21 Kasım 2018 Çarşamba

MİNE SÖĞÜT : GEZİ AHLAKI EVET BİR TEHDİTTİR - DENİZ YILDIRIM : GEZİ BİR HALK HAREKETİYDİ

MİNE SÖĞÜT : GEZİ AHLAKI EVET BİR TEHDİTTİR

minesogut@gmail.com 21 Kasım 2018 Çarşamba

Gezi'yi aslen iktidarın değil bizim sorgulamamız gerekir.

Gezi hareketi boyunca bir dönem o kalabalığın o meydanda nasıl olup da bir zafer havasında günler geçirebildiği şaibelidir.

Hükümetin polisini neden geri çektiği...

Bir Gezi efsanesi yazılmasına neden olanak verdiği...

O barışçıl ve muhteşem pasif eylemlerin bu politik atmosferde kendisine nasıl bu kadar özgür bir alan bulabildiği...

Tüm bunları iktidarın şaşkınlığıyla açıklayıp geçmemek gerekir.

Belki de Gezi döneminde başımıza gelen o güzel şeyler bugünleri öngören planlı bir tuzaktır ve şu anda ülkenin son aydınlık insanları bu tuzağa doğru usul usul yol almaktadır.

Çok yakında yeni bir milat belirlenir ve o milattan sonra Gezi hakkında olumlu şeyler yazıp söyleyenler cımbızla ayıklanıp içeri atılırsa şaşmayın.

Ve o durumda Gezi hareketini olmasa bile Gezi ahlakını savunmayı inadına bırakmayın.

Çünkü...

Gezi ahlakı faşizme bir tehdittir.

Gezi ahlakı diktatörlüğe bir tehdittir.

Gezi ahlakı doğa düşmanlığına bir tehdittir.

Gezi ahlakı ırkçılığa bir tehdittir.

Gezi ahlakı din sömürüsüne bir tehdittir.

Gezi ahlakı savaş seviciliğine bir tehdittir.

Kolay devrilebileceğini bilen tüm iktidarların temel refleksidir varlıklarına tehdit olabilecek her şeyi yasaklarlar.

"Bu" düzeni değiştirmeyi daha "iyi" bir dünyada yaşayıp daha "iyi" bir şekilde tüketmeyi öneren eylemleri karalarlar.

Silahlarla değil şarkılarla danslarla şakalarla sokağa çıkan ve hayatı bir şenlik gibi birbirine katan gençleri tehlike olarak görürler.

Kürtlerin Türklerin Müslümanların ateistlerin solcuların sağcıların tüm yaralıların bir arada bir sofrada oturabilme olasılığından ürkerler.

Düşünen tartışan felsefeden sanattan psikolojiden sosyolojiden tarihten anla-yan ve herkese ama herkese el uzatmayı erdem bilen nesillerden korkarlar.

Aslında korkmakta haksız da değillerdir.

Varlıklarını dışarıdan ve içeriden kendisini destekleyen tarikatların ve sinsi siyasi pazarlıkların gücüne borçlu iktidarlar...

Zenginliklerini terör örgütleriyle diğer devletlerle yaptıkları gizli anlaşmalar sayesinde savaşlardan çatışmalardan elde etmeyi beceren iktidarlar...

Kendi halklarını silahlandırıp meydanlara çıkmaya kışkırtan iktidarlar...

Şehitlerini madalyaymış gibi göğsüne takıp böbürlenen iktidarlar...

Şiddetten medet uman şiddetten beslenen şiddeti besleyen iktidarlar...

Tabii ki barışçıl tüm dillerin hayat veren zehrinden ölümüne korkmalıdırlar.

Keşke...

Keşke gençler yaşıtları olan çevik kuvvet polislerinin burnunun dibine kadar sokulup ellerinde çiçeklerle onlara kitaplar okuduklarında devlet bir yıkılsa.

Silaha şiddete savaşa karşı olan azınlıklar peşlerinden milyonları keşke gerçek-ten sürükleseler.

Keşke o ruh o parktan Anadolu'ya oradan diğer kıtalara yayılan sonsuz bir yol açsa.

Şiddet karşıtı eylemciler gerçekten bir iktidar devirebilecek bir devlet yıkabilecek dünyayı tersine döndürebilecek desteği toplasa.

Dünyanın tüm sivil itaatsizleri duran adamları kırmızılı kadınları meydanlarda piyano çalanları hep ama hep aramızda dolaşsa.

Daha iyi bir dünya kurabilmek için söz söyleyen kalabalıkların pasif eylemlerini destekleyen sivil toplum kuruluşları çoğalsa.

Aktivistlerin sayısı milyonları bulsa iş insanları onlara kaynak sağlamak için birbiriyle yarışsa.

Çünkü...

Olur da bir gün Gezi gençliğinin temiz hayalleri gerçek olursa;

Eşkıya ağzıyla kuş tutsa asla hükümdar olamaz bir daha bu dünyaya.

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1146781/Gezi_ahlaki__evet__bir_tehdittir.html

DENİZ YILDIRIM : GEZİ BİR HALK HAREKETİYDİ

21 Kasım 2018 Çarşamba

Gezi yine gündemde. Aradan neredeyse 6 yıl geçti dillerinden düşmüyor; bir de hâlâ "örgüt" "lider" aranıyor. Aralarında akademisyenlerin de olduğu çeşitli sivil toplum kuruluşlarının üyelerine dönük gözaltı operasyonu da bu arayışın devamı.

Gözaltına alınan kişilerle aynı anlam dünyasını paylaşmayabilirsiniz. Ancak ifadeye çağrılsa rahatlıkla gidecek kişilerin sabahın 6'sında evlerine yapılan baskınla gözaltına alınmaları ve biri hariç ifadeleri alınır alınmaz serbest bırakılmaları da gösteriyor ki amaç "yöntem" üstünden korku salmak. Oysa Gezi iktidarın tam da bu tür uygulamalarından bıkan milyonların itirazıydı. İktidar bunu biliyor; tabanını korkuyla teyakkuzda tutmak için karalamayı sürdürüyor.

Toplumsal hareketler siyasal muhalefetin tıkandığı yerde güçleniyor. Gezi'nin milyonları seferber edebilmesinin arkasında Türkiye'de siyasal muhalefetin tıkanması da etkiliydi. İktidar Gezi'yi anlamadığı gibi siyasal muhalefet de kavramadı. Yeni kuşakların özgürlükçü halkçı talepleri karşısında muhalefet Gezi'den beri daha da sağa çekti. Toplumsal itirazlar gençleşti; muhalefet partileriyse 65 yaş üstü liderlerle siyaseti sürdürdü. Gezi'nin programını taleplerini birleştiriciliğini yaratıcılığını ve kadrolarını kendi yenilenmesi için fırsata çeviremedi muhalefet güçleri. Ülkenin gidişinden rahatsız ve kendisini ifade edememekten bıkmış milyonlar Gezi Parkı'na kışla yapılmamasına dönük toplumsal eylemle birleşerek kendi rahatsızlıklarını ifade etmenin geçici bir yolunu buldu. Ne iktidar kavradı ne de muhalefet. İkisine de eleştiriydi.

Gerçek bu ama iktidar çevresinde komplo teorisi üretimi bitmiyor. Öyle ya kaç yüz cuma geçti "üstleri çıplak deri eldivenlilerin saldırı görüntüleri" yayımlanacak daha. Atın ortaya inanan çıkar nasıl olsa. Biz çürütelim yine de.

İlk tezleri: "Gezi bir terör eylemidir suça bulaşmıştır. " Hayır değildir. Her barışçıl protesto elbette içine sızmak şiddeti teşvik etmek isteyen yapılar tarafından da tehdit edilir. Bunlar kuşkusuz olmuştur; ancak ana kitlenin duyarlılığı Türkiye tarihinin en barışçıl uzun erimli ve en kitlesel halk hareketinin oluşumunun terör ve şiddet ile esir alınmasını önlemiştir. Ve gencecik çocukların öldürülmesinin mazereti de olamaz bunlar. Fakat bir saniye terör suçu demişken aklımıza geliyor. Gezi'yle ilgili davalar beraatle sonuçlanırken Gezi sürecinde İstanbul'u yönetenler şimdi nerede? Dönemin İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın FETÖ kast edilerek "örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan hüküm giydi ve İstinaf Mahkemesi ekim başında cezalarını onadı. Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ise Kadir Topbaş'tı. İstifa etti; neden istifa ettirildi acaba? Kamuoyunun bilgilendirilmeye hakkı yok mu? Yani milyonları suça bulaşmakla itham etmeden önce kesinleşen hükümler açıklanmayan iddialar tarafına bakmayı deneyebilirsiniz.

İkinci tez: "Gezi'nin arkasında yönlendirenler var örgütler var". Örgütlenmek suç değil; ancak burada kastedilen suç örgütleri. Bu bakış Fransız bilimci Le Bon'un kitle korkusuyla ortaya attığı asırlık "kalabalıklar teorisi"ni çağrıştırıyor. Yani "kitlelerin kendi akılları kendi iradeleri yoktur; kitleler sürüdür çobansız hareket edemez; ancak birileri kandırırsa harekete geçer" tezini. Fakat bu ülkede herkes kandırılmıyor. Normal zamanlarda sokaklarda meydanlarda barışçıl protesto geleneği olmayan milyonlarca insanın bu kez meydanları tercih etmesinin arkasındaki gerçek nedenler neydi? Bu soruyla yüzleşeceklerine "yerlilik millilik" diye diye Fransız Le Bon'un eskimiş tezlerini parlatıyorlar.

Halka "sen kendin iş yapamazsın" demenin halka "bidon kafalı" "göbeğini kaşıyan adam" mantığıyla üstten bakan anlayıştan hiçbir farkı yok. İkisi de halkı küçümsüyor. İkisiyle de mücadele etmek gerekiyor.

Üçüncü tezleri: "Gezi'nin lideri Osman Kavala. " Israrlılar bütün iradeyi tek kişiye teslim etmeden hiçbir siyaset yürütemedikleri için olsa gerek Gezi'ye de mutlaka elle tutulur gözle görülür bir şahıs bir lider arıyorlar. Oysa Gezi lidersizdi. Memleketin "tek adam" otoriterliğine sürüklenmesine "mahkeme kararını tanımam" diyen çizgisine "iki ayyaş" aymazlığına karşı tabandan kolektif bir itirazdı.

Bir de "eylemciler ithal"miş. Milyonlar ithal değil geçiniz. Fakat buğdaydan kırmızı ete mercimekten nohutda memleketi ithalat bağımlısı yapanları savunanların köşelerine manşetlerine dillerine hiç yakışmıyor ithalat eleştirisi.

Özetle Gezi bir halk hareketiydi. Karalamayınız gerçekle yüzleşiniz.

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1146780/Gezi_bir_halk_hareketiydi.html

--   a45UyF587661

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder