3 Ocak 2011 Pazartesi

Laikliği referanduma mı götürecekler?


 

Devlet Bakanı Faruk Çelik, Anayasa’nın değişmez hükümlerinden olan laiklik ilkesinin tehlikede olduğunu apaçık ortaya koyan bir açıklama yaptı. Çelik, din-devlet ilişkisinin nasıl olması gerektiğini halka soracaklarını söyledi.

AKP iktidarının bir tür “faşizm” olarak nitelenmesinde en büyük sebeplerden biri, oy desteğine arkasını yaslayarak nüfusun bir kısmının hak ve özgürlüklerinde keyfince kısıtlama ve yasaklamalara girişmesi oldu.

Devlet Bakanı Faruk Çelik, bugün Radikal gazetesine verdiği bir demeçte, AKP’nin bu huyuna tipik fakat cüretkâr bir örnek olabilecek bir açıklama yaptı.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın gelecekteki hizmet alanını ve yapısını belirlemek için on binlerce vatandaşın katılacağı bir araştırma yapacaklarını belirten Çelik, “Araştırmaya Türkiye genelinde 10 binlerce insanın katılacağını düşünüyorum. Din-devlet ilişkisi nedir, nasıl olmalı? Ve bu başlık altında Diyanet ve hizmet alanı, geleceğin Diyaneti, Diyanet’in özerkliği, mevcut yapısı, bu konuda aklınıza gelen ne varsa vatandaşa sorulacak” dedi.

Din-devlet ilişkisinin nasıl olması gerektiği, Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasası’nda açıkça belirtiliyor. Bu, laik bir ilişki olarak tanımlanıyor. Üstelik cumhuriyetin bu niteliği, anayasanın değişmez hükümlerinden biri.

Faruk Çelik’in açıklaması, söz konusu araştırmada çoğunluğun din-devlet ilişkilerine dair farklı bir çerçeve önermesi durumunda AKP’nin “Halkın iradesine karşı gelinmez” propagandası eşliğinde laikliği tartışmaya açabileceğini düşündürüyor.

Araştırmanın biçiminin nasıl olacağı, soruların nasıl sorulacağı bilinmiyor. Her türlü anketin, soruların sorulma biçimi, örneklem seçimi, anketi yapanın tavrı ve daha birçok kıstas nedeniyle sonuçları büyük oranda yönlendirebildiği ise, sosyal bilimlerin ortak kanısı.

Ancak araştırmanın yönlendiriciliği gibi konular bir yana, temel hak ve özgürlüklerde “çoğunluk görüşü”nün kıstas alınması, vahim sonuçlara yol açabilecek bir zihniyet. Nasıl ki, örneğin Ermeni vatandaşların diğer vatandaşlarla aynı haklara sahip olup olmaması gerektiği devlet tarafından yapılacak “geniş kapsamlı bir kamuoyu araştırması”nın konusu olamazsa, bireylerin özgürlüklerinin garantisi olan laiklik ilkesi de çoğunluğun düşüncesine tabi kılınamaz.

Karar ve uygulamalarına muhalefet edilen her durumda aldığı oyu hatırlatan bir iktidar partisi olan AKP’nin bu son açıklaması, “mahalle baskısı” tartışmalarını da beraberinde getirecek.

AKP, yaslandığı gerici toplumsal tabakayı ülke dönüşümünde daha önce de benzer şekilde kullanmasıyla biliniyor. Bu gerici tabaka yerel ölçekte devletin dışındaki alanda kendi toplumsal baskısını kuruyor, AKP ise devlet eliyle bu baskının hem altyapısını hazırlıyor, hem de baskıyı pekiştiriyor.

Ancak AKP’nin kendine has özelliklerinden biri, ki faşizm tartışmalarında da en sık buna atıfta bulunuluyor, bu gerici toplumsal tabakanın isteklerine işaret ederek, tüm toplum üzerinde devlet eliyle, resmi baskı kurmanın yollarını zorlaması.

Televizyonda yayınlanacak dizilere karar verilmesi için “Ebeveyn İzleme Platformu” adı altında “sivil” bir mekanizma kurmak gibi birçok benzer örneği daha önce gündeme getiren AKP’nin son açıklaması, bu yöntemin laiklik konusunda da zorlanabileceğini akla getiriyor.

(soL - Haber Merkezi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder