21 Aralık 2010 Salı

Balyoz Savcıları ve Hakimleri suç işliyorlar


 

Balyoz Savcıları ve Hakimleri suç işliyorlar
+++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Ali Serdar Bolat    20 Aralık 2010
 
Taraf gaz tenekesinden aldıkları çakma belgelere dayanarak İddianame yazan Savcılar suç işlemişlerdir.
Çünkü, bu belgelerin çakma olduğunu ortaokul öğrencileri bile anlar.
 
Sözde Balyoz darbe belgeleri 2003 yılında yazılmış.
 
CD11'e göre, darbe sırasında "Yeni Recordati İlaç" firması kontrol altına alınacak.
Halbuki 2003 yılında bu isimde bir ilaç firması yok.
2003 yılında bu firmanın adı "Yeni İlaç".
Ekim 2008'de bu firmayı İtalyan Recordati satın alıyor ve 2009 yılında  ismini "Yeni Recordati İlaç" olarak değiştiriyor.
 
Bu ve aşağıda eklediğim diğer deliller gösteriyor ki, 2003 yılında komutanlar tarafından yazıldığı iddia edilen bu belgeler aslında 2009 yılında tertipçiler tarafından yazılmıştır.
 
Gerçek bir Savcı, bu belgeleri okuduktan sonra, bunları kendisine veren Taraf muhabirini makamına çağırır ve bu belgeleri kafasına fırlatır
Sahte belge getirdiğinden dolayı da hakkında dava açar..
Hayır, böyle yapmıyor, tertip olduğu belli olan bu belgelere dayanarak İddianame yazıyor.
Bu durum açıkça gösteriyor ki, Savcılar tertipçilerle işbirliği içindedir.
Hapsi aynı çetenin, Beşiktaş Adliyesi'nde yuvalanmış Fethulllahçı çetenin üyeleridirler.
 
Bu İddianameyi Savcıların suratına fırlatmayan ve davayı kabul edip bu Savcılar hakkında idari soruşturma isteği yapmayan Hakimlerin de aynı çeteye dahil oldukları tartışmasızdır.
Hanefi Avcı yazdığı kitapta bunu şöyle ifade etmişti:
"Karşımızdaki kişiler polis, hâkim ve savcı değil, örgütün, cemaatin elemanlarıdır."
 
Davanın görülmeye başlaması dolayısıyla, 8, 15 ve 18 Ağustos 2010 tarihli yazılarımı tekrar veriyorum
 
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Balyoz zaman makinesi
++++++++++++++++++++
 
Ali Serdar Bolat   8 Ağustos 2010
 
Başlamadan önce, kaç zamandır aklımı kurcalayan bir soruyu sizinle paylaşmak isterim.
"Balyoz darbe planı" denen düzmece paçavrayı "Taraf" gaz tenekesine veren "meçhul" subay" eğer meçhul bir kişi ise, yani kimliği bilinmiyorsa, "subay" olduğu nereden biliniyor?
 
Geleceğe yolculuk
++++++++++++++++
 
"Balyoz" planı hazırladığı iddia edilen komutanlar falcı mıydılar, yoksa zaman makinesi ile geleceğe yolculuk mu yapmışlardı.
Planın yazıldığı zaman bilinmeyen veya olmayan olayları önceden nasıl görüp plana yazmışlar??
Amerikan Savcıları ve hakimleri bu sorunun cevabını vermek zorundadırlar.
 
"Balyoz Güvenlik Harekat Planı" adlı düzmece belge 2 Aralık 2002 tarihini taşıyor.
Plan semineri ise 5 - 7 Mart 2003 tarihleri arasında yapılmış.
 
Düzmece "Balyoz" planında "Büyük Ortadoğu Projesi" (BOP) adı geçiyor.
Fakat BOP, seminerin yapıldığı o tarihte bilinmiyordu.
BOP ilk defa, Amerikan Savunma Bakanı Kondi Rays (Rice) tarafından 7 Ağustos 2003 de yazılan bir makalede açıklandı.
Komutanlar, bu makaleden 9 ay önce hazırladıkları planda BOP'u nasıl yazmış olabilirler?
Bu husus, 1. Ordu Komutanlığı Askeri Savcılığı'nın hazırladığı Bilirkişi Raporu'nda belirtiliyor.
 
Bilirkişi Raporu'nda belirtilen diğer bir "falcılık" veya "zaman makinesi yolculuğu" ise Haydar Baş'ın konuşması.
BTP lideri Haydar Baş'ın 27 Kasım 2005'deki konuşmasından paragraflar 2003'de yazıldığı iddia edilen planda nasıl yer alabilir?
 
19 Mayıs 2006'da kurulan Türkiye Gençlik Birliği (TGB) darbe planında "dost kuvvetler" listesinde yer alıyor.
TGB kurulmadan 3,5  sene önce yapıldığı iddia edilen Balyoz planında TGB ismi nasıl yer alabilir? 
 
"Anayasa değişikliği" ve medyanın kontrol altına alınması olayları 2007-2008 tarihleri arasındaki tartışmalardır.
Bu tartışmalar 2002 yılında yazıldığı söylenen bu planda nasıl yer alabilir?
 
Serdar Akinan gibi 2002'de magazin yazan yazarlar "faydalanılacak yazarlar" listesine dahil edilmiş.
Herhalde bu yazarların birkaç sene sonra politize olacaklarını komutanlar fal açarak öngörmüş olacaklar.
 
Geçmişe yolculuk
+++++++++++++++
 
Komutanların geleceğe yolculuk yapmaları gibi, tertipçiler de geçmişe yolculuk yapmışlar.
"Meçhul subay" dandik Balyoz planını Taraf gaz tenekesine 20 Ocak 2010 tarihinde teslim etmiş.
Ama Savcılar, Balyoz planı ellerine ulaşmadan 2 sene önce, 2008'de bu plan ile ilgili incelemeye başlamışlar.
Nasıl mı?
İncelemeye 2008'de başladıklarına dair delil, soruşturma evrakında soruşturulan komutanların 2010 daki görev yerlerinin değil, 2008'deki görev yerlerinin yazılmış olması.
 
Birkaç örnek:
 
Ergun Saygun:
Genelkurmay 2. Başkanı olarak gözüküyor.
Halbuki Ağustos 2008'de 1. Ordu Komutanlığı'na atandı, Ağustos 2009'da emekli oldu.
Soruşturma 2010'da başlamış olsaydı, Ergun Saygun'dan "emekli" olarak bahsedilmesi gerekirdi.
"Genelkurmay 2. Başkanı" olarak yazıldığına göre, demek ki, bu tertip Ağustos 2008'den önce yapılmaya başlanmış, ama uygun zaman için beklemişler.
Uygun zaman gelince de, komutanların konumlarını güncellemeyi unutmuşlar.
 
Korkut Özaslan:
Adresi Ankara olarak gözüküyor.
2008'de Ankara'da idi, evet, ama şimdi 8. Kolordu Komutanı ve adresi Elazığ
 
Ahmet Yavuz
Adresi 55. Mknz Tuyg. K. Kırklareli olarak yazılmış, oysa yeni adresi İstanbul
 
Yurdaer Olcan
Adresi 3. P. Tüm. K. Hakakri olarak gözüküyor. Bu adreste 2006-2008 arasında bulundu.
Demek tertip bu dönemde yapılmaya başlanmış.
Ağustos 2008'de Jandarma Adsayiş K. lığına, Ağustos 2009'da da Harp Akademileri K. lığına atandı.
Soruşturma 2010'da yapılmaya başlanmış olsaydı, adresi Harp Akademileri K. olması gerekirdi.
 
Hayali darbeciler
++++++++++++++
 
Balyoz planını tartışıldığı 5-7 Mart tarihli plan seminerine katıldığı iddia edilen 4 komutan, o tarihlerde İstanbul'da bile değiller, başka yerlerde görev başındalar.
 
Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu:
O tarihlerde Tümamiral rütbesi ile Çanakkale Boğaz Komutanı olarak görev yerinde bulunuyordu.
 
Tümgeneral Halil Helvacıoğlu:
O tarihlerde Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanı olarak görevinin başında idi, seminere katılmadı.
 
Tuğgeneral Ali Aydın:
Balıkesir İl Jandarma Komutanı olarak görev mahallinde idi.
 
Mustafa Karasabun
O tarihlerde Gölcük'te denizaltı komodorluğu görevinin başında idi.
 
Hava Kurmay Albay Cengiz Köylü
++++++++++++++++++++++++++++
 
Bilgisayarında Oraj Hareket Planı'nı 24 Ocak 2003 saat 10:05'te hazırladığı iddia edilen Cengiz Köylü, o tarihte KOMKARSU eğitim planı dahilinde 27 askeri personelle birlikte şehir dışında olduğunu belirtti ve mahkemeye o gün tarihli gezi görüntülerini sundu.
Dolayısıyla, iddia edilen tarihte Harp Akademileri Komutanlığı'ndaki bilgisayarında bu planı hazırlamış olamazdı.
Böylece, sahte belgelerin, bilgisayarın tarih ve saat sistemleri ile oynamak suretiyle başkaları tarafından üretildiği kanıtlanmış oldu.
Tertipçiler, tertip düzenledikleri kişilerin o saatte nerede olduklarını araştırma zahmetine bile katlanmadıkları anlaşılmaktadır.
 
Amerikan Savcıları, Amerikan Hakimleri
+++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Bu hususları araştırıp soruşturmadan Taraf gaz tenekesinin getirdiği sahte belgeleri doğru kabul ederek iddianame hazırlayan, bu belgeleri Taraf gaz tenekesinin suratına fırlatmayan, Taraf hakkında soruşturma başlatmayan Savcıları Türk Savcısı değil, Türk ordusuna operasyon yapmakla görevli Amerikan Savcıları oldukları,
 
Bu iddianameyi Savcıların suratlarına fırlatmayan, aksine kabul edip davanın açılmasını sağlayan Hakimlerin Türk Hakimi değil, Türk ordusuna operasyon yapmakla görevli Amerikan Hakimleri oldukları,
 
hiçbir şüpheye yer olmayacak kadar kesinlikle anlaşılmış bulunmaktadır.
 
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
 
Zamanlama hatalarının devamı (Balyoz zaman makinesi Bölüm 2)
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Ali Serdar Bolat   15 Ağustos 2010
 
"Balyoz Güvenlik Harekat Planı" adlı düzmece paçavra 2 Aralık 2002 tarihini taşıyor.
Düzmece belgeyi karıştırdıkça yeni zamanlama hataları buluyoruz.
 
Word sürümü olayı
++++++++++++++++
 
"Balyoz darbe planı" Word belgesi olarak kaydedilmiş.
Araştırınca görülüyor ki, Word 2006 sürümü ile yazılmış.
Eğer 2002 yılında yazılmışsa, nasıl 2006 sürümü kullanılmış olabilir?
Sadece bu bile düzmece belgenin 2006 yılından sonra tertipçiler tarafından hazırlandığını ispat etmeye yeter.
 
"Ege Ordusu Komutanlığı" olayı
+++++++++++++++++++++++++++
 
Sahte Balyoz belgelerinde (Oraj Planında) "Ege Ordusu Komutanlığı" yazıyor.
(İddianame sayfa 127)
Halbuki 2002 yılında bu komutanlığın adı "Ege Ordu Komutanlığı" idi.
Şubat 2007'de "Ege Ordusu Komutanlığı" olarak değiştirildi.
2002 yılında yazılan darbe planında komutanlığın Şubat 2007'de aldığı yeni ad nasıl yazılmış olabilir?
Bu durumda, sahte darbe planının tertipçiler tarafından Şubat 2007 sonrasında yazıldığı apaçıktır.
 
"Liberal Avrupa Derneği" olayı
++++++++++++++++++++++++++
 
TÜBİTAK Raporu'na göre 27 Aralık 2002'de oluşturulup son kaydı 24 Şubat 2003'de yapılmış ve 11 nolu CD'ye 11 Mart 2003'de kaydedilmiş olan darbe planında, "El Konulacak ve Kapatılacak Dernekler" listesinde 27. sırada "Liberal Avrupa Derneği" yazıyor.
Halbuki 2002-2003 yıllarında bu isimde bir dernek yok.
31 Ekim 2001'de kurulmuş olan "Hür Demokratlar Derneği", 8 Nisan 2006'da yapılan 4. Kongresinde adını "Liberal Avrupa Derneği" olarak değiştirmiş.
2002-2003'de yazılmış olan darbe belgesinde, bu derneğin adı ancak "Hür Demokratlar Derneği" olarak yazılabilirdi.
2002-2003 yıllarında yazılmış darbe belgesinde, derneğin 2006'da alacağı yeni ad nasıl yazılmış olabilir?
3 sene sonra bu derneğin adını değiştireceğini darbeciler geleceğe zaman makinesiyle yolculuk yaparak mı öğrenmişlerdi???
Sahte darbe belgesinin 2003 yılında suçlanan komutanlar tarafından değil, Nisan 2006 tarihinden sonra tertipçiler tarafından yazıldığı apaçık ortadadır.
 


Bakalım karıştırdıkça daha neler bulunacak

Daha geniş bilgi için bakınız: http://cdogangercekler.wordpress.com/

+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Balyoz Zaman Makinesi  ++  3. Bölüm
+++++++++++++++++++++++++++++++
 
Ali Serdar Bolat     18 Ağustos 2010
 
Hürriyet yazarı Sedat Ergin önemli bir noktaya parmak basmış:

 

3 Kasım 2002 genel seçiminde AKP birinci parti olarak çıkıyor

Cumhurbaşkanı Sezer, Gül'ün Başbakan olduğu kabineyi 18 Kasım'da onaylıyor.

Gül Hükümeti 28 Kasım'da güvenoyu alıyor ve çalışmaya başlıyor.

 

İddianameye göre altında "Balyoz Sıkıyönetim Komutanı Org. Çetin Doğan" yazan ama imza olmayan 11 sayfalık "Balyoz Harekat Planı" başlıklı belge 2 Aralık 2002 tarihinde yazılmış.

Yani Gül Hükümetinin güvenoyu alıp çalışmaya başlamasından 5 gün sonra.

 

5 günlük AKP Hükümeti, Balyoz Planına göre bu 5 günlük süre içinde bakın neler becermiş:

"Balyoz Harekat Planı" başlıklı sözde darbe belgesinde aynen şöyle yazıyor:

"Toplumsal muhalefet sindirilmiş, muhalif basın ekonomik ve mali denetim tehdidi ile susturulmuştur."

Ama biliyoruz ki, Doğan Gurubu'na vergi cezası 2008 yılında kesilmişti.

 

Sedat Ergin soruyor:

"2008'deki vergi teftişi 2002'deki darbe planına nasıl girdi?"

Ben de soruyorum:

Toplumsal muhalefet 5 günde nasıl sindirildi???

 

Darbe planında darbe gerekçesi olarak şunlar da yazıyor:

"Yoğun kadrolaşma faaliyeti, özel sektörde sermayenin el değiştirmeye başlaması"

5 günde sermaye nasıl el değiştirmiş? Yoğun kadrolaşma nasıl yapılmış?

 

Darbe planında daha sonra şöyle deniyor:

“Hükümet, iktidarın kendisine sağladığı imkân ve kabiliyetleri kullanarak medya, sivil toplum örgütleri ve bürokrasiyi kendine bağımlı hale getirmeye çalışmaktadır."

5 gün içinde bunların yapıldığını Savcılar bana ispat etsin, hemen AKP'ye kaydımı yaptırmazsam namertim

 

Ve:

"İktidar ve irtica yanlısı basın yayın organları her geçen gün cesaretlenip palazlanırken, muhalif basın geçmişte yaptığı şahsi yanlışlıkların bedelini görevini yapmayarak ve/veya yapamayarak ödemektedir." 

5 gün içinde iktidar yanlısı basın her geçen gün palazlanmış. Muhalif basın 5 gün içinde görevini yapamaz hale gelmiş.

Sanki 5 ay veya 5 yıldan bahsediyor. İnsan aklı ile alay ediliyor.

 

Elinizi vicdanınıza koyup söyleyin:

5 gün içinde hükümet

--yoğun kadrolaşma yapıyor,

--özel sektörde sermayenin el değiştirmesini sağlıyor,

--toplumsal muhalefeti sindiriyor,

--muhalif basını ekonomik ve mali denetim tehdidi ile susturuyor,

--medyayı, sivil toplum örgütlerini ve bürokrasiyi kendine bağımlı hale getirmeye çalışıyor,

--kendine bağlı basını palazlandırıyor, muhalif basını görev yapamaz hale getiriyor.

Böyle bir şey olabilir mi?

 

Hükümet ışık hızını katlayarak çalışır da komutanlar boş durur mu?

Onlar da ışık hızına erişip beşinci gün darbe planı yapıyor...

 

Gerçek şu ki, darbe gerekçesi olarak yazılan bu olaylar bu 5 gün içinde değil, yıllar içinde meydana geldi.

Ama sahte darbe planını yazan tertipçiler böyle ufak hatalar yapmakta sakınca görmüyorlar, çalakalem yazıyorlar.

Çünkü maksat kusursuz sahte darbe planı yapmak değil, maksat komutanlar içeri atılsın, dava hiç bitmeyeceği için terfi de edemesinler.

 

Sedat Ergin diyor ki:

 

"Darbe planının yazıldığı ileri sürülen 2 Aralık 2002 tarihinde Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi idim.

O dönemin Başbakanı Gül'ün 15 Mart 2003 tarihine kadar süren Başbakanlığı döneminde hükümetin elindeki imkanları kullanarak bizim gazeteyi ve bağlı bulunduğu gurubu hükümetine bağımlı hale getirmeye dönük herhangi bir faaliyetine tanık olmadım. Gül'ün bizi mali denetim ile susturma yöntemine başvurduğunu hiç hatırlamıyorum"

 

"Maliye Bakanlığı'nın vergi müfettişlerini Doğan Gurubu şirketlerine ilk kez göndermesi 2008 Nisan ayında gerçekleşmiş, ikinci dalga teftiş ise 2009 Haziran ayında başlamıştır.

O tarihlerde Milliyet Genel Yayın Yönetmeni olarak bu olaylara yakından tanıklık ettim, hatta vergi müfettişleri tarafından sorgulandım.

2008 ve sonrasında hedef olduğumuz bu uygulamaların nasıl olup da 2 Aralık 2002 tarihindeki bir darbe planının içine girdiği sorusuna doğrusu mantıkla izah edebileceğim bir yanıt bulamıyorum"

 

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++ 

 

Ve saçmalıklar...

+++++++++++++

 

Ali Serdar Bolat    8 Mart 2010


"Balyoz Harekat Planı" adı verilen 11 sayfalık sahte belgenin altında şu imza var:
"Balyoz Sıkıyönetim Komutanı Org. Çetin Doğan"
 
A
Bir kere, böyle bir imza olmaz.
TSK teamüllerine göre böyle bir imza kullanılması mümkün değildir.
Türkiye'de sayısız kereler sıkıyönetim ilan edilmiştir.
Sıkıyönetim Komutanları hiçbir zaman "balyoz, çekiç, keser, testere" gibi ünvanlar kullanmamışlardır.
 
B
Henüz Sıkıyönetim ilan edilmemişken "Sıkıyönetim Komutanı" gibi bir ünvanın oluşması imkansızdır.
Dolayısıyla, ancak Sıkıyönetim ilanından sonra kullanılabilecek olan, yani o anda varit olmayan bir imza ile bir belge düzenlenemez.
 
C
"Balyoz Harekat Planı" adı verilen sahte belgede "Sıkıyönetim ilan edilecek" şeklinde ibareler geçmektedir.
Yani Sıkıyönetim halen ilan edilmemiş.
Dolayısıyla, bu belgenin altında "Sıkıyönetim Komutanı" imzasının olması mantıksızdır.
"Müstakbel Sıkıyönetim Komutanı" diye bir imza olsaydı, belki... :)))
 
++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Sahte belgeyi düzenleyenlerin elleri ayaklarına dolaşmış olacak ki (takdir-i ilahi) farkında olmadan bu salakça yanlışları yapmışlar.
Askeri Savcı bu salaklıları görmemiş mi de oturmuş ciddi ciddi mütalaa yazıyor. Ayıptır be...
 
++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
 
Org. Doğan sorgusunda şunları söyledi:

"3-5 Mart 2003 tarihinde planlı olarak Selimiye Kışlası’ndaki seminer çalışmasına 29 general, 162 de subay rütbesinde asker katılmıştır. Seminerin konusu öncelikle Yunanistan gibi dış ülkelerden yapılacak bir saldırı ya da tehdit durumunda 1’inci Ordu Komutanlığı’nın iç ayaklanma, irtica ya da bölücü faaliyetler karşısında ne tür bir eylemin yapılacağı hususunda fikir fırtınası suretiyle icra edilmişti."

"Genelkurmay Başkanlığı’na Kara Kuvvetleri Komutanlığı aracılığıyla seminerin sonucu gönderilmiştir. Planın değişiklik teklifi de sunuldu. Bunun üzerine EMASYA üzerinde değişiklik yapılmıştır."

"Balyoz Harekât Planı olarak adlandırılan belge çelişkiler içermektedir.
Askeri terminolojiye uygun tanzim edilmemiştir.
Bir bilgisayardan günümüz teknolojisiyle herhangi bir zamanda geriye ya da ileriye doğru tarih atmak suretiyle tanzim edilebilecek nitelikte bir belgedir.
Belgede gerçekliği kabul edilebilecek bir imza veya elektronik imza şekliyle bir içerik bulunmamaktadır.
Seminerdeki çalışmalar alınmak suretiyle teknolojik imkânlardan da yararlanılarak kes-kopyala-yapıştır şekliyle tanzim edilmiş bir belgedir."
 
Şimdi de Askeri Savcının yazdığı birkaç cümleye göz atalım:

Plandaki olasılığı en yüksek tehlikeli senaryo bölümü Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan gizlenmiş.”

“Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın emrine rağmen alternatif harekat planlarına ağırlık verilmiş.”

“Kara Kuvvetleri Komutanı’nın aksi yöndeki emirlerine rağmen...”

 

Yani Askeri Savcı, eline tutuşturulan sahte belgenin gerçek olduğundan bir an bile kuşku duymadan değerlendirme yapmaktadır.
Askeri Savcı, Org. Doğan'ın sorgusunda açıkladığı şu hususları bilmemekte midir?:
 
"Böyle bir emir gelmişse, bana muhakkak astlarım tarafından sunulması ve benim paraf etmem gerekir"
 
Şimdi soruyorum:
Askeri Savcı'nın sözünü ettiği "Kara Kuvvetleri Komutanı'nın aksi yöndeki emri" nerededir?
 
"Ayrıca bu seminerlere KKK gözlemci gönderir
Bu kişiler, verilen emre aykırı bir şey gördüklerinde amirlerine bilgi verirler.
Böyle bir şey olmuş olsaydı, benim Askeri Kanunlara göre soruşturma geçirmem gerekirdi"
 
Şimdi soruyorum:
Askeri Savcı "en yüksek tehlikeli senaryo bölümü KKK'dan gizlenmiş" demektedir.
Peki, gizlenen (!) o kısmı KKK'nın seminere gönderdiği gözlemciler de mi saklamış?
Kimdir o gözlemciler? Çağırılıp sorulsun.
 
Askeri Savcı tamamen çarşafa dolaşmıştır.
 
Org. Doğan, sorgusunda daha sonra şunları söyledi:
 
"Benim gerçek plan seminerinde yaptığım konuşmalar böyle bir planın (Balyoz demek istiyor) ruhuna uygun olarak yapılmamıştır.
Nitekim konuşmalarımız, seminerde yapılan takdimler bunu ispatlamaktadır.
Hükümete el koyma gibi konuşmaların geçmediği açıktır.
Bu da Balyoz planının sahte olduğunu ortaya çıkarmaktadır.
Genelkurmay ve Kara Kuvvetleri temsilcilerinin de katıldığı, anıla n tarihte yapılan ve 29 Generalle birlikte toplam 162 subayın katıldığı gerçek plan seminerinde yapıla n takdimler, seminerde bulunanların konuşmaları (ses bantları mevcut) seminerin sadece bir dış tehdidin tırmanması durumunda, sadece 1. Ordu geri bölgesinde emniyet ve asayiş sorunlarının tartışıldığı bir plandır. 1. Ordunun geri bölgesi bellidir"
 
Avukat Celal Ülgen ise şu açıklamayı yaptı:
 
"Ortada iki tane plan var.
Birisi sahte, kurmaca, belli bir merkez tarafından hazırlanmış adına Balyoz dedikleri plan.
Diğeri, resmi, Genelkurmayın bilgisi dahilinde olan plan.
Bu iki plan arasındaki birtakım benzerliklerden yararlanılarak sorulmuş birtakım sorularla karşılaştık"
 
Yani, resmi planın orasına burasına kes+yapıştır yöntemiyle bazı eklemeler yapılarak sahte bir plan hazırlanmış. Ve şimdi, bu sahte planın Org. Doğan ve diğer sanıklar tarafından yapıldığı söyleniyor. İşin özü bu.
 
++++++++++++++++
Son söz de benden:
Tertipçilerin "Balyoz" adını verdikleri bu sahte plan velev ki gerçek olsa, sadece 1. Ordu Türkiye çapında darbe yapıp hükümete el koyabilir mi?
Hani 2. Ordu, 3. Ordu ve Ege Ordusu ile bağlantılar?
Hani Ege, Ankara, Doğu Anadolu planları?
Tertipçilerin şapa oturduğu en önemli nokta bence burası.
Türkiye çapında hükümete el koyacak bir darbe planı yapmayı becerememişler.
Sadece Marmara Bölgesi'ne el koymakla hükümet devrilebilir diye düşünmüşler.
Acaba diyorum, bu tertibi yapanlar, bu sahte planı hazırlayanlar doğma büyüme İstanbullu olup hiç dışarı çıkmamışlar mı.
Bütün Türkiye'yi İstanbul ve Marmara Bölgesinden ibaret mi sanıyorlar.
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
 
__._,_.___

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder