Tek adamları, dar kadro yönetimlerini aldatmak, korkutmak, şantaj yapmak çok kolaymış.
Ve aynı zamanda bunların pazarlık güçleri zayıf oluyormuş.
Şimdi yakın zamana kadar olduğundan çok kolay bir şekilde Recep Tayyip ERDOĞAN(RTE) aldatılacak, korkutulacak, şantaj yapılacak ve yalnızca kendisi değil Türkiye kaybedecek.
Oysa meclisleri korkutmak, aldatmak çok zordur.
İşte bu nedenle yüzyıllarca Venedik, Ceneviz Cumhuriyetleri mutlak hükümdarın yönettiği Osmanlıyla penç penç mücadele edebilmiştir.
Öyle ki, Osmanlı sultanları Venedik içerisinde en temelde büyük meclis, Onlar Konseyi (hükumet, bakanlar kurulu), Üçler Konseyi (Yüce Divan ve İstihbarata) gibi meclisler ve büyük meclisin seçip azlettiği dük sistemine bir türlü kafası basmamış ve Venediğin entrikası bitmez demiş sonucu bağlamış.
Ve bir ara not, Venedik cumhuriyetininde cumhuriyetin sonunu getiren bitiren büyük meclisin kendi bünyesinden çıkardığı onlar konseyi ve üçler konseyine yakayı kaptırmasıdır.
Venedik cumhuriyeti başlangıçta tek meclisli bir doğrudan demokrasiydi, yaşanan her olağan üstü dönemde olağan üstü dönemle sınırlı kalmak üzere üstün yetkili konseyler üretilmiş, sonradan bu konseyler meclisin gücünü gasp etmiştir.
Roma da cumhuriyetken güçlü ve etkin, imparatorlukken sıkıntılı olmuştur.
Ve yine bir ara not, Roma'nın cumhuriyet iken, impartorluk haline döşünmesi senatonun yürütmeyi denetlemekte ve sınırlamakta yetersiz ve başarısız kalmasıdır.
Ve son ara not, Türkiye Cumhuriyetinin de en çok başını ağrıtacak olan şey ülkenin bir meclis ülkesinden bir dar kadro ya da diktatör ülkesine dönüşmesi olacaktır.
(Diktatör (Latince: dictator; emir veren, dikte ettiren), elinde mutlak ve sınırsız bir otoriteye sahip olan yöneticilere verilen tanımdır.)
Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
L2fSIJNoA0xfSNxA
ÖZGÜR MUMCU : TRUMP ERDOĞAN BRUNSON
Bunlarla da ilgilenebilirsiniz
04 Ağustos 2018 Cumartesi
Devletin kurumlarının ortadan kaldırılması ve bütün yetkinin tek elde toplanması hızlı ve etkin bir yönetim değil bir karmaşa ve kriz yaratır. Dahası dışarıdan bakıldığında yasaması yürütmesi yargısı ve tüm kurumlarıyla bir devlet değil bir kişi görülür.
Ülkede yargı bağımsızlığının ortadan kalktığı siyasi kararların hukuki değerlendirmelerin yerini aldığı da biliniyorsa sadece o tek kişi muhatap alınır. Tek adamın yargı bağımsızlığını öne sürmesi bu sebeple bir işe yaramaz. Hele devleti bir sözüyle bağlama yetkisine sahip cumhurbaşkanı çıkıp da "al papazı ver papazı" "yapalım yargıda şeyini" demişse.
Tek adam rejimlerinin devletleri güçlendirmediğini aksine zayıflattığını ısrarla söylemeye çalışanların kaygı duyduğu işte bugün yaşadığımız gibi bir tabloydu.
Yargısının bağımsızlığına güvenilmeyen devleti yönetene "hadi sen istersen olur" denen bir ülkenin pazarlık gücü de müzakere yeteneği de azalır.
Üstüne üstlük karşınızda rasyonelliği ya da diplomatik yeteneğiyle tanınmayan Donald Trump ve belki de ondan daha tehlikeli yardımcısı Mike Pence varken.
Trump kendini dünyanın en başarılı iş bitiricisi olarak görüyor. Zamanında yazdığı kitap İş Bitirme Sanatı başlığıyla Türkiye'de de yayımlanmıştı. Devletin bu işlerden anlayan kesimlerine ne kadar kulak astığı belirsiz.
Pence ise Katoliklikten pastör Brunson'ın da dahil olduğu evanjelizme geçmiş bir dinci. Dinin siyasetteki rolü hakkında fanatik görüşleri var. Brunson'ın serbest bırakılması kasım seçimlerinde evanjelik oyların yerini sağlamlaştıracak bir unsur.
Eminim Trump da Pence de Türkiye'deki gibi bir tek adam rejimini arzu edecek kişilikte insanlar. Onlar da devletin bütün kurumlarının tek elde toplandığı bir yönetim şeklini hayal ediyorlardır. Gelgelelim ABD henüz oraya varmadı. Trump hakkında kazandığı seçimlerde Rusya'yla işbirliği yaptığına dair bir soruşturma dahi var. Hükümetinden ve yakın çevresinden kimi şahıslar bu sebeple istifa etmek zorunda kaldı.
Yani söz konusu Gülen'in iadesi olunca "ben bir gariban başkanım ne yargıya sözüm geçer ne de zaman zaman senatoya baksanıza hakkımdaki soruşturmayı bile engelleyemiyorum" diyebilir. Haklı da olur çünkü ABD kuvvetler ayrılığının keskin biçimde uygulandığı bir yönetime sahiptir.
Müzakerenin Türkiye tarafının ise Brunson meselesinde benzer bir gerekçeye başvurması mümkün değil. Hem ülkemizin siyasi davalar pratiği hem Brunson davasındaki iddiaların ayaklarının pek yere basmaması hem de "Erdoğan istedi mi hallolur" algısı Türkiye'nin elini zayıflatıyor.
Kolaylıkla halledilebilecek bir sorunun kördüğüm olma ihtimalini ABD yönetimindekilerin "pazarlık anlayışı" ve ülkemizde hukuk devletinin ortadan kaybolması arttırmakta.
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1045550/Trump__Erdogan__Brunson.html#
SIMGELERDE YUZLER
. . . . . .
Bir i$ik ustunde gelir
Gelir o
Isirsin
Seversin yeri gogu
Uyanmis tutsaklar cagrisina dek.
Dolar da
Dolar da yuregine tohumlarin davranisi
Uzarsin
Bir anidan bir gelecege govermiscene.
Gelir de bir uykusuza su
Gelir bir orman uyanik yellerden.
Gider hele
Yildizlarin
Gider hele gollerin yalnizligi
Kalirsiniz
Yaptiklarinizla yuz yuze, cirilciplak.
Almistiniz
Vurmustunuz
Ovalar basak cogalimiyla doluydu,
Derelerde vardi bilinmez anilarin gucu
Agaclarin yemisleri sizin agirliginizdaydi,
Calmistiniz
Oldurmustunuz cunku.
Bir sorgu gunu degil anlamak gunu
Gozleriniz acilsa
Maviden
Acik kalsa agziniz kandan simdi
Sizi bagislamaz yeralti otlari bile
Almaz yilan uykulari bile duslerinizi sizin
Siz dikeysiniz, siz hamsiniz.
Fazil Husnu DAGLARCA
--
M.O. 1375 yilinda Misir da AMENOFIS adli bir Firavun (Fir avn) tahta geciyor.
Tek tanri olarak da AMON-RA ( ATON) Gunes tanrisini gosteriyor.
Bu tarihten sonra ilk tek tanrili din ortaya cikiyor.
Tanrinin adina AMON RA, bazen sadece RA, bazen de RAB deniyor.
AMENOFIS bununla da kalmiyor, tanriya ibadet eden her kisi ibadetin sonunu benim adimla bitirecek diyor.
Boylelikle her dua edenler, duanin sonunda Firavunlarinin ismini anarak, AMEN diyerek duayi bitiriyorlar.
Musa Misir dan cikinca bu gelenegi bozmadan aliyor.
Sonradan Muhammed Peygamber de Musa ya ve Isa ya bagli kalmak adina O da dokunmadan Muslumanlarin namazdan sonra ve her duadan sonra AMIN demelerini emrediyor.
Iste ozellikle bizim ulkemizde sevap sanarak soylenen AMIN kelimesi aslinda bir firavunun ismidir.
AMENOFIS, bir de Aton a siir yazar:
Bakin, siiri okudugumuz zaman dinin kaynaklarinin nerelerden geldigini daha iyi anliyoruz.
Amenofis in siiri;
Tanri uludur, birdir, tektir.
Ondan baskasi yoktur.
Bir tanedir,
O dur her varligi yaratan,
Bir ruhtur tanri, gorunmeyen bir ruh,
Ta baslangicta vardi tanri,
Tek varlikti o.
Hicbir sey yokken o vardi.
Her seyi o yaratti,
Ezelden beri suregelen varligi,
Ebediyete kadar surecek,
Gizlidir tanri, kimse gormemistir onu.
Insanlara ve yarattiklarina sir kalir her zaman.
--
Bir insan tanrilarin varligina hic inanmasa da, eger ayni zamanda durust bir mizaci varsa, boyle kisiler insanlardaki kotulukten nefret eder;
yanlisliklara karsi olan nefretleri, onlari yanlis isler yapmaktan uzaklastirir;
haksizliktan kacinirlar ve namuslu yasarlar.
Plato
--
DENIZI OZLEYENLER ICIN
. . . . . .
Gemiler gecer ruyalarimda,
Alli pullu gemiler, damlarin uzerinden;
Ben zavalli,
Ben yillardir denize hasret,
Bakar aglarim.
Hatirlarim ilk gorusumu dunyayi,
Bir midye kabugunun araligindan:
Sularin yesili, goklerin mavisi,
Lapinalarin en harelisi...
Hala tuzlu akar kanim
Istiridyenin kestigi yerden.
Neydi o deli gibi gidisimiz,
Bembeyaz kopuklerle, aciklara!
Kopukler ki fena kalpli degil,
Kopukler ki dudaklara benzer;
Kopukler ki insanlarla
Zinalari ayip degil.
Gemiler gecer ruyalarimda,
Alli pullu gemiler, damlarin uzerinden;
Ben zavalli,
Ben yillardir denize hasret.
Orhan Veli KANIK
a45UyF587661
--
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder