12 Kasım 2018 Pazartesi

DİYANETİN BAŞKANI MI? HIYANETİN BAŞKANI MI?

DİYANETİN BAŞKANI MI? HIYANETİN BAŞKANI MI?

Adı: Ali Erbaş

Ünvanı: Prof.muşşş!. .

İşi: Diyanet İşleri Başkanı

Diyanet işleri başkanı diyorum ama kesin emin değilim!

Sebebine gelince;

Diyanet işleri başkanı mı?

Yoksa hıyanet işleri başkanı mı? Şüphedeyim!

Hatta soyadı Erbaş mı veya erbaş"mı ondan da kuşkuluyum!

Ben bunun adam olmadığını ta Tayyip Erdoğan tarafından o göreve atanınca anlamıştım.

Görevi teslim alış konuşmasında ne mal olduğunu ortaya koymuştu bu Bay Prof!

O nedenle son dangalaklığına pek şaşırmadım.

Bu zevatın şamyeli bir yerde patlayacaktı ve patladı…

Göreve başlarken kullandığı ve beni son derece rahatsız eden o cümlesini hiç unutmadım o cümleyi yazmadan önce bir hususta kanaatimi belirtmek isterim!….

Ben Şehitlerimizin kategorize edilmesinden ayrışıma tabi tutulmasından son derece rahatsızım.

Gerçi geçirmekte olduğum hastalık dolayısıyla son zamanlarda biraz aksattım ama nerde ise her Cuma hem Anamın-Babamın hem ilkokul öğretmenimin mezarlarını hem de şehitlerimizin mezarlarını ziyaret için Samsun Kıranköy Mezarlığına giderim.

Demem o ki; Samsun "Kıranköy Mezarlığı"nda hiç tasvip etmediğim bir durum var!

O mezarlıkta İki tane şehitlik mevcut!

Birisi "askeri şehitlik" diğeri "polis şehitliği" diye çevrilmiş.

Sizi bilmem ama bu durum bana tuhaf geliyor!

Şehit şehittir…

Şehitleri veya mezarlarını ayrıştırmak neden?

Zaten şehitlerimizle ilgili bilgiler mezar taşlarında yazmıyor mu?

Neden şühedanın yan yana yatmasına müsade etmezler anlamıyorum…….

Şimdi hal böyle iken gelelim şu sözde Diyanet İşleri Başkanının daha işe başlarken yaptığı büyük gafa…

Kendisi şu Fetönün meşhur Abant toplantılarının müdavimlerinden olmasına rağmen sırf kendini atayanlara yağdanlık onlara yalakalık yapmak için göreve başlama konuşmasında şehitlerden bahsedip;

"15 Temmuz şehitlerimiz başta olmak üzere kanlarıyla bu toprakları bize vatan kılan bütün şühedanın emanetine sahip çıkıp şehit ve gazilerimize milletçe sadakatimizi göstermek için…" çalışacağını işaret etmişti…

Şimdi ne var bu cümlede diyenleriniz olabilir.

Bana göre çok şey var efendim!. .

Ne demek " 15 Temmuz şehitlerimiz başta olmak üzere…"?

Şehitleri ayrıştırmanın bazılarını başa koymanın anlamı ne?

Sormak lazım bu beyfendiye(!) Türk'ün şanlı tarihi boyunca verdiği diğer şehitler hangi sıradalar acaba?

Başta 15 Temmuz şahitleri varsa o zaman mesela sonda hangi şehitlerimiz var?

Çanakkale şehitlerimiz Kurtuluş savaşı şehitlerimiz sondan kaçıncı sıradalar acaba?

Şahsen ben merak ediyorum…

Mesela geçen gün vatanın göbeğinde vatan için donarak şehit olan daha dün Hakkari'de birilerinin ihmali sebebiyle cephane infilakı ile şehit olan yavrularımız veya bugün vatan hainlerinin puşt pusularına bombalı tuzaklarına düşerek şehadet şerbetini içen Mehmedcik'lerimiz Bay Başkanın listesinde hangi sırayı teşkil edecekler merak ediyorum.

Bütün bu gafları yetmiyormuş gibi;

Sen tut;

TC'yi yani bu devleti kuran hatta şu an için başkanı olduğu koltuğunda oturduğu Diyanet İşleri'nin bile kurucusu olan M. Kemal Atatürk'ün vefat yıl dönümü

(10 Kasımın'ın) arefesinde yani 9 Kasımda ömrünü Atatürk'e küfür etmekle geçirmiş Kadir Mısıroğlu denen zatı evinde ziyarete git…

Sen tut;

"10 Kasımlarda o saat gelince kenefe gidin" diyen bir kenef maddesi beyinliyi evinde ziyarete git…

Sen tut;

" Keşke Türkler değil de Yunanlılar kazansaydı" diyen bir hainin bir tarih sapığının ayağına ziyarete git…

Hemde öyle sıradan bir kıyafetle değil ha…

Diyanet İşleri Başkanlık sarığı ve cübbesiyle yani makam kıyafetiyle…

Şimdi bu hıyanet değil de ne?

Şimdi bu soysuzluk değil de ne?

Şimdi bu şerefsizlik değil de ne?

Ondan sonra Ozan Arif konuştuğunda konuştu diyorlar…

Bu zat acaba 10 Kasımla ilgili üzerine düşen bir yığın görevden herhangi birini yaptı mı?

En basiti Devletimizin Cumhuriyetimizin banisi olan Atatürk'ün hiç olmazsa bir-iki cümle ile anılması hususunda müftülüklere bir talimat verdi mi?

Ben duymadım.

Ama Atatürk düşmanı olan Kadir Mısıroğlu gibi birini evinde ziyaret etmesini ona hediyeler taktim etmesini hediye verirken resim çektirmesini hatta bu resimleri basına servis etmesini çok iyi biliyor…

Bu var ya bu resmen bu devlete meydan okumaktır.

Ben yaşım itibarı ile o koltuğa oturan çok kıymetli başkanlar gördüğüm gibi bir-kaç adi tip de gördüm!

Lakin inanın bu kadar adisini görmedim. …. .

Şimdi geçelim bu K. Mısıroğlu denen müptezele…

Size bir şey söyliyeyim mi?

Ben belli bir yaşa gelene kadar bu Kadir Mısıroğlu denen laf ebesinin adeta hayranı idim.

Okumadığım çok az kitabı vardır…

"Yunan Mezalimi"nden "Moskof Mezalimi"ne… "Sarıklı Mücahitler"den tutun içi yalan ve iftiralarla dolu "Rıza Nur'un Hatıratları"na varıncaya kadar çoğunu okudum…

Ne zaman ki Frankfurt'ta "Elbe Str. "deki bir büroda kendini birebir tanıdım.

Orda benim indimde sıfırı tüketti…

Baktım ki Atatürk düşmanlığını manyaklık derecesinde ideoloji haline getirmiş bir zavallı var karşımda…

Ha şimdi neden diyenleriniz olabilir!

Nedeni var mı arkadaş ? En basiti;

Sen tutacak Ege bölgesinin işgalinde (İngiliz gözlemcileri tarafından tutulmuş) Yunanlıların nasıl yıkıp yaktıklarını nasıl ırz düşmanlığı yaptıklarını nasıl anaların karnından süngü ile bebekleri karın deşerek çıkarttıklarını anlatan raporlardan oluşmuş "Yunan Mezalimi" adlı kitabı yazacaksın

Şimdi de tutup;

" Keşke Türkler değil de Yunanlılar kazansaydı…" diyeceksin.

Bu sadece alçaklık değil bu alçaklıktan öte bir şey…

Bu tam bir çukurluk bu tam bir kahpelik…

Almanya'da laf cambazlığı ile topladığı paraları madur ettikleri gurbetçileri bunun yüzünden yıkılan yuvaları hiç yazmak istemiyorum…

Çünkü öyle bir yüzsüz ki çamura atsan solucan suya atsan sülük olur sülük…

Odalarda yaptığı sohbetlerle genç genç yavrularımızın beynini yıkamaktan onları ağzından tükrükler saçarak yaptığı konuşmalarla birer Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı haline getirmekten başka hiç bir özelliği yoktur…

İstiklal Marşımızın ve Çanak Kale Şehitleri şiirinin yazarı olan Mehmet Akif Ersoy'a bile "pezevenk" diyecek kadar pezevengleşen biridir.…….

İşte bu sebeple 10 Kasımın Arefesinde yapılan ve Türkiyenin gündemine düşen bu ikilinin buluşması beni hiç şaşırtmadı…

Zira bir foseptikte idrarın necaseti ziyaret etmesi kadar normal bir şey olamaz.

Bana göre birbirlerine çok uygunlar.

Sonra beni foseptikte buluşanlar değil de yemek masasında buluşanlar daha çok düşündürüyor!

Ama inanın bunların bir taraftan da faydası var!

Nasıl yani demeyin.

Bilmiyorum farkında mısınız?!. .

Bunların sayesinde idrak edemeyenler bile artık Atatürk'ün ne büyük bir lider olduğunu yavaş yavaş anlamaya idrak etmeye başladı…

Ozan Arif

12 Kasım 2018

Samsun.

--   a45UyF587661

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder