Ülkemizde ABD - küresel oligarşi sponsorluğunda BOP projesi kapsamında bir ılımlı islam dönüşümü yaşatılmaktadır.
Olup bitenlerin insan hakları, demokratik hürriyetlerin genişletilmesi, azınlık hakları, faili meçhullerin aydınlatılması, derin devletin tasfiyesi, ülkenin barsaklarını temizlemesi gibi kavramlarla hiçbir alakası yoktur.
Söz konusu kavramlar ise, yapılan dönüşümü başarmak için gerekli dayanak noktalarını oluşturmaktadır.
Arşimed'in "bana bir dayanak noktası gösterin dünyayı yerinden oynatayım" cümlesiyle özetlediği kaldıraç yasasıdaki gibi, koca bir ülkeyi yerinden oynatmak için güçlü, yük taşıyabilen dayanak noktalarına ihtiyaç vardır.
İç ve dış politika da kullanılan komşularla sıfır sorun politikası, Kürt açılımı, Ermenistan açılımı, vs. kavramlarda aynı şekilde kelimelerin ifade ettiği anlamlardan çok daha derin ve geniş anlamları olan kavramlardır.
Bu bağlamda hangi tarafta olduğumuzu, tarafımızın tanımını, buna göre iyi-kötü, kar-zarar kavramlarının bir kez daha gözden geçirmekte büyük yarar vardır.
Çünkü şimdi yaşamakta olduğumuz gibi iyi etiketlerle, janjanlı ambalajlarla sunulan paketlerin içinden bazen hiç de iyi olmaya şeyler çıkabilmektedir.
Aydın ve entellektüel olduğunu iddia edenlerin ise herkesden daha çok, medya şartlandırmalarından kendini koruması, subjektif değil objektif yargılarla düşünce üretmesi gerekir.
Sedat Ergin - sergin1@hurriyet.com.tr
Balyoz’da adli emanet bilmecesi
muhtelif kuruluşların personeliyle ilgili listelerle de karşılaşır.
Bütün bu listeler darbe planlarının yer aldığı ünlü 11 numaralı CD’nin içinden çıkmış, TÜBİTAK bu CD’nin son kez 5 Mart2003 tarihinde kaydedildiğini rapor etmiştir.
Bu durumda CD’den çıkan listelerdeki personelin Mart 2003 tarihi itibarıyla bu kurumlarda görevli olduğunu varsaymak durumundayız.
Ancak Savcılık, işi yine de sağlama almak ister ve bu kurumlara bir yazı yazarak listelerde adı geçen personelin 2002-2003 yıllarında bünyelerinde çalışıp çalışmadığını sorar.
Ve yanıtlar gelir. İsimler büyük ölçüde tutmakla birlikte, istisnalar da vardır...
ASELSAN’DAN GELEN İLGİNÇ YAZI
Türkiye’nin savunma sanayii alanındaki en önemli kuruluşlarından biri olan ASELSAN’dangelen16 Mart 2010 tarihli, AS110-10M-90210 sayılı yazı, İnsan Kaynakları Müdürü Aysun Ülkü Aydın ve Hukuk İşleri Müdürü Altuğ Özpınar’ın imzalarını taşıyor.
Yazıda “İlgi yazı ile istenen hususlar ekte sunulmuştur. Bilgilerinize arz ederiz” deniliyor.
Yazıyı, ekte 46 kişilik bir liste izliyor.
Bu listedeki personelin her birinin adının karşısında 2002-2003 tarihlerinde hangi görevde bulunduğu da yazıyor.
Ancak yazının son sayfadaki ekinde “Aşağıda ilgi yazı kapsamında adı geçen şahıslar 2002/2003 döneminde şirketimiz personeli olmayıp, daha sonra yanlarında
belirtilen tarihte işe girmişlerdir” deniliyor.
Burada tam 4 kişinin adı geçiyor. Makine mühendisi İ.B. 14 Haziran 2007 tarihinde İşe başlamış. TeknisyenV.T.1 Temmuz2007,elektronik yüksek mühendisi R.P.17
Eylül2007 ve uzman mühendis A.H.ise6 Nisan2006 tarihinde.
Yazı devam ediyor: “İlgi yazı kapsamında adı geçen şahıs ASELSAN’da hiç çalışmamıştır. Rafet Yücel.”
ZAMAN MAKİNESİ Mİ ÇALIŞIYOR?
Bu ve diğer kurumlardan gelen yanıtlar Beşiktaş Adliyesi’ne daha geçen ilkbaharda gelmiş olmasına karşılık Balyoz Savcıları tarafından adli emanette tutulmaktaydı.
Söz konusu yazışmalar, Balyoz iddianamesi geçen temmuz ayında kabul edildiğinde delil dosyalarının yer aldığı ek klasörlere de konmamıştı.
Mahkeme, bu yazışmalar üzerindeki gizliliği ancak geçen hafta kaldırdı.
Bu yazışmalar içinde Balyoz iddianamesinin ana ağırlık merkezini oluşturan 5 Mart 2003 tarihli 11 numaralı CD açısından ciddi çelişkilere işaret eden başka çarpıcı
örnekler de var; Türk Telekom yöneticileri Serhat Binici ve Mahmut Bulat tarafından gönderilen ve Beşiktaş Adliyesi’ne 29 Mart tarihinde ulaşan yazı gibi...
Savcılığın Türk Telekom’a gönderdiği listede yer alan S.Ö.’nün şirketteki görevine 9 Haziran2004 tarihinde başladığı belirtiliyor. Yani CD’nin hazırlanmasından bir yıl
sonra.
Yazışmalarda 2003 yılında var olmayan ilaç şirketlerinden tutun da henüz açılmamış yurtlara kadar başka bir dizi çelişkili durum daha var.
Yerimiz olmadığı için giremiyoruz.
O zaman karşımıza şu kritik soru çıkıyor. 2004 yılı ve sonrasında var olan tüzel kişilikler nasıl oluyor da iddianameye göre 2003 yılında hazırlanmış olan bir
CD’nin içinden çıkıyor.
2006 yılında bir kurumda işe giren bir kişi, nasıl oluyor da Balyoz iddianamesine göre 2003 yılında o kurumda çalışıyor görünüyor?
Bu insanlar ve kurumlar bir zaman makinesinden mi geçiyor?
AÇIKLIK GETİRİLMESİ GEREKİYOR
Balyoz iddianamesinde buna benzer gariplikler daha önce de tespit edilmiş, bu doğrultudaki bir dizi örnek Dani Rodrik ile Pınar Doğan’ın yazdıkları kitabın bir
bölümünde ayrıntılı bir şekilde incelenmişti.
Bu yazışmaların çok uzun bir süre savunmayla paylaşılmamış olması dikkat çekici bir durumdur.
Buarada, iddianamenin ASELSAN gibi savunma sanayi iile ilgili şirketlerden söz edilen 211’inci sayfasında “Kurumlarla yapılan yazışma neticesinde belgede ismi
yer alan şahısların belirtilen yerlerde görevli oldukları anlaşılmıştır” gibi bir ifadeye de yer verilmiş. Oysa verdiğimiz örnekler bu genel ifadeye bazı istisnalar getiriyor.
Sonuçta adli emanetten çıkan bu belgeler mahkeme sürecinde açıklık getirilmesi gereken yeni bir belirsizlik yaratmış bulunuyor.
Gölcük’teki Donanma Komutanlığı’ndan çıkan belgelere gelince...
Bu klasörler (43 adet) dün sabah elime geçti. İnceledikten sonra gözlemlerimi okurlarımızla tabii ki
paylaşacağım...
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/16824071.asp?yazarid=308&gid=61
--
-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~
Mathemata mathematicis scribuntur. [Matematik matematikçiler için yazılır.]
Nicolaus Copernicus (1473-1543)
oO-------------------------------------------------------------------Oo
http://orajpoyraz.blogspot.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder