27 Kasım 2018 Salı

Bu gün öne çıkan bazı yorumlar.... 2018-11-23 3

ÜMİT ZİLELİ : ASKERİ KIYAFETLER VE DONDURAN İDDİALAR!. .

23 Kasım 2018

Anımsayacaksınız Tunceli'nin Nazımiye ilçesi kırsalında iki kahraman evladımız donarak şehit düşmüştü…

Bu kahreden olayla ilgili olarak 30 Ekim'de köşemde "Yazıklar olsun" başlığı ile bir yazı kaleme almış askerliğimi yaptığım Tunceli'de askerlerimizin donarak ölmesini şiddetle eleştirmiş sorumlu olanların bulunması çağrısı yapmıştım…

Önceki gün değerli gazeteci ağabeyim Orhan Uğuroğlu Yeniçağ gazetesindeki köşesinde titizlikle incelediği bu olayla ilgili son derece dikkat çekici bir yazı kaleme aldı. . Yazısına attığı başlık bugün benim yazıma başlık oldu çünkü iddialar son derece vahim ve gerçekten kan dondurucu!. .

Öncelikle belirtmem gerek; İçişleri Bakanlığı tarafından görevlendirilen 2 müfettişin jandarma uzman çavuşlar Asım Türker ve Ferruh Dikmen'in 26 Ekim'de olumsuz hava koşullarından dolayı donarak şehit olmalarıyla ilgili 30 Ekim'de başlattığı soruşturmanın raporu henüz açıklanmadı…

Uğuroğlu Yandex sitesinden Tunceli'de 20-25 Ekim 2018 tarihlerinde hava sıcaklığının bölgede gündüz 14 geceleri ise 10 derece civarında olduğunu 26 Ekim'de ise gece 4 dereceye düştüğünü öğrenmiş…

Olayın Nazımiye ilçesi sınırları içinde 2.300 rakımda gerçekleştiği bilgisi elinde olduğu için bu yüksekliğin Bedir Dağı olduğunu da saptamış… Şimdi sıkı durun:

-Tunceli'nin rakımı 950 ve ısı gece 4 derece olduğuna göre 2.300 metre yükseklikte havanın 5-10 derece düştüğü tahmin edilebilir ki bu da havanın o saatlerde eksi 10 civarlarında olduğunu gösterir!. .

Peki bu tahmin neden bu derece önemli? Çünkü yetkililer o gece hava şartlarının eksi 40'ı gösterdiğini açıkladı da ondan!. .

Askeri kıyafet ihalesinde vahim sorular!. .

Ne demişlerdi bu yetkililer?. .

Jandarma Genel Komutanlığı Lojistik Komutanı Tümgeneral Münir Güzel askerlerin zorlu hava koşullarında giydikleri ekipmanlara ilişkin bilgi verirken şöyle demişti mesela:

-Uyku tulumu eksi 40 dereceye kadar koruyor. Polar mont soğuk iklim kıyafeti kar elbisesi veya panço aldığımızda eksi 40 dereceye kadar muhafaza imkanı sağlamaktadır…

Bunun üzerine Orhan Uğuroğlu bu malzemelerin ihalesini mercek altına aldı. Milli savunma Bakanlığı'ndan bilgi edindi. Bakın neler öğrendi:

-20 Haziran 2016'da ihaleyi Aksu İnşaat Ticaret Limited Şirketi kazanmış teslim süresi 150 gün olacak şekilde sözleşme yapılmış ancak yüklenici firma planlanan sürede teslimatı yapamamış ve 160 gün daha ek süre istemişti!. .

Peki bu inşaat firması eski süreden de fazla bir süreyi neye dayanarak istemişti? gerekçe içler acısıydı:

-Söz konusu mal (askeri donmaktan kurtaracak malzeme demek istiyor) yurt içinde üretimi mümkün olmadığı için!. .

Bunun üzere Aksu firmasının sözleşmesi feshedildi… Firma ise mahkemeye başvurdu ve iş akdinin feshinin önlenmesini ve süre uzatımı istedi iyi mi!. . Dava halen sürüyor ancak yapılan incelemede çok daha vahim bir durum ortaya kondu:

-Söz konusu firmanın inşaat sektöründe faaliyet gösterdiği tekstil konusunda hiçbir faaliyetinin olmadığı ihaleye bilinçsizce iştirak ettiği değerlendirilmektedir.

İki askerimiz neden şehit oldu?. .

Kısacası Aksu firması üretim değil aracılık yapacak aradan para kazanacaktı!. .

Orhan Uğuroğlu bu arada Türk Silahlı Kuvvetleri'nin üniforma ihtiyacının yüzde 40'ını sağlayan firmayı da saptadı:

-Albayrak Grubu bünyesinde bulunan Ereğli Tekstil!. .

Ereğli Tekstil 1937 yılında Atatürk tarafından Sümerbank'a kurdurulan bir fabrikaydı ve 1997'de yapılan özelleştirmede Albayrak Grubu tarafından satın alınmıştı. İşte bu noktada Uğuroğlu şöyle bir istekte bulundu:

-Eksi 40 dereceye dayanıklı kıyafetleri Albayrak Grubu ya da hangi firma ihaleyi kazanarak TSK'ya jandarma Genel Komutanlığı'na verdiyse bu ürünleri onların yetkilileri ile test etmek isterim!. .

Çok yerinde bir istekti çünkü Aksu firması yukarıda da anlattığım üzere bu tür kıyafetlerin "patentli" olarak dünyada sadece bir Amerikan firmasında üretildiğini vurgulayıp "temin edilemez" diyordu. Ve Orhan Uğuroğlu haklı olarak soruyordu:

-Askeri ihaleleri kazanan firmalar "Test raporları var" derse ben de o zaman sorarım: 2 askerimiz neden donarak şehit oldu?!.

Öncelikle bu ülkede ilkeli ahlaklı namuslu gazetecilerin var olduğunu bir kez daha gösterdiği için Orhan Uğuroğlu'na yürekten teşekkür ediyor kutluyor ve onunla birlikte ben de soruyorum:

-Yapılan soruşturmanın raporu ne zaman açıklanacak???

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/umit-zileli/askeri-kiyafetler-ve-donduran-iddialar-2754046/

RAHMİ TURAN : UTANMAZLAR!

23 Kasım 2018

Suudi Arabistan Türkiye'yi düşman ilân etti.

Hani bizde ünlü bir lâf vardır: "Yavuz hırsız ev sahibini bastırır!" denir.

Suudiler de öyle… Hem gelip İstanbul'da canavarca cinayet işliyorlar hem de Türkiye'yi düşman ilân ediyorlar!

Bunun adı aymazlık ve utanmazlıktır!

Suudi işadamlarının Türkiye'nin boykot edilmesi için başlattıkları kampanya sosyal medyada olanca hızıyla devam ediyor.

Suudiler Türkiye'yi S. Arabistan Veliaht Prensi Salman'ı Kaşıkçı cinayetine dahil etmeye çalışmakla suçluyorlar.

Suudilerin Türkiye'yi de İran gibi bir düşman olarak gördüklerini açıklamaları bizdeki Arap hayranlarının kulaklarına küpe olmalıdır!

Bunların kafaları böyle… Hem dünyanın en vahşi cinayetini işlerler hem de cinayeti çözmeye çalışanları düşman ilân ederler!

Aynı ülkenin adamları 1914'te de İngilizlerle bir olup Osmanlı askerini sırtından kalleşçe hançerlemişlerdi!

Tarihleri "kara leke" olan bir toplumdan ne beklenir ki?

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/rahmi-turan/utanmazlar-3-2754010/

ÖZDEMİR İNCE : CUMHURİYETLE VE DİNLE BARIŞMAK



Bunlarla da ilgilenebilirsiniz

29 Ekim 2018 sabahı bir partinin genel başkanının televizyonda şöyle dediğini duydum: "Kimilerini dinle kimilerini Cumhuriyetle bir türlü barıştıramadık!" Başta kendisi ve düz mantıklı vatandaşlarımız kim bilir ne çok anlamlı bulmuşlardır bu anlamsız cümleyi.

Cümle anlamsız çünkü: Parti genel başkanı Sünni Müslüman vatandaşlarımızı işaret ediyor ama bu memlekette Hıristiyanlar Museviler Şiiler Aleviler ateistler teistler ve daha niceleri yaşamakta. Sünni İslamcılar dışında kalan inanç sahiplerinin bazı çok istisnalar dışında Cumhuriyete küs olduklarını düşünmek mümkün mü?

Cumhuriyetçi Müslümanlar Hıristiyanlar Museviler Şiiler Aleviler ateistler teistler neden dinleriyle başkalarının inançlarıyla barışık olmasınlar. Demokratik ülkelerde bunun aksi düşünülemez.

***

Sorun Demokrat Cumhuriyetçilerde Cumhuriyetçi Demokratlarda değil; tamamı başta laiklik olmak üzere Cumhuriyetin niteliklerine ve anayasanın ilk dört maddesine inanırlar bağlıdırlar ve saygı duyarlar. Anayasa ve yasaların bağlamları içinde her din ve inanca saygılıdırlar. Dinde inanç ayrımı yapmadıkları gibi etnisite ve cins ayrımcılığı da yapmazlar. Sadece Türkiye'de değil dünyanın her yerinde uyumlu ve saygın (muteber) insanlardır.

***

Gelelim İslamcı ve köktendinci Müslümanlara: Sadece Türkiye'de değil dünyanın hiçbir yerinde uyumlu ve saygın insan değildirler. Kendi tanıklıklarımla ve kanıtlarıyla biliyorum. Yazılarım yüzünden İslamcı basın İslamcı ve köktendinci bireyler tarafından hedef gösterildim ve ölümle tehdit edildim.

Hepimizin önünde AKP ve R. T. Erdoğan örneği var. Türkiye'nin selameti için "dinle barışık olma" zorunluluğunu ancak bir radikal dinci söyler. Anayasanın 24 ve 25. maddeleri özgürlük ve bağımsızlığın tek güvencesidir. Ama biliyoruz ki Başyüce'nin devr-i saltanatında artık ne hükümet ne de anayasa güvencedir; dahası anayasanın bile güvenliği tehlikededir. Ama buna karşın anayasanın 24 ve 25. maddelerini okumak zorundayız:

***

VI. Din ve vicdan hürriyeti

MADDE 24. - Herkes vicdan dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.

14. üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet dini ayin ve törenler serbesttir.

Kimse ibadete dini ayin ve törenlere katılmaya dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.

Kimse Devletin sosyal ekonomik siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.

VII. Düşünce ve kanaat hürriyeti

MADDE 25. - Herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.

***

AKP ve seçmenleri saygı ve sevgi duymasalar da laik nitelikli ama demokrasisi çok yaralı bir ülkede yaşıyoruz. Laiklik birey ve toplumu dinin baskı saldırı ve zulmüne karşı korumak amacıyla icat edilmiştir. Laiklik kamusal hayatta dinleri sınırlar; sınırlamak zorundadır. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin rejimi laiktir; AKP istese de teokratik (dine dayalı yönetim biçimi) değildir. İsteyen mümin özel hayatında dinin baskı saldırı ve zulmüne katlanır. Kendi bileceği iştir. Ancak bireysel ve kamusal hayatta dinin belirleyıci olmasına katlanmayanlara dinin ve radikal dindarların gücenmek ve küsmek gibi hak ve özgürlüğü bulunmamaktadır.

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1148836/Cumhuriyetle_ve_dinle_barismak.html

--   a45UyF587661

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder