14 Kasım 2018 Çarşamba

Güncel makalelerden öne çıkanlar.... 2018-11-14

TÜRKÇE EZAN TARTIŞMASININ ZAMANI MI?

Turkce harf sorunu olanlar icin baglanti: https://aliserdarbolat.blogspot.com/2018/11/turkce-ezan-tartsmasnn-zaman-m.html



Ali Serdar Bolat 14 Kasım 2018

Nazım Hikmet 1954 yılında Budapeşte Radyosu'nda yaptığı söyleşide bu sorunun yanıtını vermişti:

+

Şu 1954 senesinde Türkiye'de kime mürteci (gerici) derler kime inkilap düşmanı derler kime "Kemalizm prensiplerinin can düşmanı" derler?

"Arapça ezan okutmaya taraftardır. Bu adam mürteci midir değil midir?" Bu bugünün meselesi değildir.

Bugünün meselesi:

Kim Türkiye'yi Amerikalılara satmış ve satmakta devam etmektedir?

Kim Türkiye'nin milli sanayisini mahvetmiş ve mahvetmekte devam etmektedir?

Kim Türkiye köylüsünü ve işçisini müstemleke haline getirmiş ve getirmekte devam etmektedir.

İşte bunlar mürtecidir

Kim bizim eve hırsızı sokmuşsa ve kim bizim evde bizi bu hırsıza hizmetçi yapmışsa mürteci olan odur.

Kemalizmin prensiplerine düşman olan odur vatan haini olan odur.

Bunlar Kemalizmi inkar etmişlerdir bunlar vatan hainidir.

Bunların haricinde kalan insanlar dini kanaatleri ne olursa olsun vicdani kanaatleri ne olursa olsun hangi siyasi partiye mensup olurlarsa olsunlar vatanını seven insanlardır.

Ve bugünün şartları içinde ileri Türk insanlarıdır.

+

Geniş bilgi için bakınız:

Nazım Hikmet 60 yıl önce süreci saptamıştı. https://aliserdarbolat.blogspot.com/2012/11/nazm-hikmet-60-yl-once-sureci-saptamst.html

+

Buradan çıkardığımız sonuç şudur:

PKK ve FETÖ terörüne Amerika'nın ülkemizi Kıbrıs Doğu Akdeniz

Ege ve Suriye - Irak sınırımızdan kuşatma saldırısına karşı mücadele ederken ezan tartışması yapmak iç hatlarda bölünme yaratır.

Nazım Hikmet'in 60 küsur yıl önce söylediği gibi bugünkü görevimiz ülkemizi ABD emperyalizminin pençesinden kurtarmak milli sanayi- mizi ve tarımı Üretim Devrimi yaparak desteklemektir.

Bu nedenle Yılmaz Öztürk'ün ezan çıkışı doğru olmamıştır.

+

Ancak bir yanlışı daha büyük yanlışlarla karşılamak da onaylanamaz.

Bu yanlışlar şunlardır:

1. yanlış:

Öztürk Yılmaz TV'deki bir tartışmada ezanın Türkçe okunmasını istedi.

Bu önceden tasarlanmış bir söz değildi. Karşısındaki tartışmacı Türk dilini aşağılar tarzda konuşunca anlık olarak verdiği yanıtla birlikte söylendi. Yılmaz partisine bu yolda çalışma yapılmasına dair bir teklif yapmadı böyle bir projesi yok. Kendisine bu söylemin yanlış olduğu ikazı kapalı kapılar ardında yapılsa idi konu dallanıp budaklanmazdı.

1. yanlışın açıklaması:

Kılıçdaroğlu cuntası Yılmaz'ın bu sözlerini fırsat gördü ve onu yıpra- tarak partiden ihraç etmeye karar verdi. Bu sayede Yılmaz'ın Genel

Başkan adaylığının önü kesilecekti. Üstü örtülüp unutturulabilecek bir konu böylece ülke çapında bir tartışmaya dönüştürüldü. Yani bu bir yanlış değil Kılıçdaroğlu cuntasının "CHP'nin geçmişi ile hesaplaş- ma" siyasetinin bir devamı idi. Atatürk'ün "Tam Bağımsızlık" siyasetine sırtını dönerek Amerikancılık AB taraftarlığı NATO'culuk siyasetine yönelmenin bir devamı idi. Nazım Hikmet'in dediği gibi "Bunlar Ke- malizmi inkar etmişlerdir"

2. yanlış:

Kılıçdaroğlu'nun "Halkın bu kadar sorunu varken ezan tartışmasını doğru bulmam" derken haklıdır. Bu kadarla kalsa bir sorun çıkmazdı.

Ancak sözlerine devam ederek Arapça ezanı savunması Türkçe ezana karşı çıkması hatta 1950 yılında Meclis'te CHP'nin tam kadro ile ezanın Arapça okunmasına oy vermesini marifetmiş gibi anlatıp gericiliğe göz kırpması kabul edilemez. Kılıçdaroğlu'nun bu sözleri ile

Y-CHP yönetimi karşıdevrim yolunda bir adım daha atmıştır.

2. yanlışın açıklaması:

Bu da bir yanlış değil CHP'nin Kemalizmi terk ederek Batı'ya yelken açmasının zorunlu sonucu olan dinciliğe taviz verme siyasetinin bilinçli bir devamıdır. Dinciliğe taviz vererek oy alma hayali bugüne kadar duvara toslamıştır. CHP şeriatı bile savunmaya başlasa kar- şı cepheden zırnık oy alamayacaktır. Aslı varken taklide kimse oy vermez. Gericilerden bol alkış alırsınız fakat oy asla.

+

Türkçe ezan tarihçesi:

1932 sonbaharında ezanın Türkçe okunması kararlaştırılmış Arapça okunması yasaklanmıştı. 18 yıl devam eden bu uygulama 16 Haziran

1950 günü CHP - DP (İsmet İnönü - Adnan Menderes) işbirliğiyle or- tadan kaldırılmıştır. http://www.hurriyet.com.tr/adnan-menderes-i-suclamaktan-vazgecin-arapca-ezani-dp-ile-chp-beraber-serbest-birakmislardi-4560385

Bu olay CHP'nin Amerika'ya boyun eğme dinciliğe taviz Kemalizme tekme siyasetinin önemli dönüm noktalarından birisidir.

+

Öztürk Yılmaz olayın gelişimi haberler ve yorumlar:

+

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz

HaberTÜRK TV'de katıldığı "Türkiye'nin Nabzı" programında

"Ezan Türkçe okunsun ben de anlayayım" dedi kıyamet koptu.

Video kaydı: https://www.youtube.com/watch?v= IPnkdHTcpuU

(Arapça ezanı savunan sözde hukukçu Selman Öğüt TV'deki tartışmada Öztürk Yılmaz'a "Sen Allahüekber'i anlamıyor musun?

Ne demek Allahüekber? Allah birdir demek" diyerek Arapça ezanı kendisinin bile anlamadığını ortaya koydu. Hukukçu anla- mıyorsa halk nasıl anlasın? Allahüekber Allah büyüktür demek.

Yukarıdaki videodan ibretle izleyiniz. )

+

Özellikle kendi partisinin saldırısına uğrayan Öztürk kesin ihraç talebiyle Disiplin Kurulu'na sevk edildi.

Yılmaz bunun üzerine Kılıçdaroğlu'nu ve parti yönetimini çok sert sözlerle eleştirdi: "Siz aşağılık bir işe imza attınız. Göreceksiniz defolup gideceksiniz. İstifa etmiyorum kardeşim. Sıkıysa at beni buradan" dedi. Bunun üzerine ikinci kez disipline gönderildi.

Öztürk Yılmaz CHP yönetimini eleştirisinde şunları söyledi:

"TV programında bir trolün Türk dilini aşağılayıcı açıklamaları ve

CHP'nin geçmişini karalaması üzerine kendisine hak ettiği cevabı vermiş oldum. O tartışma bir din tartışması değildir. Tamamen Arap- ça fetişizmini ön plana çıkaran benim de güzel dilimiz her yerde ko- nuşulsun anlayışıyla dile getirdiğim yaklaşımımdı. "

"Allahüekber'in Türkçesini bilmeyen bir trolün ayakları altına verildim.

Siz Atatürk'e Cumhuriyet'e CHP'nin geçmişine saldıranlara cevap veremiyorsunuz cevap verenleri de disipline sevk ediyorsunuz.

Bu demokrasiyle otokrasinin ve CHP'yi AKP'nin yedek lastiği haline dönüştürmek isteyenlerle bunu reddeden anlayışın çatışmasıdır. "

"Beni AK Parti'nin sözcüsüne onun verdiği mesajlara kurban ettin.

Ben senden (Kılıçdaroğlu'na söylüyor) umudumu kesmiş bitirmişim.

Bu ülkede senin iyilik yapacağına dair hiç bir inancım kalmadı. Arkam- da duramadın. Beni trollere teslim ettin. Dini din bezirganlarına karşı savunuyoruz CHP'nin de bu anlayış tarafından işgal edilmesine so- nuna kadar karşı çıkacağız. "

"Senin hesabın benim Genel Başkanlık hazırlığımın önünü kesmek.

Sen AKP ile iş yürütüyor onun dediklerini yapıyorsun. Yanlış yolda- sın dön bu yoldan. "

Video kaydı: https://www.haberturk.com/son-dakika-chp-den-ikinci-ozturk-yilmaz-hamlesi-2217742 https://www.haberturk.com/son-dakika-chp-li-yilmaz-dan-kilicdaroglu-na-sert-sozler-2213398

+

Öztürk Yılmaz Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi'ye şunları söyledi:

"Ben Arapça ezan okunmasın demedim. Biri derse ona ilk karşı çıkan ben olurum. Ama Türkçe ezan okunsun dedim. Dinle değili dille ilgili bir çıkıştı. " https://tr.sputniknews.com/turkiye/201811131036118708-chp-ozturk-yilmaz-arapca-ezan-okunmasin-demedim/

+

CHP'nin diğer Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya Türkçe'ye ve laikliğe savaş bildirisi anlamındaki açıklamasında şöyle buyurdu:

"Toplumun vicdanını yaralamış bir açıklama nedeniyle disiplin kuruluna sevk edilmiş bu arkadaşımız şunu bilecek: Bu ülkenin inanç değerleri

Atatürk değeri var. Nasıl ki Atatürk'e Cumhuriyet'e söz söylenmesine karşıysak dinimizin ibadetimizin bir simgesi olan ezanın Arapça okun- masına da CHP karşı olmadı olmayacak. CHP ezanın Türkçe okutulma- sına değil Arapça okutulmasına tam kadro ile oy kullanarak karar ver- miş bir partidir. "

"Bugün ezanın Türkçe okutulması diye bir tartışmayı CHP Milletvekili sıfatıyla yapmaya kalkmak aslında üslubun en berbat noktası burası.

Bu en tehlikeli duruştur. Bu duruşun arkasında kimler varsa açığa çıkacaktır. Bu durduk yerde söylenmiş bir söz değildir. CHP 31 Mart'ta haramilerin saltanatını yıkarak yerelde iktidara gelecektir. " https://www.ulusal.com.tr/gundem/chp-den-ozturk-yilmaz-aciklamasi-h216148.html

Vay anasını sayın seyirciler. Demek ki Türkçe ezan toplumun vicdanını yaralıyormuş. Sizi gidi Atatürk düşmanları sizi. Ezanı Türkçe okutan kim?

Atatürk. Demek ki CHP yöneticilerine göre Atatürk toplumun vicdanını yaralamış 1932 yılında. Sizi gidi sözde Atatürkçü özde yobazlar sizi.

+

Kılıçdaroğlu:

"Halkın bu kadar sorunu varken ezan tartışmasının açılmasını doğru bulmam.

1950'de ezanın Arapça okunabilmesine ilişkin yasa teklifine CHP Gurubu olumlu oy vermiştir. " https://tr.sputniknews.com/turkiye/201811091036062130-kilicdaroglu-ezan-arapca-okunur/

+

Kerem Yıldırım adlı twitter kullanıcısı:

Türk halkının ibadeti Türkçe yapması Atatürk Devrimi'nin en önemli hamlele- rinden biridir. Bırakın şu "Kılıçdaroğlu seçim öncesi AKP'nin elinden ezan silahını aldı" kepaze söylemini. Kılıçdaroğlu'nun yaptığı tek şey İslamcılığa teslim olduğunu bir kez daha ilan etmesidir.

+

Dinci Mustafa Armağan'ın sevinci

+

Merdan Yanardağ twitter:

Ezan Arapça olduğu gibi Türkçe ve başka dillerde de okunabilir.

Arap milliyetçiliğini ve yobazlığını din diye dayatanlar Türkçe'den niye bu kadar utanıyor? Soru budur.

Mehmet Ali Güller twitter:

"Laiklik tehlikede değil" diye başladı "Ezan Arapça okunur"a geldi.

Anlamadığı şu: Bu geri adımlarla 5 vakit namaza başlasa bile RTE- nin yanında taklit kalacak ve kaybedecek.

++++ arşiv:

Nazım Hikmet 60 yıl önce süreci saptamıştı https://aliserdarbolat.blogspot.com/2012/11/nazm-hikmet-60-yl-once-sureci-saptamst.html

++++

0000000000000000000000000

RIFAT SERDAROĞLU: ÖRGÜTLÜ TOPLUM (1)

Yıllardır yazılarımı okuyan insanların bana en çok yönelttikleri soru şudur;

"İyi tamam ben de sizin gibi düşünüyorum ama ne yapacağız? Cumhuriyetimizin temel değerlerini ve demokrasiyi nasıl koruyacağız?"

Ben de her zaman şöyle yanıt veririm;

"Çaresiz değilsiniz. Her zaman çare vardır çünkü çare sizlersiniz!"

Bu ne demek? Zamanı geldiği için anlatalım.

Bu her yerde örgütlenmek demek!

Ailede- Okulda-Mahalledeş Yerinde-Yerel Yönetimlerde- Sivil Toplum Örgütlerinde-Siyasi Partilerde yani her yerde örgütlenmek demek.

Hür dünyada buna "ÖRGÜTLÜ TOPLUM" denir.

Eğer bir toplum örgütlü ise ister emperyalist ister yerel hiçbir güç o topluma kabul etmeyeceği bir işi yaptıramaz. Toplumun milli ve manevi değerlerine cumhuriyetine-demokrasisine-bağımsızlığına ve kurucu liderine dokunamaz kötü söz söyleyemez özgürlüklere saldıramaz!

Türk toplumunun ezici çoğunluğu demokrasiden lâik cumhuriyetten sosyal hukuk devletinden Atatürk'ünden memnundur ve bu değerleri sever.

Sever ama sadece sever!

Bu çağdaş değerlerin kendisine ailesine ne güzellikler verdiğinin farkında bile değildir. Çünkü alışmıştır ve özgürce ve çağdaş yaşamanın bir bedeli olmadığını zanneder!

Türk Devletini kurabilmek ve bu vatanı bizlere bırakabilmek için tek varlıkları olan aziz canlarını vererek Kurtuluş Savaşımızda şehit olan dedelerimiz sanki trafik kazasında ölmüşler bu özgürlükler sanki insanlara gökten bahşedilmiş gibi zannedilir. Korumak için bir damla ter akıtmazlar! Bazıları ise maalesef bu yolda çaba harcayanlara "deli" gözüyle bakarlar! "Baksana rahatına be kardeşim. Keyfin yerinde durumun iyi gez eğlen" diye akılları sıra öğüt verirler!

Örgütlenelim karşı çıkalım dersiniz "Amaan bana ne" der!

Görüşleri bize yakın "siyasi partilere destek olalım" dersiniz "Beni siyasete bulaştırma" der.

Örgütlenmeyi siyasete katılmayı bulaşılacak bir iş olarak görür.

Halbuki doğru ve dürüst insanlar siyasetle uğraşmazlarsa siyaset onlarla öyle bir uğraşır size öyle bir tokat atar ki feleğiniz şaşar!

Bir bakmışsınız işinizden olmuşsunuz tarlanızı ekememişsiniz siftah etmeden dükkân kapatır olmuşsunuz milli bankalarınız yabancıların olmuş milletin malı olan stratejik tesisler elden gitmiş Suriyelisi Arabı ev sahibi siz öz vatanınızda kiracı olmuşsunuz!

Evinizin önünde park ettiğiniz otonuza sizin gözünüzün önünde biri taş atmaya başlasa "Dur bakalım kaç taş atacak" diye bekler misiniz yoksa polis çağırıp müdahale mi edersiniz?

Peki Cumhuriyetin-demokrasinin-lâikliğin-hukuk devletinin-Atatürk'ün-özgürlüğünüzün otonuz kadar değeri yok mu?

Türkiye'nin tüm kaynaklarının kayınpeder-damat ikilisi tarafından harcanması ülkenin her gün biraz daha fakirleşmesi ve giderek faşist bir diktaya dönüşmesi götü boklu bir sapığın Atatürk'e küfretmesi ve bu meczubun AKP tarafından korunması Cumhuriyetin Savcılarının kör ve sağır olması sizin yüreğinizi yaralamıyor mu? Çocuklarınıza ve torunlarınıza İran benzeri bir İslam Devletini mi bırakacaksınız?

Değerli Okurlar;

İzninizle sizlere bazı sorularım olacak. Lütfen aklınızla okuyun ve vicdanınızda yanıt verin!

-Anayasamızın çizdiği çerçevede ülkemizde Türk Milletini koruyup kollayacak bir Türk Ordusu Komuta Heyeti var mı?

-Anayasamızın çizdiği çerçevede ülkemizde Türk Milletini koruyup kollayacak bir Emniyet Genel Müdürlüğü var mı?

-Anayasamızın çizdiği çerçevede ülkemizde Türk Milletini koruyup kollayacak bir Yüksek Yargı var mı?

İşte Türk Devleti ve Türk Milleti olarak getirildiğimiz nokta tam da burasıdır.

Tıpkı Büyük Atatürk'ün gençliğe seslenişinde olduğu gibi!

"Bütün bu şartlardan daha elim ve daha vahim olmak üzere memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve delâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini istilacıların siyasi emelleriyle birleştirebilirler. Millet fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte bu durum ve şartlar içinde dahi vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur…"

Bu noktada bizler Atamızdan aldığımız emirle ilki 91 yıl önce "Gençliğe Hitabenin" TBMM de Atatürk tarafından okunmasının tarihi olan

20 Ekim 1927'ye denk gelen 20 Ekim'de Adana'da birinci toplantımızı yaparak ilk oban Ateşini" yaktık.

İkinci toplantımızı Atatürk'ün 90 yıl evvel 24 Kasım 1928 de Başöğretmenliği kabul ettiği ve " Öğretmenler günü" olarak kutladığımız 24 Kasım Cumartesi günü Çanakkale'de yapacağız.

Toplantımız Çanakkale Belediyesi Türkan Saylan Sosyal Tesislerinde saat

13.00 te başlayacaktır.

Türk Vatanını ve Anayasamızın ilk 6 maddesini kafasına ve gönlüne yerleştirmiş ve ortak payda olarak kabul etmiş tüm vatandaşlarımızı etnik kökeni-inancı-kimliği ne olursa olsun toplantımıza bekliyoruz.

Not;

Yarın nasıl örgütlenmeliyiz konusunu ayrıntılı olarak anlatmaya çalışacağız.

Ne Mutlu Türküm Diyene…

0000000000000000000000000000

MURAT MURATOĞLU: AKP MARS'TA!

Erdoğan yeni sistemin 100 günlük eylem programını açıklarken medyada en çok yer alan icraatı "Türkiye Uzay Ajansı" 100 gün bitti yine kurulamadı. Oysa 400 projeden en önemlisi Uzay Ajans'ıydı…

Etrafı toparlayıp hesabı kapatıp ufaktan kalkardık. Lakin dış mihraklar bize uzay ajansı kurdurmazlar. Ülkenin dünyaya 470 milyar dolar borcu var. Önce borcunu öde sonra gidersin derler adama… En fazla bir arkadaşa bakıp çıkarsın Mars'ta…

★★★

Zira her açıklandığında bir tane kurulsaydı şu anda 19 tane Uzay Ajansı'mız vardı. Fark ettiyseniz seçimler de çok yaklaştı. Yerli araba yerli uçak muhabbeti de sıktı. AKP'nin yeni seçim teması belli ki uzaylı…

Ya 5 yıl önce kurulsaydı ne fark edecekti? İlk Türk astronot Mars'a mı gidecekti? Mancınık oraya kadar insan atabiliyor mu ki?

★★★

Daha önce aya dört şeritli yol yapacaklardı. O proje de fazla tutmadı. Memlekete baksan envai çeşit uzaylı. Kurulmasın mı Uzay Ajansı? Ne dese inanıyorlar. Ne dese alkışlıyorlar.

Bari bu sefer ajansa hayvanat bahçesi müdürü atamayalım. Lunaparklardaçalışmış bir partili başa geçsin. Hiç değilse roket resimli oyuncaklar var. Binsin insin… Tabii öncesinde mutlaka imam hatibi bitirsin.

★★★

Para nereden bulunacak? Uzay gemisi yap-işlet-devret mi olacak? Gemi ihalesini yine malum gruplar mı alacak? Yoksa sadece teleskop ihalesine mi çıkılacak?

Ajansa çalışan alınırken KPSS notuna mı bakılacak? Peki yurtdışı fuar veya etkinliklere ajanstan kimin çocukları katılacak? Harcırahlar elden mi verilecek bankaya mı yatacak? Bizim vergiler bu sefer de uzaya akacak.

★★★

Hadi kuruldu diyelim. Hedefi ne olacak? "Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır" diyen partili gençler çıplak gözle göğe mi bakacak? Yıldız kaydığında dilek mi tutacak?

Yoksa dünyanın en yüksek binası inşa edilerek uzaya mı çıkılacak? TOKİ Mars Evleri projesine ne zaman başlanacak? Astronotlar Mars Millet Bahçesi'nde kek yiyip mi yuvarlanacak?

★★★

Daha Avrupa'ya vizesiz gidemiyoruz ne Mars'ı? Her yere gittin bir Mars kaldı! Biz Mars'a gidene kadar Mars bize gelir.

Hani "Cumhuriyet tarihinde yapılmayanları yaptık" diyorlar ya doğru söylüyorlar. O kadar hızlı borçlandık ki aynı hızla yol alsak Mars'a ilk biz varırdık!

İnanın o kadar borç parayla Mars'a uzaylık saray yapardık. Maalesef çoktan harcadık. Parayı betona yatırdık.

★★★

Yine de biz bu millete sevdalıyız be. …Astronot yetiştiremezsek astrolog ayarlarız yıldızlara gidemezsek yıldız falına bakarız. O 100 günde olmadı bu 100 gündemutlaka Uzay Ajansı'nı kurarız.

000000000000000000000000000000

NECATİ DOĞRU: FESLİ KADİR GÜCÜNÜ FESSİZ KADİR'DEN ALIYOR!

Fesli Kadir tek değil deli ve meczup da değil. Fesli Kadir'in arkasında Fessiz Kadirler var. Fessiz Kadirler Fesli Kadir'in safında durduğu için Diyanet İşleri Başkanı sırtında cübbe başında sarık altında devletin zırhlı makam aracı elinde kamu parasıyla alınmış hediyeler Fesli Kadir'e koştu.

Fotoğraf çektirdiler.

Basına sundular.

Fesli ve Fessiz Kadirler birlikte; "devleti ele geçirdik rejimi değiştirdik yakında ilan edeceğiz" mesajı veriyorlar. İktidar partisinin Yenikapı mitinglerinde Fesli Kadir'in çok pahalı ithal kağıda büyük boy basılmış kitapları bedava dağıtılıyordu. Kitapların sayfalarında "Kurtuluş Savaşı'nda Yunanla ırk için dövüşmedik. Mustafa Kemal yeni bir devlet kurmuş değildir. Bizim devletimiz vardı rejimimiz şeriattı. Mustafa Kemal şeriat rejimini değiştirdi gavurluk yaptı" yazıyordu. Dün Fesli Kadir kendi Youtube hesabından yayın yaptı ve iktidar partisi AKP'nin meydan mitinglerinde bedava dağıtılan kitaplarında yazdıklarını aynen tekrarladı.

★★★

Diyanet İşleri Başkanı'ndan önce Fesli Kadir'i AKP Genel Başkanı da ziyaret etmişti. Fesli Kadir gücünü devlet ziyaretlerinden aldığı için "10 Kasım'da saat 9'u 5 geçe kenefe gidin…" diye öneriyor. Engin Ardıç adlı bir köşe yazarı da Fesli Kadir'in "kenefe gidin…" dediği zaman dilimi için "10 Kasım günleri tiyatro sinema gazino her yer kapalıydı genelev de kapalı mıydı; çocuktum bilmiyorum…" diye yazarak "Fessiz Kadir" olduğunu ilan etti.

Fesli Kadir kenefçi.

Fessiz Kadir kerhaneci.

Güç birliği yapıyorlar.

Fesli Kadir'in kitapları iktidar partisi meydan mitinglerinde bedava dağıtılıyor Fessiz Kadir de iktidar yanlı gazetede bol maaşla yazıyor.

★★★

Fesli Kadirler ile Fessiz Kadirler "yalan hezeyan çamur atma korkutma kirletme karalama" üzerinden kin ile dini birleştirip ulusun bütünlüğünü bölme kışkırtıcılığı yapıyorlar.

KALEMİN GÖR DEDİĞİ

100 GÜNÜN TUTAN TEK HEDEFİ: GENİŞ OTURMA!

Partili Hükümet Sistemi 100 gün önce "planlar projeler hedefler" sözü vererek başlamıştı. 100 gün dolunca "yapılanlar-yapılmayanlar" listeleri yayınlandı. Özetlersek: 100 günde enflasyon faiz döviz rekor kırdı. Yoksulluk ve işsizlik zirve yaptı. Kriz derinleşti ve şirketler "beni yüzdürün batmamayım" diye konkordato kapısına dayandı. İş cinayetleri arttı dün de Sakarya'da bir sendikacı öldürüldü. SGK açığı çok büyüdü. Devlet harcamaları toplanan vergi gelirlerinin çok üstüne çıktı. Bütçeye yama ihtiyacı büyüyor. İşçi memur emeklinin gelirleri geçimlerini karşılayamaz oldu. Cumhurbaşkanı "ekonomik savaş veriyoruz" diyerek halkı mücadeleye çağırdı fakat kendi maaşının 76 bin TL'ye yükseltilmesine ses çıkarmadı. Çiftçiler artan girdi fiyatları karşısında şaşkına döndüler. Tarım ve hayvancılık zora girdi. 100 günde tek kârı "Katar'dan hediye geldiği söylenen yeni VIP uçak" oldu. Uçağa davetli olarak binip geziye gidenler daha geniş oturma imkanına kavuştular.

00000000000000000000000000000

EMİN ÇÖLAŞAN: HELAL SANA ALİ ERBAŞ!

Sevgili okurlarım Türkiye'de gerçekleşen inanılmaz olaylardan birine birkaç gün önce hep birlikte tanık olduk.

Unvanı Diyanet İşleri Başkanı olan şahıs hem de ayağına kadar gidip fesli bir meczubu ziyaret etti.

Kimdir Bu Diyanet'in Başkanı?

Ali Erbaş diye biri.

Türkiye'deki 80 milyon Müslümanı din açısından sözüm ona temsil eden biri…

Kimi temsil ediyor hangi kafa yapısıyla temsil ediyor belli değil.

Cumhuriyet rejiminin düşmanı mı?

Atatürk düşmanı mı?

Bütün marifetleri ortada.

Kararı siz verin!

★★★

Geçtiğimiz 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı pazartesi gününe denk geliyordu.

Diyanet'in ondan önceki cuma günü Türkiye'deki bütün camilerde okunan hutbesinde Cumhuriyet Bayramı'ndan bir tek kelime bile olsun söz edilmedi…

Niçin?…

Çünkü 29 Ekim'den söz ettikleri takdirde Mustafa Kemal Atatürk'ten de ister istemez söz etmek zorunda kalacaklardı…

★★★

Cumhuriyet Bayramı'nı böyle geçiştirdiler ama şimdi sırada 10 Kasım vardı.

10 Kasım bu yıl cumartesi gününe denk geliyordu…

Ve bir gün öncesinde cuma günü yeniden bütün camilerimizde Diyanet tarafından hazırlanan ve altında Ali Erbaş isimli şahsın imzası bulunan hutbe okutuldu

Atatürk yine yoktu.

Atatürk'le ilgili bir tek cümle bile yoktu.

Demek ki Cumhuriyet Bayramı Atatürk gibi kavramlar bu beyefendileri rahatsız ediyordu!

★★★

Ali Erbaş isimli bu şahıs 9 Kasım Cuma günü ilginç bir olaya daha imza attı…

Cumhuriyet rejimi ile birlikte Mustafa Kemal Atatürk'ün en büyük düşmanlarından biri olan fesli Kadir'i ziyaret etti.

İkisini birlikte gösteren fotoğraflar çekildi…

Ve bu fotoğraflar 10 Kasım günü inadına medyaya servis edildi.

Korkunç bir olaydı…

Diyanet Başkanı Türk Milleti ile adeta alay etmişti.

★★★

Üstelik bu Ali Erbaş fesli Kadir'in ziyaretine cübbesi ve başlığı ile resmi giysileriyle gitmişti…

Ona hediyeler götürmüştü!

Makam aracı olan lüks Mercedes ve korumaları kendisini kapıda bekliyordu.

Evet o gün Anıtkabir'i ziyaret eden yüz binlerce insanımız başta olmak üzere herkesle alay edilmiş oluyordu.

Şimdi muhtemelen şöyle diyecektir:

"Ben onu ziyaret etmesine ettim ama sayın Cumhurbaşkanımız Recep Bey de aynı şeyi yapıp onun ziyaretine gitmişti!"

★★★

Ziyaret ettiği şahıs uçuk kafasında fesle gezen sürekli saçmalayan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken biri…

Arada sırada yumurtladığı vecizelerle ün yaptı:

"Kurtuluş savaşını keşke Yunan kazansaydı da başımıza bunlar gelmesiydi!. . "

"10 Kasım günü saat 9'u 5 geçe kenefe gidin!. . "

★★★

Dün internet sitelerinde yeni bir kaydı dolaşıyordu şöyle diyordu:

"Şeyhülislamın beni ziyaret etmiş olması tarihi bir hadisedir. "

Şeyhülislamlık artık yok canım çoktan iptal edildi!

Orası Osmanlı'nın bir makamı idi.

Şimdi Diyanet İşleri Başkanlığı var.

★★★

İşte dünkü videodan bir kayıt daha:

"Ben keşke Yunan kazansaydı demedim. Benim dediğim Yunan kazansaydı Mustafa Kemal'in yaptıklarını yapamazdı! O zaman rejim şeriattı. Mustafa Kemal rejimi değiştirip gâvurluk yaptı. "

Özrü kabahatinden büyük.

Diyanet İşleri Başkanı derseniz onun yatacak yeri yok.

★★★

CHP MHP İYİ Parti ve milletimizin çok büyük bir bölümü o herife yapılan ziyareti kınadı…

Herkes Diyanet Başkanı'nı istifaya çağırıyor.

AKP derseniz onlardan tık yok.

Olmasını zaten beklemezdik.

★★★

Evet ülkemizdeki bütün Müslümanları Sünnileri Alevileri ve diğerlerini temsil etmekle yükümlü olan Diyanet Başkanı Ali Erbaş inanılmaz bir gaf yaptı.

Milletimizi ve bütün Müslümanları incitti.

Ali'yi soracak olursanız sütre gerisine çekildi bu konuda ağzını açıp bir tek kelime söylemesi mümkün olmuyor.

Müslümanları birbirine düşüren bu şahıs aslında Diyanet'in başında bir dakika bile duramaz ama arkasında siyasal iktidarın desteği var. Ona güveniyor.

Çeksin gitsin…

Yaptığı yanlışı milletimize karşı sergilediği saygısızlığı belki biraz olsun öyle unutturur.

000000000000000000000000

SAYGI ÖZTÜRK: ANDIMIZ YASAK YUNAN MARŞI SERBEST!

Ege'de 12 mil rüyasını Çipras'tan sonra Yunan Cumhurbaşkanı Pavlopulos'da dile getirdi. Yani Ege'de durum giderek gerginleşiyor. Doğu Akdeniz'de Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti aleyhine önemli gelişmeler var. İlkokullarda Andımızı yasaklayanlar topraklarımızda Yunan milli marşı okutulmasına seyirci.

Andımızın yasaklanması için daha önce Danıştay'a yapılan başvurulara karşı Milli Eğitim Bakanlığı savunma yapıyor Andımızın dayanağının da Anayasamızın 2 ve 66. Maddeleri olduğu belirtiliyordu. Anayasamızın bu iki maddesi de değişmedi. Ama aynı Milli Eğitim hem de büyük umutlar bağlanan Ziya Selçuk döneminde andımızı silmek için uğraşıyor.

3 İLİMİZDE YUNAN MİLLİ MARŞI

İzmir Aydın ve Muğla il sınırları içinde bulunan Yunan işgali altında olan adalarımızda tam 14 yıldır Yunan milli marşı okunuyor. Adalarımızın Yunanistan tarafından işgalini ilk gündeme getiren bu konuları araştırmaktan yorulmayan duyarsızlıklara karşı sessiz kalmayan emekli Kurmay Albay Ümit Yalım Andımız yasaklanırken Yunan milli marşının topraklarımızda okutulduğunu somut örneklerle belgelerle şöyle ortaya koydu:

Yunan Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Alkiviadis Stefanis 13 Nisan 2017 Perşembe günü Muğla Kalolimnoz Adası'nı ziyaret etti. Ziyaret ile ilgili haber fotoğraf ve video görüntüleri komutanlığın internet sayfasında yayımlandı. Korgeneral Stefanis Muğla Kalolimnoz Adası'ndaki işgalci Yunan askerlerini denetledi.

EY ÖZGÜRLÜK

Geceyi Muğla Kalolimnoz Adası'nda geçiren Stefanis 14 Nisan 2017 Cuma sabahı yapılan bayrak çekme törenine katıldı. Törende Korgeneral Stefanis ve Yunan askerleri hep birlikte Yunan milli marşını okudu. Yunan Milli Marşı'nın okunduğu bayrak çekme töreni Youtube'da yayınlandı. 1823 yılında yazılan ve Nikolaos Mantzaros tarafından bestelenen Yunan milli marşında; "Tanırım seni o korkunç keskinliğinden kılıcının / Tanırım seni o şiddetle sarmalayan bakışından / Kutlu kemiklerinden dirilmiş Yunanların / O eski yiğitliğinle yeniden çok yaşa çok yaşa ey özgürlük" sözleri yer alıyor.

Aynı komutan 5 Ağustos 2017'de de Aydın Bulamaç Adası'nı ziyaret etti. Ziyaret ile ilgili haber resim ve video görüntüleri Yunan internet haber sitesi kalymnos-news.gr'de yayımlandı. Korgeneral Stefanis Aydın Bulamaç Adası'ndaki işgalci Yunan askerlerini denetledi.

Cumartesi gecesini Aydın Bulamaç Adası'nda geçiren Stefanis 6 Ağustos 2017 Pazar sabahı yapılan bayrak çekme törenine katıldı. Törende Korgeneral ve Yunan askerleri hep birlikte Yunan milli marşını okudular. Yunan milli marşının okunduğu bayrak çekme töreninin video görüntüleri hem kalymnos-news.gr'de hem de Youtube'da yayınlandı. Erdoğan "Bizim andımız İstiklal Marşımızdır" diyor ama Türkiye'nin batısında 14 yıldır Yunan milli marşı okunuyor.

KORUMA ALTINDA

Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nun 35. Maddesi 13 Temmuz 2013'de değiştirildi "Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; yurtdışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmaktır" olarak düzenlendi. TSK'nın yurtiçinden gelecek tehdit ve tehlikelere karşı vatanı savunma görevine son verildi.

Halen 18 Türk Adası ve 1 Türk Kayalığını işgal eden 5 binden fazla Yunan askeri İzmir Aydın ve Muğla il sınırları içinde yani yurtiçinde bulunuyor. Yunan askerleri yurtiçinde olduğu için TSK'nın Yunan askerlerine müdahale etmesi mümkün değil. Bu durumu bilen Yunan Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Alkiviadis Stefanis hem Bulamaç Adası'nda hem de Kalolimnoz Adası'nda gece yatısına kaldı.

Türk topraklarında elini kolunu sallayarak dolaşan Yunan askerlerini ve Türk topraklarında okunan Yunan milli marşı bir yerde koruma altında. İzmir Aydın ve Muğla il sınırları içindeki adalarımıza onlarca kilise inşa edildiğini belirten Ümit Yalım "Vatan toprakları tam 14 yıldır çan sesleri ile inim inim inliyor. Türkiye'nin batısında 14 yıldır ezan okunmuyor" diyor.

Ege'de Doğu Akdeniz 'de ilginç gelişmeler oluyor. Türkiye "Oldu bittilere" karşı sesini ne zaman yükseltecek?

0000000000000000000000000000000

YILMAZ ÖZDİL: HUTBE

1) Çalışan Mükafatını Görür

2) Vatan Müdafaası

3) Tayyare Cemiyetine Yardım

4) Temizlik

5) Sağlığın Başı Temizliktir

6) Nezafet (Paklık)

7) İman Amel

8) Mümini Kâmil

9) Namazın Hikmet Meşruiyeti

10) Namaz ve Hikmeti

11) Peygamberimiz Efendimizin Ahlakı

12) Anaya Babaya İtaat

13) Anaya Babaya Hürmet

14) Evlenmek Evlâd Yetiştirmek

15) Herkes Kazancına Bağlıdır

16) İslam Dininde Say'ın Kıymeti

17) Say ve Amel (Emek ve İş)

18) Ticaret

19) Ticaret

20) Sanat

21) Ziraat

22) Ebnai Cinsimize Hürmet ve Muavenet (Sülaleye saygı yardım)

23) Öksüzlere Yardım

24) Öksüzleri Himaye Etmek

25) Allah'ın Peygamberin Hayat Verecek Emirleri

26) Allah'ı Sevmek Peygambere İttiba Etmek (Takip etmek)

27) Ramazan'ı Şerif ve Oruç

28) Oruç ve Ehemmiyeti

29) Kötü Huylardan Tehzir (Sakınmak)

30) Gıybet

31) Kötü Söz Kötü Lakap

32) Eksik Ölçenler Yanlış Tartanlar

33) Dünya ve Ahiret İçin Çalışmak Fesat Çıkarmamak

34) Nifak ve Hased

35) Allah'tan Korkmak Nas ile Hoş Geçinmek

36) Emanete Riayet

37) İçkinin Fenalığı

38) İçkinin Fenalığı

39) İşretin İçtimai Zararları (İçkinin toplumsal zararları)

40) Kumarın Fenalığı

41) Hekim İlaç Hastalık

42) Herkes Yaptığının Cezasını Bulacak

43) Kardeşlik Dargınlık

44) Tevazu Kibir

45) Mevlid

46) Miraç

47) Kadir Gecesi

48) Ramazan Bayramı

49) Kurban Bayramı

50) Ramazan Bayramı Haftası

51) Askerliğin Şerefi

Nedir bunlar derseniz?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ilk Cuma namazı hutbeleri.

Bizzat Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla ilahiyat uzmanlarından oluşan bir komisyon tarafından hazırlandı.

Diyanet İşleri'nin ilk başkanı milli mücadele kahramanı Mehmet Rifat Börekçi tarafından önce tüm müftülüklerimize gönderildi sonra kitap haline getirilerek yayınlandı.

Gayet net görüldüğü gibi… Atatürk tarafından kurulan Diyanet İşleri Başkanlığımız bu memleketin insanlarına vatan sevgisi dürüstlük ahlak tevazu saygı toplumsal kardeşlik toplumsal duyarlılık aile şefkat vicdan namuslu ticaret iş emek sağlık tarım sanat anlatıyordu Allah sevgisi anlatıyordu.

Emanete hıyanet etmemeyi nifak sokmamayı fesat çıkarmamayı yalan söylememeyi kötülerden uzak durmayı öğütlüyordu.

Dolayısıyla bu ülkede yaşayan her Müslümanın sorması lazım…

İşi gücü bırakarak tam da Cuma günü kafasında fesle dolaşarak Atatürk'e küfreden tımarhanelik meczubun ayağına gitmek Kurtuluş Savaşı'na ve Mehmet Akif Ersoy'a saldıran iltihaplı fikirleri onore etmek Diyanet'in kurucu hutbeleri arasında var mı?

YERSENİZ !!!

00000000000000000000000000000000000000

BEKİR COŞKUN: YARASALAR…

Normalde Fesli Kadir'in arızalı ayağına yanlarına portakal tahtası koyup tavuk kakası ile sıvayarak sarmaları lazımdı…

Neyse ki Alman Wilhelm Conrad röntgeni İngiliz Fleming antibiyotiği buldu da…

Fesli Kadir ile onu ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı gözlüklerini taktılar da birbirlerini seçebildiler…

Yoksa Diyanet İşleri Başkanı portmantoya selam verip "geçmiş olsun" dileyecek… Fesli de onu şişman hemşire sanıp "horozunu" isteyecekti…

Gözlerinde İtalyan Armati'nin geliştirdiği gözlükler olmasa…

Ziyaret sonrası Başkan'ın süslü devesini getireceklerdi hastanenin kapısına…

Tek ayağını devenin sırtına atıp korumalar alttan ittirilirken… Öbür taraftan düşmesin diye cübbesinin eteğinden tutularak makamına deve sırtında götüreceklerdi…

Neyse ki Alman Mercedes var da…

Yanıtını bildiğim halde hep sorarım:

Neden Müslümanların insanların yaşamını kolaylaştıracak insanlığa hizmet edecek acıları dindirecek bir tek buluşları yok?. .

Neden sadece İslam ülkeleri dünyanın geri kalmış toprakları?. .

Neden tümü -gizli ya da açık- Batı'nın sömürgesi?. .

Neden Ortadoğu yeryüzünün en zengin doğal kaynaklarına sahip; ama Ortadoğu yeryüzünün en yoksul insanlarının vatanı?. .

Neden Müslümanlar bir geminin ambarında bir TIR'ın kasasında bir lastik botla Müslümanlıktan kaçıp kurtuluşu Hristiyan diyarlarında arıyorlar?. .

Müslüman ülkelerin neden kan gölü ölüm zulüm acı gözyaşı?. .

İşte bu adamlar yüzünden…

Bakın; "10 Kasım'da kenefe gidin" diye Mustafa Kemal'e hakaret eden adama… Ve bir tek hutbede Atatürk'ün adını anmayan ama ölüm yıldönümüne denk getirip o meczubu ziyarete giden Diyanet İşleri Başkanı'na lanet yağıyor…

Çünkü Müslüman ülkeler içinde sadece Türkiye Atatürk Cumhuriyeti sayesinde aydınlığı tanıdı ve kaybetmek istemiyor…

Ama yarasalar aydınlığı sevmezler…

Işıktan kaçıp karanlığa sığınırlar…

Ve hangi iktidarın çatısına yarasalar yapışmışsa…

Bilin ki er-geç viranedir orası…

0000000000000000000000

TOKMAK: Türkçe ezan tartışması!

Başka derdimiz yokmuş gibi günlerdir ülkede "Türkçe ezan" tartışılıyor. Ben çocukluk yıllarımda camilerde okunan "Türkçe ezanı" çok dinledim. "Allahu ekber" yerine "Tanrı uludur" diye başlıyor ve Türkçe devam ediyordu.

Ezan "namaza davet" olduğuna göre "Arapça da Türkçe de okunsa fark etmez"diye düşünürüm. Ancak Arapça ezan kulağa daha hoş geliyor ve ezana ulvi bir hava katıyor sanırım.

CHP'li Öztürk Yılmaz "Türkçe ezan istiyorum" dedi. Kişisel kanaatidir bunda kızacak ne var? Kıyamet koptu. Yobaz tayfası "İslâm düşmanı" diye Yılmaz'a saldırdı CHP de ihraç talebiyle onu disipline gönderdi. Her aykırı görüş sahibi partiden atılmalı mı? Düşünce ve ifade özgürlüğü yok mu?

Fakat daha ayıp olanı ihraç talebine kızan Öztürk Yılmaz'ın Kılıçdaroğlu'na ağır sözlerle hücum ederek "Genel başkan adayı olacağımdan korktuğu için beni partiden atmak istiyor" diye bağırıp onu da partiyi de çirkin şekilde suçlaması!

Anlaşılıyor ki CHP'de hiçbir zaman birlik ve sükûn sağlanamayacak parti her zaman böyle fokur fokur kaynayacak… CHP'ye umut bağlayanlara yazık oluyor!



--   a45UyF587661

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder