Haluk bey iyi akşamlar,
Sabancı Üniversitesi’nin dört kitabından (İlkçağ Tarih Atlası, Ortaçağ Tarih Atlası, Yeniçağ veya Yakınçağ Tarih Atlası, Modern Çağ Atlası) bahsetmek istedim. 2006 yılında tesadüfen almış okumuştum.
Bu kitapların yayın danışmanlığını Halil Berktay yapmış.
Kitapları okuduğunuzda Anadolu’nun Yunanlıların, Ermenilerin yani Ari Irk saydıkları milletlerin anayurdu olduğunu düşünmeye başlıyorsunuz. Türklerden hiçbir bahis yok. Hatta Kürtleri bile Ari ırktan saymışlar, Anadolu’nun sahiplerinden göstermişler.
Bu konuda o tarihte yazdığım yazı aşağıdadır.
Bu kitaptaki bilgilerle çelişen bir başka kitaptan (KEŞİFLER VE BULUŞLAR –T.İş Bankası Yayınları) yaptığım alıntıyı da en aşağıya ekledim.
Ayrıca o tarihteki Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyetindeki Sabancı ailesi üyelerine ve Rektör (Ermeni asıllı olduğunu öğrendiğim) Tosun Terzioğlu’na bu konuyu yazmış açıklama istemiştim.
Tabii ki hiçbir yanıt gelmemişti.
Konudan bilginiz olsun istedim.
Esen kalın. Saygılarımla
Adnan Pelvanlar
SABANCI ÜNİVERSİTESİNİN İKİ KİTABINA DİKKAT ! 08.01.2007
İLKÇAĞ TARİH ATLASI – Sabancı Üniversitesi Yayınları
Yazar: Colin McEvedy - 2002
Yayın Danışmanı : Halil Berktay
Yayıncının Notlarından: “Yakındoğu ve Afrika’nın daha geniş kısımlarını kapsayan bu ciltte coğrafi merkez Anadolu’dur.”
Sayfa 1- “İnsan ırkının bu (Hint-Avrupa dilleri ve bu dilleri konuşmuş olan halklar) kesimi –ki önemli bir kesimdir, asla dünya nüfusunun üçte birinden az olmamıştır- kendi kaderini yerkürenin diğer bölgeleriyle ilişkisi olmadan ya da o bölgelerin katkısı olmadan çizmiştir.”
Sayfa 4- “ İS 4. yüzyılın davetsiz misafirleri Hunlar’dır, bugün Türkler ve Moğolların temsil ettiği Altay (Orta Asya) grubunun üyesidirler.”
“Hint-Avrupa dillerinin asıl anayurdu (büyük ölçüde Almanca olan literatürde Heimat) konusundaki tartışmalar muhtemelen artık bir sonuca bağlanmak üzeredir. Anadolu, Ermenistan hatta inanır mısınız Mısır gibi tuhaf önerileri bir yana koyarsak, bu bölgenin doğusuna, biraz Türkistan’a doğru uzanan alanlardadır.”
“Hint-Avrupa gibi başarılı bir grubun bu ikisinden daha küçük bir anayurda sahip olması mümkün görünmüyor. Demek ki rahatça geniş açıyı, 2500 km’lik alana yayılan bölgeyi kabul edebiliriz.”
Sayfa 34- “Kassitler (muhtemelen) bir Elam halkıydı, ama soyluları Ari olabilir. (İsimleri Ari dilden olabilecek bir takım tanrılara tapıyorlardı)
Sayfa 36- “Doğu Hint –Avrupa dil gurubunun ayrışması bir düzene girmiş durumdadır artık. Ari kolu; İrani, Hindi ve İskit-Kimmer dallarına ayrılmıştır; her biri dil bakımından farklılaşmaları için gerekli olan ayrı bir coğrafi bölgededir.”
Sayfa 54- “....ülke bir Frig halkı olan Ermenilerin elindeydi”
Sayfa 102- “(İstanbul’a geçmişte adını veren Constantinus’un) Daha zeki olduğunun başka bir örneği de imparatorluğun doğu yarısında yönetim merkezi olarak seçtiği yerdir.”
ORTAÇAĞ TARİH ATLASI – Sabancı Üniversitesi Yayınları
Yazar: Colin McEvedy - 2002
Yayın Danışmanı : Halil Berktay
Sayfa 90- “Çin, Timur’un açgözlü ordularının ziyaretine katlanmak zorunda kalmayacaktı.”
“Timur’un seçtiği bir muharebe meydanında Türkler ve Tatarlar en sonunda karşı karşıya geldiler.”
Gelelim İlkçağ ve Ortaçağ Tarih Atlası kitaplarına; Yazarın (Colin McEvedy), Batılılar için kullandığı sıfatlar;
- önemli bir kesim,
- başarılı bir grup,
- soylular,
- daha zeki, vs.
Yazarın, Türkler için kullandığı sıfatlar;
- davetsiz misafir,
- açgözlü
Bu sözüm ona başarılı, soylu, zeki Grubun anayurdu olarak, Anadolu münasip görülmüş ve vurgulanmış.
Yazar her iki kitapta da Ari ırka hayranlık yaratmayı ince ince işlemiş.
Konular, Batıdan başka bir uygarlık tanımayan bir anlayışla ele alınmış.
Bizlere, Batının ne kadar başarılı, akıllı, soylu olduğunu anlatan, bu görüşleri gençlerimizin beynine kazımaya çalışan ve Türk Kavimlerini yalan bir şekilde Hin-Avrupa gurubuna dahil eden bu iki kitabın yazarına ve iki kitabın yayın danışmanı büyük tarihçi (!) Halil Berktay’a böyle bir hakkı ve cesareti nereden aldığını, buradan soruyorum ve Türk Milletine açıklama yapmaya davet ediyorum.
KEŞİFLER VE BULUŞLAR –T.İş Bankası Yayınları
Yazar: Daniel J. Boorstin - 1983
Sayfa 175- “Akıllı (Vasco da) Gama, Kalküta kralı ya da Samuri ile üç ay geçirdi. Yerel yöneticiyi, Portekizlilerin oraya aslında bu bölgelerdeki Hıristiyan kralları bulmaya geldikleri konusunda ikna etmeye çalıştı. Altın ya da gümüş için değil, bu ülkede bolca bulunan zenginlikler için değil.”
Sayfa 176- “Gama’nın donanması Ağustos 1498’de Kalküta’dan ayrıldı.”
“Şubat 1502’de Kalküta’yı bir Portekiz kolonisi haline getirmek amacıyla bir filo kurup Lizbon’dan yola çıktı. Malabar kıyılarına geldiğinde, Mekke’den dönen hacıları taşıyan bir yelkenli gördü. Yelkenlideki tüm değerli mallara el koymak istedi. Mürettebattan biri şöyle der: “İçinde üç yüz seksen erkek, birçok kadın ve çocuk olan bir Mekke gemisine yanaştık ve onlardan on iki bin düka değerinde mal aldık. Gemiyi ve içindekileri ekim ayının ilk günü yaktık.”
“30 Ekimde Kalküta’ya gelen Gama, Samuri’ye teslim olmasını ve bütün Müslümanların kentten atılmasını emretti. Samuri, uzlaşmak için elçiler yolladığı sırada Gama kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde harekete geçti. Limandaki tüccar ve gemicileri yakaladı ve önce onları astı, sonra da vücutlarını kesti ve bu kesik kol, baş ve ayakları bir sandala doldurup bunlardan kaşağı yapsın diye Samuri’ye yolladı. Gama, Lizbon’a doğru yola çıktığında yanında büyük bir define vardı.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder