17 Ocak 2011 Pazartesi

Belediye Başkanı ile Domuz…

Kelimelere takılıp kalmayın arkadaşlar.
Orta Asyayı Türkler kurutmadı elbette.
Bu MÖ.10000'ler civarında dünya son buz çağından çıkınca gerçekleşen bir iklim değişikliği sonucuydu.
Ve netekim, sonunda Aral Gölü bile kalmadı, kurudu gitti.

Ama biz Türklerin, en azından şimdiki Türklerin çevreye saygılı olmadığı ve Anadolu'nun her noktasına azimle z.çmaya gayret ettiği ise kesin bir gerçektir.
Örneğin, Ege kıyılarında Mavi Tur denilen turlara katılsanız, karadan yolu olmayan tarihi kalelere çıksanız, mesela Kekova adalarında, Uçhisar köyündeki kale olabilir, kan ter içinde kalarak kalenin en ulaşılmaz burcuna tırmansanız, ben garanti veriyorum, mutlaka ama mutlaka en denize nazır noktada bir sıçkı bulursunuz.
Anadolu insanı bu derecede azimlidir s.çma konusunda.
Misal, Kızılırmak Anadolu'yu boydan boya geçer ve geçtiği her yerde bulunan köyler, kasaba ve kentler içme suyunu buradan temin eder, çöpünü, kanalizasyonunu da hiçbir işlem yapmadan yine aynı nehrin akışına bırakır.
Yani, bizlerin b.k yediğimiz, bir tevatür değil, bir gerçektir.
Keşke yediğimiz, sadece b.k olsay. O kolay.

Yanında arseniz, civa, kadmiyum, çinko, kurşun da yiyoruz ki, bu son on yıllarda halkımızda görülen zihinsel sıkıntıları izah eder.
Bilir misiniz, bilmem Roma Medeniyetinin yıkılmasının sebepleri arasında içme suyu şebekesinde kurşun boru kullanılması gösterilir.
Neron'un çılgınlıkları hep kronik kurşun zehirlenmesine bağlanır.

Doğrusu, ben de AKP'nin bu kadar süre iktidarda kalması, ve daha da kalacak gibi görünmesini, kronik bir ağır metal zehirlenmesine bağlıyorum.
Muhtemelen, en sonunda hep beraber intihar ederek, son noktayı koyacağız.
Ve, böylece Anadolu'da kalan hayvanlık alemi de böylece rahata ermiş olacak.


Belediye Başkanı ile Domuz…

Bekir Coşkun

16 Ocak 2011

Biliyorsunuz; Türkler doğayı çok severler…

Onun için orman kalmadı…

"Baltalar elimizde" çocuk şarkısı ile başlayan orman sevgisi, ormanı kesip içine ev yapma şeklinde sürdü.

Özellikle İstanbul çıkışlarında gördüğünüz o ev… Aslında orman içine yapılmıştı… Herkes sevgisinden orman içine ev yapınca…

Ev, evlerin içinde kaldı…

*

Arada bir "Domuz kasabaya indi", "Ayı şehre indi" haberleri okursunuz ya gazetelerde…

Aslında insan ayının, domuzun yerine çıktığı içindir bu…

Siz hiç medeni dünyada ayının mağarasına kanepe, soba kurup oturan insan duydunuz mu?..

Ayı mağarasına gitmek üzere mahalleden geçince, işte o haber yayınlandı TV'de:

"Ayı mahalleye indi…"

Domuzu makamına yüz metre mesafede gören belediye başkanı da zaten kızdı "Domuzun burada ne işi var" diye… Gerçi domuz da belediye başkanını yuvasına yüz metre mesafede görünce "Bu da kim burada?.." diye baktı…

*

Keza deniz sevgisi…

Denizi sevmeyeni duymamışsınızdır, her vatandaşımız denizi sever… Onun için zaten, Dünya Bankası kredisi ile yapılan kanalizasyon sistemleri ile kakalarını denize yaparlar…

Ve peşinden denize girdiklerinde karşılaşırlar…

O zaman işte o soruyu sorar insan:

"Bunu kim yaptı?.."

Biliyorsunuzdur; Konya deniz bulamayınca, yüz yirmi kilometre boru döşendi ve fosseptik Tuz Gölü'ne bağlandı…

Beyaz Tuz Gölü, oldu size turuncu…

*


Ben size söyleyeyim; bence Orta Asya'yı Türkler kuruttu…

Şimdi sıra Anadolu'da…

*

Çünkü; bu kadar kuralsız, ilkesiz, sorumsuz, saygısız olur mu insan?..

Ağaç karda çiçek açmaz, kuralı vardır… Deniz, ortasına atılanı götürüp kıyıya bırakır, ilkelidir… Dağlar ırmakları besler, ırmaklar göllere su taşır, yardımlaşmadır… Leylekler başkasının yuvasına konmazlar, saygıdandır…

Ya insan?..


--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım? diye sormak için hiç bir zaman geç değil. Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün. Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa, yazık. Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.   TEBRİZ' Lİ ŞEMS  oO-------------------------------------------------------------------Oo  http://orajpoyraz.blogspot.com/

--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ NEREYE ?  Nereye sevdiğin benim , inandığım nereye , Rüyaların yarasalar gibi uçuştuğu geceler içinden. Dalgınlığımla hareketlerini seçemiyorum , Varlığının altın kafiyesini arıyorken ben . Hangi dünyaları dolaştıktı bilmiyorum , O nasıl bir adaydı , nasıl bir deniz . Gök , bir söğüt dalı gibi eğilmişti sulara doğru , Ve eğilmiştik o dal gibi hayata doğru ikimiz . Kim ellerini alnımda gezdirirken o ten , ses ile , Bana kalbin musikisini verecek , haberi olmadan. Geceyi avuçlarımda siyah bir gül gibi duyuyorum , Ve sen misin bilmiyorum bu gülü bırakan . Nereye , ey göz yaşlarımın sıcaklığı , Ki başka birisi yok beni duyan . Rüyalar nereye gidiyor , anlamıyorum ; Ve sen nereye gidiyorsun , hatıralardan .  Fazıl Hüsnü DAĞLARCA  oO-------------------------------------------------------------------Oo  http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder