Forer/Barnum Etkisi: Astroloji ve Fallar Neden Bize Uyuyor?
26 Eki, 04:27
Astroloji, bilimsel geçerliliği bulunmayan bir uygulamadır.
Simya, frenoloji, homeopati, kuantoloji gibi uydurma bir bilgi türüdür.
Bilimselmiş gibi sunulduğu için ve bilimsel olarak açıklanabilir bazı hilelere başvurduğu için, tıpkı diğer sahtebilim türleri gibi milyonlarca insanı kolayca kandırabilmektedir.
Astrolojinin bilimin en basit testlerini matematiksel olarak geçemediğini burada, insanlar üzerinde yapılan basit bir testi geçmeyi başaramadığını burada göstermiştik.
Astrolojinin savunulabileceği hiçbir temeli olmamasına rağmen, bu kadar çok insanın buna kanmasının sebebi nedir?
Muhtemelen cevap, "Ama bana uyuyor!" veya "Şu kadar defa denedim, hepsinde uydu" veya "Nasıl bu kadar net bir şekilde bilebilirler ki?" veya son olarak, "Bir keresinde.." diye başlayan, anektodal (baştan geçen bir hikayeye dayalı) cevaplar olacaktır.
Bu tür anlatımların bilimde kanıt değeri bulunmaz.
Ancak insanları sürekli olarak kandırabilmesinin bir nedeni olmalıdır.
Astrolojinin hiçbir şekilde çalışmadığı, tamamen uydurma bir pratik olduğu, astrolog denen kişilerin kafasına göre argümanlar geliştirdikleri ve astrolojinin bilimin en basitten en karmaşığa hiçbir testini geçemediği biliniyorsa, nasıl oluyor da kişiliklerimize uyan tahminlerde bulunuyor?
İlk olarak, aslında bulunamıyor.
Astrologların söyledikleri şeyler ve yaptıkları analizleri sadece bireysel olarak değerlendirdiğimiz için, diğer insanlarla kıyaslamaktan uzak duruyoruz.
Bu nedenle, astrologların ne kadar isabetli tahminlerde bulunduklarını düşünmüyoruz.
Yaptıkları sözde-analiz bize uyuyorsa, başarılı görüyoruz.
Uymuyorsa, "Eh, ne bekliyorduk ki?" deyip geçiyoruz.
Bu ikiyüzlülük, astrologların toplumda halen tutunabilmesine izin veriyor.
Ancak bilimin basit bir testi, astrolojinin rezaletini ortaya çıkarıyor: 1990 senesinde John McGrew ve Richard McFall tarafından yapılan bir deneyde, 4 erkek ve 19 kadın gönüllünün dosyaları 6 profesyonel astrologa verdi.
Astrologlardan, bu dosyalardaki kişileri, astrolojik doğum haritalarıyla eşleştirmeleri istendi.
Sonuç ne mi çıktı?
Profesyonel astrologlar, bu konuda hiçbir deneyimi olmayan ve rastgele, kendi bilgilerine göre eşleştirmeyi yapan bir kontrol grubundan (astrolog olmayan bir diğer gönüllüden) daha başarılı olamadılar!
Üstelik 6 astrologun yaptıkları tahminlerin hiçbiri birbiriyle örtüşmedi.
Bu basit bir test bile, astrolojinin geçersizliğini göstermeye fazlasıyla yetmektedir.
Çünkü astroloji, bilimsel bir yöntemi tekrar etmez.
Yapılan testler, aynı sonucu vermez.
Dahası, herhangi bir yöntemi yoktur.
Sadece bilimden çaldığı sözleri kullanarak insanların aklını zehirler.
Ancak yine de, o kadar geniş ve yüzeysel iddialarda bulunur ki, mutlaka, öyle veya böyle, kişilik veya baştan geçen olaylarla ilgili bir şeyler tutturabilir.
İnsanlar da, tutanları sayıp, tutmayanları önemsemediği için, astrologların sahte başarısı şiştikçe şişer.
Bu durum, psikolog Bertram R.Forer tarafından da 1940'lı yıllarda fark edilmiştir.
O dönemde Amerikalı meşhur bir şovmen ve iş adamı olan Phineas Taylor Barnum'un sürekli kullandığı "Herkese uyan bir şeylerimiz var!" mottosunun, astrolojinin arkaplanında yatan sahtekarlığın anahtarı olduğunu düşündü.
Yaptığı araştırmalar sonucunda, astrolojik sözde analizlerin insanlara neden uyduğunu, daha doğrusu insanların buna neden kandığını göstermeyi başardı: gerçekten de, aslında spesifik olarak uyan hiçbir şey yoktu!
Analizlerin içerisindeki argümanlar o kadar geniş ve kapsayıcıydı ki ve o kadar çok sayıda olasılığı içeriyordu ki, zaten kanmaya hazır bireylerin bunlara kanmaması mümkün değildi.
Günümüzde buna "Forer Etkisi" ya da "Barnum Etkisi" deniyor.
Bu terimler, 1956 yılında Amerikan psikologu Paul Meehl tarafından ileri sürülmüştür.
Forer Etkisi, onu keşfeden bilim insanına ithafen, Barnum Etkisi ise bu etkiyi iş modeli olarak kullanan iş adamına ithafen kullanılmaktadır.
Forer, astrolojik sözde analizlerin insanlara nasıl uyduğunu bilimsel bir teste tabi tutmak istedi ve öğrencilerine bir kişilik testi verdi.
Öğrencilerine, her birinin sınavlardan aldıkları puanlara göre hazırladığı eşsiz bir kişilik analizi verdiğini söyledi.
Bu analizin, kendilerine ne kadar uyduğunu notlamalarını istedi.
Aslında, her biri, aynı analizi almıştı.
Kişiliğe özel olan bir şey yoktu; ancak öğrencilere öyle söylenmişti.
Her bir analizde, şu 13 madde bulunuyordu:
- Sizde, diğer insanların sizi sevmesine ve hayranlık duymasına yönelik yoğun bir ihtiyaç var.
-
Kendinizi eleştirmeye çok açıksınız.
-
Kendi avantajınıza çevirmediğiniz büyük bir kullanılmayan kapasiteye sahipsiniz.
-
Bazı kişilik zaaflarınız olsa da, genellikle onların üstesinden gelebiliyorsunuz.
-
Cinsel beklentileriniz, sizin için problemler doğuruyor.
-
Dışarıdan bakıldığında disiplinli ve öz kontrole sahipsiniz; ancak aslında endişeli ve güvensizsizsiniz.
-
Bazı zamanlarda doğru şeyi yaptığınızdan ve doğru tercihte bulunduğunuzdan emin olamıyorsunuz.
-
Her seferinde birazcık değişim olsun istiyorsunuz ve eğer kısıtlamalarla karşılaşırsanız rahatsız oluyorsunuz.
-
Kendinizin bağımsız bir düşünür olduğunuzla övünüyorsunuz ve diğerlerinin açıklamalarını kanıtsız görüyorsunuz.
-
Kendinizi başkalarına açmanın çok da akıllıca olmadığını düşünüyorsunuz.
-
Bazı zamanlar dışa dönük, cana yakın ve sosyalsiniz, diğer zamanlarda ise kapalı, ilgisiz ve içedönük.
-
Bazı tutkularınız oldukça gerçek dışı.
-
Güvenliğiniz, hayatınızdaki temel amaçlarınızdan biri.
Öğrenciler, 0'dan 5'e kadar olan bir skalada (5, kesinlikle uyuyor idi), kendi analizlerine ortalamada 4.26 puan verdiler!
Tüm kağıtlar ve notlamalar toplandıktan sonra, her birine aynı kağıdın verildiği söylendi.
Üstelik bu 13 madde, bir astroloji kitabından olduğu gibi alınmıştı.
Herkesin bu maddeleri kendine uydurmasının basit bir nedeni vardı: kişiye özelmiş gibi gözüküyordu, ancak o kadar genel ifadelerdi ki, mutlaka bir şekilde, hayatımızın bir evresinde bize uyuyordu.
Uymuyorsa bile, azıcık doğru olduğu için, "yeterince iyi bir tahmin" olarak değerlendirmemize yetiyordu.
Bu araştırmanın bilimsel tekrarlanabilirlik ilkesine uygunluğu için uyulması gereken 2 temel faktör vardır:
ilki, sunulan maddeler içerisindeki pozitif maddelerin negatif maddelere oranıdır (pozitifler, negatiflerden fazla olmalı ancak abartılmamalı).
Diğeri ise, deneklerin onları sınayan kişiye dürüst ve öznel geribildirimlerde bulunabileceği kadar güvenmesidir.
Bunlar sağlandığı takdirde, kimin üzerinde, hangi cümlelerle denerseniz deneyin, denekleriniz analizinizin kendisine uyduğunu söyleyecektir.
Ortada bir tahmin yoktur.
Boş bir Cumartesi günü ayaklarınızı masanıza uzatıp çayınızı yudumlarken rastgele (ancak yukarıdaki ilk faktöre uyarak) cümleler hazırlayabilir ve insanlara "gizemli astroloji analizi" olarak pazarlayabilirsiniz.
Size yapılan tam olarak budur.
Ortada bilimsel bir yöntem yoktur.
Öyle ki, astrolojinin dayandığı haritalar aslında eskimiştir ve tamamen değişmiştir, çünkü bu haritaları çıkarıldığı zamandan bu yana Dünya'nın Güneş Sistemi içerisinde, Güneş Sistemi'nin Samanyolu Galaksisi içerisindeki yeri değişmiştir.
Fakat haritalar güncellenmemiştir, zira bu, her şeyi kökünden ve tamamen değiştirecektir.
Dün size uyan şeyler, bugün uymaması gereken şeyler haline gelecektir.
Ancak astrologlar bunu yapmaya gerek duymazlar.
Çünkü sözde yöntemlerinin ve sahte haritalarının, uydurdukları yalanlarla bir ilişkisi yoktur.
Onlar işin şov kısmıdır.
Parayı getirense, burada izah edilen Forer/Barnum Etkisi'dir.
Bu deney, modern zamanlarda da tekrar tekrar denenmiş ve her seferinde aynı sonuçlara ulaşılmıştır (işte bilimi "bilim" yapan ve güvenilir kılan budur).
Örneğin Kasım 2012'de yayımlanan bir makalede öğrencilere Minnesota Çokfazlı Kişilik Testi denen bir test uygulanmıştır.
Sonrasında öğrencilere hem gerçek test sonuçları hem de sahte test sonuçları verilmiştir ve hangi sonucun kendilerine ait olduğunun tahmin edilmesi istenmiştir.
Normalde beklenen, eğer ki bu kişilik testleri ve astroloji falları doğru olsa, en azından %80 gibi bir çoğunluğun doğru testi seçmesidir.
Sonuç, tam tersidir: öğrencilerin %59'u, kendilerine verilen sahte test sonucunun kendilerine uyduğunu söylemiştir ve gerçek olanın uymadığını söylemişlerdir.
Elbette öğrenciler hangisinin sahte, hangisinin gerçek olduğunu bilmemektedirler.
Daha sonradan yapılan başka araştırmalar, Forer/Barnum Etkisi'ni daha da etkili hale getiren 3 faktör belirlemiştir:
- denekler (ya da kurbanlar) analizin sadece kendisine özel hazırlandığına inandırılacak, dolayısıyla okudukları ifadelerin kendileri için biçildiğine inanmaya meyilli olacaklar,
-
denekler (ya da kurbanlar), testi yapan, fala bakan, analizi yapan, deneyi sürdüren kişinin konu dahilinde bir otorite olduğuna inanacak,
-
analiz içerisinde daha çok pozitif analizler bulunacak.
Bunları bir arada düşündüğünüzde, falcıların, psişiklerin ve astrologların nasıl yalan söyledikleri daha da netleşmektedir.
Hazırlayan: ÇMB (Evrim Ağacı)
Kaynaklar ve İleri Okuma:
http://www.evrimagaci.org/fotograf/73/6620
a45UyF587661-141030145835-03
^^^^^ - vvvvv
Yaslilik icinde yasliligi katlayan en buyuk dert, yaslilik tasasidir... Anonim Nasihat |
Cennetten kovulup geri sizan seytan SAD 76.iblis: ben ondan hayirliyim! Beni atesten yarattin, onu camurdan yarattin, dedi. SAD (77-78) (Allah teala da) buyurdu ki: Ve muhakkak ki, lanetim kiyamet gunune kadar senin uzerinedir. A RAF 20.derken seytan, birbirine kapali ayip yerlerini kendilerine gostermek icin onlara vesvese verdi ve: rabbiniz size bu agaci sirf melek olursunuz veya ebedi kalanlardan olursunuz diye yasakladi, dedi. |
Dunya, (cennetteki nimetlerin yaninda) mumine zindandir (Muslim) Lutfen bundan sonra Muslumanlardan eza, cefa ceken, basina bir musibet gelenler aglayip, zirlamasin. Cunku baslarina gelen her turlu olumsuzluk onlarin Allahin sevgili kullarindan oldugunu gosteriyor. Ben demiyorum, hadisler, ayetler boyle soyluyor. |
Risale-i Nur girdigi her yeri kutsallastirmis, bu arada Isparta ya mubareklik kazandirmistir.... Risale-i Nur Isparta ya butun illerin uzerinde bir dindarlik meziyeti kazandirmistir Said-i Kurdi Isparta da yazdigi lemalarda. |
Kim Kemalci milliyetcilerle birlikte Yunana karsi gelirse ser'an kafirdir. Delibas Mehmet -1920 Ingiliz Karadeniz Ordu Komutani General Milne'nin Londra'ya Ingiliz Genelkurmayi'na yazdigi rapor'dan |
Doguda Ermeniler Kizilarmaga kadar genisleme hazirliklarina ve simdiden sinirlarimiza kadar dayanan katliam siyasetine basladi. (4 Eylul 1919) K.ATATURK |
EINSTEIN ve DINLER Bir insanin etik davranisi, esasli bir sekilde, iyi iliskilere, egitime, sosyal baglara ve ihtiyaclara dayanmasi gerekir; dinsel hicbir temele gerek yoktur. Eger kisi, cezalandirilma korkusu ve olumden sonra odullendirilme umuduyla davranmak zorunda olsaydi gercekten de acinacak halde olurdu. Bu nedenle dinsel kurumlarin neden daima bilime karsi savastigini ve onun yolundan gidenlere karsi baski yaptigini anlamak kolaydir. A man s ethical behavior should be based effectually on sympathy, education, and social ties and needs; no religious basis is necessary. Man would indeed be in a poor way if he had to be restrained by fear of punishment and hopes of reward after death. It is therefore easy to see why the churches have always fought science and persecuted its devotees Albert Einstein, Religion and Science, in the New York Times Magazine, November 9, 1930, pp.3-4; from Alice Calaprice, ed., The Expanded Quotable Einstein, Princeton, New Jersey: Princeton University Press, 2000, pp.205-206. |
Bir ulus kendi icindeki aptal ve hatta muhteris olanlarla bas edebilir Fakat icersindeki satilmis ve hainlerle yasayabilmesi olanaksizdir. Sinirlari zorlayan dusman silah ve alemlerini acikta tasidigi icin daha az tehlikelidir. Fakat bir hain, hain gibi gorunmez, kurbanlari ile ayni aksanda konusur,onlarin cehresine burunur ve onlarin argumanlarini kullanarak ulusun politik yapisina nufuz eder, butun kapilardan serbestce gecer, sesi en ust duzey hukumet koridorlarinda duyulur, ulusun ruhunu curutur Politik yapiya her turlu hastalik bulastirarak yasam gucunu elinden alir Bir katil daha az korkuludur. Marcus Tullius Cicero (M.O.106-M.O.43) |
Siyonist teroristler, Filistinli Musluman cocuklari, kafalarina sopalarla vura vura oldurduler Prof.Dr.Walid Khalidi, Yazar Yilmaz Dikbas-EFENDI TERORISTLER 0532 233 31 52 |
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Yaslilik icinde yasliligi katlayan en buyuk dert, yaslilik tasasidir... Anonim Nasihat |
Cennetten kovulup geri sizan seytan SAD 76.iblis: ben ondan hayirliyim! Beni atesten yarattin, onu camurdan yarattin, dedi. SAD (77-78) (Allah teala da) buyurdu ki: Ve muhakkak ki, lanetim kiyamet gunune kadar senin uzerinedir. A RAF 20.derken seytan, birbirine kapali ayip yerlerini kendilerine gostermek icin onlara vesvese verdi ve: rabbiniz size bu agaci sirf melek olursunuz veya ebedi kalanlardan olursunuz diye yasakladi, dedi. |
Dunya, (cennetteki nimetlerin yaninda) mumine zindandir (Muslim) Lutfen bundan sonra Muslumanlardan eza, cefa ceken, basina bir musibet gelenler aglayip, zirlamasin. Cunku baslarina gelen her turlu olumsuzluk onlarin Allahin sevgili kullarindan oldugunu gosteriyor. Ben demiyorum, hadisler, ayetler boyle soyluyor. |
Risale-i Nur girdigi her yeri kutsallastirmis, bu arada Isparta ya mubareklik kazandirmistir.... Risale-i Nur Isparta ya butun illerin uzerinde bir dindarlik meziyeti kazandirmistir Said-i Kurdi Isparta da yazdigi lemalarda. |
Kim Kemalci milliyetcilerle birlikte Yunana karsi gelirse ser'an kafirdir. Delibas Mehmet -1920 Ingiliz Karadeniz Ordu Komutani General Milne'nin Londra'ya Ingiliz Genelkurmayi'na yazdigi rapor'dan |
Doguda Ermeniler Kizilarmaga kadar genisleme hazirliklarina ve simdiden sinirlarimiza kadar dayanan katliam siyasetine basladi. (4 Eylul 1919) K.ATATURK |
EINSTEIN ve DINLER Bir insanin etik davranisi, esasli bir sekilde, iyi iliskilere, egitime, sosyal baglara ve ihtiyaclara dayanmasi gerekir; dinsel hicbir temele gerek yoktur. Eger kisi, cezalandirilma korkusu ve olumden sonra odullendirilme umuduyla davranmak zorunda olsaydi gercekten de acinacak halde olurdu. Bu nedenle dinsel kurumlarin neden daima bilime karsi savastigini ve onun yolundan gidenlere karsi baski yaptigini anlamak kolaydir. A man s ethical behavior should be based effectually on sympathy, education, and social ties and needs; no religious basis is necessary. Man would indeed be in a poor way if he had to be restrained by fear of punishment and hopes of reward after death. It is therefore easy to see why the churches have always fought science and persecuted its devotees Albert Einstein, Religion and Science, in the New York Times Magazine, November 9, 1930, pp.3-4; from Alice Calaprice, ed., The Expanded Quotable Einstein, Princeton, New Jersey: Princeton University Press, 2000, pp.205-206. |
Bir ulus kendi icindeki aptal ve hatta muhteris olanlarla bas edebilir Fakat icersindeki satilmis ve hainlerle yasayabilmesi olanaksizdir. Sinirlari zorlayan dusman silah ve alemlerini acikta tasidigi icin daha az tehlikelidir. Fakat bir hain, hain gibi gorunmez, kurbanlari ile ayni aksanda konusur,onlarin cehresine burunur ve onlarin argumanlarini kullanarak ulusun politik yapisina nufuz eder, butun kapilardan serbestce gecer, sesi en ust duzey hukumet koridorlarinda duyulur, ulusun ruhunu curutur Politik yapiya her turlu hastalik bulastirarak yasam gucunu elinden alir Bir katil daha az korkuludur. Marcus Tullius Cicero (M.O.106-M.O.43) |
Siyonist teroristler, Filistinli Musluman cocuklari, kafalarina sopalarla vura vura oldurduler Prof.Dr.Walid Khalidi, Yazar Yilmaz Dikbas-EFENDI TERORISTLER 0532 233 31 52 |
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder