ERGİN YILDIZOĞLU : FAŞİZMİ DÜŞÜNMEK - I
ergin.yildizoglu@gmail.com 12 Kasım 2018 Pazartesi
Çağımızın en tehlikeli özelliği faşizmin yeniden yükselmeye başlamasıdır.
Tarihsellik...
Faşizm kapitalizmin belli bir "durumunun" (yapısal krizinin) içinde giderek egemen sınıfın tercihine dönüşen bir siyasi-toplumsal hareket olarak ortaya çıkar. Bu nedenle faşizm kaçınılmaz olarak kapitalizmin andaki durumunun örneğin sermayenin örgütlenme biçimlerinin değerlenme coğrafyasının teknolojik altyapısının düzenini doğallaştırmak için dayandığı ideoloji ve kültürün bu ideoloji ve kültürün üretim/ yeniden üretim süreçlerinin nihayet belki de en önemlisi işçi sınıfının orta sınıfların yapısal özelliklerinin egemen sınıfın gereksinimlerinin damgasını taşıyacaktır.
Bu yüzden bugün 1930'ların emeğin ve sermayenin örgütlenme biçimlerinden analog teknolojiye dayanan kültür ve iletişim endüstrisinden hazlara değil de işlevselliğe dayanan tüketim normlarının yarattığı öznelliklerden farklı özellikleri yansıtan bir faşizm düşünmek gerekiyor. Örneğin bugünkü faşizm o dönemin geniş kitleleri devleti kontrol etmenin standart aracı olan dikey bürokratik örgütlenmelere sokaklarda Yahudilere saldıran halkı sindiren üniformalı milislere gerek duymayabilir.
Bugün faşizmi düşünürken öncelikle onun sergilediği biçimleri değil hep sabit kalan zamanla değişmeyen onu kendisi yapan özelliklerini tanımlamaya çalışmak gerekiyor. Ancak bu özelliklerin hepsi birden bir araya gelmiyor belli bir "oluş süreci" yaşanıyor. Ne yazık ki çoğu kez özellikle liberal demokrasi bu oluş sürecinin ayırdına zamanında(!) varamıyor.
Birincisi faşizm herkesi buyruğuna uymaya zorlayan otoriter rejimlerden örneğin askeri diktatörlüklerden daha fazla bir şeydir. Faşizm salt bireyin kendisine uymasını talep etmez; onun bireyin yaşamının her düzeyini dahası bedenini ve zamanını belli bir "hakikat rejimine" uygun biçimde denetlemek ister. Faşizmde birey salt devlete lidere uymaya değil aynı zamanda belli biçimde düşünmeye ve yaşamaya bundan da haz almaya zorlanır. Bu anlamda faşizm totaliter bir rejimdir. Ancak bu totaliterliği mutlak olarak değil bir eğilim arzu bu arzuyu gerçekleştirme çabaları olarakdüşünmek gerekir. Örneğin Alman faşizmi totaliter bir rejim kurma çabalarında İtalyan faşizminden çok da ileriye gidebilmiştir.
Faşizmin özü
Faşizmi "kendisi yapan" zaman içinde değişmeyen özelliklerini (özünü oluşturan bileşenleri) daha önce Eco'dan aktarmıştım. Özetle:
1) Gelenek kültü. Geçmiş bir zamandaki yaşam pratiklerine kullanılan dile özel ilgi.
2) Aydınlanma'yı dejenerasyonun başlangıcı olarak görmek.
3) Uzmanlara eğitilmişlere karşı bir düşmanlık: Muhalif entelektüelleri simgesel ve fiziki şiddetle susturmaya tasfiye etmeye çalışmak.
4) Liderden farklı düşünmeyi ihanet olarak görmek.
5) Etnik kökeni dini cinsel pratikleri farklı olandan korkmak.
6) Düş kırıklığı yaşayan bir kitleden oluşan bir toplumsal taban.
7) Belirgin bir toplumsal kimlikten yoksun bırakılanlara sunulan aynı ülkede doğmuş olmak (aynı dinden mezhepten olmak-EY) gibi bir ortaklıktan kaynaklanan soyut bir kimliği yüceltmek.
8) Düşmanlarının refahından siyasi gücünden korkmak. "Öteki"ni hazlarını yaşayabildiğini hayal ederek kıskanmak.
9) Halkçı bir seçkincilik. Bir taraftan her vatandaş (grup üyesi-EY) dünyanın en iyi kümesine aittir harekete katılanlar ise en iyileridir. Diğer taraftan halk o kadar zayıftır ki güçlü bir liderin varlığına gereksinim duyar.
10) Kahramanlık kültü: Faşizmde "kahraman" ölümü arzular ölmek için sabırsızlanır bu sabırsızlıkla birçok insanı ölüme gönderir.
11) Faşizm kadın-erkek eşitliğini yadsır. Standart olmayan cinsel pratiklere (LGBT) yönelik kuşkuyu nefreti körükler. Faşist silahla oynamayı sever. Bu oyun ona savaş ve seksin yerine ikame edilen bir fallusa erişme fantezisi sağlar.
12) Faşist popülizmde bireylerin hakları yoktur bir halk olarak homojen bir bütünlük oluştururlar. Lider bu bütünlüğün iradesini temsil eder. Faşizm parlamenter pratiklerden nefret eder.
13) Faşizm bir "yeni dil" konuşur. Sözcük hazinesi yoksullaştırılmış basitleştirilmiş dil karmaşık eleştirel akıl yürütmeye olanak veren araçlara ulaşımı engeller.
Bugün yalnızca merkez ülkelerde değil Brezilya Macaristan Polonya Hindistan gibi ülkelerde de yükselirken bu özellikleri sergilemeye başlayan (oluş sürecindeki) toplumsal hareketleri liderleri sağ popülizm otoriterlik eğilimleri olarak nitelemek eksik ve siyasisonuçları açısından yanlıştır. Örneğin toplumsal bir harekete dayanmayan otoriter rejimlerden bir liderin ya da kliğin ailenin seçimlerle ya da başka bir yolla tasfiye edilmesiyle çıkılabilir. Faşizmden çıkabilmek için çoktan işlevini kaybetmiş bir parlamentonun sınırlarını aşan kapsamlı bir siyasi kültürel çatışma geniş bir toplumsal katılım devlet ve toplumda derinlere nüfuz edecek bir tasfiye süreci gerekecektir. (Devam edecek. )
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1138213/Fasizmi_dusunmek_-_ I.html
-- a45UyF587661
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder