23 Aralık 2010 Perşembe

Güneydoğu’da Bir İç Savaş Başlıyor! Uyanın…Uyanın…Uyanın artık!..

Güneydoğu'da Bir İç Savaş Başlıyor! Uyanın…Uyanın…Uyanın artık!..

Dün 22:31 SalıGüneydoğu'da bir iç savaş başlıyor! Uyanın…Uyanın…Uyanın artık!..

Güneydoğu'da bir iç savaş başlıyor! Uyanın…Uyanın…Uyanın artık!..  
Bu sözler Uğur Mumcu'ya ait. 1991'de söylemiş ve Cumhuriyet gazetesinde yazmış.

"Bu bir devlete meydan okuma ve bir ayaklanma hazırlığıdır!
Yıl 2010. 21 Aralık, Salı.Yukarıdaki sözler de MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'ye aittir.

91'de, Mumcu'nun bu sözlerinden sonra ne oldu?
2010'da Sayın Devlet Bahçeli'nin bu tespitlerinden sonra ne olacak?

Şimdi size tarihimizi konuşturacağım, ben bir şey demeyeceğim. Bakın yakın Türk Tarihi ne diyor bize…;

Yıl 1991. Mart'ın 13'ü. Uğur Mumcu, Ankara'daki bürosunda, oldukça öfkeliydi.  Devlet makamlarının Irak'lı iki peşmergeyi, Barzani ve Talabani, muhatap almış olmasına çok içerlemişti. O'na göre devlet, bunu yapmış olmakla güç ve otorite kaybediyordu. Çalışma masasına geçti. Beyaz bir sayfa açtı. Kalem yazıyordu ama düşünceleri yazdıklarından daha ağırdı;

"Celal Talabani ve Mesut Barzani hangi "sıfat' ile Türkiye'ye çağrılıyor? Dışişleri sözcüsünün 'gayri resmi nitelik' taşıdığını ileri sürdüğü bu gizli görüşme 'devlet ' adına nasıl yapılabiliyor? Devlet adına kim, nasıl yetki kullanıyor? Bu ülke Dışişleri Bakanlığı yok mu? TBMM yok mu? Hükümet yok mu? Genelkurmay yok mu? Bu gibi konuların görüşüldüğü Milli Güvenlik Kurulu yok mu? Yetkili kurumlar ve kurullar yok mu? Partiler yok mu? Kamuoyu yok mu?"


Aynı yıl, aynı ay ve belki de aynı saatlerde, jandarma istihbaratının güçlü isimlerin Binbaşı Ahmet Cem Ersever, Şırnak'taki bürosunda, 91 yılı itibariyle Irak'taki gelişmeleri üst makamlara rapor ediyordu. Durum endişe vericiydi. PKK terörü siyasi bir projeye dönüşüyordu. Umarım, beni anlarlar, diyerek aldı kalemi ve yazdı;

" Çok açık olarak ifade ediyorum; bu bölgede (Kuzey Irak) emperyalizmin denetiminde bir Kürt devleti kurulmak isteniyor. Apo, önderlik sorununa ilişkin kitabında, bütün Kürdistan'ı parçalara ayırmıştır. Bu parçalardan Türkiye Kürdistan'ın tüm Kürdistan'a önderlik edeceğini yazmıştır. Şimdi parçada önderlik değişti. İpleri elinde tutan emperyalistler, şimdi Kuzey Irak'a kendi denetimlerinde bağımsız bir Kürt devleti kuracaklardır. Daha sonra, Türkiye, İran ve zamanla Suriye'de çıkan kargaşalıklara bu Kürt devleti, "size yardımcı olayım" diyecektir. Türkiye Cumhuriyeti'nin Kuzey Irak'la ilişkisi PKK temelinde şekillenmiştir. Bu yanlıştır. Sonuçta işte Talabani gibi siyasi bir fahişe çıkar, PKK'yı koz olarak kullanır…"


Binbaşı Ersever böyle diyedursun, Uğur Mumcu'nun ise öfkesi hala dinmemişti. İzlenen siyasetin yanlışlığını tüm gücüyle haykırmasına rağmen ülkede değişen bir şey olmuyordu.
Türkiye, emperyalistlerin tuzağına düşürülmüş ve bu tuzak içinde sürükleniyordu.  Mumcu yeniden kalemini bir hışımla aldı ve yeniden yazdı;

"Kürt sorunu, ülke topraklarından parçalar kopararak değil, din ve mezhep bayramlarını silahlı çatışmalarla körüklemekle değil, ABD ve CIA destekli Kürtçülükle değil, Edirne'den Ardahan'a, Ağrı'dan İzmir'e, Diyarbakır'dan Antalya'ya kadar her yerde 'insan haklarına saygıyla' çözümlenir. Türk'ü Kürt'e, Kürt'ü Türk'e, Alevi'yi Sünni'ye düşman eden bu emperyalist siyasetin Türkiye'ye neler getireceğini görmemek için kör ve sağır olmak gerekir. Ya da 'gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde' olmak!"


Uğur Mumcu, Türkiye'nin içine çekildiği tuzağı inatla ve açıkça yazıyor, anlatıyor ve konuşuyordu. Emperyalizme karşı mücadelesinden, 'bağımsız ve özgür bir ülke' amacından asla vazgeçmeyecekti. Gerçekten de Türkiye, aslında bir bilinmeze değil, sonu belli bir yolda sürükleniyordu. 1991 Körfez Savaşı'nda "bir koyup üç alacağız" diyen Özal'ın izlediği siyaset, bir yandan Irak'ı parçalıyor, öte yandan Türkiye'yi 'etnik ve dini temelde' farklılıklar üzerinden ayrıştırıyordu. Gidişat iyi değildi. Aynı süreçte, bu tehlikeyi bir başka köşede ve bir başka açıdan gören bir Binbaşı da, üst makamlara rapor üstüne rapor yazıyordu;

" 'Şemdinli'ye dikkat, Şemdinli'ye dikkat edin'. Apo "Her şey Bir parça özgür vatan" sloganındaki özgür vatanın Şemdinli olacağını söylüyor… A. Öcalan'ın 92 yılı hedefi; Botan- Behdinan savaş hükümetini kurmak, ulusal meclis için seçimleri yapmak ve batı illerinde yeni bir örgütlenme ile batı da terörü tırmandırmaktır…"
Oraj POYRAZ

http://www.erdalsarizeybek.com.tr/makaleler/guneydoguda-bir-ic-savas-basliyor-uyaninuyaninuyanin-artik-130h.html?ndpage=1

--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Düşman nerede olursa olsun çatışmak istiyorsak, düşmanı istediğimiz yere çekip bizim koşullarımızla savaşmaya zorlamalıyız.  Sun Tzu'dan Savaş Sanatı  oO-------------------------------------------------------------------Oo  http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder