28 Kasım 2018 Çarşamba

SELÇUK ÇEVİK : BİR DEYYUSU YÜCELTMEDEN ÖNCE ONU BİRAZ TANIYALIM

Doğrusu Necip FAzıl KISAKÜREK denilen pezevenge, onu kendine önder sayanlara gönül dolusu hakaret etmek istiyorum.
Bunun sebepleri çok açık.

Ancak, düşünüyorum, düşünüyorum, kadınları, hayvanları, cinsel tercihi farklı olanları incitmeden, hakkını yemeden bu herife hakaret etmenin yolunu bulmakta çok zorlanıyorum.
Çok düşündüm, ve bu şerefsiz herife uygun, ama başka masumları incitmeyecek  bazı hakaretler buldum.

Yavşak ,Dangalak ,Dümbük ,Hödük ,Kahpe ,Puşt ,Lavuk...
Anlamları şöyleymiş:

Yavşak : Çoğu kişinin bildiği üzere yavşak bitin yavrusuna denir. Hakaret söylemi olarak nasıl kullanmaya başladık gerçekten merak konusu.

Dangalak : Akılsız düşüncesiz kimse. ' Anlamındaki bu sözcüğün Türkçedeki ilk kullanımlarından biri 1871'de Evangelinos Misailidis'in Temaşa-i Dünyası'nda yer bulmuş.

" . . . Yetişir artık cehalette uyuduğunuz artık tevrat-ı şerifin varuhu ve yunan asrının giritli epimenidis feylozofu ve asr-ı iseviyenin agiasuluklu yedi nevcivanları tarzı uyanın cehalet gafletinden ve görün ki dünya tebdil olmuş asır başkalaşmış dangalaklığın eseri kalmamış. "

Gerçek anlamı 'emanet rehin' olan bu kelime zamanla gündelik kullanımda 'dengesiz delibozuk' gibi anlamlar kazanmış. Ayrıca Almanya'da bu isimde bir şarkıcı varmış.

Dümbük : Gerçek anlamı Osmanlı devrinde hadım edilerek ters ilişkiye girmek amacıyla pazarlanan erkek fahişe. Türk Dil Kurumu ise 'pezevenk' olarak tanımlamış.

Hödük : Türkçede farklı kullanımları en yaygın olan kelime olabilir. Şaka bir yana genellikle 'kaba anlayışsız kimse' anlamında kullandığımız bu kelime: 'korkak' 'uyuşuk beceriksiz' 'acemi' 'kısa boylu ve göbekli' 'aceleci' 'kabadayı' gibi birçok anlamda kullanılıyor.

Kahpe : Türkçeye Arapçadan geçmiş bir kelime ve 'öksüren' anlamına geliyor. Gece karanlığında yerlerini öksürerek belli eden kadınlardan böyle bir kelime türetilmiş.

Puşt : Farsçada 'arka kıç' anlamına gelen bu kelimeyi günlük hayatta 'eşcinsel erkeklerin cinsel zevklerine hizmet eden erkek çocuk. ' Anlamında kullanıyormuşuz 17. Zibidi Zibidi Yerli yersiz kullandığımız bu kelimenin anlamı Türk Dil Kurumu'na göre: 1) Gülünç derecede dar ve kısa giyinmiş olan kimse 2)Yersiz ve zamansız davranışları olan kimse.

Lavuk : Genel evlerde çıkışta kolonya tutan iki film birden sinemacılarında konuklara peçete ikram eden kişiye verilen isimmiş.


Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  

SELÇUK ÇEVİK : BİR DEYYUSU YÜCELTMEDEN ÖNCE ONU BİRAZ TANIYALIM

Bu aralar Necip Fazıl kitaplarının baskısı çoğaldı.

Bu büyük!!! ustayı yeterince tanımadıklarını veya yanlış tanıtım kurbanı olduklarını düşünüyorum. Yazı biraz uzun ama okumaya değer.

NECİP FAZIL KISAKÜREK HAKKINDA GERÇEKLER !!!

O kadar bereketli vatan toprağımız var ki kahramanlar yetiştirdiği gibi ayrık otları da yetiştiriyor. V e bu ayrık otları zamanla nufus sahibi olup bu memleketin gerçek kahramanlarını sahte kahraman muamelesi yaparak hainliklerini su yüzüne çıkartıyorlar. Bizim okumayan araştırmayan sorgulamayan halkımızda bu ayrık otları ile ilgili ortaya atılan yalan methiyelere inanarak başlarının üzerinde bir kahramanmış gibi taşıyorlar.

Bir saidi nursi çıkardılar ortaya.adamın İngiliz ajanlığı yapıp İngilizlere destek vermek için doğuda kürt teali cemiyetini kurduğu ve Ulu öndere karşı ayaklanma çıkardığı belgeli iken hala hainlik yapmış adamı kahramanmış gibi gösterenler var.tabi bu adamın kahraman olmadığını katıksız bir vatan haini olduğunu belgelerle ispat eden bizlerde varız.

Dedik ya bu savaş karanlıkla aydınlığın savaşıdır diye.yani biat edenle sorgulayanın özgür düşüncenin savaşıdır.

Bu ülkeyi karanlık çağdan alıp aydınlık çağa taşıyan cumhuriyetimizin kurucusu büyük devrimci Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'e saldırmak moda oldu bu ülkede. Atatürk'e saldırmayı marifet sanan bu tarih yoksunu ard niyetlerin ağızlarında öve öve bitiremediği Necip Fazıl Kısakürek var.

Cumhurbaşkanının "üsdadımız" diye tabir ettiği Necip Fazıl Kısakürek Kimdir?

Gelin birlikte tanıyalım ustayı!!!!

Türk ve İslamcı şair ve yazar

Necip Fazıl 21 yaşında yayımladığı Örümcek Ağı adlı şiir kitabının ardından 24 yaşındayken yayımladığı Kaldırımlar adlı şiir kitabıyla tanınmıştır. [2] 1934 yılına kadar sadece şair olarak tanınmış ve meşhur Bâb-ı Âli'nin önde gelen isimleri arasında yer almıştır. 1934 yılında Abdülhakîm Arvâsî ile tanıştıktan sonra büyük bir değişim yaşamış ve bu değişimi kendisi ". . .içimi öylesine bir sosyal mücadele ve cemiyeti yorma hamlesi kapladı ki artık çalışamaz oldum. " şeklinde tanımlar.

Bu tarihten sonra Türkiye'nin bir çok şehrinde konferanslar düzenlemiş düzenlemiş olduğu konferanslarda ki sözlerinden dolayı hakkında dâvâlar açılmış ve bu dâvâlar neticesinde öncülük ettiği Büyük Doğu Hareketi'ne dair yayın yapan Büyük Doğu Dergisi yayın hayatı boyunca 16 kez kapatılmış Necip Fazıl'ın eserleri toplanmış ve basımı yasaklanmıştır. [

Necip Fazıl şair ve yazarlığın yanı sıra bir süre sonra siyasette de etkin olmaya başlıyor. Dönemin başbakanı Menderes'in yanına giderek örtülü ödenekten kendisine para verilmesini istiyordu. Gerekçe olarak da Menderes ile tam bir anlaşma içine girdiğini şu sözleri ile belgeliyordu. "boyacılık yapacak halim yok ya.bu halim düşmanlara övünç size de utanç kaynağıdır"diyerek yaptığı duygu sömürüsü ile halkın milletin kaynaklarını haksız bir kazançla ele geçirmiştir.

Menderes örtülü ödenekten Necip Fazıl'a para verirken yazdığı yazıların arasına kendisini eleştiren cümleler sıkıştırmasını istiyordu. Bu ikili arasında kapalı kapılar ardında bir anlaşma olduğunu kimsenin bilmemesi için.

Necip Fazıl örtülü ödenekten aldığı para 6 seferde toplam 100 bin TL'yi buluyordu. Sadece kendisi mi? Tabi ki hayır eşi Neslihan Hanımda 5 bin TL ile örtülüden kısmetini alıyordu. Karnı doymaya başlayan Necip Fazıl ağzından dini allahı kitabı eksik etmiyor dini toplantılarda örnek bir Müslüman görüntüsü çiziyordu. Kul hakkını tasvip etmediğini her defasında söylüyor ancak kendisi örtülü ödenekten tüyü bitmemiş yetimin hakkını alırken kul hakkını hiç akıl etmiyordu. İstanbul Erenköy'deki evinin döşenmesini de yine örtülü ödenekten aldığı paralar ile yaptırıyordu.

Hatırlayacak olursak Bülent Arınç'ın annesi için verilen yemeğin bedelini Manisa emniyet müdürlüğü ödemişti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül devlet bakanlığı yaptığı dönemde devletin paralarını şahsi harcamalarında kullandığı için mahkum olmuştu.bu durum Necip Fazıl'a üstad diyerek izinde gidiyoruz diyenlerin izinde gittiklerini belegeler neitelikte değil mi?

Necip Fazıl Kısakürek'i tanıyan bilen herkesin ortak görüşü Necip Fazıl'ın Atatürk düşmanı olmasıdır. Hala belirli yerlerde Necip Fazılın Atatürk düşmanı olmadığını vurgulayanlar var. Kendilerini kandırırlar. İşte Necip Fazıl'ın hayatı boyunca yargılanmasına sebep olan olayların listesini aşağıda veriyorum.

NECİP FAZIL'IN TUTUKLANMA NEDENLERİNDEN BİRKAÇI:

- Türklüğe Hakaret: 9.6.1947 5.8.1947 (1 ay 27 gün)

- Türklüğe Hakaret Davası Bitti Son Posta 6 Ağustos 1947

- Türklüğe Hakaret: 21.4.1950 15.7.1950 (3 ay 25 gün)

- Tevkif Müzekkeresi C. Savcı No: 950 / 5191

- Atatürk'e Hakaret: 15.10.1960

18.12.1961 (1 yıl 65 gün)- 1960 / 3349 numaralı mahkûmlar için müddetnâme"Destân" adlı şiirinde Cumhuriyet inkılâplarına ve Atatürk'e dolaylı yoldan hakaret vardır.

Atatürk düşmanlığını belgeleyen sözleri ise aynen şöyledir; "Ah küçük hokkabazlık sefil aynalı dolap;Bir şapka bir eldiven bir maymun ve inkılâp!

Görüyorsunuz inanılmaz bir yenilik çağdaşlık ve Atatürk düşmanlığı. Ve bu gün bu adamı üstadımız diyen kişiler ise memleketimizi yönetmektedir.

Peki Necip Fazıl temelden beri bir Atürk düşmanlığı mı yapıyordu? Tabiki hayır ilk zamanlarda Atatürk döneminde tam bağımsızlık yaşandığı dönemlerde Atatürk'ten çok Atatürkçülük yapıyordu. Ne zaman menderes hükümeti ile abd kabusu ülkenin üzerine çöktü Necip işte ozaman abd yanlısı oldu. Atatürk döneminde yaşanan Menemen olayına istinaden irticayı "zift ruhlu zehir"olarak belirtmiş Menemen olayını ise şu sözleri ile lanetliyordu. "Vatanımızın kalbimize en yakın bir köşesinde daha dün düşman bayrağından temizlediğimiz bir meydanı (menemen) bugün "inna fetehnaleke" yazılı zift ruhlu bir irtica aleminden temizliyoruz.irtica yatağımızın başucundaki bir bardak suya karıştırılan zehirdir"

Hatta 1943 yılında Büyük doğu dergisi'nin kasım sasyısında Atatürk'ün ölmediğini birgün mutlaka geri döneceğini söylüyordu. Ancak menderes hükümeti ile birlikte bu sözlerini unutuyor örtülü ödenekten aldığı sıcak paraya zihniyetini satıyor bir anda Atatürk düşmanı oalrak amerikancı bir zihniyete bürünüyordu.

Cumhurbaşkanının başbakanın Bülent Arınç'ın Kemal Unakıtan'ın üstad diye nitelendirdiği Necip Fazıl hızını alamıyor ABD'nin İran'a olan işgal heveslerini haklı bulmakla kalmıyor teşvik ediyordu. Belirli zamanlarda katıldığı toplantılarda da yine dini bilgiler veriyor dinden imandan bahsetmeye devam ediyordu. ABD'nin irana saldırması konusunda tepkili olan Erbakan Necip Fazıl'dan şu sözlerle nasibini alıyordu:"Bana isnat ettikleri kusur olarak Amerikalıları İran cenubunu işgal etmeye teşvik ettiğimi öne süren bu beton kafalı köpekler bilsin ki ABD nin Moskova'nın orayı işgal etmesini önlemek için geçici olarak işgal etmesini istiyorum. Moskova tehliskesi geçince ABD'ye bölgeden çekil demek kolay. " Görüyormusunuz Necip Fazıl kendini ABD ci olmakla kalmıyor sanki ABD ye direktif verecek pozisyonda kendini görüyordu.

Necip Fazıl'ın ABD'ye olan düşkünlüğünü belgeleyen bir sözünü daha belirtmek istiyorum diyor ki Necip Fazıl;"Amerikan politikasını korumakla mükellefiz amerikan siyasetini tutmak biricik yol"

Necip Fazıl bir yandan ABD fanatiği olurken bir yandan din dersleri vaazları veriyor bir yandan da at yarışına merakından dolayı borç üstüne borca giriyor bu borçları ödemek için iş bankası adına "Ata Senfoni" kitabını yazıyordu. Birgün Kumar oynarken basılıyor Basıldığında "ben orda araştırma yapıyordum" diyerek basılma olayından sorumlu tuttuğu Ahmet Emin Yalman'ı "Deyyuslukla" suçluyordu.

Necip Fazıl "Son Devrin Din Mazlumları" isimli kitabında Dersim İsyânı'nı Şeyh Said'i Said'i Kürdî'yi vs. öve öve bitiremez.

1937'de Tunceli isyanında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin katliam yapıp bilmem kaç yüz bin Kürt'ün öldürdüğünü iddia eder.

Necip Fazıl 1946'da İstanbul'da verdiği bir konferansta Atatürk'ü sâhte kahraman ilan etmiştir.

Abdullah Öcalan denen insan ziyânı olan aşağılık köpek Necip Fazıl ile ilgili bir soruya aynen şöyle cevap vermiştir…

"20 yaşlarında ya vardım ya yoktum. Necip Fazıl Kısakürek'in konferanslarına gider bayağı da etkilenirdim..."

" (Apo ve PKK adlı kitaptan)

Tayip Erdoğan'ın başdanışmanı olan Amerikalılara "bizi delikten aşağı süpürmeyin diyen" Kürt Cüneyt Zapsu'nun dedesi Abdürrahim Zapsu Necip Fazıl'ın yazdığı haftalık "Ehli Sünnet" dergisinin yayıncısıdır.

Necip Fazıl aynı zamanda yazmış olduğu "KADIN BACAKLARI" şiirle kendisinden sonra gelecek nesile (Hüseyin üzmez Müslüm gündüz) ilham kaynağı oluyordu.işte o şiir;

Her ayağın bastığı yerde sanki kalbim var

Kalbim ki vahşi bir zevk alır ezilişinden.

Ömrümün geçtiği yolda bana sorsalar

Gidiyorum bir kadın bacağının peşinden.

Bir kadının içinden ağlayışı gülüşü

Gözlerinden ziyade bacaklarına yakın

Bir lisandır onların duruşu bükülüşü

Kadınlar! Onlar varken konuşmayınız sakın.

İnce sütunlardaki ilahi güzelliğe

Bacakların ruhudur şekil veren diyorum.

Bacakları bir kalın örtüde saklı diye

Mermerde kalbi çarpan Venüs'ü sevmiyorum.

Boynuma doladığın güzel putu görseler

İnsanlar öğrenirdi neye tapacağını.

Kör olsam da açılır gözüm ona sürseler İsa'nın eli diye bir kadın bacağını.

Kendisinden sonra görevi devralan nesil ise üstadlarının ! izinden gitmeye devam etmektedirler.

Madde madde Necip Fazıl'ı özetleyecek olursak bu araştıma yazıam itiraz edeceklere şu soruları soruyorum. Beni baltalayackalarsa da bunları araştırıp yanlışım varsa ozaman baltalasınlar. Buyrun araştırın;

1 – N. Fazıl 1947 ve 1950 iki defa olmak suretiyle Türklüğe ve 1960'da Atatürk'e hakaret suçlamasıyla yargılanmış mıdır?

2- Necip Fazıl 5816 sayılı Atatürk'ü koruma yasası uyarınca İstanbul Toplu Basın Mahkemeleri'nce 8.7.1981 tarihli ve 1977-137 sayılı kararı ile Atatürk'e hakaretten mahkûm edilmiş bu mahkûmiyet kararı Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 17.2.1982 tarih 1982-13 esas ve 1982-786 sayılı kararı ile onanmış mıdır?

3- N. Fazıl 17 Temmuz 1959'da Büyük Doğu dergisinde yayımlanan bir yazısında "Amerikan politikasını korumakla mükellefiz... Amerikan siyasetini tutmak biricik yol... Amerika'dan nazlı bir sevgili muamelesi görmek biricik dikkatimiz olmalı. Yoksa bir Amerikan bahriyelisinin iki yana açık bacakları arasında mütalaa ettiği kadından ileri geçemeyiz.

Dış siyasetimizde Amerikan siyaseti ve iç bünyemizde Amerikanizm politikasını kendimize tecezzi etmez (birbirinden ayrılmaz) bir siyaset vahidine (tekliğine) göre ayarlamakta büyük ve her işe hâkim bir mânâ gizlidir. " diyerek Amerikan emperyalizmin savunuculuğunu yapmış mıdır?

4- "Son Devrin Din Mazlumları" adlı kitabında İngiliz desteğiyle gerçekleştirilen Dersim'deki Kürtçü ayaklanmaları desteklemiş midir? Bu kitabında bölgede Kürtleri tepeleyen kahraman Türk askerlerini katliamcı ve soykırımcı olmakla suçlamış mıdır?

5- "Ah küçük hokkabazlık sefil aynalı dolap / Bir şapka bir eldiven bir maymun ve inkılâp" şeklindeki mısraları ile kast ettiği "maymun" ve "inkılâp" nelerdir? Bu soruyu büyük bir ıstırap ve utanç ile sorduğumu da belirtmeliyim…

6- İrticaî terör nedeniyle yitirdiğimiz en kutlu ve kutsal şehitlerimizden biri olan Şehit Kubilay ve menfûr Menemen hadisesi hakkında N. Fazıl'ın Büyük Doğu dergisinde bu işin devlet provokasyonu olduğu iddia edilmiş midir? Bu yazı ile o devrede devletin başında bulunan Atatürk zan altında bırakılmış mıdır?

7- Başlık içerisinde belirtilen Türkçe hakkında düşünceleriyle Türkçe'de bulunan tek heceli kelimelerin fazlalığını dolayısıyla "Türkçe'yi kalitesizlik ve Türkleri kafasızlıkla" ithâm etmiş midir?

8- Yine aynı yazısında "Türk İslâmiyeti kabul ettikten sonra düşünmeye başlamıştır. " diyerek binlerce yıllık İslâm öncesi Türk tarihine medeniyetine ve Müslüman olmayan Türklere hakaret etmiş midir?

9- Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün Gençliğe Hitâbesi'ne nâzire olarak kaleme aldığı kendi Gençliğe Hitâbesi'nde "....halka değil Hakk'a inanan meclisinin duvarında "Hakimiyet Hakk'ındır" düstûruna hasret çeken gerçek adaleti bu inanışta ve halis hürriyeti Hakk'a kölelikte bulan bir gençlik..." şeklinde düşünceleriyle Başbuğ Atatürk'ün "Egemenlik kayıtsız-şartsız milletindir" düşüncesini tel'in ve tekzip etmiş midir?

10- Bizzat en yakınlarının şahâdetiyle ile "Büyük Doğu" dergisine DP iktidarının bilhassa son yıllarında Menderes tarafından örtülü ödenekle para aktarıldığı şeklindeki iddialar doğru mudur?

Mustafa Kemal ATATÜRK'e pervasızca saldıran okumadan araştırmadan kulaktan dolma gerçek dışı bilgilere bel bağlayan kişilerin bunları araştırmasını öneririm. Ve Mustafa Kemal ATATÜRK'e saldıran bu zihniyetlerin kendi savundukları din maskesine bürünmüş zatı şahanelerin! Kirli çamaşırlarını görerek ne olduklarını nasıl bir yalan içinde oılduklarını görmelerine vesile olduysam ne mutlu bana.

Şimdi kitapçılarda bu deyyusun kitabını görürseniz su satırları hatırlarsınız umarım

Selçuk ÇEVİK

Yüksekova

--   a45UyF587661

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder