8 Aralık 2018 Cumartesi

Bu gün öne çıkan bazı makaleler 2018-12-8 1



================================

RIFAT SERDAROĞLU: BUNLARDAN CACIK OLMAZ!

Hıyar hafifçe pörsümeye başlayınca heder etmemek için yoğurda doğrayıp cacık yaparlar. Ama o hıyar çürümeye başlamışsa bundan cacık bile olmaz derler ve çöpe atarlar…

Zerzevat takımında bu işler böyle yürür fakat siyasette böyle yürümez.

Aradan kaç sene geçerse geçsin yeni deliller ortaya çıkar veya çıkartılır ve o siyasetçiye şöyle denir;

"Gel bakalım arkadaş şu şu şu işleri nasıl yaptın hele bi anlatıver!"

İhanet sayılabilecek işler yapan ve zamanında sırtını devlete dayadığı için hesap sorulamayan o siyasetçiye; "Senden cacık bile olmaz ama iyi bir mahkûm olur" derler ve kumbaraya istirahate çekerler…

Ne mi anlatmak istiyorum?

9 (Dokuz) sene önce 25 Aralık 2009 da kimiz Bir Fidanın Zehir Saçan Dalıyız. APO-FETÖ" başlıklı bir yazı yazmıştım. Tam dokuz sene evvel!

AKP İktidarına seslendiğim yazının özü şu idi;

"Yanlış yapıyorsunuz hem de çift taraflı yanlış! Silah bırakmayan insan öldürmekten vaz geçmeyen narko terör örgütüyle görüşemezsiniz görüşüp Türk Devletini PKK'nın muhatabı durumuna getiremezsiniz.

Birde FETÖ'ya dikkat edin bunlar ikisi beraberdir hedefleri Türk Devletini yıkmaktır!"

Peki bu yazı üzerine ne oldu?

AKP önderliğinin bastırması ve FETÖ'nün yargıdaki tetikçilerinin gayretiyle hakkımda dava açıldı.

Hapse mahkûm edip ertelediler ve FETÖ Avukatlarına maddi tazminat ödedim!

Bunları AKP önderliğinin Apo ve FETÖ'ya dokuz sene önce nasıl sıcak baktığının altını çizmek için tekrar yazıyorum.

9 sene önce bugünün çakma milliyetçisi AKP önderliği Türk Devletinin en önemli makamlarında oturan bürokratlarını Oslo'da İngiltere'nin hakemliğinde PKK'nın Avrupa Baronlarının karşısına oturtuyor o bürokratlarda PKK Baronlarına sırnaşıyordu!

19 Ekim 2009 da FETÖ'nun aracılığı ve Apo'nun emriyle 34 PKK üyesi katil Habur'a militan kıyafetleriyle zafer kazanmış asker edasıyla geldiler.

AKP önderliğinin emriyle Türk Askerini Türk Polisini şehit eden PKK katilleri rahatsız olmasınlar diye "seyyar tuvalet" gibi kurulan "seyyar mahkeme" salonundaki Türk Bayrakları ve Atatürk resimleri indirildi.

Katiller serbest bırakıldı ve Türk Tarihinin en kara günlerinden biri orada yaşandı…

AKP önderliği ve FETÖ o zamanlar can ciğer kuzu sarması gibi idiler!

Beraberce Yüksek Yargıyı tamamen FETÖ'nun emrine verecek 2010 referandumunun planları hazırlıyorlardı.

"Stratejik Derinlik" adlı kitabın yazarı Serok Davutoğlu da Türk Devletini Ortadoğu bataklığına gömecek adımları atıyordu…

Soru şu olmalı;

Eyy Serdaroğlu senin gördüğünü devleti yöneten AKP önderliği ve hükümetleri görmedi mi? Bunlar kör mü yoksa ihanet içindeler mi?

Bunları MİT Müsteşarlığı Emniyet Genel Müdürlüğü uyarmadı mı?

Genelkurmay Başkanları Milli Güvenlik Kurulunda konuşup uyarmadılar mı?

İşte yazının başında "Yeni Deliller" çıkar dediğim deliller devletin dosyalarında duran bu ve benzeri delillerdir.

Bir de o dönem görev yapan bürokratlar kendilerini garantiye almak için onlara verilen yazılı emirlerin tasdikli birer suretlerini sözlü emirlerin de ses ve görüntü kayıtlarını mutlaka zulalarına saklamışlardır.

"Devlette hiçbir evrak kaybolmaz" sözü bu yüzden çok doğru bir sözdür…

Eee bu ihaneti yapanlar zerzevat takımından olmadıklarına göre günün birinde mutlaka hesap vereceklerdir.

Merak ettiğim konu şudur;

Tüm bunlar Türk Milletinin gözü önünde olduğuna göre aziz ve necip Türk Milleti hala bu beceriksizlere oy vermeye devam edecek mi?

Yoksa bizim dediğimiz gibi yeter artık bundan böyle AKP'YE OY YOK diyecek mi?

================================

BEKİR COŞKUN: ASIRLARDIR HABERSİZİM…

"Enflasyon düştü" diyorsa düşmüştür…

Nasıl ki "ekonomide yıldız ülke" olduğumuzdan haberiniz olmadı… Enflasyonun düşmesinden de haberiniz olmaması normal…

Misal; FETÖ'den de haberiniz olmamıştı…

Bizler "FETÖ diye bir cemaat örgütlenmesi var…" diye yırtınıyorduk… Hatta "Askeriyenin mülkiyenin adliyenin kılcal damarlarına kadar girip vakti geldiğinde harekete geçeceksiniz" diye Hoca Efendi'nin talimatı sayfa sayfa yayınlandığında…

Türkiye'nin bir türlü haberi olmadı…

Şimdi de devleti FETÖ'ye teslim edenler Türkiye'yi yönetirken sevmedikleri on binlerce insanı "FETÖ'cü" diyerek hapishanelere doldurduklarından haberin var mı millet?…

Yok…

Mesela 2004 yılıydı Reis Kızılay'da otobüsün üzerinden "Hamdolsun AB'ye girme işi de bize nasip oldu" dediğinde Türkiye'nin AB'ye girdiğinden milletimizin haberi oldu da… 14 senedir giderek AB kapılarının kapandığından Türkiye'nin Batı dünyasında dışlandığından AB'ye girme umudunun kalmadığından haberi var mı?…

Yok…

Pekiii…

Tarafsız yargı yoktur yargı parti genel başkanına bağlıdır…

Devlet yoktur saray vardır…

Parlamento kendi kendine oynar işlevsizdir…

Her bir bireyin geleceği sadece iki dudak arasındadır…

Laik çağdaş cumhuriyet bitmiştir…

Haberin var mı Türkiye?…

Dönelim enflasyona; git markete "Fiyatı düşen tek bir ürün var mı?" diye orta yere bağır varsa yüzüme tükür…

Ama sana "Enflasyon düştü" diyebiliyorlar…

Çünkü asırlardır habersizsin…

Kahırlardan…

Yoksulluktan…

Acılardan…

Çaresiz kalıp kendini yakan-asan babalardan…

Her gece uyanıp uyanıp ağlayan analardan…

Geleceği çalınmış çocuklardan…

Dünyanın başımıza yıkıldığından…

Kandırıldığından…

Aldatıldığından…

Haberin var mı?…

Yok…

O zaman "enflasyon düştü"

Sana düşmemiş gibi geliyor…

================================

MELİH AŞIK: DOĞA SAVAŞLARI...

Aydın'a bağlı Kızılcaköy'ün halkı çoluk çocuk kadın erkek jeotermal enerji santrali kurulmasına karşı canlarını ortaya koyarak mücadele veriyor. Komşu alanlarda daha önce jeotermal santral kurulmuş. Köylüler bakmış santral incir ağaçlarını kurutuyor fena kokular yayıyor kansere yol açıyor doğal olarak kendi köylerinde bu tür santral istemiyorlar. Devlet mi? Polis asker TOMA ne kadar gücü varsa toplayıp üzerlerine sürüyor... Oysa devletin asli görevi vatandaşının sağlığını toprağını havasını suyunu korumak yaşanabilir bir çevre oluşturmak değil mi?

? ? ?

Tekirdağ'da bir şirket kuvars kum ocağı açmak için halka karşı mücadele veriyor. Ocağın açılacağı alanda 180 bin meşe ve fıstık ağacı kesilecek. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ağaçların kesileceğini doğruluyor yöredeki hayvanlar ne olacak sorusuna "Onları yakalayıp başka yere taşıyacağız" yanıtını veriyor. Tekirdağ CHP milletvekili İlhami Özcan Aygun diyor ki:

- Şirket kesilecek 180 bin ağacın 5 katı oranında 900 bin ağacın dikilmesini taahhüt etmiştir. Şirket bu sözünü tutsa bile o fidanların büyümesi ancak 30 yılda mümkün olacaktır...

Kaldı ki bu fidanlar yeni bir orman oluşturmaz.

İMAM

CHP'nin İstanbul'da Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu aday gösterme eğiliminde olduğu ancak İmamoğlu'nun bu işe pek istekli görünmediği konuşuluyor...

İmamoğlu neden isteksiz... Yakınlarına söylediği: Adaylık ilanında geç kalındı... Peki ne yapılmalıydı? En az bir yıl öncesinden başkan adayı belirlenmeli icraatı adım adım parti kanalıyla kamuoyuna anlatılmalıydı. İmamoğlu'nun İstanbul'un en büyük parkını yapmasından müzik okulu ve gençlik senfoni orkestrası kurmasına kadar onlarca olumlu icraatından kamuoyunun haberi yok. CHP'nin adayını belirlemek ve tanıtmakta geç kalması sıkıntı yarattı.

YELEK

Fransa'da süren "Sarı Yelekliler" hareketi benzin zammının geri alınması talebinden ibaret gösteriliyor. Oysa Sarı Yeleklilerin tam 42 ayrı talebi var.

Sarı yeleklilerin bir ilginç talepleri de şu:

"Her bireyin yasa teklifi gönderip yayınlatabileceği bir internet sitesi kurulsun.

Eğer bir yasa teklifi 700 binin üzerinde imza toplarsa Meclis bunu görüşüp halk oylamasına sunmakla yükümlü olsun. "

KOPYA

Profesör Haluk Kabaali dostumuz geçende Gürcistan'da St. Andrews Üniversitesi'nde jüri üyesi olarak bulunmuş.

- Beni en çok şaşırtan sınav salonlarının tavanlarına yerleştirilen kameralar oldu dedi kopyaya karşı bu önlemi almışlar...

Bir başka dostumuz E. Gen. Nejat Eslen ABD'de ders gördüğü "War College"daki durumu anlatmıştı:

- Orada öğretmen soruları verir ve giderdi ancak eğer kopya çeken biri fark edilirse kesin okuldan atılırdı. O yüzden kimse kopyaya teşebbüs etmezdi...

KAYIP

CHP'li Ali Şeker'e Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'nin (CİMER) verdiği bilgiye göre 3. havalimanı inşaatında en az 52 iş kazası ölümle sonuçlanmış. İnşaat sürecinde denetim yapılmamış mı? Elbet yapılmış. Ancak anlaşılıyor ki mevcut yasalar ve denetimler yeterli olmuyor.

Bu arada ölen ve sakat kalan işçilere ne kadar tazminat ödendi? Araştırdık... Sendika ölenlerin adını bilmiyordu. En azından adları bir plakaya kazınmalı alanın bir köşesine yerleştirilmeli...

================================

MURAT MURATOĞLU: LAF OLSUN TORBA DOLSUN HEDEF YÜZDE 5 OLSUN!

Merkez Bankası 2019 enflasyon hedefini yüzde 5 olarak açıkladı! Hangi ülkeiçin yaptı acaba bu hesabı? Artık işin tadını kaçırıyorlar!

Ben 1.80 boyundayım haftaya 1.90 olma hedefim var. Sonuçta bu da bir ihtimal!En azından ben devletin en önemli kurumlarından birini yönetmiyorum. İnsanlarla dalga geçmiyorum!

Yaptıkları yapacaklarının teminatıdır. Ne yaptılar? 2012 yılından beri hedefi yüzde 5 koydular. Hepsinde de fena yanıldılar. Hiç de utanmadılar?

★★★

Başarı hedefi tutturmak değil midir? Peki o zaman nerede başarı? Hepsini tutturdular da sanki bir bu eksik kaldı!

Merkez Bankası muhtemelen yeni rapor hazırlamaya üşeniyor. Her yıl bir önceki yılı kopyala-yapıştır yapıyor! Belli ki meydanı da boş buldu sallıyor. Enflasyon diyor bana bir gülme geliyor

Tamam masa başında oran belirleyip maaş alıyorlar. Kabul bir yerlerinden uyduruyorlar. İyi de matematik de mi bilmiyorlar?

★★★

Uyduruk hedeflerle milleti kandırma üzerine kurulmuş bir ekonomi anlayışımız var. O zaman milletin hoşuna gidecek hedefler koy ki tutmasa da başarılı sansınlar değil mi? Nasıl olsa basın yandaş medya candaş olunca fazla kurcalayan olmuyor.

Yine de memlekette "Merkez Bankası enflasyon hedefini yüzde 5 olarak açıkladı" diye konuşma yapılsa alkışlayacak binlerce insan bulunur anında!

Artık durum utanç verici boyutta… Merkez Bankası'nın 2018 enflasyon hedefi de yüzde 5 idi… Geldiğimiz yer belli!

Başkanının ekonomi ile alakası olmadığından ülkede adam yokmuş gibi kendisi Uluslararası İlişkiler ve Sosyoloji diplomaları ile o koltuğa oturtulduğundan sosyolojik olarak doğru hamledir.

Lakin Türkiye ekonomisi adına talihsiz bir açıklama ve bir o kadar da ciddiyetsizliktir. Rezalet gibi rezalettir.

★★★

Başkan; "Hedefim tutmazsa istifa ederim" diyebiliyor mu? Belirlediği hedefin arkasında durabiliyor mu? Belki de pazarlık yapıyor. Kapıyı yüze 5'ten açsak yüzde 15'ten işi bağlarız. Ortamlarda bunu başarı gibi anlatırız!

Enflasyon hedefinin "hükümetle varılan mutabakatla uyumlu" olarak yüzde 5 seviyesinde korunduğu raporda yer alıyor.

Bir de iktidar ile mutabakata varılmış! İktidar ne ki Merkez Bankası ne olsun?

Normal bir ülkede iş alemi bu hedefleri baz alarak yatırım yapar pozisyon ayarlar nakit dengesini kurar elaman sayısını hesaplar kendi stratejisini ortaya koyar…

İyi de burası Türkiye… Laf olsun torba dolsun. Açıklanan hedeflere inanan salak varsa o da kenarda dursun!

★★★

AKP ne diyordu; "Hedef 2023 yılı!" Eğer enflasyon hedefinin şaşmasından gidersek oluyor mu size "Hedef 8496 yılı!" Hadi hayırlısı…

================================

ORHAN UĞUROĞLU: BEYBABASININ ÇİFTLİĞİ MİDİR?

FİKKO Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bir Torba içinde iken bir de gördük ki damatta...

"Beybabasının çiftliği mi?"

Bu sözü çok kullanırız yaşamımızda.

AKP'lilerin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde "Torba" olmayacak diye verilen sözün yalan olduğunu Recep Tayyip Erdoğan Hükümetinin 71 maddelik "Torba Kanunu" ile ortaya çıktı.

Peki torbadan ne çıktı?

Torbada FİKKO vardı ama bakan damat Berat Bey çoktan cukka yapmıştı bile...

Yani komisyonda görüşülen FİKKO ile ilgili yasa Meclis'te görüşülüp kabul edilmeden cumhurbaşkanlığı tarafından onaylanıp Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmeden önce uygulanmaya başlamış bile.

CHP'li Mehmet Bekaroğlu komisyonda gazetecilere dönüp "Bu hukuksuzluğu yazacak özgür basın yok mu?" diye isyan etmiş.

Bekaroğlu bakar oğlu bakar ama yazmaz değil yazamaz olduğunu bilmiyor mu yandaş medyanın?

Var elbette az da olsa yılmayan korkmayan gerçekleri yazan gazeteciler ve yayınlayan medya var...

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin Baba-Oğul olan Cumhurbaşkanı/Bakan ilişkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni nasıl YOK saydığını biz yazalım ki kamuoyu açıkça öğrensin.

Meclis komisyonunda torba yasası 6 Aralık'ta görüşülürken Milletvekili Garo Paylan Bakan Albayrak'ın 4 Aralık'ta attığı şu Tweet'i okudu:

"Berat Albayrak-Resmi Hesap: Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi'nin (FİKKO) ikinci toplantısını gerçekleştirdik. Küresel finansal piyasalardaki gelişmelere karşı hazırlıklarımızı yaşadığımız dalgalanmaların bankacılık sistemi ve reel sektöre olan etkilerine karşı adımlarımızı detaylı olarak ele aldık. "

İşte gördünüz FİKKO yasa çıkmadan cukka olmuş bile...

FİKKO'nun yasal olarak kurulmadığını Meclis'te maddenin kabul edilmediğini ifade eden Paylan "Daha yasası yokken bakan toplantıyı yapıyor. Bu Meclis'i yok saymaktır. Bakan 'Ben fermanı yazdım Meclis ancak mühür basar' diyor. Bu saygısızlıktır" dedi.

Milletvekili Gülizar Emecan "Biz burada neyi tartışıyoruz. Komisyon çalışmaya başlamış 2. toplantısını yapmış. Atı alan Üsküdar'ı geçmiş" dedi.

Milletvekili Kamil Okyay Sındır da FİKKO'nun henüz kanunu olmadığını Bakanın toplantısının hukuksuz olduğunu savundu.

AKP Milletvekili Ziya Altunyaldız ise Bakan Albayrak'ın komitenin kurulacağını Yeni Ekonomi Programında (YEP) açıkladığını belirterek "Kendisine bağlı kurumlar arasında toplantıları başlatmış kendi yetkisindedir toplayabilir" savunması yaptı.

"... Kendi yetkisindedir toplayabilir"...

Altunyıldız'dan 5 yıldızlı altın kaplamalı itirafın zirvesi ile ortaya çıkan sonuçlar şunlardır:

- Erdoğan'ın atadığı bakanlar Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni tanımamaktadır.

- Yasası olmadan icraat yapmakta kararlar almakta ve uygulama yapmaktadırlar.

- Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin bakanları kanun tanımazdır.

Ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'a soralım?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Beybabasının çiftliği midir?

Sonuç: Cukka'lanan FİKKO Meclis Komisyonunda AKP ve MHP Milletvekillerinin oyları ile kabul edildi.

Finansal sistemin bütünlüğüne sirayet edebilecek ölçüde olumsuz bir gelişmenin FİKKO tarafından tespiti halinde üye kurum ve kuruluşların yetkileri dışında alınması gereken tedbirleri belirlemeye kendi görev ve sorumlulukları çerçevesinde FİKKO ile kim yetkili olacak dersiniz?

Bingo: Cumhurbaşkanı yetkili olacak.

Bir bu eksikti o da oldu demeyin de bir espri ile soralım.

Apartman yönetimlerinin de tek yetkilisi haline Cumhurbaşkanı'nı getirmeyi hedefleyen torba yasaları da Meclis'te görebilir miyiz?

================================

ARSLAN BULUT: İNTERNET MECLİSİ VE SANAL MİTİNG!

Türkiye'de de medya Fransız medyası gibi Fransa'daki Sarı Yelekliler'in kendi aralarında 30 bin kişinin katılımıyla hazırladıkları 42 temel talepten hiç bahsetmiyor. Bu da her iki ülkede medyanın halkın değil sermayenin sözcüsü olduğunun açık bir delili... Oysa bu talepleri herkesin duyması gerekir.

birartıbir.org'tan Alican Tayla'nın çevirdiği 42 maddelik talep listesini sütuna sığmayacağı için biraz kısaltarak veriyorum:

1. Sıfır evsiz: Acil...

2. Gelir vergisi daha kademeli olsun.

3. Asgari ücret net 1300 avro olsun. (Şu andaki net asgari ücret yaklaşık 1150 avro. )

4. Köylerde ve şehir merkezlerinde küçük esnaf korunsun. Dev alışveriş merkezi inşaatlarına son verilsin. Şehir merkezlerinde bedava otoparklar kurulsun.

5. Konutlar için büyük bir ısı yalıtımı projesi başlatılsın.

6. Büyükler büyük küçükler küçük vergi ödesin.

7. Herkes için aynı sosyal güvenlik sistemi uygulansın.

8. Emeklilik sistemi dayanışmacı ve sosyal kalsın. Puanlı emeklilik hesabına son verilsin.

9. Akaryakıt zammı kaldırılsın.

10. 1200 avronun altında emeklilik maaşı olmasın.

11. Tüm seçilmişlerin maaşı ülkenin ortalama maaşıyla eşit olsun. Seyahat ve ulaşım harcamalarından sadece zorunlu olanlar karşılansın.

12. Tüm Fransızların maaşları ve sosyal yardımlar enflasyona endekslensin.

13. Fransa sanayii muhafaza edilsin; üretimin ülke dışına kaydırılmasına son verilsin.

14. Fransa sınırları içinde çalışma hakkı olan yabancılar Fransız vatandaşlarıyla eşit olmalı ve o kişinin işvereni Fransız işverenlerle aynı vergileri ödemeli.

15. Büyük şirketlerin sözleşmeli işçi çalıştırma hakkı sınırlandırılsın. Kadrolu çalışmaya geri dönülsün.

16. Büyük şirketler için vergi indirimi kaldırılsın. Buradan elde edilecek gelir hidrojenle çalışan araba üretimi için Fransa sanayisine aktarılsın.

17. Kemer sıkma politikalarına son verilsin. Hiçbir meşruiyeti olmayan borç faizlerinin ödemesi durdurulsun. 80 milyarlık vergi kaçakçılığının peşine düşülsün.

18. Zorunlu göç hareketlerine çözüm üretilsin.

19. Sığınmacılara iyi davranılsın.

20. Sığınma talebi reddedilenler ülkelerine gönderilsin.

21. Hakiki bir entegrasyon politikası uygulansın. Fransa'da yaşamak Fransız olmayı gerektirir. Fransa'ya yerleşenlere Fransızca Fransa tarihi ve vatandaşlık bilgisi dersleri verilsin.

22. Azami ücret ayda 15 bin Avro olsun.

23. İşsizler için iş alanları açılsın.

24. Engellilere verilen mali ödeme artırılsın.

25. Kiralara sınırlama getirilsin. Daha çok sayıda ve makûl ücretli kiralık konut yapılsın.

26. Fransa'ya ait mülklerin (baraj havalimanı vb. ) satışa çıkarılması yasaklansın.

27. Yargı polis jandarma ve orduya daha kapsamlı imkânlar sunulsun.

28. Ücretli otoyollardan toplanan paranın tamamı Fransa'da otoyol ve yolların yapımına bakımına ve güvenliğine yatırılsın.

29. Gaz ve elektrik sistemi tekrar kamusallaştırılsın ve fiyatlar aşağı çekilsin.

30. Küçük yerleşimlerdeki demir yolu hatları postane şubeleri ile ve ilkokul ve anaokullarının kapatılmasına son verilsin.

31. Yaşlı nüfusun hayat seviyesi yükseltilsin.

32. Anaokulundan lise sona kadar hiçbir sınıfta öğrenci sayısı 25'i geçmesin.

33. Psikiyatrik desteğin yaygınlaşması için imkânlar sunulsun.

34. Halk oylaması anayasaya girsin. Kurulacak bağımsız bir teşkilatın denetimindeki İnternet sitesine sunulan bir yasa teklifi için 700 binin üzerinde imza toplanırsa Meclis bunu tartışıp düzeltip tasarı haline getirerek halk oylamasına sunmakla yükümlü olsun.

35. Cumhurbaşkanlığı görev süresi yeniden 7 yıla çıkarılsın.

36. Emeklilik yaşı 60 olsun. Fizikî zorluk içeren mesleklerde çalışanlar için 55 olarak belirlensin.

37. Çocuklar 10 yaşına girene kadar geçerli olmak üzere çocuk bakımı için parasal destek sistemi geri getirilsin.

38. Ticari malların dolaşımı demir yollarıyla sağlansın.

39. Vergilerde stopaj sistemine son verilsin.

40. Eski cumhurbaşkanlarına ömür boyu ödenek uygulamasına son verilsin.

41. Banka kartıyla ödeme yapıldığında esnafa ek vergi uygulanmasın.

42. Gemi yakıtlarına vergi getirilsin.

***

Anlaşılıyor ki Fransa'da sorunlar Türkiye ile hemen hemen aynı... Türkiye'de bu tür önerilerle sokağa çıkarsanız aranıza bölücü örgütleri sokarlar ve sonra da "hükümeti devirmeye teşebbüs"ten yargılarlar! Siyasi partiler ve sendikalar da bu konularda suskun. Fakat nternet meclisi" kurmak sosyal medyayı miting alanı yapmak ve baskı oluşturmak mümkün!

================================

--   a45UyF587661

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder