Öncelikle şunu belirteyim, bilimsel konular benim avukatlık kabiliyetime göre sağlamlık ya da doğruluk kazanmaz, ya da hükmünü yitirmez.
Ben başarısız bir hatip, tartışmacı olabilirim.
Ancak, gerçek ve doğru değişmez.
Bir lafın gerçekle uyumunu test etmek çok kolaydır.
Deney ve gözleme tabii tutarsınız.
Lafınız deney ve gözlemle uyumluysa sorun yok, tezat varsa lafınızı çöpe atacaksınız.
Bilimsel yöntem, röportajdaki gibi değildir.
En başta yansız ve tarafsız olur.
Tarftarlarının çok olmasına bakarak bir tezin doğruluğunu sınamış olamayız.
Tek yol deney ve gözlem yöntemiyle tezimizi evrenin gerçekliğinde imtihan etmemizdir.
Evet, videoyu izledim.
Çok klasikleşmiş yanlı bir çapraz sorgulama tekniğiyle yapılmış sokak röportajlarından oluşuyor.
Öncelikle, röportajcı yanlı, tıpkı taraflı bir sorgu ekibi gibi zanlıları pardon konuşmacıları yönlendiriyor.Onları kendi istediği cevapları vermeye zorluyor.
Sık boğaz ediyor, gargaraya getiriyor, yanlı ve yetersiz sorulara sadece evet ya da hayır şeklinde kısıtlayarak cevaplar vermeye çalışıyor.
İşe yarar laf etmeye başlayanların laflarını kesiyor.
İkincisi soru sorulanların bir bölümü aslında konuyla ilgili anında ve yeterli cevap veremeyecek kişiler.
Arada konunu içinde ya da uzman olan kişiler var, ancak onların ya sözleri kesilmiş, ya beklentilere uymayan lafları montaj masasında kesilmiş.
Röportajın genel havasına baktığımızda montaj masasında, doğru cevapların ayıklandığını, yanlış ya da belirsizlik ifadesi içeren cevapların ön plana çıkarıldı bir video montajını görüyoruz.
Özellikle uzman kişilerle yapılan röportajlarda doğru cevapların ayıklandığı çok
Özetlersek:
Ortaya bir adaptasyon bir de türlerin evrimleşmesi ayrımını getirmişler.
Bir terminoloji mugallatası ya da lafazanlığı yapılmış.
Soruşturmacı genel olarak adaptasyonu kabul ediyor, çünkü insan yaşamı içinde, ve basit doğal gözlemlerle anlaşılabilir bir şey olduğunu biliyor ve onu tartışma dışında bırakıyor.
Oysa adaptasyon da evrim kuramının bir parçası.
Ve adaptasyona dayalı kanıtlar da evrim kuramını destekler.
Ancak, sürekli olarak bir türden başka bir türün evrimleşmesi konusunu kurcalıyor.
Çünkü biliyor ki, bir insan yaşamı süresi içinde böyle bir şey görülemez.
Ve ısrara herkese aynı soruyu soruyor, "Siz yaşamınız süresince kendi gözlerinizle bir türden başka bir türün evrimleştiğini hiç gördünüz mü?"
Ve bir insanın kendi gözleriyle görmediği bir şeyin bilimsel temelleri olmayan bir inanç olduğunu ikrar etmeye zorluyor.
Evrim teorisini bir tür inanç olduğunu kabul etmeye zorluyor.
Ve fosil kayıtlarını, diğer disiplinlerden gelen bilimsel verilerin görsel veriler olmamasından bahisle onları gözlemden saymıyor.
Gözlemi ısrarla ve illa ki, bizzat kişinin kendi göz şahitliğiyle yapılmasına indirgiyor.
Göz şahitliğinden bahisle konuşmacıların sık sık gündeme getirdiği dinozorlarları, bunların türleşmesini kimsenin kendi gözleriyle görmediğine getirerek geçersiz kanıt sayıyor.
İnsanların bilim adamlarına olan güvenini, müminlerin ilahiyatçıların söylediklerine iman etmesine benzetiyor.
Bu da ayrı bir kafa karıştırıcı.
Röportajın özeti budur.
Fosil kayıtları, embriyolojik veriler, türlerin genomları bal gibi gözlemdir, kimseni şüphesi olmasın.
Deney ve gözlem:Yaratılan kavram kargaşası buradan başlıyor.
Gözlem, kelimenin etmolojik anlamında ifade ettiği gibi gözlerimizle gördüğümüz anlamının çok ötesini anlatır.Gözlem, gözümüzün dışında kalan bütün duyularımızla algıladığımız, algılarımızında ötesinde dolaylı ya da doğrudan ölçebildiğimiz her şey için kullanılır.
Bizler elbette bir türden yeni bir türün evrildiğini gözlerimizle göremeyiz, zaten bizzat görmemize de gerek yok.
Her ne kadar bizim asla gözlerimizle görmediğimiz, ve asla göremeyeceğimiz zamanlara, olaylara ve olgulara ait bilimsel veriler de gözlemdir.
Sorgulamacı spikerimiz işte bu noktada toplumu yanıltıyor.
Bilimsel bir verinin anlattıklarını ille de gözle görmemiz gerekmez.
Evet, bir insan yaşamı boyunca bir türün başka bir türe evrildiğini göremez, ve görmemiştir de zaten.
Çünkü yüksek seviyede karmaşıklığı olan canlıların türleşmesi en azından elli, yüzbin yıllık zaman dönemlerinde olabilir.
Bir insanın yaşamı süresince görülebilecek türden hızlı bir evrimleşme hızı bir tek virüslerde görülür.
Bunu da elbette gözlerimizle göremeyiz, ama belirleyebilir.
Ve belirlediğimiz anda gözlemiş oluruz, zaten.
Aslında çoğu insan belki farkında değil ama, son zamanlarda çokça bahsettiğimiz pandemi ya da epidemi yaratma potansiyeli olan virüsler ve bunlarda gözlenen değişimler tür içi adaptasyona bağlı değişikliklerin çok ötesindedir.
Esasen bazı virüsler için tür değil, türümsü(Quasispecies) denilmektedir.
Bu türün çok yüksek evrilme hızını anlatmak için ortaya atılmış bir kavramdır.
Örneğin grip virüsü böyledir.
On yıllara varan dönemlerde elde edilen örnekler arasındaki fark bunları basitçe SUŞ saymamıza el vermeyecek derecede fazladır.
Şunu da belirteyim, soğuk savaş yıllarında ve şimdi tamamıyla sıfırdan, mevcut bakteri ve virüs genomlarına bakarak doğada hiç görülmemiş biyolojik savaş ajanlarının üretilmesi için çalışmalar yapılmıştır.
Ve emin olun bu çalışmalar hala daha devam etmektedir.
Bu çalışmaların başarıya ulaştığını gördüğümüzde aynı zamanda insanın evrimsel süreci by-pass ederek bir tür yarattığına şahit olacaksınız.
Bir de ara tür safsatası vardır.
Ara tür diye bir şey yoktur.
Her tür ara türdür.
|
Türlerin evrimi bize ve akrabalarımıza ait bir fotograf albümü değildir.
Türlerin evrimi sürekli olarak alternatif senaryolarla farklılaşan sonsuz sayıda hikayenin anlatıldığı büyük bir film gibidir.
Eğer ille de ARA TÜR diye, kediyle köpeğin birbirinden farklılaştığı kısmen günümüz kedilerine, kısmen günümüz köpeklerine ve kısmen de daha eski ortak ata türlere ait kalıntılar ararsanız, halen bilinen türlerin büyük bölümü için de ara tür vardır.
Yine tek başına evrimleşemez derecede karmaşık olarak tek tek saydığınız göz, kanat, kulak gibi ayrı ayrı organlar ve dokular için de geriye doğru gittikçe eski ve ilkel türlerle bağlantılandırabileceğiniz ara tipler vardır.
En çok göz için söylenir, sadece ışık algılayan birkaç ektodermal hücre yığınından, günümüz moden gözüne kadar her türlü gelişmişlik, karmaşıklık seviyesinde doğanın göz tasarımı vardır.
Ve bütün bu tasarımları kronolojik olarak ve ilkelden, karmaşığa doğru kolayca ilintilendirebilirsiniz.
İlk ortaya çıktıkları zamanlardan bu yana çok az değişerek günümüze ulaşmış türlerin varlığı Evrim Teorisinin öngörüleriyle çelişmez.
Bir de jeolojik zamanlar içinde ilk ortaya çıktığı zamandan bu yana çok az değişmiş türler vardır.En çok önerilen örnek köpek balığıdır.
İlk cinsel birleşme görülen yumurtlayan balık türüdür.
Ancak, unutulmamalı, bu kadar sağlam evrimleşmiş bir tür olan köpek balığının bile yüzbin yıl öncesinde ortaya çıkmış bir de çekiç kafalı varyantı türleşmiştir.
Yani günümüz köpek balığı bilinen ilk köpek balığının aynısı değildir.
SADECE BENZERİDİR.
Üstelik ayrı birçok türlere de ayrılmıştır.
Yine yakın zamanda soyu tükendiği sanılan Coelacanth balıkları gibi diğer fosil canlılar da böyledir.
Fosil canlıların günümüzdeki temsilcileri sadece ilk olanların benzerleridir.
Hamam böcekleri gibi başından bu yana çok az değişmiş olan yaşayan fosiller de öyledir.
Dünya tarihi boyunca ortaya çıkmış olan bütün türlerin ille de yok olması zorunlu değil.
Ancak, bilmelisiniz ki, yok olmamış ve hiç değişmemiş zannetiğimiz türler dahi az çok değişmiştir.Evrime İnanmak diye bir şey yoktur.
İnanmak sadece dine has bir terimdir.
Eğer inanıyorsanız, o dindir.
Çağdaş insanların bilim adamlarına güvenmesi, müminlerin din adamlarına inanmasına benzemez.
Elbette bilimsel konuları inanç terminolojisiyle tartışırsanız, varacağınız yer bilim de bir tür inanç olduğu saçmalığıdır.
Müminler ilahiyatçıların söylediklerini sorgulayamaz, eğer sorgularsa ucu küfre, din dışı ilan edilmeye, katlinin vacip olduğunun ilanına varan bir büyük ilahi suçtur.
Ve zaten gündelik yaşamda dinle ilgili olarak en çok gördüğümüz şey de budur.
Kuvvetli inancı olan mümin tartışmaz, zorlar, dayatır.
Bu hep böyle olmuştur.
Bilim adamlarına duyulan güven onların tamamıyla bilimsel yöntem kullanıp kullanmadıklarıyla ilgilidir.
Bir de gözlem ve deneylerin tekrarlanabilirlik konusu var.
Sorgu yargıcı rolündeki spikerimiz tür değişimlerinin bizzat gözlenemezliğiyle yetinmiyor, bir de tekrarlanabilir gözlem olmadığı konusunda israrlı.
Konuşmacıları türlerin türleşmesine tekrar tekrar şahit olup olmadıklarını soruyor.
Cevap zaten baştan belli, hiç kimse bırakın tekrarı tek bir türün türleşmesine dahi gözleriyle şahitlik etmemiştir.
Bu göz şahitliğinin ötesinde, yüzbinlerce yıla uzanan bir süreçtir.
Ancak, sorgucu spikerimiz burada da fosil kayıtlarının ve diğer bilimsel verilerin gözlemden sayılmadığı safsatasına dayanıyor.
Tam tersine fosil kayıtları ve diğer bilimsel kanıtlar tekrarlanabilirlik ilkesine uyan kanıtlardır.
Başta Charles Darvin olmak üzere bilim adamların Evrim Teorisine götüren fosil kayıtları bir tane değildir.
Her bir fosil kaydın aynıları, benzerleri, bağlantılı olanları çok fazla sayıda bulunmuştur.
Bu tekrarlanabilirliktir.
Elbette konu fosiller olunca, bir deneyin sabit şartlarda tekrarlanmasına benzer bir tekrarlanabilirlik olmayacaktır.
Bulunan her fosil ve diğer disiplinlerde bulunan her türlü bilimsel veri kendi kategorisinde tekrarlanabilirlik şartını sağlamıştır.
Ben her dinden inananlara şunu öneririm.
Darvin adlı dahi kişinin ortaya attığı ve geçen zaman içinde farklı gözüken gözlemlerle darbe yediği düşünülen ve zannedilen Evrim Teorisi her darbede yenilenmiş, tutarllığı artmış, güncellenmiş şekilde ayaktadır.
Bu teori çok güçlü bir teoridir, bunun yakın zamanda toptan yok olmasını boşuna beklemeyin, bu umutsuz bir bekleyiş olur.
Onun yerine kendi dininiz, mezhebiniz, inanç sisteminiz içinde Evrim Teorisini nasıl içselleştirebileceğinize kafa yorarsanız çok daha verimli olur.
Tersi çabalar akıntıya karşı küreç çekmek, rüzgara karşı işemek gibi olur.
Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA
http://www.youtube.com/watch?v=oaP-qHnjIgs
--
BAYRAM GELDI
. . . . . .
Bayram geldi; isimiz istir bu aralik;
Horoz kani gibi sarap bollasir artik.
Gel gelelim esekler de bos gezer simdi:
Oruc gemi agizlarindan cikar, yazik!
OMER HAYYAM
BAKARA - 256 dinde zorlama yoktur...
***
NISA - 89 onlar sizin kendileri gibi kafir ve boylece es olmanizi isterler.
Allah yolunda goc etmedikce onlardan dost edinmeyin.
bunu kabul etmez de yuz cevirirlerse onlari tutun, buldugunuz yerde oldurun...
TEVBE - 5 hurmetli aylar cikinca Allah a es kosanlari nerede bulursaniz oldurun.
yakalayip hapsedin.
gelip gececekleri butun yollari tutun.
fakat tovbe ederler, namaz kilarlar ve zekat verirlerse onlarin pesini birakin...
ENFAL - 65 ey peygamber inanlari savasa tesvik et.
eger icinizden sabirli yirmi kisi bulunursa onlarin ikiyuzune galip gelir.
ve eger sizden yuzkisi olursa, kafirlerin binini yener.
cunku onlar hicbir seyden anlamaz guruhturlar.
ENFAL - 66 simdi Allah yukunuzu hafifletti.
bildi ki sizde muhakkak bir zaaf var.
artik sizden sabirli ve metanetli yuz kisi olursa ikiyuzunu yenerler.
eger sizden bin kisi olursa, Allah in izniyle ikibine galebe calarlar.
Allah sabir ve sebat edenlerle beRABerdir.
Allah i ve Resulunu seven, belaya (hazirlikli olsun) zirh giysin!
(Beyhaki)
Gazze de oruclu Muslumanlarin basina gokten ates yagarken, biz burada luks ve israfli iftar ziyafetleri veriyoruz.
Bu Ramazan da iman ve Kur an hizmetleri acisindan bosa gecti.
Mehmet Sevket Eygi
Murtecilerin cok sevdigi ve onemsedigi fikir adami.
Ingilizlere meydan okuyoruz.
Bu en buyuk kufurdur.
Divitli Esref Hoca -1920
Maras ta, Fransizlar, Ermeniler, Muslumanlari katliam etmektedirler.
insanlik aleminden bu katliama nihayet verilmesini.
(25 Ocak 1920)
K.ATATURK
Tanri ya inaniyor musun? sorusuna Einstein in cevabi:
Varolanlarin duzenli uyumunda kendini gosteren Spinoza nin Tanrisi na inaniyorum, insanlarin kaderiyle ve eylemleriyle ilgilenen bir Tanri ya degil.
I believe in Spinoza s God who reveals himself in the orderly harmony of what exists, not in a God who concerns himself with fates and actions of human beings
Autobiographical Notes (1949, p.103)
(Bu goruslerinden dolayi Einstein in Panteist oldugu sonucu cikarilabilirse de, bir sonraki gorusunde de agnostiklige yakin oldugunu belirttigini gorecegiz)
PEZEVENK
. . . . . .
Dunya ahvalinden haberi yoktur
Sohbeti din ile acar pezevenk
Komsusu ac iken kendisi toktur
Sanki melek olmus ucar pezevenk
. . . . . .
Karanlik islerde ziplama ister
Evine granit * kaplama ister
Dunya mektebinden diploma * ister
Insanlik dersinden kacar pezevenk
. . . . . .
Herkesin kabina cesmesi akmaz
Erkek sinekleri hareme sokmaz
Fakir komsusunun yuzune bakmaz
Selamsiz sabahsiz gecer pezevenk
. . . . . .
Sanirsin Allah'la akde oturmus
Cennete giderken macun goturmus
Huriler'i dizip isi bitirmis
Simdi gilmanlari secer pezevenk
. . . . . .
Aydinliga dusman yobazin dolu
Hu cekerken sismis agzinda dili
Erbabi, ulkede bunlardan dolu
Durmadan zehrini sacar pezevenk
Asik ERBABI
Bizim verecegimiz bir kurban karsiligi, 1000 Filistinli oldurulmelidir
Michael Kleiner, Israil Herut Partisi Genel Baskani
Yilmaz Dikbas-EFENDI TERORISTLER
0532 233 31 52
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder