DEVLETİN (HALKIN YANİ SENİN BENİM) MALI DENİZ YEMEYEN DOMUZ ! (Dinî literatürle) HARAM OLSUN.
MAŞALLAH AHMET BEY, MAŞALLAH! / Emin Çölaşan
DIŞİŞLERİ Bakanı Ahmet Davutoğlu çok değerli bir devlet adamı! Hatta yalaka çevreler tarafından yılın düşünce adamı seçilen bir kimse. Ama gelin görün ki, kendisine bu köşede ısrarla, tam üç kez sorduğum sorulara yanıt vermeye yüreği bir türlü yetmedi.
Oysa sorularım çok basitti:
1- Ankara'da, Kırlangıç Sokak'ta zat-ı aliniz için devletin ve milletin parasıyla dört katlı, yüzme havuzlu, saunalı süper lüks bir bina kiralanmış mıdır? Bu bina için ayda 20 bin dolar kira ödenmekte midir? Mal sahibine beş yıllık kiranın peşin ödendiği doğru mudur?
2- Bu görkemli binanın dayanıp döşenmesi için devlet tarafından kaç lira harcanmıştır?
3- Bu binanın hemen karşısındaki süperlüks bir daire, koruma müdürünüz için ayda 4.500 dolara kiralanmış mıdır?
Evet, bu sorulan burada kendisine farklı zamanlarda tam üç kez sordum ama yanıt gelmedi. Bu gelişme sonrasında, yazılanını okuyan CHP Zonguldak Milletvekili Ali ihsan Köktürk, bu soruların Bay Ahmet Davutoğlu tarafından yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığı'na bir soru önergesi verdi. Önerge şöyle başlıyordu:
"Sözcü gazetesi yazan Emin Çölaşan şahsınıza birkaç soru sormuş ve yanıt beklediğini belirtmişti. Aradan geçen zaman içerisinde bu sorulara herhangi bir yanıt verilmemiştir. Bunlar Sayın Çölaşan'm şahsım, ya da sizin özelinizi ilgilendiren sorular değildir. Bu soruların yanıtı, ödediği vergilerin nasıl kullanıldığını ve nerelere harcandığını bilme hakkına sahip olan tüm yurttaşları ilgilendirmektedir..."
Köktürk önergesinde benim sorduğum sorulan Ahmet Davutoğlu'na sormuştu. Önergeye yanıt vermeye eli mahkumdu.
• • •
Kendi imzasıyla verdiği ve üç gün önce elime ulaşan yanıtta, yazdıklanmın tamamını doğruluyordu. Özetliyorum:
- "Kırlangıç Sokak'taki müstakil (dört katlı, yüzme havuzlu, saunalı) bina resmi konut olarak kiralanmıştır. Binaya kira olarak (devletin ve milletin parasıyla) ayda 39 bin lira ödenmektedir. Parası bütçeden karşılanmaktadır."
Peki ya koruma müdürü için kiralanan süperlüks daire? Onun da yanıtını veriyor:
- "Konutu tam cepheden gören (sokağın karşısındaki) daire, güvenlik dikkate alınarak ve konut müştemilatı olarak ayda 7.550 liraya (Ohaaa!) kiralanmıştır. Kira bedeli bütçe ödeneklerinden karşılanmaktadır."
Yazılanmda sorduğum, aynca Ali ihsan , Köktürk'ün de önergesinde sorduğu çok önemli bir soru daha vardı:
O görkemli binanın eşyaları ve dayanıp döşenmesi için kaç lira harcanmıştı?
Bay Davutoğlu bu soruya yanıt veremiyor, sadece birkaç kelime ile geçiştirmeye kalkışıyor:
- "Söz konusu bina, devlet temsilinin geleneklerine uygun olarak Bakanlığımız imkanlarıyla tefriş edilmiştir."
(Eşyalan alınmış, dayanıp döşenmiştir.)
Kaç liraya kardeşim?.. Bence trilyonu aşan bir rakamdır. Beyefendi için kiralanan dört katlı binanın salonları, banyoları, mutfakları, yatak odaları için kaç para harcandı?
Bu sorunun yanıtını niçin veremiyor, niçin?
CHP Milletvekili Ali İhsan Köktürk'ten şimdi bir ricam olacak. Lütfen bir önerge daha verip bu sorunun somut yanıtını istesin.
• • •
Sevgili okuyuculanm, doğrulan yazdığım Davutoğlu'nun imzasıyla bir kez daha belgelendi.
Devletin ve milletin parasıyla yaşadıkları şu lüks ve şatafatlı hayata bakar mısınız! Adam ayda 39 bin lira kira ödenen kendi konuluyla yetinmiyor, üstelik sokağın karşısındaki bir daire için, koruma müdürü otursun diye, devlete ayda 7.550 lira kira ödetiyor.
Bir göstersinler bakalım, Ankara'nın neresinde 39.000 liralık, 7.550 liralık kiralar varmış! Boğaz'da yalı mı tutuyorsun be adam! Beyefendi'nin konutunda aynca ahçı, temizlikçi, garson vs. olarak 27 personel görev yapıyor, devletin son model lüks araçlan aile boyu hizmet veriyor.
Yok mu bunlann hesabını soracak makamlar bu ülkede, yok mu?
Fakir fukaraya makarna nohut paketi ve bir çuval kömür, Allah peygamber, din iman sömürüsü...
Kendilerine ise devletin ve milletin parasıyla en lüks hayat... Allah'tan kork ey Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu.
Ayıptır yahu. Hem ayıptır hem günahtır.
VE DENİZ FENERİ İÇİN PARA YOK!
TÜRKİYE'nin en büyük vurgun ve soygunlarından biri, Deniz Feneri Derneği vurgunu.
Burası İslami bir kuruluş. Merkezi Türkiye'de, uzantısı Almanya'da. Özellikle Almanya'da "Fakir Müslümanlara yardım ediyoruz" yalanıyla insanları kandırdılar, toplanan birkaç trilyonu cebe attılar. Ama kendi ceplerine giren dışında, paranın büyük bölümü başka bir yere gitti:
Çok yüksek bir yere. (Biliniyor ama belgeleri şu anda elde değil.)
Almanya bu işe uyandı ve el koydu. Deniz Feneri sorumluları yargılandılar, bülbül gibi öttüler ve hapis cezası aldılar fakat gelin görün ki, işin Türkiye ayağı için sürdürülmekte olan savcılık soruşturması bir türlü bitmedi.
Aradan aylar ve yıllar geçti, en sonunda üç savcımız dün Almanya'ya gitti. Orada vurgun dosyalarını inceleyip bazı ifadeler alacaklar ve Türkiye'de açılması beklenen dava için bilgi toplayacaklar.
Savcılar neden bilmiyorum Almanya'da sadece 10 gün kalacaklar Bu kısa süre içerisinde dolu dolu tam 700 klasörü im eleyecekler. Klasörler Almanca. Bu işin 10 günde bilmesi ıııııınkuıı değil çünkü savcılar orada bazı kişilerin ifadesini de alacaklar.
Alman makamları, klasörlerdeki belgelerin fotokopilerinin çekilmesinin 100 bin euro maliyeti olduğunu bizim Adalet Bakanlığına bildirdiler. Fakat bizde para yoktu! O kadar para verilemezdi!
Devletin parası Bay Ahmet Davutoğlu'na ve koruma müdürü için kiralanan konutlara var!...
Ama iş Deniz Feneri vurgununun fotokopilerine gelince yok, Çünkü Deniz Feneri AKP iktidarının yandaşı.
Bu tür engeller ve geçiktirmeler nedeniyleDeniz feneri Davası Türkiye'de bir türlü açılamıyor.
AKP yandaşı Deniz Feneri vurgununa arka çıkıyor.
-- -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ SİMGELERDE YÜZLER Bir ışık üstünde gelir Gelir o Işırsın Seversin yeri göğü Uyanmış tutsaklar çağrısına dek. Dolar da Dolar da yüreğine tohumların davranışı Uzarsın Bir anıdan bir geleceğe gövermişcene. Gelir de bir uykusuza su Gelir bir orman uyanık yellerden. Gider hele Yıldızların Gider hele göllerin yalnızlığı Kalırsınız Yaptıklarınızla yüz yüze, çırılçıplak. Almıştınız Vurmuştunuz Ovalar başak çoğalımıyla doluydu, Derelerde vardı bilinmez anıların gücü Ağaçların yemişleri sizin ağırlığınızdaydı, Çalmıştınız Öldürmüştünüz çünkü. Bir sorgu günü değil anlamak günü Gözleriniz açılsa Maviden Açık kalsa ağzınız kandan şimdi Sizi bağışlamaz yeraltı otları bile Almaz yılan uykuları bile düşlerinizi sizin Siz dikeysiniz, siz hamsınız. Fazıl Hüsnü DAĞLARCA oO-------------------------------------------------------------------Oo http://orajpoyraz.blogspot.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder