GÜRBÜZ EVREN : MONTRÖ SÖZLEŞMESİ KONUSUNDA SAKLANAN GERÇEKLER
06 Nisan 2021 01:16
"Montrö Sözleşmesi ile Kanal İstanbul arasında bağlantı kurulmasın" "Sözleşmeden ayrılmayı düşünmüyoruz" diyenlere kulak asmayın.
İşin aslı "ABD perde arkasında tak diye söyledi bizimkiler şak diye yapacaktı ama ötekinden çekindikleri için olmadı" durumundan ibarettir.
İstanbul Sözleşmesi HDP'nin kapatılması başta olmak üzere birçok konuda anında tepki veren 15 Temmuz'da Fetö'cü generallere "Çalışma arkadaşlarımız" diyerek sahip çıkan ABD ve AB'nin vatansever amirallerin tutuklanmasıyla ilgili tıpkı Fetö kumpaslarındaki gibi sessiz kalması Montrö konusunda nasıl bir iş birliği yaşandığının kanıtıdır.
20 Temmuz 1936'da imzalanan Montrö (Montreux) Boğazlar Sözleşmeyle ilgili olarak bugün yaşananları daha iyi anlayabilmemizi sağlayacak 2 önemli noktayı hatırlatalım.
Birincisi süre konusudur. 20 yıl olarak belirlenen sözleşmenin süresi 20 Temmuz 1956'da bitmişti. Sonrasında ise sözleşme Türkiye'nin tutumunu kollayan imzacı devletlerin müdahalesine açık hale gelmişti.
İkinci nokta 'Savaş Gemilerinin Tâbi Olacağı Yaptırımlar ve Geçiş Rejimi' başlığı altında "Karadeniz'de bulunmalarının amacı ne olursa olsun kıyıdaş olmayan devletlerin savaş gemileri bu denizde 21 günden çok kalamayacaklardır" şartıdır.
Sözleşmedeki birçok ayrıntıyı hatırlatmak isteyebilirsiniz ama bu 2 noktadan hareket edilirse olup bitenler daha iyi anlaşılacaktır.
Sorun AKP iktidarının dayılanmak üzerine kurduğu çok sıkıştığında yan çizdiği tuhaf dış politika anlayışından kaynaklanmaktadır. Uluslararası strateji satranç oyunu gibidir ama AKP İktidarı işi tavla hamleleriyle idare etmeye çalıştığı için durum içinden çıkılmaz hale gelmek üzeredir. Daha açık bir deyimle satranç tahtasında düşeş atarak kazanacaklarını zannedenler şah mat olacaklarını yeni anladılar.
Bizimkiler Rusya ile ileri düzeyde yakınlaşmanın kolay kolay ayrılamayacakları sevgililer ABD ve AB ile başlarını derde sokacağını da biraz geç anladılar.
İşler Biden'ın ABD Başkanı seçilip göreve başlamasıyla kızıştı. Elbette ki Bıden'in tek derdi Türkiye değildi.
ABD stratejilerinin temelinde Rusya'yı çevrelemek var. Bunun en önemli ayağını ise Rusya'nın güneyden kuşatılması yani Karadeniz'de sıkıştırılması oluşturuyor. İşte bu noktada Boğazlar nedeniyle Montrö Sözleşmesi büyük önem kazanıyor.
Karadeniz'de kıyısı olan Romanya ve Bulgaristan bu amaçla 2004'de NATO üyeliğine alınmıştı. Gürcistan ve Ukrayna'nın NATO üyeliği de 2014 yılından beri gündemde. ABD'nin hedefi bu ülkelerin katılımıyla NATO'nun Karadeniz daimî filosunu kurmaktır.
Montrö Sözleşmesi ortadan kaldırılırsa Bulgaristan Romanya ve gelecekte Ukrayna ile Gürcistan limanlarında NATO şemsiyesi altında ABD'nin savaş gemileri hiçbir süre sınırlaması olmaksızın kalabilecekler.
ABD'nin boğazların yakınında Yunanistan'ın Türkiye sınırında hava üsleri kurması da Karadeniz'deki NATO gemilerine destek kapsamında değerlendirilmelidir.
Burada konuyu Türkiye'ye bağlayarak biraz geriye dönelim ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken 19 Ocak 2021'de S-400 füze savunma sistemini gündeme getirerek Türkiye için "Sözde stratejik ortak" tanımlamasını yapmıştı.
Aynı Blinken 23 Mart 2021'de Brüksel'de NATO toplantısında önce "Türkiye'nin NATO'ya olan bağlılığının sürmesi herkesin çıkarına" ifadesini kullanarak üstü kapalı uyardı. Ardından da "Türkiye değer verdiğimiz bir müttefikimiz" diyerek "hem döveriz hem severiz" tavrına uygun davrandı. Ama Blinken-Çavuşoğlu görüşmesinin içeriğine ilişkin açıklama yapılmadı. Bakan Çavuşoğlu "Görüşmeler olumlu geçti demekle yetindi.
NATO üyesi ülkelerin Dışişleri bakanları ve Genel Sekreter Stoltenberg'in Montrö Sözleşmesi'ni ele aldıkları sır gibi saklandı. "Doğu Akdeniz'de Türkiye'ye biraz esnek davranır karşılığında Montrö'yü deleriz" politikasında karar kılınmıştı. Ama Romanya ve Macaristan Dışişleri Bakanları twitter mesajlarında "müttefikler Boğazlar meselesini çözmeye niyetli" türünden ifadeler kullanınca işler karıştı. Anında Stoltenberg devreye girdi ve söz konusu mesajlar hemen silindi.
Şurası açıktır Montrö imzalanırken taraf olmayan ABD aba altından sopa göstererek biraz da Doğu Akdeniz havucu uzatarak bizimkileri sözleşmeyi sonlandırmaya razı etmenin peşindedir.
Bu durumu Biden'in 16 Mart 2021'de "Putin katildir" demesinden hemen önce AKP İktidarından Montrö konusunda değerlendirmeler gelmeye başlamasından anlıyoruz.
Ama işler ABD NATO ve AB'nin bastırmasıyla olmuyor. Çünkü Rusya gerçeği tam ortada duruyor. İlişkilerde gelinen noktadan sonra Montrö konusunda Rusya'nın dikkate alınmamasının başımıza daha kötü işler açacağını en azından AKP yönetimi biliyor.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un 31 Mart 2021'de "Türkiye ile ilişkilere değer veriyoruz. Türkiye ile sorunlar yaşıyoruz ama her zaman çözümler bulabiliyoruz" diyerek ABD'nin planlarından haberdar oldukları mesajı vermesi de bu kapsamda okunmalıdır.
Şimdi gelelim yazıklarımızın altını dolduracak bilgilere.
Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu'ya sunulan ve biri general biri Putin'in danışmanı 3 Rus stratejistin imzasını taşıyan 23 Ocak 2021 tarihli rapora bakalım.
Raporda Karadeniz'deki Rus donanmasının güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekilerek "ABD ve NATO'nun Boğazların statüsünün değiştirilmesine yönelik hesaplar içinde olduğuna" vurgu yapılıyor. Türkiye'ye bu konuda direnmesi gerektiğinin hatırlatılması isteniyor. ABD'nin Ukrayna'yı cesaretlendirerek Rusya'yı meşgul etmeye hazırlandığına da vurgu yapılıyor.
Aslı Rus Dış İstihbaratı SVR tarafından hazırlanmış ve önce Devlet Başkanı Putin ile Dışişleri Bakanı Lavrov'a da sunulmuş bu raporun içeriğindeki "Boğazlardaki statü değişikliğinin kaybedeni öncelikle Türkiye olur" sözleri ders niteliğindedir.
Le Monde Diplomatique'in özetlemeye çalıştığım bu raporun ayrıntılarını 25 Mart'ta yayınlamaktan vazgeçmesi de ilginç bir gelişmedir.
Bu konuda Amerikan tarafında daha geniş bir çalışma olduğunu biliyoruz. Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan 19 Mart 2021'de Alaska'da Çin heyetiyle yapılan ve çok sert geçen görüşme öncesinde Dışişleri Bakanı Blinken'e 12 sayfalık bir rapor sundu. Söz konusu rapor Askeri İstihbarat MI Ulusal Güvenlik Ajansı NSA ve Strateji kuruluşu RAND Corporation tarafından ortaklaşa hazırlanmış.
"Çin ve Rusya ile yeni dönem" başlıklı raporun Çin bölümünü geçelim. Raporun Rusya bölümünde "Rusları Karadeniz'de karşılamak" ifadesi kullanıldıktan sonra Su Yolları'ndaki (Türk Boğazları) mevcut resmi durum ABD ve NATO için askeri ve diplomatik sorunlara yol açmaktadır. Türkiye tavrını değiştirmek zorundadır. Statüde ısrar etmeleri çıkarlarına değildir" denilmektedir.
Anlaşılan o ki AKP iktidarının bir o güce bir bu güce koşma politikasında manevra alanı kalmadı. ABD NATO ve AB'nin Montrö Sözleşmesinin iptal edilmesi isteğini hem kendi politikasıymış hem de buna karşıymış gibi göstererek işin içinden sıyrılmaya çalıştıkları da ortada. Bunun için de en iyi yaptıkları şeye algı yönetimine mağduriyet yaratmaya yöneldiler. Gündemi değiştirip vatansever amiralleri de bu yüzden hedef aldılar.
İlgili ilgisiz herkese bu konuyu konuşturuyorlar. Sosyal medya bununla meşgul. Adına gazeteci uzman vs. denilen ve hiçbir derinliği olmayan kişiler ekranlarda konunun sadece amiraller bildirisi tarafını konuşuyor. Bu da AKP'nin işine geliyor.
Montrö hassasiyeti gösteren amirallere hakaret etmek isterken aslında kendini tarif edercesine zevzek diyenleri "gündemimiz açlık yoksulluk" ifadeleriyle kaçak güreşenleri ve karnından konuşanları da unutmayacağız.
https://www.veryansintv.com/montro-sozlesmesi-konusunda-saklanan-gercekler
a45UyF587661
Sanatsiz kalan bir milletin hayat damarlarindan biri kopmus demektir.
Gazi Mustafa Kemal ATATURK
- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI
46. BU SOZDE ALLAH LUTFU DUNYAYI IYILESTIRMEKTEN COK BOZMAKLA MESGUL VE INSANIN DOSTU OLMAKTAN COK DUSMANIDIR
Kendisinin yucelmesinde dayanak sayilan hayranlik verici eserlerinin korunmasinda, tanrisal lutfun ozel bir sekilde ortaya ciktigini goruyor muyuz? Eger dunyayi yoneten oysa, onu, dunyayi duzeltmekten cok yikmakla, olusturmaktan cok yok etmekle mesgul goruyoruz. Insanlarin korunmasini ve mutlulugunu hep gozettigi varsayilan tanrisal lutuf, ayni insanlari her an binlerce kez yok etmiyor mu? Tanrisal lutuf, her an, sevgili yaratigini gormez oluyor; bazen evini depremle sarsintiya ugratiyor; tarlasini bazen suya bastiriyor, bazen yakici bir kuraklikla kasip kavuruyor. Butun dogayi insana karsi silahlandiriyor; bizzat insani insana karsi silahlandiriyor, genellikle insani nihayet aci icinde olduruyor. Evreni korumak ve kollamak bu mudur?
Batil inanclardan ayri olarak, tanrisal lutfun insan turu ve duygulu butun varliklar hakkinda bu kuskulu, bu karisik durumu incelemeye alinirsa gorulur ki, merhametli ve ozen gosteren bir anaya benzemekten cok uzak olarak, bu tanrisallik, daha cok o ahlaksiz analara benzer ki; sehvetli asklarinin sonuclarini hemen unuturlar, rahimlerinde tasidiktan yukten kurtulmus olmalarindan dogar dogmaz memnun olurlar, onlari bir daha anmazlar, cocuklarini yardimsiz ve korumasiz olarak talihin keyif ve hevesine terk ederler.
Kendilerine barbar islemi yapan milletlerden bu konuda daha uyanik olarak, "Hotanto"larin, cogu kez iyilik yapiyorsa kotuluk de yaptigi icin " Allah"a ibadet etmekten sakindiklari rivayet olunur. Hotantolar'in bu muhakemesi; Allahlarinda iyilikten, sezgiden, ozenden baska bir sey gormeyen ve sayisiz pek cok dert ve sikinti icindeki dunyanin coskuyla ve kendilerinden gecerek optukleri ayni elden cikmis olmasi gerektigini gormek istemeyen bircok insanin muhakemesinden daha dogru ve tecrubeye daha uygun degil midir?
- - - - - - - - - - - - -
Yalniz bugunku hayatin aci ve yoksul oldugunu, ac kaldiklarini, soguktan usuduklerini, uyuduklari zamanin disinda boyuna calistiklarini biliyorlardi.
Fakat suphesiz gecmis gunler daha kotuydu.
Boyle olduguna inanmak onlari memnun ediyordu
George OrwellHayvan Ciftligi
- - - - - - - - - - - - -
Olumsuzluge filmlerim sayesinde erismek istemiyorum.
Ben olumsuzluge, olmeyerek erismek istiyorum.
VOLTAIRE (Francois-Marie Arouet) (1694-1778) Fransiz yazar ve filozof.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner
- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 144 Daha az cezayi gerektiren haller
1) Hirsizlik sucunun
a Paydas veya elbirligi ile malik olunan mal uzerinde
b Bir hukuki iliskiye dayanan alacagi tahsil amaciyla
Islenmesi halinde sikayet uzerine fail hakkinda iki aydan bir yila kadar hapis veya adli para cezasina hukmolunur.
- - - - - - - - - - - - -
| Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
| Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur-gundem@googlegroups.com |
| Gruba uye olmak icin | : | ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com |
| Grup kurucusuna yazmak icin | : | 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc |
| Grup Sayfamiz | : | https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/ |
| Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim. Videolar, resimler, makaleler falan. | : | http://insulaelibertatis.com/ |
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder