alanına girmesini bekler sonra saldırırlardı. Sizde bir çağ daha bekleyip Önce Yahudiler ve onların devşirdiği batılılar gibi insana dönüşür sonrada nesillerinizden gelecek birileri de İnsanı kamil olarak Müslüman olur da geçmişlerine dua alırsa, sizde olmadığını iddia ettiğiniz ama var olan cehennemde derin bir ateş deryasının içinde tek başınıza yanarken belki o torunun aldığı dua ile cehennemden kurtula-masanızda en azından o kuyudan kurtulup açık koğuş halinde azap görenlere katılıp sesli olarak bağırıp ağlaya bilirsiniz. Beni de hatırlar bu mürteci bana dediydi ama ben dinlemedim diye hayıflanırsınız.
Tarih getirdiği şartlar ortadan kalkmadan gerçeği ile yazılmaz. Yazılmasını yasaklayan devletlerin yazıldığı takdirde zarar görecek çıkarları vardır.
Türk Hükümeti İngilizlere bir fırça atınca çekilmek zorunda kalmışlar masalına ancak sizin gibi herşeyidevirmek ve yıkmak için var olan ve asla yeni bir şeyler yapılmasına izin vermeyen mevcut tayyare fabrikalarını dahi kapattıran Devrimciler (yıkıcılar) inanmak işlerine geldiği için inanırlar.
Atatürkün İngilizlerin adamı olduğu iddiaları bana ait değildir. Çünkü Bana göre Atatürk, Padişah Vahdettin'in mevcut coğrafyayı Misakı milli sınırlarında kurtarabilmek için üzerinde İngilizler ile kendi saltanatını terk edip gitmek şartı ile mutabık kalabildiği Vahdettin'in Sadık adamıdır. Bütün olanlar anlaşmalargereği olmuş ama hilafetin kaldırılması anlaşmaya konmadığı halde her şey olup bittikten sonra İngilizler hilafet kaldırılmadıkça Lozanı tanımayız dayatması ile hilafet kaldırıldıktan sonra TC.Devleti resmi olarak tanınmıştır ama misakı millinin bazı kısımları da yine İngilizlere kalmıştır.
Benim Rahmetli annem Çanakkale Şehidi Yüzbaşı Abdullah Tahsin Efendinin kızıdır. Osmanlı döneminde İstanbul da öğretmen okulunda okumuş ancak Cumhuriyet döneminde öğretmenliğe başlayabilmiştir.
Sultan Vahdettin İngiliz gemisi ile götürülürken onu limanda bekleyen öğrencilerin arasında annem de vardır. Sultan Vahdettinin son konuşmasına şahittir.
Sultan limanda oradaki hepsi ağlayan ve hıçkırıklarını tutamayan öğrencilere ve halka hitap ederek.
Evlatlarım.
Ağlamayınız. Çünkü biz gidiyoruz ama bu sayede vatanımızın ana unsurları kurtarılmıştır. Bizimle birlikte yabancılarda ülkemizden ayrılmaktadır.
Evlatlarım. Biz gittikten sonra arkamızdan pek çok şey söylenecek iftiralar atılacaktır. Her şeyi diyebilirler. Hatta vatan haini dahi diyenler çıkabilir. Bu yüzden şunu sakın aklınızdan çıkarmayın. Bizim Osmanlı ecdadımızın içinden, deli çıkmıştır,Sarhoş da çıkmıştır. belki daha pek çok kusurları olanlarda çıkmıştır.Ama sakın unutmayın. Vatan haini asla ve kat-a çıkmamıştır. 
Bu sözlerden sonra gemiye binmiş ve arkasında pekçok şehit ve dul yetimleri öksüzleri yakınları ve halkımızı gözyaşları içinde bırakarak gitmek zorunda kalmıştır. Hemde kendisine ait mülkleri dahi geride bırakarak. Kendisinden sonraki çalıp çırpan ülkeyi soyan ama hiç bir şey yapmaya çalışmadan yakıp yıkan yobaz ve gerçek gericilerin kullanıldığı sonradan Atatürk'ü de öldürecek olan kripto kadroları bırakarak. 
Bu yüzden Atatürk de hakkında çok şeyler söylenen bir kişidir. Onun hakkında gerçek tarih yazılana kadar bana söz düşmez. Sadece genel konuları konuşurum.
Çünkü bu ülkede negatif yada pozitif olarak söylenenlerin tamamı  asıl gerçekleri örtmekte kullanılmıştır. Biz çocukluğumuzda Türküm Doğruyum çalışkanım okurken sonuna da Atatürk öldüyse var olsun (ya da yaşasın) İnönü şeklinde bir ilave ile okurduk. İnönü neden kötü adamdı onuda hala bilmiyoruz. Belkide iyi adamdı da o kötü polisi oynamak zorunda kalmıştı bilemem.Bilmediğim şeyleri de görmedikçe iddia edemem. Unutmayın ben yıkıcılardan değilim. Yapıcılardanım.
Yani sizin daha pek çok evrim geçirdikten sonra geleceğiniz yerdeyim. Bulunduğunuz yerde bunu anlayamadığınız için size gerici gibi görünüyor olmasında şaşıracak bir şey yoktur.
A.D.Şimşek

9 Kasım 2014 12:36 tarihinde T.C. Oraj POYRAZ <cimcime@neomailbox.net> yazdı:
Sayın mürteciler,
Hep aynı teraneyi okuyorsunuz.
Ben de bin kere yazdım.

Mesajınız da çok açık.
Göya AtaTürk  İngilizlerin adamıymış, Osmanlıyı yıkmak ve ufalamakla görevliymiş.
Sanki Osmanlı girdiği her savaştan galip çıktımış da, Kemal AtaTürk gelmiş bütün bu zaferleri hiç durumuna indirmiş.
Utanmasanız Osmanlı savaş meydanlarında kazandığı zaferleri, Kemal AtaTürk sayesinde Lozan'da kaybetti diyeceksiniz.
Aslında düşününce ima etmekle dahi yetinmeyip, böyle dediğinizi de fark ettim.
Her zaman ki gibi gerçek üstü bir dünyada yaşıyorsunuz.
Ve aslında bu laflarınız hep Sevr özentisini yansıtıyor.

İngilizler işgal ettikleri bölgelerden kendiliklerinden gitmediler.
Kurtuluş Savaşının sonlarına doğru Türk hükumetinin İngiliz hükumetine ilettiği ciddi bir ültimatom sonucunda bu toprakları terk ettiler.


Bunu daha önce tekrar tekrar yazdığımdan eski notumu hiç ellemeden iletiyorum.

 1922 Eylül'ünde çıkan Çanakkale Krizi ("Chanak Affair") İngiltere Başbakanı Lloyd George'un hem başbakanlığının hem de siyasi kariyerinin sonunu getirdi.

İzmir'in 9 Eylül 1922'de kurtuluşundan sonra Fahrettin Altay komutasındaki Türk süvari kolordusu Çanakkale Boğazı üzerinden İstanbul'a yöneldiler.
Türk ordusu, Çanakkale'de bulunan İngiliz-Fransız işgal kuvvetlerine bir ültimatom vererek geçit hakkı istemişti.
Bunun üzerine bölgede bulunan Fransız birlikleri Fransa Başbakanı'nın emriyle derhal geri çekildiler.
İngiltere Başbakanı Lloyd George ise ültimatomu reddederek İngiliz kuvvetlerine direnme emri verdi ve hükümetindeki bir grup bakanla birlikte bir bildiri yayınlayarak Türkiye'ye savaş ilan edileceğini duyurdu.
Bu savaşı istemeyen Kanada Başbakanı, savaşa İngiltere hükümetinin değil, Kanada parlamentosunun karar vereceğini belirterek, Kanada'nın siyasi bağımsızlığını tarihte ilk defa fiilen ilan etmiş oldu.
İngiliz kamuoyu ve Muhafazakâr Parti ileri gelenleri ile hükümetteki üyeleri de Türkiye ile savaşa karşı çıktılar.
Dışişleri bakanı Lord Curzon ve Çanakkale Savaşındaki yenilgisini unutmamış olan savaş bakanı Winston Churchill de başbakanın çatışmacı politikasına karşı çıkınca Muhafazakâr Parti, 12 Ekim 1922'de Carlton House deklarasyonuyla hem hükümetten çekildi, hem de bir sonraki seçimlere Liberal Parti'den ayrı olarak gireceğini beyan etti.
Böylece hem Lloyd George, hem de lideri olduğu Liberal Parti İngiltere tarihinde bir daha tekrar iktidara gelmemek üzere siyaset sahnesinden kayboldular.

 Bu olay İngilizlerin işgal ettikleri bölgeleri boşaltmasının sebebidir.
Gizli falan da değildir.
Elinizin altında Wiki var.
Çanakkale Krizi ("Chanak Affair") diye arayın bolca malzeme bulacaksınız.

Siz her zaman cumhuriyet döneminde ortaya konmuş tarihi resmi tarih der küçümsersiniz.
Ve nedense İngilizlerin, Amerikalılar kaleme aldıkları tarihi hiç tartışmaz ve çok da makbul sayarsınız.

Bu olay bütün yabancı kaynaklarda da vardır.
Ve çok önemlidir.
Çünkü İngiliz İmparatorluğunun günümüz Commonwealth haline dönüşmesinde köşe taşıdır.
Kanada ve Avusturalya'nın doğrudan kraliçenin atadığı bir İngiliz valinin yönettiği, İngiliz sömürgesi olmaktan çıkmasına, siyaseten bağımsız devlet olmasına yol açan bir olaydır.
Zamanında İngilterede yer yerinden oynamış, ve sonuçları itibariyle hala daha önemi olan bir olaydır.

Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA

On 09.11.2014 11:54, ahmet dogan Simsek wrote:

Merhaba Gürxxx Bey

Aşağıdaki yazınızda siz bana hitaben, 

Siz ,kırık plak gibi aynı sarkıyı söylüyorsunuz.

Ne diyorsunuz.TC yi kuranlar,yönetenler,TC ordusunun temeli,Davudcu,Mahfilci,Ada krallıgı,Kilise kontrolündedir.

Demişsiniz. 

Allah size bile akıl verdi ise neden kendiniz o aklın çok komplike karmaşık alanlarda dahi Hak_ı arayıp bularak adil ve doğru sonuçları bulmasına fırsat vermeyip öğretilmiş doğru zannettiğiniz yalanlar ve kurgular çizgisinden bir milim bile sağa sola arkanıza önünüze bakmadan gözlerimi kaparım. Öğretilenleri yaparım. Başka da laf anlamam şekilde davranıyorsunuz. Bizim tenkidini yaptığımız üst düzey yetkili askeri ve diğer bürokratlar dahi (henüz yargı hariç) doğru düşünmeyi öğrendiler ve vatanın nasıl bir esaret altında uyutulmuş olduğumuzu fark edip uyandılar. 

Düşman. Koskoca Osmanlıyı ve şimdiki, Türkiye'yi de işgal ettiği halde, bizler işgalcilere karşı Yunandan başka bu saydıklarınızın hiç birinden, tek bir kişiyi dahi öldürmediğimiz halde, Çanakkale'yi geçmek için can, mal ve silah olarak ülkelerinin insanı ve tüm bütçesini harcadıkları halde geçemedikleri Çanakkale'yi Almanlar yenilince hazır geçip İstanbul başkentimizi işgal etmiş iken ve biz onlara saldırmadığımız hatta saldıracak gücümüzün de artık kısa vadeli olarak etkili olmayacağı bir hale düştüğümüz halde Yunan ordusunu da bize satarak. Alacaklarını almadan, koyacaklarını koymadan neden bırakıp gitsinler sayın pek akıllı ve çok bilmiş Gürbüz Bey bana açıklayabilir misiniz.neden geldikleri gibi gittiler. 

Düşmanları bir ülkeyi teslim aldıktan sonra kıyamete kadar orada ordu bulundurmazlar. O ülkeye kendi devlet düzenlerini kurup kendilerine sadık ve bağlı kalacak kendinin de mensubu oldukları din ve düşünce ekollerine tabi olacak ama içinden çıktıkları kendi milletinin din ve ekolünü küçümseyen kalitesi bozulmuş olan yerlilerden veya zaten kendilerine yakın olanlardan (Yahudiler Masonlar vs. gibi) kendi seçtikleri kişilere devleti teslim edip masrafsız askersiz sömürge ederler. Türkiye bir Sömürge valiliği devleti idi ve bizim gördüğümüz devletin arkasında onları da yöneten bir müstemleke valiliği vardı. Hala da kurtulamadık. Çünkü bizler kurtuluş savaşı yapmadıkça asla kurtulamayacağımızı anlayana kadar işgalciler sizin gibi ve

İ. Naxxx gibi daha pek çok dalda adamlarını yerleştirmişler ve sizleri kendi milletimizde kusur arayıp düşman hesabına herkesin sizin dediğiniz gibi olmasını dileyen olmayacak dualara amin diyen zavallılar olarak çoktan devşirmiş ve milleti ifsat ediyorlardı. İ. Naxxx Müslümanlar arasında sadece bazı batı ekollerine bağımlı olanlar tarafından sevilir. Ben size onunla konuş derken size Yabancı istihbaratlara çalışırken ve danışman olarak bazen Alman elçiliğinde geldiğinden ve önemli Diplomatlar ile görüştüğünden dolayı dönen dolapları anlatabilir diye dedim. Siz onunla da din konusu konuşmuşsunuz. Tarikatlar konusunda söyledikleri yarısı gerçek öğretilmiş bilgilerdir. 

Şunu kesin olarak tekrar bildireyim. Aslı olmayanın kopyası olmaz.

Onun bahis ettiği düşmanın asıllarını gözlemleyip kopyaladığı tarikatlardır. Askeri idarede aslının kopyası olduğu için bir tek silah nasıl üretilir nasıl ve hangi savaşlarda hangi silahlar gerekir konularını düşünmek yerine silah fabrikalarına harcanacak parayı onlara verip onların silahları ile cephane bile üretmeden nasılsa savaşırsak cephaneyi onlar verecek gibi dünyanın en salak ve en ahmak askeri idaresi olarak vatan savunması değil milletimize Düşmanlarımızı sevmek ve doğal müttefiklerimiz olan birlikte olmazsak hem büyük devlet olamayacağımız hem de eritilip yok edileceğimiz durumun farkında bile olmayan ahmakları tayin Çevik Bir gibi kripto Yahudi'yi Afrika'daki barış gücüne komutan atayıp ona Türk diye güvenen Afrika mukabil istihbarat örgütlerinin tümünden batılılara maddi çıkar karşılığı kendi ülkelerine ihanet edecek ajanlar devşirmekte kullandılar. ve Afrika o zaman ki hallerden çok daha kötü hallere gelip kendi içinde bir birlerini yemeye başladı. Bir Türk generali hem ülkemize ve milletimize hemde yoksul ve fakir Afrika halklarına ihanet edip Mosad CIA ve MI 16 gibi örgütleri bir daha çıkarılamayacak şekilde yerleştirdi. 

Bana, kendi ülkemize ihanetinden ve ya gününü yaşamaktan başka bir şeye aklı ermeyen cahil ahmak Allah değil mezara tapan kripto ve devşirme komutanları sanki gerçek Türk komutanları imiş gibi savunan senin gibiler-in aslında acaba biz ne malız yahu diye düşünmeleri daha doğru olduğu halde her milletin avam tabakasının bizdekilerden farksız olduğunu anlatığım sözlerime dahi dikkat etmediğine göre bu cevapları ve yazılarımı tedavisi imkansızlaşmış beyin programı yabancı patentli mankurtlar olan size ve ya sizin gibiler-e değil. Hasarı tamir edilebilir olanlar ile hasara uğramamış düşüncelerine açıklık kazandıra bilmeleri için yazıyorum.

Çünkü maalesef kendi kafanızdaki düşüncelerin maskelediği hakikatleri ve bulandırdığı iç aleminizde Hak-ı bulmanıza da engel olan sürekli Müslümanları gıybet eden dil ve yazılarınızın sizi sağır sadece kendi milletimizi kınama alışkanlığınızı daha önce milletimizi adam yerine koymayanların alışkanlıkları ile benim o milletimizi insandan saymayanlara, Halk plajlara hücum etti vatandaş denize giremedi diye şikayet sözlerini baş sayfaya sekiz sütuna manşet atanların ülkemizi dışarıdan talimat ile yönetenlerine haklı eleştirilerimi anlayamıyorsunuz.

Not: Türkiye henüz İstiklal savaşını sürdürüyor. Henüz Kazanmış değildir. Bu yüzden şikayet ettiğiniz tüm olumsuzluklar henüz önceki işgalciler ile işbirliği halinde çalışan devlet yapılanması ve yeni olana karşı direnişleri ile kurtuluş savaşı verenlerimizi iftiralar tezvirler sahte suçlamalar ile işgalciler lehine susturma gayretlerinden kaynaklanmaktadır. Şikayet ettiğiniz yapılar boğazı alttan geçen geçitler üstten geçecek yapısı tamamlanmak üzere olan ipek yolu köprülerinin, tren ve otoyollarının ne işe yarayacağını düşmanlar sizden iyi bildikleri için Gezi olaylarında ve daha önceki ve sonraki sokak hareketlerindeki gibi hala sizleri kışkırtmak amaçlı yazılar yazıyorlar. Birinci boğaz köprüsüne oradan sadece zenginlerin arabaları geçecek diye itiraz edenlerinde asıl amacı Türkiye'nin gelişmesini durdurmaktı. O her yapıya bomba koyan ya da itiraz edip eski düzenin yargıçlarına iptal ettirenlerin bu ülkeye hangi kalkınma hizmetlerini yaptıklarını sayabilir misiniz. Hayır devrimciler yıkmak ve devirmek içindir. Bu yüzden her yapılan hayırlı işe kudur köpekler gibi saldırmaya programlanmışlardır. Kendinize yeni bir yer bulmanızı tavsiye ederim. Çünkü serseri mayın gibi ortalıkta dolaşanlarda ileride fitne çıkaranlar olarak tarihe geçirilebilirler.

A.D.Şimşek


9 Kasım 2014 08:58 tarihinde Grbuz Guvendag <gurbuz1943@yahoo.com> yazdı:
Sayın Ahmet Bey,
 
Sayın Ismail Nacar ,kardesimiz hayatını bu topluma tarikatların bir sirk düzeni oldugunu anlatmaya calısmakla  gecirdi.
Naksilik denen sey,Ada Imparatorlugunun,Emperyalist projesidir.Budist panteizmi,Babur Sahın dinler arası dialogu,Dinci bir tarikat olup bize geldi.
Panteizm nedir?Tanrı her yerdedir mantıgıdır.Maddeyi ve Insanı  hasa yüce tanrının bir parcası kabul etmek ,maddeyi tanrılastırmaktır.
 
Islam anlayısında Yüce Allah her seyi bilir,yaratır,yok eder ve yönetir.
Yüce Allah ın 99 isminden birisi de  ''Iyi yönetici '' olmaktır. 
 
Yüce  Allah insana akıl,mantık verdi.Bu kıl ve mantıkla maddeyi tanıyabilme
özelligi verdi.
Siz ,kırık plak gibi aynı sarkıyı söylüyorsunuz.
Ne diyorsunuz.TC yi kuranlar,yönetenler,TC ordusunun temeli,Davudcu,Mahfilci,Ada krallıgı,Kilise kontrolündedir.
 Kadınlar sünnet edilir,Burkaya  sokulur,ickiyi yasaklar ve herkese  din egitimi veririlirse,toplum cihad yapmıs olur  ve Müslüman düsmanı gruplar silinir
demek istiyorsunuz.
 
Bey efendi,Osmanlı da yukardakilerin hepsi vardı ve Osmanlı cöktü.
Arablar,Kuran-ı Kerimi cok iyi anlıayacak düzeyde,hic de ahlaken yükselmediler.
Mısırda ,El Ezher gibi dini bir Üniversite var.Mısır hala sıkıntıda.
Ipleri,Gayrimüslüm ve mahfillerin elinde.
Istanbul da her adımda camii var.Sehir de her kötülük var.
 
Sunu kabul edin.Emperyalizm,oyununu  oynadı,oynuyor ve oynuyacak.
Yaptıklarını da saklamıyor.
Lawrens onlar icin Kahraman bizim icin kötü adamdır.
 
Razzap,Iran icin bir kahraman bizim icin ise dokunulmaz insandır.
Razzab dokunulmaz.Iran bütün belegeleri ortaya koyar.TC yi zor durumda bırakır.
 
Kısacası,Emperyalizm gücü ile oynuyor.
Bazıları ,Aglama duvarı devletine bagırıyor.
TC ordu ve donanmasını zayıflatmakla gurur duyanlar bu devlete gücü
yetmez.
Adamların 4 Nükleer denizaltısı vardır.
Demir catısı var.
Radara yakalanmıyan  füzeleri var.
Bu devlete karsı olanlar,niye Filistini tanımıyorlar?
 
Emperyalizm,Kilise  var.Nasıl karsı cıkacaksınız?
 
Bakın ,Davudcuların rahipleri var.Paraları topluyor.Toplumuna ,halkına yardım ediyorlar.Bizden para toplıyanlar,halka yobazlık asılıyorlar.
Bu kafayla bu adamların karsısına nasıl cıkılacak?
Yaser Arafatın 10 milyar dolar serveti oldugu söylendi.
Kaddafi,dünya tarihinin en zengir 10 kisisinden birisi imis.
Petro Prensleri,100 milyarlarca servet sahibi.
Türkiye de fark varmı?
Devamlı dini kurumlara para toplanıyor?Hesabı varmı?
F grubunu bunun icin sikayet etmistim.
Bir ülkede iki tane devlet,ikitane maliye olmaz.
Toplanan bütün paraların hesabı Maliye de olmalı.
Kim ne kadar para toplamıs para nereye gitmis,bilinmeli.
Emperyalizm,Mahfiller,Talmutcular kötüdür.Tamam.
Fakat bunlar Güc odaklarından yönlendiriliyor.
Onların karsısına cıkabiliyormusunuz ?Ona bakalım.
Onların projelerinde piyon ol,kalk beni yönetenler kötü de.
Ne mantık ya.
Gur-Buz




On Saturday, November 8, 2014 1:36 AM, "Grbuz Guvendag gurbuz1943@yahoo.com [SiyasetMeydani]" <SiyasetMeydani@yahoogroups.com> wrote:


 
 Sayın Ahmet Dogan Simsek,
 
1950 de DP  iktidara geldi ve iktidara gelmesinde de  en önemli etken ,CHP nin
din üzerinde baskı yapmasıydı.Tam 64 sene oldu.
Ezan Türkceydi,Arabca oldu.Okullarda din dersi yoktu o kondu.
Özel iktidara  geldi Dini konudan dolayı yapılan sorusturmalar kalktı.
Su anda Sacının tek kılını göstermemek serbets oldu.
Birileri de gelecek,kızları ve kadınları  Burka ya sokacak.
Siz hala ,TC deki Islam i  yasam olmadıgı icin bunalımda oldugumuzu yazıyorsunuz.
Neymis,ülke de  Mahfiller,dönmeler,Ada krallıgı,kobvboylar,kilise ,Tasnak ceteleri
hakimmis.
 
Ada krallıgı,mahfiller,Kovboy,müslüman ülkeleri ,idare ettigini,Kudüs ü isgal ettigini,Filistinlilere bagımsız lık vermediklerini inkar etmiyorki.
TC inde ,onurlu Türklerin makam sahibi olması,güclenmesi  istenmiyorki.
Lawrensin Ortadoguyu ,ada imparatorluguna teslim ettigi bilinmiyen bir seymi?
Ismini hatırlamıyorum,Ada krallıgından güzel bir arkelog bayanın,Ortadogu
petrol sahalarını tesbit edip,sınırların buna göre cizildigide bir gercek.
 
Su an da da ,Isid in ,Ortadogu haritasını cizmek icin kullanıldıgı,Yeni Ortadogu planında,aslında  Davudcu olan fakat Müslüman görünen bazı TC siyasetcilerinin,Kovboy projesinde calıstıgı da bir gercek.
 
Özel ders verdigim bir delikanlının abisi,Ortadoguya gıda gönderen bir sirkette,Ortadogu müdürüymüs.Abisi bu sirketin fiyat oyunları ile paranın
bir kısmını ,Ada Krallıgı bankalarına yatırdıgını söylemisti.
Aslında ,Kırım dan göc bu aile,Davudcular la yakın iliskide olup,hep dinci
kesimleri desteklemistir.
Soner Yalcının efendi kitabı ilgincdir.
 
Ben ,ticaretle de ugrastım.Dürüst olursanız kazanma sansınız yok.
Türk toplumlarının ortak  kültürde  bir araya gelmesi de zor.Rus Carlıgı,
Orta Asya Türk toplumlarını her yönde parcaladı.Bu nu yaptıgını
inkar mı ediyor.Rusya nın cıkarı icin yaptı.Menfaatini korudu.
 
Kısaca,dev gücler ayakta,siz bu güclerin elini TC icinde kıracakmısınız?
Nasıl olacak?
Askere ,karakol yok,Dicle barajına para yok.
Lüks yapılar cok.
Kuzey Iraktan Kürtleri Urfaya getirip,Gap ta,Kürtlerin aracılıgı ile büyük
Aglama Devletinin kurulmasına hizmet edeceksiniz.
Neymis ,Davudculara karsı cihad etmis olacaksınız.
 
Bugün ,Urfada  Milliyetci bir arkadasın akarabasını vurdular.Cihad mı yapıyorlardı?
 
Yani ,Istanbulda
icki icenler suclu,Phaselisde ,Dünyanın en güzel yerine,lüks otel yapıp burda
icki icirmek sevapmı?
Irak a gelecek 1500 Coni asker icki icmiyecekmi?
Onlara ,müslüman kızlar servis verilmiyecekmi?
Güneydogu da radar kuran,Hristiyan askerler,icki icmiyormu.Bunlara bayan servisi yapılmıyormu?
Ortak pazar ülkelerinde ,genc kızlar serbest hareket etmiyormu?
''Avrupanın Gelecegi '' adlı kitapta  ,yazar,AB nin ,Romadan ,Vatikandan gelen
bir  miras oldugunu yazıyor.
Hem ,Vatikan cizgisinde olacaksın ,hemde AB ye cihad yapacaksın,kimi kandırıyorsunuz?
 
Hz. Muhammed,Kuran-ı kerimi teblig ederken onu yasadı.Ashab da yasadı.Toplum yüksek ahlaka ulastı.
Yöneticiler ,ahlaklı ,adil olmazssa ,halk serkes olur.
Yunus Peygamber hikayesi buna örnektir.Bir baba ,cocukları arasında adaletle yönetemez ise,cocukların bir kısmı cinayet bile isler.
Bir yönetim secim kazanmak icin adaletsizlik yapıyorsa,Milletin anasına  küfreden ne oldugu,Ermeni mi ,Rummu oldugu belli olmıyan bir is adamını
koruyorsa,küfürbazların cogalmasını ,yolsuzluk yapanların artmasını engelliyemez.
Hatay a Arabları yerlestirip,Suriye idealine ,Gap a Kürtleri yerlestirip,Büyük
Aglama Duverı Devletine hizmet etmekte olundugunu unutmayın.
 


On Friday, November 7, 2014 9:35 AM, "Yunus Kavik ykavik@gmail.com [SiyasetMeydani]" <SiyasetMeydani@yahoogroups.com> wrote:


 
Kıymetli Gürbüz Bey kardeşim
 
Tıpkı Yumurta-Tavuk ikilemi gibidir, Yöneten ve Yönetilen ikilemi
 
Bir hadis-i şerifte Yöneten Yönetilen İkilemi için ne buyuruluyor ?
 
الناس على دين ملوكهم  "En-nasü ala din-i mülukihim"    "İnsanlar Meliklerinin dini üzeredir."
 
Bu hadis-i şerif sizin savunduğunuz tezinizi destekliyor.
 
 
Ancak bir de yine Yöneten ve Yönetilen ikilemi ile ilgili yukarıdaki hadis-i şerifi teyid eden ama meselenin diğer vechesinden ele alan başka bir hadis-i şerif daha var.  Bu iki ayrı hadis-i şerifi bir arada değerlendirmediğimiz zaman mesele eksik ve aksak kalır. Mesele tek yönlü ele alınmış olur. 
Siz meselenin sadece bir boyutunu ele almışsınız. Meselenin diğer boyutunun da olduğunu hatırlatmak istedim.
 
 كما تكونوا يُوَلَّى عليكم   "Kema Tekunu Yula aleykum"  "Nasıl olursanız, öyle idare edilirsiniz"
 
İkinci aktardığım hadis-i şerifi teyid eden 2 ayet-i kerimeyi de meselenin daha iyi anlaşılması için aktarayım.
Rad Suresi 11 nci ayet
إِنَّ اللّهَ لاَ يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّى يُغَيِّرُواْ مَا بِأَنْفُسِهِمْ
"innallâhe lâ yugayyiru mâ bi kavmin hattâ yugayyirû mâ bi enfusihim"
Gerçekten Allah, kendi nefis (öz)lerinde olanı değiştirip bozuncaya kadar, bir toplulukta olanı değiştirip bozmaz
Enfal Suresi 53 ncü ayet
ذَلِكَ بِأَنَّ اللّهَ لَمْ يَكُ مُغَيِّرًا نِّعْمَةً أَنْعَمَهَا عَلَى قَوْمٍ حَتَّى يُغَيِّرُواْ مَا بِأَنفُسِهِمْ
"Zâlike biennallâhe lem yeku mugayyiren ni'meten en'amehâ alâ kavmin hattâ yugayyirû mâ bi enfusihim"
Nedeni şu: Bir kavim (toplum), kendinde olanı değiştirinceye kadar Allah, ona nimet olarak bağışladığını değiştirici değildir
 
 
"Kema Tekunu Yula aleykum"  "Nasıl olursanız, öyle idare edilirsiniz"   hadis-i şerifinden yola çıkarak Mehmet Şevket Eygi'nin 2013 yılında yazmış olduğu bir makaleyi, bu konudaki farklı bir yorumu dikkatlerinize sunmak için aktarmak istedim.
 
Selam ve Saygılarımla
Yunus Kavik
 
 
"Siz ne Halde iseniz Öyle İdare Olunursunuz"
Mehmed Şevket Eygi
24 Haziran 2013 Pazartesi 00:40

PEYGAMBERİMİZİN "Siz ne halde iseniz öyle idare olunursunuz" hadîsini bilmeyen, mânasını iyi ve doğru anlamayan bir Müslüman siyasetten doğru dürüst bir şey anlayamaz.
Türkiye'deki bugünkü sisteme ve düzene iyidir diyen bir Müslüman, siyaset konusunda sapıtmış, akları kara, karaları ak gören bir bilmezdir.
Bugünkü Türkiye, bundan 90 veya 60 yıl öncekinden daha iyidir diyen kimse mantık okumamıştır.
Bugünkü Türkiye eskisine göre daha az kötüdür diyen kimse ile tartışılabilir.
İslam'ı ve ilmihallerini bilmeyen Müslüman topluluklar, İslamî ve âdil bir idareye kavuşamaz.
Hz. Ömer'in adaleti edebiyatını yapan fasıklar, farz edelim Farukî bir idare geldi, onun aleyhinde bulunur ve kıyam ederler.
Beş vakit namazı terk eden ve çeşitli şehvetlerine uyan Müslüman bir toplum, namaza dönmez ve şehvetlerini dizginlemezse iflah olmaz, necat bulmaz.
Müslümanlar tek bir Ümmet olmaz, tek bir İmam-ı Kebire biat ve itaat etmezlerse zillet, esaret ve rezaletten kurtulamaz.
Müslüman bir toplumun iyi veya kötü olduğunu anlamak için seher vakitlerinde camilere bakmak gerekir. Camiler boşsa durumları kötüdür, dolu ise ve diğer öteki şartları da yerine getiriyorlarsa iyidir ve iyiye doğru gitmektedir.
Müslüman bir toplum zekatını Kur'ana, Sünnete, Şeriata, fıkha göre dosdoğru vermiyorsa fasıktır. Bu fıskı durduracak bir Ebubekir yoksa durumları çok yamandır.
Müslümanlar İslam'ın şartlarının çoğunu yerine getirseler ama emr-i mâruf ve nehy-i münker farzını tatil etseler, kesinlikle iflah olmazlar.
Bu ülkede yüz bin cami var. Bunların yüzde kaçının mihrabında, minberinde, kürsisinde; alim, fakih, muhlis, muttaki, icazetli, Peygambere (Salat ve selam olsun ona) irtibatlı gerçek imam bulunmaktadır? Kaçta kaçı namaz kılma memurudur? İslamî kurtuluşun, salahın, felahın, necatın bununla da büyük ilgisi vardır.
İslam ilim, irfan, müsbet kültür, hak medeniyet dinidir. Bunlar alfabe, yazı, okuma, eğitim ile olur. Bir İslam toplumu İslam ve Kur'an yazısıyla okuma yazma bilmiyor, atalarının mezar taşlarındaki elifleri mertek sanıyorsa, bu cehalet karanlığı içinde yolunu bulması çok zor olur.
Kur'an edebiyatı yapan, lakin Kur'anın kesin emirlerini yerine getirmeyen ve kesin yasaklarından kaçınmayan Müslüman bir topluluk fasık ve facirdir.
İslam en yüksek ahlak dinidir. Ahlaksız bir Müslüman düşünülemez. Bir İslam toplumunda ahlak fesadı varsa durum çok vahimdir.
Cahillerin ve ehliyetsizler Kur'anı kendi re'y, heva ve hevesleriyle yorumlayıp ondan yanlış manalar ve hükümler çıkarttığı bir İslam toplumunda birlik ve beraberlik olmaz ve onlar zilletten izzete, esaretten şer'î hürriyete yükselemez.
İlmi, irfanı, tahsili, birikimi, tecrübesi tek başına doğru yolu bulmaya yeterli olmayan bir Müslüman, kendisine rabbanî bir rehber bulmaz ve ona biat ve itaat etmezse, onun rehberi ve mürşidi şeytan olur ve Mevlasını değil,  belasını bulur.
İçlerindeki beyinsizleri, din sömürücüsü eşkiyayı, zekat uğrularını, sahte şeyhleri, haram rantçıları, Ümmet bölücülerini, muslih postuna bürünmüş müfsidleri, Altın Buzağı'ya tapanları bertaraf edemeyen  Müslüman bir toplum berhava olur
 
 

 
7 Kasım 2014 08:32 tarihinde Grbuz Guvendag <gurbuz1943@yahoo.com> yazdı:
 Kıymetli Yunus Kavik Bey,
 
Bir toplumda ,toplumun önderleri sevkat,ahlak,adalet den uzaksa,siz topluma nekadar cok ,maneviyat egitimi verin ,ahlaklı bir toplum olusturma sonucuna
ulasamazsınız.
 
Camilere gittigimde ,imamlar konusuyor da konusuyor.
Bunun yerine toplumun dini liderleri,yöneticilere sen surda hatalısın.Adil degilsin.Surda yalan söyledin.Toplumun hazinesini adamlarına peskes cekiyorsun dese,toplumda manevi acıdan daha büyük basarı saglar.
 
Fatiha Suresinde ,Sadece,alemlerin ve insanın yaratıcısı sahibi   Yüce Allah övmek ve övülmeye laiktir tefsiri var.
Cevremizde bazı kisiler var.Kendi düsüncesine tapıyor.Dinlemiyor.Arastırmıyor.
Onlar icin varsa yoksa,Duvudcular var her seyi onlar yönetiyor.
Yalcın Kücükte bu mantık vardır.Musacılar a tapar.Her tasın altında onları arar.
 
 
Meselenin özü burda.
Insan ,kendine tapmıyacak,günese,hatibe ,yalan söyliyene ,hırsıza tapmıyacak.
Allah nedir? Yaratıcıdır.Var  edendir  .Yok edendir.
Bizler ,onun yarattıgı varlıgız.
Tabiat da Allah ın yarattıgı varlıktır.
Insan,tabiata uyumlu yasama ve düsünme imkanına sahiptir.
Kuslar da kendilerine göre  dünya  yasama imkanına sahiptir.
Bazıları,Allah her yerde derler.Bence yanlıs.Bu panteist bir yakasımdır.
Tarikatlarda,Yunan ve Hint Panteizminin yoluna sapmıslardır.
Yüce Allah ,her seyi bilen ve kontrol edendir.
Ibn-i Arabi de bunu görürüz.Islam ı cok bilir ,kendisinin Budizm anlayısındaki gibi Yüce Allah a ulastıgını zanneder.Panteizm e gider.
 
Bir dini örgüt liderini izliyorum.Yüce  Allah söyle yapar,söyle karar verir gibi
laflar ediyor.Yoldan cıkmıs.
 
Hic bir ahlaki degeri olmıyanlar,Cihad yapacaklarmıs.
Kömür ocaklarında ölenler de  düsmana karsı   cihad mi yapıyor?Allah rahmet
eylesin,coluk cocugunun rızkı icin cihad yapıyor.
 
Konfücyus ne diyor,Önder adil olursa ,teba serkes olmaz diyor.
Önder calarsa,halk ta soyar.
Önder ,iktidar ve servet icin  yolsuzluga batarsa ,yönetilenlerde  eskiya olur.
Efendim ,tarikata gidilirse ,ickiden kurtulunurmus.
İcki icmek ,Islam da yasaklanmıstır.Bunu anlatırsın.
Tarikat büyü yerimi?
 
Kısacası,Müslüman olmak öyle kolay degil.
Gördügüm kadarı ile Paracı Rahipler,halkı din ile ezip,Yönetenleri de serbest bırakıyor.
 
Yönetene sen surda yanlıs yapıyorsun deyip,yöneten dogru yola ,dogru davranısa itilse,genclerde ,halk da dogru yola gider.
Ne kadar cok din, iman  dense ,yönetenler,dogru olmadıkca ,toplumun ahlaklı davranıs icine itilmesi zordur.
 
Arablara bakın.Onlar Kuran-ı Kerim i bizden daha cabuk ögrenirler ,daha cabuk
okurlar.Oralarda ahlak yüksekmi?
Halbukisi,Hz.Muhammed, ve onun ashabının yönetiminde ,ahlaklı yönetim oldugu icin halk da ahlaklı idi.
 
Yönetimde Adalet yoksa,onun etrafında da adaletsizlik ürer.Eskiyalık cogalır.
 
Gur-Buz


On Friday, November 7, 2014 12:04 AM, "ahmet dogan Simsek ahmetdogan.simsek@gmail.com [SiyasetMeydani]" <SiyasetMeydani@yahoogroups.com> wrote:


 
Sayın Gürbüz Bey
Sizin le anlaşamadığımız şey nedir biliyor musunuz?
Siz insanların kötü taraflarını sayıp döküyor ve ahlaki ve diğer ilişkilerdeki ili yüzlülüklerini sahtekarlıklarını sürekli tekrar ediyor. 
Ve bu yazınızı da şu doğru sözler ile bitirmişsiniz.
Kısacası,Dürüst ,ahlaklı olmıyan insan lar cihad yapamaz.
Evet buda doğru.
İngilizler düzeni öyle kurmuşlardır ki. Hiç açığı olmayan kişiler kritik yerlere gelemezler ve getirilmezler. Getirilmişler ise namuslu oldukları için değil o işi ilerletmeye geliştirmeye yeterli kabiliyeti olmadığı için getirilmiştir. Siyasette veya ticarette ilerlemek için kabiliyetli birisi isen namuslu görünmemek zorundasın. Ta ki karar verecek makama gelene kadar. Geldiğin zamanda namuslu isen oraya gelene kadarki görüntünden seni namussuz ilan ederler gene yakanı kurtaramazsın. Bu yüzden bu ülke için cihat edenler.
Yönetimin aslında bir kanalizasyon durumunda olduğunu bilerek o pislik lağım kanalizasyonuna girecekleri için pislik içinde olurlar ve pislik olmakla suçlanırlar. Cihad edenlerde bunu göze alarak girip pislik içinde kalsalar da kanalizasyonun yönetime akmasını önlemeye çalışırlar. Bunu önlemenin başka bir yolu da yoktur. Lağımı ortadan kaldırmak isteyen o pisliğin içine girecektir. Bunun için Ziya Paşanın meşhur sözün de, ayinesi işdir kişinin lafa bakılmaz der. 
Siyasi alanda temiz adamların partisini kapatır ve birde
kirli (suçlu) ilan ederler. Eğer bir siyasiyi suçlayacaksan kirli diye değil yaptığı işlerinden dolayı suçluyacaksın. Pek çok siyasi kirli diye iftiraya uğrar. Kumpaslara düşer.dokunulmazlığı olduğu için dokunulamadığı
zannedilir. Halbuki diğer seçimde seçilemeyince dokunulmazlığı kalmaz. Madem suçlu derhal yargılanıp ceza aması gerekir ama bu yapılmaz. Çünkü aslında kirli değildir kumpas kurulmuştur. İkincisi mahkemeye çekilir ise beraat eder ve iftiracılar ortaya çıkar bu yüzden artık ona dokunmak iftira edenlerin kendi zararınadır. 
Halk da kirlenmiştir. İster istemez faize sucuk sosis diye domuza, sokaktaki kadınların eskiden kerhanede bir ancak okadar açılan açıklığı yüzünden göz zinasına bir de kınamak ilegıybete bulaşmışdaha bir sürü şeylerden kirlenmiştir. Yılbaşlarında kumar oynamak ve kumara alışmak sanki helalmiş gibi halk her pisliğe bulaşmışve bu yüzden ahlakende çökmüştür. 
Yani pislik kurulu düzenin içinebağlanmışbir sürü lağımdan gelmektedir. Farkında değilizdir ama hepimiz kirlenmişizdir. İnsanların % 90dan fazlasıyalan söylemem diyemez. Derseo dediğide yalan olur. Yalancıdan müslüman olmaz.  Ama lağım kanalından yaşayanlar için kirlenmiş olmak artık suç değildir. Lağım kanalında ise kirlenmemek mümkün değildir.
İşte bu şartlar altında bu durumu düzeltip İngilizlerin kurduğu içimizdeki Yahudilerin masonların uyguladığı düzeni temizlemek için bu pisliğe batmayı göze alanlar Mücahittirler ve Cihad etmektedirler hemde gerçek büyük bir cihat.
Bu yüzden alıştırıldığımız mentalite'yi terk edip bu pislik nasıl temizlenir diye düşünmek ve temizlemek için kirlenmeyi ve kınanmayı kabul etmek gerekecektir.gerekmektedir ve bunu da kirli diye suçlanan siyasilerden bazıları kefenini giyerek ölümüne dövüşmek üzere lağım kanalına girip temizlemeye çalışacaktır.
Siyaset dürüst insanlar için çok zor bir iştir.
Selamlar
A.D.Şimşek


6 Kasım 2014 19:54 tarihinde Grbuz Guvendag <gurbuz1943@yahoo.com> yazdı:
 Kıymetli Ahmet Bey,
 
Canakkalede ,Ada krallıgına karsı  250 bin cogu aydın yedeksubay sehit verdik.
Abdülhamit döneminde yetismis Aydın kitle I. dünya savasında yok edildi.
TC de hic Ada Krallıgına karsı düsmanlık varmı?
Helal olsun bu adamların politikasına.
Kıbrısı isgal ettiler.Orda yasıyan Müslüman lar Ada krallıgına hayrandır.
Hindistan ı sömürdüler onlar da ,Ada krallıgına saygılıdır.
Demekki bu krallık acıtmadan sömürüyor.
 
Mekke ,Medine vahabi isgalinde ,hep gündeme Kudüs gelir.
Yezid ,Peygamber torununu ve imamlar katletti,Yezid  ve yezidilere  onun takipcilerine hic düsmanlık yoktur.
Ortadogu haritasını,kavga cıkaracak sekilde cizdiler ,Ada Krallıgına laf yok.
Aglama duvarı devletini ,Ortadoguda ,Arabları kontrol etsin diye kurdurdular.
Isid,Aglama Duvarı devletini korusun diye kuruldu.
Su beyne bak.
Kısacası,Dürüst ,ahlaklı olmıyan insan lar cihad yapamaz.
Gur-buz


On Wednesday, November 5, 2014 7:24 PM, "ahmet dogan Simsek ahmetdogan.simsek@gmail.com [SiyasetMeydani]" <SiyasetMeydani@yahoogroups.com> wrote:


 
Sayın Gürbüz Bey 
Bazen doğru şeyler söylüyorsunuz ama bir türlü görülmesi gerekeni görmüyorsunuz.
Türkiye Bir İngiliz sömürgesi olarak kuruldu. Mekteplerde okuduklarımızda masal tarih diye bildiklerimizde ekleme ve çıkarmalar da dahil gizlenenleri ile birlikte masal halinde. Zaten kurucu idare böyle olmak ve asla ayıltılmamak üzere sürekli afyon gibi kafa karışıklığı veren bilgi bombardımanı tutulmuşuz. 
Böyle bir durum bilinçli oluşturulmuş ve temiz insanların içine giremeyeceği bir lağım kanalizasyonları ortamıdır. 
Temiz insanlar bu kanalizasyonları içine girmeden temizleyemezler. Temizlemeye çalıştıklarında da dışarıdan tankerler ile lağım getirilip temizlediğiniz yere boca ederler. 
Bu ortama karşı savaşabilmek için bir kendininde pislik ve çıkarcı bir kişi olduğuna sistemin görünmeyen patronlarını inandırmak zorundasın. Bunun içinde başlangıç da öyle davranmak zorundasın. Daha sonra öyle davranmazsan başlangıç da ki davranışlarından saldırıp seni indirirler. Onların dediklerini yapmazsan Gezide vs de olduğu gibi sizi indirmek için her şeyi yaparlar suikastlar yaparlar. Bu suikastlarda iftiralar atarlar. Evinde bilmem kaç milyar dolar bulundu derler kimse bir milyar doların kaç kamyon ettiğini bir kaç milyarın bir eve sığmasının imkansız olduğunu düşünmez. Düşman güçlerin çıkarları aleyhine kendi bölgenden daha önce zaten senin olan ucuz petrol almak istersin. Bunun için örtülü ödenekten yüklü paralar rüşvet olarak o pertrol olan ülkelerin yetkililerine banka işlemi görmeden verilmesi lazımdır. İçerideki hainler bilir ve basarak seni düşürmek isterler çünkü açıklamak pek çok başka dert açacağından açıklayamayınca adını hırsız yaparlar. Daha binlerce oyunlar vardır. Bunları İsmail Nacar Gayet iyi bilir. Türkiye gibi İngiliz Sömürgesi şimdiye kadar İsraile hizmette kullanılan kendi halkı aç ve yoksul hemde savunacak kadar bile cepanesi hiç olmayan bir ülkede zannetiğiniz gibi sivil bir iktidar barınamaz. Eğer barınıyorsa görünen ve görünmeyen yüzü ile devlet topyekun bir savaş vermektedir.
Hemde yedi düvele değil belki çok daha fazlasına  
Selamlar 
A.D.Şimşek

5 Kasım 2014 18:35 tarihinde Grbuz Guvendag <gurbuz1943@yahoo.com> yazdı:
Sayın Ahmet Bey,
 
Bugün Ismail Nacar Beyle görüsütüm .Sizinle yazısmam dan bahsettim.
Fakat o,yazdıgım ''Paralel Islam '' ifadesini begenmedi.Yanlıs olmus dedi.
Paralel  Din demeniz gerekir dedi.
Islam yüce bir ifadedir,fakat herkesin dini ,mezhebi ,inancı farklı olabilir diye
ifade etti.
Ben de buna katılıyorum.
Fakat ,su fikrimde  hemfikiriz gibi.
 
Ada krallıgının  ''Ortadogu petrollerinin '' yolunu acan Lawrens ,bu krallık icin
bir Hero-Kraldır.
Ülkesi icin ,ahlaksızlık bile yaptıgı söylenir.
 
Her toplum da ,kahramanlar vardır.ıstanbulda ,bazı semtlerdeki ,yankesici,dansöz
oynatıcı,hırsızlık yapan toplumlar da ,calmak ,dolandırmak onlara göre normaldir.Onların Hero -ları kralları,iyi yakalanmıyan soygunculardan cıkar.
Seytan a tapan  toplumlar da ,Yüce Allah a tapamazsınız.Dıslanırsınız.
Kuduse hakim olan toplum da ,Mescidi Aksayı savunamazsınız.
Adamlar vatanlarını koruyor.
Biz ,rüsvetcileri,yalancıları ,dolandırıcıları ,millet malına göz koyanlarımı savunacagız.
Dogrularımı.
Dürüstlerimi
iyilik yapanlarımı?
 
Karar verelim.
 
Gur-Buz 


On Wednesday, November 5, 2014 5:24 PM, "Yunus Kavik ykavik@gmail.com [SiyasetMeydani]" <SiyasetMeydani@yahoogroups.com> wrote:


 
Ahmet Bey
 
Hariciler benzetmenizde yine yanılmışsınız.
Hariciler ilk başta Hz.Ali'nin (k.v) yanında idiler. Onu hakeme zorladılar. Daha sonra pişman olarak vaz geçtiler. Hz.Ali'yi (k.v) de vaz geçirmeye çalıştılar. Hz.Ali (k.v) vazgeçmeyip de sözünde durunca o zaman O'na muhalefet etmeye ve O'nu tekfir etmeye başladılar.
 
Oysa ben taaa başından beri patlak lamba iktidarına muhalifim. Hiç bir zaman onların yanında yer almadım. Hiç bir zaman zik zak çizmedim. Hiç bir zaman da patlak lamba iktidar mensuplarını tekfir etmemekteyim.
Hariciler gibi kaypaklığım , dönekliğim vadinden dönmem yoktur.
Ben patlak lamba iktidarını hakeme gitmeye de zorlamıyorum.
Ta başından beri patlak lambanın muhaliflerine muhalifim. patlak lamba muhaliflerini de tekfir etmiyorum.
Ne patlak lamba iktidar mensuplarının ne de Onun karşısında yer alan muhaliflerinin haricilerin yaptığı gibi kanlarının helal olduğunu söylemiyor. Kellerini talep etmiyorum.
Hariciler gibi iktidara karşı silahlı kalkışmaya da başvurmuş değilim.
 
Boşuna çırpınıp durmayın beni hariciliğe yamamak için. Benim hiç bir cihetten haricilerle ortak yönüm bulunmamaktadır.
İktidara muhalifim diye zorlama yorumlarla illaki beni bir fırkayla benzerliğimi bulmaya çabalaman beyhude çırpınışlardır.
Saçma sapan benzerlikler kurgulamakla, bomboş malayani lakırtılarla ha bire çamura gömülmektesin.
Bırak bu tezviratları. Çamur sıçratmaları
Beni söylediklerimle ele al sadece.
 
Selamlar
Yunus Kavik
 

 
5 Kasım 2014 14:09 tarihinde ahmet dogan Simsek <ahmetdogan.simsek@gmail.com> yazdı:
Sayın Yunus Bey
Cevaplar mavi eğik yazı ile sizin yazınızın satır aralarındadır. 
Sizin yazınız ise belirginleştirmek amaçlı sarı ile renklen dirilmiştir.

5 Kasım 2014 11:36 tarihinde Yunus Kavik <ykavik@gmail.com> yazdı:
Ahmet Bey
 
Siz haricileri eksik tanımlıyorsunuz.
Hariciler sadece siyasi bir hareket değildir.
Onlar aynı zamanda Hz.Ali'yi tekfir etmekle itikadi yönden istikametten sapmakla bidat ve dalalet fırkasındandır.
Bunu bende biliyorum. Ama kesin hüküm Allah tarafından verilene kadar onlar Hz. Aliye ve dolayısı ile bizlere Müslüman olarak, İslami içtihat edip bu yönde kanat hasıl olduğunu ve bu içtihat ile karar verdiklerine inanıyorlar. Müslümanların 73 fırkaya ayrılacağı ve içlerinden sadece birinin Fırka-i Naciye olup diğerlerinin kaybedeceğine dair kaynaklardan kendimizi kolayca tenzih etsek de diğer fırkaların tümü de böyle yapmaktadır. Bu nakil doğru ise hepimizin kendilerimizi tenzih edişimiz son karar verilene kadar sadece böyle zandan ibarettir. Bu yüzden kamil insanlar 
Cihan der cennet bizim. Gitmeyince Süphan bilir demişlerdir. Allah dan en çok alimler korkar. Kişinin kendinden aşırı emin olmasında bazı tehlikeler de olabilir. Yalnız benim onların bu tarafı ile ilgilenmeyip uyguladıkları daha sonraki durum ile Hz. Aliyi savaş arifesinde yalnız bırakmaları ve desteği çekmek ile Muaviyeyi meşru halife karşısında verdikleri destekleme sözüne rağmen desteklemeyip yalnız bırakmalarında ki davranışları sözlerini çiğneme kısmı hariç sizin davranışınız ile çok benzerlik taşımaktadır. 
 
Bunlarla ilgili kanaatlerinizi izhar ederken onların sadece siyasi yönlerini öne çıkararak tekfirci yönlerini göz ardı ederseniz eksik ve aksak bir tespit yapmış olursunuz.
Onlar kılıçlar konuşmak üzere ikan siyasi kısmı belki düşünmeden inançları gereği öyle davrandıklarını söylediler. Sizde aynı şeyi söylüyorsunuz. Aradaki tek fark aynı şeyi siz Sünni olarak kendinizi tenzih edip istiklal savaşını yürüten kadroların yanlış yolda olduğuna hükmederek aynı içtihadı farklı bir pozisyonda durarak yapıp benzer fetva vererek yapıyorsunuz.Bilemiyorum gibi bir şey de söylemiyorsunuz. Onlar kendi içtihatlarından sizde kendi içtihadınızca sorumlusunuz. 
 
Siyasi muhaliflik müslümanın itikadına imanına halel getirmez. Ama tekfircilik kişinin imanını kemirir.
Bu ayrım bu nüans çok önemlidir.
Evet gerçekten çok önemlidir. Ama sadece siyasi konuda değil  iki yada daha fazla fasık arasındaki bir davada kısmende olsa daha haklı olan fasığa saldırmak diğer daha haksız ve hen dine biri kavmiyetçiliği biride İslama muhalefeti ile daha zalim davranan, dolayısı ile daha haksız olanlara değilde sürekli divanında durduğumuz ve her hareket ve sözümüzle kesin karar davası için video kayıtlarından daha gelişmiş sadece görüntüyü değil kalbimizdeki duygular ile zihnimizdeki düşünceleri de kayıt etmekte olan katiplerin olayı zaten seyir etmekten bir an dahi gafil olmayan Allah'ın huzurunda hesabını zor vereceğiniz haksız olması muhtemel bir duruma düşüyorsunuz.  
 
Siz mevcut hükümetle islamı eşitlediğiniz için , sanki mevcut hükümete muhalefet islama muhalefetmiş gibi zırvalamaktasınız. Mevcut hükümet yok olmakla islam yok olmaz.  İslam Adem (a.s) dan taa kıyamete kadar daima payidar olacaktır. Her devirde islamı ayakta tutacak bir ümmetin yeryüzünde mutlaka bulunacağı vadedilmektedir.
Bu konuda bu vaad nedeniyle benim hiç bir endişem bulunmamaktadır.
Biz Müslümanlar ve topyekun İslam alemi Osmanlı imha edildiğinde esir alındık. Bu güne kadarki halimiz Filistin de ki Yahudi esirlerinin, ve dünyadaki bütün Müslümanların kendi devletlerini perde arkasından esir almış yöneten ve Müslümanlara göz açtırmayan silah yaptırmayan savunma hakkı tanımayan maliye ve ticaretlerini hem faize bağlayıp hemde iş kurup büyütmelerini sadece haramı umursamayanlara ama yinede sınırlı olarak açıp ora halkını haramzadelere özendirip verdikleri eğitim ile çocukları kafirleştiren ve kalkışmalarını o halkın ordularını kendilerine bağımlı hale getirdikleri için kendi orduları ile başlarını ezen mevcut düzende, bizlerde farklı durumda değiliz. Çocuklara kuran öğretmeyi yasaklayıp baş örtmeyi yasak kıçını açmayı serbest bırakan dünya düzenine karşı halkımızın yıllar yılı sadece ehven-i şer olanı seçişi sayesinde ve dünyadaki değişiklikler fırsatı ile bu günlere gelmiş bulunuyoruz. Ağır anlaşmalar ile yapılmış yüz yıllık esaret anlaşmalarını başka türlü savaş imkanımız kalmadığı için siyaset alanında Demokrasi zarureti içindeki durum sayesinde yasakları bir bir kırarak ilerlemeye çalışıyoruz. Bu yüzden mevcut hükumete, kurulu düzeni değiştirmeye kalkıştığı için. Hem dış güçler hemde onlara yıllardır uşaklık ve Müslümanlara saldırmakta köpeklik ederek elde ettikleri makam mevki ve servetleri azalan sözde vatandaşların nasıl hep birlikte saldırdıklarını görüyorsunuz. Aynı koroya farklı nedenler ilede olsa saldırmanız aslında belki elli yıl daha sürecek Müslümanların istiklal savaşına karşı bu saydıklarımız ile aynı safta bulunmanın dahi sonuçlarını siz benden dahada iyi gesap edebilirsiniz.
 
Ayrıca bu hükümet islamı temsil etmemektedir. Tağuti ve şeytani şirk düzeni demokrasinin ihyasında olan demokraik laik bir hükümettir. Kendileri bireysel olarak müslüman olsalar bile hükümet olarak müslümanları değil laikleri temsil etmektedirler. Çünkü hakimiyeti Allah'a değil yaratılmış olan beşere (çoğunluk denilen sahte ilaha) tevdi etmektedirler. Diğer bir ifadeyle hevalarını ilah edinmektedirler. 
Eğer dediğiniz gibi olsa idi Hükumeti Türkiye de bitirip önleyemeyen Haçlılar ve siyonistler bunların gizli gündemi var bunlar aslında laik düzeni yıkıp din devleti dinci gerici devlet kurmak istiyorlar diye içeride ve dışarıda feryat edip duruyorlar. Neden birden uykudan uyanmışlar gibi Mısırda seçilen Müslüman kardeşleri derhal ve kanlı bir şekilde devirip Kıpti olduğu söylenen Sisiyi diktatör olarak getirdiler. Neden Suriyeyi karıştırıp bunu da Türkiye halletsin diye Türkiyeyi Suriye'ye çektikten sonra Esat'a en modern silahları ve Rus desteği sağlayıp Türkiye'yi bozguna uğratıp Osmanlı gibi bu seferde şehir şehir bölmeyi ve İsrail imparatorluğunun eyaletleri haline getirip başını kaldıranı diğerleri ile bastıracak bir düzen kurmaya çalışıyorlar. Bütün batı ABD si İsrail'i AB si İngiliz'i NATO su ile Türkiye'nin karşısında yer alıp Gezi olaylarını yıllardır hazırladıkları Cemaat vatan satıcılar mafyasını ve daha yeni CHP ve BDP yi kullanıp PKK'nın da Kobaniye geçmesi ve havadan silah yardımı ile orada Kanton devletler kurup Türkiye Barzani birleşmesi ile ortaya çıkacak petrol ve endüstri devi bir Türkiye, Kürt federasyonu korkusu ile çeşitli yalan haberler ile dünyayı Türkiye düşmanlaştırıp belkide doğrudan dış askeri müdahale etmeyi düşünüyorlar. Nedenlerden sadece bir tanesini söyleyeyim. Sovyet tehlikesi kalkınca NATO varlığını sürdürme kararı aldı ve yeni düşman konsepti olarak İslam ülkelerini dolaylı İslam terörünü doğrudan düşman ilan etti. Neden İsrail tam bu hengamede Mescidi Aksa'yı Müslümanlardan temelli almak gayretine girişti. Çünkü bu domuz bağından kurtulursa Bir daha Mescidi Aksaya dokunamayacak.
 
Ben hakimiyeti yalnızca Allah'a hasreden , sahte çoğunluk ilahlarını , tağutları reddeden istikamet sahibi olan topluluklarla beraberim.
Bunun dışındakilerle beraber olamam.
Bu sizin kuru iddianız.Eğer öyle olsa idiniz her ne oluyorsa o öyle takdir ettiği için oluyor.La havle ve la kuvvet illa billahil Aliyyül Azim der ve akmakta ve işlemekte olan ilahi iradenin içinde bana ne yapmak düşüyor diye nereden savaşa katılıp hak ve hakikati savunurum diye düşünür. Bulamaz iseniz susar Allah'ın işine ve dünya Müslümanlarının dualarının tam tersine benlik davasına düşmezdiniz. (Bilmeyenler için La havle, en küçük bir hareket kesiti ve ya refleks yoktur. Vela Kuvvete, O refleks ve ya hareketi oluşturabilecek bir kuvvet de yoktur. Yani yaprağı rüzgar kıpırdatıyor sansanız da ondaki kuvvet Allah'ın iradesidir. Bu sözleri Ahmet söylüyor, Yunus söylüyor, deseniz de aslında İki kişi yan yana gelince üçüncüsü olan Allah (ayet) onların dilinden rububiyeti gereği bazı pasajları bildirmektedir. Hikmetiile dilde söz başta düşünceyi yaratan odur. İlla billah. Her şeyi halk eden (yaratan) Allah dilimizdeki sözden parmağımızı kıpırdatmaya kadar bizim talebimiz ile eş zamanlı yarattığından biz o şeyi kendimiz yaptık zannederiz. Ayetlerden örnekler. O dilemeden siz dileyemezsiniz. 
Sen atmadın o attı.)   
Bu temel ilkem çerçevesinde tağuti ve şeytani şirk ve küfür düzenini ihya eden patlak lamba iktidarının zihniyeti ile onun karşısında yer alan her türlü laik, kemalist, ateist, deist, marksist, Kürt veya Türk ırkçısı ne kadar islam düşmanı taife varsa bana göre eşittir ve hiç bir farkı yoktur.
Bazı fasıklar bir çocuğu öldüreceklerin de, onu kurtarmaya çalışan bir binamaz kişiyi eşit görüp dokunmazsanız. sizde canilerden olursunuz. Bu Müslümanlar nasıl kurtulma savaşı verip kurtulabilirdi hesabını öbür tarafta verirsiniz. Bu rüya aleminde test edilmekte olduğunuzu dahi henüz fark etmemiş iseniz. İnsanlar uykudadır ölünce uyanırlar  
Ben tüm birbirine muhalifmiş gibi duran tüm bu unsurları terazinin bir kefesine kor öyle değerlendiririm. terazinin diğer kefesine de hakimiyeti yalnızca Allah'a hasreden , sahte çoğunluk ilahlarını , tağutları reddeden istikamet sahibi olan toplulukları korum.
Hak ve batıl mücadelesinin bu iki topluluk arasında cereyan ettiğine inanırım.
Bu sizin zannınız Peygamberin safında bahçelerini korumak niyeti ile savaşıp şehit olamayan da vardır. Düşmanın için istihbarat almak için Papazlık yapan ve fark edildiğinde öldürülen şerefli şehitlerde vardı. Siz asla gökten açık bir vahiy gelmedikçe harekete geçip kıramadığımız zincirleri kemirmek ile imanını canlı tutanlardan biri olamayabilirsiniz. Dünyada şeriat savaşları yoktur. Hak ile zulüm, haksızlık ile adillerin hak savaşları vardır. Bunların kıyafetleri bir birine benzer şekilde karışmıştır Müminin kalbinde imanın gereği hak ve batılı ayıt eden bir Mehdiyet damarı vardır. Haksızlara ve zalimlere karşı savaşmak, eli ile, dili ile hiçbirine gücü yetmiyor ise kalbi ile karşı çıkmaktır. Buda yok ise imanın tecellisinden acaba ne vardır.Çünkü bunların imandan olduğu bildirilmiştir.
Patlak lamba zihniyetini da bu batıl topluluklar zümresi içerisinde değerlendiririm.
Sizin neyi nasıl değerlendirdiğiniz-in önemi yoktur. Önemli olan Maliki yemmid din olan Allah'ın nasıl değerlendireceğidir. Size Peygamber tarafından sen ne düşünürsen doğrudur isabetlidir diye cennetle müjdelenen on birinci kişi olmak şerefimi verildi ki bu kadar düşüncelerinizden eminsiniz. Allah dan en çok alimler korkar. Rabbim ilmi artır de diye ayetle emir olunduk. Resulullah efendimizde Faydasız ilimden Allah sığınmaktan ve Ya Rabbi zulüm etmekten ve zulme uğramaktan sana sığınırım diye dua ederken biz nasıl zulüm etmediğimizden bu kadar emin olabiliriz. 
Bu nedenle senin bu hususta söylediklerin içi boş batıl şeyler olarak telakki ediyorum.
Bu sizin kişisel takdirinizdir. Bu fakir Allah'ın nasıl takdir edeceğini korku ve umut arasında, yarabbi zulmetmekten ve zulme uğramaktan sana sığınırım düşünceleri arasında yazıyorum. e
 
Selamlar
Yunus Kavik
Selam ve Saygılarımla
A.D.Şimşek
 

 
4 Kasım 2014 15:58 tarihinde ahmet dogan Simsek <ahmetdogan.simsek@gmail.com> yazdı:
Yunus Bey
Hariciler ile benzerliğiniz tekfircilik değil ululemre karşı çıkmak ile Meşru olanın meşru olmayan ile savaşı sırasında, meşru olmayana karşı durmak yerine, gayri meşruya destek olacak şekilde meşru olana karşı savaş ilan etmeye kalkışmasıdır. 
Hariciler de sizin dediğiniz gibi değil, kendilerini ayetler ile destekleyen en meşru ve en samimi Müslümanlar olarak tanımlayıp kabul etmişlerdir. Her hangi bir kavga yada savaşta taraflardan birine saldırmak tarafsızlık değil diğer tarafa destek vermektir.
Yani siz mevcut Türkiye şartlarında kafiri yoğun olan tarafa karşı Müslümanları korumak ve gelecekte İslamın adını sanını silmek için gayret edenlere karşı savaşan ülkenin iradesini seksen yıldır elinde tutan. Kuran kurslarını baş örtüsünü Ezanı yasaklayan ve Müslüman çocuklarını ölmüş bir komutanın ölüsüne ve heykellerine taptırarak İslamı gericilik ilan eden tarafa karşı kurtuluş savaşı vermeye çalışan ve epeyce yol almış ama netice almanın daha uzun yıllar alacağı meşru tarafa hakaret ve saldırılarınız ile onlara saldıran haksız ve zalim yerleşik putperest yapıya destek vermektesiniz.Hak ve batıl, mazlumla zalimin savaşı Adem As. dan beri devam etmektedir. Millete ve ülkeye zulüm edip geri bırakmış ahlakı şimdiki duruma getirecek kadar bozmuş yapıya sesiniz pek çıkmıyor.Adeta diğer tarafa hakaret ile zalim tarafa müttefik olup, yağ çeker bir durum sergiliyorsunuz. Bunu fark edemeyişiniz ancak basiret körelmesi ile ve ya başka bir iki şeyle izah edilebilir. İnşallah başka şeylerden değildir.
Selamlar
A.D.Şimşek

4 Kasım 2014 14:46 tarihinde Yunus Kavik <ykavik@gmail.com> yazdı:
Ahmet Bey
 
Kaç kez yazdım. Ancak hala aynı türküyü söylemektesin. Benim duruş ve düşünüşümü Hz.Ali (k.v) dönemindeki haricilerle irtibatlandırmanla ilgili olmak üzere cevabi mahiyette reddiyelerim bir kulağından girip diğerinden çıkması karşısında taaccüplerim ve teessüflerimi bildirmekten başka ne yapabilirim ki.
 
Haricilik bir nevi tekfircilikle eş değerdir.
Tekfircilik bir müslümanı küfür ve kafirlikle itham etmektir.  Hatta bir müslümanı münafıklıkla itham etmek de bu nevidendir.
 
Böylesi çirkinliklerden Allah'a (c.c) sığınırım.
Bu güne kadar Pensilvanyalı F.G. dahil olmak üzere hiç bir müslümanı asla ne münafıklıkla ne de kafirlikle itham ettiğimi hiç kimse iddia edemez. Böyle bir sözümün mevcudiyetini ispatlayamaz. Bu konu benim en hassas olduğum konudur. Bu nedenle lafımı 40 ölçer 1 biçer öyle söylerim. Hiç bir müslümanı ima yoluyla bile olsa asla münafık ve kafir olduğunu belirtmem. Asla.
 
Patlak lamba iktidarına ve iktidar mensuplarına hem zihniyet ve hem de şahsiyet olarak şiddetle karşı olmama ve muhalefetime rağmen asla eski başbakan şimdiki Cumhurbaşkanı olsun sair parti ve hükümet efradı olsun asla münafık ve kafirlikle itham ettiğimi kimse söyleyemez.
 
Eğer haricilik itikadında olsa idim ilk yapacağım şey bu kadar muhalif olduğum bir zihniyeti derhal kafir veya münafıklıkla itham etmek olurdu.
 
Sizin anlama kabiliyetiniz ve anlayış kıtlığınızdan söylediklerimi anlayamama ve algılayamama zaafiyetiniz bulunmaktadır. Bu nedenle de beni tekfircilikle suçlama kolaycılığına kapılmaktasınız.
 
Ben bu mevcut sistemin şirk düzeni olduğunu söylüyorum. Demokrasinin tağuti ve şeytani şirk ve küfür düzeni olduğunu söylüyorum.
Bu ifade hiç kimseyi tekfir etmek olarak asla yorumlanamaz.
 
Arkasından patlak lamba iktidarını ayakta tutanların tağuti ve şeytani şirk ve küfür düzenini ayakta tuttuklarını ve payanda olduklarını belirtiyorum.  
Bu ifade de hiç kimseyi müşrik olarak kafirlikle itham etmek şeklinde yorumlanamaz.
 
İfadelerimde çok ince bir nüans var.  Ama siz bu nüansı fark edemediğiniz için kolaycılığa kaçarak tekfir suçlamasına yöneliyorsunuz.
 
Siz de beni haricilikle suçlamanız tekfircilerle aynı paralele düşmenize sebeb olmaktadır.
Böyle yapmakla beni küfür ve kafirlikle itham etmektesiniz ki bunu asla kabul etmiyorum. Allah muhafaza bir tekfircilik bumerang gibi sahibine geri döner. O vasıf onda yoksa sahibini vurur. Allah muhafaza dünyada en kıymetli hazinemiz bizim imanımızdır. İmanı kaybetmek dünya ve ahiretini her şeyini kaybetmek demektir. Ziyan edenlerin en büyüğü olunur. Böylesi bir duruma düşmesini hiç bir müslüman kardeşim için asla temenni etmem.
 
Lütfen lafınızın nereye vardığına çok titizlikle dikkat edin. Tekfircilik yapmayın. Ne bana ne de başka müslüman kardeşinize.
Zerre kadar sevmediğim halde pensilvanya çete başına da siz zaman zaman münafık şeklinde ithamlarınız olmakta. Böylesi ithamlardan da sakınmanızı kıymetli imanınıza halel gelmemesi açısından istirham ederim. Tamam herif-i na şerif pisliğin teki. her türlü hakarete layık. Ancak tekfircilik tamamen kıldan ince kılınçtan keskin ince hassas bir konu. Ben şahsen bir pislik mahlukat için kıymetli imanımı feda edemem. Size de müslüman kardeşim olarak kıyamam. Onun için ikaz ediyorum.
Başkalarının imanını ölçme gibi bir mükellefiyet bize yükletilmemiştir.
 
Lütfen istirham ediyorum. İmanınızı kendi ellerinizle kemirip bitirmeyin. Müslüman bir kardeşinizin samimi bir nasihatı olarak değerlendirin bu sözlerimi.
 
Selam ve saygılar
Yunus Kavik
4 Kasım 2014 14:00 tarihinde ahmet dogan Simsek <ahmetdogan.simsek@gmail.com> yazdı:
Dedikleriniz doğrunun bir kısmıdır.
Dahasını merak edip görmediğiniz ve nasıl bir top yekun savaşın içinde olduğumuzu anlayamadığınız için bildikleriniz ile sınırlısınız. O sınırdan ötesini size Allah dan gayri hiç kimse gösteremeyeceği için. Bu fakire düşen söylediklerinizi tasdik etmek ile sınırlı sadece İstiklal savaşı veren az bir grubun ordu toplamak için askerin vasfını değil katılımını sağlamak zorunda olduğunun açıklamasını yapmak mümkün değildir.Bakalım sahibimiz mahşerde nasıl açıklar. Kim kimi neden suçlamış ve amacı ne imiş orada öğreneceğiz. 
Sözleriniz Talut-un ordusunun  Seferde çölden geçerken rastladıkları ırmaktan su içenlerin durumu kadar görünmektedir.
Kimisi Calut'un ordusunu görünce buna bizim gücümüz yetmez deyip savaştan kaçması kiminin de ben tarafsızım deyip çekilmesi hesaplarına benziyor. İmamı Gazali'ye bir zaman gelse ve helal hiç bir şey kalmasa Müslümanlar helal bulamazsa ne olur diyorlar. Böyle bir şey olsa bütün haramlar helale inkilab eder diyor. 
Bu sözü Müslümanlar için değil Savaşan ordular için söylüyorum. Müslümanlar bütün cihana karşı bir istiklal savaşı veren Türkiye'deki iktidarın zaferi için gece gündüz dua ediyor. Siz Tıpkı hariciler gibi Hz. Alinin ordusun ayrılıp onu zayıf düşürmek ile kalmıyor. Hatta kaçışınızın vebalini gizlemek için gerekçe olarak Haricilerin Hz. Ali'ye söylediği Allah'ın hükmü ile hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir ayeti okuyorsunuz. Hz. Ali'nin, bu sizin sözünüz kendisi ile batılı kast ettiğiniz hak bir sözdür cümlesine rağmen ilim şehrinin kapısı emirelmüminine karşı bile bilginiz de boğulmuş bir mezarı müteharrik gibi davranıyorsunuz. Çünkü diri olmak kalbi diri olmaktır. Kafasındaki hafıza kartı değil. 
Bu savaş daha önce dünyada Osmanlıyı imha ederken uygulanarak İslam alemini çökertmekte uygulanmış şimdide kesin sonuç almak üzere saldıran açıkça görülemeyen aynı düşman ittifakı tarafından çok geliştirilmiş olarak uygulanmaktadır.
İslamın yayılması ve hakim olma savaşında neden acaba sadece on kişi ile sınırlı cennet ile müjdelendi.
Savaşa katılanlar arsında dahi en önlerde kahramanca savaştığı övgü ile bahsedilen kişi için o kişi hakkında cehennem anıldı. Hz. Aliye sordular.Neden Ebubekir ve Ömer zamanında ortaya çıkamayan fitne Osman ile senin zamanında ortaya çıktı (mealen) Hz. Ali ra. soruyu sorana, çünkü onların zamanında ben ve Osman vardık. Bizim zamanımızda sizler varsınız. Dikkat ediniz de Osmanlıyı çökertenler sadece gizli münafıklar ve kafirler yüzünden değilde sizin gibi harici olarak kenarda durmakla kalmayıp derinde devam eden savaşta üstleri başları kirlenmiş savaşçılara karşı sizin yaptıklarınızı yapanlar yüzünden düşman güç alıp müminleri katlederken İslam alemi de çöküp yok olmuş olmasın.
Bunları ancak mahşerde öğrenebileceğiz. Çünkü kalplerde olanları ancak Allah bilir.
Kişi kendi nazarında haklıdır lakin bunun bir geçerliliği yoktur. Mahkemeye çıktığımızda da artık tövbe edip hatamı anladım beni tekrar geri gönderde ona göre davranayım gibi sözlerinde hiç bir anlamı yoktur.
Selamlar 
A.D.Şimşek

4 Kasım 2014 12:03 tarihinde Yunus Kavik <ykavik@gmail.com> yazdı:
 
 
"Kişinin namazına, orucuna bakmayın. Konuştuğunda doğru konuşup konuşmadığına, kendisine emniyet edildiğinde emaneti yerine getirip getirmediğine, dünya kendisine yöneldiğinde takvayı bırakıp bırakmadığına, menfaat sırasındaki tavırlarına bakın. Emaneti olmayanın dini olmaz."   (Kenzul-Ummal, h. No: 8435 ; Musannef, Abdurrezzak, hd. 20192)
Haramdan bir lokma yiyenin kırk gün namazı ve sabah duası kabul olmaz. Haramın bitirdiği et, cehenneme layıktır." (Ramuz el-ehadis: 409/4; Tecrid-i sarih: 4/357; (Riyaz-üs salihın: 1883)
 
Haram bir mal ile hac eden: "Lebbeyk allahümme lebbeyk" derse, Allah ona: "Sana lebbeyk yok, haccın da geri çevrilmiştir" der (Ramuz el-ehadis:: 418/6)
"-Haram da bellidir, helal de. Bunların arasında şüpheli şeyler vardır. Bunu çokları bilmez. Şüpheli şeylerden sakınan dinini ve ırzını kurtarır. Şüpheli şeye düşen harama düştü demektir. Yasaklanmış bir koru kenarında sürü güden çoban gibi. Uyanık olun, her melikin bir korusu vardır. Allah'ın korusu da haramdır. Bedende bir et parçası vardır. O iyi olursa, bütün beden iyi olur. O bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte o da kalptir." (Ramuz el-ehadis: 204/6)
Bile bile Müslüman haram yemez, harama el sürmez. Haramdan kazananın ikramı yenmez. Üzerinde hak olan, onu sahibine, o yoksa yakınlarına, onlar da yoksa ihtiyaç sahiplerine vererek o haktan kurtulmalıdır.
Bir Müslüman namaz kıldığı halde, namaz onu kötülüklerden uzaklaştırmıyorsa o insan Maun suresindeki "Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki onlar kıldıkları namazda gafildirler" hitabını muhatabı olur ve Allah o kula gazap ile bakar ve o kulun o şekilde kıldığı namaz Allah'tan uzaklaşmasına vesile olur.
Dndar olmak ve siyaseten patlak lambalı olmak ;   ticarette dürüstlük, komşu ilişkilerinde hassasiyet, sözünün eri olmak, vicdanlı olmak gibi erdemlere ulaşmak için yeterli bir referans oluşturmaz.
Yunus Kavik
 
 

 
4 Kasım 2014 09:00 tarihinde Grbuz Guvendag gurbuz1943@yahoo.com [SiyasetMeydani] <SiyasetMeydani@yahoogroups.com> yazdı:
 
Sayın Ahmet Dogan Simsek,
 
Karadenizli ,uzaktan mühendis bir akrabamız var.3 cocugu var ve iki kızını daha
iyi Kuran-ı kerim ögrensin diye özel okula verdi.Bir kızı 5 yasında Kuran-ı Kerimi okuyordu.
Calıstıgı is yerindeki eski milliyetci simdinin  dincisi  patronu devleti milyon TL dolandırmak ister ve raporu bunun imzalamasını ister bu imzalamayınca da isine
son verir.
Genc yıkılmıs,ben bunların maneviyatcı olduguna felan  inanmıyorum diyordu.
Her sey para icin ,kahvede siyasilere kızan bir tanıdıgım,20  milyonluk is alınca
hemen degisti diye ekledi.
 
Bak dedim,Adana da bir suc isleme asireti var.Bu asiret de kadın erkek ayırımı olmadan  suc islersen varsın,nekadar güzel yakalanmadan suc islersen o kadar  kahramansın   bunu unutma dedim.
Lawrence ,her türlü adiligi yaptı,Osmanlı yı Ortadoguda cökertti.
O ada krallıgı icin  bir HERO dur.(Kahramandır).
Siz ,TC ordusunu,Türk aydınlanma harketini yıkmak icin ugrasıyorsunuz.
Yobazlık ve Gericilik selalesi elinizde.
 
Bugün,NewYork times  ta,Irak ordusunu anlatan bir yazı okudum.
Yüzbinlerce ,Irak ordusunun  askerleri,ısid i görünce silahını bırakıp kacıyormus.Onların derdi,hanımı,ailesi cocukları imis .
Vatan Millet duygusu yokmus.
 
Iste yobazların istedigi de bu.
4-5 hanımlı,sakallı seyhler.Paralar toplansın.Mal mülk alınsın.
TC vatanı yıkılacakmıs umurlarında degil.
 
Istenen su,acımasız ceteler ,insanları vuracaklar,bombalıyacaklar ve Müslüman
Türkler de kacacak dimi.
 
Ahmet Bey,siz Almanya ya gidebilirsiniz.
Bizim gidecek bir yerimiz yok.
Nasip olursa burda ölecegiz.
Dedelerimizin ve Ninelerimizinde mezarı burda.
Gemlikte,Tasnak cetelerinin yakarak öldürdügü dedemizin ev kalıntıları kalmadı.
Hain Tasnak ceteleri gitti.
Fakat,Türk askerinin  kimligini alan,Müslüman halkın kimligi ni ele geciren Tasnak Cetelerinin nesli icimizde.
 
TC yi yaglamak ve yıkmak istiyenlere taviz verilmemelidir.
Gur-Buz
 
On Monday, November 3, 2014 1:53 PM, "ahmet dogan Simsek ahmetdogan.simsek@gmail.com [SiyasetMeydani]" <SiyasetMeydani@yahoogroups.com> wrote:


 
Aynı Humeyni Olayını bu seferde bize gülen siyonist örgütü üzerinden yapmak istediler. Ayrık otu gibi köklerini temizlemek uzun yıllar alabilir. Hala başka örgütlerin yanı sıra aynı merkezler tarafından kullanılmaya devam ediyorlar. Güleni ağırlıklı olarak ABD İngiliz ve İsrail. PKK yı Alman Belçika Fransız İsrail, IŞİD-i ABD İsrail Mosad ve CIA bir birleri ile görev taksimi yaparak yönetiyorlar. Bir yanında da Rusya var. Amaç sanıldığı gibi hükümet değil, Türkiyeyi bitirmek. Maraş olaylarıfalan sırasında bir sürü olay oluyordu. Milli cephe hükümeti düşerde CHP gelirse ortalık durulur sanılıyordu. CHP geldi ve işler dahada kızıştı K.Maraş olayları falan onların zamanında hemde eski sıkı yönetim komutanlarından emekli general, HV.K.Kuvvetleri komutanı İrfan Özaydınlı iç işleri bakanı olduğu halde temelli azdı. Abdülhamit düşünce düzelir sanılıp düşünce on yılda Osmanlının tüketilmesi gibi.
İşler sanıldığı kadar iç siyasetin değişmesi ile ilgili değil. Türkiyeyi İttihad ve terakki gibi bilmeden de olsa yağmalatıp dağıtacak kadroların getirilmesidir. İsrail imparatorluğu kurulması Türkiye'nin ortadan kaldırılmasına bağlıdır. Siz detayları tartışanlar galip geldiklerinde Ecevit gibi devre dışı kalacaksınız. Çünkü amaç çok farklı dış işleri konusu.
A.D.Şimşek.  

3 Kasım 2014 12:41 tarihinde Grbuz Guvendag <gurbuz1943@yahoo.com> yazdı:
Sayın  Ahmet Bey,

Azeri olan,hem Türk ,hemde  Iran vatandaşı olan bir arkadaşım.
Iran da ,Sah döneminde hızlı bir gelişme olurken birden Fransa da yetiştirilen Humeyni,Mollalar liderliğinde
bir darbe yaptı dedi.
Sonuc ,Ada krallığının kontrolunda belki talmutcuların sızdığı Kum Mollaları ,Iran ı senelerce süren bir krizin
icine soktu.
Sonuc,1milyon gencin öldüğü bir savas,uyusturucu kullanımı had safhada,halk varlık icinde yokluk çekiyor.

Almanya ,teknnolojini baskasına vermek istemez.Cesitli  isimlerde  altında yobazları  TC ye soktular.
Ayrıca,Tasnak cetelerini de sol ceteler halinde örgütlediler.
Batı mahfiller,I. dünya öncesi  Osmanlıda Irkçılık yaptırdılar ,Arab ülkeleri hızla biz den koptu.

''Buhara Katilleri ''adlı bir eser okumuştum.Orda emir,zenginler,bürokratlar ve dincilerle yobazluga  batmıs ,halkı
sömüren bir düzen kurar.Bir tefecide avantadan para kazanır.Aydın gençler ,reform ister,onları
da zindanlara atar.
Sonucta ,Car orduları Buharaya girer,Ortodoks  Rus askerleri,kapalı acık demeden kadınları
ezer.Imamlar gider.Ülke Rus cizmeleri altında ezilir.
Türkiye ye ,Gavur dinciler sızdı.
Amacları ,önce Islam ı  sonra TC yurdunu isgal etmettirmek.
Kadınları korumak adına kapatıyorlar.Mini etek giymek,gögsü açmak ne kadar kötüyse,Kadını cahil bırakıp
ezmekte okadar kötüdür.
gelinen nokta ,muta  nikahı,nikahsız yasama,genc kadınları satma noktasıdır.
Suriye den gelen kadınlardan pis kokular  geliyor..Boko Haram,kız öğrencileri nikahladık dedi.
Isıd  genc  kızları satıyor.
Istanbulu ,I.dünya savasından sonra isgal eden Müttefik kuvvetler ,içki de içti,baska isler de yapmıştır.
Yurtdısına okumaya giden  kızlar,erkeler  ,hangi ortamda okumuştur?Domuz eti de var,icki de var,serbest
ilişki de var.Neyi savunuyoruz.
Ormnanları kesip ,lüks otel yapılan otellerde neler oluyor.Biliyormusunuz?
Ege yi isgal eden Yunan askerleri,Karadeniz  ve Doguyu isgal eden Ermeni ve Rus askerleri neler yaptı bileniniz varmı?

TC ordusunda  yanlış bir durum varsa  elestirin ,TC deki  Kripto Gayrimüslümleri eleştirin.
Fakat TC ordusuna ve Aydınlarına  hakaret etmeyin.

Bakın ,Antik  Isparta da hırsızlık yapmak serbest,yakalanmak sucmüs.
Ülkemizde ,yasıyan bazı  Romen gruplarda,fuhus,hursızlık,yankesicilik  yapmak  kutsal ,yapmamak  sucmus.
Adana da bir asiretin adı kötü islerde  geçiyor.Antalya da bir grup,uyutucu maddeler satıyor,kimse bas edemiyor.
Ankara da ,kuyumcuı soyan gruplar iyi bir soygun yapınca Kurban kesip dağıtırlarmıs.
Bunlar icin bu zafer ve başarı imiş.

Emperyalizm de ,samimi mümin istemiyor.Sahtekar dinci istiyor.
TC kakınmasın ,yobazlassın isteniyor.

Iyiki G.M.Kemal  Yobazlarla uğrastı.

Iyiki TC ordusu var.
Gur-Buz







On Monday, November 3, 2014 7:25 AM, "ahmet dogan Simsek ahmetdogan.simsek@gmail.com [SiyasetMeydani]" <SiyasetMeydani@yahoogroups.com> wrote:


 
Sayın Güvendağ
Az önce başka bir arkadaşa verdiğim cevabı buraya eklemek ile iktifa ediyorum. Konuya detayları ile girmenin çok uzun süreceği ve sonuca varılamayacağını düşünüyorum.
Sayın Xxxxx
Siyaset pek çok farklı dahili ve harici soğuk savaşı içinde barındıran çok uzun vadeli süreçlerdeki uygulama kesitlerinden oluşur.
İçinde yaşanılan süreçler asıl amacı değil geçiş dönemlerindeki renklerin farklı tonlarını ihtiva eder.
Bu süreçler de bazen başka düşmanlara karşı bazı düşmanlar ile birlikte yürünür. 
Siyaseti yorumlamak için geçmişi şimdiki durumu ve geleceği ve bu süreçlerde düşmanların taktiklerini içimizdeki ellerini oyunlarını anlamak ve hamleleri ona göre yapmak gerekir. 
Sadece güncek kesitten bakarsak anladığımızı zannettiğimiz şey aslında sadece bir geçiş köprüsü üzerinde taktik dönem olabilir. Uzun süreçlerde bazen dostlar ve düşmanlar yer değiştirirler.
Bir örnek vermek gerekirse, GKB Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun yerine Yahudi Çevik Bir-i GKB yapmak isteyenler. Hüseyin Kıvrık oğluna suikast yaptılar.kurşun gelirken önünde oturan bir albay ayağa kalkınca kurşun onu vurdu. Bu olay Dünyanın Türkiye'nin ortadan kaldırılması için başlattığı 28 Şubat harekatının sonunu getirecekti ama o zaman bunu anlamak mümkün değildi. Çünkü Hüseyin Kıvrıkoğlu GKB oldu ve Yahudi Çevik Bir  den daha fanatik davranışlar sergiliyordu. 28 Şubat bin yıl sürecek dedi. Çoğumuz ona kafir diye öfkelendik. Ama o orduda öyle bir terfi listesi değişikliği yaptı ki. Kimse fark edemedi. Kendinden sonra Hilmi Özkök'ün gelmesini ve diğer komutanlardan bazılarını da  ayarlayarak ordudaki ihanet kadrosunun ekip halinde komuta kademesini doldurması geleneğini bozdu. Sonrada 28 Şubat bin değil ancak on yıl dayanabildi. Özetle siyasi hamleler içinde yaşarken görüldükleri gibi olmayabilir.Görülen durum başka bir hamle için kullanılıyor olabilir.
Selamlar
A.D.Şimşek


2 Kasım 2014 20:36 tarihinde Grbuz Guvendag <gurbuz1943@yahoo.com> yazdı:
 Sayın Ahmet Dogan Simsek Bey,
 
-İnsan ,Kainatın icinde zerredir.Allah ın bilgisi sonsuzdur.Kimse Yüce Allah ın neye
karar vercegini bilemez.Onun emirlerine ,ögütlerine uymak zorunludur.
 
-Bugün,makina mühendisi  bir arkadasım,ihalelerde neler dömdügünü anlatıyordu.Bunu yapanlar da ,din iman diyenlerdi.
 
-Osmanlı,II.Viyana kusatmasından sonra geriledi.Batı Cografi sömürgeciligi
Ada devleti esaslı yayıldı.Daha ,sonra Endülüs Medeniyetini,Talmutcular aldı ve  güclendiler.
Selanik,Viyana,Frankfurt,Polanya,Kiev,Amsterdam daha sonra Londra merkezleri  oldu.
Sanayide üst seviye ye cıktı.
Osmanlı topraklarına da hakim oldular.
-Müslüman dünyasında Gerileme döneminde,kurtulus icin Tarikatcı dindarların pesinde  gitti,Vahabilik,Fatimilik,Dürzilik,Nasturilik gibi garip  ,Emperyalist güclerin destekledigi sapık mezheplerin pesinde gidildi.
-Hindistan dan ,Babür Sahın kurtulus yolu diye sectigi  dinler arası dialog,baska tarikatlar,ıslam dünyasına yayıldı.
 
-Osmanlının gerilemesinde,bircok müslüman Anadoluya sıgındı ve bunların arasına ,gayrimüslümler sızdı,Islam düsmanları sızdı.
 
Bugün ,Islam adına konusanların bir kısmı gercekten müslüman degildir.
Bunlar Gavur imamdır.
 
TC ordu düsmanları ,siz bu ülkeye ne hizmet yaptınız.
TC ordusunda ,müslüman komutan yokmu?
Siz müslümansanız ,ülkeyi satmaktan baska ne yaptınız?
1950 den beriğ bu ülkede sag iktidarlar ve Kominizm düsmanı gruplar hakimdir.
Hala ,siz nasıl olurda,Materyalist Ceteleri destekliyorsunuz?
ben yedek subay olarak askerlik yaptım,hic kimse müslüman düsmanlıgı yapmadı.
Yobaz düsmanlıgı  yaptılar.Ve haklı cıktılar.
TC ni, yıkmal istiyen yobazlar bu ülkede hakim olmaya calısıyor.
 
-Bu ülke aydınları,bu ülkede insaat alanında,ekonomik alanda imkan buldukca
hizmet etmeye calıstı,Gayrimüslüm destekli yobazlar bu ülkeye zarar verdi.
 
Bu ülkede ,Gayrimüslümlerin isbirlikcisi yobazlar ihanet icindedir.
Almanya ,TC kendisine rakip olmasın diye TC düsmanı yobazları destekliyor.
 
-Rahmetli Erbakan ,Büyük sanayii deyip yobazları partiye alacagına ,kücük sanayii
deyip samimi müminlere önderlik yapsaydı,TC baska yerde olurdu.
 
TC nin düsmanı,dinci,üretim yapmayan halkı kandıran  Yobazlardır.
G.M. kemal de bu kesime karsıydı.
Inönü de ,yobazlar la mücadele edecegim diye  Dinsiz Laikleri destekledi
yanlıs yaptı.
Gur-Buz
 




On Sunday, November 2, 2014 8:21 AM, "ahmet dogan Simsek ahmetdogan.simsek@gmail.com [SiyasetMeydani]" <SiyasetMeydani@yahoogroups.com> wrote:


 
Gürbüz Bey
Bu cevabınızın bu yazışma ile ne ilgisi var.
Keli ortaya çıktıkça cevap veremeyince saldırganlaşanlardan gibi asıl yüzünüzü ortaya çıkarıyorsunuz.
Önce benim Ordumuza hakaret ettiğimi söyleyenler aslında kendileri bizzat ordumuzun ve milletimizin düşmanlarıdırlar. Orduda Mehmetcik ve Müslüman asker barındırmamak için her melaneti işleyen ve Ordu içindeki bazı çakallar Türkiye yerine İsraile çalışırken sesi çıkmayıp, Türkiyeye çalışmaya başlayınca kudrmuşçasına orduya saldıranlardır. 
Bir zamanlar ordudaki millet milli irade ve seçilerek gelen iktidarlarıçalıştırmamakiçin sürekli gerilim çıkaran CHP nin özel ordusu gibi orduyu vatan ve millet aleyhine işgal birlikleri olarak kullanan millet karşıtı, yani cumhur düşmanı sahte cumhuriyetçiler olarak milliirademizin hiç bir yetkisi olmadan, terfileri NATO tarafından desteklenmiş Sabataist Yahudi Mason ve İsrail'e hizmet eden, milletin başörtüsü Kuran kursu. yasaklamaları ile açıkça milletimiz ve İslam düşmanı ordu içindeki vatan millet düşmanı yabancı maşası Generaliğe kadar yükselenlerinin doğrudan dış destekli olduğu ve vatanı için çalışan general ve subaylarımızı öldürmekten çekinmeyen bir elleri PKK olan kirli kişiler ile sınırlı olmuştur. Yanisizin tercihiniz olan milliiradeye ihtilal yapıp devirip 28 Şubatları yenileyip İsraile ülkemizi teslim eden çakalların aleyhine yazılar yazıyordum. Şimdilerde ise sizin CHP kafalılarınız Ordu millileştiği için ordu düşmanı oldular.
Tiynetiniz de ortaya çıkartmış oldunuz.
Ne alakası var benim nerde çalıştığımın yada her hangi bir yabancı lisanlarım dan birinin ne kadar güçlü olduğunun.
İnsanlar ne dedi derler. Cahiller kim dedi derler. İnsanlar  insanın konusundaki sözlerine ve konuya aşinalığına hakimiyetine bakarlar. 
Cahiller statüsüne bakarlar. Ben sizin sıradan bir fizik öğretmen olmanızı ve bunun ile dünyada her şeyin biline bilirmiş gibi sürekli bunu gündeme getirmenizi söz konusu ediyor muyum. Alman dili bizden farklı bir mantık üzerine kuruludur ama Türkçe de farklı bir ortamda Kuranın aydınlığında oluşmuş çok daha farklı bir mantık üzerine kurulmuştur. 
Siz mantığı evrensel mi zannediyorsunuz. Halbuki mantık lokal olarak oluşan bir şeydir.  Bir dansöz gibi her kültürde o kültüre göre dan eder. Bu yüzden bu fakir hem farklı mantıkları hemde mantığın İnsan aklının kullandığı araçlardan sadece bir tanesinin olduğununda farkındadır.Bu yüzden Allahu Tealanın bu fakire ihsan ettiği ilimlerden biriside mantık analizidir. Bu sayede yerel mantıkların arasında çok iyi tercümanlık yapabilecek kabiliyet ihsan edildiğinden mantığın esiri olmadığımdan İlahi hitaptan payımıza düşenin irfanı da bize ihsan edilmiştir. Mantığın irfanı yoktur. Sizin mantığınız başkalarının kusurları sayıp dökmek ile kendi egonuzu tatminde kullandıran gayriahlaki ve gayri islami (İslamın hayırları yiyip bitirecekve ilahiyargıda iflasına sebep olacağı Allahın Resülü tarafından bildirilmiştir) Muhatabınız ile konuştuğunuz konudan sapıp muhatabınızın pozisyonunu tartışmak da gayriahlakidir. Bu mantıki ileÜmmiolan Allahın son ve en önemli peygamberinidahi içinize sindirmekte zorlukçekersiniz. İyiki batı mantığının temelliesiri olmamış ve İslami ortam matığından da etkilenmişsiniz.
TC aydınlarına düsmansınız. Demişsiniz. Türkiyede şimdiye kadar Cumhuriyet (halk idaresi) mi vardı ki Cumhurun(halkın) aydınları yetişmiş olsun. Sizin aydın dedikleriniz ezberci aklı kırt düşünmeközürlü, tutarsız, Cumhur düşmanı. Ülkeye bir civi nasıl çakılır bilmez yıkıpyakmayı demokrasi diye yutturmaya kalkışan adam olmak insan olmak hakkında tek ders bile görmemiş rastlasada bunlarısalaklık saymış türedi gerizekalı müstemleke medyası okuyan geri zekalı amma havalı serserilere siz aydın mı diyorsunuz? Onlara özenmek yerine çevrenizde çekmegil gibi değerliinsanlardan düşünmesanatı ve ahlak derslerialırsanız Münevver insanlarımızı tanımakla aydın sayılanların mumışığı kadar dahi dünya ışığı ahretdede yanlarında gelen nur ışığı arayışları varmı bunları sorgulayınız.
Abdürrahim Karakoç sizin aydın dediklerinize bakın ne diyor..
Cumhuriyet Aydınları
Beyaz camda kara baykuş
Gül üstüne türkü söyler.
Yaş tezeğe sinek konmuş
Bal üstüne türkü söyler.
"Özveri, koşul, olanak,
Süreç, eşgüdüm, soyut, halk"
Dama çıkmış, maymuna bak
Dil üstüne türkü söyler.
Taklittir tipi, kılığı
Yuva yapar her deliği
Sermayenin kart sülüğü
Sol üstüne türkü söyler.
Yaşlı dede, dilsiz bebek
Dert taşıyor öbek öbek
Yer altında kör köstebek
Dal üstüne türkü söyler.
Zümrüt köşkte kindar ayı
Ne rakam tanır ne sayı
Rezil eylemiş haftayı
Yıl üstüne türkü söyler.
Bir beygir ki, tekten bu tür
Yular kırar kütür kütür
Kendi iğdiş, eşi katır
Döl üstüne türkü söyler.
Emrederse haydut başı
Yağmalanır Pazar, çarşı
Kaplumbağa ata karşı
Yol üstüne türkü söyler.
Müslüman Türk Münevverlerini yetiştiren kültür
Cahil ile dost olma: İlim bilmez, irfan bilmez, söz bilmez; üzülürsün.
Saygısızla dost olma: Usul bilmez, adap bilmez, sınır bilmez; üzülürsün.
Aç gözlü ile dost olma: İkram bilmez, kural bilmez, doymak bilmez; üzülürsün,
Görgüsüzle dost olma: Yol bilmez, yordam bilmez, kural bilmez; üzülürsün.
Kibirliyle dost olma: Hal bilmez, ahval bilmez, gönül bilmez; üzülürsün.
Ukalayla dost olma: Çok konuşur, boş konuşur, kem konuşur; üzülürsün.
Namertle dost olma: Mertlik bilmez, yürek bilmez, dost bilmez; üzülürsün.
- İlim bil, irfan bil, söz bil.
- İkram bil, kural bil, doyum bil.
- Usul bil, adap bil, sınır bil.
- Yol bil, yordam bil.
- Hal bil, ahval bil, gönül bil.
- Çok konuşma, boş konuşma, kem konuşma.
- Mert ol, yürekli ol.
- Kimsenin umudunu kırma.
Sen seni bil; ömrünce bu yeter sana. [ Şeyh Edebali ]

A.D.Şimşek
1 Kasım 2014 23:51 tarihinde Grbuz Guvendag <gurbuz1943@yahoo.com> yazdı:
Sayın Ahmet Bey,
 
Bakın ben acık ve net yazıyorum.
 
Sizin ne tahsili yaptıgınızı bilmiyorum.
Alman elciliginde calısmısınız,fakat Alman Diline de hakim degilsiniz.
Alman dili mantık üzerine dayanır ve cok mantıklı bir gramer yapısına sahip.
 
Yahu,ben  ben müslümanım diyen bir kisi baskasının  Islam a karsı geldi diye basını kesmek hakkına mı sahip.
Hz.Ali Sam seferinden geldikten sonra ,zehirli kılıcla basına vurularak sehit edildigini okudum belkide namaz anındaydı.
Bu cinayetin Kuran-ı Kerimle ne ilgisi var?
 
Ikincisi ,iktidarı ele gecirenler,yandaslarına kıyak cekip,kendilerinden olmayanları ezme hakkı varmı dedim.
Ona da cevap yok.
Almanya nın amacı,TC de yobaz bir düzen kurmak dedim ona da cevap yok.
TC ordusuna hakaretleriniz unutulmadı.
Emperyalist gücleri bırakıp,TC aydınlarına düsmansınız.
Böl,carpıstır ve yönet.
Gurbuz 


On Saturday, November 1, 2014 11:15 PM, ahmet dogan Simsek <ahmetdogan.simsek@gmail.com> wrote:


Gürbüz Bey 
Ne güzel saçmalayabiliyorsunuz.
Şu yazınızda neresini düzelteyim deyip susmaktan başka çare bırakmıyorsunuz. 
1) Hariciler daha harici duruma düşmeden önce Hz. Aliyi destekliyorlardı.
Muaviye tarafından teklif edilen hakeme gitmeyi Hz. Ali ra. ben zaten meşru halifeyim ne diye hilafet ile alakası olmayan seninle hakeme gideyim diye ret etmeye karar verdi. Hz. Ali taraftarı olan hariciler de ille hakeme gitmeyi kabul et. nasılsa biz seni seçeceğiz diye ısrar ettiler. Hz. Ali Ra, ne kadar direndi ise de aşırı zorlamaları sonucu hakeme gitmeyi kabul etti..
 Bunun arkasından Hariciler toplanıp aralarında Allah'ın hükmü ile hükmetmeyenler kafirlerdir mealindeki ayetleri okuyup biz yanlış yaptık tövbe edelim ve Aliye de söyleyelim o da tövbe edip Hakeme gitmekten vazgeçsin dediler. HZ. Ali ahitleriniz karşı taraf tarafından bozulmadıkça anlaşmalarınıza riayet edin hükmündeki ayetler ile Sözünde durmak mecburiyetini anlattı ise de illede sözünden dön baskısına direndi ve bunun üzerine Hariciler bu durumda sen kafir oldun. Sizinle aramızda savaş vardır diyerek sizlerin canınız malınız kanınız ve eşleriniz bize helaldir dediler.
Saldırıya hazırlanırken Hz. Ali önce bu sizin okuduğunuz söz (yani okuduğunuz ayet) kendisi ile batılı kast ettiğiniz bir hak sözdür dedi. Sonrada kendi tarafında olan Hz. Aişe validemizi kast ederek. Bu durumda Müminlerin annesi hanginizin hissesine düşecek diye sorunca bir den afalladılar ve görüşmek üzere dağılmak zorunda kaldılar. 
2) Hazreti Ali ra. Sizin dediğiniz gibi değil namaz kılarken sırtından bıçaklanmış ve yaralı olarak bir süre daha yaşadıktan sonra şehit olmuştur.
3) Müslümanların sonun şu ve ya bu ceza ile cezalandırılmak tır sözleri genelde Ayet ve hadis ile icma ile belirtilmiş doğru hükümlerdir. Bu senin sonun illede böyle olacak demek değil şu kanunun şu maddesine göre cezan idandır müebbettir üç yıl on yıl hapistir diye yasalardaki karşılığını söylemek gibidir. İnsan henüz yaşamaktadır. Olur da tövbe edip kurtulur. Allah dilerse bağışlar kurtulur. Yada kurtulamaz. bu ilahi mahkemedeki yargıda sadece sözü edilen doğru hükümler ile sınırlı bir mahkeme değil ömrünün her saniyesi hesap edilen ve sonucu verilen ilahi bir mahkemedir. Siz kasten ve ya öfke ile bir adam öldürürseniz. Ben de size bunun dünyadaki cezası kısas edilip öldürülmendir. Ahiretteki cezası ise bütün insanları öldürmüş olman cezasıdır derim. Bu doğru bir sözdür. Ama hüküm Allah'ındır. Belki ben böyle derken siz nedamet ile sabahlara kadar ağlayıp tövbe etmektesinizdir. Kadı olsan dünyevi olan cezayı deliller kesinleştiğinde uygulamak zorundayım. Ahiretteki cezayı da sana hatırlatmam senin tövbeye çağrılman demektir.
Siz başkalarının sözlerinin doğruluk ve isabetini sorgulamıyorsunuz. Siz doğru sözleri dahi sen ne biliyorsun Allah bilir diye doğru bir sözü ilahi yasaları tekzipde kullanıyorsunuz.
Yunus Bey Size tek ikidir demedi ama siz öyle anladınız. Başkalarına soruyu yanlış sordunuz. Yanlış sorduğunuz soruya doğru cevap alıp o sorunun cevabını yanlış anladığınız daha doğrusu anlayamadığınız sorunun cevabı zannettiniz. Buna benzer şeyleri Cumaya gidip sonrada o namazı ifsat ederek gitmemiş olsa idiniz alacağınız günahı kat kat fazlası ile alacak ve ibadet taat ve hasenatınızı Efendimizin dediği gibi gıybet ateşin odunu yediği gibi bütün hayırlarınızı yer bitirir hükmünce saçıp savuruyorsunuz.
Eh şimdi bende bu kadar imla hatalarımla dolu bu uzun yazıyı yazınca yeni bulacağınız kusurların açıklaması için on sayfa ondan sonraki cevapta da kitap falan yazmam gerekeceğinden genellikle susmak zorunda kalıyorum.
Allah hepimizi gıybetin felaketlerinden muhafaza buyursun inşallah.
Selamlar
A.D.Şimşek

1 Kasım 2014 19:34 tarihinde Grbuz Guvendag <gurbuz1943@yahoo.com> yazdı:
 

Sayın Yusuf Hocam,
 
Sizin yaptıgınız acıklama siatemi en dogru olandır.
Bu acıklama sistemi  ne yazıkki,Islam dünyasında yapılmıyor.
Hz. Alinin ,Hariciler tarafından öldürülme sebebine bakalım.
Sen diyorlar,hakem tayin etmekle  Allah a karsı geldin ve öldürüleceksin.
Ve seneler sonra  zehirli kılıcla kafasına vurup öldürüyorlar.
 
Bakın ,dayandıkları ne Kuran-ı Kerim ayeti var,ne de hadis.
Sizi elestirenler de bir sürü laf salatası yapıyor  ici bos.Hic bir ilmi dayanakları yok.
Sunu yapamıyorlar.Hocam sen su ayeti söyle acıkladın aslında su kelimenin anlamı budur.Bu ayetin acıklaması
da ,Kuran-ı Kerim diline göre sudur diyemiyorlar.
Aynı yapıyı ,Camilerde görüyorum.
Bir Hutbe hazırlıyorlar,bir sürü laf sonra da  karar veriyorlar.
Isis de de  aynı mantık  var  .Sunu yaptın kes kafasını.
Yüce Kuran-ı kerimin neresinde ,insanlar su sucu islerse kafası,ben müslümanım diyen tarafından kafası kesilecek
diyor.O zaman herkes ,öüne gelenin kafasını keser.
Kuran-ı Kerimin ve hadislerin neresinde ,iktidarda olanlar,iktidar ı korumak icin yandaslarına cıkar saglıyacak,kendilerine destek vermiyenleri ezecek diyor?
 
Bu yönden ben 1400 sene  var olan Islam ı ,paralel Islam olarak nitelendirdim.Cünki bu Islam ,peygamber
efendimizin Mekke ve Medine de teblig ettigi ve yasadıgı Islam degil.
 
F tipi olayına gelince ,bakıyorum bir müslüman kisi,Yüce Allah söyle karar vereck ,böyle karar verecek
gibi laflar ediyor.
Bu,sirke batmıs bir yoldur.
Hic kimse yüce Allah ın planını,programını,kararını bilemez.
Kainatta ,milyarlarca yıldız ve Galaksi sürekli hareket halinde.farkında bile degiliz.
Size sükranlarımı sunarım
Gur-Buz


On Saturday, November 1, 2014 12:52 PM, "Yunus Kavik ykavik@gmail.com [SiyasetMeydani]" <SiyasetMeydani@yahoogroups.com> wrote:


  Gürbüz kardeşim   Arapçada tekil ikiden başlar demedim. Yanlış anlaşılmış. Arapçada Türkçede olduğu gibi isimler sadece tekil ve çoğuldan oluşmaz. Bu ikisi dışında ikil nesneler için de tesniye vardır. Ben yeterince açık yazmadığım için anlaşılmamış.   Mesela Tek adam için "racul" denilir İki adam için "raculan" veya "raculeyn" denilir. İkiden fazla üç ve daha fazla adamlar için de "rical" denilir.   İki adam için Türkçede "lar" eki eklenerek adamlar şeklinde çoğul yapılabilir. Türkçede çoğul ikiden itibaren başlar. Arapçada ise iki adam denilince Türkçedeki gibi bu çoğul olarak anlaşılmaz. Arapçada ikil nesneler için çoğul dışında özel ayrı bir ek vardır. Arapçada çoğul olarak telaffuz edilen kelimeler en az 3 adeti veya daha fazlasını , 3 kişiyi veya daha fazlasını , 3 nesneyi veya daha fazlasını belirttiği anlaşılır.   Selami Bey doğru söylemiş. Arapçada tek ; 1 kişiyi, 1 adeti, 1 nesneyi/varlığı belirtir.    Benim bahsettiğim şey ise 2 adet, 2 kişi veya 2 nesne arapçada ne tekili ne de çoğulu belirtir. İkil nesneler tekil veya çoğul nesnelerden tamamen farklı ve özeldir.   Arapçada ayrıca nesneleri belirtirken eril ve dişil kelimeler söz konusudur. Tıpkı Fransızcada eril kelimeler "Le" ile dişil kelimeler de "La" ile birlikte kullanıldığı gibi. Her kelime mutlaka ya eril veya dişildir. Mesela ağaç,pencere,güneş,taksi, gibi vs.dişil kelimelerdir. Kapı, kitap, ayak, gömlek gibi vs. eril kelimelerdir.   Arapçada eril kelimelerin çoğul yapıları ile dişil kelimelerin çoğul yapıları birbirinden farklıdır. Oysa Türkçede kelimelerde hem eril dişil özelllik olmadığı gibi hem de tüm çoğullar sadece ler/lar ekiyle ifade edilebilir.    Selam ve saygılar Yunus Kavik       31 Ekim 2014 21:42 tarihinde Grbuz Guvendag <gurbuz1943@yahoo.com> yazdı:  Kıymetli Hocam,   Bugün ,ögle vakti zamanı  Ankara da bir yer altı mescidinde ,mevlid vardı.Bunu Ana Caddeye yaydılar.   Bu yoldan gecenler,okunan Kuran-ı Kerimin anlamını biliyorlarmıydı.Yüksek seviye de  Hayır.Icerde dinliyenler biliyormuydu ,büyük ölcüde hayır. Hz. Muhammede Kuran-ı Kerim hangi amacla vahiy oldu. Yüce Allah ı ve onun kanunlarını tanımaları icin. Sokaklarda ,gelisi güzel Kuran-ı Kerim okumanın dogru oldugunu sanmıyorum. Allah ın yüce vahyi ne saygısızlık yapıldıgını zannediyorum. Bir gercek Islam var birde yanlıs uygulanan ve anlasılan Paralel Islam. Gittigim hic bir Camide Imamlar ,bir ayeti alıp,onun Kuran- Kerim dili ile okuyup acıklaması yapmıyor.Cogunun yapacak bilgisi oldugunu da sanmıyorum. Siz ,Namaz vakitlerini acıklıyan ayetleri sundunuz.Cok güzel oldu. Selami cekmegile ,Arabca da  tekil ikidir,cogul ücden sonra baslıyormus dedim. Olurmu dedi,Vahit tek tir.Tekil  iki olmaz diye cevap verdi. Belki sizin  acıklamanızı ben anlamadım. Yine de gayretinizden dolayı  mütesekkirim. Gur-Buz On Friday, October 31, 2014 5:33 PM, "ahmet dogan Simsek ahmetdogan.simsek@gmail.com [SiyasetMeydani]" <SiyasetMeydani@yahoogroups.com> wrote:   Yunus Bey Kusur güzelde olursa dikkati çeker. Yazılarınız çok değerli ama kusurlarınıza bir benzetme yapmak gerekirse. Bizim eski mahalleden bir kadının anlatığı, gayet kibar davranışlı bir tanığını anlatırken ki şaşkınlığı yada verdiği örnek üzerinden anlatmaya çalışayım. O kibar tanıdık. Nerelerdesiniz, geliyoruz gidiyoruz ama sizi evde bulamıyok gibi ağzından kaçırdığı kendi kimliğinin parmak izlerini anlatmıştı.  Bir kişi elindeki simidi ısırarak yolda giderse buna kimsenin sesi çıkmaz. Aba cüppeli sarıklı bir hoca bunu yaparsa saldırılar o kişiyi aşar ve İslama yönelir. Siz Fıkh konularını ve dini bilgilerinizi paylaşırken buda çoğu size Yunus Hocam diye saygı gösteriyor. Ama siz bazı kelimeler ile hem verdiğiniz bilgilere güvenilirlik debisini düşürüyor.Hemde edipler edepli olmalı kuralını ihlal ediyorsunuz. Bunda da sizin bilgi birikimi ve ya ilminizin getirdiği saygınlık anında çökerken temsil ettiğiniz dini pozisyon bilhassa kafir kesişm tarafından işte bu dindarlar ancak bu kadar olur denmesin diye iktibas edip başka yerler de sizin adınızla paylaşmamıza bunların hocası da bu kadar işte denilmesin diye vaz geçmemize sebep oluyor. İlim arttıkça ahlak güzelleşir. Seviye yükselir. Benlik gösterisi yaparak ben adamı böyle küçük düsürürüm gibi tavır koyma anlamına gelecek ifadeler, sizin böyle bir kastınız olmasa dahi kullanılmaz.  İnsan iki yerde efendiliğini korumak zorundadır. Biri Dini ve ahlaki konular ve ya her hangi bir ilim dalında ilmi konuların mütalaa ve münazarası sırasında. Diğeri de konunun muhatapları hangi seviyede olurlarsa olsunlar temsil edilen ve aktarılan ilimlerin (bilgilerin) dayandığı kaynakların saygı değer oluşlarında. Siz lisanınızda ki alışkanlıklarınız ile Kurandan Hadisten İlim erbabından yaptığınız nakillerde muhataba göre hareket ediyor. Sizi bu ilimleri aktarmakta istihdam eden Kurandaki sözlerin sahibine. Hadislerin sahibine. nakilleriniz deki muhterem ve çoğu merhum muhterem efendiler varsa Hanım efendiler hürmetine riayette zaaf gösteriyorsunuz. Bunları kesinlik ile sizi incitmek için söylemiyorum. Bilakis sizin izzetini koruyarak naklettiğiniz nakillerin izzetini de koruma amacı ile gerçekten gönülden bir dostunuz olarak söylüyorum. Yinede tercih sizin. Herkes (hepimiz) tek başımıza yargılanacağız. Ne avukat ne savcı ne dost nede düşman karışamayacak ve bu gün hükmünü kendin ver denilir ise keşfimiz açılmış olacağından her sözümüzün değerini ederini cezasını da bileceğiz. Lokantada yemek yerken duvardaki yemek fiyatlarına bakmayıp sonrada feryat edenler gibi. Rahmanın çirkin sözü yoktur. çirkinlikler çirkin sözler fiiller sadece Şeytanın dükkanında veresiye satılmaktadır. ederini ve hesap talebini şeytan listeyi verince görürüz. İtiraz edemeyiz çünkü Allah ona dilediğini yapmasını ve sadece Allah gönülden sığınan kullarına güç yetiremeyeceğini önce İblise itiraf ettirmiş ve sonrada kendisi evet senin bana gönülden sığınan kullarıma gücün yetmez demiştir. Gıybet hakaret kötü söz kibir ve daha bütün kötülükler şeytanların dükkanda veresiye satılmaktadır. Şeytan içeri girince Rasulullah o meclisi terk eder. Sebebini soranlar biz onunla ikimiz aynı yerde bulunmayız diye cevap vermiştir. Resulullah-ın ücretsiz dağıttıkları arasında kötü ve kaba sözler yoktur. Bana sen kendini düzelt diyebilirsiniz. Haklı da olursunuz ama bir birini uyarak iki dost olursak ikimizde kurtuluruz. Selamlar A.D.Şimşek 31 Ekim 2014 11:22 tarihinde Yunus Kavik ykavik@gmail.com [SiyasetMeydani] <SiyasetMeydani@yahoogroups.com> yazdı: Kardeşlerim Koskoca makalede hem Zübeyr Bey ve hem de Ahmet Bey'in sadece fos kelimesine takılı kalmasını gerçekten yadırgadım. Sanki bütün bir yazdığım bu kelime etrafında şekilleniyormuş gibi. Meselenin özünden ziyade kışır ve kabuğuyla iştigal etmenizi doğrusu sizlere hiç yakıştıramadım. Tamam bu kelimeyi kullanmasam ve yerine daha münasip bir kelime kullansam daha iyi olurdu. Bunu kabul ediyorum. Bu kadarcık kusurumuzun da böylesi ciddi bir yazı içerisinde affolunması daha münasip değil miydi? Böylesine özlü bir konu için böylesi basit bir eleştiri getirmek, meselenin özünü de değersizleştirmekte ve farklı mecralara kaydırarak meselenin gargaraya gitmesine sebeb olmaktadır. Yazık değil mi? .   Selamlar Yunus Kavik     30 Ekim 2014 11:07 tarihinde ahmet dogan Simsek ahmetdogan.simsek@gmail.com [SiyasetMeydani] <SiyasetMeydani@yahoogroups.com> yazdı:   Yunus Bey Allah razı olsun. Çok değerli ve güzel şeyler anlatıyorsunuz lakin...... Muhataplarınızın dilinden konuşayım derken Efendimizin (Sav) lisani sünnetinden çıkıyor ve bunu da meşru gibi savunuyorsunuz. Halbuki Resulün sünneti Allah'ın Rabbil Alemin olarak alemlere davranış, hitap, cidal her konudaki öğretilerinin Resulullahın halleri ile örneklendirilerek anlayışlarımıza açılmasıdır. Bu fakir fıkıh konusunda bildiğiniz gibi zayıf kalmış öğrenme yaşları geride kaldıktan sonra İslamı yaşamaya başlamış bir kişi olarak haddim olmasa da fıkhi bir misal vereyim. Bir küp su verip de içine bir damla idrar damlatsanız o su mekruh olduğu gibi değerli mesajlarınızın içine konuşurken tükrükler sıçratmak gibi kelimeler katmazsanız. Bu yazılarınız hem bu internet aleminde hemde bu kainat internetinde kayda geçtiği için gerek dünyadakiler gerekse kainattakiler bu sözlerle karşılaştıklarında sözün kıratına pırlantanın kıratına bakar gibi içindeki necis olan kelimeyi görüp değer vermeyeceklerdir. (Kırat= Karat kıymetli mücevher ve taşların ayar ölçüsü) Bu güzellikte araya fos çıkma gibi terimler yerine yetersiz, içi boş kalıyor gibi kelimeler ile yola devam etseniz emin olun değerli yazılarınızın gönüllerdeki değeri de insanlara devası da çok daha yararlı olur ve sizde çok daha ehli kemal olursunuz. Sayın Zübeyr Bey Kardeşimizde bazen konuşmalarında kantarın topuzunu kaçırmaktadır. Hatta sizden çok daha fazla kaçırdığı da olmaktadır. Ama sizin mevzularınız fıkıh ağırlıklı olduğu için sizin küçük kusurlarınız onun büyük kusurlarından daha büyük olabilir. Çünkü din nasihattir buyrulmuştur. Ayrıca ben güzel ahlakı tamamlamaya geldim de buyrulmuştur. Ben böyleyim demeye alınan bu miktarda yoldan sonra artık hakkınız olduğunu sanmıyorum. Siz Risaletin önemli bir kısmını ihtiva edecek kadar yeterli ilme sahip olmasanız dahi. arayıp bulacak yollara aşinasınız. İçimizde, isterseniz grubu bizim köy ve yazıştığınız diğer grupları da sizin köyler olarak düşünürsek bizim köy gibi bir çok köyün imamı sayılırsınız. Köylülere ve çocuklarımıza iyi örnek olmalısınız.  Sürçü lisan ettik ise af ola. Selamlar A.D.Şimşek 30 Ekim 2014 09:21 tarihinde Yunus Kavik ykavik@gmail.com [SiyasetMeydani] <SiyasetMeydani@yahoogroups.com> yazdı: Sevgili Zübeyr kardeşim   Sünnetleri ihmal veya inkar eden bir güruha sen kalkıp Allah Rasulü (sav) nün ayetleri nasıl anlayıp uyguladığını anlatman suya yazı yazmak gibidir. Bir mesele ele alınırken önce kitaba bakılır. Kitapta izahatını mücmel olarak (icmalen değinildiğini) bulduğumuz meselenin , bir de ayrıca tafsilatını ve uygulamasının nasıl olduğunu öğrenmek istediğimiz zaman Allah Rasulü'nün (sav) sünnetlerine müracaat ederiz. Bu usul tüm ehl-i sünnet alimlerin usulüdür. Benim yaptığım da budur.   İnsanlar ayetleri yeterince arapça bilgisi olmaması , arap dilinin tarihsel gelişimine vakıf olmaması, tefsir usulü ilmine vakıf olmaması nedeniyle ayetleri anlamak ve anlamlandırmak hususunda yanlışlara, sapmalara ve saptırmalara düçar oluyor ve yanlış yönlendiriliyorlar. Herhangi bir türkçe tefsir de okusa okuduğunu anlayabilmesi bile asgari düzeyde bu bilgilere vakıf olmasını zorunlu kılar ki doğru anlayabilmiş olsun. Öncelikle bu durumda bu sapma ve saptırmalara karşı ayetleri vahiy dönemi arap dilinin incelikleri yönünden, metnin grameri yönünden ve tefsir usulü yönünden yanlışlıklarını ve bunların doğrusunun ne olduğu noktasında aydınlatılması gerekir. Esasen bu meseledeki ayetlerde anlaşılmazlık mübhemlik ve muğlaklık yok, onu anlamaya çalışanların zihin ve zihniyetinde hakikaetlere karşı mübhemlik, muğlaklık sakatlık var. Bu ayetler muğlak ve anlaşılmaz kapalılığı ve müteşabihatı ihtiva etmiş olsa o zaman sünnete müracaatı ilk planda gerekli kılardı. Ama anlaşılması oldukça açık olan ayetlerde ilk planda sünnete müracaata ihtiyaç duyulmaz. Mücmel olması halinde, muğlak ve mübhem olması halinde tafsilatı ve uygulaması noktasında derinleşmek istenilince sünnete müracaat elbetteki zorunludur.   Uslubumu eleştirmen, tefsir usulünü bilmemenden kaynaklanmaktadır. Onu da mazur görüyorum. Çünkü islami ilimler alanında ihtisasın olmamasındandır.   Sünnetlere sizler gibi ihtimam gösteren dostlar için ayetlerin tefsirinde Allah Rasulü'nün (sav) bu ayetleri nasıl anlayıp uyguladığını izah etmek elbette ki yeterlidir. Ahzab suresi 21 nci ayet-i kerimede لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا "Lekad kane lekum fi resulillâhi usvetun hasenetun limen kane yercullâhe vel yevmel ahıre ve zekerallahe kesia" Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resûlü'nde güzel bir örnek vardır.   buyurulmaktadır.   Ancak ahzab 21 deki bu kadar açık ve net bir ayete rağmen sünneti inkar eden, sünnete ehemmiyet vermeyen bir güruh toplumun cehaletinden yararlanarak bir kısım insanlar üzerinde oldukça da etkili olmaktadırlar. Allah Rasulü'nü (sav) adeta basit bir postacı ve sıradan bir ses kayıt cihazı statüsüne indirgemektedirler. Bunlarla etkili olarak mücadele etmenin yöntemlerini bilmezsen seni iki elense bir tırpanda hemen sırtını mindere yapıştırıp tuş ederler. Bu tip insanlara karşı hadislerle ve sünnetlerle cevap yetiştirmeye çalışman beyhudedir. Bunlara kendi silahlarıyla karşı koyman gerekir. Benim de yaptığım budur. Çarpıtmaları nereden hangi noktalardan yapıyorsa oradan vurmak.   Bilmem anlatabildim mi?   Selam ve saygılar Yunus Kavik     29 Ekim 2014 06:37 tarihinde zubeyr auf zubeyrauf@yahoo.com [desifre] <desifre@yahoogroups.com> yazdı: Sayin Kavik:Namaz ayetlerini ayri ayri irdeleyip, bu ayete gore dort, bu bile 3'u fos cikariyor, su ayete gore soyle diye isi budaklandirmaktan ziyade Muhammed aleyhisselam bu namaz ayetlerini nasil anlayip uygulamis ona bakmak lazim ki, bu katiyetle 5'tir.Yani bunun lami cimi yok.O tefsirde bahsedilen 3'ten kasit cem olsa gerek. Ogle ile ikindi, aksam ile yatsinin cemi. Sabah namaziyla beraber uc vakit.Bu ozellikle safi mezhebinde cok yaygin. Ben su asagidaki camiye ogle namazina gittigimde eger gok bosalircasina yagmur yagiyorsa, farzin ardindan tekrar gamet getirip ikindiyi de kiliyoruz. Onceleri biraz zoruma gidiyordu ama simdi sahabeyle kilmis gibi kiliyorum.Baktim, adam mutedeyyin, Gulencilerecok yakin bir musluman ama namaz kilmiyor diyor Abdurrahim Dilipak. Ona dedim, sen iyi bir muslumansizn ama niye namaz kilmiyorsun?Demis ki, hoca effendi bana namazlari aksam evde hepsini beraber kilsan da olur dedi.Paralel din konseptini ilk Mustafa Islamoglu bir hutbesinde dillendirdi eger Sayin AHmet Simsek daha once soylemediyse.Eger Pavlos teorim dogruysa ki Allahu alem, bu Pavlos teoremi de ban ait. Kaynagi Ziyaeddin Gümüşhanevî, Netaic-i i'tikadiye, s. 86.Orada soyle diyor:Hıristiyanlığın esas temellerini yıkarak onun yerine kendi uydurma hurafelerini ikame etmek üzere âlim ve feylesof bir Yahudi olan Saul'u sahneye çıkardılar. Bu zeki Yahudi beyi, güya Hıristiyanlığı kabul ederek Pavlos ismini aldı ve kiliseye çekilerek uzun müddet inziva hayatı yaşadı. Hıristiyan dininin icablarını harfiyyen yerine getiriyor ve gitgide halkın itimadını kazanıyordu. Sonunda Hıristiyanların hüsn-ü zannına o derece mazhar oldu ki, kendisine bir havari gibi hürmet etmeye başladılar. Pavlos, bu hüsni zannı, Hıristiyanlığı bozmakta çok dessas bir şekilde kullanmasını bildi. Hz.İsa (AS) ile görüştüğüne ve O'ndan talimat aldığına halkı inandırmayı başardı. Kesif ve plânlı gayretleri sonunda, Hıristiyanların hem itikad, hem de ibadetlerini hakikattan saptırmaya ve birtakım bâtıl mezheb ve fırkaları ortaya çıkarmaya muvaffak oldu[4]. Artıktevhid'in yerini teslis almış, yani Hıristiyanlar bir tek Ma'bûd'a bedel, Hz.İsa ve Hz.Meryem'e de ulûhiyet isnad etmeye başlamışlardı.Bana gore parallel devletten ziyade amac parallel bir islamitetti ve basrol aktoru Gulen'di.Babasinin, size bir cocuk yetistirecegim sizi sizin silahinizla vuracak sozune istinaden kucuklugundenberi bu amacla haraket ediyordu Gulen ama olmadi. Burnu boka tikildi.En son konusmasinda yilanlar ciyanlar icinde yataklarinda yatiyorlar diyordu ya; aslinda kendini tariff ediyor. Vallahi de billahi de tallahi de diye burada yemin etsem o zindigin seviyesine dusmus olacagim.Belki 20 sene once Baton Rouge/Louisiana da bir konusmasini dinliyordum; munafiklardan bahsediyor; onlarin kiyamet gunu avuclarini yalayacaklarindan bahsediyordu.O zaman bana kendisini tariff ediyor diye aklima gelmisti hem de bir gulenci sohbetinde.Dun baktim yilanlar ciyanlar icinde yine kendisini tariff ediyor.Murted hasta ruhlu birisi bana gore.Zubeyr--------------------------------------------On Tue, 10/28/14, Yunus Kavik ykavik@gmail.com [desifre] <desifre@yahoogroups.com> wrote: Subject: [desifre] Re: Paralel ıslam To: inanc@yahoogroups.com, hersey-konusulacaksa@yahoogroups.com, "deşifre" <desifre@yahoogroups.com> Cc: "Suat Emiroglu" <suat.e@nettemail.com> Date: Tuesday, October 28, 2014, 11:02 AM      Öncelikle namaz vakitleriyle ilgili ayetleri alt alta sıralayalım. Daha sonra bu ayetlere getirilen yorum farklılığının sebepleri üzerinde duralım.   Hud suresi 114 ncü ayet وَأَقِمِ الصَّلاَةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِّنَ اللَّيْلِ VE EKIMISSALATE TARAFEYİNNEHARİ VE ZULEFEN MİNELLEYLİ Gündüzün iki tarafında ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde namazı kıl.   Bakara 238 nci ayet حَافِظُواْ عَلَى الصَّلَوَاتِ والصَّلاَةِ الْوُسْطَى HAFİZU ALESSALATİ VESSALATİL VUSTA Namazları ve orta namazını (üstlerine düşerek, titizlik göstererek) koruyun   Taha 130 ncu ayet وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ غُرُوبِهَا وَمِنْ آنَاء اللَّيْلِ فَسَبِّحْ وَأَطْرَافَ النَّهَارِ لَعَلَّكَ تَرْضَى VESEBBİH BİHAMDİ RABBİKE KABLE TULUİŞŞEMSİ VE KABLE ĞURUBİHA VEMİN ANAELLEYLİ FESEBBİH VEETRAFENNEHARİ LEALLEKE TERDA Güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt). Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tesbihte bulun ki hoşnut olabilesin.     Nisa, 4/103; İsra, 17/78; Rum, 30/17-18; Nur, 24/36; Kaf, 50/39-40; Dehr (İnsan) , 76/25-26 ayetleri de namaz vakitlerinden bahsetmektedir.   Önce ilk ayet olan Hud suresi 114 ncü ayetten başlayalım. Bu ayette TARAFEYN NEHAR "Gündüzün iki tarafı" ayetindeki yorum farklarına değinelim. Daha sonra da aynı ayetin devamındaki ZULEFEN MİNEL LEYL  "Gecenin gündüze yakın saatleri"   ayetindeki yorum farklarına değinelim.   Namazın vakitlerinin 3 mü yoksa 5 mi olduğu hakkındaki yorum farklılığı en fazla bu ayetteki belirtilen zamanlar hakkındadır. Arapçada "NEHAR"  "gündüz"  kelimesi denilince Kuran'ın indirildiği zaman diliminde güneşin doğuşundan batışına kadar geçen zaman dilimi olarak anlaşılırdı.  Ancak zamanla bazı alimler tarafından gündüzü "tan yerinin ağarması"ndan   güneşin batmasına kadar geçen zaman olarak anlamaya ve yorumlamaya başladılar. Gündüzün başlangıcı için tan yerinin ağarmasından başladığı iddia edilince "gündüzün iki tarafı" ibaresinden de sabah namazı ile akşam namazı vakitleri anlaşılmaktadır. demektedirler. Bu yoruma göre öğle ve ikindi namazlarının bulunmadığı yorumu çıkmaktadır. Bu yorum Kuran'ın ilk inzal olduğu zaman dilimindeki toplumun kelimelere yüklediği anlamlara da İbrahim suresi 4 ncü ayete de aykırı durmaktadır. Ayette şöyle buyuruluyor :  وَمَا أَرْسَلْنَا مِن رَّسُولٍ إِلاَّ بِلِسَانِ قَوْمِهِ لِيُبَيِّنَ لَهُمْ    VE MA ERSELNA MİN RASULİN İLLA BİLİSANİ KAVMİHİ LİYUBEYYİNE LEHUM Biz hiç bir elçiyi, kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki, onlara apaçık anlatsın.   NEHAR Gündüz kelimesi vahyin indiği toplumda güneşin doğması ile başlıyor ve batması ile bitiyor şeklinde anlaşıldığı sabit olduğuna göre bu durumda "TARAFEYN NEHAR"  "gündüzün iki tarafı"   ibaresinin doğru yorumu şu şekilde olmalıdır. Gündüz güneş doğması ile başlayıp batmasıyla sona erdiğine göre o zaman gündüzün iki tarafı denilince gündüz iki tarafa iki bölüme ayrıldığı anlaşılmaktadır. Gündüzün bir tarafının İsra suresi 78 nci ayeti kerimede أَقِمِ الصَّلاَةَ لِدُلُوكِ الشَّمْسِ إِلَى غَسَقِ اللَّيْلِ EKIMISSALATE LİDULUKİŞŞEMSİ İLA ĞASAKILLEYLİ "Güneşin sarkmasından gecenin kararmasına kadar namazı kıl" ayetinde buyurulduğu üzere gündüzün birinci tarafının güneşin tepe noktasından batıya kaymasıyla yani meridyen geçişi ile başlayan öğle namazının vakti olduğu anlaşılmaktadır. Gündüzün diğer tarafının da Kaf suresi 39 ncu ayeti kerimede وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ الْغُرُوبِ VESEBBİH BİHAMDİ RABBİKE KABLE TULUİŞŞEMSİ VE KABLEL ĞURUB "ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et." buyurulduğu üzere ikinci tarafının güneşin batmasından önceki vakit olduğu açıklanmıştır.   Akşam namazı güneşin batışından sonra olduğuna göre bu ayette güneşin batışından önce ibaresi gündüzün iki tarafından ikincisi olan ikindi namazına işaret etmekte olduğu aşikardır.   Böylece gündüzün iki bölümünde kılınması emredilen namazların öğle ve ikindi namazları olduğu ortaya çıkar   Şimdi gelelim aynı Hud suresi 114 ncü ayetteki ZULEFEN MİNEL-LEYL  "Gecenin (gündüze) yakın saatleri" ibaresindeki farklı yorumlara Bazı alimler bunu geceye yakın saatler şeklinde anlamışlardır. Böyle olunca sadece yatsı namazı veya teheccüd namazı şeklinde anlamışlardır. Bu yorum neden hatalı onu izah edelim. زلف  ZULEF =  زلفة zulfetun kelimesinin çoğuludur.  Yakın saatler anlamına gelmektedir.   Arapçada çoğul 3 ten itibaren başlar. Üç ve daha fazla şey için çoğul kullanılır. İki şey için çoğul denmez. İki için Tesniye denir. Bu duruımda "zulef"  en az 3 vakite tekabul etmektedir. Ayetteki "MİN" harf-i ceri bütünden bir bölümü ifade etmek için kullanılır. LEYL gece kelimesinin önüne geldiği zaman "geceden" bir kısımı ifade eder.  Eğer geceye yakın anlamı vermek istiyorsak o zaman MİN değil "İLA"   harf-i ceri kullanılması gerekirdi. Toparlarsak ; ZULEFEN MİNEL-LEYL  "Gecenin (gündüze) yakın saatleri" gecenin gündüze yakın saatlerinde en az 3 vakit namaza işaret ettiği anlaşılmaktadır. Bu 3 vakit te akşam , yatsı ve sabah namazlarıdır. Akşam namazı, güneşin batmasından batı ufkundaki kızıllığın kaybolmasına kadar kılınır. Bundan sonra batı ufkundaki beyazlığın kaybolup havanın tam kararmasına kadar devam eden yatsı namazı vakti girer. Hava tam kararınca gecenin gündüze yakın bu iki bölümü bitmiş olur. Doğu ufkunda tan yerinin ağarmasıyla birlikte gündüzün yaklaştığı ortaya çıkar. Bu da gecenin gündüze yakın üçüncü vaktidir ki o da sabah namazıdır.     Gelelim Bakara suresi 238 nci ayetle ilgili yorumlara Bu ayet-i kerimede sırayla iki defa salat kelimesi geçmektedir. İlkinde çoğul olarak ikincisinde de tekil olarak kullanılmıştır. SALAVAT = Salat kelimesinin çoğuudur. Az önceki ayet-i kerimede de izah ettiğim gibi arapçada çoğul en az 3 adet şeyi ifade etmek için kullanılır. Bu durumda SALAVAT denilince en az 3 (veya 3 ten fazla) vakit namazı olduğunu anlamaktayız.   Bu kelimenin devamında "SALATUL VUSTA"  orta namazı ibaresi kullanılmaktadır. Bu ayetten en az 4 vakit (veya 4 ten fazla) namaz olduğu anlaşılmaktadır. Bu ayetten bile 3 vakit namaz iddiasında bulunanların iddiaları fosa çıkmaktadır. Bu ayette alimler arasında "SALATUL VUSTA" nın "Orta namazının) hangi namaz vakti olduğunda ihtilaf etmişlerdir. Ancak ekseri (çoğunluk) alimler bu namazın ikindi namazı olduğu hususunda ittifak etmişlerdir. "5 vakit namazın tam ortasında olan namaz ikindi namazıdır" demişlerdir.     Taha suresi 130 ncu ayet-i kerimeye gelelim. Güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt). Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tesbihte bulun ki hoşnut olabilesin.   Ayeti irdeleyelim ve bölümlere ayıralım. 1- Güneşin doğuşundan önce Rabbini hamd ile tesbih et . Yani "Sabah namazını kıl" 2- Güneşin batışından önce Rabbini hamd ile tesbih et . Yani "Akşam namazını kıl" 3- Gecenin bir bölümünde tesbihte bulun.  Yani "yatsı namazını kıl" 4 ve 5 - Gündüzün uçlarında da tesbihte bulun. Yani "Öğle ve İkindi namazlarını kıl"   buyurmaktadır.   Görüldüğü üzere ayet 5 ayrı vakte işaret etmektedir 3 vakte değil.     Namaz vakitlerine değinen ayetler genellikle icmalen (mücmel olarak) topluca değinmektedir. Tafsilata (ayrıntıya) girmemektedir. Ayetlerin en doğru tefsirini ve uygulamasını Allah rasulü (sav) nün sözleri ve fiillerinde/uygulamalarında görmekteyiz. Tüm mütevatir ve sahih hadislerde Allah rasulü (sav) nün namazları mescidde ashabıyla birlikte 5 vakit olarak kıldırdığını öğrenmekteyiz.   Ancak istisnai durum ve zamanlarda bazı namazları cem ve telfik ettiğini değişik sahih kaynaklardan öğreniyoruz. Mesela Hacda arafatta öğle ile ikindiyi ve müzdelifede de akşam ile yatsıyı cem ederek arka arkaya bir arada kılmıştır.  Yine hendek savaşının o korku dolu zorluk günlerinde de bazı namazları zarureten cem ederek kıldığını öğrenmekteyiz. Bunlar tamamen istisna hukukuna girer.   Ancak bazı alimler bu istisnai durumu hayatın tüm zamanlarına yayarak namazların cem edilmesinin caiz olduğuna hükmetmişlerdir. Öğle ile ikindiyi cem ederek tek bir ezanla arka arkaya kılmaktadırlar. Akşamla yatsıyı da tek bir ezanla cem ederek arka arkaya kılmaktadırlar. Böyle olunca 3 vakitte ve 3 ezanla 5 vakitlik namaz kılmaktadırlar.   Dikkat edilirse böyle yapanlar bile namazın 3 olduğunu iddia etmiyorlar. Vaktin 3 ama namazın 5 olduğunu söylüyorlar.   Bu söylemde bulunanlar arasında caferi şiası da bulunmaktadır.   Ehl-i sünnet alimlerinin hiç birisi 3 vakit namazı savunmamaktadırlar. Ehl-i sünnet alimlerinin ehl-i dalalet fırkaları olarak nitelendirdiği mezheplerin bir kısmı ile bazı reformist (protestanlaştırılmış islami görüşe sahip) müslümanlar ayetleri keyfi ve indi mütalaa ve yorumlarla namazı 3 vakit olarak iddia etmektedirler.     Abdestte ayak yıkama konusunda da alimler arasında ihtilaf söz konusudur. Abdestle ilgili ayet Maide suresi 6 ncı ayet-i kerimedir. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِذَا قُمْتُمْ إِلَى الصَّلاةِ فاغْسِلُواْ وُجُوهَكُمْ وَأَيْدِيَكُمْ إِلَى الْمَرَافِقِ وَامْسَحُواْ بِرُؤُوسِكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ إِلَى الْكَعْبَينِ YA EYYUHELLEZİNE AMENU İZA KUMTUM İLESSALATI FAĞSİLU VUCUHEKUM VE EYDİYEKUM İLEL MERAFIKI. VEMSEHU BİRUUSİKUM VEERCULEKUM İLEL KA'BEYN   "Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da"   Ayakların meshedilmesi gerektiği şeklinde anlayan mezhepler "Ve erculekum ilel kabeyn"  "Her iki topuğa kadar ayaklarını" ifadesindeki VAV harfi "VEMSEHU"  "meshediniz" emrine mi atıfta bulunmaktadır. Ve "RUUSİKUM" "BAŞINIZ" kelimesinin önündeki "Bİ" harf-i cerri , aynı zamanda atıf vavı ile "ERCULEKUM" "AYAKLARINIZ"  kelimesine de şamildir. Bu nedenle "ERCULİKUM"  olarak LAM harfi esre olarak da okunabilir. Meshediniz emri bu atıf vavı ve "bi" harfi cerri ile baş ve ayakları ikisini birlikte kapsamaktadır." demektedirler. Bu şekilde anlayan mezheplerden birisi caferi şiasıdır.   Ehl-i sünnet alimleri ise "bu kelimedeki LAM harfini üstün olarak "ERCULEKUM" şeklinde telaffuz etmektedirler. Bu durumda RUUSEKUM kelimesinin önündeki "Bİ" harfi cerri "ERCULEKUM"  kelimesine atıf edilemez. Dolayısıyla VAV harfi "FAĞSİLU" yıkayın kelimesine atıfta bulunulması gerekir" demektedirler.     Allah rasulü (sav) nün farz namazların haricindeki diğer nevafil/tatavvu (nafile namazlar) nevinden namazları farz namazlar gibi düzenli olarak mescidde kılmadığı hususunda tüm alimler tarafından ittifak edilmektedir. Farz namazlar haricindeki ziyade kıldığı nevafil nevinden namazlarını çok büyük bir ekseriyetle hane-i saadetlerinde ve düzenli olarak daima kıldığı Hz Ayşe (r.anha) validemiz ve diğer zevceleri tarafından bildirilmektedir. Allah Rasulü (sav) nün hane-i saadetlerinde sürekli ve düzenli olarak kıldığı bu namazlar Allah Rasulü'nün sünnetleri olmaktadır. Allah Rasulü (sav) bu namazları sürekli ve düzenli olarak kılması nedeniyle müminler de ona ittiba etmek kasıt ve niyetiyle bu namazları eda etmeleri   "ETİULLAHE VE ETİURRASUL" "ALLAHA İTAAT EDİN ve RASULE DE İTAAT EDİN"  emri celilesi gereğidir.   Yukarıdan da anlaşıldığı üzere sünnetlerin mutlaka camide/mescidde eda edilme zarureti bulunmamaktadır. Sünnetleri camide eda etme geleneği sadece Osmanlı'dan tevarüs edgelen bir gelenektir ve sadece Türkiye'de bu şekilde uygulanmaktadır. Müslümanların çoğunlukta veya azınlıkta olduğu diğer ülkelerde ise sünnet ve nafile namazlar camilerde/mescidlerde eda edilmemektedir. Osmanlı böyle bir geleneği neden başlatmıştır?  sorusunun cevabını arasak ; doğrusu bu gerekçeye biraz hak veriyorum. Ben muhtelif ülkelerdeki muhtelif ırklardan tanıdığım bir çok arkadaşıma şu soruyu soruyorum : Siz sünnet namazlarını camide kılmıyorsunuz. Allah Rasulü (sav) de kılmazdı. Ancak hane-i saadetlerinde mutlaka ve düzenli olarak kılardı. Siz de onun ümmeti olmanız hasebiyle O Rasul'e ittiba etmek için siz de camide farz namazı kıldıktan sonra evinizde veya işyerinizde sürekli ve düzenli olarak kılıyor musunuz?  Maalesef bu soruya "evet düzenli olarak ve sürekli kılıyorum" şeklinde cevap verene rastlamadım. Bu araştırmam sonucu şuna kanaat getirdim : Sünnet namazlarını sürekli ve düzenli olarak cami haricinde evde veya işyerinde kılmak oldukça zor. Çoğu kez üşenilmekte ve ihmal edilmektedir. Çünkü farz gibi zorunlu olmaması insanları rehavete itmektedir. Osmanlı alimleri insanlardaki bu ihmalkarlığı, üşengeçliği ve rehaveti gördüğü için camilerde kılınmasını teşvik etmişler. "Zorunludur" dememişler, sadece teşvik etmişlerdir. İnsanlar da bu teşviğe uyarak zamanla alışkanlık haline getirmişler. Daha sonraki nesiller de sanki zorunluluk gibi bu geleneğe uymaya devam etmişlerdir. Eğer bu gelenek kaldırılırsa ben inanıyorum ki diğer ülkelerdeki müslümanlar gibi Türkiye'deki müslümanlar da sünnetleri sürekli ve düzenli bir şekilde evlerinde veya işyerlerinde kılmazlar, üşenirler, ihmal ederler. İsteyen işyerinde veya evinde kılsın. Kimse niye camiden sünneti kılmadan çıktın diye o müslümanı sorgulamasın yargılamasın. Ama kimse de sünneti camide kılmak isteyene de Allah Rasulü evinde kılmış sende evinde kıl diye ona mani olmasın. Hiç kimse de sünnet namazlarını farz namazlarmış gibi zorunlu ibadet mertebesine konumuna yükseltmesin. İnsanları camiden cemaatten soğutmasın.   Diğer sorulara da girersek makale çok aşırı uzayacak. O nedenle onları daha sonra ele alalım.     Saygılarımla Yunus Kavik           26 Ekim 2014 18:52 tarihinde Grbuz Guvendag <gurbuz1943@yahoo.com> yazdı: Sayın Yunus hocam,   Tanıdıgım bir resim Hocası var.Dini,tarihi ve kültürel konularda okumayı sever. Binlerce kitabdan olusan bir kütüphanesi var.   Uzun Zamandır  12 ciltlik Kuran-ı Kerim Tebligi  adlı bir tefsir okuyor.6 cildi okumus.   Bana ,bu tefsirde Namaz vaktinin üc oldugunu bunlarında  Sabah,Aksam ve Yatsı oldugunu söyledi.Ayrıca abdest te de ayak yıkamanın emredilmedigini söyledi. Ayrıca,Peygamber efendimizin sünnetleri camide kılmadıgı,farzları camide kıldıgı da iddia ediliyor.   Arastırdım.Namaz vakitleri konusunda ki tefsir iddiası dogru olabilir. Cay sohbetinde ,bunu etrafımdaki kisilere söyledim.Tabiatiyle büyük tepki cekti.   Ortaya cıkan durum  söyle.Hz.Muhammede vahiy yolu indirilen Kuran-ı Kerim Emirleri,Hz.Muhammedin yasantısı,ile onun yasadıgı dönemden sonra,Islam alimlerinin yorumları ile olusan  Parelel bir Islam mı olustu. Yüzlerce yıl önce ve cagımız da yasanan Islam ile ,Vahiy döneminde yasanan Islam arasında büyük farklar olustugu gercek.   Kadınlar ,kızlar Türban takıyor.Kapanmıyor.Hatta,gözüne kadar veya tamamen kapanıyorlar.Kadın sacının 1 teli günah cagrıstıran bir nesne oluyor.Kuran-ı Kerimde böyle bir sey varmı? Peygamber Efendimiz,ben öldükten sonra eslerimle evlenilmesin demis.Bu baska kadınları  kapsamazki. Hristiyanlar,Insanları cennetten kovdurdugu icin suclu görür.Bazı müslümanlara göre, kadın ın her seyi günah a cagırır. O zaman ne olacak?Kadınsız bir dünya mı olusacak. Müslüman dünyası,gayrimüslüm kadınların ürettigi ürünleri kullanmaktan cekinmiyecek fakat kendi kızını,karısını 4 duvar arasına saklıyacak. Gayrimüslümler de ,Müslüman topraklarında acımasızca ilerliyecekler.   Sizin gibi,Kuran-ı Kerim arabcasını bilen bir kisinin görüsünü almak isterim   Katilden,hırsızdan,rüsvetciden halife düzeni olurmu? Gur -Buz #yiv3164804508 #yiv3164804508 --   #yiv3164804508ygrp-mkp { border:1px solid #d8d8d8;font-family:Arial;margin:10px 0;padding:0 10px;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-mkp hr { border:1px solid #d8d8d8;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-mkp #yiv3164804508hd { color:#628c2a;font-size:85%;font-weight:700;line-height:122%;margin:10px 0;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-mkp #yiv3164804508ads { margin-bottom:10px;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-mkp .yiv3164804508ad { padding:0 0;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-mkp .yiv3164804508ad p { margin:0;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-mkp .yiv3164804508ad a { color:#0000ff;text-decoration:none;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-sponsor #yiv3164804508ygrp-lc { font-family:Arial;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-sponsor #yiv3164804508ygrp-lc #yiv3164804508hd { margin:10px 0px;font-weight:700;font-size:78%;line-height:122%;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-sponsor #yiv3164804508ygrp-lc .yiv3164804508ad { margin-bottom:10px;padding:0 0;} #yiv3164804508 #yiv3164804508actions { font-family:Verdana;font-size:11px;padding:10px 0;} #yiv3164804508 #yiv3164804508activity { background-color:#e0ecee;float:left;font-family:Verdana;font-size:10px;padding:10px;} #yiv3164804508 #yiv3164804508activity span { font-weight:700;} #yiv3164804508 #yiv3164804508activity span:first-child { text-transform:uppercase;} #yiv3164804508 #yiv3164804508activity span a { color:#5085b6;text-decoration:none;} #yiv3164804508 #yiv3164804508activity span span { color:#ff7900;} #yiv3164804508 #yiv3164804508activity span .yiv3164804508underline { text-decoration:underline;} #yiv3164804508 .yiv3164804508attach { clear:both;display:table;font-family:Arial;font-size:12px;padding:10px 0;width:400px;} #yiv3164804508 .yiv3164804508attach div a { text-decoration:none;} #yiv3164804508 .yiv3164804508attach img { border:none;padding-right:5px;} #yiv3164804508 .yiv3164804508attach label { display:block;margin-bottom:5px;} #yiv3164804508 .yiv3164804508attach label a { text-decoration:none;} #yiv3164804508 blockquote { margin:0 0 0 4px;} #yiv3164804508 .yiv3164804508bold { font-family:Arial;font-size:13px;font-weight:700;} #yiv3164804508 .yiv3164804508bold a { text-decoration:none;} #yiv3164804508 dd.yiv3164804508last p a { font-family:Verdana;font-weight:700;} #yiv3164804508 dd.yiv3164804508last p span { margin-right:10px;font-family:Verdana;font-weight:700;} #yiv3164804508 dd.yiv3164804508last p span.yiv3164804508yshortcuts { margin-right:0;} #yiv3164804508 div.yiv3164804508attach-table div div a { text-decoration:none;} #yiv3164804508 div.yiv3164804508attach-table { width:400px;} #yiv3164804508 div.yiv3164804508file-title a, #yiv3164804508 div.yiv3164804508file-title a:active, #yiv3164804508 div.yiv3164804508file-title a:hover, #yiv3164804508 div.yiv3164804508file-title a:visited { text-decoration:none;} #yiv3164804508 div.yiv3164804508photo-title a, #yiv3164804508 div.yiv3164804508photo-title a:active, #yiv3164804508 div.yiv3164804508photo-title a:hover, #yiv3164804508 div.yiv3164804508photo-title a:visited { text-decoration:none;} #yiv3164804508 div#yiv3164804508ygrp-mlmsg #yiv3164804508ygrp-msg p a span.yiv3164804508yshortcuts { font-family:Verdana;font-size:10px;font-weight:normal;} #yiv3164804508 .yiv3164804508green { color:#628c2a;} #yiv3164804508 .yiv3164804508MsoNormal { margin:0 0 0 0;} #yiv3164804508 o { font-size:0;} #yiv3164804508 #yiv3164804508photos div { float:left;width:72px;} #yiv3164804508 #yiv3164804508photos div div { border:1px solid #666666;height:62px;overflow:hidden;width:62px;} #yiv3164804508 #yiv3164804508photos div label { color:#666666;font-size:10px;overflow:hidden;text-align:center;white-space:nowrap;width:64px;} #yiv3164804508 #yiv3164804508reco-category { font-size:77%;} #yiv3164804508 #yiv3164804508reco-desc { font-size:77%;} #yiv3164804508 .yiv3164804508replbq { margin:4px;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-actbar div a:first-child { margin-right:2px;padding-right:5px;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-mlmsg { font-size:13px;font-family:Arial, helvetica, clean, sans-serif;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-mlmsg table { font-size:inherit;font:100%;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-mlmsg select, #yiv3164804508 input, #yiv3164804508 textarea { font:99% Arial, Helvetica, clean, sans-serif;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-mlmsg pre, #yiv3164804508 code { font:115% monospace;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-mlmsg * { line-height:1.22em;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-mlmsg #yiv3164804508logo { padding-bottom:10px;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-msg p a { font-family:Verdana;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-msg p#yiv3164804508attach-count span { color:#1E66AE;font-weight:700;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-reco #yiv3164804508reco-head { color:#ff7900;font-weight:700;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-reco { margin-bottom:20px;padding:0px;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-sponsor #yiv3164804508ov li a { font-size:130%;text-decoration:none;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-sponsor #yiv3164804508ov li { font-size:77%;list-style-type:square;padding:6px 0;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-sponsor #yiv3164804508ov ul { margin:0;padding:0 0 0 8px;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-text { font-family:Georgia;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-text p { margin:0 0 1em 0;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-text tt { font-size:120%;} #yiv3164804508 #yiv3164804508ygrp-vital ul li:last-child { border-right:none !important; } #yiv3164804508------------------------------------Posted by: zubeyr auf <zubeyrauf@yahoo.com>------------------------------------------------------------------------Yahoo Groups Links<*> To visit your group on the web, go to:    http://groups.yahoo.com/group/desifre/<*> Your email settings:    Individual Email | Traditional<*> To change settings online go to:    http://groups.yahoo.com/group/desifre/join    (Yahoo! ID required)<*> To change settings via email:    desifre-digest@yahoogroups.com    desifre-fullfeatured@yahoogroups.com<*> To unsubscribe from this group, send an email to:    desifre-unsubscribe@yahoogroups.com<*> Your use of Yahoo Groups is subject to:    https://info.yahoo.com/legal/us/yahoo/utos/terms/

































--
ÜYELERİN GONDERMİŞ OLDUĞU MAİLLERDEN
ÜYELERİN KENDİLERİ SORUMLUDUR...
www.konyaesnaflari.com
her Türlü İlanlarınızı Ücretsiz Olarak
 
www.firmailani.com
 
web sitemizde yayınlayabilirsiniz
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "İSLAM ve BİLİM" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için islamvebilim+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

--


Gecmisin tehlikesi esir olmakti, gelecegin tehlikesi ise robot olmak.

Erich Fromm - Aforizmalar



BAKARA - 256 dinde zorlama yoktur...
MUZEMMIL- 19 Suphe yok ki bu (Kur an) bir oguttur.
O halde dileyen Rabbine goturen yolu tutsun...
MUDESSIR - 54 - 55 Suphesiz ki, gercekten de Kuran bir oguttur.
Dileyen ondan ogut alir.

 
Ummu Seleme anlatiyor:
Ben Resulullah in yaninda idim.
Yanimda Meymune bint Haris de vardi.
O esnada Ibn Ummu Mektum bize dogru geliyordu.
(Bu vaka tesetturle emredilmemizden sonra idi) ve yanimiza geldi.
Resulullah bize:
Ona karsi ortunun.
diye emretti.
Biz:
Ey Allah in Resulu!
O, ama ve bizi gormeyen, varligimizi tanimayan bir kimse degil mi?
dedik.
Bunun uzerine Resulullah:
Siz de mi korlersiniz, siz onu gormuyor musunuz?
Buyurdu.

Ebu Davud, Libas 37, 4112; Tirmizi, Edeb 29, 2779; Kutub-i Sitte, 10.cilt, s.233


Gazze de oruclu Muslumanlarin basina gokten ates yagarken, biz burada luks ve israfli iftar ziyafetleri veriyoruz.
Bu Ramazan da iman ve Kur an hizmetleri acisindan bosa gecti.

Mehmet Sevket Eygi
Murtecilerin cok sevdigi ve onemsedigi fikir adami.


Yunan kuvvetlerinin ozel bir toren ve saygi ile karsilanmasi....

Izmir Valisi Kambur Izzettin'in genelgesinden - 26.05.1919


Ermenileri geri cekerek, Islamlar aleyhindeki zulme nihayet vereceklerini soyleyen Fransizlarin bu defa birlikte Islam halki katliam eyledikleri son derece dikkate degerdir.

(11 Ocak 1920)
K.ATATURK


Marx hataliydi.
Din insanligin afyonu degildir.
Afyon;uyusturucu, hissizlestirici,$ikici seyleri akla getiriyor.
Ama din,$iklikla korkunun afrodizyagi,gaddarligin anfetamini olmustur.
En iyi oldugu durumda ruhlari ayaga kaldirmis,can kuleleri dikmistir.
En kotu oldugu durumdaysa butun uygarliklari mezarliga cevirmistir.

PHILLIP ADAMS


PEZEVENK
. . . . . .
Dunya ahvalinden haberi yoktur
Sohbeti din ile acar pezevenk
Komsusu ac iken kendisi toktur
Sanki melek olmus ucar pezevenk
. . . . . .
Karanlik islerde ziplama ister
Evine granit * kaplama ister
Dunya mektebinden diploma * ister
Insanlik dersinden kacar pezevenk
. . . . . .
Herkesin kabina cesmesi akmaz
Erkek sinekleri hareme sokmaz
Fakir komsusunun yuzune bakmaz
Selamsiz sabahsiz gecer pezevenk
. . . . . .
Sanirsin Allah'la akde oturmus
Cennete giderken macun goturmus
Huriler'i dizip isi bitirmis
Simdi gilmanlari secer pezevenk
. . . . . .
Aydinliga dusman yobazin dolu
Hu cekerken sismis agzinda dili
Erbabi, ulkede bunlardan dolu
Durmadan zehrini sacar pezevenk

Asik ERBABI


Zaman icinde Filistin in tamamina yayilacagiz

Prof.Dr.Haim Weizmann, Israil Devlet Baskani
Yilmaz Dikbas-EFENDI TERORISTLER
0532 233 31 52


Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/




Gecmisin tehlikesi esir olmakti, gelecegin tehlikesi ise robot olmak.

Erich Fromm - Aforizmalar



BAKARA - 256 dinde zorlama yoktur...
MUZEMMIL- 19 Suphe yok ki bu (Kur an) bir oguttur.
O halde dileyen Rabbine goturen yolu tutsun...
MUDESSIR - 54 - 55 Suphesiz ki, gercekten de Kuran bir oguttur.
Dileyen ondan ogut alir.

 
Ummu Seleme anlatiyor:
Ben Resulullah in yaninda idim.
Yanimda Meymune bint Haris de vardi.
O esnada Ibn Ummu Mektum bize dogru geliyordu.
(Bu vaka tesetturle emredilmemizden sonra idi) ve yanimiza geldi.
Resulullah bize:
Ona karsi ortunun.
diye emretti.
Biz:
Ey Allah in Resulu!
O, ama ve bizi gormeyen, varligimizi tanimayan bir kimse degil mi?
dedik.
Bunun uzerine Resulullah:
Siz de mi korlersiniz, siz onu gormuyor musunuz?
Buyurdu.

Ebu Davud, Libas 37, 4112; Tirmizi, Edeb 29, 2779; Kutub-i Sitte, 10.cilt, s.233


Gazze de oruclu Muslumanlarin basina gokten ates yagarken, biz burada luks ve israfli iftar ziyafetleri veriyoruz.
Bu Ramazan da iman ve Kur an hizmetleri acisindan bosa gecti.

Mehmet Sevket Eygi
Murtecilerin cok sevdigi ve onemsedigi fikir adami.


Yunan kuvvetlerinin ozel bir toren ve saygi ile karsilanmasi....

Izmir Valisi Kambur Izzettin'in genelgesinden - 26.05.1919


Ermenileri geri cekerek, Islamlar aleyhindeki zulme nihayet vereceklerini soyleyen Fransizlarin bu defa birlikte Islam halki katliam eyledikleri son derece dikkate degerdir.

(11 Ocak 1920)
K.ATATURK


Marx hataliydi.
Din insanligin afyonu degildir.
Afyon;uyusturucu, hissizlestirici,$ikici seyleri akla getiriyor.
Ama din,$iklikla korkunun afrodizyagi,gaddarligin anfetamini olmustur.
En iyi oldugu durumda ruhlari ayaga kaldirmis,can kuleleri dikmistir.
En kotu oldugu durumdaysa butun uygarliklari mezarliga cevirmistir.

PHILLIP ADAMS


PEZEVENK
. . . . . .
Dunya ahvalinden haberi yoktur
Sohbeti din ile acar pezevenk
Komsusu ac iken kendisi toktur
Sanki melek olmus ucar pezevenk
. . . . . .
Karanlik islerde ziplama ister
Evine granit * kaplama ister
Dunya mektebinden diploma * ister
Insanlik dersinden kacar pezevenk
. . . . . .
Herkesin kabina cesmesi akmaz
Erkek sinekleri hareme sokmaz
Fakir komsusunun yuzune bakmaz
Selamsiz sabahsiz gecer pezevenk
. . . . . .
Sanirsin Allah'la akde oturmus
Cennete giderken macun goturmus
Huriler'i dizip isi bitirmis
Simdi gilmanlari secer pezevenk
. . . . . .
Aydinliga dusman yobazin dolu
Hu cekerken sismis agzinda dili
Erbabi, ulkede bunlardan dolu
Durmadan zehrini sacar pezevenk

Asik ERBABI


Zaman icinde Filistin in tamamina yayilacagiz

Prof.Dr.Haim Weizmann, Israil Devlet Baskani
Yilmaz Dikbas-EFENDI TERORISTLER
0532 233 31 52


Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/




Gecmisin tehlikesi esir olmakti, gelecegin tehlikesi ise robot olmak.

Erich Fromm - Aforizmalar



BAKARA - 256 dinde zorlama yoktur...
MUZEMMIL- 19 Suphe yok ki bu (Kur an) bir oguttur.
O halde dileyen Rabbine goturen yolu tutsun...
MUDESSIR - 54 - 55 Suphesiz ki, gercekten de Kuran bir oguttur.
Dileyen ondan ogut alir.

 
Ummu Seleme anlatiyor:
Ben Resulullah in yaninda idim.
Yanimda Meymune bint Haris de vardi.
O esnada Ibn Ummu Mektum bize dogru geliyordu.
(Bu vaka tesetturle emredilmemizden sonra idi) ve yanimiza geldi.
Resulullah bize:
Ona karsi ortunun.
diye emretti.
Biz:
Ey Allah in Resulu!
O, ama ve bizi gormeyen, varligimizi tanimayan bir kimse degil mi?
dedik.
Bunun uzerine Resulullah:
Siz de mi korlersiniz, siz onu gormuyor musunuz?
Buyurdu.

Ebu Davud, Libas 37, 4112; Tirmizi, Edeb 29, 2779; Kutub-i Sitte, 10.cilt, s.233


Gazze de oruclu Muslumanlarin basina gokten ates yagarken, biz burada luks ve israfli iftar ziyafetleri veriyoruz.
Bu Ramazan da iman ve Kur an hizmetleri acisindan bosa gecti.

Mehmet Sevket Eygi
Murtecilerin cok sevdigi ve onemsedigi fikir adami.


Yunan kuvvetlerinin ozel bir toren ve saygi ile karsilanmasi....

Izmir Valisi Kambur Izzettin'in genelgesinden - 26.05.1919


Ermenileri geri cekerek, Islamlar aleyhindeki zulme nihayet vereceklerini soyleyen Fransizlarin bu defa birlikte Islam halki katliam eyledikleri son derece dikkate degerdir.

(11 Ocak 1920)
K.ATATURK


Marx hataliydi.
Din insanligin afyonu degildir.
Afyon;uyusturucu, hissizlestirici,$ikici seyleri akla getiriyor.
Ama din,$iklikla korkunun afrodizyagi,gaddarligin anfetamini olmustur.
En iyi oldugu durumda ruhlari ayaga kaldirmis,can kuleleri dikmistir.
En kotu oldugu durumdaysa butun uygarliklari mezarliga cevirmistir.

PHILLIP ADAMS


PEZEVENK
. . . . . .
Dunya ahvalinden haberi yoktur
Sohbeti din ile acar pezevenk
Komsusu ac iken kendisi toktur
Sanki melek olmus ucar pezevenk
. . . . . .
Karanlik islerde ziplama ister
Evine granit * kaplama ister
Dunya mektebinden diploma * ister
Insanlik dersinden kacar pezevenk
. . . . . .
Herkesin kabina cesmesi akmaz
Erkek sinekleri hareme sokmaz
Fakir komsusunun yuzune bakmaz
Selamsiz sabahsiz gecer pezevenk
. . . . . .
Sanirsin Allah'la akde oturmus
Cennete giderken macun goturmus
Huriler'i dizip isi bitirmis
Simdi gilmanlari secer pezevenk
. . . . . .
Aydinliga dusman yobazin dolu
Hu cekerken sismis agzinda dili
Erbabi, ulkede bunlardan dolu
Durmadan zehrini sacar pezevenk

Asik ERBABI


Zaman icinde Filistin in tamamina yayilacagiz

Prof.Dr.Haim Weizmann, Israil Devlet Baskani
Yilmaz Dikbas-EFENDI TERORISTLER
0532 233 31 52


Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


__._,_.___

Posted by: ahmet dogan Simsek <ahmetdogan.simsek@gmail.com>
Reply via web post Reply to sender Reply to group Start a New Topic Messages in this topic (5)
KORKMA, SONMEZ BU SAFAKLARDA YUZEN AL SANCAK!
SONMEDEN YURDUMUN USTUNDE EN SON OCAK....

.

__,_._,___

--


Zaman, bekleyenler icin cok yavas, korkanlar icin cok hizli, yas tutanlar icin cok uzun, sevinenler icin cok kisa, ama sevenler icin sonsuzdur...



NISA - 82 Kuran i dusunmuyorlar mi?
Allah katindan baska yerden gelseydi, onda birbirini tutmaz pek cok sey bulurlardi.

 
Resulullah sav buyurdular ki:
Kim keleri ilk darbede oldururse ona yuz sevap yazilir.
Ikinci vurusta oldururse daha az kazanir.
Ucuncu vurusta ise bundan da az sevap kazanir.

Metin Muslim den alinmadir.
Bazi Tirmizi tertibinde Sayd bolumunde 13.babta.
Muslim, Selam 147 2240
Ebu Davud, Edeb 175, 5263, 5264
Tirmizi, Ahkam 1, 1482
Burada kele denilen hayvan aslinda kertenkeledir.


Zumer, Casiye, Ahkaf surelerinin baslarinda bulunan -Kitabin indirilisi, aziz ve hakim olan Allah tandir anlamindaki ayetler de Risale-i Nur a isaret ediyorlarmis...
Said-i Nursi ye gore: bu ayetlerde Risale-i Nur un adina kendisine, ne zaman yazilacagina ve ne zaman yayilacagina Cifir yoluyla isaret ediyor.
Cunku Risale-i Nur, Kur an semasindan ve ayetlerin yildizlarindan inmistir
Indirilen kitapla hem Kur an-i Kerim, hem de Risale-i Nur anlatilmak isteniyor
Kitabin indirilisi sozu, ebced hesabiyla, Risalet-un-Nur adinin sayi degerine, cok az bir farkla denk geliyor
Said-i Nursi ye gore; ayetlerin anlami soyle oluyor:
Kur an-i Kerim in ve Risalet-un-Nur un indirilisi, aziz ve hakim olan Allah tandir

Derleyen: Osman Turkoguz
INANCLARA VE AKLA AYKIRI BIR YAKLASIM, NURCULUK.


Padisah Yunanlilarla harp edilmesine razi degildir.
Yunanlilar bizim dostumuzdur.
Padisahin emir ve rizasi hilafina olarak, onlara silah cekmek kufurdur, isyandir.

Padisah tarafindan pasalik verilen ve Izmit Mutasarrifligina getirilen Anzavur Ahmet -1920


Merkezi Erivan olan Ermeni Cumhuriyeti ne karsi dostca olmayan hicbir niyetimiz yoktur....
Bu yeni devletteki Ermeniler, Ermeni mufreze kumandaninin emirleriyle, Musluman unsuru imha etmek uzere faaliyette bulunuyorlar.
Bu emirlerin suretlerini gozlerimizle gorduk.
Erivan daki Ermenilerin, Muslumanlarin imha siyaseti guttukleri ve bu kanli vahset dalgasinin sinirlarimiza kadar genisledigi, sinirlarimizin, obur taraftan, olumden kacan sayisiz Muslumanla dolu olmasiyla da teyit edilmis oluyor.
Ingilizler, bu hareketlerin cereyani esnasinda, bir yandan Ermenilerin Muslumanlara karsi tutumlarini tesvik ettiler, hatta onlari bu konuda kiskirttilar, diger taraftan Ermenilerin tecavuzlerini bize sayip doktuler ve bunlari tahammul edilemez hareketler olarak nitelediler ve bu komsu devlete saldirarak misillemede bulunmaya bizi zorladilar.
Fakat biz hakikatin kendini gostereceginden emin olarak Ermeni tahriklerine tahammul ettik ve Ingilizlerin ofkelerini fark etmemis gorunduk.
Hakikaten, bizi Ermenilere saldirmaya tesvik eden ve bu sekilde kendi boluklerini o topraklara gonderebilmelerini saglayacak bir ortam yaratmayi planlayan Ingilizlerin tutumlarini meydana cikarabilecegimizi dusunduk.
Ingilizlerin butun bu manevralari, Kafkasya yi bosaltmalari mecburiyetini hissettikten sonra, onlarin subay ve temsilcileri tarafindan baslatildi.
Erzurum ve Van daki Muslumanlarin ve bilhassa sinir bolgelerinde yasayanlarin; Ermenistan da cereyan eden katliama dair her gun aldiklari haberler ve olumden kacan ve aglanacak vaziyette olan multecilerin manzarasi karsisinda, buyuk heyecana kapilmalari cok normaldir.

(24 Eylul 1919)
K.ATATURK


Din %99 u sekerli kurabiye ve %1 i oldurucu arsenik olan fare zehiri gibidir.
Din in %99 u gercekler ve iyi mesajlardir ama geriye kalan %1 sizi oldurebilir.

Anonim.


PEZEVENK
. . . . . .
Dunya ahvalinden haberi yoktur
Sohbeti din ile acar pezevenk
Komsusu ac iken kendisi toktur
Sanki melek olmus ucar pezevenk
. . . . . .
Karanlik islerde ziplama ister
Evine granit * kaplama ister
Dunya mektebinden diploma * ister
Insanlik dersinden kacar pezevenk
. . . . . .
Herkesin kabina cesmesi akmaz
Erkek sinekleri hareme sokmaz
Fakir komsusunun yuzune bakmaz
Selamsiz sabahsiz gecer pezevenk
. . . . . .
Sanirsin Allah'la akde oturmus
Cennete giderken macun goturmus
Huriler'i dizip isi bitirmis
Simdi gilmanlari secer pezevenk
. . . . . .
Aydinliga dusman yobazin dolu
Hu cekerken sismis agzinda dili
Erbabi, ulkede bunlardan dolu
Durmadan zehrini sacar pezevenk

Asik ERBABI


Hicbir ulkenin hicbir bicimde kesin toprak mulkiyetini kabul etmiyoruz

David Ben Gurion, Israil Basbakani
Yilmaz Dikbas-EFENDI TERORISTLER
0532 233 31 52


Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


--


Zaman, bekleyenler icin cok yavas, korkanlar icin cok hizli, yas tutanlar icin cok uzun, sevinenler icin cok kisa, ama sevenler icin sonsuzdur...



NISA - 82 Kuran i dusunmuyorlar mi?
Allah katindan baska yerden gelseydi, onda birbirini tutmaz pek cok sey bulurlardi.

 
Resulullah sav buyurdular ki:
Kim keleri ilk darbede oldururse ona yuz sevap yazilir.
Ikinci vurusta oldururse daha az kazanir.
Ucuncu vurusta ise bundan da az sevap kazanir.

Metin Muslim den alinmadir.
Bazi Tirmizi tertibinde Sayd bolumunde 13.babta.
Muslim, Selam 147 2240
Ebu Davud, Edeb 175, 5263, 5264
Tirmizi, Ahkam 1, 1482
Burada kele denilen hayvan aslinda kertenkeledir.


Zumer, Casiye, Ahkaf surelerinin baslarinda bulunan -Kitabin indirilisi, aziz ve hakim olan Allah tandir anlamindaki ayetler de Risale-i Nur a isaret ediyorlarmis...
Said-i Nursi ye gore: bu ayetlerde Risale-i Nur un adina kendisine, ne zaman yazilacagina ve ne zaman yayilacagina Cifir yoluyla isaret ediyor.
Cunku Risale-i Nur, Kur an semasindan ve ayetlerin yildizlarindan inmistir
Indirilen kitapla hem Kur an-i Kerim, hem de Risale-i Nur anlatilmak isteniyor
Kitabin indirilisi sozu, ebced hesabiyla, Risalet-un-Nur adinin sayi degerine, cok az bir farkla denk geliyor
Said-i Nursi ye gore; ayetlerin anlami soyle oluyor:
Kur an-i Kerim in ve Risalet-un-Nur un indirilisi, aziz ve hakim olan Allah tandir

Derleyen: Osman Turkoguz
INANCLARA VE AKLA AYKIRI BIR YAKLASIM, NURCULUK.


Padisah Yunanlilarla harp edilmesine razi degildir.
Yunanlilar bizim dostumuzdur.
Padisahin emir ve rizasi hilafina olarak, onlara silah cekmek kufurdur, isyandir.

Padisah tarafindan pasalik verilen ve Izmit Mutasarrifligina getirilen Anzavur Ahmet -1920


Merkezi Erivan olan Ermeni Cumhuriyeti ne karsi dostca olmayan hicbir niyetimiz yoktur....
Bu yeni devletteki Ermeniler, Ermeni mufreze kumandaninin emirleriyle, Musluman unsuru imha etmek uzere faaliyette bulunuyorlar.
Bu emirlerin suretlerini gozlerimizle gorduk.
Erivan daki Ermenilerin, Muslumanlarin imha siyaseti guttukleri ve bu kanli vahset dalgasinin sinirlarimiza kadar genisledigi, sinirlarimizin, obur taraftan, olumden kacan sayisiz Muslumanla dolu olmasiyla da teyit edilmis oluyor.
Ingilizler, bu hareketlerin cereyani esnasinda, bir yandan Ermenilerin Muslumanlara karsi tutumlarini tesvik ettiler, hatta onlari bu konuda kiskirttilar, diger taraftan Ermenilerin tecavuzlerini bize sayip doktuler ve bunlari tahammul edilemez hareketler olarak nitelediler ve bu komsu devlete saldirarak misillemede bulunmaya bizi zorladilar.
Fakat biz hakikatin kendini gostereceginden emin olarak Ermeni tahriklerine tahammul ettik ve Ingilizlerin ofkelerini fark etmemis gorunduk.
Hakikaten, bizi Ermenilere saldirmaya tesvik eden ve bu sekilde kendi boluklerini o topraklara gonderebilmelerini saglayacak bir ortam yaratmayi planlayan Ingilizlerin tutumlarini meydana cikarabilecegimizi dusunduk.
Ingilizlerin butun bu manevralari, Kafkasya yi bosaltmalari mecburiyetini hissettikten sonra, onlarin subay ve temsilcileri tarafindan baslatildi.
Erzurum ve Van daki Muslumanlarin ve bilhassa sinir bolgelerinde yasayanlarin; Ermenistan da cereyan eden katliama dair her gun aldiklari haberler ve olumden kacan ve aglanacak vaziyette olan multecilerin manzarasi karsisinda, buyuk heyecana kapilmalari cok normaldir.

(24 Eylul 1919)
K.ATATURK


Din %99 u sekerli kurabiye ve %1 i oldurucu arsenik olan fare zehiri gibidir.
Din in %99 u gercekler ve iyi mesajlardir ama geriye kalan %1 sizi oldurebilir.

Anonim.


PEZEVENK
. . . . . .
Dunya ahvalinden haberi yoktur
Sohbeti din ile acar pezevenk
Komsusu ac iken kendisi toktur
Sanki melek olmus ucar pezevenk
. . . . . .
Karanlik islerde ziplama ister
Evine granit * kaplama ister
Dunya mektebinden diploma * ister
Insanlik dersinden kacar pezevenk
. . . . . .
Herkesin kabina cesmesi akmaz
Erkek sinekleri hareme sokmaz
Fakir komsusunun yuzune bakmaz
Selamsiz sabahsiz gecer pezevenk
. . . . . .
Sanirsin Allah'la akde oturmus
Cennete giderken macun goturmus
Huriler'i dizip isi bitirmis
Simdi gilmanlari secer pezevenk
. . . . . .
Aydinliga dusman yobazin dolu
Hu cekerken sismis agzinda dili
Erbabi, ulkede bunlardan dolu
Durmadan zehrini sacar pezevenk

Asik ERBABI


Hicbir ulkenin hicbir bicimde kesin toprak mulkiyetini kabul etmiyoruz

David Ben Gurion, Israil Basbakani
Yilmaz Dikbas-EFENDI TERORISTLER
0532 233 31 52


Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


--


Zaman, bekleyenler icin cok yavas, korkanlar icin cok hizli, yas tutanlar icin cok uzun, sevinenler icin cok kisa, ama sevenler icin sonsuzdur...



NISA - 82 Kuran i dusunmuyorlar mi?
Allah katindan baska yerden gelseydi, onda birbirini tutmaz pek cok sey bulurlardi.

 
Resulullah sav buyurdular ki:
Kim keleri ilk darbede oldururse ona yuz sevap yazilir.
Ikinci vurusta oldururse daha az kazanir.
Ucuncu vurusta ise bundan da az sevap kazanir.

Metin Muslim den alinmadir.
Bazi Tirmizi tertibinde Sayd bolumunde 13.babta.
Muslim, Selam 147 2240
Ebu Davud, Edeb 175, 5263, 5264
Tirmizi, Ahkam 1, 1482
Burada kele denilen hayvan aslinda kertenkeledir.


Zumer, Casiye, Ahkaf surelerinin baslarinda bulunan -Kitabin indirilisi, aziz ve hakim olan Allah tandir anlamindaki ayetler de Risale-i Nur a isaret ediyorlarmis...
Said-i Nursi ye gore: bu ayetlerde Risale-i Nur un adina kendisine, ne zaman yazilacagina ve ne zaman yayilacagina Cifir yoluyla isaret ediyor.
Cunku Risale-i Nur, Kur an semasindan ve ayetlerin yildizlarindan inmistir
Indirilen kitapla hem Kur an-i Kerim, hem de Risale-i Nur anlatilmak isteniyor
Kitabin indirilisi sozu, ebced hesabiyla, Risalet-un-Nur adinin sayi degerine, cok az bir farkla denk geliyor
Said-i Nursi ye gore; ayetlerin anlami soyle oluyor:
Kur an-i Kerim in ve Risalet-un-Nur un indirilisi, aziz ve hakim olan Allah tandir

Derleyen: Osman Turkoguz
INANCLARA VE AKLA AYKIRI BIR YAKLASIM, NURCULUK.


Padisah Yunanlilarla harp edilmesine razi degildir.
Yunanlilar bizim dostumuzdur.
Padisahin emir ve rizasi hilafina olarak, onlara silah cekmek kufurdur, isyandir.

Padisah tarafindan pasalik verilen ve Izmit Mutasarrifligina getirilen Anzavur Ahmet -1920


Merkezi Erivan olan Ermeni Cumhuriyeti ne karsi dostca olmayan hicbir niyetimiz yoktur....
Bu yeni devletteki Ermeniler, Ermeni mufreze kumandaninin emirleriyle, Musluman unsuru imha etmek uzere faaliyette bulunuyorlar.
Bu emirlerin suretlerini gozlerimizle gorduk.
Erivan daki Ermenilerin, Muslumanlarin imha siyaseti guttukleri ve bu kanli vahset dalgasinin sinirlarimiza kadar genisledigi, sinirlarimizin, obur taraftan, olumden kacan sayisiz Muslumanla dolu olmasiyla da teyit edilmis oluyor.
Ingilizler, bu hareketlerin cereyani esnasinda, bir yandan Ermenilerin Muslumanlara karsi tutumlarini tesvik ettiler, hatta onlari bu konuda kiskirttilar, diger taraftan Ermenilerin tecavuzlerini bize sayip doktuler ve bunlari tahammul edilemez hareketler olarak nitelediler ve bu komsu devlete saldirarak misillemede bulunmaya bizi zorladilar.
Fakat biz hakikatin kendini gostereceginden emin olarak Ermeni tahriklerine tahammul ettik ve Ingilizlerin ofkelerini fark etmemis gorunduk.
Hakikaten, bizi Ermenilere saldirmaya tesvik eden ve bu sekilde kendi boluklerini o topraklara gonderebilmelerini saglayacak bir ortam yaratmayi planlayan Ingilizlerin tutumlarini meydana cikarabilecegimizi dusunduk.
Ingilizlerin butun bu manevralari, Kafkasya yi bosaltmalari mecburiyetini hissettikten sonra, onlarin subay ve temsilcileri tarafindan baslatildi.
Erzurum ve Van daki Muslumanlarin ve bilhassa sinir bolgelerinde yasayanlarin; Ermenistan da cereyan eden katliama dair her gun aldiklari haberler ve olumden kacan ve aglanacak vaziyette olan multecilerin manzarasi karsisinda, buyuk heyecana kapilmalari cok normaldir.

(24 Eylul 1919)
K.ATATURK


Din %99 u sekerli kurabiye ve %1 i oldurucu arsenik olan fare zehiri gibidir.
Din in %99 u gercekler ve iyi mesajlardir ama geriye kalan %1 sizi oldurebilir.

Anonim.


PEZEVENK
. . . . . .
Dunya ahvalinden haberi yoktur
Sohbeti din ile acar pezevenk
Komsusu ac iken kendisi toktur
Sanki melek olmus ucar pezevenk
. . . . . .
Karanlik islerde ziplama ister
Evine granit * kaplama ister
Dunya mektebinden diploma * ister
Insanlik dersinden kacar pezevenk
. . . . . .
Herkesin kabina cesmesi akmaz
Erkek sinekleri hareme sokmaz
Fakir komsusunun yuzune bakmaz
Selamsiz sabahsiz gecer pezevenk
. . . . . .
Sanirsin Allah'la akde oturmus
Cennete giderken macun goturmus
Huriler'i dizip isi bitirmis
Simdi gilmanlari secer pezevenk
. . . . . .
Aydinliga dusman yobazin dolu
Hu cekerken sismis agzinda dili
Erbabi, ulkede bunlardan dolu
Durmadan zehrini sacar pezevenk

Asik ERBABI


Hicbir ulkenin hicbir bicimde kesin toprak mulkiyetini kabul etmiyoruz

David Ben Gurion, Israil Basbakani
Yilmaz Dikbas-EFENDI TERORISTLER
0532 233 31 52


Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


--


Zaman, bekleyenler icin cok yavas, korkanlar icin cok hizli, yas tutanlar icin cok uzun, sevinenler icin cok kisa, ama sevenler icin sonsuzdur...



NISA - 82 Kuran i dusunmuyorlar mi?
Allah katindan baska yerden gelseydi, onda birbirini tutmaz pek cok sey bulurlardi.

 
Resulullah sav buyurdular ki:
Kim keleri ilk darbede oldururse ona yuz sevap yazilir.
Ikinci vurusta oldururse daha az kazanir.
Ucuncu vurusta ise bundan da az sevap kazanir.

Metin Muslim den alinmadir.
Bazi Tirmizi tertibinde Sayd bolumunde 13.babta.
Muslim, Selam 147 2240
Ebu Davud, Edeb 175, 5263, 5264
Tirmizi, Ahkam 1, 1482
Burada kele denilen hayvan aslinda kertenkeledir.


Zumer, Casiye, Ahkaf surelerinin baslarinda bulunan -Kitabin indirilisi, aziz ve hakim olan Allah tandir anlamindaki ayetler de Risale-i Nur a isaret ediyorlarmis...
Said-i Nursi ye gore: bu ayetlerde Risale-i Nur un adina kendisine, ne zaman yazilacagina ve ne zaman yayilacagina Cifir yoluyla isaret ediyor.
Cunku Risale-i Nur, Kur an semasindan ve ayetlerin yildizlarindan inmistir
Indirilen kitapla hem Kur an-i Kerim, hem de Risale-i Nur anlatilmak isteniyor
Kitabin indirilisi sozu, ebced hesabiyla, Risalet-un-Nur adinin sayi degerine, cok az bir farkla denk geliyor
Said-i Nursi ye gore; ayetlerin anlami soyle oluyor:
Kur an-i Kerim in ve Risalet-un-Nur un indirilisi, aziz ve hakim olan Allah tandir

Derleyen: Osman Turkoguz
INANCLARA VE AKLA AYKIRI BIR YAKLASIM, NURCULUK.


Padisah Yunanlilarla harp edilmesine razi degildir.
Yunanlilar bizim dostumuzdur.
Padisahin emir ve rizasi hilafina olarak, onlara silah cekmek kufurdur, isyandir.

Padisah tarafindan pasalik verilen ve Izmit Mutasarrifligina getirilen Anzavur Ahmet -1920


Merkezi Erivan olan Ermeni Cumhuriyeti ne karsi dostca olmayan hicbir niyetimiz yoktur....
Bu yeni devletteki Ermeniler, Ermeni mufreze kumandaninin emirleriyle, Musluman unsuru imha etmek uzere faaliyette bulunuyorlar.
Bu emirlerin suretlerini gozlerimizle gorduk.
Erivan daki Ermenilerin, Muslumanlarin imha siyaseti guttukleri ve bu kanli vahset dalgasinin sinirlarimiza kadar genisledigi, sinirlarimizin, obur taraftan, olumden kacan sayisiz Muslumanla dolu olmasiyla da teyit edilmis oluyor.
Ingilizler, bu hareketlerin cereyani esnasinda, bir yandan Ermenilerin Muslumanlara karsi tutumlarini tesvik ettiler, hatta onlari bu konuda kiskirttilar, diger taraftan Ermenilerin tecavuzlerini bize sayip doktuler ve bunlari tahammul edilemez hareketler olarak nitelediler ve bu komsu devlete saldirarak misillemede bulunmaya bizi zorladilar.
Fakat biz hakikatin kendini gostereceginden emin olarak Ermeni tahriklerine tahammul ettik ve Ingilizlerin ofkelerini fark etmemis gorunduk.
Hakikaten, bizi Ermenilere saldirmaya tesvik eden ve bu sekilde kendi boluklerini o topraklara gonderebilmelerini saglayacak bir ortam yaratmayi planlayan Ingilizlerin tutumlarini meydana cikarabilecegimizi dusunduk.
Ingilizlerin butun bu manevralari, Kafkasya yi bosaltmalari mecburiyetini hissettikten sonra, onlarin subay ve temsilcileri tarafindan baslatildi.
Erzurum ve Van daki Muslumanlarin ve bilhassa sinir bolgelerinde yasayanlarin; Ermenistan da cereyan eden katliama dair her gun aldiklari haberler ve olumden kacan ve aglanacak vaziyette olan multecilerin manzarasi karsisinda, buyuk heyecana kapilmalari cok normaldir.

(24 Eylul 1919)
K.ATATURK


Din %99 u sekerli kurabiye ve %1 i oldurucu arsenik olan fare zehiri gibidir.
Din in %99 u gercekler ve iyi mesajlardir ama geriye kalan %1 sizi oldurebilir.

Anonim.


PEZEVENK
. . . . . .
Dunya ahvalinden haberi yoktur
Sohbeti din ile acar pezevenk
Komsusu ac iken kendisi toktur
Sanki melek olmus ucar pezevenk
. . . . . .
Karanlik islerde ziplama ister
Evine granit * kaplama ister
Dunya mektebinden diploma * ister
Insanlik dersinden kacar pezevenk
. . . . . .
Herkesin kabina cesmesi akmaz
Erkek sinekleri hareme sokmaz
Fakir komsusunun yuzune bakmaz
Selamsiz sabahsiz gecer pezevenk
. . . . . .
Sanirsin Allah'la akde oturmus
Cennete giderken macun goturmus
Huriler'i dizip isi bitirmis
Simdi gilmanlari secer pezevenk
. . . . . .
Aydinliga dusman yobazin dolu
Hu cekerken sismis agzinda dili
Erbabi, ulkede bunlardan dolu
Durmadan zehrini sacar pezevenk

Asik ERBABI


Hicbir ulkenin hicbir bicimde kesin toprak mulkiyetini kabul etmiyoruz

David Ben Gurion, Israil Basbakani
Yilmaz Dikbas-EFENDI TERORISTLER
0532 233 31 52


Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/



--


Bagislamak, buyuklugun sanindandir.

Hz.Ali



ALI IMRAN - 7.O, sana Kitab i indirendir.
Onun bazi ayetleri muhkemdir, onlar kitabin anasidir.
Digerleri de mutesabihtir.
Kalplerinde bir egrilik olanlar, fitne cikarmak ve onun olmadik yorumlarini yapmak icin mutesabih ayetlerinin ardina duserler.
Oysa onun gercek manasini ancak Allah bilir.
Ilimde derinlesmis olanlar, Ona inandik, hepsi Rabbimiz katindandir derler.
ancak akil sahipleri dusunup anlar.
***
Ayetin baslangici...
ALI IMRAN - 7.Oysa onun gercek manasini ancak Allah bilir.
Ayetin sonu..
ALI IMRAN - 7 ancak akil sahipleri dusunup anlar.

 
Resulullah sav buyurdular ki:
Yilanlarin hepsini oldurun.
Kim yilanin intikam alacagindan korkarsa, benden degildir.
Bir rivayette soyle buyrulmustur:
Gumus cubuk gibi olan uzun yilan haric, butun yilanlari oldurun.

Ebu Davud, Edeb 174, 5249, 5261 Nesai, Cihad 48, 6, 51


Yapilan hizmetler, yapilmasi gereken ve yapilabilecek hizmetlerin yuzde biri bile degil.
Fakirlere yedirilen yemekler disindaki iftar ziyafetlerini onemli ve temel bir hizmet olarak gormek mumkun mudur?
Hele sofralarda israf varsa, gunah kazanilmis oluyor.

Mehmet Sevket Eygi
Murtecilerin cok sevdigi ve onemsedigi fikir adami.


Yunanistan kisa zamanda Mustafa Kemal kuvvetleri denen capulculari tamamen tepeleyecektir.

Yazar Refi Cevat Ulunay - 08.09.1920


Ermeniler Van ve Bitlis i ele gecirince, Irak taki Ingilizlerle birleseceklerinden dolayi butun Yakindogu da Ingilizlerin yeri cok saglamlik kazanacaktir.

Rum, Ermeni gibi Bati emperyalistlerinin hizmetcisi olan uluslarla, bu cabalarinda direndikleri surece anlasma olanagimiz yoktur.

Yunanistan ancak Turk cogunlugunun yerle$ik bulundugu Izmir ve Trakya dan ve Ingiliz koleliginden vazgectigi zaman bizimle dost olabilir.

(1 Aralik 1920)
K.ATATURK


Eger Tanri gercekten varsa, onu yok etmemiz gerekir.

Mikhail Bakhunin


"Tanri kotulukten ve acidan korumak istiyor mu?
Fakat bunu yapmaya gucu mu yok?
Eger yoksa, O gucsuz, ya da kesinlikle her seye gucu yeten degildir.
Her seye gucu yeten fakat istemeyen mi?
Eger oyle ise , O kotudur, ya da kesinlikle tum iyilik degildir.
O, ne gucu yetiyor, ne de istemiyor mu?
O zaman. O'nu Tanri diye cagirmak sacma olur.
O, hem gucu yetiyor hem de istiyor mu?
O zaman kotuluk nereden geliyor?"


(Istencin Ozgur Secimi Uzerine. Giris.)
EPICURE


Siyonist teroristler, Filistinli Musluman cocuklari, kafalarina sopalarla vura vura oldurduler

Prof.Dr.Walid Khalidi, Yazar
Yilmaz Dikbas-EFENDI TERORISTLER
0532 233 31 52


Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder